9 Aralık 2011

İlişkiler!



"..gçelim Galatasaray'a. Biz burada sezon başından beri bazı yorumlar yaparken muhtemelen Fatih Hoca kırılıyordu bize. Kırıldı da.. Bizim eski diyaloğumuz yok hocayla.abi kardeşizdir de biz günde haftanın yedi günü konuşurken bir anda biz beş gün .. haklı da olabilir kendine göre ama benim doğrularım başkalarına yanlış gelebilir. Melo'nun.." ------> Onuncu dakika.

Bu alıntı Rıdvan Dilmen eleştirisi ya da övgüsünden ziyade Türk medyasının karikatürize edilmiş halini göstermesi bakımından buraya alınmıştır. Keşke bu açıklamayı başka bir yazar yapsaydı zira bugünlerde en can sıkıcı konu Rıdvan Dilmen eleştirisidir.

Rıdvan sadece bunları açıkça dile getirme cesaretinde bulunan bir kaç insandan birisi. Ersun Yanal meselesinden dolayı Spor Servisi programına konuk olduğu vakit bir "rica" ayrıntısı vardı ki sadece beni şaşırtıyor bu gibi durumlar sanırım. Birisi diğerinden "ricada" bulunduğu andan itibaren farklı bir ilişki doğar. Spor yazarı mesleği gereği eleştirir iken buradan doğan ilişki her şeyi başkalaştırır ve sonu işte bu pasajın içeriğidir. Ahmet Çakar'ı çokça malzeme ederiz ama ondaki deyim yerindeyse "deli cesareti" ve "eleştiri kültürü" aslında yine komik gelecek ama olması gerekendir. Çok çok az insanda bu vardır. Bu bölümü aslında Bilgin Gökberk bizden çok daha etkili bir şekilde yazmayı başarmıştı şurada.

Meslek ahlakı ile dostluk sıklıkla çelişir. Bir kişiye kıyak geçerseniz onun adı muhteşem bir dostluk olur iken mesleğinizin içerisinde pek çok insanla sıkı fıkı dost olursanız iş başka türlü hal alır. O boşlukları da işte Lincoln doldurur, Eboue doldurur.. Türkçesi yeterli seviyede olmayan Kazım doldurur zira bu adamların yıllar geçse de bu insanlarla ilişki kurması çok kolay olmuyor. En ufak bir yanlışında "bu insan, yanlış yapmıştır ama düzelir" demeden vur anam vur..

Galatasaray'ın başında Bülent Korkmaz deyim yerindeyse tam saha saçmalar iken bir önceki teknik adamı yerden yere vuran Hakan Ünsal'ın yorumlarını hatırlıyor musunuz? Nasıl eleştirsin ki beraber içeri girmişlerdi kapıdan..

Bu pasajı buraya aldım zira ilişki tam da böyledir diye üç yıl önce tonla yazı yazdım burada, orada, şurada. Özellikle 2008 Avrupa Şampiyonasındaki maçların yorumlarında. Burada istisnai durum gerçekleşmiş, eleştirerek kırdığını düşünüyor. Eleştirme cesaretini göstermiş her şeyden önce. Fenerbahçe'nin son dönem pek çok yazarında olduğu gibi farklı bir duygusallık söz konusu. Hak veriyorum, çok zor dönemden geçiyorlar.

Rıdvan'ı bir tarafa bırakıp Fatih Terim'e dönersek bugünlerde değişim rüzgarlarını her alanda gösterse de eskiden yazarlar üzerine kurduğu muazzam baskıyı da çok iyi biliyoruz.

Hülasa; bu ilişkinin her iki tarafını da eleştirmek çok doğru değil. "Bugün " anlıyorum ki birileri ekmeğini bu şekilde kazanıyor diğeri de bu şekilde "ancak" ayakta kalıyor. Yorumcu yakın ilişki kurmazsa haber çıkartamıyor, teknik adam muhattap almadıkları ve düşmanlarının saldırısından kendi yanına çektikleriyle ancak nefes alıyor, yaşayabiliyor. Denge bir şekilde kuruluyor.

İşin bir başka boyutu da budur. Dahası bu ilişkiler ağının olmadığı yorumlar sadece telegolvari programlarda vardır desem beni vurmazsınız umarım. O programları çekici kılan bir başka unsur kimse dost,eş,arkadaş v.s tanımıyor, önüne gelen önündekini..

1 yorum:

  1. yazınızdan bir ayrıntı bence muhteşem
    .....Hülasa; bu ilişkinin her iki tarafını da eleştirmek çok doğru değil. "Bugün " anlıyorum ki birileri ekmeğini bu şekilde kazanıyor diğeri de bu şekilde "ancak" ayakta kalıyor. Yorumcu yakın ilişki kurmazsa haber çıkartamıyor, teknik adam muhattap almadıkları ve düşmanlarının saldırısından kendi yanına çektikleriyle ancak nefes alıyor, yaşayabiliyor. Denge bir şekilde kuruluyor.......

    Serbest piyasa ekonomisinde herkesin haklarını bildiği ve doğru hamleler yapacağı savı üzerine kuruludur önyargılar kandırmacalar olmadan. yada şu matemamtikçi problemleri vardır. Problemde hiç sayı yoktur. karşılıklı cümleler kurulur. ben bulamadım der A Matematikçisi. B Matematikçiside der ben bulamadım. C Matematikçisi de der ben bulamadım. D Matematikçiside der ben bulamadım. E Matematikçisi düşünür A Bulamadı B Bulamadı C Bulamadı D Bulamadı diye düşünür ve ihtimallerin hepsini düşünür ve tek ihtimal kalır geriye ve sonuca ulaşır. Aslında Bu basamakları A B C ve D de yapmıştır ama ihtimaller birden fazla olduğu için kesin sonuca ulaşamamışlardır. Buradada bir kabul vardır tüm matematikçiler aynı şekilde zeki ve her bilgiye hakim.

    işte bu ayaklardan biri hatta çoğu eksik kalırsa sistem dengeye gelmek için kişiler ayakta kalmak için kendine başka bir arayış buluyor. ya tekeller kuruluyor yada sağlıksız ilişkiler. sonuçta mükemmel işlemeyen ,hatta kötü işleyen ,gelişemeyen ve birçok kişinin haksızlıklara uğrayıp gerçek piyasa değerini bulamadığı ,yada haketmediği kadar fazla değer gören kişilerin oluştuğu bir sektör ortaya çıkıyor.

    YanıtlaSil