Sevgili Ali Murat Hamarat'ın yazısını okumalısınız elbette.O yazının içerisinde Oğuzumun Atay'ımın en çok etkilendiği yazarlar arasında yer alan Nabokov'un Lolita'sına dair Alev Alatlı'nın alıntısı da oldukça güzel.
“Nabokov, romanı önce bir kısa hikâye olarak, Volşebnik (Büyücü) ismiyle 1939′da Paris’te kaleme alıyor. Karşımda duran oğlunun yakışıklı nahoş yüzünün çağrıştırdıklarından birisi de bu tarih: 1939. 1939 Paris’i, büyük ekonomik kriz, İspanya İç Savaşı, İkinci Dünya Savaşı. Hitler Avusturya’yı ilhak ededursun, adam Lolita’yı yazıyor- Viyana, Paris’ten bir kol boyu uzakta. Hitler Polonya’yı işgal ededursun, adam Lolita’yı yazıyor- Varşova da Paris’ten bir kol boyu uzakta. Einsatzgruppen derlerdi, mobil ölüm üniteleri kol gezİyorlardı. Hitler gezici gaz otobüslerinde bir milyon üç yüz binden fazla Polonya Yahudisini o arada boğazlayadursun, adam Lolita’yı yazıyor. Ocak’ta Barselona Franco’nun faşislerine düşüyor, Şubat’ta Katalunya, Mart’ta valencia, sonra Madrid… Adam Lolita’yı yazıyor. Yüz bin İspanyol Fransa’ya sığınıyor, adam Lolita’yı yazıyor. Mussolini Arnavutluk’u işgal ediyor, adam Lolita’yı yazıyor. 1997 Fransa basımı komünizmin kara kitabı, Rusya, Asya, Orta Avrupa ve üçüncü dünya komünist rejimlerinde sistematik olarak öldürülen yüz küsur milyon insanı belgeliyor, adam Lolita’yı yazıyor.
Dünya umurunda olmayan bir yazar, neden yazar?
türkiye'de bu kapak ile tanıtılan bir lolita hatırlamıyorum. kitabı da bildikten sonra kapağın çok feci itici ve hatta tiksindirici bir yanı var.
YanıtlaSil