Sondan başlamak gerekirse son otuz saniye bir dakika filan değil de son bes dakikadan daha fazla bir zaman dilimi boyunca oyunu soğutmak adına yapılan saçmalıklardan ben neden bu kadar çok utandım, bilmiyorum. Resmen utanç verici bir manzaraydı.. Bir daha beş sıfırlık yenilgi yaşayalım da böylesi bir durum olmasın mümkünse. İkisini de tattım ve anladım ki bugünkü durum çok daha acı verici..
Galatasaray da Bucaspor da doğru kadro ve oyun planı ile sahaya çıktı aslında ama öyle kötü zemin vardı ki ben gerçekten iki takıma da hiçbir şey diyemiyorum ve inanıyorum ki zemin güzel olsaydı pozisyonu çok daha bol olan bir maç izleyecektik. Özellikle Bundesliga sonrası Misimovic’in ya da bir başkasının bu zemin üzerinde performans göstermesi mümkün değil.
Galatasaray dört defansın önüne Schweinsteiger – Khedira misali Ayhan-Mustafa Sarp’ı yerleştirdi ve Kewell-Misimovic-Pino’nun önlerine de Baros..
Öncelikle oyun kurma aşamasında yerleşime dikkat ettim ve hafta içi izlediğim maçlara göre bir kıyas yapmaya çalıştım. Galatasaray 4-3-3’ün diğer bütün sistemlerden en önemli farkı olarak beklerin orta sahalaşması nedeniyle diğer takımlardan biraz daha önde durduğunu gözlemledim. Misal ilk yarı boyunca Servet’in topla en çok mesafe kat eden oyuncu olması ne demek istediğimi çok iyi anlatır. Ayhan ile beraber Serdar-İnsua ve Servet-Neill ile kurulacak olan üçgen, dörtgenlerle oyunun hakimiyeti sağlanır ve top bir şekilde oyun kurucunun demarke bir şekilde önüne almasıyla sonlanır.. Bu maç özelinde diğerlerine göre çok daha iyi olsa da temelde sorun hep buradadır.. Ayhan ve Mustafa Sarp rahat bir şekilde topu önlerine alamadığı vakit arkasındaki adamın sırtında oyun kurma çabası sıklıkla yanlış pasa ve başlamadan biten hücumları doğuruyor..
Ayhan bu takımın bu özelliklere(Schweinsteiger) sahip tek oyuncusu. Öncelikle hareketli. Her yere gidip topu istiyor ve sıkışıklığı tek başına çözüyor.. Sonrasında ise topu aldığı vakit gözü sahayı çok iyi bir şekilde tarıyor ve sıklıkla zemin kötü, arkasında adam olmadığı zaman gerekli olan yere topu da atabliyor. Bugün Ayhan olmasa Bucaspor’un kurduğu tuzağa çok daha kolay bir şekilde düşecekti zira Bülent Uygun’un da oyun planı oldukça doğruydu..
Orta sahada Misimovic’in mücadesizliğinden faydalanıp üç basan orta sahasıyla topu tam da bu noktada kapıp Mendy-Erkan’la buluşturup bire bir’de iyi olmayan kenar adamlarını ekarte ettikten sonra sonuca ulaşmaktı ki Serdar’ın ve zeminin azizliğinin dışında Ayhan’ın hareketliliği bu planı etkisiz kılmıştır..
Orta üçlünün dışında geride kalabalık duran Bucaspor Galatasaray’a açık vermedi ve bu durumda Ayhan’ın çıkardığı toplar bazen markajda olmasından dolayı Ayhan’dan ve çokca da markajda oyuncuya atmak durumunda kaldığından hep geri döndü.. Burada istatistiklere bakmanız gerekir.. Enç ok topla buluşan oyuncunun en çok pas hatası yapması orandan bağımsız ancak ‘kötü’ olarak etiketlenir..
Misimovic ise demarke vaziyette top alaması ve zemin bir yana topla buluşmak için mücadeleden yoksun koşuları onu takımın en çok koşanı yaptığı her durumda olağandışı bir şeylerin olduğunu anlayabilirsiniz.. Sonuç itibari ile maçın kötülerindendi ki Galatasaray takım olarak iyi değildi diyebiliriz.. Biraz Ayhan ve ne kadar bencilliği, ayağından topu çıkarma konusunda geç kalması ve her daim çalım atacağına inanarak önce onu düşünüp vakit kaybettirse de renksiz maçın renkli isimlerinden Pino..
Kewell 15 dakika boyunca topla ilgisi yoktu, kötü gününde ve Baros her zamanki gibi..
Serkan Kurtuluş.. Çok iyi miydi ? Değil ama sırıtmadı ve Ali Turan sonraıs bize Maicon gibi geldi. Ali Turan’ı bek oynatma ısrarını anlamış değilim.
Şu kötü futbola üç puan mükemmel ve fakat o son dakikalarda duyduğum utanç da unutulacak gibi değildi.