15 Mart 2012

Favre-Slomka-Klopp



Favre başarılı. Heynckes başarılı. Slomka başarılı. Magatah "genelde" başarılı. Stevens başarılı. Bundesligada başarılı teknik direktörlerin bir kaçı bunlar. Şöyle bir soru vardı geçenlerde bana sorulan: Bundesligadan hangi teknik direktörü takımına almak istersin?

Lucien Favre 1.. Mirko Slomka 2.. Jürgen Klopp 3..

Neden Favre? Sadece o bana her koşulda başarıyı garanti ediyor. Eğer o kaybederse "yeterince istemedik ondan kaybettik" gibi bir bahane asla olamaz. Bilimsel çalışır, detaylardan kazanır, kendisini sürekli geliştirir ve tamamen onun imzasını taşıyarak yukarı çıkarsınız. Diyeceksiniz ki Marco Reus?

Favre öncesi Reus'u ne kadar tanıyordunuz? Pek değil. Favre neyi öğretmiş olabilir hali hazırda yetenekli bir oyuncuya? 11freunde'de az önce okudum, size de aktarayım.

Dripling ustası olarak bilinen Reus genelde rakiplerini geçer, peki bunda Favre'nin katkısı ne olabilir?

"Ayağına bak.. Rakibinin her zaman ayağına bak" der Favre. Elbette topa sahip olan Reus'un neden savunmacısının ayağına bakması gerekiyor diye düşünebilirsiniz. Bir anlamda kendisine saldırmak isteyen defans "hücum" ediyor ve aslında topa sahip olan Reus ise savunuyor. Favre burada uzun uzun adam geçerken rakibin ayağına bakıp hangi yöne doğru gideceğini önceden kestirilebileceğini öğretiyor oyuncusuna. Sonrasında bir sonraki hamlesini görüp tersine giderek önündeki adamı geçebilirsin diye uzun uzun anlatıyor. Detaylar orada önemli, burada önemsiz ve sonunda Reus şunu diyor:

"Bu taktik işliyor.."

Favre denildiğinde akla gelen ilk ayrıntı "detaycı" olmasıdır. Onun yönetimine takımı bıraktığınız andan itibaren bazı bahanelerden rahatlıkla kurtulabilirsiniz. "Bugün yeteri kadar istemedik" "Rüzgar böyle tersten esti" "Şu oyuncu yoktu, bunu transfer edemedik" v.s.

Üstelik varolan teknik adamlık tarzına benzeyen artık efsane statüsünde yer alan isim ise Jose Mourinho'dur. Mourinho bu detaycılığın babası olarak anılır. İki takımın da hücum organizasyonlarındaki benzerlik, set hücumların fazlalığı, kale önünde dahi verkaça girip organizasyon gollerinin sıklıkla atılması da dikkatli bir şekidle incelenirse görülebilir.


İkincisi Slomka dedim..

Mirko Slomka aslında Rangnick'in asistanıydı. Schalke'de kovulması sonrası birden şefliğe geçti ve Schalke ile inanılmazı başarıyordu eğer Lincoln o beş maçlık cezayı alıp yerini "Mesut Özil" e bırakmak durumunda kalmasaydı..50 yıl sonra Schalke onunla şampiyon olacaktı ki Porto'yu eleyip Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkmışlığı, en iyi maç başına puan ortalamasını yakalamışlığının yanı sıra oynattığı ofansif futbol da hala akıllardadır.

Kovuluşu Almanya'da her daim başarılı olup da kovulanlar listesinin bir numrasındadır ki onu kovan Menajer aynı zamanda Lincoln'u gönderen, Rutten'i getiren, Mesut'u yok yere satan Schalke tarihinin kara yüzü olarak bilinen Andreas Müller'dir.

Sonra Slomka her şeye rağmen iş bulamadı.Hamburg için görüşmeye gidiyor ama Şampiyonluğu olan Veh tercih ediliyor, o kenarda bırakılıyor zira geçmişinde parlak futbolculuk kariyeri olmadığından pek itibarı olmuyordu. Sonunda Enke'nin intiharı sonrası hızla düşen Hannover'in başına devre arasında geçti ve takımı tutmak neredeyse imkansızdı. İlk altı maçını da kaybetti ve fakat sonrasında öyle bir Hannover yarattı ki takım 19 yıl sonra Avrupa Kupalarına katılım göstererek tarih yazdı.

Schalke'de ofansif Hannover'de ise kontra takımı yarattı.

Ya Konan geçen sene çok mu iyiydi? Bu sene Abdellaoue mi çok iyi? Bunların önemi yok. Bir sistem takımı yaratıldı. Beş saniye içerisinde kendi sahasından diğer yarıya geçip golü neredeyse garanti eden hücumlar gerçekleştiriliyordu. Üç kere gelip dört gol atan ilginç ama fazlasıyla başarılı olan takım.. Slomka varsa başarı biraz zaman alsa da mutlaka orada vardır zira o da analizci, işbilir ve işinde uzman bir teknik adam. İnsanlığı ise yine çok başka..


Üç Klopp dedik..

Mainz gibi mütevazi bir kulubü birinci Bundesliganın daimi takımı yapmak başlı başına başarı öyküsüydü. Antrenörlük başarısı bir yana TV yorumculuğu esnasında futbolu yorumlama biçimi nedeniyle tüm Almanya'nın sevilen ismi oldu. Öyle ki Klinsmann öncesi Bayern teknik direktör adaylarından birisiydi. Uli Höness daha çok Klopp'u istediğini ama Klinsmann'a ikna ettirildiğini sıklıkla bahseder. Yine de soru işaretleri vardı zira bir takımı birinci Bundesliga'ya çıkarmanın ötesinde bir başarısı yoktu ve fakat Dortmund ile yaptıkları ise muazzam..

Şampiyon oldu Dortmund ve ilk defa değil yedinci kez ve fakat bu bambaşka biçimde. 2002'de Sammer şampiyonluğunda harcanılan parayı bugün dahi Bayern veremezdi sanırım. Kulubü sonrasında iflasa gönderen bu yıldız oyuncu alarak başarı kazanma artık Dortmund için mümkün değildi. Her yıl üstelik sadece bir futbolcusuna en fazla 5 milyon vererek harcama yapıp iflasın eşiğinden dönen Dortmund'u Klopp deyim yerindeyse çoluk çocuk ile şampiyon yaptı. Hatırlarsanız Weidenfeller hariç hepsi 30'un altındaydı ve o dönem 26 yaşındaki Barrios ve 24 yaşındaki Schmelzer hariç hepsi de 22 yaş ve altıydı. Dahası rakibi prese boğup doksan dakika saldırarak kazanma biçimi de onun eseriydi.

Detaycı ve çok çalışkandır. Yeni antrenman metotları getiriyor, farklı teknikler kullanıyor ve haliyle bilimsel.. Diğerlerinden farkı bilimsel olduğu kadar gereken motivasyon da onda fazlasıyla var. Zeki teknik direktörlerden olan Thomas Tuchel'in aksine Klopp burada anılan diğer isimler gibi sistem kuruyor ve sezon sonuna kadar onu işletebiliyor.

Ufak da olsa bir soru işareti şudur ki yıldız olmamışlarla başarı kazanan Klopp günden güne yıldızlaşan bu yeni statüye sahip olan oyuncularla nasıl anlaşacak bunu bilmiyoruz. Bu aslında hem Klopp için hem de Dortmund için bir soru işareti ki Höness bunu Hoffenheim için söylemişti, yanılmadı. Misal bugün Lewandowski önerilen sözleşmeyi reddetti. Dortmund'un gücü yıldızlaşan oyuncuların yeni sözleşmelerini karşılayabilecek seviyede değil. Dahası Barrios gibi yıldızlaşmış oyuncuların kaprislerini giderebildiğini de söyleyemeyiz ama şu kesin ki bizim büyük takımlardaki yıldızlardan sadece bir tanesinin maliyetine kurduğu takımla Bundesliganın altını üstüne getirmeyi başardı. Diğer ikisi gibi bu başarı yüzde yüz teknik direktör kaynaklıdır...

8 yorum:

  1. "Kovuluşu Almanya'da her daim başarılı olup da kovulanlar listesinin bir numrasındadır ki onu kovan Menajer aynı zamanda Lincoln'u gönderen, Rutten'i getiren, Mesut'u yok yere satan Schalke tarihinin kara yüzü olarak bilinen Andreas Müller'dir."

    Schalke'nin Adnan Sezgin'iymiş adam:)

    YanıtlaSil
  2. BirGün'e yazdığım bir yazıda ben de bu benzetmeyi yapmıştım:) devamı da vardı: Güzel futbol diye getirilen Rutten- Rijkaard.. Her ikisi de 4-3-3 diyerekten çuvalladı. Her ikisi de orta saha probleminden yakındı ki Ernst de bu nedenle Beşiktaş'a satılabildi v.s. v.s.

    YanıtlaSil
  3. hakkındaki onca yazınızdan sonra tuchel'in listede olmamasını garipsedim.yoksa 4 numara mı? :)

    YanıtlaSil
  4. yaa seni hep takip ederim ve almanya ligini izlemeden senin sayende öğrendim. yaa hep senin teknik direktör incelemelerinden sonra aynı şey,i diyorum. niye bu adamlar beşiktas'ta yok. simdi de sana soruyorum. niye bu adamlar besiktas'a teknik direktor olmaz?

    YanıtlaSil
  5. Corrado: Tuchel'de istikrar sorunu var. Maç maç ilerliyor.Başka açıdan kiralık oyuncularla ilerledi ve sürekli yeniden takım kurmak zorunda kaldı. O çok genç ve geleceği çok ama çok çok parlak. 5 yıl sonra her şey çok başka olabilir:)

    Bjk_Knights: Favre olsun Slomka olsun kupasız. Klopp ise ya Bayern ya da büyük bir kulübe.. Bakalım ileride burada görür müyüz bilinmez

    YanıtlaSil
  6. Yeni yönetim geldiğinde Galatasaray için Ragnick sportif direktör, Favre teknik direktör formülü çok fazla geçiyordu aklımdan. Farklı isimler de olabilirdi tabi ama mutlaka Almanların son 10 yılda gerçekleştirdikleri mental ve yapısal devrimin fikir babalarından biri sportif direktör, o kişinin seçeceği bir kişinin de teknik direktör olmalıydı. Galatasaray pragmatik bir çözümü tercih etti ve şu ana kadar başarılı da görünüyor. Ama Beşiktaş'ın yaşaması gereken tam da bu ve gerçek bir devrime ihtiyaçları varken Alman futbolu ve Bundesliga çok güzel bir örnek onlar için...

    YanıtlaSil
  7. aynen bende bunu düşünüyorum ama baştakiler uyumaya devam ededursun.

    YanıtlaSil
  8. Bizdeki yönetim anlayisi ile hic biri bizde basarili olamaz. Karizmasi falan yok diye 3 ayda teneke baglarlar.

    YanıtlaSil