11 Mart 2009
Degisim.!
Zitlarin savasimi derler ya, diyalektigin de ince dokusudur bu, yasamimin kisa özetidir aslinda. Medeniyetin besigi dedikleri yer nasildir bilmem ama benim köyüme göre oldukca medeni olan bambaska bir ülkede dogduguktan alti ay sonra sahip oldugum o dönemki kosullarin zittina dogru sürüklenmeye baslamisim ki bugün dahi durdurabilmis degilim bu kader yolculugunu. Almanyadan köye dogru gecisin bebe halime yasattigi nedir bilmiyorum cunku hatirlamiyorum ama hicbir sey olmamis gibi tavir takinmis olabilecegimi düsünmüyorum zira pampers baska bir sey, caput cok baska. Küveytte yikanmak ile derede cimmek ayni sonucu verse de ayni etkiyi vermedigi kesin bünyeye.. Rahmetli Ninemin simardikca kafamdan asagi boca ettigi kaynar sulara bile ses cikarmayacak ölcüde sessiz bir cocukluk gecirir iken bugün gördügünüz üzere beni kimse susturamiyor. Suyu cesmeden aldigimiz, derelerinde cimdigimiz köyden izmir denilen böyük sehrin en zengin evlatlarinin bir miktar para karsiligi gidebildigi kolleje dogru yollandigimda anlamaliydim aslinda bu oyunun hic bitmeyecegini.. Medeniyetten tas devrine ordan burjuva devrimine dogru anlik gecislerle bozuldu ki ruhumuz saglam durmak cok zordu aslinda.. Cem yilmaz da askerde yasadigi bu gecislerden sakayla karisik dengesinin sarsildigini söyler iken belki sadece ben gülememisimdir o zamanlarina..
O zamanlar dogudaki macar köyünden bes dag arkadaki cerkez köyüne kadar interstari mac seyretme adina kovalayabilir iken , hani o iorfanin oynadigi ilk ve tek besiktas macini seyretme gayreti esnasinda o insanlarin kahvehanelerine girip cay icebilecek kadar özgür iken köyümde, yan odaya gitmek ya da yatagimdan kalkmak icin dahi belletmen adi verilen zibidilerden izin almak durumunda kaliyordum yeni sehrimde ve üstelik en önemlisi birden oluyordu bu degisim.. Cok günün sabahina devrimlerle uyanmisimdir geride kalan otuz yilin icerisinde ve her seyin fazlasi her zaman zarardi..
Önüme koyulan yemegin suyuna ekmegi banarak yerken saga sola dökmekten hic imtina etmez iken herhangi bir ekmek parcasi ile sulu yemegin sulu kisminin birlesmesi halinde kucuk capli ikazlardan anlamadigim kelimeler ile üzerime gelinmesine neden oluyordum ve ben gercekten anlamiyordum cok seyi Misal..
.."Ebeni sikeyim" diyene öyle bir kafa atiyordum ki okuldan atilmasam da bu yüzden cesitli garip psikolojik testlere sokuluyordum. Söylenilenlerin onda dokuzunu anlamadigim icin anlasamiyorduk da ruhsal dengemi arayan ruhsuz hekimlerle.. her aksam "ebem nerde ?" diye aglarken onlara babaannemin yoklugunun yarattigini hüznü de anlatamiyordum haliyle durduk yere neden dellendigimi de.. Ben ve Onlar iki baska türün evlatlariydik.. .. Daha sonra köyümdeki insanlar ile ben seklinde degisecekti bu ayrim ve ben ve digerlerine kadar gidecekti ki en kötüsü hic bitmeyecekti bu yasamin bir ucundan digerine dogru isik hiziyla gecisler..
Ilkokul yurdunda her saniyem programlanmis ve kontrol altinda iken yaklasik üc ay sonra gecis yapacagim yerde koca haftasonu yek basimiza kaliyorduk. Özgürlük ve Esaret daha dogrusu zit kutuplarin ayrimi bir sinif farki ile birbirlerinden ayriliyordu. Bir öyle iken birden tam zittinda buluyorduk kendimizi.. Daha dün aksamin güzel vaktinde yataga zorla sokulup gözlerimizin kapanip kapanmadigi kontrol edilirken birden gece yarisi esrarkeslerle muhabbet eder buluyorduk kendimizi.. Böyle bir gecis olur mu, böyle dengesizlik ?
On küsür yil boyunca her aksam istedigi televizyon programini misal parlement sinema klubunde sunulan filmi sonuna kadar seyredebilen her insani, istedigi zaman disariya cikabilen her arkadasimi kiskanmis iken birden bire yurdun disinda hepsinden özgür olup kiskandigimin da ötesine kavusuyordum yeni ciktigim evimde. Sahip olduklarimi birakip eksiklik cektigim her seye sahip olarak ilerliyorduk ki cok baska büyük degisime dogru da bu sekilde yol aliyorduk aslinda..
Ögrenci evimde üc kurusu denklestirip menemen yapmak adina iki yumurta almak icin cirpinirken on yillik arkadaslarimla, o döneme damga vuran sorunlarimin cözümü olan ülkeye dogru yol aldiktan sonra insanlari bir bir karsima alip o paylasimi bir daha yasamak icin caba sarfediyorduk trilyon tane menemen yapacak paranin yaninda.. Bes yil önce bugün sahip olduklarima özlem duyarak yasar iken daha mutlu ya da daha mutsuz degildim..
Yaklasik yirmi bes yil boyunca sürekli arkadas, dost ve bunlarin yarattigi ortamin icerisinde ailesiz olarak kalirken bugün ailemin disinda tek bir insanoglu yok yanimda. Kivrandigim ise simdi konusmak, iki kere düsünmeden anlasilabilir duygusuyla konusmak, buraya yazar gibi bir insana konusmak, yirmi dört yil boyunca sahip olduguma tekrardan ulasma cabasi.. Yer yer de aileden uzak kalmak.. Dün neydik bugün ne olduk türküsünü olumlu ve olumsuz anlamda insan yasami boyunca milyon kez tekrar etmek zorunda birakilir mi ? Birakilirsa peki ne olur ?
Toplamda tüm bu gecisler "romantizmi kesfeden burjuvazi, gercegi ülküsellestirerek carpitmaktadir" diyen Marx'dan yillar sonra algilayabildigim "Carpitilmamis yasamin geriye kalan tek imgesi ölümdür" diyen Adorno'ya dogru dönüsen yasam biciminin bir baska ifadesi oldular.. Cok seye sahip olmaktan ziyade az seye ihtiyac duymayi da böyle böyle ögrendik..
.. ne diyordum ben ? Hicbir sey. Hicbir sey dememek icin bu kadar yaziyorum cogu zaman. Artik gecmise göre oldukca korkusuz ve kaygisiz bir hayat sürüyorum, onu diyordum . Nereye düserse düssün yolumuz mutlaka onun icerisinde bir sigara icimlik, sicak bir kahvelik tat vardir mutlaka..
Insanligin kosullarinin degisimi adina ankarada meydanlarda, alanlarda oldugum günleri dahi unuttum bugün ben. O insanlik bilirim ki hangi kosula evrilirse evrilsin cok kisa bir süre sonra bir öncekinin acisinin yarattigi güzel günler biter bitmez yetinememeye baslayacaktir. Ola ki elinden birisi herhangi bir kazanimini almadigi sürece o an sahip olduklarinin farkinda dahi olmayacaktir. Bugün otobüsle yolculuk ettiginiz icin seviniyor, ayri bir sekilde mutluluk duyuyor musunuz ? Dedem, Balikesirden Manisaya gitmek icin yürür idi. Yapilan her türlü yeniligin, devrimlerin aslinda keyfi bir öncesinin yasattigi zulmü kadardir, iste bu yüzden ben cok fazla seye sahip olmak, baska kosullari yaratmak istemiyorum.. Cok "sey"den keyif almadigim gibi herhangi bir "seyin" de eksikligini cekmiyorum.. Mutsuz oldugum kadar mutluyum. Sonu bastan görüp cakiliyorum koltugumun en güzel yerine.. Az sonra sampiyonlar ligi baslayacakk cünkü..
üstad şarkının ismi ne, kim söylüyor? bi de senin gibi güzel insanlar hiç sıkılmaz umarım yaşadıklarını, düşündüklerini anlatmaktan..
YanıtlaSilTskler Allessandro del Piero. Sarkinin adi "Sigur ros - gong".
YanıtlaSilyazinin ozeti benim icin "trilyon tane menemen yapacak paranın yanında..." dır. ikinci cumhuriyetci gibi konusmayı sevmem ama keyifli bir yazı, eline saglık!
YanıtlaSilTeşekkürler borges birader güzel yazıydı.
YanıtlaSilbu yazının başknetinde buluverdim kendimi.
YanıtlaSilellerine sağlık
Serdark: neden oraya takildiniz bilmiyorum ama sunu söylemeliyim ki zitligin anlatimi icin o ifade kullanilmistir, ben tesekkür ediyorum.
YanıtlaSilJoe jonese atesdagli: Ben aciyi, siz de belki benzer acilardan türetilmis o gülüsü yaziyorsunuz cogu zaman.. Ben derim ki bol bol yazin, biz de okuyalim, okusun insanlar..
SembolisT: tesekkürler efendim..