6 Şubat 2010
Kayserispor - Galatasaray : 0-0
Cok büyük heveslerle donandik ,kusandik maci bekledik ve oldukca kötü bir mac seyrettik.
Bu macin ilk yarisinin analizini yapmak gibi bir niyetim yok. Körler sagirlar birbirlerini agirlar seklinde gecen bir 45 dakika.. Burayi okuyan sen, ben ve benim kardesi alip orta sahada top cevirsek cok daha verimli daha da kötüsü daha iyi organize olabilirdik kesinlikle. Mehmet Topal-Mustafa Sarp- Elano. Birbirleri ile ilisigi olmayan üc insan.. En önemlisi uyumsuzluk. Bu takimin su an icin uzaktan bakildiginda ilk dikkati ceken özelligi birbirleri ile kesinlikle uyumsuz olmasi. Orta üclünün tuhafliginin yani sira özellikle Ugur Ucar ve Keita, Caner-Dos Santos uyumsuzlugu inanilmaz..
Dedim ki Servet gibi Topal'in da kaybettigi toplari kenara not edeyim. Demez olaydim.. macin bir bölümünü kacirdim zira elim kaleme gidip gelir gelmez topal yine top kaybetti, onu yazayim derken yine ve yine ve yine.. Ikinci yari biraz hem kendisini hem takimi toparlamis olsa da bunun altinda yatan daha iyi oynamalari ya da daha dogru bir sekilde topu kullan masi degil rakibin kendisini hem kirmizi karttan dolayi hem de tuhaf bir baskidan geri cekmesi.
Mac icerisinde aksakliklarin hepsini dile getirmeye calissak sabaha bitmez bu yazi. Keza Ugur Ucar-Keita ikilisi o kadar uyumsuz, o kadar sorunluydu ki mac icerisinde her seye ragmen sizi kurtaracak olan bölge de silinip gitti..
Dos Santos cok daha erken oyundan cikmaliydi. Onun kendisine olan güveni gitti ve mac boyunca aldigi topu arkadasina vermenin disinda hicbir sey yapamadi. Ben buradan o oyuncunun hicbir sekilde o mac icerisinde verimli olamayacagini görebiliyor iken yakindan daha da anlasilir olmasi gerekirdi. Calim dahi denemiyor bile zira dedigimiz gibi kosullar ile barisik olamadi.. Belki de hicbir zaman olamayacak bir görüntü cizdi. O bize böyle geldi ve Rijkaard ile sonu nasil olacak hep beraber görecegiz ama bugün pek cok kisinin umudunu kirmistir.
Oldukca kötü bir dönem. Denizli-Antalya-Kayserispor maclari. cok fazla problem olsa da temeli orta üclüye dayaniyor. Orta üclünün verimsizliginin ise birden fazla nedeni var belki ama yeni bir oyuncunun alinamayacagi ve sitemin degismeyecegi gerceginin yaninda sürekli beraber oynayarak, orta sahada mümkün mertebe rotasyona basvurmadan bir uyum saglanmasi verilebilecek tek cözüm önerisi.
Sistem 4-3-3 lakin gelen-giden ve eksilenlerin esiginde saha icerisinde sürekli farkli oyun düzenleri mevcut oluyor haliyle. Sarp-Topal ikilisinin önünde ve fakat baglantisiz bir sekilde duran, yarim on numara pozisyonundaki Elano.. Kenarlarda Dos Santos-Keita.. Gelin görün ki mesele bu oyuncularin ne yaptiklari degil, topun bu oyunculara ulasabilmesi en önemli sorunu olusturuyordu. Diger acidan bu acik oyuncularin bireysel yeteneginden ziyade ic oyuncular ve beklerle yapilan kombinasyonlar sonucu ataklar gelisecekti.. Ilk yarida hatirlayin Sabri-Keita-Baris ya da Arda-Kewell-Ayhan filan.. Ve fakat topun oraya gelmesi inanin bana 38 dakika sürdü. Galatasaray yanlislikla yakaladigi pozisyon haric ilk yarinin ilk 40 dakikasinin ugrasisi sadece topu hucum bölgesine tasimak. Simdi durum bu oldugu vakit forvetsizlikten yakinmanin bir anlami yok.. Mesele Arda,Baros-Nonda degil pas özürlülerin cogalmasi ve degisen bekler ile artan uyumsuzluk orani ile isin daha da kötülesmesi. Zira topun iki sekilde cikis noktasi mevcut.. Orta üclü ve beklerin ileriyi görmesi. Her ikisi de iflas edince futbol niyetine öyle baktik bir seylere iste.. Sagolsun Nell bazen tek basina ileriye cikip biraz bizi rahatlatti ki iyi bir seyler söyleyebilecegimiz sahadaki Emre Güngör ile beraber iki futbolcudan birisidir.. Bakin su durumu biraz daha acayim hatta:
Keita her ne kadar kötü bir ikinci yari cikarsa da yine de ekstra isler yapti sahada. Kirmizi kart gördürmesi filan degil adam gecmesi ve ileriye dogru yönelmesi. Ve fakat Ugur ucar olmasi gereken yerde mac boyunca olmadigi icin karambole orta yuvarlamak durumunda kaldi.. Hali hazirda Santos tarafinin hicbir sekilde islemedigi bir yerde takimin tek umuduydu. BU ilk yarida da sik sik basimiza geldi.. Kewell tarafi isledi, Keita Sabri isledi, bir sekilde idare edildi. Bugün beklerin hicbir sekilde oyunda olmamasi bu kadar kötü oyunun bir baska nedenidir. Forvetlik bir oyun olmadi her seyden öte. Belki geriye cekilen Kayserisporun izin vermesi sonucu -altini cizelim, izin vermesi- acilan bosluk icerisinde ileriye kolay bir sekilde giden Galatasarayin son on bes dakikasi neden forvet yoktu tartismasi icin uygundur ama macin geneli adina konusursak sorun cok daha baskadir, forvete gelesiye kadar topun oraya iletilme sorunu..
Orta üclünün sorunu ortada iken buna bir de beklerin oyuna katilamayisi, uyumsuzlugu gibi bir baska sorun eklendi Sabri ve Balta'nin sakatliklari sonrasi.. Dolayisla bu takimin sorunu su an icin ne kaleci ne defans ne de forvetinde adam olmamasi. Orta üclü ve bekler ile beraber besli orta sahasinin gereginden fazla rotasyona da sokulmasiyla olusan uyumsuzluk, beceriksizlik, eksiklik ve yetersizlik.. Elbette bir kademe sonrasi Dos Santos'un uyumsuzlugu, Keita'nin cocukluklari diye devam eder ki ben cok yoruldum artik..
Kayserispor Skibbe'nin gecen sene Galatasaraya oynattigi sistemin bir benzerini oynamaya calisti. Saiodou'nun önüne Eren-Cangele-Emreciksin üclüsü ve en önde de Makakula.. Cok daha iyi olmaliydilar ama Galatasary kötü, Kayserispor ondan da kötü bir sekilde devam etti.. Cangele cok güzel bir sekilde sag tarafi felc eder iken normal kosullar altinda Makakula'nin öndeki üclünün kalan ikilisi tarafindan tamamlanilmak durumundaydi lakin her orta yapilisinda siki markaj altinda kalan Makakula güzel baslayan ataklari sonuc alamadan sonlandirmis oldu. Daha iyi bir Kayserispor bekliyordum isin acikcasi..
Baglanti kopuklugu, orta saha sefinin berbat gününde olmasi, yeni transferlerin oturmamasi, sakatliklar, sakatliklar... Her seye ragmen bu kadar kötü futbol olmamasi gerekirdi.. Bir puana sevinmeliyiz zira bunu dahi hakettigimiz tartisilir bir futbol oynadik..
*Cok yorgun, cok da moralsiz olmamdan dolayi yorumlari cevaplayabilecegimi en azindan bugün sanmiyorum. Ona göre yorum birakin arkadaslar..
5 Şubat 2010
Ahmet Yurt - Esrefoglu Al Haberi
Dünyada her seyden cok sevdigim Babannem anlatirdi cokca.. Geceleri derdi, jandarma korkusuna evde toplanirdik, bekci diker kapiya, semah dönerdik.. O korkudan dolayi isiklarin sönmesini insanlar cok baska yorumlamislar.. Kisi kendinden bilir isi ya, o sekilde yola cikip baska baska seyler demisler üzerine pek de durmak istemedigim..
Hep derim..
Her zaman kendinizi baskasinin yerine koyarak tahminlerde bulunmayin. Sizin sapik olmaniz, sapkin ruhani dürtülerinizin olmasi digerlerinin de ayni sekilde olup sizin gibi hareket etmesini gerektirmez. Utanmaniz gereken yerde kara caldiniz.. Bu insanlara, bizlere ayip ettiniz cok usta.. hem de cok..
Andreas Möller..!!
Möller hayranligi tam hatirlayamasam da 87-88 yillarinda baslamistir.Hani o Okocha'nin Kahn'a attigi muhtesem golün oldugu dönemde.. Derken bir Dortmund bir Frankfurt sonra Juventus filan diye gitti.. Kirilgan yapisi olmasa cok daha yukarilarda olabilirdi ama yine de basardiklari yenilir yutulur degil.. Sampiyonluklardan Sampiyonlar ligi kupasina ve hatta Juventus ile 93 UEFa kupasi kaldirmasina kadar her seyi basardi. Benim an ve an seyrettigim Frankfurt döneminde kaldirdigi bir kupa olmamasina ragmen Stepanovic'in o Frankfurtu inanilmaz iyi top oynardi filan.. Gittigi her yerde -Schalke haric belki- basarili olmustur ve su fotoya gelirsek..
96' Avrupa Sampiyonasinda penaltilara kaldi Ingiltere ve Almanya.. Yari final macinin sonunda belirleyici olan penaltiyi Möller gole cevirince finale kalmanin sarhoslugundan olsa gerek Ingilizlerin oldugu tribünlere giderek Paul Gascoigne'i taklit edercesine su pozu verdi.. Sonradan ne yaptigimi ben de bilmiyordum ve hatta bakip ettigim zaman kendimden utaniyorum filan da demistir ama güzel bir pozdur kesinlikle..
Mohamed Zidan.!
Zidan dönmüstür artik. Lakin eskiye göre daha güclü oldugunu belirtir iken gücünü de nerden aldigini söyle gösteriyor:
Bakin isiriyorum gercek.. ben gercekten de altin madalya sahibiyim der gibi.. Degerine deger kattigi muhakkak ki gitmeden güzel bir form yakalamisti ve fakat kazanilan kupa sonrasi gelisen sürec onu ne kadar buraya konsantre edecek, yakinda görecegiz.. Lakin su kesin ki Valdez'den cok daha iyi bir sekilder Barrios'u tamamliyordu gitmeden önce..
Alaman Türkleri.!
Alaman türkleri hakkinda Facebook üzerinden ironik bir dokundurma yaptigim vakit bekledigimden cok tepki geldi. Kimileri güldü etti ama bize haksizlik yapiyorsun diyen insanlar da olmadi degil. Öncelikle sunun altini cizmek isterim ki ben bu konuda rahat konusabiliyorum zira Anne ve Baba basta olmak üzere burada dogup büyüyen dört kardesimin yani sira sülalemin onda dokuzu yaklasik 30 yildir burada yasamaktadir. Haliyle buradaki insanlara kara calmak bizzat aileme yapilmis bir saygisizlik olacaktir lakin siz de birilerine saygisizlik yapiyorsunuz, bunun da üzerinden gecelim.
Kendi ülkenizde kötü kosullar altinda yasam sürüp büyük sehirlere göc etmek zorunda birakilmis insanlarin benzer toplumsal kosullara sahip insanlar olarak degil de etnik kimligini öne sürüp kürt/ermeni olmasindan dolayi olumsuzluklari irka, etnik kökene dayandirmakta bir beis görmüyorsunuz.. Kürtler öyle, Ermeniler böyle derken sahip olduklari toplumsal kosullarin ayniligindan ziyade irki önplana cikarip cesitli hakaretler ile onlari anmaktan cekinmiyorsunuz lakin ayni sey size burada yapildigi vakit gariptir ki kiziyorsunuz..
Takdir edersiniz ki ananiz, babaniz öz ve öz Türk olmasina ragmen Türkiyelilerden ayrisip farkli bir irk yaratacak kadar ayriliyorsunuz zira Almanya'ya is bulmak icin gelen birinci neslin onda dokuzu köylü, cahil kesimden olusuyor. Ikinci nesil de disa kapali sekilde bu insanlarin yetistirdigi cocuklar.. Dolayisla bu köylülügün ya da cahilligin buradaki adlandirmasi kabaca ve haksiz bir sekilde "Türkler" oluyor. Aslinda siz de biliyorsunuz ki mesele irkiniz degil cogunlugun geldigi köy ortaminin/toplumsal kosullarin ortaklasaligidir.. Siz aslinda farkinda dahi olmadan insanin kimligini/karakterini belirleyen irkindan ziyade sahip oldugu toplumsal kosullaridir diye haykiriyorsunuz ama ülkeye ayak bastiginizda insanlari yine irkindan dolayi asagiliyorsunuz.. Size yapiliyor, hep beraber karsi duruyoruz ama siz niye ülkenize ayak basar basmaz bir baska azinligi adlandirma pesinde hakir görüp ezmeye calisiyorsunuz ?
11 Eylül sonrasi dininizden dolayi terorist olarak algilanisiniza karsi cikip hakli bir mücadele verir iken ülkede PKK nedeniyle Kürtleri terorist olarak görmekte pek bir sakinca görmüyorsunuz.. Kontrolden gecerken sakalinizdan dolayi digerlerine göre cok daha uzun bir arama yapilmasi karsisinda sesiniz gür cikar iken dogdugu memleketin doguda bir yer olmasindan dolayi farkli muamele gören karsisinda sesiniz hic cikmiyor, gözünüz görmüyor ve hatta bunlari destekliyorsunuz.. Haksizliga ugruyorsunuz ama ayni zamanda haksizlik da yapiyorsunuz her daim..
Istanbulda suc isleyen kesimin icerisinde kürtlerin fazlaligi sizi rahatsiz ediyor ama oran acisindan Bayern eyaletininde Türklerin en fazla yasadigi sehir olan Augsburg'un bölgenin suc orani en yüksek kenti olmasi, bu sehir icerisinde Türklerin cok fazla suc isledigi gerceginin ifade edilisi sizi rahatsiz ediyor. Varolan istatistigi isinize geldiginde göc eden kesimin, ülkesini, sehrini terketmek durumunda kalanlarin kosullarindan kaynaklandigini belirtir iken ülkeye ayak bastiginizda ise ne gariptir ki irklarindan etnik kökeninden oluyor.. Burada Türkler nasil asagilaniyor ve toplumun geneline oranla her bakimdan ikinci sinifa denk düsüyorsa ülkede de kürtler.. Ayni ortak payda da bulunmaniza ragmen bir yerde ezen diger yerde ne gariptir ki en cok ezen konumunda oluyorsunuz..
Burada azinlik olmanizdan dolayi sizin haklarinizi koruyan sol partiye (spd) yakin durup misal sizin kellenizi isteyen asiri sagci NPD partisini düsman belliyorsunuz ama ülkeye ayak bastiginizda yine is tersine dönüyor.. Gurbette solcu, memleketinde sagci olmak, pratikte haklari icin ugrasip o haklari ülkede gasp etme girisimleri..
Ülkenizde bizzat köylü oldunuz, bilmem kacinci sinif vatandas olup parasizliginizdan dolayi ezildiniz, hakir görüldünüz.. Simdi bir firsat yakalayip en azindan maddiyat ile sinif atladiniz.. Bu sefer ülkeye ayak basar basmaz ezme girisimlerinde sizler bulunuyorsunuz, garip degil midir ey birinci nesil ? Paraniz olmadigi icin adam yerine konulamadiginiz hissiyati nedeniyle ülke degistirmeye kadar giden isyaniniz parayi bulunca ülkedeki parasizlara iskence etmeye kadar nasil gidiyor ? O mersedesleri bu dünyaya yüz kere gelse yine alamayacak olan insanoglullarin gözüne gözüne neden soktunuz ? Alacak gücünüz olmadigi halde kiralayip kiralayip ezme/böbürlenme tutkusuyla köyünüze geri döndünüz.. ?
Ülkede yasam sürer iken varolan kilik kiyafetinizi komik ve tuhaf bulurdum ama ses etmezdim. Sanirdim ki Almanyadaki genclik böyle, oradaki yasamin gerektirdigi gibi hareket ediyorsunuz ve fakat burada yasamaya baslayinca binlerce insanin akin edip yürüdügü sokakta sizlerin hepsini tek tek helikopter ile yukaridan secebilecek kadar tuhaf secimlerinizin oldugunu farkettim. Medeniyetten daha kötü bir sey varsa o da medeni olmaya calisan medeniyetsizlik demisti Kinyas ve Kayra'da Hakan Günday.. Sorun ne oldugunuz degil olmaya cabaladiginizin üzerinize oturmamasi.. Onlar degil siz daha cok kendinizden nefret ediyorsunuz ama farkinda degilsiniz sevgili Alaman Türklerim..
Simdi bu ülkesini terk etmek zorunda kalacak kadar kötü kosullara sahip olmus insanlarin yetistirdigi kirik neslin evlatlari sahnede.. Birinci nesli ne kadar elestirirsek elestirelim hem yetistigi kosullarin sagliksiz olusu ve ayni zamanda en iyilerinin dahi en fazla ilkokulu bitirmis olmasindan dolayi hafifletici nedenleri vardi. Ve fakat bu insanlarin her seye ragmen burada yetistirdigi cocuklarin cok da farkli olmamalari ise asil sorun..
Ben ki ülkedeki yasamim boyunca bayrak, toprak ve benzeri her türlü insansiz kavramin hicbirisine aidiyet göstermemis, aslolan insandir mottosuyla yasamis bir adamim ve fakat burada yapilan gizli irkcilik karsisinda "ben Türküm" diyecek kadar zivanadan cikip hepinize destek vermisimdir her konuda.. Burada hali hazirda kendi anadilinizi dahi dogru bir sekilde konusup yazamadiginiz yerde sizi gettolastirip birbirinize mahkum seklinde yasatan sistemin en olagan sonucu olarak almancayi ögrenemenizden entegre olamamaniza kadar olan her seyi olagan görüp bu sekilde irka dayandirip irkcilik yapanlara karsi durdum.. Sürekli acikladik, bakin bizler de ayni irka sahibiz ama degil 30 yil 1 yil icerisinde dilinizi konusabilecek seviyeye gelebiliyoruz.. Yine de irkci gözlerin üzerime dikildigi her saniye ben de Türküm deme geregi duydum. Azinliklarin, ezilmislerin milliyetciligi olmaz mottosunu da sahiplendik.. Burada sizi sonuna kadar destekler, savunur iken mazlum tavrinizin ülkedeki gaddar yansimasina da sonuna kadar karsi oluyorum. Ülkede yasayan, farkli bir yasami görmeden, okumadan bir baska insan grubuna baski yapan insanlardan dahi daha fazla sizi sucluyorum zira siz okumasaniz, bilmeseniz de pratikte yasadiginiz zorlugu algilayamamaniz mümkün degil. Haliyle ülkedekilerden farkli olarak pek cok sucu cokca kez bilincsiz olarak degil kasti olarak isliyorsunuz.. Birileri sizinle dalga geciyor mu sorusundan ziyade burada öyle orada neden böyle diyerekten varolan celiskilerinize bir bakin derim..
Eziliyorsunuz burada ama yeri gelince de fena eziyorsunuz be kardeslerim..
Bugün burada olusumun altinci yilidir. Tam 6 yil önce bugün bu ülkeye ayak bastim gitmemecesine.. Yabancilik duygusunu ne gariptir ki almanlardan cok sizin aranizda hissettim. 25 yasindan sonra farkli bir milletin arasina karisip entegre olacak kadar ilerleme kaydedemeyecegimin bilincinde en cok aranizda sürekli yasamaktan korktum.. 25 yildir Ailesiz bir sekilde yasam süren ben ilk defa burada yalniz kaldim. Annemin "oglum artik yalniz degilsin" söylemine ragmen.. Üc kere Türkiye'ye tatile gitmis bir Alman ile ülke hakkinda sizden cok daha fazla konusabilme sansina sahip olduk.. En kötü bir Alman Orhan Pamuk kitabi okumus iken henüz aranizda Türk yazarin herhangi bir kitabini okuyanina denk gelmedim.. Hemen hepiniz burada dogup büyümüs ve tatillerde bile ülkeye gitmez sekilde yasam sürer iken ülke hakkinda gereginden fazla tasalaniyorsunuz. Bilmediginiz bir yapinin bilmediginiz sorunlari karsisinda garip tutumlar sergilemek yerine yasadiginiz yerin güzellesmesi adina basit mücadeleler vermeniz hepimizin hayrina olacaktir. Dogmadiginiz, yasamadiginiz, bilmediginiz ve artik yasamak üzere oraya bir dönüs gerceklestirmeyeceginz bir ülke olan memleketiniz hakkinda dogru karar verip yine de bilgi sahibi olmak isterseniz artik rivayetlere degil kitaplara,dergilere ve gazetelere basvurmaniz önemle tavsiye edilir..
Fc. United of Manchester ve Besiktas Protestosu.!
Bu sene onlar da yüzüncü yilini kutlayacaklar.. 15 Mayis 1910 kurulus tarihi.. 15 Mayis 2010'da yüzüncü yil kutlamalari Fc. United of Manchester maci ile baslayacaktir.. Iki mac olacak ve ikinci mac haliyle kardes klubü Celtic ile bu macin üc gün sonrasinda yapilacaktir. Ilk mac St.Pauli all star takimi ile Fc.United of Manchester takimi arasinda.. Peki Fc.United Manchester hakkinda bilginiz var midir ?
.. takim Manchester taraftarlari tarafindan Malcom Glazer'in Manchester United'in basina gecmesine karsi protesto amaci ile kurulmustur. Ingiltere 7.liginde maclara cikiyor.. Endüstriyel futbola karsi yapilabilecek cok güzel bir eylemi basarmislar.. Helal olsun..
Türkiye'de bunu becerebilecek bir organizasyon olabilir mi ? Ya maci kaybedersek, ya Besiktasa zarar verirsek diye devam eden tepkilerden kilinizi kipirdatamaz hale gelirsiniz.. Herkes pek cok seyi istemiyor ama birileri bir seyleri degistirmek icin adim attiginda o kilini kipirdatamayan cok konusan kitle birden eylem hakkinda atip tutarlar.. Eyleme girisen olmaz ama eylemi elestiren milyon insan cikarir bu ülke.. Neden biliyor musunuz ?
Varolan pasifize olmus durumunun bir baska savunmasidir aslinda..
Bu ülkede eylemde bulunmak kadar tehlikeli bir sey yoktur. Universiteye yeni baslamis bir arkasim hayatinda ilk defa eyleme katilim gösterip 6 kasimda Kizilay meydaninda YÖK'ü protesto ettigi vakit evine yetkililer tarafindan mektup gönderilmistir.. Oglunuz terorist olmustur, sahip cikin diye.. Su ilgiyi siradan insanin siradan bir sorununa göstermez devlet ama mevzubahis konu eylem oldugu vakit nelerin döndügünü eylemde bulunmadiginz vakit asla anlayamazsiniz.. Yerinde her seyi tevekkülle karsilayan hareketsiz kitlenin korkulu rüyasidir, vicdan sizlamasidir Eylem.!
Milyonlarca rahatsiz edilmis insan rahatsizliklarini, isyanlarini dile getirir iken bunlardan farkli olarak bir kac kisi bir eylem plani icerisinde bulundugu vakit geride kalan sessiz cogunluk üretimsizliklerinin ve eylemsizliklerinin acisini bu hareketlilikten cikarirlar.. Ama su yok ki, ama bu olur ,ama su olur.. hepsi palavra, hepsi kandirmaca.. Herkesin icten ice hesapladigi kendi eylemsizliklerinin vicdanlarina verdigi rahatsizligin giderilmesi.. Bir hata, bir kusur bulacaklar ki kendi hareketsizliklerine bir neden olsun, vicdanlari sizlamasin..
Oturun oldugunuz yerde.. Hicbir ise bulasmayin, hicbir ise kalkismayin. Sizin disinizda size ragmen eylemde bulunup bir seyleri degistiren ve "bunlarin" sonunda kitlesellesebilmis eylemlerden sonra siz de yerinizden kalkmayacak sekilde katilin.. Hazira konmak güzeldir ama bari icerisinde olmasaniz dahi hazirligina ses etmeseniz cok güzel olacaktir.!
St.Pauli güzel bir kluptür. Bölgesel ligde dahi 17 bin seyirci ortalamasini tutturup rekor kirmistir. Almanyada stadyumlarin icerisinde seksist ve irkci tezahuratlari yasaklayan ilk devrimci kluptur ve fakat bugün tüm Bundesliga takimlari bu kurali statlarinin icerisinde uygular.. Ilk olmak baskadir ve hepsi eylemlerinin, farkliliklarin sonucudur.. belki bu yüzden tüm Almanya capinda 11 milyon sempatizani vardir ki Münih'in degil Bayern eyaletinin toplam nufusudur bu.
Bu klubün taraftarlarinin pek cogunun Türkiye'de kendilerini özdeslestirdigi takim olan Besiktas hakkinda Eksibesiktas blogu Türkiyedeki tüm taraftarlari ilgilendiren bir eylem hazirligini duyurdu gecenlerde. Cok sevindim cunku konu sadece Besiktas'i degil taraftarlarin klupler üzerindeki hakki ile ilintilidir. Kewell'in neden kalmasi gerektigi ile ilintilidir.. Aziz Yildirim'in yüzde yüz secilecegi garanti olan secimlerine ragmen bu taraftarin istegini görmezden gelemeyecegi ile ilintilidir.. Taraftarin gücü sorusu burada önemlidir. Yönetimlerin taraftarlar ile barisik olmasi gerekliliginin sinava tabii tutulmasidir. Taraftara ragmen klubün yönetilemeyeceginin bir gösterisidir. Heyecan verici protesto ama gelin görün ki..
..Misal Okay Karacan demis: Inönü demokrattir, yapmayin böyle seyler, koltuga saygi filan..
Geyik.
Inönü demokrat degil Anarsisttir.
Ne ilginctir ki degerlerden girerler ama bu degerleri basli basina yokeden/farklilastiran ya da belirleyen yapiyi belirleyememe adina verilen tepkileri "degerleri korumak" olarak algilamaz insanlar. O "deger" degildir. Secimle basa geldi, boyun egin.. O koltugu tanidigim bütün besiktas taraftarlarina ragmen isgal etse dahi degerlere ona buna degil koltuga,makamin kendisine tapinin..
St.Pauli, o saygin koltukta oturan insanlarin Maxim adli kadinlari asagilayici ifadeleri bulunan erkek dergisinin klube ana sponspor yapma girisimine taraftarlari tepki koyup engellemislerdir. Zira koltugun degil taraftarlarin degerleri vardir. O taraftar her türlü seksizme karsiyiz demisler ve bazen koltuk filan dinlemeden eylemde bulunup bunlari engellemislerdir.. Maxim sponsor olamamistir St.Pauli klubune ve umarim ki tarafrarin istemedigi bir baskan da Besiktas klubune baskanlik yapamayacaktir.. Bence basli basina bu en önemli degeridir klubün..
Rangnick vs Slomka.!
Yarin eski iki dost birbirleri ile karsilasiyorlar.. Slomka, uzunca bir dönem Rangnick'in asistaniyldi. Hannover'de 3 yil, Schalke'de 15 ay beraber calistilar.. Ne zaman ki Rangnick Schalke'den kovulur ve yerine asistani Slomka gecer o zaman isler ters gider.. 2 yil önce filan Slomka "ben cok iyi arkadasimi kaybettim" diyordu. Aralarina kara kedi girdi ki nedeni de bellidir. Kendisinin kovuldugu yere asistaninin gecmesini kaldiramis olacak Rangnick.. Slomka bir daha aramizin düzelecegini sanmam der iken Rangnick ise o kadar kötümser degil..
Baska acidan Cumartesi oynanilacak olan mac kaybedenlerin mücadelesi. Hoffenheim 7 mactir kazanamiyor ve 9 mactir da Hannover galibiyet yüzü göremiyor. Iki kaybedenin ve son haftalarin oldukca formsuz takimlarinin karsilasmasindan kazanan kim olur bilinmez ama her bakimdan bir düello olacagi kesin.. Keyifli olacak bir mac..
Barrios & Valdez.!
Hayatimda keyif aldigim en güzel seylerden birisi de futbolcu röportajidir. Kahn'in ve Deisler'in kitaplarini okuyorum ayni zamanda ama inanin bana bu daha cok keyifli. Özellikle benim gibi futbolun icerisinde varolan bir karenin futbolcunun yasaminin bir bütünün parcasi olarak gören ve bunu ancak bütüne hakim oldugun zaman dogru bir sekilde anlamladirabilecegine inanan birisi icin bu röportajlar cok degerli.. Keza soruyu soran oldukca önemli oluyor bu durumda.. Valdez ve Barrios keyifli bir sekilde röportaj vermis Spox'e.. Öyle ki Barrios golleri atiyor ,sen kiskanmiyor musun tavrina kadar ilerliyor muhabbet..
Dortmund'un Hoffenheim galibiyeti sonrasi burada kucuk bir analizine girismistik.. Sakatliklardan sonra orta sahanin genclesmesi sonucu tecrübesi azalan ve fakat direnci artan takim galibiyet serisine basladi.. Ikisi de sürekli kosmak zorunda olduklarindan bahsediyor, mücadeleden.. Klopp'un en cok üzerinde durdugu konu budur ki galibiyetler de daha cok orta saha presinin rakibe yaptirdigi hatalarin degerlendirilmesi sonucu gelmistir hep.. Kapilan toplari hazirliksiz bir sekilde yakaladigi rakibe Nuri Sahin vasitasiyla bu ikili vuruyor..
Dortmund takiminda her mac sonrasi oyunculara mail ile mac esnasinda yaptigi isabetli paslardan kazandigi ikili mücadele oranina kadar her türlü istatistik gönderiliyor.. Eger ki mac sonu toplamda Dortmund rakibinden daha az kosmussa Klopp deliriyor diye üzerinde duruyor iki futbolcu da.. Bu Dortmund'un basarisinin en önemli sirri.. Sürekli kosmak ve rakibi hataya baglamak..
Barrios, Dortmund'a gelmeden önce Hamburg ve Bremen'in de kendisi ile ilgilendigini ama Klopp'un cabasiyla secimini bu yönde kullandigini belirtir iken ömrü hayatinda bu kadar kosmadigini ama yine de seciminden pismanlik duymadigini zira her maci 80 bin kisinin önünde oynayip gol atmanin cok baska bir sey oldugundan bahsediyor..
21 yasindaki genc kaptanlari Nuri Sahin soruldugda ise kaptanligin bugünkü futbol icerisinde yas ile ilgisi olmadigindan dem vurup 16 yasinda kendisini ispatlamis bir oyuncu oldugunun altini ciziyorlar.. Mükemmel bir orta saha sefi oldugunun üzerinde durulur iken soguk kanli olusunun ve cok cabuk bir sekilde karar verme yetisi onu siradisi bir orta saha sefi yaptiginin da altini ciziyorlar..
Velhasil güzel bir ikili olma yolunda ilerliyorlar lakin Zidane geldigi vakit Valdez hala ilkonbir cikabilir mi orasi muammadir.. Barrios ise kendisini Bundesligada ilk haftalardaki kötü görünümünün ardindan ispatlamistir kesinlikle..
Roooney..!
Ben her zaman Rooney'i Christiano Ronaldo'dan daha cok sevmisimdir.. Futbol disi degil aksine futbol karakteri nedeniyle.. Noat'un runiiy hakkinda güzel bir tanimlamasi vardir bana cok uyan: Mahalle maci olsa alacagim ilk adam bu olurdu.. Aynen öyle. Savasci bir kimlige sahip, bir takima cok fazla güc veriyor oyun karakteri ve saha ici özelliklerinin karisimi nedeniyle.. Sport Bild Röportaj yapmis ve güzel seyler var, onlari aktarayim istedim. Baslangic ise bence oldukca önemlidir..
" Lig Sampiyonlugu ya da Sampiyonlar Ligi Sampiyonlugu deseler, hangisini secerdin "
- Lig Sampiyonlugu.. Cünlü taraftar icin bu daha önemli.
Dünya Kupasi favorilerinin Ispanya, Brezilya ve Portekiz oldugunu söyler iken Ingiltereyi isin icine katmamasi ilginc. Keza Dünya Kupasi yildiz adaylari da Messi,Ronaldo ve Kaka oldugunu belirtir iken kendisini isin icerisine katmiyor. Milan macinin önemini söyler iken oynadigi en iyi oyuncunun Seedorf oldugunun altini ciziyordu.. 20 gol atip kariyerinin en iyi dönemini gecirir iken bunu da sag/sol disforvet ya da orta saha yerine merkez forvet oynamasina bagliyor.. Bir daha belirtmek yersiz olacak ama yine de üzerinden gecmek gerekir ki güzel futbolcudur bu adam..
3 Şubat 2010
Antalyaspor - Galatasaray : 2-1
Cok fazla vaktim olmadigi icin hizli hizli gecmekte fayda var.
Galatasaray oldukca formda bir ekip olan Antalyaspor karsisinda kötü bir skor degil berbat bir futbol oynamistir. Pek cok kisi sunu soruyor, sene basindaki Galatasaray neden bugün yok ?
Olmasi da mümkün degil cunku;
Sag bekinde Sabri yok, Sol bekinde Hakan Balta sakatlandigindan bu yana kimin oynadigi ve oynayacagi belli degil.
Defansin göbeginde seflik yeni bir oyuncuya gecti, sezon basinda olmayan.
Sezon basinda olan hem Kewell hem Keita hem Baros ve ayni zamanda bunlarin güzel yedegi Nonda.. HIcbirisi bugün sahada degil.
Kusurlu dedigimiz Orta saha ise Mehmet Topal ve Barisi farkli bölgeye kayip vermesinden dolayi biraz eksik de olsa yerinde.
Simdi Sag bekinden sol bekine, Sag hucumcundan sol hucumcusundan forvetine kadar herkes bir sekilde kayiplarda.. Üzerine bir de yeni takima girmis Jo da sakatlaninca.. Durum budur.
Simdi size bu macin ilk on bes dakika istatistigi veriyorum:
Dakika 3.30'da.. Keza 7.28'de.. Ve yine 8.41'de.. ve yine 12:02 de Servet topu kaptiriyor.. (ilk topu kaptirisindan sonra delirdim, not ettim kenara) Aslinda ilerleyen dakikalarda ve ikinci yarida da bu böyle devam ediyor ama bu dakikalarda Servet Cetin'in yaptigi top kayiplaridir bunlar ki bunlardan baska top kullandi mi o dakikalar icerisinde bilmiyorum.
Sorun sizin gözünüze göründügü gibi degil. Ayni istatistigi Mustafa Sarp icin yapsaydim degisen bir sey olmayacakti aslinda.
Bu iki oyuncu Türkiye kosullarinda ortalama bir top kullanma becerisine sahiptir. Eger ki iyi bir organizasyon icerisinde olurlarsa kesinlikle siritmazlar. Bu kadar siritislarinin altinda yatan daha cok saha ici organizasyonun yetersiz olusudur. Kimin nereye kacmasi gerekliliginden kimin nerde durmasi gerekliligine kadar..
Teknik adamin sucu nedir ?
Oyuncularin bir cogu yeni. Asil kadrosunun neredeyse yarisi ve önemli isimleri yok.. Baros'un gidisiyle baslayan cöküs süreci Nonda'nin arkasindan Jo'nun da takimda yer alamamasina kadar uzayip gitti.. Keita'nin Afrika Kupasi, Kewell'in sakatligi ve hali hazirda sorunlu olan orta üclüden defansin uyumsuzluguna kadar gelisen bir sürec..
Dos Santos icin cok erken bir sonuc olur bir seyler söylersek eger.. Böyle bir takimin icerisinde su an herhangi bir isim parlayamaz.. Mümkün degil ama yine de bir isim bugün neredeyse kusursuz bir oyun ortaya koydu.
Arda Turan..
Futbol olarak kendisini gelistiriyor, oyunun sürekli icerisinde ve cok az hata yapan bir oyun anlayisina sahip. Bugün takimin en iyisiydi.
Antalyaspor cok dogru bir strateji belirledi. Galatasaray takimi pas yapma konusunda sorunlu. Kendi sahasindan dahi topu orta sahaya iletemiyor. Bu kopuklugun üzerine presi bindirince Galatasaray dagildi. Oyunu kendi sahasinda kabul etmedi ve rakibin elini kolunu sallayarak orta sahayi gecmesine Denizli gibi izin vermedi. Istedigini aldi ki fazlasini da alabilme sansina mac icerisinde sahip oldu. Lakin fizik güclerine hayran kaldim ve biraz da zorlamanin sonucu olarak bir futbolcunun iflas edecegini önceden de düsünmedim degil..
Sunun altini bir daha cizmek isterim: Kadro bastan asagi olmasa da buyuk bir kismi sene basina göre yenilenmis gibi duruyor. Oturmamis.. Oturmamis kadro yildiz cikaramaz, yildiz yaratamaz.. Barcelona'da Dunyanin en iyisi olan Messi sürekli degisen Galatasarayimsi havadaki Arjantinin maclarinda sahada ezilip durdu.. Dos Santos'undan Jo'suna kadar farkli bir ülkenin farkli kosullarinda iki mac dahi cikaramamis oyuncular icin iyi veya kötü bir yorumda bulunmak icin erken. Sorun su an transferlerin oturmamasi degil oturacak bir takimin olmamasi.. Gidenler, sakatliklar ve yenilerin katilimi sonucu.
Iste bu yüzden artik yeni projelere, sifirdan baslamalara, olmadi bir de böyle deneyelimlere benim tahammülüm kalmadi.
Gelecek eger Keita,Sabri,Baros,Kewell,Balta,Mehmet Topal geri dönüsümleri olmasaydi oldukca kötüydü..
Bugün sorgulanmasi gereken sahanin icerisindeki futbol degil yahu nasil iyi olsun ? Emre Güngör sag bekte muhtesem performans gösterecek, nell bu kendi icerisinde dahi henüz uyumlu olmayan, ikinci macinda dahi ayni isimleri göremedigi adamlara bes günde liderlik edecek -ki bugün liderligi göstermistir aslinda- asil mevkisi Sag Bek icin dahi yeterli oldugu tartisilan Ugur UCar diger kanatta cosacak.. Mümkün mü bu ?
Sunu sorgulayin.. Devre arasi takima bu kadar cok takviye yapilmasi, bu kadar cok iskeletiyle oynanmasi dogru mudur ? Bugün sonuc normal ama bu kosullar bu sekilde mi olmaliydi ?
Fenerbahce'nin su aciklamasi cok hosuma gitmistir.Biz Gökhan Ünal'i sene basinda almaya karar verdik. Yani bir plan-programdan bahsediliyor oysa Nonda'nin gidecegi üc gün öncesine kadar belirgin degildi. Iyi oyuncu almanin ötesine henüz Galatasaray gecemedi derken kasettigim budur.. Rijkaard'in da tüm bu olup bitenin icerisindeki akil payi nedir bunu da merak ediyoruz..
Yine de umudumuz var, güvenimiz tam ve fakat biraz istikrar, biraz ayni onbir istegimiz, beklentimiz.. bu yakada ne zaman ki Van Gaal takimin iskeletini oturttu o zaman basari geldi. Rijkaard'in da oturtmasi yakindir diyorum.. umuyorum..
Not: Ne yaptin Necati sen öyle.. Süper goldü, kaleci ise ilk golde hataliydi.
2 Şubat 2010
Ortaya Karisik.!
Lazio'ya gitti Hitzlsperger.. Pek cok kisinin düsündügü sudur: Dogru karar, yanlis klup. Zira bu adam asíri sagciliga, azinliklarin dislanmasina karsi sürekli mücadele eder iken gittigi klup ise bu acidan oldukca namlidir ama baska sansi da yoktu sanirim. Kendisine nedeni soruldugunda ise klup ile böyle bir politikanin iliskisini biliyorum ama ben yoluma her seye ragmen ayni sekilde devam etmek istiyorum. Yine asiri saga karsi olup azinliklarin haklari konusunda mücadele etmeye devam edecegim..
Yazik oldu böyle bir adama.. Cok seyi güzeldi belki ama sutlari.. Muazzam bir sut teknigine sahip idi..
Simdi Almanyada tartisma konusu Thurk ve Kuranyi'nin milli takima secilmesi gerektigi.. Thurk'u Mainz'den bilirdik, cok iyiydi aslinda birinci Bundesligada.. Mainz'in o dönem birinci Bundesligada tutunmasinda emegi büyüktü ve hic beklenmedik bir sekilde ikinci Bundesligada benim memleketime yolu düstü. Simdi Luhukay ile tepeye oynuyor ama o zamanlar ikinci Bundesligada kalma savasi veriyordu ve ben cok sasirmistim zira bundesliganin birincisinde dahi hafif de olsa bir yildiz konumu var iken böyle bir secim.. Derken sakatliktir sudur budur 33 yasinda kendisine geldi ve 19 macta 19 gol.. Durdurulamiyor adam ve hocasi da kendisin durduramadi Dünya Kupasina Thurk'un da gitmesi gerektigini söyledi.. Oha derim ben. Kiessling gibi bir adamin dahi gidip gitmeyecegini bilemedigimiz noktada Thurk ?
Kuranyi ise zaten milli olmus idi. Besinci forvet olmayi kendisine yediremeyip milli macin devre arasinda stadi terketmesiyle milli takim kapilarini kendisine kapatti.. Hos o olay olmasa da su Magath öncesi formuyla kendi takiminin dahi ilkonbirinde oynamasi süpheliydi. Simdi onu yildiz yapan hocasi Magath ile cosmus durumda.. Ben yine de götürmezdim ama Löw bilir tabi en iyisini..
Bremen'i tek bir adam yakti resmen.. sol beki tunuslu Aymen Abdennour.. O kanadi adam ikinci yari cikasiya kadar bitirdi resmen.. Keza Wiese ama cok keyifli bir macti isin dogrusu. Leverkusen müthis oynuyor ve onlara ikincilik yetmeyecektir, yillarin ikincisinin tek bir hedefi var: Sampiyonluk.. Renato da geliyor yavas yavas.. Robben gollerin disinda müthis oynuyor. Hafta boyunca onu nasil durduracagini düsünüp durdu Tuchel ama bunun imkani yoktu, bu gibi adamlari sadece sakatlik durdurur.. Hallac pamugu gibi dagitti sag kanattan.. Ribery'den bile daha etkili bir oyuncudur benim icin ama o sakatlik..
Iki önemli detay: Leverkusen macinda Kiessling'in yaptigi baski ve gelen gol... Frankfurt'un yine kendi kalesine atarak evinde puan alamadigi macin bir ani.. Maik Franz rakibe kaydi, sinirini ve istegini gösterdi. Tam o anda canli bahis olsaydi Frankfurt'un gol atacagina bahse girerdim zira bu olay tüm takimi, seyirciyi atesledi ve gol de geldi zaten.. Bu gibi oyuncular saha icerisinde o kadar önemlidir ki.. Yenik götürdügü macta gole olan inanci, Hagi'nin kaybetmeye tahammülü olmamasi gibi.. Kazanmayi sadece sinirli olusuyla degil yetenegiyle de istedigini bir sekilde göstermeleri, agresiflikleri.. Toplamda 48.kendi kalesine golü atarak tüm bundesliga rekorlarini alt üst ettiler.. Ne diyim ?
Träsch.. Hitzslperger'i gönderen adamdir, feci formda ama Dortmund da iyiydi aslinda.. Ve fakat Ziegler Weidenfeller'i aratmayacak performans ile sahnede olunca.. Bu sene olmasa da Schalke seneye kesin sampiyon, yazin bunu buraya.. Bunjaku da 9 gole ulasti. Nürnberg'in gollerinin yarisindan fazlasi bu adama ait iken Hecking, yakin arkadasi Slomka'yi evinde dagitti. Her ikisi de yeni geldi takimin basina ama birisi elini cabuk tutmus olacak.. Bayern'in Brenosu da listede..
Cemal Nalga.. Bild haber yapmis, Alba diyor Euro Lig kalitesinde filan felan.. Resmi ve haberi görünce utandim yine birden.. O absürd röportajindan sonra hakkinda iyi düsüncelerim yok.. Mis gibi oynuyor basketbolunu ve olan elbette Galatasarayin ahlakina, kendisine olmustur..
Bu takimda Mithat Demirel var. Yillardir alman basketbol ligini hic izlemem ama bu adami kardesim gibi tanirim, onu da anlamam.. Ilgici cekici bir arkadas. Iste bu araci olmus, önce onun yaninda dinlenmis ve sonra onun vasitasiyla bu takima gelmis. Hayirli olur olmaz mi ilgilenmiyorum, sadece her ismi gectiginde utaniyorum..
Ilginc bir karakter Van Gaal.. Bir adamin basarili olmasi ya da herhangi bir konuda yetenekli olmasi bir yana kosullara göre bir degerlendirme yapip uygunlugu ise cok baska. Misal Türk Milli takimi icin en güzel isim budur arkadas.. Türk basinina verilebilecek ne güzel ceza/ödül Van Gaal'dir. Bu kültür icerisinde cok basarili olmasi bir yana katkisi da cok fazla olacaktir, bize göre bicilmis bir kaftandir.. Basarisiz da olsa sevdigim bir yani var..
Van Nistelrooy icin alinmamasi gerekir demis. Zira rekabete uygun olmayan yapisindan bahsetmis ve eger rekabeti kabul edebilseydi Madrid'de kalmasi gerektigi konusunda görüs belirtmis efendim.. Hamburg'da onunla rekabet edecek golcü kimdir sorusu da sorulmalidir ama es gecilmis.. Bunun disinda Ribery iyilesse dahi yedek oturtuyor ki Robben de uzun süre Joker konumunda takima katilmis.. En basindan söyledi ama bunu.. Robben sakatligi 4 haftadir ama benim yönetimim altinda takima girmesi ise iki üc hafta daha uzar, ben böyleyim diyor.. Simdi Ribery oynamak istiyor ama kolay kolay bozmuyor oldukca zor bir sekilde oturttugu kadroyu.. Müller'ine de kiyamiyor. Baska acidan Ribery'nin eskisinden bile daha iyi oldugunu, Bayernde kalmasi gerektigini cunku onun cok iyi bir antrenörü oldugunu garip gelecek ama kendisi söylüyor..
Güzel bir karakter, cok isterdim Türkiyede herhangi bir klubü olmadi milli takimi calistirsin.. Hincal ile takissin bi.. Saglam ayarlari vardir, saglam.. Bekliyorum ben onu..
1 Şubat 2010
Beşiktaş Taraftarına Çağrı .!
Eksibesiktas blogunun bir cagrisi var.. Bir Galatasarayli olarak söyleyebilirim ki heyecan verici bir eyleme basvuruluyor. Klup gercekte kimindir ? Belirleyici olanlar aslinda kimlerdir ? Bu gibi cok önemli sorularin cevabi acisindan oldukca önemli bir eyleme kalkisilliyor.. Bir besiktaslinin kendi klubünün üzerinde hakki nedir ?
Biz Beşiktaşlıyız
Sizin Olsun Oyunuz
Cuma 20:15'te
Kutlayın Artık Biz Yokuz
Var Mısınız
Yokluğunuzu Hissettirmeye..?
Bir Beşiktaş taraftarı tarafından samimiyetini, aşkını ortaya koyan tüm Beşiktaş taraftarına çağrıdır; bulunduğumuz tribünleri 15. dakika itibariyle terk ediyoruz.
http://www.facebook.com/event.php?eid=275980124191
Denizlispor - Galatasaray: 1-2
Mac hakkinda yorumlari okunmustur ama bu mac özelinde Galatasarayin transfer politikasi ve oyunu üzerinde biraz daha durabiliriz.
Öncelikle bu kadar fazla oyuncunun girip ciktigi takimin makina düzeninde bir pas alisverisi icerisinde bulunmasi cok zor. Iyi futbol ya da bu transferlerin olumlu sonucunu sahada görmek icin biraz zamana ihtiyacimiz var zira takimin iskeleti sürekli degisiyor.. Defansin iki stoperinden birisi yeni; takimin orta üclüsünde önemli rol oynayacak olan oyuncularin birisi ilk defa forma giyiyor, digeri ilk defa defansif orta saha rolünde.. Hucum hattinda ise Jo ilk defa ilkonbir cikiyor.. Keza yeni yeni forma bulan Ugur Ucar ya da Caner'in pek alisamadigi sol bek filan diye bahaneler sürüp gider..
Takimin en önemli sorunu defans ve orta saha konusunda oyunu domine edecek pas organizasyonunu saglayamamasi. Rakip kendisinden gücsüz ve sizin hucüm bölgenizde oynamanizi psikolojik yeniklik nedeniyle izin veriyor. Dolayisla gole kadar olan sürecte bu iki bölgeyi sorunsuz bir sekilde gecer iken iyi bir düzeyde pas alisverisi olmasi gerekmiyordu. Lakin golden sonra ve bundan sonraki güclü rakipler karsisinda da her zaman ihtiyaci olan pas ile oyunu kontrol etmek ve karsi yakaya yikma eylemi zorunlu kilindi. Iste bu sirada gariplikler peydah oluyor..
Nell iki tane cok ama gercekten cok önemli pas hatasi yapti. Her ikisinde de sürekli elestirilen Servet Cetin'in azmi tehlikeyi önlemistir. Beni sinirlendiren yanlis pas degil markajdaki adama pas atacak oyun akli olmasidir. Bunu Servet yaptigi zaman -ki cok yapar- tolere edebilirim zira onun diger yönünden faydalaniyorum ben. Lakin Nell de kaba görünümüyle popescu'dan ziyade Luganomsu bir hava icerisinde.. Her seye ragmen alinmasina yine de seviniyorum zira liderlik vasfi gerekliydi bu takima. Defans kurgusu bu sistemde cok önemli rol oynar. Bunun faydasini da yanindaki oyunculara söz gecirebilecegi zamani geride biraktiktan sonra görebilecegiz.. Kafa hakimiyeti ve zamaninda müdaheleleri arti puan olarak yazilsa da o yaptigi pas hatalari beni benden almistir.. Oyun zekasini sorgulamak istemedigim bir defans istiyorum ben.. Kötü ya da isabetsiz pas atmasi degil yanlis yere topu göndermek istemesidir sorun..
Su soru cok net bir sekilde önümüzde duruyor:
Efendim sol bekten sol aciga dogru hizla kosturan bir Caner Erkin'in üzerine o bölgenin hucumcu forvete en uygun adamlarindan olan Kewell'in geri dönüsünün üzerine Arda'nin da verimli olabildigi yer oldugunu biliyoruz.. Keza her zaman tipik bir forvetten ziyade forvetin kenarinda cok daha iyi konumlanabilecegini dusundugum Jo.. etti 4.
Diger tarafa gecersek eger fit oldugu vakit hicbir sekilde kesilmesi pek de dogru olmayan Keita'nin yani sira Baris'in o bölgede defansif katkisini da göz önünde bulundurarak önemli isler yapmaya basladigi sirada Giovanni eklemesi..Elano'yu pas geciyorum.
Galatasarayin Üc önemli hucum bölgesi var. Transferlerden parlayan isimlere ve yeni cikan genclere kadar hepsi bu bölgenin alternatifi olma yönünde ilerler iken Denizlispor karsisinda da gördük ki orta üclüye seflik yapacak, pas alisverisini saglayacak saglam bir iki yönlü orta sahasi eksik.. Toplar geri dönüyor sürekli ve bunun yeniden kazanimi esnasinda cok ciddi bir enerji kaybi söz konusu.
Koca takimda dün de bu isi her seye ragmen cok iyi yapabilen tek bir isim var. Ayhan Akman.. Son ceyrekte defansdan alip yanindakilerle iletisime gecip topu nasil ileriye tasir herkese basit bir sekilde gösterdi. Insiyatif alacak ve oyunu yönlendirir iken kendisini sürekli bosa cikararak defansin ve diger orta ikilinin pasif görüntüsünü yok etmelidir.. Ben Emre Colak'i bu acidan iyi bir alternatif olarak düsünmüstüm lakin Rijkaard onu önde kullanmak istedi. Sahsen bunu da anlayabilmis degilim..
Gerek Nell'in yaptigi pas hatasinin özünde gerekse de ancak Ayhan gibi hareketli olundugu vakit ancak gerceklestirebildigi bu pas trafiginin/topu hucum bölgesine tasiyabilmenin bir baska sorumlusu ise orta sahadaki oyuncularin bosa kacma, bosluk yaratma konusunda eksik ya da sorunlu olmalaridir. Buraya transfer olmamasi gercekten üzücüdür..
Elano tam bu noktada sahanin tamamina hakim sahadaki tek futbolcu olarak ise yarayabilir. Lakin ancak ve ancak rakip size genis alanda bosluk birakabildigi zaman.. Böyle oldugu vakit hayvani bir sekilde iki güzel pasini gördük ki birisi gol ile sonuclaniyordu Jo biraz daha becerikli olabilseydi..
Caner cok ama cok önemli bir oyuncu. Kesinlikle sol bek oynamalidir, sol bekligi ögrenmelidir. Zira takima yaptigi katki yaraticilik boyutunda inanilmazdir. Ve hatta ben Caner'in Defansif orta saha da rahatlikla oynayabilecegini düsünüyorum zira bosluklari cok iyi bir sekilde görebiliyor, ezbere gitmiyor ve sol bekte ezber bozuyor. Burada bahsedilen hizli olusu ,adam eksiltmesi ya da calimlari degil iceriye dogru pas ile dalmasindan bahsediyorum. Hakan Balta'nin neredeyse bire bir zitti bir görünüm icerisinde.. Zira o bölgede calima kacip top kacirtmasiyla da Balta'yi aratmasi isin diger tarafi.. Lakin bu bölgenin adami olmayi ögrenmek durumundadir. Nerede risk almamasi gerektigini de görebilecek bir oyun zekasi da gerekiyor.. Ve yine söylüyorum oyun acilimi, takimi farkli sekilde yönlendirisi hem defans hem de ofans anlaminda cok ama cok iyi.. Farkli ve diger Galatasarayli futbolcularda olmayan bir futbol kafasi var.
Philip Lahm'in bir boy ya da iki boy ufagi Ugur Ucar.. Cok garanti, cok efendi bir oyun tarzi var. Görev adami ve her iki kanadi da Lahm gibi güzel bir sekilde kullaniyor. Biraz daha zamana ihtiyaci var ama böyle bir oyuncu cok fazla degerlidir. Lahm'i Man U ve Barca seviyesinde oyuncu yapan sadece yetenegi degil o bölgenin her iki kanadini ayni sekilde kullanabilme becerisiyle kendisini teknik adamlar icin önemli kilmistir zira oradan adam cikmaz.. Roberto Carlos'un ismi bir ömür yasayacaktir bu yüzden.. Ugur Ucar bu opsiyonu ile beraber her daim vazgecilmez olacaktir lakin kendisini gelistirmesi gerekir.. Sabri hala orasinin vazgecilmezidir su durumda..
Hepsini toparladiginizda zamanla bir seyler elde edilecektir ama bence su soru cok önemlidir: Neden Giovanni Dos Santos transfer edildi.Mevkisi itibari ile Galatasarayin bugün ihtiyaci olmayan bölgelerde ancak oynayabilir.
Ben de olsam yine de transfer ederdim. Bir risk ama tutarsa asi kesinlikle Dünya Yildizina Galatsaray sahip olacaktir. Arda'nin da olasi transferi konusunda böyle bir oyuncu gereklidir. Ve fakat ilk macinda ilk driplinginde kendisini göstermek istemesi gayet olagan olan adama kirk yillik Galatasarayliymis gibi neden pas atmadin diye iki kolunu da yukariya kaldiran Arda biraz daha oturup düsünmelidir Kaptanlik konusunda neler yapmasi gerektigini.. Nonda'yi sevdigi gibi digerlerini de sevip kucaklamalidir. Ne gerek var ilk macinda adami hedef yapip "bencil bu" geyikleriyle ugrastirmaya ? Kaptansin yahu.. Keza diger ikinci kaptan. Durun daha adamin ilk maci..
Thomas Hitzslperger Lazio'ya gitti. Baktiginiz vakit aslinda Galatasaray da alabilirdi ve cuk diye otururdu orta sahaya.. Van Nistelrooy ikna edilemedi, olsaydi yine cuk diye otururdu bu takima. Bunlarin yerine Jo ve Giovanni. Aradaki farkin acilmi ise aslinda cok basit: Galatasaray gelecegin takimini kuruyor, bugünü degil yarini insa ediyor.. Ve biraz da bunu yaparken tam bir beceri sergileyemiyor ve bugününden biraz da vazgeciyor gibi. Elestirmiyorum lakin sunu da eklemek istiyorum:
Ben bir Galatasarayli olarak Polat dönemi icerisinde bir daha yeniden baslamak, yeniden planlar kurup yeniden bir takim insa edilmesine katlanamam artik. Öyle veya böyle bu yol Rijkaard ile Galatasaray küme dahi düsse devam etmelidir. Yeter artik..