Hagi, Galatasaray'ın geçmişi ve parası ile ilgilenmez. Hagi, kendi başarı formülünü uygulama derdindedir. Feldkamp ile benzer bir teknik direktörlük anlayışına sahiptir. Bugün Misimovic ya da Ümit Karan ya da Feldkamp zamanı Lincoln&Hakan Şükür yaptıklarından dolayı ceza almadılar; takımın çoğunluğuna istediğini yaptırabilmek için belirli bir cezaya çarptırıldılar. Disiplinsiz ya da inançsız olsa da Gökhan Zan, Serdar Özkan filan A2 takıma gönderilmez zira bunu kimse sallamaz. Takımın yıldız oyuncusu olacak ki diğerleri hocanın başarıya götüren yoldaki önemli olan ayrıntısını ciddiye alıp o hırsı, çoşkuyu sahaya yansıtabilsinler.. Misimoviç, görüntü itibari ile harcanması en uygun futbolcuydu. Dahası hem Misi hem de Elano'lu bir kadro Hagi'nin zaten istediğini başarmasına engel teşkil ederdi.. Ümit Karan ve Hakan Şükür'de olduğu gibi..
Kayserispor karşısında da gördük ki çok da başarısız değil. Bu değerlendirme Galatasaray'ın tüm bu sorunlarının dışında Hagi'nin kısa GS macerasının özetidir. Kazanma hırsını, mücadeleyi, presi önplana koyan teknik adam bu doğrultuda tavır alıyor, yönetiyor takımı. Doğrusunu söylemek gerekirse yeni gelmiş oyuncunun olası problemlerini biraz da ona hak vererek çözüp takıma kazandırmaktansa bu yolu seçmiş olması eleştirilebilir olsa da belki de bildiği tek sorun çözme yöntemi budur, bilinmez.. Dahası başka türlü de müdahale edebilir iken istediğini almak için bilinçli bir şekilde bu yolu seçtiği de düşünülebilir. Muhtemelen "Win Win" diyor kendi içerisinde buna..
Asıl mesele nedir biliyor musunuz ? Şudur:
Milyonlarca taraftarı olan klubünün başarısı için çok önemli bir parça olan teknik direktörü Galatasaray kendisine 'nasıl' seçiyor ? Hagi gelmeden önce bakılan tek kriter bu ligin yabancısı olmayan bir teknik direktör olmasıydı. Çünkü biz sadece o an varolan teknik direktörün sorununa bakıp bir sonrakini sadece o kritere göre belirliyoruz.. Feldkamp yaşlı mıydı basına göre ? Gencini getirdik: Skibbe.. Skibbe'nin Lincoln ile ilişkisinden dolayı yerlileri gaza getirmek için Bülent Korkmaz'ı; her ikisinin kariyersizliğinden dolayı da Rijkaard'ı getirdik.. Ülke futboluna ve ligimize yabancı kaldığı eleştirisi ağır basınca burayı tanıyan isimler üzerine yoğunlaşıldı. Terim,Hagi ve hatta Daum'a kadar gidilmesi budur zira anladıkları ne ki futboldan ? Doğal değil mi ayrıntılı bir analiz yapamamaları ? Kim futbolu yönetiyor ?
Feldkamp'ı takımın başına getirelim derken onun kupaları alıp başarı kazandığı yöntemi, futbol karakterine göz atan bir yönetici var mıdır ? Sürekli yıldızları yedeğe atıp, cezalandırıp diğerlerini koşturan futbol anlayışından bihaber midirler ? Buna göre bir kadro oluşturma derdine düşmüş müdürler ki ? bu kadar ayrıntıya inerler mi ki ? Yetenekli oyuncu yerine mücadele hırsı üst düzeyde 19 yaşındaki Hakan Şükür modelinin bu gibi teknik adamlarda çok önemli olduğunun farkında mıdırlar ? Ben çok küçük yaşlarda iken Kalli'nin idmanlarda taktığı şapkayı Hakan Şükür'ün önünde saygıyla çıkardığını ve onu alkılaşttığını bilirim taraftarlar olarak yer yer onu kabullenmekte güçlük çektiğimiz dönemde.. O genç Hakan Şükür ile Yıldız konumuna ulaşmış Şükür arasında 'Kalli mentalitesi' farkı vardır.. Keza Boliç ve diğer yıldızımsı oyuncuların sonunu da biliyoruz.. Yani Kalli'nin başarıya nasıl gittiği ile GS yönetiminde tek bir insan ilgilenmiş midir ? İlgilense Lincoln ile temasa geçme hatasına düşerler miydi ?
Skibbe ile ? Rijkaard'ın şöhretinin dışında nasıl bir teknik adam olduğu ile ? Ne isteyebileceği ve bu koşullara nasıl tepki verebileceğini ilgilense dahi analiz edebilecek kapasitede bir yönetici var mıdır sizce ? Daha takımın başına getirmeden ülkede yaşayacağı olası problemleri görüp bunlarla meşgul olmuşlar mıdır ki ? Bu bilgisizlik de aynı şekilde basında çıkan her sesi eyleme telaşına götürmemiş midir sizce ?
Sadece Galatasaray değil Schuster'i takımın başına getirir iken Real Madrid'de çalışmış olmasının dışında Beşiktaş yönetimi ne gibi bir değerlendirme kriterlerine sahiptir sizce ? Oturup teknik direktörü seçen insanlarla futbolun içeriğine dahil röportaj yapılsa size neleri söyleyebilir ki bu işadamları ?
Mainz'in başarılı hocası Tuchel bir devrim gerçekleştirip Bundesliga şampiyonu olsa dahi onun bu ülkeye uygun olmayan yapısını analiz edebilecek bir karar merci bulunuyor mu futbol kluplerinde ?
Komik değil midir ? Tam bu noktada teknik adamı seçecek olan insanların gerçekte futbolun içeriğiyle çok fazla ilgili olmamaları ?
Aslında başarısızlık biraz olağan ve başarı da biraz şansa bırakılmamış mıdır ? Zico ile muhteşem bir başarı yakalasa da Fenerbahçe; neyin neden gerçekleştiğini algılayabilen olmuş mudur yönetim içerisinde ?
Buraya iyi bakın.. Bugün GS üzerine yapılan bütün eleştirileri bu blogda milyon kez üzerinden geçtim. Büyük bir kesim Rijkaard döneminde aynı söylemleri tekrar etmeye başlasalar da anlaşılamamıştır. An itibariyle Bundesliganın sadece en iyi oynayan takımı ve lideri değil; Klup yönetimi bakımından iflasın eşiğinden dönmüş, inatla üzerinde durulması gereken dünya futbolu adına değil bizim için örnek bir yapı olduğunu dile getiriyorum. Konu futbol başarısı değil kötüye giden klubün zirveye doğru yolculuğunda nelerin değiştiği üzerinedir.
Sağdaki isim sportif direktör.. Zorc. Teknik adamın eli dikkat ederseniz onunla tokalaşır haldedir. Yani sportif direktörün kararı ve onun planının bir parçası Jürgen Klopp'tur. Soldaki adam bu konularla ilgilenmez. Mesele budur. Klubün ekonomisinden sorumlu soldaki adamın(Watzke) sağdaki adamın(Zorc) işlerini yapmasıdır. Komiktir bu.. Zorc, Dortmund'un yıllarca formasını giymiş, futboldan anlar ve bilir kişi konumundadır. Watzke neyin nasıl olduğunu nasıl anlasın ?
Bugün Hummeles'i, Subotic'i, Kagawa'yı, Kuba'yı, Bender'i keşfeden Zorc'tur. Dortmund'un bu genç kadrosuna iyi futbol oynattıracak olan adamı(Klopp) keşfetmek de Zorc'un işidir. Burada problem olursa kimi uyarmanız gerektiği de ortadadır.Sezgin ya da X sportif direktör müdür gerçekten ? Kararı kim veriyor ?
Dahası klubün hangi bölgesi çalışmazsa orada bir değişikliğe gidilir. 2005 yılında bugün Köln takımından da kovulmak üzere olan Meier kovulmuş ve yerine Watzke getirilmiştir. O dönem içerisinde parasızlıktan dolayı alınamayan oyuncular ve her şeyin sorumlusu ortadadır.
1996-00 döneminde Galatasaray'ın bu resimdeki sağ tarafı çalışır iken sol tarafı açık veriyordu. Olması gereken sol tarafında bir değişikliğe gidilmesiydi sadece.. Oysa bizde kim hangi görevi yapıyor, yapamıyor belirsiz olduğundan dolayı başarısızlık sonucu yönetim gitsin diyoruz.. Yönetim gitsin, sorun değil ama yerine gelecek olan yönetim bize iki insan sunsun; Ekonomik ve Sportif kararlardan sorumlu olan.. Başarıyı yakalayıp ekonomil açıdan sorun yaşarsa kimin üzerine gideceğimizi bilelim (1996-00) ya da ekonomik açıdan çok muhteşem açılımlar yapar iken sportif kararlar neticesinde sorun yaşar iken sadece oraya yönelelim.. O ekonomik güzelliği de içermeyelim zira bunlar uzun yıllara dayanan önemli projelerdir. Keza o projelerin başarısı için sportif açıdan yönetilememe cezasına çarptırılmayalım.. Dahası bu işi ayrıntılarıyla analiz edip başarıyı getirebilecek koşulları hazırlayanlar başa geçsin.. Lütfen..
Adnan Polat futboldan yeteri kadar anlamıyor, bu kesin ama bu olumsuz detay onun başkan olmasına engel değildir. Bugün Bayern'in, Dortmund'un yönetim kurulunun içerisinde bulunan çeşitli iş adamları da anlamıyor ama anlayan birilerini atıyorlar, onlardan hesap sorabiliyor. Polat neden teknik adamı seçer ? Haldun Üstünel, yıldız oyuncu-teknik adam getirse de kimin uygun olup olmayacağını nasıl bilebilir ?
Hagi, uygun olmak için kendisine yer açıyor. Bunu yönetim ona yapamaz ve ancak savaşarak kendi başarılı olacağı ortamı kendisi yaratacaktır.. İşin kötüsü her teknik adam kendi ortamını yaratmak için klubü değiştirir iken Galatasaray klubü delik deşik oluyor. Zorc gibi eski futbolculardan bu işi kıvırabilecek bir adamın yönetmenliği içerisinde gerçekleşmesi gerekir iken her teknik adamda yeni baştan yapılanma gerçekleşiyor..
Adnan Polat'dan bu konuda umudumu kestim ve fakat yeni bir yönetim gelecekse; bize bu iki önemli konu için hangi bilirkişileri görevlendirdiklerini belirtsinler.. Ona göre yapıcı eleştiriler v.s.
dediklerine katiliyorum. Ama söyle bir bakiyorumda bizim piyasaya. Hangisini getirsen? Hakan Baltayi öven, Ayhani öven, Sarpi öven Bülent Korkmazi mi? Lincolnü satan, Hakan Sükürü mü? Barosa doktorluk hesabi soran Hakan Ünsala mi?
YanıtlaSilYine GS icin en iyi Sportif Direktör adayi Hagiydi, ama Türkiyede malesef Sportif Direktörlükde yanlis algilaniyor. Bakiniz Fenerbahce, bir an önce Daum gitsinde ben TD oluyum demistir Aykut kocaman.
O yüzden, sanki biz Türkiyede bu cikmazliktan bir kac sene boyunca kurtulamiycaz gibime geliyor. Geri bir futbol, geri bir tv anlayisi, geri yorumlar, geri taraftar... para ve marketing olarak bizden üst liglerde oyniyan takimlarla savasmaya kalkisiyoruz, ama bizim piyasamiz sadece türkiye, gerisi su an icin yalan!
Super tespitler daha once de soyledigin gibi.. Bir gun bikip soguyup yazmamandan korkuyorum.. Ben biktim usandim su takimdan, sorunlarindan..
YanıtlaSilAyrica futbol lanet bisey hicbir zaman istikrar yok.. Bikac sene iyisin 3-5 sene kotu.. Her sene basi yeni bi umut.. Sonrasi eziyet.. Smd yeni stad vs yine umut lanet olsun icimizdeki GS sevgisine..
Her zaman yazdığın gibi yine süper. Eline sağlık..
YanıtlaSilAynı tartışma EkşiBeşiktaş'da Schuster üzerinden dönüyor. Savunanlar Schuster'ci, savunmayanlar ise bu işten anlamazcı oluyor("Beşiktaş'ın futbolu zevk veriyor yaee!" gibi sığ yerilmelerden bahsediyorum.)
Mesele Schuster, Rijkard , Daum değil. Burada isimleri çıkarıp X, Y yapalım. farketmeyecek. Anlatılmak istenen, Schustreci olarak adlandırılan kişilerin anlatmak istedikleri tamamen işte senin yukarıda bahsettiğin notlar. 3 büyük diye tabir edilen klüpler; ki bence Türk futbolunun bugünlere(!) gelmesinin temel sebebi onlardır; malesef para babaları diye tabir edilen adamlar ile yönetiliyor. Bua damlar isimlerini duyurmak ve popülizm uğruna hiçbir plan program yapmadan bu işlere soyunan adamlar. Schuster ya da Rijkard getirilirken bu adamların oyun/tatik/bilgi hiçbirşeyi araştırılmadan buraya getiriliyorlar. Ellerine de tamamen kendi oynatmak istedikleri sistemden alakasız futbolcu topluluğu verilyior ve hadi biz kek yap/pasta yap deniliyor. Ama eldeki un mısır unu, şeker ise tuz! Yediğimiz kek de malesef tatsız!!
Şu anda sportif başarı için savunuluan Daum, Lucescu gibi teknik direktörlerin gittikten sonra arkalarında nasıl bir enkaz bıraktıkalrı ortada iken bir senelik başarı bekleyen taraftarların olması da bu yönetimlerin işini kolaylaştırıyor. (Yıldız getiren yönetimler!Süperler! Robinho'yu getir başkan!!) Şu anda tartışılan Schuster giderse Lucescu gelecek diye sevinecek bir sürü adam var ama Lucescu gittikten sonra ne olacak? Bu adamın 5 yıllık planı var mı? ya da Lucescu ile 5 yıl çalışacak yönetim var mı? ya da bunu bilen Lucescu gelse 5 yıllık plan mı yapr? yoksa günümü kurtarmaya çalışır?
Peki medya?? Onlar zaten bilmemezler topluluğu! "Sizce bu maçta kimler ön plana çıkar" soru sığlığından başka birşey bilmeyen, kendilerince gollere, asistlere, kurtarışlara neye göre belli olmayan puanlar veren insancıklar topluluğu! Takımın oynadığı oyun yerine tabelaya bakıp Daum bilmezciler, Schuster anlamazcılar, Rijkard bu ülkeyi tanımızcılar topluluğu bunlar...
TAmam Schuster gitsin, tamam Rijkard da gitsin ama artık planlı programlı biri gelsin. Ya da bunu savunanlar lütfen bir çözümle burada olsunlar.
Artık hiçbirşekilde Türk futbolunu seyretmek ya da ilgilenmekten sıkılıyorum. Artık bu sığ tartışmaları seyretmektense gidip İngiltere ya da Almany'da ateşli taraftar oluyorum. Lİverpool-Dortmund seyrediyorum. Maçlarına gidemesem de!!
Super ve cok dogru bir yazi olmasina ragmen Anoz'un tespitleri de yuzde yuz dogru be hocam. Benim aklima Prekazi geliyor mesela veya Tugay'da yapabilirdi. Belki de Suat.
YanıtlaSilPrekazi'yi adamdan bile saymadılar. Futbolcu buldu alın dedi, kasetler hazırladı.. Transfer görüşmesini son güne bıraktılar.. Şu ana kadar ki tespitlerin hepsine %100 katılıyorum...
YanıtlaSil