22 Nisan 2009
Liverpool - Arsenal: 4-4
Siz benim neye dikkat kesildigimi biliyor olmalisiniz artik. Ben bu maci yorumlamayi reddediyorum her seyden öte. Zira benim aciklayabilecegim seyler degil bunlar. Arshavin'e gelecegim ama bundan da öte böyle bir tempo nasil olabilir ? Liverpool bu kadar baskin oyununu ve presi doksan dakika boyunca nasil yapabilir ? Sampiyonluga oynuyor, kendi evinde ve son derece güclü motivasyonlar söz konusu ama bunlarin hicbirisi bu tempoyu aciklamaya yetmez..
Tamam, burasi Premiere Lig. Bazi seyleri kabul ediyoruz zaten.. Efendim topa sahip olup oynama süresi 0,7 saniyelerin dahi altinda. Almanyada en iyisi 1,1 saniye. Ya da paslarin isabet orani, topun oyunda kalma süresi ve her oyuncunun topa türkiye süper ligindeki en iyi on numara kadar hükmedebiliyor gercegi ve elbette bunlarin dogurdugu baska bir futbolu.. Ama bana bu tempoyu yine de aciklamiyor.!
Arsenal oynamadi, Arsenal iyi bir transfer yapmisti sadece..
Su yukaridaki golü Arda Turan'in da seyretmesini istiyorum ben. Arshavin'in attigi son gole bakin.. Yirmi kez tekrar tekrar izleyin. Ben ayni pozisyonda Arda'nin normal gücünden düstügü icin cok net golü üstelik karsi karsiya kalip da gücsüz düsmesinden atamadigini bilirim. Bir adam o depari macin o dakikasinda nasil atar yahu ? At yarisinda son düzlüge geldiginde rakiplerini ekarte edecek hiza ulasan at gibi geriden gelip rakibini gecti.. Benzer kosulari Ribery'nin de gerektigi yerde yaptigini da ekleyelim, budur efektif ve etkili oyuncu. Bu macin benim icin en güzel keyiflerinden birisi bu kosu anini seyretmek oldu.. Eger Arshavin doksan dakika oyunda bassa bu golü atabilmesi mümkün müdür ? Akilli bir sekilde basmasi gereken yerde hucum edip durduk yere geregi yok iken firsat yaratip bu sekilde degerlendirebiliyorsaniz sizden milyon km fazla kosmus takimi sampiyonluktan dahi edebilirsiniz. Cok yerinde hizli bir sekide basip topu kapip attigi bilmem kacinci gol Arshavin'in . Bu mac normal kosullar altinda 5-0 Liverpool lehine bitmesi gerekirdi eger ki orada Arshavin gibi türünün son örnegi bir adam olmasaydi. Sizler yüksek ihtimal tam da orada bulunma sansina sahip oldugunu düsüneceksiniz, ben ise bu gibi golleri bugüne kadar hep attigini ve daha cok atacagini.. Ne ilk, ne ücüncü besinci ne de sonuncu.. Son bir dakika kala böyle bir oyuncuya sahip olma lüksü nedeniyle hicbir sekilde haketmediginiz galibiyete dogru ilerliyorsunuz ve gerek sakatliklardan gerekse acemi hatalardan son golü yiyip bir adamin size tek basina armagan edecegi üc puandan da oluyorsunuz..
Liverpool takimi inanilmaz basti önde. Arsenal gibi ayaga pas ile cok rahat oyunu domine edebilecek gücte bir takim kendi yari sahasindan cikamadi. Bu baskinin bir daha tekrar etmekte fayda var benzerini uzun yillardan bu yana görmedim. Yirmi dakika olur, otuz olur altmisi da gördük da doksaninci dakika dahi böyle diri bir takim.. Arsenal atak gelistiremedi ve türkiye süper liginin büyük takimlarin anadolu takimlari karsisinda kurdugu o dominant oyunu sergiledi sahada.. Arsenal kendi ceza sahasindan cikamadi son yarim saat.. Iki kisi daha koysaydik Arsenal takimina yine de Liverpool baskin oynayacakti sanirim.
Futbolun tek bir dogrusu yoktur. Herhangi bir özelligi sahada cok iyi bir sekidle sergilerseniz sizi basariya götürür. Ama bugün Liverpool, toplamda rakibinin ortalamasindan cok da üstün bir yetenegi olmamasina karsi sampiyonluk umudunun evinde oynamasi ile birlesiminden dogurdugu yüksek tempo ve pres ile rakibine inanilmaz bir fark atti ve fakat yine de yetengin ve aklin karisimi olan bir adama boyun egmek durumunda kaldi..
Böyle bir macin güzelligine dahi herhangi bir ifadeyi de anlamsiz buluyorum. Angelina Jolie cok güzel bir kadin demek gibi bir sey bu ki o bile tartisilir aslinda ama bu mac..
angelina jolie mi? kieron gibbs bile ondan güzel yahu:)
YanıtlaSilmaçın benim açımdan özeti şudur, kendi takımımın, içimde yer etmiş, beni ağlatmış güldürmüş, deli gibi sevinçlere boğmuş hatta babamın hayatındaki boşluğu doldurabileceğine inanmış takımımın maçını yorgan altında sızarak izle(ye)medim...
liverpool-arsenal maçını izlemeyi düşünmüyordum, bir votka içip yatacaktım, ayakta doldururken başladım ve golün olmadığı o ilk 15 dakikadan sonra da bir daha oturmadım...
açıklanabilecek, yetişilebilecek bir şey değil bu... türkiye'den hiçbir takımın asla ve kat'a ulaşamayacağı, bırak ulaşmayı hayal bile edemeyeceği bir çıta... nasıl 100 metreci çıkarmamız mümkün değilse bu futbolu oynamamız da, bu futbolu oynayan en iyilerin arasına karışmamız da mümkün değil... engin ardıç fatih terim için yazmıştı (http://www.sabah.com.tr/2009/04/10/haber,5C1C9CCFFB164F1497F17657E0A839E0.html), her zaman katılmasam da o malumatfuruşa bu konuda kesinlikle katılıyorum...
onlar futbol oynuyor, biz ancak kendi bokumuzla!