tag:blogger.com,1999:blog-30555703.post6810099580981330942..comments2023-09-19T09:26:21.104+02:00Comments on Borges: Cinayet.!Borgeshttp://www.blogger.com/profile/13545843651132759826noreply@blogger.comBlogger22125tag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-39171932345879764812009-09-24T11:12:54.364+02:002009-09-24T11:12:54.364+02:00cok cok etkilendim gercekten...
degisimi ne kadar ...cok cok etkilendim gercekten...<br />degisimi ne kadar samimi sade ve etkileyici bir sekilde yazmissiniz.<br /><br />baska birsey yazmak istemedim.e.https://www.blogger.com/profile/07236646476113987919noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-77521521081362793642009-05-08T15:52:00.000+02:002009-05-08T15:52:00.000+02:00Sincan hala aynı Sincan. Zamanında siz ne yaşadıys...Sincan hala aynı Sincan. Zamanında siz ne yaşadıysanız biz de şuan onları yaşıyoruz :) Saygılar.Anonymoushttps://www.blogger.com/profile/13947403955422512526noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-35227521274621318782009-05-05T10:16:00.000+02:002009-05-05T10:16:00.000+02:00Bu yazıyı yoğunluktan dolayı ancak okuyabildim. Ge...Bu yazıyı yoğunluktan dolayı ancak okuyabildim. Geçtiğimiz aylarda bir Binnaz Toprak'ın yaptığı bir araştırma üzerine kişisel tarihim ile ilgili birşeyler karalamıştım. Özünde diyeceğim şudur, biz değişsek, eksilsek, vazgeçsek ya da yenilensek de karşımıza çıkan insanların aynı katılıkta olma ihtimali daimi olarak mevcuttur. Aslında yaptığımız da, bir nevi eski dağınıklığı yeni araçlarla düzenlemektir. O yazıdan bir parça alıntılarsam, <br /><br />"... Hatırlarım, Sivas olayları üzerine, Gazi olayları yaşanınca, ilkokul 2. sınıfta yanıma gelen ailecek tanıştığımız bir Alevi kızının, "Siz de Aleviymişsiniz" cümlesine karşılık veremeden uzaklaşmıştım. En kötüsü de budur aslında, bunu öğrendim ben: Baskı altındayken kaçmak. Kızcağızın elbet bir baskısı yoktu üzerimde ama o günlerde yükselen Alevi-Bektaşi olarak birleşme baskısı belki de o kıza kendisine sınıfta bir müttefik aramaya itmişti. O zamanlarda başlayan Sosyal Bilgiler dersinde öğrendiğim Osmanlı tarihi karşısında ise ne yapacağımı devamlı şaşırıyordum. Bir yanda Osmanlı'nın kuruluşundaki Türkçe isimlerin tanıdık geldiği 8 yaşlarında bir Tahtacı, bir yanda ise padişah adlarının ailem içinde yarattığı öfke halini gören 8 yaşlarında bir sosyal bilimci... O günlerde pek moda olan 3 çocuk olursa bunlara padişah adı verme olayı, ekranlarda bir sürü Sultan isimli kızın görünmesine yol açıyordu. "3 çocuğum var ve de adları Fatih, Sultan, Mehmet; Yavuz, Sultan, Selim; Kanuni, Sultan, Süleyman o halde tam bir Türk vatandaşıyım" düşüncesi belediye yardımlarıyla destekleniyordu. O günlerde patlayan Güner Ümit olayı beni kendime getirdi. Neydi bu, insanların kafasındaki düşünceler nereden kaynaklanıyordu? Bir gece yarısı Star TV korkuluklarında gördüğüm insanlar, fakir görünümlüydü, kızgındılar. Ardından Refah Partisi birinci parti olarak çıkıyordu sandıktan. Gariptir sabahına aile kadınları bir kahvaltıda toplanmışlardı, tomar tomar gazete okundu o sabah. Ülkenin içinde bocalayan insanlardık. Bu sabah kahvaltısından sonra büyüklerin konuşmalarını dinlemeye başladım. Annemin imam-hatip'te görevli olmasının getirdiği sıkıntıları tiye almasını duydum, yıllar sonra 20 yıllık biyoloji öğretmeni önce fen bilgisi öğretmeni olarak ilköğretim okuluna atanacak, bizler İzmir'e geldiğimizde ise tayin edilmeyip emekliliğe zorlanacaktı.<br /><br />Akşam yemeklerimize denk gelen haber bültenlerinde sakallı ve cüppelilerin Cuma namazları çıkışlarındaki gösterilerine hareket çeken bir babam vardı. Bu konuda tutarlıydı en azından. Okulda ise, imam-hatip mevzusu kendimi tanımlama noktam olmuştu çünkü o imam-hatip lisesinin gerici müdürünün oğlu ile aynı sınıftaydım. Oyunumuz şuydu, ben ülkenin ilerici başbakanı, o ise gerici kesim oluyordu, arkadaşlarım da benim korumalarım. Zaman geçti, oyun ciddileştiğinde, o çocuk üzerime cidden saldırdığında tek başıma kaldığımı hissettim. Yılların birikimi ile en sert tokadımı patlattım suratına. Oyunlarımız gerçekten güncel haberlerden etkileniyordu bizim. Bir vakit de Deli Dana oyunu oynardık, ebeleme sobeleme niyetine...<br /><br />Ortaokula başladığımda, baskılar değişik bir hal almaya başladı. Öğrendiğim kendimi tanımlama biçimi yetersiz gelmeye başladı. ..."<br /><br />Yazının tamam hali burada (http://durmuscetinakman.blogspot.com/2008/12/basklar.html)<br /><br />Aslında Borges gibi daha çok düşünen ve daha çok okunan bir yazarın yazısının üstüne çok da değişik motifler eklemek zor. Yine de yaşanan kişisel kavgaların cereyan ettiği başka başka bünyeler de olduğu bilinsin.dchetinhttps://www.blogger.com/profile/02103389720828802255noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-73056535326714418282009-05-04T21:46:00.000+02:002009-05-04T21:46:00.000+02:00piski: Bir mayisa katilamadigim icin sucluluk duyg...piski: Bir mayisa katilamadigim icin sucluluk duygusu ? Yok kesinlikle böyle bir sey. Ülke4de her yil bir mayisa katilmis, bunun disinda pek cok eylemde bulunmus bir insan olarak oraya giden insanin hikayesini islemek belki de.. Oradaki insanlarin ortalamasini konu etmek.. Ülke disindayim, eyleme katilip katilmamanin da ölümcül bir anlami oldugunu dusunmedim hic. <br /><br />Ayrildiginiz ama cok sevdiginiz sevgilinizin dogum gününde ona daha baska bir özlem duymak gibi bir sey bu.. Issiz Adam'i seyrettigim zaman Ülkedeki günler an ve an gözümün önünden gecti, orada da benzer bir özlem olusmustu mesela.. 1 Mayis da da keza.. Simdi eskiden ben bu zamanlarda.. diye cümle kurmaya baslatmasi acisindan itekledi diyelim.Borgeshttps://www.blogger.com/profile/13545843651132759826noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-72129163066037466942009-05-04T21:28:00.000+02:002009-05-04T21:28:00.000+02:00Peki, son bir soru daha..
Bu yazinin 1 Mayis'da ...Peki, son bir soru daha.. <br /><br />Bu yazinin 1 Mayis'da yazilma sebebi katilin hissettigi sucluluk duygusu mu?Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-46935561976824293992009-05-04T20:33:00.000+02:002009-05-04T20:33:00.000+02:00Piski: Huh.. Güzel bir soru.
Neden intihar degil ...Piski: Huh.. Güzel bir soru.<br /><br />Neden intihar degil belki de en önemli noktasi budur sanirim.<br /><br />Intihar, bir vazgecistir, sonrasi yoktur intihar eden ile beraber yasam sona ermistir. Oysa burada birinin digerini öldürmesi söz konusu. Birinin digerine tercih edilmesinden dolayi digerinin hayatina son verilmesidir. Bir cikar da var isin icerisinde.. Intihar, bir hayal kirikliginin ya da sadece bir seyden vazgecisin ama asla bir digerine dogru yol almayisin hikayesidir, Cinayet, birisini yok edip onun ölümünden cikar saglamak ve daha baska bir yasami sürmenin kanli yoludur. Ayni zamanda cinayetin icerisinde "suc" olgusu vardir.. Bu yüzden.. Tamamen bilincli bir saldiri ve kanli bir zafer.!Borgeshttps://www.blogger.com/profile/13545843651132759826noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-73947279599384301872009-05-04T20:23:00.000+02:002009-05-04T20:23:00.000+02:00Ben sizden Aleviligi yucelten bir cevap beklemiyor...Ben sizden Aleviligi yucelten bir cevap beklemiyordum. Aleviligin "bana" kattigi bazi seyler oldugunu yazdim, ve boyle olmak icin elbette Alevi olmaya gerek olmadigini da ekledim. Neden boyle bir cevap aradigimi dusunudugunuzu dogrusu anliyamadim.. Aleviligin sunniligin karsitiymis ondan daha ustun bir seymis, misal daha hosgorulu gibi sunulmasina da karsi olmusumdur. Benim kisesel tecrubem sizinkinden biraz farkli oldugu icin birkac cumle paylasmak istedim.. Ilk yazinizi okurken aslinda sormak istedigim soru suydu: yasadiklariniza neden intihar degil de cinayet diyorsunuz?Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-77062563207837023252009-05-04T18:43:00.000+02:002009-05-04T18:43:00.000+02:00Herkesi yanlis anliyorum ya da herkese yanlis bir ...Herkesi yanlis anliyorum ya da herkese yanlis bir seyler anlattigimi dusunuyorum :)<br /><br />Temelde yaklasim pek cok güzellikleri, dogrulari olsa da Sol,Alevi veya benzer ayirt edici kimliklerin degerinden ziyade bu kimliklere sahip olusun öyküsüdür. her insan türk olmaktan, vatansever ya da dindar bir insan olmaktan dolayi cok fazla güzellikler kesfeder vesaire. Ama benim derdim sanirim bu degildi ve bu yuzden felsefi düzlemde alevi olmayi önemseyen birisi olmama ragmen yine de "söyle iyi, böyle hosgörülü" demedim.. Sanirim sizin istediginiz cevap buydu..<br /><br />Kimse kimseden hesap sormuyor, böyle bir iliski oldugunu da düsünmedim hic..<br /><br />Varol Döken ise kendisini yeterince iyi anlatmis, üzerine ne denilebilir ki ?Borgeshttps://www.blogger.com/profile/13545843651132759826noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-45618089241536824422009-05-04T18:36:00.000+02:002009-05-04T18:36:00.000+02:00Futbolla ilgili bir baska blogdan tesadufen buraya...Futbolla ilgili bir baska blogdan tesadufen buraya geldim, ilk defa turkce tanimadigim bir blog'a yorum yaziyorum...Galiba "Fotograflar yeterince anlatmiyor mu cinayetimi?" sorusunun cazibesine kapildim. <br /><br />Amacim burda size hesap sormak neden boyle dusunuyorsunuz, merci olmak degil. Boyle anladiysaniz ozur dilerim. Ek olarak eklediginiz cinayet aciklamasi son iki satir haric ana yazidan daha aciklayici olmus. Bana gore ;)Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-11761117010976667762009-05-04T18:17:00.000+02:002009-05-04T18:17:00.000+02:00@borges
yazının sonunu fazla keskin oldu ama tutam...@borges<br />yazının sonunu fazla keskin oldu ama tutamadım kendimi diye bitirecektim... yazdıklarım yazdıklarına karşılık değil yukardaki yorumlardan birine karşılıktı... ben senin neden bahsettiğini de, seni neden okuduğumu da iyi biliyorum ama evet sanırım senden çok daha keskin köşelere sahibim, ki bu da toplum veya aile özelimde olabilir... insan sahip olduğu özelliklerle övünemez ancak bilebilir onları... <br /><br />kendini aramanın her ölçekte karşılığı senin söylediğin benim ise keskinleştirdiğim şey aslında... bütün bu değişimin içindeyken nasihatverenlereydi sözüm, nasihat ihalesi bana kaldı:) <br /><br />iyi ya da kötünün sınırını, tanrılar katı değil, toplum dinamikleri ve zaman çiziyor, burada hemfikiriz sanırım... bazen insan özgürlükten bahsederken diğer özgürlükleri unutabiliyor, benim hatam bu olabilir... fakat ben bunu söylediğim anda üstünde düşünmeye başlıyorum, tıpkı yemek yiyorum dediğin an o anı -di li geçmiş zamana gönderdiğin gibi... bunu yapmayanlar, bile bile yapmayanlar ya da yapamayıp buna kılıf arayanlaraydı sözüm... yoksa senin hikayenin özelindeki şeylerin içini doldurmaya çalışmadım...<br /><br />etkenler ve edilgenler değişiyor temelde, burada kürt ve alevi, orada katalan ve bask, bir diğerinde irlandalı, siyah ve beyaz, fark etmiyor... birini diğerinin yerine koysanız da fark etmez çünkü, ilk hangisi bunun üstünden nemalanmaya, bunun daha çok güç ve para getirdiğini/getireceğini anlamışsa orada başlıyor hikaye... <br /><br />benim yazdıklarım bu yalan hikayeye karşıydı...varol dökenhttps://www.blogger.com/profile/12883862421989950581noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-9104842033028406352009-05-04T18:03:00.000+02:002009-05-04T18:03:00.000+02:00Bir ek olarak cinayet aciklamasi:
Ben, bir baskas...Bir ek olarak cinayet aciklamasi:<br /><br />Ben, bir baskasi icin mücadele verilebilecegine inandigim günlerde varolan kendime hayran bir adamimdir. Bugün söyle bir gecmise baktigimda insani degerler ve etik acidan daha iyi bir borges olmadigimi cok iyi biliyorum. baska acidan bunun böyle olacaginin farkinda olarak secimim gerceklestirdim. "TAmam gidiyorum buradan" dedigim anda insanin kisiligi olusturan etmenlerin toplumsal kosullari oldugunun coktan farkindaydim. neydim ne oldum hikayesini ben bilerek yarattim. Acik acik öldürdüm o güne kadar her santimetrekaresini büyük bir özenle olusturdugum kendimi.. Simdi öyle degilim, bunu anlamaniz cok zor ama benim kendi üzerimde yanilma payim da takdir edersiniz ki cok da fazla degil. Cok sükür ki ne oldugumun farkindayim. Her eylemimin altinda yatan niyeti en cok ben bilirim, ve diyorum ki güzel adam gitti.. Kime göre ? Simdiki bana,borges'e göre.. <br /><br />Bir bütünün icerisinde yer alan farkli kisiliklerin yokolmasi, farklilasmasi degil daha cok bütünün bütünüyle ortadan kalkmasi ya da büyük cogunlugunun diyelim.. Önemli kisimlerinin diyelim.. insani olarak taraflarinin diyelim.. pusu kurdum diyeyim, güzel bir sekilde ortadan kaldirdim gibi..Borgeshttps://www.blogger.com/profile/13545843651132759826noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-2512277736136360612009-05-04T17:55:00.000+02:002009-05-04T17:55:00.000+02:00Varolan Döken:
"kimse başkasını sevdiği için değil...Varolan Döken:<br />"kimse başkasını sevdiği için değil, kendisini bulamadığı için arar, bulamayan da hayatına bir sürü bahaneler arar..."<br /><br />Ben yerinde olsam cok fazla keskin yargilarla bezemezdim nasihatvari yazilarimi. Misal benim kendimi bulmak gibi bir derdim yok, cunku arayip da bulabilecegim tek bir noktadan olusmus bir kendim,ben, gercek gibi sahip oldugunuz kosullara bagli degiskenleri sabitleme fikrinden uzun zaman önce vazgecmisimdir. Dolayisla bu kendini arayislar bana acaip tuhaf gelmistir. ben su saniyede su yorumlardan aldigim kucuk bir bilgi kirintisi ile mikro ölcekte olsa dahi degisiyorum ve sürekli farklilasiyorum sadece yazida degisimin her daim iyiye dogru olmayacaginin üzerinden gectim daha cok.. Her sey olmasi gerekiyordu ki oldu kaderciligine de girmiyorum ama bilincli bir secim yaptigimin da üzerinden geciyorum daha cok... Bunun disinda baska acidan olmasi gereken adalet, evrensel kabul görebilecek gercegin minumum sarti nedir gibi cok baska konular islenmistir.. Öyle ya, herkesin bulundugu toplumda varolan dogrulari kabul ettigi bir yerde hangisi tanri katinda nasil dogru olabilir ? <br /><br />Piski:<br /><br />Bu yazi, basligi dahil cok da planlanmis bir yazi degildir. Gördügüm kadariyla dogru bir algisi da henüz yapilabilmis degil ve belki de yoktur zaten.. Karalamalarin güzelligi bu aslinda.<br /><br />Kucuk bir hayat hikayesi icerisinde barindiriyor. Mesele Alevilik degil, mesele ayrimcilik degil, mesele solculuk ya da cok baska bir sey degil. Illa da bir dogru istiyorsaniz bugün anlayamadiginiz insanlarin geldigi noktaya nasil geldigini görebilmeniz icin samimi bir kisa özgecmistir. 6 aylik iken geldim köyümden 5,5 yasimda da ayrildim , akabinde yilda iki kez ziyaret edebildigim yerin adi oldu.. ve fakat bir balikesirli insan varsa biraz yasini basini almis, o da beni dogrulayacaktir ki Cepni ile küfür benim biraz olsun yobazligi icerisinde barindiran memleketimde yillar yili ayni anlama gelmistir. <br /><br />Baska acidan ben Cepniyim. Samanist bir türk boyudur aslinda ve Samandir özü. Alevilik ise bir süre sonra Osmanli baskisi karsisinda zorunluluktan dolayi kabul edilebilecek en yakin mezhep oldugundan dolayi kabul edilmistir. Bir kisim Cepni de karadeniz bölgesinde yasar, sunnidir. Haci Bektasi'nin müridligi ile ilerlemistir, ilk müridleriyiz ki toplamda samaniz desek daha dogru olur. Bu inanin saatlerce sürebilecek bir tartismanin icerigidir. Bu dünyaya nasil atilmis olup hangi kosullarda dogdugum somut gercegin ciktisi acisindan önemli iken yukaridan "insan" olarak baktiginiz vakit cok sey de önemsizlesiyor toplamda ve ben bu acidan bakmisimdir her daim.<br /><br />Isin bir baska önemli noktasi sudur: Bir gercek var tartismasiz bir sekilde kabul edilmesi gerekiyor. Peki, kabul edeyim diyorum ama o gercek bu dünyadaki her insana esit mesafe olmasi gerekir ki tek bir gercek olarak kalsin. Yalniz bu dünyadaki hicbir iki insan esit kosullara sahip degildir. Haliyle herkesin kendi kosullarinda ancak ulasabilecegi dogrular vardir. Durum böyle oldugu vakit insanliga sunulmus evrensel tek bir dogrunun olabiliritesinin manasizligini da düsünmüs ve yaziya gecirmisimdir. Bir akil verilmis veya bir akla sahibim bunu kullanmaktan da sonuna kadar kacinmiyorum. bunun buldugu sonuclara inanmak da bu akli verenin veyahut bu akla sahip olan benim sonuna kadar hakkimdir. Neden böyle olmadi iste bu yüzden dedigim zaman bana hesap sorabilecek tek bir merci yoktur.. Bu rahatligimi da öne sürmek istemisimdir..<br /><br /><br />Toplamda yazi bir dogruyu anlatmiyor ya da bir mesaji da vermiyor ya da dogrulardan ve mesajlardan olusuyor.. Basit bir insanin yasamina bakarak insanlar bir ihtimal ötekiyi anlama konusunda biraz olsun baska bakar, farkli sekilde düsünür.. Hayat yolunda ne kadar yürüdügümüz ne kadar cok savruldugumuzun/sürüklendigimizin bir ciktisidir.Borgeshttps://www.blogger.com/profile/13545843651132759826noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-9956991585086321902009-05-04T17:26:00.000+02:002009-05-04T17:26:00.000+02:00Bu yorum yazar tarafından silindi.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-79380585620560108352009-05-04T17:09:00.000+02:002009-05-04T17:09:00.000+02:00ancak şimdi okuyabildim, 1 Mayıs'ta Kreuzberg de o...ancak şimdi okuyabildim, 1 Mayıs'ta Kreuzberg de olmak isterdim, katılmak için değil, izlemek için... hiçbir şeye katılamaz insan çünkü ancak içinde olabilir ya da izleyici olabilir...<br /><br />okula ilk girdiğimde yanıma yanaşanları izledim ben de... neye inandıklarından çok ne kadar inandıklarını görmek için... sonra gittim ışık evlerini inceledim, ödp yi biraz hatta seçim sandığında görevlisi olarak mhp'yi... bir alman kızla çıkıp almanları inceledim ve kuzenlerimle daha çok vakit geçirip gurbetçileri... beşiktaş tribününe gidip o çok ünlü taraftar grubunu izledim ve yönetici tribününe bir şekilde girip fenerbahçeli yöneticileri... kadir gecesinde camileri ve imamlarını izledim çokça ve hırka-ı şerif te ağlayan amcalarla teyzeleri... annemin cenazesinde elini ezbere şekilde göğsüne kaldıran insanları izledim ve mezarı içeri indirirken kürek sırası bekleyen gözleri... annemin gidişine verdiği tepkiyi anlamak için de kombine alıp hiç sevmediğim tribünlerden çok sevdiğim fenerbahçe yi izledim... hepsini izledim, hiçbirinde oynamadım...<br /><br />insanın bir şeye sürekli takılı kalması, bu inanç olsun bir eş olsun veya bir takım, ona inandığından değil aklının ama daha çok cesaretinin ötesine yetmemesindedir... bütün barış çağrıları savaştır aslında ve bütün dualar lanettir... naçiz bedenlerin gerçek karşılığı o bedeni asla istediği gibi yönlendirememiş olmaktır...<br /><br />kimse başkasını sevdiği için değil, kendisini bulamadığı için arar, bulamayan da hayatına bir sürü bahaneler arar...<br /><br />borges, cevapları biliyorsun ama cinayetten de korkuyorsun bu belli oluyor, ortada bir cinayet varsa inan bana ölmesi gereken kişi ölmüş...<br /><br />bu hayatta her zaman zeka ve yazı zülfikardan keskindir!varol dökenhttps://www.blogger.com/profile/12883862421989950581noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-18953755019421810942009-05-02T09:19:00.000+02:002009-05-02T09:19:00.000+02:00Güzel bir yazı olmuş Borges. Belki de seni okurken...Güzel bir yazı olmuş Borges. Belki de seni okurken bir yandan da kendimi okuduğum içindir. Ama dediğin gibi ("Bugün hala ülkede bir kürdün, bir alevinin yasamindan bihaber tepkiler veriliyor.")insanlar bazı şeyleri görmeden yaşamadan ve hatta bilinçli olarak "diğerleri" ile ilgili hiçbir şeyi kabullenmiyor, kabullenmek istemiyor. Sürekli ötekileştirilen bir sınıf, bir toplum oluşturuluyor ve bu oluşturulan toplum düşman ilan edilip, hiçbir şekilde farklılıkları kabul görmüyor. İşin asıl önemli ve üzücü tarafı ise bunun devlet daha doğru bir tabir ile hükumetler (1923 ten sonraki tüm hükumetler) tarafından bilinçli bir politikayla yapılagelmiş olması. İşin politik tarafını bir kenara koyup toplumsal açıdan bakmaya çalışınca da çok farklı birşey çıkmıyor aslında. Neden kendimizin kötü olmadığını insanlara sürekli ispat emeye çalıştığımızı anlmak zor geliyor. Neden ilk ciddi ilişkimde kız arkadaşımın "seni daha yakından tanımak istiyorum" cümlesine verdiğim ilk cevap; Ben Kürt ve aleviyim demek oluyor. İşte bu "Neden"leri toplum kabul ettiğinde bizim için, ülke için herşey çok daha güzel olacak. <br />SelamlarPENALTYhttps://www.blogger.com/profile/15097313491877203243noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-77697332091887655312009-05-01T14:46:00.000+02:002009-05-01T14:46:00.000+02:00Askin: tesekkürler yalniz cok gecmiste kalan bir t...Askin: tesekkürler yalniz cok gecmiste kalan bir tartismayi bu kadar büyüttümü düsünmen gercekten üzer beni.. Ben o tartismayi hatirliyorum ve bence gayet de keyifliydi, neden bir insana kizayim, cevremin yarisi emekli forvet hakkinda cok olumsuz düsünür, en sevdiklerimdir onlar, olur mu öyle sey..<br /><br />Eren: Belki her insan yasiyordur, biz her insanin yasadigini biraz kanli yasadigimizi söylüyoruz belki ya da ben bana olandan baska bir sey bahsetmiyorum, bir baskasina da olmasi benim gercegimi, üzüntümü, mutlulugumu degistirmiyor .<br /><br />karakalem: Iki yasinda bir kizinizin var oldugunu ögrendik.. Daha muhtesem bir sey yoktur bu hayatta, bilesiniz, aman.)Borgeshttps://www.blogger.com/profile/13545843651132759826noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-73231123452922097332009-05-01T14:32:00.000+02:002009-05-01T14:32:00.000+02:00İğrenç bir benzetmeyle, benzerliklerin okyanusu in...İğrenç bir benzetmeyle, benzerliklerin okyanusu insanı dalgalarıyla farklılıkların adasına atar ve bir süre sonra keşfedilmemiş güzellikteki o adada insan farklı olmanın ayrıcalığını hisseder.Okyanusun içindeki birbirinin aynısı damlaların o kusursuz adadan haberi yoktur ve bunun farkında olmak paha biçilemezdir.<br />Biliyorum emekli bir forvet hakkındaki düşüncelerim nedeniyle bana soğuksun ve fakat (!) şu yazıları yazarak kendini ifade etmek büyük bir iş ve ben bu yazılar sebebiyle boşuna bu siteyi takip etmediğimi anlıyorum.aşkınhttps://www.blogger.com/profile/07239288587560117462noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-10327804439953524822009-05-01T13:59:00.000+02:002009-05-01T13:59:00.000+02:00gözlüklü genç halin bu baldwin de nerden çıktı ded...gözlüklü genç halin bu baldwin de nerden çıktı dedirtti bana :))seanpennhttps://www.blogger.com/profile/06711001354413912553noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-49785783516820653782009-05-01T10:54:00.000+02:002009-05-01T10:54:00.000+02:00borges abi çok içten yazmışsın yazıyı... okurken k...borges abi çok içten yazmışsın yazıyı... okurken kendimden izler de buldum çokça.<br /><br />bana ailemden kalan doğrular ise hep çelişki doluydu.alevi-kürt bir babaya ve sünni-türk bir anneye sahibim.çelişkiyi yaratanlar ebeveynlerim olmadı hiçbir zaman. onlara bu konuda minnettarım çünkü asla bana birşeyler empoze etmeye çalışmadılar. o kadar ki aslında oldukça politik bir aile olmamıza rağmen 13-14 yaşıma gelene kadar bana hangi partiye oy verdiklerini bile söylemediler.<br /><br />ama iş anne ve babadan çıkıp yaşanılan çevreye geldiğinde olay gerçekten karışık bir hal alıyordu benim için. sıra üstünde namaz olayını ben de yaşayacaktım az kalsın ama ders süresi yetmedi ve hoca da tekrar böyle bir şeye girişmedi. ancak bunlar yaşanırken neler hissettiğimi anlatamam size. 10-11 yaşlarındaydım ve güneyde tutucu bir ilçede yaşıyorduk. bir yandan korku bir yandan da aileme karşı büyük bir kızgınlık hissetmiştim...<br /><br />biraz daha büyüyüp ergenliğin fırtınalı sularında yüzmeye başlayınca olay daha tepkisel bir hal aldı benim için. aslında ne olduğumu çok umursamayıp, bilmesem de baskıyı hissedince senin de bahsettiğin gibi karşı tarafa cephe almaya başladık.<br /><br />şimdi ise gerçekten kendimi hiç bir yere ait hissetmiyorum. bu bahsettiğim kimliklerden sadece aleviliği inanç boyutunda değil de yaşam felsefesi olarak benimsediğimi söyleyebilirim...<br /><br />son olarak ; yaşadığın kişilik değişimlerini cinayet olarak tanımlamak biraz acımasız olmuş sanki. bunu neredeyse her insan yaşıyor ve hayat tecrübeleri doğrultusunda değişiyor. burada önemli olan dediğin gibi durup bir özeleştiri yapabilmek...<br /><br />bu arada tüm bunları neden yazdığım hakkında hiçbir fikrim yok. aslında bu blogu uzun süredir takip ediyorum ama bu ilk yorumum. zannediyorum ki "blog top 10" undan sonra gelişen duygusal ortam beni de etkiledi :) <br /><br />sevgilerle eren...erennoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-68095293946691178492009-05-01T09:56:00.000+02:002009-05-01T09:56:00.000+02:00Aynı noktanın farklı iklimlerinden bakıp aynı güze...Aynı noktanın farklı iklimlerinden bakıp aynı güzellikelr yaşamak istiyoruz aslında, haliyle siz bunları kategoriye sokuyorsunuz demiyorum, kaygınıza katılmakla beraber keşke diyorum sohbet ortamı olsada genişçe konuşulsa. Benim 7 yıllık bir yurt-gurbet- hayatım oldu sizin gibi ve neler neler geçti bu naciz bedenden.. İyi insanların yanında kötü sinsi olanlar, cep delik, bir kuru nemli peti pör için babası almanyadan gelen mahalledeki habip'in peşinde kan revan olmak.. Güzel anılar ve dahası aslında birazda büyümenin etkisyle bir şeyler daha çabuk yaralayabiliyor.. Geç fark ettim taşın sert olduğunu, su boğar ateş insanı yakarmış diyen Cahit sıtkı tarancı misali, ya geç farkediyoruz/ farkediliyoruz, ya da fark ettiğimizde geç olabiliyor.. Yaşlanıyoruz :) iki yaşında bir kızım var bakıp bakıp düşünüyorum, şimdi kime göre büyüteyim, dedesi bir yadan, babaannesi bir yandan, hanım cabası.. iSİM KOYARKEN DAHİ YAŞANANLARI DÜŞÜNÜNCE ZOR DİYORUM ZOR bu kızı üzmeden, germeden, anlatarak büyütebilmek,.. Güzel günler yaşamanzı dileğiyle.. İlginiz samimi paylaşımınız için teşekkürler...H;Mhttps://www.blogger.com/profile/04768750329042382108noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-2656444723959840842009-05-01T09:28:00.000+02:002009-05-01T09:28:00.000+02:00Karakalem: Size bir animi anlatmama izin verin, bu...Karakalem: Size bir animi anlatmama izin verin, bugün bile unutmadigim bir animdir bu ve benim icin cok önemlidir.<br /><br /><br />Yurtta yasiyoruz, yurt yemeklerinin disinda bir gram farkliliga her seyimi verecek durumdayiz o dönemler.. Ablam almanyadan zaman zaman paket gönderir icinde cikolatalar olan.. Buna nasil sevindigimi hicbir zaman anlatamam. Öyle ki paketiniz var bildirisi elimde ulastiginda yurttan kactim, param yoktu kacak binip otobüslere alsancak postanesine ucarak gittim.. nasil heyecanliydim o bildiriyi elime verip paketimi bekledigimde anlatamam.. On-Onbir yaslarindayim ve o zaman gerzek bir kurali ögrenmek durumunda kaldim. Bu paketlerden yilin alti ayi vergi alinmiyormus diger alti ayi vergilendiriliyormus, haberim yoktu ve on bin lira gibi o dönemin cok da az olmayan bir parayi benden vergi olarak istiyorlardi. Yanimda hic param yok, ay basini beklemem gerek ama ben iki saat daha bekleyemeyecek durumdayim ve sinirden agliyorum resmen.. Düne kadar korkuyla yaklastigim sakalli haci bir amca geldi, derdimi sordu ve bana gereken parayi verip arkasina bile bakmadan cekip gitti.. BU iyi yürekli sakalli haci amcayi ömrüm boyunca unutmam mümkün degildir.<br /><br />Ben insanlari su dinden, bu irktan diye ayirmiyorum, bunu kategorilendirmiyorum yukarida belirttigim gibi cok iyi insanlar her yerde mevcut. <br /><br />Lakin insanin özgürlügünün de herhangi bir dinin etkin olup yönetim bazinda isgördügü herhangi bir ülkede gerceklestilemeyeceginin de farkindayim. Iyi insan ile özgürlüge acilan pencerenin yolu farkli konulardir ve farkli sekilde ele alinmasi gerekir.Borgeshttps://www.blogger.com/profile/13545843651132759826noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-30555703.post-52089212730665943072009-05-01T08:48:00.000+02:002009-05-01T08:48:00.000+02:00Oldukça etkileyici bir yazı olmuş. Haliyle uzaktan...Oldukça etkileyici bir yazı olmuş. Haliyle uzaktan sadece yazdıklarınızdan yola çıkarak, şu yanlış, şu doğrudur çıkarımını yapmam doğru olmaz. yalnız takıldığım nokta şu, ayrımcılık denilen hadiseyi ortaya atanlar inanadığına tam mansıyla inanmayanlar ve inanacını zoraki kabul ettirmeye çalışanlar.. Bu hayat kabul etmek zorda olsa, Hz Allah'ın istediği şekilde yaşanmadığı sürece herkese zul gelir.. ve bunun tezahürü değişik değişik sistemlerle ortaya çıkar.. Olay bir Alevi- Sünni çatışması yada patron-işci münasebetinden çok daha derinde. İşin özü adalet'te- sevgide- müsamahada-- Bugün işçi'nin hakkını teri kurumadan veriniz hadis-i şerifi düstur olsa ne işçi kalır melul oaln ne patron zalimd olur.. Müslümanın demek alviyim demek, patronum demekle olmuyor, bir şey olmak için o şeyin her dnasından haberdar olmalı ve ona göre yaşamalıyız. Misal siz, futbolun doğrularının tamama yakın yansıması ortaya çıktığında alınan zevke benden daha vakıfsınız ilginizin seviyesinden dolayı ve o doğrular bir iki takımı zirvede tek bırakıyor, en doğrusu yapıyor ve aynı şeyi ülkenizde arayaınca bulamıyorsunuz. Neden, doğruların insanlara göre uygulanmasından.. bu hayat içinde böyledir, içki içmek, eşini aldatmak, hırsızlık yapmak, hak yemek ve daha benzeri haller, bırakalım İslamı hangi sistemde doğru adledilir ki.. Daha tuhafı biz her şeyi tam yapmışız ve öyle aşmışız ki, tarihte ve inançata kendilerinden feyz aldığımız zatların doğrusuna yanlışına karışıyoruz.. bir nükte yazayım; Y.Kemal Beyatlı müfettiş olduğu yıllarda bir okulda, edebiyat dersinin birine dahil olmuş. Öğretmen kendisini pek tanımadığından derse devam ederken konu Y.Kemal'in bir şiirine gelmiş. Öğretmen şiiri anlatmışta anlatmış, şair böyle demiş böyle , hayal etmiş vs vs.. Ders bitmiş, Y.Kemal kalkmış Öğretmenin elini sıkmış faka kulağınada, hocam bu şiiri yazarkeninanın ben bile bu kadar düşünmemeiştim.. Yazınızda öok derin konular var ve yüzyüze konuşulunca anlaşılacak şeyler ve kıymetli. Buradan bir şeyler yazarak her şeyi netleştirmek mümkin değil fakat şu varki, Bir şeye inanıyor ve doğruluğunu test etmek istiyorsanız, ruhunuza , huzurunuza ne kattığına bakın ve bu İslam ise- Kuran-ı kerim- Hz Peygamber ve sahabesinin hayatı yeter, yoksa şu devrin insanı cahiliye devrinin insanından farklı bakmıyor tek fark, teknolojik kolaylık, ve fakat nasıl ki o devre bir güneş geldi isteyen buldu tabi oldu bu devrinde güneşleri, var mesele O'nu bulmak, ve tam manasıyla tabi olmak ve unutmamak gerekir ki Müslümanlığı tam manasıyla yaşamak dünya rahatlığının değil, ölüm sonrası hayatın rahatlığının garantsidir, dünya imtihan vesilesi olduğundan, ben düzgünüm ama bu sıkıntı ne denmek işin aslına vakıf olamamktır, Rabbim kalan ömrünüzde, güzel ve hayırlı olanlarla hemhal omayı nasip etsin..H;Mhttps://www.blogger.com/profile/04768750329042382108noreply@blogger.com