Son günlerde okumaktan en çok keyif aldığım Borges içeriği.. Kim bilir bir kişi daha vardır böyle, o da bu Borges'in eşi Maria Kodama ile yapılmış muhteşem röportajdan haberi olsun.. Yıllardır hala ve umutla Borges'n Paris'ten eşine yazdığı bir kere okuyabildiğim mektubu ararım ben.. Onu bulamadım ama bu da oldukça tatmin ediciydi.. Birazını buraya aldık ve tamamı için lütfen şuraya: Futuristika.com
......
..Borges olağanüstü bir yazardı…
Onu öncelikle bir şair olarak görüyorum; ondaki bu müthiş deha, küçüklüğünden geliyordu, kaderiydi.
Aynı zamanda çocuk dahiydi. Yedi yaşında, Yunan Mitolojisi’nden kısa metinler yazarken, sekiz yaşında bir Quixote/Kişot bölümünden feyz alan “La visera fatal”/Ölümcül göz”ü yazmıştı. Dokuz yaşında ise Oscar Wilde’ın “Mutlu Prens”ini İngilizce’den çevirmişti.
Evet. Ayrıca “Mutlu Prens” yayımlandığında birçok kişi çeviriyi yapanın babası olduğunu zannetmişti.
Babası… Borges’in John Keats’den alıntı yaptığı kısmı tüm yüreğiyle okuduğu zamanki sesi unutulmaz: “Ölmeye doğmadın sen/Ölümsüz kuş” Ki bu kelimelerdir onu şiire yönlendiren…
Evet, Keats’in üstündeki etkisi büyüktü ancak asıl tercihi 9. ve 10. yy’dan epik metinler ve İngiliz Baladları’dır. Ayrıca Emerson, Browning ve … Walt Whitman!
Ölmek için Cenevre’ye gitmeye karar verdi. Korkmuyor muydu?
Hayır. Dramatürji ya da nasıl derler, duygusal şeyleri severdi. Borges ölümü doğal yollarla da yaşadı, her zamanki gibi, her gün olduğu gibi… Stoacı’ydı.
Mezarında Anglo Sakson dilinde şöyle yazıyor: “And Ne Forhedan Na” Yani “Korkmasınlar” Korkmuyor muydu?
Korkmuyordu, çünkü ölümü bir macera gibi gördü. Yaşamın gizemlerine duyduğu merakını tatmin edeceği bir mekan gibi gördü. Ölümden sonra bir şeyin olup olmadığını bilmek istedi.
Ama ölümden korkmamak, biraz insanüstü bir durum değil mi?
Aslında, bildiğiniz gibi, biraz doğuya özgü hissiyatı vardı. Felsefe, Budizm Zen ve Şintoizm üzerine o kadar çok okumuştu. Bu bilgeliktir. Yaşamın sana sunduklarından nasıl zevk alacağını bilmektir. “Buenos Aires Tutkusu”nda, “”Geçip giden zamanda önemli olan/ dolu dolu/ve keyifli olması” yazmıştı.
Bütün yaşamı boyunca bu sınırı geçme arzusu var mıydı? Öte tarafta karşısına ne çıkacaksa çıksın?
Evet hep böyle bir tarzı vardı. Zaten genel görüşe karşı olmak büyük cesaret demektir.
...........Borges’in Rus Devrimi’ne aşık olduğu zamanlarda, 18 yaşındayken yazdığı “Los salmos rojos/Kızıl İlahiler”i de yayımlamayı düşünüyor musunuz?
Hayır. Borges 20 yaşındayken içinde bu şiirin de olduğu kitabı yoketmişti. Çünkü ilk bakışta Bolşevik Devrimi’nin halkın bilgi ve yaşam düzeyini artıracağını düşünmüştü. Ancak söz konusu dönemin patronlarının çarın ayakkabılarını giymeye başladıklarını farkettiğinde bu ideolojiden uzaklaştı. İyi de oldu.
Ama “Kızıl ilahiler” Grecia isimli dergide bir de bir başka İspanyolca dergide yayımlanmıştı.
Evet, bir de Cenevre’de bir dergide. Ama o kitaptan geriye kalan tek şey, kitaba ismini veren şiir oldu.
.....
Buna bağlı olarak… Borges’in öyle olduğu farzedilen Agnostisizm’ine rağmen, çalışmaları sonsuza bir çağrıdır. Eğer biri sonsuzluğa çağrı yapıyorsa, Tanrı’ya çağrı yapıyor demektir. Borges’in ölümünün arifesinde, İngiliz Büyükannesinin de isteğiyle, birlikte Anglo Sakson Baba’mıza dua ettiniz.
İnanç ya da inançsızlık sorunu değil bu. Borges Agnostikti. Ancak annesi daha önce ona Kutsal Baba’mıza dua etsin diye yalvarmıştı da. Borges ölmeden önce ona, dini bir eğitim almadığımdan, konuşamayacağımız konular var dedim. Yine de, onu aşan konularla ilgili konuşmak üzere rahip isteyip istemediğini sordum. o zaman Borges, “Aslında söylemek istediğin, bir rahibe ihtiyacım var mı?” dedi. “Hayır… Sadece benim konuşamayacağım konulardan onunla konuşmak isteyebilirsin diye…” dedim. O zaman Borges, “Olur, bir protestan ile bir katolik olsunlar ki, her ikisiyle de konuşamayayım” dedi. İşte bu nedenle, öldüğünde bir katolik ve bir protestan rahiplerle birlikte ekumenik (Futuristika notu: Evrensel kilise anlamında) bir tören düzenlendi.
Devamı: http://www.futuristika.org/roportaj/maria-kodama-borges/#ixzz105kiABzL
Abi ek parantez olarak şu yazıyı okudun mu http://602gece.blogspot.com/2010/09/anne-buyuyu-bozarsa-borgesin-srr.html ben çok beğendim tavsiye ederim
YanıtlaSilalengir: Hemen bakıyorum, çok çok tşkler paylaşım için.
YanıtlaSilUsta ben onu okumuştum çok güzel bir yazı olsa da katılmadığım içeriğe de sahip. Güzel ama yazı..
YanıtlaSilBu Borges'i fantastik yazmaya iten olay konusuna mı katılmıyorsun abi daha doğrusu tetiklediğine?
YanıtlaSilLazarus Morel gelir aklıma benim Borges adı her geçtiğinde...
YanıtlaSil