24 Eylül 2011

Mainz-Dortmund!



Dortmund Mainz ile oynuyor.. Öyle ki Jürgen Klopp tarihin tüm Mainz-Dortmund karşılaşmalarında teknik adam olarak görev aldı. 4 kez Dortmund 6 kez Mainz teknik adamı olarak..

Geçen sene iki formda ekip karşılaşır iken bu sene ise iki formsuz takımın karşılaşması olacak.. Yüksek ihtimal İlkay cezası biten Kehl'e formayı kaptırıp kulubeye gidecek. Keza Greusskreutz da aynı şekilde Perisic'e yerini bırakacak ve doğrusunu söylemek gerekirse Götze'nin de dönüşü ile beraber doğru bir onbir bu kez sahada olacak..

Allagui'nin hafif bir sakatlığı var. Soto-Polanski'nin önündeki üçlünün pres gücü eskisi gibi değil. Choupo-Moting özellikle zayıf savunmasıyla Holtby'i aratıyor. İvanschietz keza aynı şekilde.. Risse ile beraber bu üçlü Tuchel'in pres sistemini yeteri kadar iyi uygulayamıyorlar. Her şeye rağmen güzel bir maç olacak gibi..

23 Eylül 2011

Teselli!



2001 Şampiyonlar Ligi finali penaltı atışları sonrası Valencia'nın kalecisi Canizares'i penaltıyı kurtararak takıma kupayı getiren Kahn'ın teselli edişi.. Çok değil şu zamandan 2 yıl önce yaşanılan trajedide kendisi aynı durumdaydı bir bakıma.. Empati güzeldir..

Pornografik Getafe Reklamı!



Getafe'nin taraftarı sahaya çekme problemi var. Avrupa maçına dahi 3 bin kişinin gelmesi belli ki yönetimi delirtmiş. Yalnız sahanın içerisine taraftar çekmek için zombili pornografik sperm bağışını içeren bir reklam filmi çevirmek gerçekten de inanılmaz.. Zombies Calientes del Getafe filminin yapımcısı Angel Torres futbol ve pornografiyi nasıl birleştiririz sorusunun cevabını bu şekilde bulmuş.. BU gördüğünüz sadece 20 dakikalık filmin bir Trailer'i. Gerçek oyuncularla gerçek bir porno filmi çevrilmiş.. Özellikle Porno'nun altın çağı olarak bilinen 70'li ve 80'li yıllardaki estetiği tercih edilmiş.

Film İspanya'da virüs hızında yayılır iken henüz bu filme olumsuz bir tepkinin de gelmemiş olması belki de filmin kendisinden daha önemli. Arkaya "Sperm Bağışı" konu edilip Sperm bankası ile ilişkilendirerek hem tepkilerden arındırılmış oluyorlar ve aynı zamanda taraftarı stadyuma çekebilmek için ihtiyacı olan şok tedaviyi de uygulamış oluyor kulup.. Gerçekten akıllıca..

Rangnick bıraktı..



Aslında ligin en formda ve tartışmasız Robben'in sakatlığında en iyisi olan Ribery'nin karşısına cılız Uchida'yı koyduğunda anlamalıydım bir sorun olduğunu.. Tükenmişlik sendromu ya da benim anladığım kadarıyla mesleğine yabancılaşıp "ne yapıyorum ve neden yapıyorum" diyerekten işine konsantre olamama hastalığına yakalanmış Rangnick.. Çok ama gerçekten çok üzüldüm zira çok sevdiğim çok takdir ettiğim devrimci bir adamdır Rangnick.. Bundesliganın değişen çehresine en fazla yön veren isimdi.. Kısa zamanda yeniden mesleğine sağlıklı bir şekilde dönmesini bekler iken büyük geçmiş olsun diyoruz futbol profesörüne..

Enke'nin ölümü artık insanları daha cesur yapmıştır. Ölümden gerisi yalan çünkü. Futbolda hali hazırda baskı inanılmazdı ve fakat değişen dünya içerisinde her tepkinin internet ve televizyon dünyası içerisinde geçmişe göre daha görünür kılınması bu mesleğin içerisinde olan baş sorumluluların kendilerine daha fazla baskı yapmasına neden oluyor. İlerleyen yıllarda bu geri çekilmeler daha da artacaktır ve Hannover yedek kalecisi Miller sonrası Rangnick'in de bunu basına duyurabilme cesaretinden sonra daha fazla konuşulup baskıyı azaltmanın yolları aranılacaktır..

Kuyu Kazıcıları!



Bir yerde arkadaş Eskişehirspor başkanı ile konuştu. Ardından Eskişehir ile pek çok bağlantı yaptı v.s. Benim Skibbe hayranlığımdan bihaber tüm konuşmalardan sonra dönüp bana şöyle dedi:

"Ya bunlar yine Skibbe'nin kuyusunu kazıyorlar.. " Kim diyecek olduğumda da eski yerli teknik direktörler diyerek geçiştirdi. O zaman üçüncü maçını oynamamış olan ve ikide iki yapmış bir takım olan Eskişehirspor nasıl karıştırılır ya diye sorduğumda da şöyle bir mantığı anlattı bana..

Öncelikle yerel medya ile bağları olan, daha önceden bir şekilde orada çalışmışgiller işin başına geçiyor. Medya yoluyla bir sürü asılsız haberin basında dönmesini sağlıyorlar. Her kuyu kazıcı takım içerisinde gücü olan ve fakat takımın başında bulunan teknik adam yönetiminde oynatılmayan oyuncuları buluyor, gelirsem ilkonbir'desin mesajını veriyor. Bir şekilde başlatılıyor kuyu kazma çalışması.. Sonrası ise üst üste puan kaybının yaşandığı bir dönemde fişi çekiliyor. Dahası bu şekilde gelen de yine bu şekilde gidiyor diyor ama kimse akıllanmıyor diye devam eden bir konuşmaydı..

O günün sonunda blog yazarları ile olan görüşmenin içerisinde bunu söyledim.. Kimse şaşırmadı, burada işler böyle yürüyor, düzen bu dediler..

Çok değil bir kaç gün sonra Tolunay Kafkas istifa eder iken Hikmet Karaman ve Mesut Bakkal'ı kuyusunu kazmakla itham etti. Şaşırdım.. Üç gün arayla benzer iki haber ki tuhaf geldi. Sonrasında İbrahim Kızıl elbette akıllı davranarak hocasına sahip çıktı ve başladığı işi bitirmesini istedi, sevindim çok çok büyük bir Tolunay Kafkas hayranı olmasam da..

Dün gece geç saatte geldim evime. Telegol'ün tekrarını izler iken hepsinden daha fazla hayrete düşüren Hikmet Karaman'ı gördüm. O bir teknik direktör ve herhangi bir kulubün başına geçebilecek adaylardan.. Kıyasıya rakip teknik direktörleri eleştiriyordu ki inanamadım.! Yerli teknik direktörler arasında beğendiğim bir isim olmasına rağmen etik olarak yaptığı inanılmaz yanlış geliyor ama sanırım bu sadece bana böyle geliyor.. Benim bildiğim bir teknik direktör yüzde yüz haklı dahi olsa etik açıdan meslektaşını eleştirmesi sorundur. Zira o eleştiri ya da yüklenme gerçekten gördüğü bir hatanın sonucu mudur yoksa kuyusu kazıp içerisine düşürüp kendisini oraya atama planının bir parçası mıdır bilinmez. Yorumculuk işi eski futbolcu eski teknik direktör olur da iş arayan bir teknik direktörün yapmaması gereken bir meslek değil midir?

Zamanında Mustafa Denizli-Ertuğrul Sağlam değişiminden önce de buna benzer bir durum yaşanmıştı. O zaman her şeye rağmen biraz eleştirilse de bugün görüyorum ki artık bu durum içselleştirilmiş..

Sonra diyorsunuz ki bir teknik adam bir kulubün başında uzun süre kalsın v.s. Bu kadar muhteşem kuyu kazıcıların olduğu yerde bu mümkün müdür ki?

Zamanında elimdeki fotoğraf karesinden bahsetmiş içeriğine dokunmamıştım. Neydi biliyor musunuz o? Galatasaray'da Skibbe kovulmadan bir gün önce bir restorantın içerisinde Küçük Hakan, Bülent Korkmaz, Ayhan v.s. oturup yemek yiyorlardı.. Kovulmadan bir gün önce..

Neden sürekli aynı isimler bir orada bir burada'nın cevabının bir parçası bu olduğu gibi neden teknik adamlar üç ayda bir şutlanıyor kısmının da bir parçası yine burada yatıyor maalasef. Kuyu kazıcıları!

19 Eylül 2011

Mesaj Net!



Schalke - Bayern maçından bir pankart.. Ki her top ona geldiğinde ıslıklandı vs.. Bilindik konu bildiğimiz gibi işleniyor aslında..

Max Morlock Stadyumu!


Almanya'da çok fazla maça gittim ama en çok Alianz Arena ile Nürnberg'in bu stadını ziyaret ettim. O tüm görkemine rağmen ben Nürnberg'in stadını Arena'dan daha çok seviyorum, daha bi futbol kokar daha bi stadyum gibi gelir bana. Acaip de güzel taraftarı vardır filan.. Konuya gelirsek..

Nürnberg 2006'da Frankenstadion olan stadın ismini değiştirdi. EasyKredit oldu. Bir banka grubu geldi bu futbol kokan mabede yerleşti. O dönem tepki olsa da anlayışla karşıladılar zira bu bir moda gibi tüm stadları ele geçiriyordu ve artık endüstriyel futbolun olmazsa olmazı olarak sunuluyordu. Şehrin içerisinde asla bu isim kabul görmedi. Yerel gazetelerde bunu anmamak için ciddi bir mücadele de verildi ama işte beş yıllık bir anlaşma yapılmıştı.. Bu sene sonunda bitecek.. Pek çok birinci Bundesliga kulubü stadına sponsor arıyor ve gelirler eskisi kadar fazla değil. Taraftar bunun bilincinde olarak 1954 dünya kupasında forma giymiş o meşhur finalde Almanlar adına ilk golü de atmış efsanevi futbolcuları Max Morlock'un stadın ismi olmasını istiyor. Açtıkları pankart ile şunu diyorlar: Tüm Nürnberg halkı hemen şimdi talep ediyor: Max Morlock stadyumu!

Kuru kuruya bir istek değil bu.. Bütün taraftar grupları birleşmiş ve bu gerçekleşirse bilet başına 1.5 avro daha fazla para ödemeyi kabul ettiklerini söylüyor. Zaten çok da bi geliri olmayacak diyor kırmayın bizi diyor..Yönetim de bir açıdan ılımlı yaklaşıyor ama kolay değil bu işler.. Sonuna kadar savaşacaklar.. Nasıl mı? İzleyin videoyu..