12 Şubat 2014
9 Şubat 2014
Kadro planlaması hatalıydı
Fenerbahçe üst üste iki mağlubiyet alarak en yakın rakibi
ile arasındaki puan farkını 4’e indirdi. Sivasspor maçına dair çok şey
konuşulabilir. Başta hakem.. Egemen’in faul olduğu tartışmalı bir pozisyonda
sarı kart görmesi belki tartışılır ama itirazı sonrası kırmızı kartı ancak
Egemen Korkmaz’ın hakeme neler söylediğini bilirsek değerlendirebilirsiniz.
Hakem eğer “üzerine yürüme” olarak algılayıp kırmızı kartı verdiyse böylesine inisiyatif
kullanması eleştirilir. Tartışma götürmeyen bariz hata ise Fenerbahçe’nin verilmeyen
penaltısı. Meireles’in unutulan kırmızısını da eklediğinizde diyebiliriz ki
hakem oldukça kötü bir yönetim sergilemiştir.
Hakemden devam edelim sapla samanı karıştırmadan. Hakemlerin GSlisi FBlisi olmaz. Bu yüzden biri diğerine yanlış karar vermeyi aklından bile geçirmez zira göreceği baskı çok daha büyük. Lakin şu kesin ki Fenerbahçe yenilirse birileri çok fazla para kazanacak, lig çok daha değerli hale gelecek. Bu sadece Lig TV’yi değil futbol programı yapan onlarca TV kanalını ve futbolun etki ettiği her alanı kapsıyor. Dolayısıyla böyle bir baskıdan dolayı hakem baskı altına alınmış olabilir. 10 puan önde olan Beşiktaş da olsa Galatasaray da olsa bu tarz şeyler bu ülkede yaşanacak gibi geliyor bana. Hakemlerden bağımsız konuşmak gerekirse sezon başı yapılan hatanın bugün Fenerbahçe bedelini ödüyor. Nihayetinde üst üste puan kayıplarının yaşanmaya başlaması forvet sakatlıklarıyla beraber başladı.
Kurgusal hata
Bunu tüm bu olumsuz sonuçlardan sonra değil sezon başında üç
büyük kulübün futbol aklını yazıya döktüğümüzde dile getirmiştim. Fenerbahçe
kabaca 4-3-3 oynuyor. İleride üç oyuncu da forvet. Ortadaki 3 oyuncu için takımda 9 aday futbolcu varken ilerideki 3
oyuncu için sadece 4 aday futbolcu vardı ve bunların hepsi de yabancıydı.
Bazen yedeğe forvet almadan çıktığı maçlar oldu Fenerbahçe’nin. Eğer
forvetlerden birisi sakatlanırsa dedik Fenerbahçe maç içerisinde hamle yapamayacak hale gelecek
diye yazmıştık. Öyle ki bunları yazdığım zamandan sonra oynanan Kasımpaşa maçı
da iyi bir örnek teşkil etti. Maçın sonu Fenerbahçe adına iyi bitse de forvet
takviyesine ihtiyacı olan Ersun Yanal defansif orta saha çıkarıp Mehmet Topal’ı
alarak ofansif açıdan güçlü olmaya çalıştı.
Kulübede başka da şansı yoktu.
Diyeceksiniz ki Avrupa’da pek çok takım bol orta saha içeren
kadrolar kurdu kendilerine. Örnek vermek gerekirse Bayern Münih aynı şekilde
çok orta saha barındırıyor ama unutulmaması gereken sisteminde Fenerbahçe gibi 3 değil sadece 1 forvet bazen
de sahte dokuzlu forvetsiz oyun düzeni içerisinde sahaya çıkıyor. Oysa
Fenerbahçe’nin sisteminde iki kenar forvet ve 1 santrfor var. Bu oyuncular
üstelik genç de değil. Sakatlanabilir, sakatlıkları uzun sürebilir. Devre
arasında ezeli rakip 19 milyonluk alışveriş yaparken Fenerbahçe’nin yapması
gereken sadece bir ya da iki forvet transferiydi. Hakemin yanlış kararlarına rağmen henüz maçın
başında yakalanılan pozisyonlar yine de sonuç verebilirdi. Sol bek Caner ile
Emenike ya da Webo arasında fark bugün var olan baskının gol getirmemesinde
etki etti. Keza transfer olmasaydı dahi Semih’i hiçbir şekilde gündeme
getirmeyip gitmesine rıza göstermek de bu forvet kıtlığında çok doğru değildi.
Holmen’ler, Salih’ler,
Kadlec’ler..
Geçtiğimiz hafta Holmen bu hafta da Kadlec çok önemli
maçlarda forma giymek zorunda kaldı. Daha da önemlisi kurtarıcı olarak Roma’nın
ısrar ettiği Salih oyuna girdi. Bu oyunculardan verim alınamadı ama olması
gereken de bu değil miydi? Bu oyuncular hazırlanmadı, rotasyonda kullanılmadı.
Sezon boyunca görmezden geldiğiniz oyunculardan bugün verim alınamıyorsa bu
yine kurgusal hatadan kaynaklanmıştır.
Toplarsak eğer Fenerbahçe sezon başında saha içerisindeki üç bölgesine sadece "1" yedek alarak olası sakatlanmalar ve kart cezaları durumunda yaşayacağı sıkıntıları yaratmış, devre arasında da Webo'nun sakatlığına rağmen hamle yapmayarak son dönemde yaşanan puan kayıplarının önüne geçmiştir.
Circle Of Clowns
I'm not looking for answers to the questions in my head
but i wish i remember all the wise words i've prayed
when the fire was over and the angels put to ground
the rain on lonely streets can never bring me down
they all running around in a circle of clowns
with no one to guide me through this wilderness of poors
I take my chances, i don't play by the rules
and this prone alone the way, didn't bring me down
I kept my head cool when the circles came to town
diye gidiyor..
"At Hırsızı" meselesi
Öncelikle bu fotoğraf doğru değil. Bir başka takımın formasını terleten oyuncu imza atsa dahi transfer olduğu takımın formasıyla fotoğraf çektirmesi "etik" değil. Lewandowski transfer olduğunda Bayernli profesyoneller oyuncu hakkında yorum yapmadı ve tek söylediği şu oldu: Bir başka takımın futbolcusu, bugün onu değerlendirmek yakışık almaz. Babası çekmiş basına vermiş diyorlar, bilmiyorum nedir doğru olan.. Hata burada zaten daha çok futbolcuya ait. Aynı ligde oynadığın bir başka takıma transfer olması durumunda bu fotoğraf çektirmesi çok doğru değil. Benzer hatayı Van der Vaart yapmış, geçen yine o elinde formalı pozu için özür diliyordu.
İkincisi "At Hırsızı" olayı.
Gaziantepspor başkanı 1.5 yıldır oyuncuyu ayarttıkları için Beşiktaş yönetimine daha da özelde fotoğrafı çektiren Fikret Orman'a yakışıksız bir şekilde "At Hırsızı" diyor. ne olursa olsun üst düzey yönetici olan insan Beşiktaş Başkanı'na bu sıfatı yakıştırması hata da değil başka bir şey.
Ayıp, hoş değil ve tazminat davası açtıracak şekilde küçük düşürücü. Yakışıksız.
Lakin Beşiktaş başkanı Fikret Orman öyle bir cevap veriyor ki böylesine büyük bir hata yapmış insanı dahi sempatik gösteriyor.
"Tipimize bakan hangimizin At Hırsızı olduğunu anlar"
İbrahim Kızıl ise bu meselenin tiple ilgili olmadığını diyor ve nihayetine şunu diyor:
,
"Ne yapalım Allah bizi böyle yaratmış".
Sizce burada en büyük potu kim kırıyor?