Gecenin on ikisinde başlama vuruşu yapıldı. 6-6’ydı maç.
Bitime az bir süre vardı. Murat Fevzi Tanırlı çok ince gördü Uğur Meleke’yi.
Ben ceza sahası içerisine doğru kaçtığımda jeneriklik üç gol atan gecenin
kahramanı Uğur Meleke zarif bir şekilde topu önüme bırakıp kalecinin önünde
pozisyon aldı ama ben artık kaleci ile karşı karşıya kalmıştım ve yaklaşık on
yıl sonra ayak bastığım halı sahada ilk golümü atmaktan imtina etmedim. Asist
Uğur Meleke. Hazırlayıcı ise Murat Fevzi Tanırlı. Yeni yaşamımdaki en sıkı
dostlarım. Bir dönem Taktik ekini çıkartmış ekip. Gerçek şu ki ben gerçekten de golü atmıştım!
12 Eylül 2011’de bu
memlekete dönüş yaptıktan sonra belki de ilk defa şöyle bir durup geriye
baktım, soluklandım. Eve gidince bu anı
yazacağım dedim kendime. Sabah gazeteyi çıkartmış, öğlen internet sitesiyle
ilgilenmiş ve akşama doğru röportaj yapacağım insanın yazdığı kitabı okuduktan
sonra Hayatım Futbol dergisine Dortmund’u yazdım. Sabah saat beş, elimde kahve
ve güzel bir müzik eşliğinde ben sözümü tutuyorum. Yukarıda anlatılan Almanya’daki
son üç yılımda hayalini kurduğumdan da öte bir şey! Oysa geldiğimde her şey ne
kadar kötüydü?
Her şey üst üste gelir. Bir olumsuzluk, diğer pek çok
yıkımın da kaynağıdır aslında. 7 yıl 7 ay kaldığım Almanya’daki en kötü 7 günüm
buraya gelmeden önceki son bir haftadır. Ailenin her bir ferdiyle ayrı ayrı
olmak üzere kavga ettim. O dönem kız arkadaşım da ailesiyle memlekette izinde
olduğundan onu kaybetmekten kurtarmıştım kendimi. Sahip olduğum tek sermaye
olan arabamı satarak normal koşullarda ülkede bir yıl çalışmadan geçinebilecek
şekilde ayarlamıştım ama dedim ya her şey üst üste.. Gelmeden önce Prag dönüşü
yapılan kaza içerisinde o araba da gitti.
Kader diyorum buna ben. Türkiye’den Almanya’ya geldiğim
zamana benziyor. Sıfırdan başlıyorsun ve yaşamının geride kalan kısmını,
öncesinde olmayan yeni insanlarla geçireceksin. Elinde hiçbir şey yok!
Hiçbir şeyim yoktu.
Görünürde bir kız arkadaşım vardı ama siz de takdir
edersiniz ki hiçbir şeyi olmayan adamın kız arkadaşı da uzun süreçte olmaz.
Üstelik kader diyorum ya, kısa süreliğine de olsa yine bir doktora tercih
edilecektim. Ve yine sonrasında yaşanılan pişmanlık, benim kaderimi değiştirmeyecekti.
Hikayem bol, anlatacaklarım çok.. Üstelik henüz Almanya'da iken bugünkü yaşamı kurgularken bu blogu da unutmamıştım tam da bugün yeniden başladığım haliyle..
turkiyeye dondugun eylul 2011 benim yurtdisi hayatimin baslayisi. onceden de okurdum blogu zaten, simdi daha cok anlam kazandi yazdiklarin.
YanıtlaSilmemleketi ozleme durumu pek yok ama bu surecte ileriye donuk tercihlerime dair cok kafa yordum. beni neyin gercekten mutlu ettigi sorusuna dair onceden cok da kafa yormamistim. bu 2 sene baska kulturu kesfetmekten bile daha fazla kendimi kesfetmek oldu resmen.
biliyorum yurtdisina dair dusuncelerin bu bloga sigmaz diye dusunuyorsun ama merakla bekliyoruz hayat tagli yazilarini. belki de benim kacirdigim bir noktayi sen fark etmissindir