28 Nisan 2010
Madrid Yolcusu Kalmasin: Inter Finalde.!
Barca ve Mourinho bir acidan birbirlerine benziyorlar. Daha cok basarilarindan dolayi kendilerine tapinacak ölcüde baglilik gösteren kitlenin belki de hakli olarak böbürlenmeleri nedeniyle bir kisim futbolsever insanda antipati olusturmus durumdakar. Buna ragmen her ikisinin de basarilari yadsinacak gibi degil..
Bu macin analizi pek mümkün degil. Nasil desem ki ? Rahmetli dedemi Barca'nin defansina yerlestirseydik eminim siritmazdi kesinlikle.. Inter, Chesea savunmasini denedi ve basarili oldu. Dörtlü defansin önüne besli defans seti kurdu ve aradaki mesafeyi mümkün mertebe kisa tutarak Barca'ya gecit vermedi. Inter degil bir kisi eksik, iki kisi fazla da olsa da degisen cok bir sey olmayacakti..
Barca'nin sizi birinci ve ikinci bölgede oyun disi birakacagi asikar iken buna karsi bir önlem alamiyorsaniz tüm gücünüzle ücüncü bölgeyi savunarak bir esitlik saglayabilirdiniz ve nitekim böyle de oldu..
Aslinda gecen sene de Barcelona aynen bu sekilde kupanin disinda kalabilirdi. Hem bu sene ve ayni zamanda gecen sene beni tatmin eden, seyretmekten inanilmaz keyif aldigim oyun Barca uzay futboludur. Eger siz de icinizde bir yerde dürüst oldugunz vakit bugün Inter'in yaptigi defansin seyir zevki olmamasi bir yana muhtesem bir is olmadiginin da bilincine varabilirsiniz..
Atari de cocukluk dönemlerinde güclü rakipleri yenmek icin garip seyler yapardik. Arkamizi saglama alip gelecek olan rakibe yavas yavas yumruklar indirerek enerjisini tüketir, bir sonraki tura gecerdik. Inter'in yaptigi da böyle bir sey, ne büyütüyorum ne de olagandisi bir taktiksel güzellik olarak algiliyorum.. Ve fakat Mourinho güzellemesi yapilacaksa eger Chelsea'den de öte ilk macta dokuzlu set kurup savunma yaparak degil (4+5) oynayarak Barca'yi yenebilme basarisini göstermesi üzerinde durulabilir.. Mourinho Italya'da muhtesem bir is basarmistir ve turu oradaki performansi ile haketmistir kesinlikle..
Lakin..
Cok sevdigim bir teknik adam olmasi icin bir seyleri durdugu zaman degil, durdurulmasi imkansiza yakin bir takim yarattigi zaman hayranligimi kazanacaktir. Muhtesem reaksiyonlari degil aksiyonlarin hastasiyiz daha cok..
Macin tartismasiz en kötü isimlerinden olan Ibrahimovic iyi bir futbolcu olmasina ragmen bu sisteme uygun olmayan yapisini cok önemli bir virajda tekrardan göstermesi ise Barcelona'nin bundan sonra yapacagi bütün transferlerin icerigini degistirecektir. La Masia'dan 7 degil artik 11 futbolcu cikarmanin yollarini arayacaktir yüksek ihtimal ya da Torres-Ibra degisikliginin üzerine Fabreagas-Henry takasiyla futbolu iyice keyifsizlestirebilir zira bu sekilde Barca hayrani olarak keyif aliyorsunuz tek tarafli lakin tuhaf bir antrenman macina dönüyor karsilasma ki total de cok da güzel degil..
Cambiasso'yu ayri bir sekilde tebrik eder iken Inter-Bayern finalinde Mourinho'ya karsi kesinlikle Van Gaal'i destekiledigimi belirtir, 22 mayis aksami tekrardan görüsmek üzere hoscakalin..
Ordan Burdan Surdan..! #2
Kevin Kuranyi'nin milli takima yeniden secilmesi ve elbette öncesinde affedilmesi gündemin ana maddelerinden birisi. Löw kim neyi düsünürse düsünsün onu macin devre arasinda cikip gitmesinden dolayi cezalandirir iken hali hazirda kafasinda ona milli takimda hic yer vermemesi de etkili olmustur bu cezanin verilmesinde.. Misal ayni hareketi Mertesacker yapsaydi, böyle bir ceza gündeme dahi gelmezdi. hali hazirda onlarca forvete sahip konumunda iken en son düsündügü isim böyle bir sacmalik yapinca cezayi kesti..
Ama iste, Magath nasil bir takimin basina geldiginde hesap-kitap edemediginiz basarilar gündeme geliyorsa oyuncular icin de yasal doping maddesi gibi.. Kuranyi, yine Magath yönetimi altindaki yildiz Kuranyi oluverdi. Bundesliganin tartismasiz Kiessling ile beraber en formda alman forveti konumunda.. Klose inanilmaz formsuz, Gomez sakatlik sonrasi takima dahi tam olarak giremedi, Kiessling normal kosullarda besinci secimiydi, Podolski bilmem kac mac boyunca attigi gol sayisi: 1.. Elde kalan iki saglam forvet var: Kiessling ve Kuranyi..
Eger löw, Kuranyi'yi almaz ve basarisiz olursa ömür boyu bunu kimliginde tasir "Hata" olarak.. Afrikaya götürür de basarisiz olursa en azindan baska bahanelere siginabilir.
Bana göre: Haktir bu, götürülmelidir Afrika'ya. Su an formda ve bu yaz formunu devam ettirecektir. Milli takima kesinlikle formda olanin gitmesi gerekir. Elbette istisnasi Podolski-Schweinsteiger.. Bu adamlar klup takimlarinda ne yaparlarsa yapsinlar milli takimda Messi oluveriyor birden, ilginc..
Velhasil Kuranyi Magath ile birlikte saglam bir form yakalamis ve Löw'ü zor durumda birakmistir.
Hic sasirmadim Bruno Labbadia'nin kovulmasina ki sezon basi degerlendirmesinde kendisine güvenmedigimi de belirtmistim zaten.. Ilk Fürth'ün basinda gördüm takim elbisesiyle.. Fürth'ü biz yakindan biliriz, pek cok akraba, arkadas orada yasadigindan ve bize yakin oldugundan dolayi SIKI takip ederiz ve Labbadia bu takima ne bir yenilik ne de ekstrem bir basari getirdi. Skibbe sonrasi Leverkusen'de ilk yari güzel bir performans ortaya koydu, Hoffenheim ile beraber ilk devrenin yildiziydi..
Ve fakat Leverkusen, leverkusendi iste. Skibbe döneminde ne oynuyorsa biraz daha iyi sonuc alarak devam ettirdi. Skibbe, 3 yil kaldi, Labbadia bir yil bile kalamadan ayni ikinci devre cöküsünü yasadi.
Bir kimlik bicmek cok kolay degil. Fürth, neyse oydu, basari, farkli bir oyun anlayisi, felsefesi olmadi. Keza.. Leverkusen.. Bunun yani sira özellikle oyuncularla olan iletisiminin iyi olmadigini gecen seneden biliyorduk. Leverkusen göndermek istemiyodu ama oyuncu grubu ile arasi aiclmis bir teknik direktörü takimda tutmak büyük bir risk.. Bu boslugu Hamburg degerlendirdi ve cekip aldi o arada..
Martin Jol, Stevens.. bunlar güzel isler yapmislardi ama Labbadia, daha iyi kadro olmasina ragmen biraz da sakatliklardan dolayi cok da basarili olamadi. ve fakat ikinci devre artik kimligine yerlesecek sekilde "oyuncularla kavgali antrenör" konumuna gelince kovuldu.
Rüstünü ispat etmemistir benim nazarimda ve iyi bir futbolcu olmasinin meyvelerini yiyor sadece.. Denenecektir bir kac defa daha ama cok da basarili olacagini düsünmüyorum acikcasi lakin zaman.. neleri degistirmedi ki ?
Ribery'njin cezasi aciklandi: 3 mac.. Finalde yok. 1 mac bana oldukca az geliyordu, adalet yerini buldu diyebiliriz. Isin futbol yönü elbette baska ama ne yildizlar finalleri kacirdi.. Nedved,Ballack filan.. o ayagin üzerinde gecirilen bir saniyeden fazlasidir bu cezanin icerigi.. Hamit yüksek ihtimal final macinin ilk onbirinde olacaktir ama siz tahminen Star TV'nin muhtesem dizisi Papatyam'a konsantre olacaginiz icin önemli degil bu ayrinti..
Sampiyonlar Ligi nedeniyle elllerine gecen para toplam 57 milyon euro. Hepsi dahil durum budur. Ve daha final parasi filan eklenince yaklasik 61 milyon euro olacaktir.Hoeness bunun üzerine bu etikete sahip olarak gelecek sene yapilacak olan anlasmalarin daha farkli olmasini filan da katiyor da önemli degil o ayrintilar.. 60 milyon kasada. Sene sonu aciklanacak olan "kar" rakaminda degisimler olacaktir..
Timoschuk dün gece oynanilan macin kadrosunda yer almadi zira alti aylik hamile olan karisinin karnindaki ikizlerin hayati tehlikesi söz konusu. Telefonla durumu Van Gaal'a bildiren Timo'ya hemen izin vermisler ve bu maci biraz da onun icin oynadik diye görüs belirtiyordu Hoeness.. Büyük gecmis olsun. Ikizlerin hayati tehlikesinin oldugu yerde daha baska ne önemli olabilir ki ? Kisa zamanda iyi haberlerini bekliyoruz Timo.!
Rehhagel'in Dünya Kupasi icin cagirdigi Amanitidis bu cagriya kulak vermiyor efendim. Diyor ki bütün sezon oynamadim, mac eksikligi söz konusu ve oraya gidip bes on dakika oynamak da cok anlamli degil.
Biz pek alisik degiliz böyle tavirlara da, ekleyelim dedik bunu da..!
Van Bommel - Effenberg Röportaji.!
Formunun her bakimdan zirvesinde olan Van Bommel ile benzer özellikler tasidigini düsündügüm Effenberg'i Bild gazetesi bir araya getirmis ve müthis bir röportaj gerceklesmistir. Liderlik konusu önemlidir zira benim takimimin ana problemlerinden birisi de kaptani, lideridir. Hepsini degil ama birazini suraya aktaralim dedik zira iki oyuncunun tavirlari, düsünceleri Sampiyonlar Ligi finaline ulasilamasinda oldukca önemli rol oynamistir..
-Ribery ile son cikan olaylardan sonra konustunuz mu Herr Van Bommel ?
Van Bommel: Hayir konusmadik, onu rahat biraktik ve sanirim bizim ona yapabilecegimiz en büyük iyilik onu kendisiyle bas basa birakmak..
Effenberg: Tam da böyle yapilmasi gerekir. Benim zamanimda da Lizarazu ETA tarafindan tehtit edildigi vakit ayni sekilde davranmis, onunla bu konu hakkinda hic konusmamistim. Aylar boyunca korumalarla gezmek zorunda kalmisti ve Bayern Kaptaninin ne yapacagi konusunda hisleri oldukca kuvvetli olmasi gerekir.
-Su zamana kadar yasadiginiz en kötü tecrübe nedir ?
Van Bommel: Gecen sene Klinsmann beni kaptan yaptiktan sonra yedege cekmesiydi. Kimse bunun ne anlama geldigini anlayamadi. Elbette kaptan olarak kendimi frenledim ve takima gerekli hizmeti vermeye devam ettim.
-Sizler oyuncu tipolojisi acisindan birbirinize cok benziyorsunuz, agresif ..
Effenberg: Ben senin kadar kötü degildim Mark. Nihayetinde ben topa da giriyordum.!
Van Bommel: heyy dikkat.. Ben asla ve asla kasti faul yapmiyorum.! Arada sirada oluyor iste öyle..
Effenberg: Tamam, tamam.. bu bizim icimizde var (liderlik) ve bu antrenman edilerek ögrenilemez. Bazen bunlar da gereklidir zaten..
Van Bommel: bizim gibi oyuncular saha icerisinde cok fazla hos karsilanmiyor ve biraz da cilgin oluyorlar lakin buna takimin ihtiyaci oluyor. Sonucta degerli olan kazanma istegini acimasiz bir sekilde sahaya koyacak oyuncular.. (bu her ikimizde de var) Bizler takimdaki insanlarla cok yakin olup sürekli kafelerde bulusup kahve icemeyiz belki ama sonucta bakilan nokta sadece ne kadar basarili oldugudur takimin.. (Borges: Biz de pek öyle degil. Ne kadar Galatasarayli, ne kadar ruhlu, ne kadar kirgin, duygusal vesaire. Basari mi ? Gec.!)
Effenberg: tam da böyle.. Bunlarla bir yere variliyor zaten. Bizim 2001'de olmazsa olmaz bir kazanma hirsimiz vardi, siz de bugün buna sahipsiniz Biz 2001 'de Ottmar Hitzfeld yani "General" vardi, sizin de ayni sekilde Van Gaal.. O da Hitzfeld gibi lider oyuncularla cok iyi anlasiyor..
-Sampiyonlar Ligi icin prim belirlendi mi ?
Van Bommel: Henüz degil..
Effenberg: Endise etmeyin, Hoeness her seyi ayarlamistir. 2001'de Final macinin bitiminden 15 dakika sonra sampanyalar ve biralardan dolayi islanmis vaziyette bizler dusun altinda iken aciklanmisti. Ben Hoeness'e sadece ve sadece tüm oyunculara -final macinda oynamayanlar dahil- esit bir sekilde prim ödenmesi konusunun cok önemli oldugun belirttim.
Van Bommel: Bu senin iyi bir kaptan oldugunu gösterir, ben de bunu yapacagim.
Ballack, Milli takiim kaptani olarak Podolski'den mac icerisinde tokat yedi. Siz olsaydiniz nasil tepki verirdiniz ?
Effenberg: Bizde olsaydi herhangi bir tepki vermeye gerek yok zira biz olsaydik böyle bir sey asla gerceklesemezdi. Podolski o gücü kendisinde asla bulamazdi, yeterli bir cevap olmustur saniyorum.
Madrid Yolcusu Bayern.!
"Bir takim finale kaldiysa orada dogru bir seyler olmalidir mutlaka" akil yürütmesinin gölgesinde baslayalim..
Her bakimdan örnek alinmasi gereken bir kluptur Bayern. Üstelik bu "Örnek" konumu sadece Bundesliga ici degil ayni zamanda Milan,Barcelona,Madrid,Chelsea gibi devler icin de gecerlidir zira bunlarin arasinda maddi olarak en iyi konumda olup da futboldan gecimini saglayabilen nadir kluplerin basinda gelir. Ilginc gelecektir belki ama futboldan 18 yildir kar yapan bir klup yapisina sahiptir.Daha da ötesi ilerleyen zaman icerisinde -10 yil- Arena'nin borcunu bitirip kar olayini abartacak olmasidir sanirim.
Cok degil bir sene öncesi Bayern Münih basindaki teknik adamini kovar iken üstelik Bundesligada yani Huub Stevens haric Rinus Michels dahil pek cok hollandalinin basarili olamadigi bi ortamda bir sene icerisinde bu noktaya Hollandali bir teknik adam ile nasil geldi ?
Gecen sene bitime 6 hafta kala Bayern yönetimi cok önemli bir karar almisti. Sampiyonlar Ligi biletinin tehlikede oldugunu sezen yönetim Klinsmann'i kovmus ve Heynckes'i kalan maclar icin basa getirmistir. Hatirlarsaniz ayni dönemlerde Galatasaray yönetimi de benzer bir karar almisti. Birisi hic maglubiyet almadan Sampiyonlar Ligi biletini alip bugün finale kalmasinda önemli rol oynar iken Galatasaray ise rakiplerin delicesine puan kaybettigi bir yarista üst üste puan kayiplari yasayip Avrupa Ligine ancak kalabilmistir.. Keza her iki takim da bir Hollandali ile anlasip yeni sezona girer iken sonuc bugün yine ortadadir.
Van Gaal, benim hayran oldugum ve özellikle Türkiye'de calismasini istedigim hocalarin basinda gelir. Lakin onu dahi bu sene icerisinde siklikla kurtaran oyunculari kendisi degil Bayern yönetimi transfer etmistir. Robben ve Olic'in katkilari süphesiz cok büyüktür ve bunlar birer Hoeness hamlesidir. Kim bilir bu futbolcular degil baskalari olsaydi yine iyi is cikaracakti ama burada olmayacakti. Ilk senesinde Sampiyonlar Ligi finali gören bir anlayisin temelinde klubün saglikli bir sekilde yönetilmesi yatar..
Takim sezona oldukca kötü basladi. 4-3-3 ve 4-4-2 tartismalarinin icerisinde Klose-Gomez-Olic-Toni-Müller ile bes yedek birakilamayacak forvetlerin yarattigi gerginligin yani sira orta sahada iki yönlü oyuncu eksikligi, top dagitiminin gerceklesmemesi sonucu gelen Lahm elestirisi ile dibe vuruyordu her bakimdan.. Tam bu noktada Hoeness devreye girer.. Lahm'dan baslar isi ele almaya..
Beckenbauer, Lahm'in yaptigini etik olarak dogru bulmasa da kisiligini ortaya koyup dürüst bir sekilde düsüncelerini söyledigi icin onu arkadan kollar iken Hoeness bunun bir menajer hamlesi oldugunun farkinda olarak olaya daha farkli yaklasir.. Hem Rensing'in hem de Lahm'in sürekli olarak basina yansiyan elestirilerin ortak noktasi olan menajerini kesfetmis ve acik bir sekilde oyuncuyu yönlendirenleri tehtit etmistir. Bu sürec icerisinde ne oyuncu zarar görmüstür ne de bunun bir daha tekrarlanma ihtimalini doguracak hamle eksikligi söz konusudur. Is kökünden halledilir iken ortaya koyulan tavirlar takdir edilesidir..
5 Forvet cok ciddi bir sorun yaratiyordu. Düsünebiliyor musunuz bu bes forvetin kesinkes yedek kalip da sorun teskil etmeyecek olanlari "Olic ve Müller" idi.. Yani bugün iki as forvet olan oyuncular.. Her bakimdan forvet fazlaligi basa dert olmustu. Bu fazlalik oyuncularin kendilerine olan güvenlerini sarsmasi bir yana disarida kalanlarin sürekli olarak sorun cikartmasi da teknik adamin teknik kararindan ziyade yönetimin "Idare" sorununa dogru yol aliyordu ve hamle gecikmedi: Toni gerekirse bedavaya bir baska klube gönderilecektir zira o yedek de kalsa oynasa da takim ici sorunlar sonlanmayacakti.. Bugün bunun ne kadar basarili bir hamle oldugunu cok iyi görüyoruz zira Toni'nin Van Gaal nefreti bugün dahi devam eder..
Ribery'nin sakatligi öyle bir hal aldi ki nedenini Bayernin doktorlari dahi bulamiyordu. Tam bu sürecte Hoeness takildi Ribery'nin pesine.. tatilde dahi onunla kahve icecek imkani bulup her türlü kontrolünü yaptirmak üzere calismaya basladi. Dislerine kadar is ilerledi ve sorun giderildi. Tam bu arada Robben'in cosmasi herkesin aklina Ribery'nin tüm bu olup biteni kaldiramayacagi sorununu düsürür iken takim kaptani Van Bommel'in aslinda öyle olmasa da onu gururlandiracak aciklamasi yer aldi:
"Robben goller atiyor ama Ribery daha yararli oluyor bize.."
Aslinda bu gercek degil ama böyle bir aciklama yapilmaliydi zira oyuncuyu takimin icerisine almak zorundaydilar..
Robben muhtesem bir oyuncu iken sakatligi onu buraya getiren önemli bir etken idi. Bayern Doktoru Wohlfahrt özel olarak oyuncu ile ilgilendi. Pek cok yerde maca cikamayacak durumda iken onu bir sekilde sahaya sürmeyi basardi. Her gün bayern doktorunun müdahelesi ile bugün sakatlanmadan oynayabilecek konuma gelen Robben'in gollerinin arkasinda yatan isim kesinlikle ne teknik adam ne yönetim; Bayern Münih'in ülkemizde de oldukca ünlü doktoru Wohlfahrt..
Ve bu örnekler o kadar fazla ki.. Bremen paranin derdine düsüp Özil'e sözlesme imzalattirma adina onu baski altina aldi, oynayamaz duruma getirip Sampiyonlar Ligine dahi gidemeyecek konuma geldiler.. Schalke, süper kadrosu oldugu icin degil Magath yönetimi altinda "birlik" saglanabildigi icin bugün bu durumlar.. Leverkusen'in sorunu teze konu olacak ölcüde derin ve hala cözümü bulunamadi lakin futbolla ilintisi cok fazla yok, baska bir sey.. Klopp ise beklentinin üzerinde bir performans gösteriyor..
Isin futbol kismina gelirsek eger;
Rijkaard'in bugün Galatasaray'da yasadigi sikintinin bir benzeri vardi burada. Lahm, cekinmedi ve vurdu hanceri orta sahasina.. Bizde "hareketli" orta saha eksikligi söz konusu diyordu o gemileri yaktigi aciklamasinda.. Defanstan topu alip "geriye vermecek" ve ileriye tasiyacak oyuncu eksikligi söz konusu.. Daha da önemlisi topu bizden isteyecek, bize yakinlasip alip götürecek oyuncu yoksunlugu.. Kimse gelip topu bizden almiyor, alsa da ileriye tasinamiyor..
Tam bu noktada Van Gaal hem Alman futboluna ve ayni zamanda takima etki edecek en önemli hamlesini yapti: Schweinsteiger'i kenardan alip merkeze oturttu.. O zamana kadar Van Bommel'in yanina Müller,Timoschuk,Hamit,transfer olmadan önce Baumjohann ve hatta Ribery dahi denenmisti lakin basari Schweinsteiger ile beraber geldi. Ve inanin dün de sezon boyunca oldugu gibi sahanin en iyisi Schweinsteiger oluyordu.. Kardes, Eniste gibi biraz da sag kenarda Hamit rekabetinden dolayi "Schweinsteiger" düsmanlarinin dahi gönlünü fethedecek bir performans gösterdi.. inanilmaz oynadi ve oynamaya devam ediyor.
Ne yapiyor Schweini ?
Kusursuz bir savasci kimlik ortaya koyuyor.. Her savasci oyuncuda eksik olan teknige ve bosluklari görecek oyun anlayisina sahip olmasi onu Avrupada dahi sayili bulunan oyunu iki yönlü oynayan orta saha kivamina getirdi..
Hollandali sisteminde bu pasa dayali oyun anlayisi icerisinde köprü vaziyetini gören oyunun iki yönünü de oynayan futbolcu her zaman takimin temel diregi konumdadir. Barcelona, Rijkaard'in ilk yilinda küme düsme potasindan o muhtesem galibiyet serisine Davids transferi ile ulasmistir. Yine Barcelona bugün Messi ne kadar yildizlasirsa yildizlassin, Xavi-Iniesta'nin üzerine sistemini insa edebiliyor, her ikisinin yoklugunda sistemi islemez.. Van Bommel'in muazzam liderligi ve Schweinsteiger'in merkezde gösterdigi performans Robben'in gollerinden dahi daha önemlidir. Man U macinda o denli güzel top cevrilmeseydi o baskinin dogurdugu korner dahi olusmazdi. Barcelona'nin Xavi-Iniesta'si neyse Bayern Münih'in Schweinsteiger-Van Bommel'i da odur. Her ikisi de saha ici lider özelligine sahip, oyunculari yönlendirebiliyorlar ve savasci kimlikleri nedeniyle topa sahip olma konusunda kilit role sahip iki oyuncu. Keza Schweinsteiger'in pozisyon bilgisi de oldukca önemli zira Lyon'u evinde agirladigi macinda üc farkli taktigi Schweinsteiger üzerinden gerceklestirmis, macin bir aninda merkez forvet konumuna gecip yuh dedirtmistir herkese..
Van Gaal, saha icerisindeki her santimetrekareye hakim olmak isteyen, kontrol mayangi bir teknik adamdir. Kurallarini cok sert ve tartisilmaz bir sekilde ortaya koyuyor. Top, ön bölgeye uzun paslarla ya da arada sirada gördügümüz üzere Rib-Rob driplingleriyle degil yerlesimin yarattigi bosluklarda olan futbolcularin basit hamleleriyle ileriye akmasi gerekiyor. Bu hali hazirda taktiksel olgunlugun yetenekten daha öne cikmasina neden oluyor.. Demichelis ve Van Buyten sanilanin aksine muhtesem isabetli paslar atan stoperler olmamasina ragmen topun ileriye tasinmasi esnasinda sahada dagilimi iyi sergileyen oyunculara basit toplar atarak Sampiyonalr Ligindeki iyi takimlar karsisinda dahi topu öne tasimada zorluk yasamadilar.. Bayern'de Rib-Rob ikilisi, Galatasarayin kenarlarinda oynayan güclü ofansif oyunculari topa sahip olduklarinda mutlaka güzel isler yapiyorlar ve bunlarin icerisinde de bireysel yeteneklerini sergileyebiliyorlar lakin bugün Galatasaray'da ve sezon basi Bayern Münih'in sorunu topu o bölgeye tasimak ve özellikle pres ile baski yenildigi vakit topa sahip olamamalaridir.. Iki savasci bir orta saha ve ayni zamanda merkez oynayabilecek gözlere, o gözlerin gördügü yere topu ulastiracak teknige sahip olmalari, gelisen ataklarin ribauntlarini alip inatla gole dogru takimi sürüklerken, baskiyi yaratan unsur olarak takimin ortasina set cekebilmelidir.. Dikkatli bir sekilde incelerseniz eger Bayern atagi koner-aut olmaksizin birden fazla pozisyon iceriyorsa eger bu dönen toplari hamle önceligi/savasci kimlikleri nedeniyle topa yine ve yeniden sahip olabilen orta sahalarin akilli bir sekilde boslugu görmeleri nedeniyledir..
Badstuber & Müller
Bir Hollandali ile calisiyorsaniz size garanti veririm ki yetenegin üzerinde bakilan temel nokta oyuncularin pozisyon bilgisi yani taktiksel olgunlugudur. Iki yetenegi Alman futboluna kazandiran Van Gaal bizzat transferinde önemli rol oynadigi oyuncularin yerlerine bu iki genc oyuncuyu yerlestirmesi adalet duygusunun da ne olduguna dair önemli fikirler veriyordu. Thomas Müller 4-3-3 sisteminin öndeki üclünün her yerinde oynayabilir iken Badstuber Stoper ve sol bek mevkisinde siritmadan görevini yapabiliyor.. David Alaba, Caner Erkin gibi hucumcu bir bektir lakin ondan daha kötü pozisyon bilgisine sahiptir. Skibbe, Bayern macinda sadece bu acigi cok iyi degerlendirdigi icin takimi galip gelebilmistir.. David Alaba'da Teknik muazzam, futbol yetenegi muhtemeldir ki 5 Badstuber düzeyinde lakin vazgecilemeyen isim Badstuber'dir zira bek pozisyonu cokca taktiksel olgunluk ister,yapacaginiz hata ölümcüldür burada..
Thomas Müller ise her ne kadar son dönemde formdan düsse de inanilmaz bir oyuncudur ve sezona müthis basladi. Van Gaal icin demli bir cay kivami olsa gerek zira mac icerisinde olagelen bütün taktiksel degisimler hep bu oyuncunun üzerinden gerceklesir.. Yenilgi,Kirmizi kart ve olasi hamlelerde can simididir.. 10 Numara, her iki kenar ve forvet oynayabilen oyuncu nedeniyle 4-4-2, 4-3-3-, 4-4-1-1 gibi cesitli dizilimleri saha icerisinde Müller degiskeni ile sürekli denemistir. Sogukkanli bir yapisi var ve teknigi, oyun zekasi aslinda muhtesem.. Desem ki size Arda Turan ve Thomas Müller arasinda secim yapmak zorunda kalsam, Thomas Müller'i secerdim ve hemen bana küfürler edeceksiniz.. dememis olayim ben bunu ve siz de bana küfürler etmeyin, olur mu ? Zira ben Thomas Müller'den fazla olamayan yetenegi nedeniyle bugün geldigi konuma sükretmesi gerekir dedigim vakit "kirgin, yorgun, genc ama, bu baski, ülke kosullari ,gitsin buradan" gibi absürdlüklerle gelip cikilmaz yola girecegiz yine..
Ajax'ta basardiklari muazzam idi.. UEFA kupasi, Sampiyonlar ligi.. Lakin burada cok iyi kaniksadigi sistemi icin hem uygun ortam vardi ve ayni zamanda cok uzun süre ayni takimda kalarak degistiremeyecek ölcüde benimsedigi sistemini muhtesem bir sekilde yakaladi. Barcelona'da ise hali hazirda bir Hollanda ekolü olmasi bir yana sekiz tane Hollandaliyi takima katarak kendi sistemini olabilir kildi.. Lakin sonrasinda isler degisti zira din gibi belledigi sistemi yaninda götüremiyordu, tekrardan ögretmesi, ona uygun oyuncular almasi filan gerekiyordu..
Alkmaar sonrasi ise yeni bir taktik daha kazandi kendisine. 4-4-2. Bugün oynadigi sistemi tanimlaya calisirken yarim 4-4-2 yarim 4-3-3 diyor ki gercekten de mac icerisinde her ikisini de gerceklestirebiliyor. Hoeness baskanligi sonrasi 4-4-2 sisteminde oynamali bu takim diye beyanat verdiginde son karari ben veririm ilkesi bir yana söyle aciklamalarda bulundu:
"Ben takima gelmeden neyi oynatacagimi söyledim lakin Robben transferi sonrasi 4-4-2 kararimi degistirip 4-3-3 oynatmaya karar verdim. Sonrasinda Ribery-Robben sakatlaninca tekrardan 4-4-2'ye döndüm. Siz bir sistemi bir anda takima degismeyecek bir sekilde yerlestiremezsiniz zira sistemi oyuncularin kalitesi belirler ve bu oyuncular da degiskenlik gösterebilir.. Dolayisla ne oynanayacagi elinizdeki oyunculara göre degisir iken rakibinize göre de ofans-defans dozaji ayarlanacaktir.."
Alkmaar öncesi Van Gaal, bugünkü basariyi yakalamasi cok ihtimal dahilinde degildi. Barca'dan taniyabildigimiz kimligi ve ne yaptigini cok ama cok iyi bilen karakter yapisi ise size uzun sürecte basariyi yüzde yüze yakin bir oranda garanti ediyor.. En önemli özelligi ise klup baskani, basin ve taraftarlardan etkilenmeden bildigini okuyabilecek bir kibire sahip olmasidir. Mourinho, "benim boss" diyor kendisine ve o kibirin nereden geldigini ben bugün cok iyi görüyorum.. Fatih Terim'le dalga gecen insanlarin umarim bir gün Van Gaal kibiri ve kustahligiyla da tanisirlar.. Ve bu adam basarili oldugu zaman da basini, oyunculari, kendisine inanmayanlari zekasindan cikan kelimeleriyle resmen dövüyor.. Mourinho'nin aciklamalari cok keyiflidir ama bir gün umarim Van Gaal ile de yakindan tanisirsiniz ,dinlemeye doyamadigim bir adamdir benim.. Ömrü billah ayrilmasin Bundesligadan ya da olmadi yolu bize düssün, yüzde yüz basari garantidir..
Bu hayatta röportaj yapmak istedigim yegane insandir Uli Hoeness.. Bana göre Almanyanin en basarili spor adamidir.
Gecen sezon bu vakitler takim kötü gidiyordu. Keza bu sezon da ayni sekilde takim ilki dönemecte dibe vurmustu. Sampiyonlar Ligi üst tur dahi Sampiyonluk gibi mucizeydi. Gecen sezon Klinsmann'i taktik konusundaki yetersizliginden dolayi görev bitimine bes hafta kala görevden alir iken bu sene boyunca Van Gaal'in yaptigi isin farkinda olarak sonuclarin disinda muhtesem bir is cikardigini belirtiyordu..
Klinsmann'i gönderip Heynckes'i alarak maglubiyet yasamadan ligi bitirdi. Olic'i belese kapiverdi, Robben'i aslina bakarsaniz Van Gaal'in gönlü olmadan aliverdi. 86 milyon euroluk Ribery teklifini reddetti. Devre arasi gönderilecek oyuncular ile beraber takimin birliginin saglanmasinda önemli rolü oynadi. Ama hepsinden öte basina karsi teknik adamini, oyuncusunu ve klubü Rummenige ile beraber öyle güzel bir sekilde koruyorlar ki yer yer sizi rahatsiz ediyor eger Bayernli degilseniz..
Basarili olmak istiyorsaniz ülkenizin en az 20 yil icerisinde degismeyecek kosullarina elestiri getirerek isin icerisinden kendi basarisizligini cekip almayin. Zira her kosulda basari mümkündür, recetesi farklidir sadece.. Basarisizliginizi alti aylik, sekiz aylik calisma süreleri olan teknik adama baglamayin. Teknik direktör bu gibi adamlarin yaptigi planin degisebilir bir parcasidir, basaridaki rolü yüzde on besi gecmez. Gelecegin büyük Avrupa Klubü olmanin yolu teknik adam getirmekten ziyade Hoeness,Cruyff gibi adamlarin ne yaptigini anlamaktan gecer.. Yüzbesmilyonuncu kez tekrardan hatirlatalim istedim..