20 Eylül 2010
Hamburg Derbisi.!
Pazar sabahı yapılması zorunlu olan işleri hızlı bir şekilde yapıp çayımı koydum.. Demli çay ki her daim yapmam, o güne özel olsun istedim.
Bir futbolsever olarak her maçtan beklentim farklıdır. Misal Schalke-Dortmund maçına başlar iken her şeyden önce futbol beklerim. Dizilişlere bakar, oyuncuların üzerinde biraz göz gezdirir iken işin futbol yönü derbisel açılımından fazladır.. Lakin tam sekiz yıl beş ay sonra ve üstelik diğer 14 karşılaşmanın aksine Millerntor'da oynanılacak olan St.Pauli-Hamburg maçından tek beklentim bir şekilde öyle veya böyle taraf olduğum St.Pauli'nin galibiyetle ayrılmasıydı.. Çok yaklaştılar ve son anda Petric'in mutheşem volesi sonrası beraberliğe razı olmak durumunda kaldılar.. Futbol açısından verimsiz ama benim için keyifli bir doksan dakikaydı. Özlemişiz de çok..
Saf futbol açısından sıkıcı ve kötü bir maçtı ama işte Asamoah'ın girişinden sonra taraftarın da iteklemesiyle gelen golün sevinci ve saniyeleri sayarak ilerlerken Hamburg'dan ayrılacağını söyleyen Petric'in volesi ise maça damgasını vurdu.
Bu maçı izler iken St.Paulileri görünce insan bir daha sorgulamadan geçiriyor çok şeyi.
Bu takım bölgesel ligde iken Bayern Münihi kıtalararası şampiyonluğa ulaştıktan kısa bir süre sonra yenmiştir burada.. İnanç ve motivasyon sonucu başardıklarının haddi hesabı yoktur ki başka türlü de açıklanamaz zaten.
Eğer mevzubahis konu takımına bağlılık ise burada durup şu takımı da bizzat örnek alın.20 milyonluk metropol şehrinde ülke çapında 30 milyon taraftarı olan takımın birinci lig resmi maçına 25 bin seyirciyi bulamıyor ve sen bağlılıktan, futbol sevgisinden bahsediyorsun.. Bir St.Pauli maçına gidebilmek için burada ben bir ay bilet aradım.. Taraftar bölgesel lige düşen takımının deplasman maçını dahi kaçırmıyor. 20 bin ortalama taraftar ile bölgesel ligde rekor kırmasını bir yana bırakın siz o bölgesel ligin deplasman maçlarındaki St.Pauli ortalaması ile birinci lig maçını oynuyorsunuz..
Bu aidiyet nasıl gelişiyor ?
Neden iki mağlubiyette sen 'ASY'e gidesim yok' der iken bunların bağlılığı altıncı lige kadar devam edebiliyor ? En ufak beğenmediğiniz bir tavırda yönetime, teknik adama ona buna yüzünüzü döner iken burada farklı olan nedir ? Ne şekilde takımla kendinizi özdeşleştirdiğinizle ilgili bir durumdur bu..
Kimlik işte bu yüzden önemlidir ve korunmalıdır da..
Futbol bu. Yeneriz yeniliriz, alt lige düşeriz ya da Şampiyonlar Ligini alırız. İnsanoğlu yaşamı içerisinde hepsini yaşayabilir ama tüm bunlarla beraber kaybetmediği -siyasal olmak zorunda da değil- bağlayıcı bir kimliği olması ve bunun korunması gerekir. St.Pauli daha solcu daha anarşist olduğu için değil varolan kimliğini küme düşme pahasına korumak isteyen bir taraftara sahip olduğu için sizden farklıdır..
Galatasaray Buca maçında son beş dakikaya gol olması muhtemel atağı dahi kesecek şekilde galibiyeti korumak adına oyunu soğutmak için cinlikler yaptı. Üç puanı aldı belki ama ben çok kötü hissetim kendimi. Mağlubiyetten daha acı geldi zira Galatasaray bu ülkenin hücum futbolunu kimliğine yerleştirmiş takımdır. Basit bir lig maçında dahi olsa bu şekilde aciz kalması benim aidiyetimi Galatasaray'ın da kimliğini zedeler.. Real Madrid dünya yıldızlarını kadrosunda bulundurmaz ve baskın futbol oynamazsa şampiyon dahi olsa teknik adamı kovulur. Van Gaal gibi Barcelona'ya sekiz tane Holandalı getirip onun katalan kimliğini kırarsa başarılı dahi olsa kovulur.. Bremen defansa yatıp yatıp maçlarını kazanırsa keza aynı şekilde.. Tüm bu kovulmalar varolan taraftarların klube baskısı sonucu gelişir. Taraftar bu şekilde kimliğini korur. Siz dışarıdan Avrupa Lig maçlarını izler iken bu kimlikler doğrultusunda bir aidiyet geliştirip o gün kötü futbol sahada olsa da keyif alırsınız.. Aynı zamanda bu varolan kimlikler neticesinde insanlar futbol kluplerine aidiyet geliştirip onları takip ederler..
Velhasıl St.Pauli böyle olunca Hamburg'u da bizzat farklı şekilde yaratmıştır..
Hamburg kale arkası performansı da dün oldukça etkileyiciydi. Kareografilerini hazırlamışlar, siyahları çekip deplasman kimliğine bürünmüşler ve çıkan pek çok tatsızlığa rağmen tribün kültürü adına benden olumlu not aldılar.. Freiburg maçı sonrası St.Pauli yedek kalecisine istasyonda saldırmaları sonucu bu derbinin olaylı geçeceği düşünülüyordu ama yine de cesaretli olup takımını desteklediler.
Bu kadar ateşli bir şekilde herhangi bir Hamburg maçında görememişsinizdir. Diğer ezeli ve ebedi rakip Bayern burada bu güzelliği doğurmuyor. Açıkca söylemek gerekirse Millerntor'da azınlık olmalarına rağmen varlıklarını tüm stada hissettirdiler. HSV deplasmanda hiç bu kadar taraftarıyla bütünleşmemiştir.
Maçın analizi mi ? Siktir edin. Ben en kötü maçların içerisine girecek kadar sıkıcı futbolun olduğu yerde çok güzel doksan dakika yaşadım.Futbol çok parçalardan oluşan bir dünyadır. Tüm tartışma herkes hakim olduğu ve algılayabildiği noktaları 'futbolun özüne' yerleştirme çabasından doğar. Bizzat kendisini dışarıda bırakmayacak ölçüde futbolu yeniden kurgulama içerisindedir. İşte bu yüzdendir ne idüğü belirsizlerin 'kimlik' konusunda sıkıntıya düşmeleri..
Siz de hikayelerinden algıladığınız takımlarla güzel bir bağ kurun. Karabük olur Freiburg olur farketmez. Futbolu daha geniş bir açıdan ele alıp daha güzel bir şekilde yaşamaktır bu.. Keyiflidir de..
Yine de senden bu maca gitmeni beklerdim=)
YanıtlaSil"siz de hikayelerinden algiladiginiz takimlarla bir bag kurun" iste tam Jorge Luis Borges'lik bi cumledir bu!
gp maksimov: Bu maca bilet bulmak cok zor- Sonrasında ise 3 Ekim Dortmund Bayern'e FD ile gıdecegiz..(600 km) arkasından hemen Almanya Türkiye Berlin'e..(600 km) Hamburg bunların da uzağında:)) Biz güneydeyiz çok da kolay değil.. Bilet bulsak yine de giderdik o çok başka;)
YanıtlaSil