10 Mayıs 2008
Bundesligagillerin En Iyi Ilk Ücü.!
Almanyanin Bundesliga resmi dergisi Bundeligist futbolculara sormus, etmis. Kahn'indan Van de Vaart'ina kadar.. Dünyanin en iyi üc futbolcusu size göre kimlerdir ?. Ikinci Bundesligadan bir kac ismi konu disi ettim ama toplamda cikan sonuc en asagida yer alacaktir..
Arne Friedrich(Hertha Berlin): Birinci Siraya Dinamizmi ve Trikleri nedeniyle Christiano Ronaldo'yu koyardim. Ikinci siraya ben de inanilmaz hizli olmasi ve gol becerisi ile Thierry Henry gelir. Ücüncü siraya Messi..
Mathias Hain (Armina Bielefeld): Birinci Sira Christiano Ronaldo'nun. Ikinci siraya Frank Ribery.. Ucuncu ise Casillas.. Inanilmaz o ve henüz 26 yasinda daha..
Marcel Maltritz:(Bochum) Bendeki numara bir Paolo Maldini. 39 yasinda hala yüksek tempoda mac cikarabilen bir adam ve benim icin tüm zamanlarin en iyi oyuncusudur o. Inanilmaz teknigi, sürati ve azmi ile ikinci sirada Christiano Ronaldo. Komple bir futbolcu aslinda o. Kaka da keza ucuncu siradadir.
Frank Baumann:(Werder Bremen) Benim icin birinci sirada Christiano Ronaldo, ikincide Kaka ve son olarak da Luis Fabiano bronz madalyanin sahibi.
Timo Rost: (Hamburg) Bir numara Lionel Messi, inanilmaz iyi driblingi var ve bire bir de en etkili futbolcu. Numara iki Frank Ribery.. Üc Christiano Ronaldo
Christian Wörns: Messi,Kaka ve Christiano Ronaldo benim üc favori futbolcum. Ofansif anlayislari ,teknikleri ve driplinkleri inanilmaz.
Ivica Grlic: (Duisburg) Christiano Ronaldo'nun hemen hemen olmasi gereken bütün yeteneklere sahip oldugunu düsünürüm.Surati,teknigi, driplinkleri ve hepsinden de önemlisi icgüdüsü.. her zaman dogru noktada dogru zamanda oluyor.. 2- Lionel Messi.. Yüksek teknik, dripling ve onun herkesten fazla zamani var kendisini gelistirmek icin..3 Kaka.. Inanilmaz teknige sahip. Orta saha rejisi ve her zaman golcüdür..
Ionnis Amanitidis (Frankfurt ): Lioenel Messi bir numara..Cunku o inanilmaz bir futbolcu.Teknigi ve hareket kabiliyeti üst seviyede.. 2-Samuel Eto'o. 3 Christiano Ronaldo..
Raffael Van Der Vaart: Ne duymak istiyorsunuz ? Messi,Kaka ve Christiano Ronaldo isimlerini mi ?Ben daha cok kendi takim arkadaslarimi koyarim bu listeye. Mesela benim takim arkadasim ve ayni zamanda benimle ayni ülkeden olan Joris Mathijsen. Ya da kalecimiz Timo Rost.Ve elbette Ivica Olic.. Avrupa Sampiyonasi basladiginda ne demek istedigimi anlayacaksiniz.
Robert Enke (Hannover 96): 1 Kaka. Muhtesem teknige sahip. 2 Lionel Messi.Inanilmaz bir top kontrolü ve top ile beraber cok suratli. 3 Wayne Rooney..
Mario Eggimann:(Karlsruhe): 1 Kaka.. Bosuna dünyanin en iyi oyuncusu secilmedi. Ofansiv bir orta sahanin sahip olmasi gereken her seye sahip. 2 Didier Drogba.. Onun lakabi "hayvan". ve bu daha cok ingiltere Premiere liginin gol krallarina verilen bir isim. Dünya capinda bir yildiz o. 3- Raffael van Der Vaart.. O icgüdüsel olarak dogru seyi yapar her zaman. Golcü ve ayni zamanda takim oyununu seven..
Bernd Schneider:(Leverkusen) Su an icin gecerli olmak kaydiyla Cesc Fabreagas, Michael Ballack ve Christiano Ronaldo.
Oliver Kahn:(Bayer Münih) bir numarada yillar yili ayni seviyede oynayan meslektasim Buffon var.Ribery cok hizli iken dahi teknigini konusturan olmasi nedeniyle ikinci sirada ve elbette Kaka.. inanilmaz yaratici bir oyuncu.
Tomas Galasek:(Nürnnberg): Kesinlikle en az on oyuncu sayabilirim. Simdi hislerime güvenip size üc isim cikarmaya calisayim. Birinci Sirada Lionel Messi . ikinci Sirada Ronaldinho ve ücte de Christiano Ronaldo..( arkadas biraz barcali gibi )
Stefan Beinlich:(Hansa Rostock) Bastian Reinhardt inanilmaz güclü karakteri ve insani yönüyle bende numara bir..Ikinci sirada ise Andrea Pirlo ve son olarak Didier Drogba..
Marcelo Bordon:(Schalke) Birinci sirada memleketimin ve ayni takimdan geldigim oyuncusu Kaka duruyor.. ben onu cocuklugundan beri bilirim ve o zaman dahi onun cok iyi bir oyuncu olacagini düsünmüstüm. Numara ikimde ise Lionel Messi .Inanilmaz iyi driplingleri olan ve cok yüksek tempoda, süratta dahi teknigini konusturan bir isim. Numara 3 Robinho.. Messi soylediklerim bunun icin de gecerli ve eski formuna döndü bu sene..
Fernando Meira (Stutgart) bendeki sira kisaca söyledir 1 Christiano Ronaldo,2 Lionel Messi 3 Cesc Fabreagas.
Marcelinho (Wolfsburg): 1 Arda turan, 2 Recep Cetin, 3 Erhan Önal.. hehehe saka lem saka. Ne alaka hem ? Neyse devam edelim. diyor ki "kaka benim icin numara bir.O mevkisinin bana göre en iyi adami. Arkasindan gelen isim Robinho.. Golcülügü ve asist becerisi ile .. Ve elbette Christiano Ronaldo..
Reiner Plasshenrich:(Dortmund) :Frank Ribery, Lionel Messi ve Kaka.
Jörg Emmerich:(Erzgebirge Aue) Ücüncü sirada Frank Ribery..Ikinci Sirada Kaka ve en önde Michael Ballack..
Selim Teber:(Hoffenheim) Numara bir Lionel Messi.. 2 Christiano Ronaldo ve 3 Cesc Fabreagas..
Genel sonuc soyle:
1 Christiano Ronaldo
2 - Lionel Messi
3- Kaka
4- Ribery
Benim siralamamda ise Messi ilk sirada yer alir ,arkasindan hemen Christiano Ronaldo gelir.. Sonrasi karisik cok.. Sadece Ribery'nin önüne her zaman Bremen'in Diego'sunu koyarim.
Yurtdisinda Yasamak..
Siklikla yurt disinda yasamanin getirilerinden, özledigimiz neler varindan konusulur.. Iki yasami kiyaslamamiz istenir, en son bununla ilgili bir arastirmada denek olarak hizmet verdikten sonra gina geldi artik. Anlatamiyoruz, anlasilamiyoruz..
Yurt disinda yasamak, aslinda olmasi geretiginizden bambaska bir insan olmak demektir. daha Iyi veya daha kötü insan olmak degildir sorun , iki baska insani bir bedende yasamaktir. Yeni ve eski benler arasinda gidip gelmek.. Yirmi kusur yildan beri ayni bedeni tasidiginiz insanla ayrilmanin verdigi izdirabi cekmektir.. Yasla gelen farkliligin üzerine bambaska kosullarin sizi cok baska yapmasini an ve an izlerken degisim karsisinda gücsüz kalan cigliklariniz.. Cunku biz cok önceden ögrendik sakalli amcadan, insani bicimlendirenin toplumsal kosullari oldugunu.. memleket degistirme, o kosullarin yüzde yüz degisimi demektir ve siz bu eylemi gerceklestirdiginizde geri dönüsümü olmayan bir yola cikmis oluyorsunuz..
Türkiyede varolmus ve haliyle bilmem kac yildir icinde bulundugunuz bu bedenin ruhunun yavas yavas silinmesinin farkinda olup engelleyememenin yarattigi caresizlik duygusu ya da insanin bu farkli kosullarda olusan yeni kimligine karsi yabancilasmasidir belki de baska bir ülkede yirmisinden sonra yasam sürenlerin ortak acisi. Sürekli bir sorgulama hakimdir beyinde. Yasami yasayamaz,akisina kapilamaz, kendisine digerlerinin aksine disaridan bakip bir baska insan olarak algilayabilecek ölcüde yabancilasmistir. insanoglu aslinda sürekli degisir ve aradaki zamanin miktarina bagli fark yaratir iki farkli zamanin iki farkli insani arasinda. Velakin bu sekilde cok kisa zaman icerisinde cok keskin ve cok buyuk farkin olmasi, en agutuna dahi kendi üzerinde farkindalik kazandirir.. bu yüzden köyündeki coban dahi bu yabancilasmayi hissedecektir özellikle geri dönüsün olmadiginin bilincinde oldugu vakit..
Bir baska beni bir anda kabul etmek, yasamak zordur. Iyi ya da daha kötü degil, birbirinden farkli iki insanin ayni bedende dolasmasinin verdigi rahatsizlik, kabul edilememezlik, uyusmazlik, baska bir bedene civatalari genis, kenarindan sarkan cok baska bir ruhun yerlesememesi.. Her seyden öte, aliskanliginizdan kolay kolay vazgecemiyorsunuz. Niteligi önemsiz, 24 yil cok baska borgesi yasadiktan sonra gelecek olana karsi gecmisin gölgesinin yarattigi bir önyargi vardir, yabancilik.. Almanyada yasamak, üzerinize kadin elbisesi giymek demektir. O sekilde irrite edici/tuhaf gelir baska bir "seyin" olusumu..
Aslinda pek cok acidan daha iyi, daha güzel bir insan oluyorum. Disiplinli, calisan, basladigi isi bitiren, is ahlaki, mesleki tecrübe ve daha pek cok olumlu detay söz konusu.. Baska kosullarin bicimlendirmesi derken ülkemdeki absürdlügün ruhumdaki olumsuz onlarca karsiligindan yavas yavas kurtuluyoruz.. Hafizasinin sevdigi kiza ait oldugu bölümünü sildirmek isteyen Joel Barrisch'in icine girdigi vakit onlarca güzel hatiranin da silinecegini farkettigi an bu isten vazgecmek istemesi gibidir kizginlik sonucu "gidicem" ulan deyip de gitmenin aslinda cok da iyi bir secenek olmadigini anlamak.. Velakin Joel gibi, bu degisimi fark edip dönüsüm esnasinda yitip giden kendinize ait kimliksel parcalarin yokolmamasi adina cigirirsiniz da engelleyemezsiniz.. Biliyorum karisik, anlasilmaz ve yasamadan algilanmasi oldukca güctür bu varolus sancilarinin.. Ama neylersin, en cok da bu sorulur, en cok da bu empati ile algilanmasi pek de mümkün olmayan sorunun cevabi pek cok insani ilgilendirir..
Sevgilinin varolmasiyla tatmin olan duygularinizin varligini, bir miktar zaman parcasi bir süre sonra görünmez kilar. Görme eyleminin güzelligini, önemini ayni sekilde uzunca bir zaman sahip oldugunuz icin unuttugunuz ve ancak kör oldugunuz zaman algilamaniz gibi.. Sevgili de kendisini cokca zaman yoklugunda vareder. Artik tatmin olamayip huzursuz olmaya basladiginizda sevdiceginizin varligi anlam kazanir. Nasil ki, yaninizda olusuyla sizi zaman icerisinde beliren etkileriyle huzursuz edip olumsuz anlamda kendisini hissettirip, "yok olmasini isteyeceginiz varlik" haline dönüsmesi gibi.. Onu yok ederek aciga cikmis bir kac sorundan kurtulabilirsiniz.. Ancak ve ancak tamamen yokoldugunda teraziye koyup bir ölcüm yapabilirsiniz.. Size verdigi huzursuzluk miktari ile tatmin ettigi duygularinizin toplami savas eder.. Sonucunda ona olan özlem ya da yoklugundan duyulan sevinc dogar.. Ama iste sevgililer bir ayliktir, bilemedin üc, olmadi alti .. abarttin bir yil, cok daha fazla delirdin üc yildir sevgilisin. zaman dilimi üc yilliktir, hayatiniza giren farkliliklarin toplami üc yilda olusmustur, size kattigi farkliliklarin tamami üc yil icerisinde varoldu. Dolayisla toplamda miktari cok degildir, bir baska sekilde aci da olsa gidisi, diger türlü olmaya alisabilirsiniz.. Zor olsa da insanoglu alisir..
Ülkede yasam ya da ülkeyi terkeylesiye kadar sahip oldugunuz toplumsal kosullar icerisinde yarattiginiz kendiniz de sevgili gibidir, öyle özlersiniz. ve bir sevgili gibi, baska bir insan gibi algilayacak kadar yabancilasir, koparsiniz kendinizden.. Ama iste gören gözünüzün ölümcül anlami gibi 24 yil icerisinde dogar dogmaz sahip oldugunuz binlerce anlam vardir, ancak ve ancak tamamen o toplumsal kosullarin yok olmasiyla algilayabileceginiz.. o kadar coktur ki, sizi oradan biktiran, gittiren huzursuzluklarin karsiliginda her daim "özlem" galip cikar.. Sevinemezsiniz kuyruklardan kurtulup her türlü isinizin yokusa sürülmesinden kurtuldugunuza.. Zira kurtuldugunuz bir tek o degildir. En önemlisi yokolan pek cok seye sahip oldugunuzu dahi ancak o zaman anlarsiniz.. Dolayisla "gideyim" derken aslinda tam olarak neyden vazgectiginizin farkinda degilsinizdir..
Ilk ayrilik aninda aci fazladir, henüz dönüsüm baslamamistir.. Buyuk bir bölümünüz asina oldugunuz kimliginizdir hali hazirda. Ama iste bu yüzden baslangictaki uyumsuzluk daha cok hissedilir.. Sonra degisim baslar.. Baska biri olursunuz ,en kötü de bunu farkedip istememenizdir. Ama baslar.. Sonra bir gün bir bakarsiniz ki elinizde hicbir sey kalmamistir. Ne oldugunuz yerde kalip sürebileceginiz sorgusuz/sualsiz bir yasam, ne de geriye dönüp entegre olabileceginiz gecmisiniz.. Artik biraktiginiz yer, geldiginiz yerden daha yabancidir size.
Eger yurt disina giderseniz mesleki acidan suphesiz ki daha iyi bir egitimden gecip, daha güzel tecrübeler edinirsiniz. Saf bilgi acisindan Karl Marx'i, Goethe'yi, Kant'i, Schiller'i, Schopenhauer'i ve saysam daha binlerce satira sigmayacak adamlari orijinal dilinden okuyabilir, bu acidan da bir gelisim saglayabilirsiniz. Velakin asla ve asla kisisel gelisim acisindan daha iyiye dogru adim atamazsiniz. Gecmise oranla yüzeysellesmeye zorunlu kiliniyorsunuz. Bu isimleri okuyabilmek icin ögrenmek zorunda olacaginiz dile ayiracaginiz vakti belki baska ülkenin insanca yasama kosullarindan dolayi insana biraktigi vakit ile geri kazanabilirsiniz amma velakin bir baska kültüre olan yabanciliginiz sonrasi sizin yüzeyinizin biraz daha icerisine hitap edecek hicbir sey yoktur özünde. Hicbir dilde iletisim, ana dilinizdeki gibi degildir. Iliskileriniz yüzeysel kalacaktir, size aslinda kimse dokunamayacaktir.. Kendinizden bir parcayi, az bildiginiz bir dil ile anlatmak zorunda kalmak gibi hep kaba hatlariyla karsi tarafa vereceksiniz. Elbette tüm bunlarin hemen hepsi yasadiginiz kültüre ne kadar eklemlendiginiz ile ilintilidir. Daha baska bir ifadeyle, yazinin basindaki müzigi dinlerken hissetiklerinizi karsi taraf hicbir zaman anlayamayacaktir, ama zaten Pink Floyd -cok iyidir o ayri - ve türevlerinden baska bir sey dinlemiyorsaniz belki de kendinize kavusacaksiniz o cok baska..
9 Mayıs 2008
Trapattoni.!
I speak All Sprachen postunda konu incelenmisti ve yorumlarda Alper Öcal Video'yu istemis, biz de bulduk. Siz de eksik kalmayin.
"Isse schwer, but we have gute Chance."
"The players are good and is eine große challenge"
"The stark, the hart"
"We have to friend be for our work I am trust."
Ayrica youtube yorumlari da okunmalidir diye ekliyoruz.
Ribery Röportaji
Spox: Franck, Ne kadar zaman sampiyonlugu kutladiniz ?
Franck: Cok uzun bir süre degil. Hepimiz bir restorantta bulustuk ama kutlama kisaydi. Elbette son lig macindan sonra cok baska olacaktir.
Spox: bir istisna yapip bir yudum bira /(weissbier) alir misiniz ? (Ribery müslüman ve alkol icmiyor)
Ribery: Eger alkolsuz olaniysa belki alirim. Benim eglenmem icin alkole ihtiyacim yok. bu yüzden cok kolay bir sekilde alkoldan uzak tutabiliyorum kendimi.
Spox: Sizin icin bu sampiyonlugun önemi nedir ?
Ribery: Cok fazla.. Cünkü bu kariyerimdeki ilk sampiyonluk. Su zamana kadar aldigim en buyuk kupaydi. Ben bir yil önce Münih'e pek cok kupa kaldirmak icin geldim ve simdiden iki tanesini kaldirdim. Bu sekilde devam etmeli..
Spox: Bu kupayi hakettiginizi düsünüyor musunuz ?
Ribery: Kesinlikle.. Eger bakarsaniz basindan sonuna kadar önde götürdük ligi. iyi oynadik ve süreklilik vardi. Sonbaharda zor bir dönemi atlattik, cok basarili olamadik o ara. Sadece 2 mac kazanabilmistik. Her üc günde bir mac vardi ve bu fizik olarak bize biraz agir geldi. Yeteri kadar hazir degildik. Bu yüzden devre arasi bize cok iyi geldi. hizli bir sekilde ritmimizi yakaladik ve takipcilerimiz ile mesafeyi actik.
Spox: hic Sampiyon olamayacaginizi düsündünüz mü ?
Ribery: Hayir hicbir zaman.. takimda iyi bir hava olmasi cok önemlidir, takimin kendi icindeki uyumu.. . buyuk baski altinda kalir iken dahi saka yapmayi hicbir zaman unutmadik. Sorumluluklarimizin üzerimizde yarattigi baski cok buyuktu. Ben her zaman icin bu kupayi kazanacak potansiyele sahip oldugumuza inandim.
Spox: Oynadiginiz ilk yil icin kendinize nasil bir performans cizelgesi cikariyorsunuz ?
Ribery: Performansim ilk defa sezon boyunca üst seviyedeydi.. Önceden sadece dönem dönem parlardim ama bu sefer sürekliligim vardi ve devre arasi bana cok iyi geldi.
Spox: En iyi oldugunuz Bundesliga Maci ?
Ribery: En basindaki Bremen maci. (4-0 yenmislerdi, ilk devrenin daha henüz ikinci maciydi) Ilk dakikadan itibaren üst düzey bir performans gösterdik. Kisisel olarak da benim en iyi macimdi.
Spox: Bu 21.sampiyonlukta hangi oyuncunun en cok payi vardir ?
Ribery: Oliver Kahn. O gol atmadi elbette ama her zaman en üst düzeyde konsantre ve ciddiydi. Demichelis'de belirtir , sezon boyunca cok iyi bir performans gösterdi ve cok fazla "istekliydi". her maci kazanmak istiyordu. istisnasiz her rakibi yenebilecegine inaniyordu ve her rakibi de ayni oranda ciddiye aliyordu. Ve tabi ki Luca Toni.. oyunda onu az görürsünüz ama islevi coktur ve gol icin her zaman o en iyisidir. O bizim takimin golcüsü ve bizim icin cok önemli.
Spox: Oliver Kahn icin bir kelime daha, 39 yasinda ve kariyerini sona erdiriyor ?
Spox: Söylemek isterim ki onunla bir yil ayni takimda oynamak, meslektasi olarak calismak benim icin sereftir. O cok buyuk bir kaleci.Takimin gerideki görünmez kahramanidir ve bazen takimdaki uyumu, birlikteligi saglamakla yükümlüdür. Kimi zaman sacma bir seye ölümüne güler ve bazen de cok ciddidir ama takimda herhangi birisi konsantrasyon sorunu yasiyorsa, Kahn bunu mutlaka halledip onu takimin icine dahil eder.. Onda inanilmaz bir kazanma istegi vardir ve seneye onu cok özleyecegiz. (Kahn'in belki de en önemli misyonu ayni sekidle tuncay veya Hakan Sükür gibi takimi motive etmesi, birligi saglamasidir ve bu bakimdan cok özleyecektir Bayern onu. Elber'de keza deginiyordu ben de deginecegim ilerideki postlarda)
Spox: Hitzfeld de sezon sonu münihden ayriliyor..
Ribery: Onun icin mükemmel olacakti eger biz uc kupayi da kaldirabilseydik. Bu da teknik adamimiz icin cok hos bir veda olacakti. Yine de sampiyonluk önceligimizdi bizim. Bu yuzden yine bayerni güzel bir sekilde terkedebilir. Ben kisisel olarak onunla cok iyi anlastim. Onunla cok kez sakalastim ve benim icin her zaman orada "o" vardi.Bu klup icin inanilmaz seyler basardi ve tekrardan büyük bir saygi ile...
Spox: 1 haziranda Klinsmann yeni teknik adma olarak geliyor, seviniyor musunuz (bu da nasil soruysa)
Ribery: Kesinlikle (ne diyecekti ya) Yalniz su kesindir ki baslangicta baski altinda olacaktir.(ben de ayni sekilde düsünürüm ) Biz iki kupa aldik ve bir sonraki sezon daha iyi olmak cok da kolay degil. Klinsman ile iyi bir uyum yakalamak zorundayiz ayni basariyi bir daha yakalamak icin. Pek cok insan Klinsmann ile bizim cok basarili olacagimizi düsünüyor..
Spox: Kadroyu daha iyi basarilari yakalamak icin yeterli buluyor musun ?
Ribery: Umuyorum ki yeni oyuncular takima kazandirilacaktir. Daha da güclenmemiz gerekecek. Eylülden sonra sampiyonlar ligi basliyor ve bu UEFA kupasindan farkli bir dünya. Güclü olmaliyiz ve daha iyisini yeni oyuncular da katilirsa verebiliriz.
Spox: Sana göre hangi bolgeyi güclendirmeli Bayern.. ?
Ribery: Bu benim alanim degil ve Klinssmann'in dogru yeri güclendirecegine eminim.
Spox:Gecenlerde Uli Hoeness Bayern takiminin su an icin avrupanin en iyi sekiz klubu arasinda gördügünü söyledi. Zenit depreminden sonra hala bu söylemin altina imzani atar misin ?
Ribery: Biz duble yaptik ve UEFA kupasinda da yari finale kaldik. Bence zamana birakmakta fayda var. Biz en iyi sekiz takim arasinda miyiz bunu gelecek sezon gösterecektir.
Spox: Ilk devre icerisinde Bayern'in gercek bir lidere ihtiyaci oldugunu soylediniz, hala bu fikirde misiniz ?
Ribery: Ikinci devre takim icerisinde hiyararsi gelisti. Kahn,Demichelis ve Van Bommel gibi oyuncular lider oldular ve önemli bir sey oldugunda onlar hallediyorlar.
Spox: Bir yildan beri Bundesligada oynuyorsunuz. En cok hosunuza giden sey nedir ?
Ribery: Ben her takimin gol atmak icin cabalamasina hayran kaldim. Elbette bu yüzden cok daha fazla serbest alan oluyor. Benim gibi ofansiv oyuncu icin cok iyi bir ortam. tadini cikariyorum. Stadyumlar gercekten harika ve bu zamana kadar hep kapali gise mac yaptik ve elbette atmosferi de harikaydi..
Spox: Hangi takimlardan etkilendiniz ?.
Ribery: Özellikle Hamburg ve Schalke'den. Hamburg iyi bir takim. Onlara karsi oynamak oldukca zor cunku iyi organize olmus bir takim. takimda pek cok güzel oyuncu var mesela Van der vaart gibi.. Schalke'nin de oyun stili cok hosuma gitti. Elbette Stuttgart'i da icine katmak isterim. Ikinci devre onca sakatlik sonrasi muhtesem bir performans gösterdiler.. toplamda Stutgart cok güclü.
Spox:Bundesligadan buraya gelesiye kadar tanimadiginiz hangi oyuncular sizi etkiledi ?
Ribery: Mario Gomez. Stuttgart'in golcüsü. Cok iyi bir forvet. Bir sürü gol atti ve cok az zayif yani var. Komple bir golcü. Bunun disinda Schalke'den bordon'u cok güclü buluyorum. Onda hosuma giden ise hicbir zaman maci birakmiyor ve her seyini takima veriyor. Her zaman yüzde yüz ile oynuyor. Inanilmaz profesyonel..
Spox: 2006 dunya kupasindan sonra da pek cok bundesliga stadini gördünüz. En cok hosunuza gideni hangisi ?
Ribery:Benim yasadigim en iyi atmosfer Hamburg ve Schalke'deydi. Stadin kendileri de ayni sekilde süperdi.
Spox : Bayern'de kesinkes kalacak misiniz ?
Ribery:Kesinlikle. 2011'e kadar sözlesmem var. Burada kendimi iyi hissediyorum ve henüz baska bir takimi düsünmedim.
8 Mayıs 2008
Hiyaaaaat.!
I Speak All Sprachen.!
Bir dönem almanlarin agzina sakiz olmustu, "ich habe fertig" cümlesi.. Sevgili Trapattoni gramerde cok ciddi bir hata yapmisti. "Sein" ve "Haben" fillerini karistirarak.. Almanca ingilizceye benzer aslinda, bir baska acidan gerek artikelleri ve baska bir dilde olmayan yardimci fiilerinin eylemin cok da kategorize edilemeyen özelliklerinden kaynakli degisim haliyle ayrilir. Ingilizceden dolayi almancaya biraz daha cabuk yaklasan insani da bu ayrimlar vurur. Ve "ich habe fertig" cok buyuk bir hatadir. "Ich bin fertig" dogrusudur.. "Habe" ya da "bin". Bunu belirleyen de yüklemin niteligidir. Biraz olsun almanyada yasamis bir insan bunu cok cabuk bir sekilde kavrar isin asli. Ya da iki aylik temel kursa gitmis olan da keza anyi sekilde.. Ama iste siz bunu basin toplantisinda bu sekilde dile getirirseniz, tarihe gecersiniz haliyle..
Insanlar ülkemde Terim ile dalga geciyor. Efendim Trapattoni bu hatasiyla kalsa, yine iyi. Irlanda maci öncesi her ne hikmetse Inter, Juventus, Milan, Bayer Munih gibi devleri calistirmis olan teknik adam tercüman olmadan basin toplantisi düzenlemeye devam ediyor. irlandanin 2010 Dünya kupasi icin sansini degerlendirdigi sirada üc dili birden ayni anda kullaniyor. " Isse schwer, but we have gute Chance." Oyunculari hakkinda "The players are good and is eine große challenge". " "The stark, the hart." ya da Yardimcisi ile olan iliskisini "We have to friend be for our work I am trust" Fatih Terim bunun onda birini yapsa.. Ki ben Fatih Terim'in varolan ingilizcesini begenmistim. En azindan böyle hatalar hicbir zaman olmamisti. Belirtmekte yarar var, yukaridaki demecler tamamen gercektir, gercekten boyle bir sacmalik yasanmistir, asagidaki ise 11Freunde'nin yaraticiligidir. Ben cok güldüm, belki siz de biraz diye getirdik buraya..
Giovanni Trapattoni: Buongiorno. This is Trapattoni speaking, Trainer of irische Nationalteam.
Lothar Matthäus: Grüß dich, Mister. Hier ist der Loddar! Kann ich ein Inderview ham’? Ich bin doch jetzt Exberte...
Trapattoni: Si, si. Aber in English. Ich musse uben! Die collega von die Press haben lustig gemacht über mich nach meine speech in Ireland. They think, I am an Idiot. Trapattoni ist nicht ein Idiot!
Matthäus: Du musst wissen, Trap, my English is not very good, my German is better …
Trapattoni: You have been in Amerika, äh, New York! Du hast played Meisterschaft there, hast alleine Match gewonnen! Ich bin müde zu hören, du sprichst kein English.
Matthäus: Das stimmt schon, I not use the months there for learn English, for understand all questions.
Trapattoni: English is very important in European. Genau wie Französisch, Spanish, Deutsch. The stark, the hart.
Matthäus: Wie bitte?
Trapattoni: You stell the Fragen, I will answer. Pronto!
Matthäus: Okay, erste Frage. If you have a little bit lucky, can you win the championship, the WM-Qualifikation 2010?
Trapattoni: Isse schwer, but we have gute Chance.
Matthäus: Wenn du scheiterst, tun sie dich kritisieren...
Trapattoni: Si, si, is normal, is normal. I know I live again with the Kritiker. Is very important.
Matthäus: Du hättest auch nach Israel gehen können. Eine echte Herausforderung! Viel schwerer, als in Deutschland zu trainieren. Das kann ja jeder!
Trapattoni: Attenzione, Lothar. Ich bin sometimes impulsive, I say what I think, und what I think is: Du hast viele collega, Lothar, viele nette collega! Hast du gesehen Bayern, hat trainiert Hitzfeld, oder trainiert Klinsmann oder Matthäus? Du beklagst mehr als trainieren!
Matthäus: (beleidigt) Ich hab auch eine Offerte von den Bayern gehabt.
Trapattoni: Offerte, offerte! Seitdem du nicht mehr bist in Platz, ich hören immer nur offerte! Weißt du, warum nobody in Bundesliga will haben dich als Trainer? Because you talk wie eine Flasche leer!
Matthäus: Wie bitte?
Trapattoni: Ein Trainer sagen was sehen in Platz! Matthäus sprechen nicht richtig Deutsch, nicht English, nicht Französisch. I speak all the Sprachen – simultaneamente! Isse multilingue! Ich bin müde jetzt, erklären dieses Business.
Matthäus: Ein Loddar Maddäus spricht kein Französisch. Kann ich nicht wieder dein Co-Trainer sein, wie damals, in Salzburg? Wir könnten das »Co« ja einfach weglassen... (super espriydi sahsen..)
Trapattoni: No. We have to be friend for our work I am trust.
Matthäus: Na gut. Tun wir dann mit dem Interview weitermachen?
Trapattoni: Ich habe fertig.
7 Mayıs 2008
Bremengiller
Bremen Klubu VW ile sponsporluk antlasmasi imzaladi. Yani sudur futbolcular artik VW sürecek. 1 hazirandan itibaren gecerli olan antlasma geregi her futbolcu bir sekilde VW markasi ile yollarda hiz alacak.. Klup bu antlasmadan yaklasik 1 milyon euro kazanacak..
Naldo, Lamborghini Gallardo'sundan
Sanogo, Maserati Gran Turismo'sundan
Diego, Mercedes SL'inden
Frings, Ferrari 612 Scaglietti 'sinden
Mesut Özil'de BMW X5'inden vazgecip
Golf sürecekler..
Bayern, Schalke, Hertha, Wolfsburg'dan sonra Bremen de araba konusunda tektiplesecek..
Frings simdiden secimini yapmis, VW fox alirim artik diyor, Klasnic ise sallamiyor. Bu yeni yilda sözlesme imzalayacak veya devam edecek olanlar icin gecerlidir, benimkisi 30 haziranda bitiyor.. Eh, klup doktorunu mahkemeye verdikten sonra olasi gelismelerin farkinda..
Naldo, Lamborghini Gallardo'sundan
Sanogo, Maserati Gran Turismo'sundan
Diego, Mercedes SL'inden
Frings, Ferrari 612 Scaglietti 'sinden
Mesut Özil'de BMW X5'inden vazgecip
Golf sürecekler..
Bayern, Schalke, Hertha, Wolfsburg'dan sonra Bremen de araba konusunda tektiplesecek..
Frings simdiden secimini yapmis, VW fox alirim artik diyor, Klasnic ise sallamiyor. Bu yeni yilda sözlesme imzalayacak veya devam edecek olanlar icin gecerlidir, benimkisi 30 haziranda bitiyor.. Eh, klup doktorunu mahkemeye verdikten sonra olasi gelismelerin farkinda..
5 Mayıs 2008
Tassimo & Nespresso
Mumbai
Sampiyonluk Kutlamalari
Ercan Saatci Geyigi
Ercan Saatci, bugün kendisine yönelik tepkilere bir cevap vermis. Hemen her insanin yazdigi yazinin anlamsizligi üzerine anlasmasi sonucu "u" dönüsü gerceklestirmis ve ben sandiginiz gibi öyle bir imada bulunmadim mesajini veriyor. Kendisini temize cikarabilir aslinda. Öncelikle bugünkü yazisina tepkilere neden olan kose yazisinin "bir bölümünü" akrarak baslamis.. Ben bunu dedim ne var bunda derken bir cümle eksik sekilde alintilamis. Iste o cümle de ayni zamanda kendisinin öyle bir ima yapmadiginin ispati olabilecek öneme sahip. neden onu tekrarinda eksiltmis anlayamadik. Anladik da anlamamazliktan geliyoruz.. Bugünkü yazisinda "Ben sadece bunlari soyledim" derken soyledigi bölümü su sekilde gecmis.
"
Ercan SAATÇİ
FENERBAHÇE’nin başlattığı çok aktivite diğer kulüpler tarafından da takip ediliyor...
Fenerbahçe taraftarı, her türlü özel karşılaşmada mutlaka tribünlerde bir aktivite yapar. Buna özen gösterilir. En ince ayrıntısına kadar düşünülür... Güzel ve manalı bir fotoğraf çıkar ortaya. Dün, Fenerbahçeli taraftarların oturduğu kale arkasındaki G.Saraylı taraftarlar da bu derbi için bir organizasyon yapmışlar... Üstelik oldukça renkli bir karton gösterisi organize etmişler! Sadece renklerle ilgili biraz kafam karıştı... Sarı ve kırmızı kartonları anladım ama yeşil rengin sarı kırmızıyla aynı tribünde olmasını anlayamadım? Arada biraz da beyaz renkli kartonlar vardı... Meksika bayrağı desem sarı var o yüzden değil... G.Saray’ın renkleri desem o da değil, yeşilin ne işi var orada? Anlayamadık..."
Insanlarin kuskulanmasini saglayan en son cümlesini de eksilterek toplumu, onca insani "salak" yerine koymaya calisiyor. Soyledir aslinda yazinin son bölümü.
" G.Saray'ın renkleri desem o da değil, yeşilin ne işi var orada ? Anlayamadık... Maçtan önce F.Bahçe taraftarının o trübüne yaptığı tezaruhatı yazmayacağım, ama manidardı doğrusu..."
Nedir abi manidar olan o tezahürat.. ? Senin bazi seyleri anlayamamani anlamli kilacak olan Fenerbahcenin yaptigi tezahürat nedir ? Bunu aciklayarak aslinda her seyden siyrilabilirdi. Manidar.. Yani taraftarlar da senin gibi yapilan kareografinin renklerini anlamsiz buldu ve buna yönelik tezahürat yapti da onu mu dile getirdin ? Burasinin acikliga kavusturulmasi gerekir gibime gelir.
Velakin köylü kurnazligidir yaptigi baska bir sey degil. Abuk subuk bir sekilde spora siyaset katan bir adamdir velakin beni sinirlendirmez, cokca zaman güldürür.. hatta söyle güldürür ---->
Maci kayinpederinin evinde izlemis. Ertugrul Özkök yani. Muhtemelen orada da ayni sekilde sorgulamistir pankartlari ve renklerini.. Ve orada da bir anlasma söz konusu olmus olacak ki bunu kosesine tasiyor. Bir allahin kulu " ya olm manyak misin galatasaray gibi bir klup boyle bir imada bulunabilir mi deli misin nesin" dememis.. diyememis.. Bu daha da ilginc olsa da cok da üzerinde durulacak bir konu degildir. Bazi insanlardan nefret dahi edemezsiniz. O derece önemsizdir ki Ercan Saatci, Ertugrul Özkök.. Ayse Arman'i okurum önce, sonra yetmemisse bu adamlari..
"
Ercan SAATÇİ
FENERBAHÇE’nin başlattığı çok aktivite diğer kulüpler tarafından da takip ediliyor...
Fenerbahçe taraftarı, her türlü özel karşılaşmada mutlaka tribünlerde bir aktivite yapar. Buna özen gösterilir. En ince ayrıntısına kadar düşünülür... Güzel ve manalı bir fotoğraf çıkar ortaya. Dün, Fenerbahçeli taraftarların oturduğu kale arkasındaki G.Saraylı taraftarlar da bu derbi için bir organizasyon yapmışlar... Üstelik oldukça renkli bir karton gösterisi organize etmişler! Sadece renklerle ilgili biraz kafam karıştı... Sarı ve kırmızı kartonları anladım ama yeşil rengin sarı kırmızıyla aynı tribünde olmasını anlayamadım? Arada biraz da beyaz renkli kartonlar vardı... Meksika bayrağı desem sarı var o yüzden değil... G.Saray’ın renkleri desem o da değil, yeşilin ne işi var orada? Anlayamadık..."
Insanlarin kuskulanmasini saglayan en son cümlesini de eksilterek toplumu, onca insani "salak" yerine koymaya calisiyor. Soyledir aslinda yazinin son bölümü.
" G.Saray'ın renkleri desem o da değil, yeşilin ne işi var orada ? Anlayamadık... Maçtan önce F.Bahçe taraftarının o trübüne yaptığı tezaruhatı yazmayacağım, ama manidardı doğrusu..."
Nedir abi manidar olan o tezahürat.. ? Senin bazi seyleri anlayamamani anlamli kilacak olan Fenerbahcenin yaptigi tezahürat nedir ? Bunu aciklayarak aslinda her seyden siyrilabilirdi. Manidar.. Yani taraftarlar da senin gibi yapilan kareografinin renklerini anlamsiz buldu ve buna yönelik tezahürat yapti da onu mu dile getirdin ? Burasinin acikliga kavusturulmasi gerekir gibime gelir.
Velakin köylü kurnazligidir yaptigi baska bir sey degil. Abuk subuk bir sekilde spora siyaset katan bir adamdir velakin beni sinirlendirmez, cokca zaman güldürür.. hatta söyle güldürür ---->
Maci kayinpederinin evinde izlemis. Ertugrul Özkök yani. Muhtemelen orada da ayni sekilde sorgulamistir pankartlari ve renklerini.. Ve orada da bir anlasma söz konusu olmus olacak ki bunu kosesine tasiyor. Bir allahin kulu " ya olm manyak misin galatasaray gibi bir klup boyle bir imada bulunabilir mi deli misin nesin" dememis.. diyememis.. Bu daha da ilginc olsa da cok da üzerinde durulacak bir konu degildir. Bazi insanlardan nefret dahi edemezsiniz. O derece önemsizdir ki Ercan Saatci, Ertugrul Özkök.. Ayse Arman'i okurum önce, sonra yetmemisse bu adamlari..