14 Mart 2009

Maradona Aguero.!



Bir Agassi-Graf birlikteliginin ürünü vardir bir de bu.. Bazilarinin kaderleri dogustan cizilir, böyle soyagacina sahip bir velet futbolun disinda bir seye el atarsa, üzülürüm.. hem Maradona ayni zamanda Aguero genleri tasiyan bir cocugun futbola yetenegi olmamasi ile Sporting'in gecen macta ikinci yari turu gecme sansi esittir bana göre..

Bender Kardesler.!



2005/06 Almanya U19 kadrosu müthisti. Efendim Kroos'lar,Marinler, Man U'nun alt yapisinda oynayan Zieler, Vrancic filan muhtesem idi. O muhtesemligin iki parcasi da bu ikiz kardeslerdir.. Munihde ikamet eder iken siklikla 1860 Munih maclarina giderdik.. ben hala daha hangisinin sahada oldugunu, hem oyun hem de tip olarak birbirlerinden farkini kayrayabilmis degilim, misal Altintop kardesleri cok iyi birbirlerinden ayirabiliyorum.. Bu ikiz kardeslerin yetenek olmasi bir yana her ikisi de ayni mevkide oynuyor.. Defansif orta saha. Hem lars, hem Sven.. Her ikisinin birden oynama sansi genelde olmuyodu, birisi oynuyorsa digeri yedek idi.. Yetenekli kardesler cok iyi anlasmalarina ragmen birbirlerini saha icerisinde engelleyici unsur olarak baska acidan gelisimlerini de sagliyordu aslinda..

Diyecegim odur ki bugün yarin gitti gidecek gibi duruyorlar.. Nereye ? Olagani bunlarin Leverkusenin almasidir ama futbol bu.. bakalim. Bu arada bir de Manuel Fischer vardi ne oldu ona diyesi geliyor o kadronun gol krali olup da gecen sezon son maclarda parlayan genc yetenek ? O da muhtemeldir ki Mario Gomez'in gidisini bekliyor..

(Bu olumsuz kosullarin olumsuz bilgisayarindan post atma eylemleri sürebilir..)

12 Mart 2009

Hamburg - Galatasaray: 1-1




Galatasaray icin sevindirici bir skor. Macin özeti bu.

Hamburg tam anlamiyla "korkak" bir onbir cikardi. Jansen'in bek degil de acik oynadigi, bek'e de Aogo'yu aldigi maclar aslinda Hamburg'un deplasman taktigidir. Bu dahi acik acik korktugunu söyler iken Olicsiz bir kadro da aslinda her seyi acikliyordu.. Her bakimdan Galatasaray ilk yarim saat icerisinde skor olarak degil oyun olarak üstün geliyordu rakibine ama sasirtici durum daha cok oynayamayan, oynamak da pek istemeyen Hamburg idi. Sadece bir Baros bu ilk yarim saati cok farkli kilabilirdi ama Nonda'ya isyan devam ediyor. Sözlesme imzaladigi günden bu yana oynadigi yirmi macin on dokuzunda performansina isyan ettirmis futbolcunun ha bugün ha yarin bizi sasirtmasini bekliyoruz ama bosa kürek cekiyoruz gibi..

Jansen ve Trochowski karsi yakanin göze batan isimleriydi özellikle Jansen.. öyle bir an geldi ki, korktuk... Fark yiyecegiz derken, Gol,Kirmizi kart ve pozisyonlar sonrasi Hamburg takimi Olic'i oyunu daha da ateslemesi adina sahaya sürüyordu ve bu da Jansen'in beke cekilmesiydi.. bir süre sonra dogan sessizligin anahtaridir bu aslinda..

Kewell'in Stoper oynamasi. Yanlis üzerine yanlis bir hamledir. yine Jansen defans bölgesinde calim deneyen Kewell'den topu alip gole dogru gitseydi bugün kahramanlastirdiklari isme cok baska bakacaklar idi. Macin sonunda Kewell adina olumlu pek cok güzel sey söylenebilir iken misal ben diyorum ki "daha ne kadar kendini sevdireceksin bize" ayni seyleri teknik adam icin söyleyemiyoruz zira Semih Kaya burada oyuna girmeliydi.. O girmedi Mehmet Güven ve Lincoln'un cikisi..

Lincoln.. Inanilmaz güzel bir pas verdi ve macin Galatasaray acisindan kirilma anidir, o gol kacti arkasindan gelen pozisyonda bana göre takimin haksiz bir kirmiziyi yemesine neden oldu ve fakat ilk defa Lincoln'den bir baska konuda illahlah dedik.. Sahadan cikisini, nasil ciktigini cok önemsemiyorum, kizginligini olagan karsiliyorum ben.. Alman takimlarina karsi inanilmaz hirsi var. Herkes gecen sezon Feldkamp'in cezalandirmasi nedeniyle onun oyuna küstügünü düsünüyordu ve ben daha cok küskünlügünün Leverkusen maclarinda saglam olmasina ragmen oynatilmamasina bagliyordum ki bu da öyle bir macti.. Sorun ise daha cok kendisini yere birakislari ki beni dahi zivanadna cikardi. Bu kadar faul istemek, penaltiya dogru yüklenmek normal degil. Baros'un elleri, itirazlari, Lincoln'un bu yere birakislari en cok kendilerine zarar.. Bu macta Baros yok, bundan sonraki üc penaltinin ikisi kendisini yere birakiyor diye verilmeyecek ve en kötüsü de yoktan penalti istemektir aslinda..

Eger Kewell yedek stoper olarak görevlendirildiyse de cikacak insan Lincoln'dür haliyle.. Iki nedenden dolayi oyundan cikmaliydi. Birincisi macin o aninda anlasildi ki daha iyi bir skor pek de mümkün degil ve defans olarak orta alani güclendirme sevdasi, ikincisi ise her an cikabilecek tek bir sari kart rövans macinda lincolnsüz kalinacakti ve bu da demektir ki baros'un gelisine yeteri kadar sevinememek... Yanlis ise bastan Semih Kaya tercihsizligi idi. O zaman cikmasi gereken de Nonda veya daha cok Kewell olurdu.. Ve belki de olmasi gereken de buydu yüzde doksanimiza göre.


Arda Turan cok erken yoruldu.. Eskisi kadar kosmadigi halde eskisinden daha erken maci tatil etti ve yerinde bir degisiklik ile kenara alindi..

Balta, mükemmel oynadi, Baris, oyunun ofans anlaminda basit dogrulari yaparak -yanindakine pas vermek- o muhtesem defansini göz önüne cikartiyor ve is sadece defansif anlamda takima katki yapmak oldugu vakit Baris herkesin gönlündeki kahramandir..

Su kesin ki Galatasaray iyi bir Hamburg yakaladi. Son bes macinin ücünü yenilen bir Hambrug yakaladi ama sunu eklemek isterim: Ajax, Hamburg ile kendi sahasinda berabere kalmadi, yendi ve fakat biz bugün Ajax'a karsi degil Hamburg'e karsi oynuyoruz.. Beraberlige ne kadar güvenilmesi gerektigini iyi düsünmelidir Galatasaraylilar.. Her seye ragmen ciddiyetini koruyabilirse takim kesinlikle bu turu gececektir zira bir hafta Hamburg'un kendisini toparlamasi icin yeterli degil..

Mac öncesi gollü beraberlik deseler, iyi derdim, mac bitti, güzel bir skor oldu dedim ama toplamda beraberligin ötesine gecebilirdi Galatasaray, bu yüzden biraz buruk bir sevinc var diyelim. Diger maca stoperde Kewell ile baslarsa Bülent Korkmaz, simdiden yorum yapmayacagimi beyan ediyorum, zira beni asar bu gibi durumlar..

(zor kosullarda bu yorum yazilmistir, simdiden pek cok eksiklik icin affola.. diger maca evimde olmak ve ordan yazmak dilegiyle..)

11 Mart 2009

If You Want Me.!



Flying Dutchman bu filmi kisa bir özet gecmisti. Bu da onun ve ayni zamanda aylar önce unuttugum bir dogümgününün özrü olarak hazirladigim dogumgünübloguhediyesinin müzigiydi.

Son günlerde yasanilan olumsuz gelismelerin üzerimde yarattigi gerginligi atmak icin her seyi bosverip üc günlügüne geldigim evimden yolculuga dogru gider iken belki cok seyi yine arkamda birakiyorum ama en cok da onu.. Zira bazen döndügünüzde arkanizda biraktiklarinizi "yerinde" bulamayabiliyorsunuz..

Umuyorum ki Hamburg maci sonrasi.. görüsmek dilegiyle..!

Golün Hüznü.!



Sene 1980.. Frankfurt ile UEFA kupasini da almis olan kaleci Jürgen Pahl'in golden hemen önceki hüznü.. Caresizlik..

Bundesliga Rekorlari.!



Bugün Favre ve benim Pantelic ile aram iyi degilse kirdigi bu rekor yüzünden.. O hafta Bundesligada beni tek yatiran Pantelic, pardon Berlin idi.. Rekor ise sudur: üst üste penalti kacirma rekoru.. Wolfsburg karisisinda penalti oldugu vakit aslinda topun basina teknik adamin belirledigi cicero ya da Ebert gecmesi gerekiyordu ve fakat penaltiyi yaptirmaktan da kuvvet alan Pantelic kimseyi dinlemedi ve atisi kullandi. Bu onun üst üste dördüncü kez penaltiyi kacirarak rekor kirmasina olanak tanirken Favre ile hic bitmeyecek bir kavganin da baslangici oluyordu.. Ki o penalti kactiginda teknik adamin saha disindaki halini görmeliydiniz kesinlikle...




Jens Nowotny.. Siz onu Leverkusenden bilirsiniz.. Saglam ve iyi bir defans oyuncusudur ama toplamda gördügü 8 kirmizi kart ile bu alanda rekorun da sahibidir kendisi..




Manfred Kaltz..

Muz orta denilince akla gelen ilk insan ve hatta onun mucididir. Hrubesch ki kafasindan baska sahada hicbir yerini calistirmayan, sadece kafa golleri ile gol krali olup milli takimda efsanelesen ve ülkemizde de teknik adamlik yapma serefine erisen insanogludur ve onun da olmazsa olmaziydi Manfred Kaltz.. Oynadigi 600 Bundesliga macinda kendi kalesine attigi 6 gol ile bu alanda rekorun sahibidir baska acidan dogru kaleyi de 76 kere ziyaret etmistir.



Nikolce Noveski.

Bana göre en güzel kendi kalesine golü efsane kaleci piplica yemistir
ve DSF bununla ilgili bir top 10 yaptiginda listede iki numaradaydi.. Dedim ki 1 numara kim? Iste bu adam. Alti dakika icerisinde iki kez kendi kalesine gol atarak cok baska bir rekorun da sahibi oluyordu Mainz takiminin güzel futbolcusu.. Elbette Noveski disinda dört oyuncu daha bu basariya ulasmis ama bu kadar kisa süre icerisinde bunu basaran bir tek kendisi..






Blogun siki takipcileri bu macin kalecisinin irdelendigi postu bilir.. Bundesliga tarihinin bir macta en cok gol yiyen takimidir Borussia Dortmund. Kaleci Endurat'in da kariyerinin bittigi mactir baska acidan.. Ayip denen bir sey burada yok zira olasi bir puan kaybinda averaj sampiyonlugu belirliyordu, bir hafta öncesi ligde kalmayi basaran Dortmundun rahatligi ve sampiyonluga giden Heynckes'li, Berti Vogtslu,Lienen li gladbach olmasi gerekeni yapiyordu..



Sene 1993.. Sammer,eski takimi Dresden'e karsi oynuyor. Bu macta cikan 5 kirmizi kart da bu alanda rekor Bundesligada..Daha fazlasi sanirim maci tatil ettirir idi..





Imdi Takim Tasmania Berlin. Iki farkli rekorun sahibi aslinda. 1965/66 sezonunda maca gelen 827 seyirci bugüne kadar en az seyircili mac olmasi acisindan bir rekor.





.. baska acidan ayni sezon topladigi 8 puan ile (iki puanli sistemde) Bundesliganin bir sezonda en az puan almis takimi oluyordu..



Nürnber kalecisi Rudi Kargus. Nürnberg ise 1983/84 sezonunun en kötü deplasmantakimi olarak 45 yillik Bundesliga tarihine geciyordu ve baska acidan bu rekor gecilemez, anladiniz siz onu.!:)

SAP Hoffenheim.!



En son hedef yapip ortasina Dietmarr Hopp'un fotosunu koyunca mahkemeye kadar gitmisti is Hopp ve Dortmundlular arasinda olan cekisme.. Simdi bu yaklasim var, fena degil pankart.. Ama iste inatla söylüyoruz ki paranin rolü burada aklin rolünden fazla degil..

Ayip yahu.!



Az yavas yahu.. Acima duygusu yok bunlarin. Beklenilen sonuctu aslinda.. Günlerdir motive ediliyorlar pek cok acidan ve bir yere patlayacaklardi. Bes gün icerisinde 12 gol attilar.. E Yedi tane atilir mi ?



Hadi attin.. Besinci, altinci gole sevinilir mi böyle yahu ? O gencecik Müller kadar olamadiniz..

Beni sasirtan hicbir sonuc cikmadi bugün. Madrid'in uyarisini ezeli rakibi yapmisti ama Casillas engellemisti, bugün de "hezimet" degilse skor onun payi yine var.. Hiddink, Hiddink'tir, gececektir turu dedik öyle de oldu.. Eskiden yunanlilar evinde oynadi mi barca,madrid olsa da kazanirlardi, disarida fark yerlerdi.. O kimlik de kayboldu artik.. Celtic kaldi geriye, evinde baska disarida bambaska kimligi olan.. Villarreal dün de bugün de ne yapacagini kestiremedigim üc bes takimdan birisidir su futbol aleminde..

Degisim.!



Zitlarin savasimi derler ya, diyalektigin de ince dokusudur bu, yasamimin kisa özetidir aslinda. Medeniyetin besigi dedikleri yer nasildir bilmem ama benim köyüme göre oldukca medeni olan bambaska bir ülkede dogduguktan alti ay sonra sahip oldugum o dönemki kosullarin zittina dogru sürüklenmeye baslamisim ki bugün dahi durdurabilmis degilim bu kader yolculugunu. Almanyadan köye dogru gecisin bebe halime yasattigi nedir bilmiyorum cunku hatirlamiyorum ama hicbir sey olmamis gibi tavir takinmis olabilecegimi düsünmüyorum zira pampers baska bir sey, caput cok baska. Küveytte yikanmak ile derede cimmek ayni sonucu verse de ayni etkiyi vermedigi kesin bünyeye.. Rahmetli Ninemin simardikca kafamdan asagi boca ettigi kaynar sulara bile ses cikarmayacak ölcüde sessiz bir cocukluk gecirir iken bugün gördügünüz üzere beni kimse susturamiyor. Suyu cesmeden aldigimiz, derelerinde cimdigimiz köyden izmir denilen böyük sehrin en zengin evlatlarinin bir miktar para karsiligi gidebildigi kolleje dogru yollandigimda anlamaliydim aslinda bu oyunun hic bitmeyecegini.. Medeniyetten tas devrine ordan burjuva devrimine dogru anlik gecislerle bozuldu ki ruhumuz saglam durmak cok zordu aslinda.. Cem yilmaz da askerde yasadigi bu gecislerden sakayla karisik dengesinin sarsildigini söyler iken belki sadece ben gülememisimdir o zamanlarina..

O zamanlar dogudaki macar köyünden bes dag arkadaki cerkez köyüne kadar interstari mac seyretme adina kovalayabilir iken , hani o iorfanin oynadigi ilk ve tek besiktas macini seyretme gayreti esnasinda o insanlarin kahvehanelerine girip cay icebilecek kadar özgür iken köyümde, yan odaya gitmek ya da yatagimdan kalkmak icin dahi belletmen adi verilen zibidilerden izin almak durumunda kaliyordum yeni sehrimde ve üstelik en önemlisi birden oluyordu bu degisim.. Cok günün sabahina devrimlerle uyanmisimdir geride kalan otuz yilin icerisinde ve her seyin fazlasi her zaman zarardi..

Önüme koyulan yemegin suyuna ekmegi banarak yerken saga sola dökmekten hic imtina etmez iken herhangi bir ekmek parcasi ile sulu yemegin sulu kisminin birlesmesi halinde kucuk capli ikazlardan anlamadigim kelimeler ile üzerime gelinmesine neden oluyordum ve ben gercekten anlamiyordum cok seyi Misal..

.."Ebeni sikeyim" diyene öyle bir kafa atiyordum ki okuldan atilmasam da bu yüzden cesitli garip psikolojik testlere sokuluyordum. Söylenilenlerin onda dokuzunu anlamadigim icin anlasamiyorduk da ruhsal dengemi arayan ruhsuz hekimlerle.. her aksam "ebem nerde ?" diye aglarken onlara babaannemin yoklugunun yarattigini hüznü de anlatamiyordum haliyle durduk yere neden dellendigimi de.. Ben ve Onlar iki baska türün evlatlariydik.. .. Daha sonra köyümdeki insanlar ile ben seklinde degisecekti bu ayrim ve ben ve digerlerine kadar gidecekti ki en kötüsü hic bitmeyecekti bu yasamin bir ucundan digerine dogru isik hiziyla gecisler..

Ilkokul yurdunda her saniyem programlanmis ve kontrol altinda iken yaklasik üc ay sonra gecis yapacagim yerde koca haftasonu yek basimiza kaliyorduk. Özgürlük ve Esaret daha dogrusu zit kutuplarin ayrimi bir sinif farki ile birbirlerinden ayriliyordu. Bir öyle iken birden tam zittinda buluyorduk kendimizi.. Daha dün aksamin güzel vaktinde yataga zorla sokulup gözlerimizin kapanip kapanmadigi kontrol edilirken birden gece yarisi esrarkeslerle muhabbet eder buluyorduk kendimizi.. Böyle bir gecis olur mu, böyle dengesizlik ?

On küsür yil boyunca her aksam istedigi televizyon programini misal parlement sinema klubunde sunulan filmi sonuna kadar seyredebilen her insani, istedigi zaman disariya cikabilen her arkadasimi kiskanmis iken birden bire yurdun disinda hepsinden özgür olup kiskandigimin da ötesine kavusuyordum yeni ciktigim evimde. Sahip olduklarimi birakip eksiklik cektigim her seye sahip olarak ilerliyorduk ki cok baska büyük degisime dogru da bu sekilde yol aliyorduk aslinda..

Ögrenci evimde üc kurusu denklestirip menemen yapmak adina iki yumurta almak icin cirpinirken on yillik arkadaslarimla, o döneme damga vuran sorunlarimin cözümü olan ülkeye dogru yol aldiktan sonra insanlari bir bir karsima alip o paylasimi bir daha yasamak icin caba sarfediyorduk trilyon tane menemen yapacak paranin yaninda.. Bes yil önce bugün sahip olduklarima özlem duyarak yasar iken daha mutlu ya da daha mutsuz degildim..

Yaklasik yirmi bes yil boyunca sürekli arkadas, dost ve bunlarin yarattigi ortamin icerisinde ailesiz olarak kalirken bugün ailemin disinda tek bir insanoglu yok yanimda. Kivrandigim ise simdi konusmak, iki kere düsünmeden anlasilabilir duygusuyla konusmak, buraya yazar gibi bir insana konusmak, yirmi dört yil boyunca sahip olduguma tekrardan ulasma cabasi.. Yer yer de aileden uzak kalmak.. Dün neydik bugün ne olduk türküsünü olumlu ve olumsuz anlamda insan yasami boyunca milyon kez tekrar etmek zorunda birakilir mi ? Birakilirsa peki ne olur ?

Toplamda tüm bu gecisler "romantizmi kesfeden burjuvazi, gercegi ülküsellestirerek carpitmaktadir" diyen Marx'dan yillar sonra algilayabildigim "Carpitilmamis yasamin geriye kalan tek imgesi ölümdür" diyen Adorno'ya dogru dönüsen yasam biciminin bir baska ifadesi oldular.. Cok seye sahip olmaktan ziyade az seye ihtiyac duymayi da böyle böyle ögrendik..

.. ne diyordum ben ? Hicbir sey. Hicbir sey dememek icin bu kadar yaziyorum cogu zaman. Artik gecmise göre oldukca korkusuz ve kaygisiz bir hayat sürüyorum, onu diyordum . Nereye düserse düssün yolumuz mutlaka onun icerisinde bir sigara icimlik, sicak bir kahvelik tat vardir mutlaka..

Insanligin kosullarinin degisimi adina ankarada meydanlarda, alanlarda oldugum günleri dahi unuttum bugün ben. O insanlik bilirim ki hangi kosula evrilirse evrilsin cok kisa bir süre sonra bir öncekinin acisinin yarattigi güzel günler biter bitmez yetinememeye baslayacaktir. Ola ki elinden birisi herhangi bir kazanimini almadigi sürece o an sahip olduklarinin farkinda dahi olmayacaktir. Bugün otobüsle yolculuk ettiginiz icin seviniyor, ayri bir sekilde mutluluk duyuyor musunuz ? Dedem, Balikesirden Manisaya gitmek icin yürür idi. Yapilan her türlü yeniligin, devrimlerin aslinda keyfi bir öncesinin yasattigi zulmü kadardir, iste bu yüzden ben cok fazla seye sahip olmak, baska kosullari yaratmak istemiyorum.. Cok "sey"den keyif almadigim gibi herhangi bir "seyin" de eksikligini cekmiyorum.. Mutsuz oldugum kadar mutluyum. Sonu bastan görüp cakiliyorum koltugumun en güzel yerine.. Az sonra sampiyonlar ligi baslayacakk cünkü..

10 Mart 2009

Bir Zaman Önce..



Sene 2004.. Sampiyonlar Ligi ceyrek finale kalma maci. Stuttgart Chelsea ile oynuyor. Meira'nin kendi kalesine attigi gol ile Chelsea'ye elenmesine neden oluyor.. Hani su Bordeaux maci iskasinin bir benzeri ya da daha kötüsü diyelim.. Peki sonra ne oldu ? 1992 senesinden beri özlem duydugu Sampiyonlugu elde eder iken Stuttgart tüm maclarinda oynamis Meira kaptan olarak kupayi kaldiriyordu ki yirmili yaslarinin basinda dahi Benfica'da kaptan olmus, kisa sürede karakterini ortaya koyarak defansin sefi olmus adamdir.. Bugün buradan gidiyor..

Bir seyi ortaya koymak icin su postu ortaya atiyorum. 31 yasindaki oyuncudan 6 milyon euro kazanmak fena degil kesinlikle. Satilmasi ticari bir basari da olabilir ve hatta ileride cikmasi olagan ekonomik krizi bugünden önlemek basari dahi sayilabilir ama derdim Meira gidisi sonrasi Meira futbolu üzerine yapilan yorumlardir..

Hamburg maci ise.. Oraya kimi koyarsaniz koyun ekstra bir motive ile mutlaka ki iyi oynayacaktir bir maclik da olsa.. Hatta su konum Galatasaray defansina iyi dahi gelebilir.

Ben keyif aliyordum isin acikcasi. Orta sahadan bazen fisek gibi dalip ileriye dogru hamle yapmasindan ayaginin ici ile orta sahanin ilerisini görmesinden ve yer yer ortasahamsi oyunundan, cok seyinden.. Futbol seyrediyorum, bunun icin nice zorluklari da göze aliyoruz. Kendi keyfimin gölgesinde yazi yazmak da sanirim benim en dogal hakkim olsa gerek..

Meira Gitti.!



Fernando Meira, kötü bir futbolcu asla degil. Sezon basi Galatasaraya degil de Tottenham'a gitseydi burada aldigi elestirilerden cok daha azina katlanacakti. Premiere Ligden ya da Bundesligadan bir mac seyredin, akabinde bir de Galatasaray-Bursaspor macini.. Bunlardan birisi iyi, digeri kötü demiyorum, eger seyir degil de sonuc acisindan ele aliyorsak her iki farkli karakter de sizi basariya götürebilir, Türkiye milli takiminin Sampiyonalarda elde ettigi basari ortada ve fakat cok baska bir futbolun oynandigi gercegi de gözden kacmiyor..

Benzer karakterde oldugu icin belirtmekten cekinmiyorum Ronny Johsen Besiktasin siradan futbolcusuydu, Manchester'a gidip dört premiere lig sampiyonlugu, sampiyonlar ligi sampiyonlugu gibi basarilari yakaladi. Besiktasta muhtesem performans mi gösterdi? Hayir, böyle bir sansi yoktu. Meira'nin da sansi yok. Bu lige Meira degil, Stumf gerekiyor.. Stumf ki Cantona'ya adim attirmamistir filan. Meira özelinde Türkiye Süper Ligi futboluna bakisi da mercek altina almak gerekiyor.

burada top yuvarlanmaz, insanlar yuvarlanir sahanin icerisinde. Top degil insan kosuyor.. Topa nasil bicim verdigin degil insan olarak nasil sahada sekle girdigin önemli.. O zaman has Galatasarayli olursun, iyi oyuncu olursun, Lugano'nun Eduya göre daha cok tercih edilmesi futbolunda degil görüntüsünde yatiyor. Bursaspor macini bir daha seyredin, ben seyreder iken kendi yarisahasini gecip de üc pas üst üste atan takima bir gol verdim ve maci bir sifir Galatasaray kazandi bu yüzden. Insanlar cok kosuyor.. Caresizlikten kosuyor, iyi niyetli, futbol oynama sevdasi icerisinde sürekli kosuyorlar, top arada insanlara carpip duruyor, gidiyor ama oynanan futbol degil insanbol.. Sürekli insan kosuyordu, topu bir ara göremez olduk biz.. Türkiye Süper Liginin ortalamasidir bu. Mücadele üzerine kuruludur, buna göre bir oyuncu tercihi olmasi gerekir.. Mücadele gücü yüksek oyuncular ortalamanin üzerindeyse belki topa hükmeden bir oyuncu oynatabilme sansina sahipsiniz yoksa dünya golü atsa, dünya asisti yapsa da Alex gibi sürekli elestirilir, durursunuz, Lincoln gibi üzerine cullanirlar adamin..

Topa ayagiyla hükmedene degil topa bir sekilde siper olup türlü türlü sekle girenin tonla övgü aldigi yer..

Meira, Stuttgart'da 6,5 yil oynadi. 7,5 milyon euro gibi klubun o dönemki en yüksek bonservisi ile Benfica'dan geldi ve hicbir zaman birakmak istemedi Stuttgart yönetimi. Ylavaryakar oldular.. Tartismalar bir sezon öncesi basladi ve Meira gidecegini acikladi ki bu yüzden ben de Adnanlarin sezon ici anlastiklarini düsünüyordum. Gelen onca teklife ragmen Galatasarayi secmesi de bu görüsü destekliyordu. Klup yönetimi yarim sezon boyunca "gitme, kal" tartismalari yasadi ama Meira bir sekilde Galatasaraya geldi..

Galatasaray takimiyla bugüne kadar oynadigi futbolun ortalamasi vasat bir performans olarak adlandiriliyor. Birisi gecen macta olmak üzere Lincoln'e verdigi iki muhtesem topuk pasi gol olsaydi belki türkiyedeki futbolseverler de defansin yaninda ofansa yapabildigi katkilari görebilir, baska türlü degerlendirebilirdi. Olmadi, haliyle Meira'yi kaybeden Galatasaray taraftari olarakk üzülen bir tek ben kaliyorum geriye..

Süper oynamadi burada ama öyle bir sansi da yoktu..

Ekonomik acidan belki de dogru bir adim cunku iceriginden cok da haberdar degiliz cok seyin. UEFA kupasi finaline dogru olasi bir parasizlik belki cok daha buyuk sorunlari doguracakti, dogru-yanlis deme hakkim, bilgi eksikliginden dolayi benim yok.. Sadece üzüldüm ben..

St.Pauli vs Hansa Rostock: Nefret ve Siddet.!



Bir mac. Bir derbi. Sadece bir mac ve sadece kuzey derbisi tanimlamaya yetmiyor maalasef. Asiri sagi ve asiri solu bir bakima karsi karsiya getiren derbi.. Ilk macta varolan tonla hasar,siddet ve yasanilan onca olay sonrasi St.Pauli'deki macin da olaysiz gececegini kimse düsünmüyordu ama yine de biraz fazlaydi.. On bes insan yarali ve birisi oldukca agir..

Eger ki Hamburg-Galatasaray maci bir hafta önce olsaydi belki de bu maca gitmis olacak idik.. Ister miydim ? En az Hamburg-Galatasaray maci kadar..



St.Pauli futbolun belki de sonuc kisminin cok da fazla önemsenmedigi, taraftarlik olarak skordan bagimsiz insani degerleri üzerinde tasiyan klup olarak istisna konumunda. Her yerde sergilemekten cekinmedikleri Saga karsiyiz slogani ve afisleri klubu tanimlar.. St.Pauli Hamburg'un icerisindedir dolayisla bu görüsleri benimsemeyen insanlar gönül rahatligiyla cok daha iyi, cok daha popüler, cok daha basarili sehrin takimi Hamburg'u tutabilirler.. Mevzubahis konu Balikesir,Sivas olsaydi belki bir yandan kizar, benimsemez iken diger yandan memleketimin takimi durumu olurdu ama burada böyle bir sey söz konusu degil. Bu yüzden taraftarlari arasinda muazzam bir birlik, beraberlik ve ayni zamanda homojen bir yapi söz konusu. Belki de bu yüzden evinde en zor yenilen ikinci Lig takimi olarak tanimlaniyordu..



Bir baska acidan siddet yanlisi olmadi bu takimin taraftarlari. Daha cok rakip takim ve yetkilileri hakkinda eglenceli yaklasimlar sergilemekten futbolu sölen haline getirip skordan bagimsiz bana göre gercek bir taraftarlik profili ciziyorlardi. Onlar öyle ki bölgesel ligde olmalarina ragmen yanlislikla o muhtesem mabede Bayern Münih, Hamburg gibi takimlari düsürünce her kosulda galibiyete dogru takimi sürüklüyorlardi. 2007 Bayern Munih galibiyeti veya daha öncesinde yasanilanlar belki de en güzel anilariydi bu takimin.. Uli Hoeness kalearkasi fanatiklere catar iken 1860 gibi Bayern Münihe göre ruhu daha cok olan ve fakat asla bir St.Pauli,Köln,Schalke seviyesinde coskulu olmayan takimi örnek verir iken beki hakliydi ama taraftarligi da basari ile degerlendirirken bana göre büyük hata yapiyordu. Misal ben birinci Ligdeki Leverkusen taraftari olmak yerine St.Pauli taraftarligini tercih edebiliyorum.. her ne kadar o klubun stadina en uzak yerde yasasak da bir umuttur yolumuzun st.pauli kenarlarinda bir yerlere düsmesi ve her macina istirak etmek diyerek simdilik uzaktan alkis tutuyoruz.. Futbol Tanrisi isterse olur bu diyerek beklemedeyiz..

Cem Uzan ki bir dönem ithimali vardi ya da herhangi bir Arap Seyhinin Galatasarayin basina gecip Ronaldolari, Messileri takimin basina getirip Sampiyonlar Ligini almasindan ziyade daha cok Ardalarla,Ugurlarla UEFA olmadi ücüncü, besinci tura cikan bir takimin taraftari olmak bana daha cok keyif veriyor, daha cok gurur.. Iste bu acinin bir baska ifadesi de St.Pauli taraftari olmaktir bölgesel ya da ikinci ligde olsa dahi..



Bu isin diger yakasi Hansa Rostock. Neo Nazi takimi olarak da bilinir ve fakat hep umut edilir, bütün rostocklular böyle degildir diye.. Bütünü olmasa da buyuk cogunlugu neo nazi yanlisi oldugundan cok ciddi bir kapismaya sahne oluyor St.Pauli -Hansa Rostock karsilasmalari..Sadece St.Pauli taraftarlarla degil hemen hemen bütün siyahi oyuncular ve yahudilerle sorunu var bu klubun.. Bir Schalke macinda hezimete ugrar iken Rostocklularin Asamoah'a yaptiklari irkci tavir ve daha gecenlerde Freiburg karsisinda sergiledigi absürd yaklasim örnek olarak gösterebilebilir.. Hitler Selamlari,Siyahi oyunculara maymun benzetmeleri ve daha neler neler..

(Satasmalar Tren garinda basladi, mac öncesinde tutuklamalar söz konusuydu ve mac icerisine ve sonrasinda diye devam etti.. )

Ben her ne kadar taraf olsam da youtube'da bolca bulacaginiz yaralanan insanlarin görüntüsüne eklemlenmis haber videolarinda deplasmanda olmasina ragmen Rostock tarafinin acik bir sekilde suclandigini, provake ettigini görebilirsiniz.. Bu maca gelen Rostock taraftari icin skorun hicbir önemi yok, oynanan futbolun da. Sadece ve sadece karsi tarafi provake edip siddet yanlisi tavirlariyla maci dahi oynatmayacak seviyeyegetirdiler.. Daha Tren garina iner inmez tavirlarini belli eden Rostocklular mac öncesi, mac icerisinde ve sonrasinda yaptiklariyla klubu dahi korkutmus durumda.. Zira cok buyuk ceza ile karsi karsiya.. Klubun resmi sitesine göz atarsaniz kendi üyelerinin eylemlerinden dolayi hangi özürlerin dilendigini ve buna karsilik ne gibi önemlerin alindigini görebilirsiniz..


(Cumartesi oynanilan St.Pauli-Hansa Rostock karsilasmasi öncesi)

Klup, gecen cumartesi oynanilan macta sahaya atilan maddelerden ve mac öncesi /sonrasi yapilan asiriliklar nedeniyle St.Pauli klubunden özür diledi zira artik ligden atilma durumu söz konusu. Bugüne kadar yaptiklari eylemler icerisinde siyahi futbolculara maymun taklidi, yahudilere hitler selami gibi tonla kabuledilemez davranislar sergilemis Rostock'a alman federasyonu uyari üzerine uyari verse de henüz caydirici bir ceza almamistir klup ve fakat sona da yaklasmistir baska acidan.. Essen'de yasanilanlar icin bir mac sahasi kapanirken 100 bin euro da ceza ki nedir ki ? Mac sirasi yakilan ateste 14 insan agir yaralanmisti oysa biz de iki küfürde bes mac saha kapatiliyor..

Hansa Rostock klup baskani St.Pauli macinda olay cikaranlarin kimliginin saptanmasina ve Rostock'a bu denli buyuk zarar verme gayretinde olanlarin statlardan ve klupten uzaklastirilmasi icin sonuna kadar ugrasacagini beyan ediyor web sitesinden.. Öyle ki St.Pauli maci öncesi bütün taraftarlardan ve üyelerden bu macta siddete yönelik herhangi bir eylem yapilmayacagina dair kucuk bir sözlesmeye dahi imza attirildigindan bahsediyor.. ve fakat



.. macin hemen basinda 2-0 önde olmanin heyecani ile sahaya atilan bu ates veyahut



bu görüntüler imzanin cok da ise yaramadiginin bir göstergesi olsa gerek... Maca Rostocklularin asiriliklari nedeniyle yedi dakika ara verildi.



Keza mac sonrasi yasanilanlar.. Bir Polisin agir yaralandigini, cokca insanin da hastaneye kaldirildigi gelen haberler arasinda..



toplamda degisen cok da bir sey olmadigini gösteriyor diger yakada..

ama nedir ? Inanmaktir cok seye. Hafta sonu yüzde yüz yenecektir, kendi evinde hele ki Rostock'a asla yenilmez dedigim St.Pauli maci 2-0'dan 3-2 ye getiriyordu. Bir baska önemli ayrinti gollerin de tamami siyahi oyunculardan gelmesiydi.. Belki de futbolun verdigi en güzel cevap bu sekilde oluyordu.. Rostock antrenörü Dieter Eilts kovuluyordu mac sonu. Komsum dengesiz Greuther Fürth haric herhangi bir takima kendi sahasinda yenilmemislerdir ki bu takim ücüncü ligde oynar iken dahi Bayern Münih,Rostock gibi takimlara kendi evinde yenilmez.. Öyle büyük, öyle güzel seyirci destegiyle simdilik ikinci Bundesliganin ortasi garanti, biraz daha iyi transferler ile yakin zamanda tekrardan birinci Bundesligaya tesrif edecektir cok baska sekilde destekledigim her karesine onay verdigim bu takim..

9 Mart 2009

Hoeness'in Delirdigi An.!



Almanyada bazi basin toplantilari ya da seyirci ile bire bir temas halinde olmalarin bir kismi efsane olmustur. Hoeness-Daum cekismesi ya da Trapattoni'nin basin aciklamasi ve sonunda son derece yanlis bir almanca kullanimi ya da Augenthaler'in basini sustturup sorulari ve cevaplari kendisinin vermesi gibi sayisiz anlar efsenelesmistir. Bu da onlardan birisi.. Hoeness seyirciye, kendi seyircisine, taraftarina yükleniyor burada.. ve inanin bana dünyada sadece Hoeness kariyeri olmasi gerekir ki böyle bir cikis yapabilsin bir insanoglu..




Yaklasik iki yil önce Bolton macinda stadin genel atmosferinin oldukca kötü olmasi, sessiz seyirci ya da parali seyirciye olan tepkilerini dile getiriyordu kalearkasi grubu.. hep ayni kiyas söz konusuydu: 1860 Munih cok daha iyi.! Ve fakat Hoeness deliriyordu resmen, saglam bir cikis gerceklestirdi.. Denildi ki ezeli rakibi 1860 Munih maclarinda arena daha canli, daha sesli, daha iyi bir seyirci grubuna hakim.. 1860 Munih cok daha iyi seyirciye hakim cunku onlarin parali seyircisi, localari, zenginleri degil gercek taraftari stadin icerisinde.. Ve Hoeness gercekten deliriyordu, gercekten ve tüm konunun hakli-haksiz kismini bosverin sadece böyle bir adam bu cikisi gerceklestirip hala ayakta kalabilir..

"Ah ne güzel seyirci.. ücüncü ligde olsun, chelsea'ya degil de weidenheim'a karsi oynayalim ama söyle güzel böyle güzel olsun diyorsaniz oraya gidin ama bizimle degil o zaman kendinize yeni bir yönetim bulmak durumundasiniz. Stadin genel atmosferinden biz degil siz sorumlusunuz.. Siz 340 milyon euroya mal olan bu statta kalearkasinda 7 euro'ya mac seyredebiliyorsaniz o localardaki insanlarin ceplerinden aldigimiz paralar sayesindedir.. ! ne saniyorsunuz ? Böyle bir statta bu fiyata bu sekilde mac seyredebileceginizi mi onlar olmadan ? " diye giden bir ayar sekansi söz konusu.. Unutulacak gibi degildir..

Klaus Augenthaler.!









Bayern Münih'un unutulmaz bes numarasi, liberosu, kaptani.! Orta sahadan attigi gol, Inter macinda 16 metreden kaleye gönderdigi kafa filan hepsi hala akillarda.. Güzel oyuncuydu, fena da baslamadi teknik adam kariyeri ama iste.. Simdilik uzaklasti futboldan..

Toni & Ribery.!



5-1'lik Hannover macini bu sekilde tribünden izledi bu ikili.. Takim hali hazirda galibiyete zorunlu kilindigi icin fark atti. Iste bu baski ortami, motivator hocalarin takimi cok baska bir kimlige büründürmesine yol aciyor.. Futbol cok garip bir oyun, Klinsiyi taniyanlar Hannover macina farki basmistir..

Beklenen Son: Müller Raus.!



Schalke Menajeri Müller kovuldu. Burada cokca defa dile getirilmisti, müller oldugu sürece Schalkeden cacik olmaz diye.. Lincoln konusundaki tavrindan bu yana takip ederim, aldigi oyunculardan gönderdiklerine kadar tonla hata.. Rudi Assauer gibi bir adamin ardili olacak kapasitede degildi. Schalke tam da cikisa gecebilecek durumda yanlis adam secimiyle bir kac yila ve sokaga dökülen, Ze Roberto II'lerden Santchis paralarina ve giden Mesut Özillere kadar tonla zarar ziyan..

Schalke iyi bir menajer ile cok güzel bir yola girebilecek klup..

Bu arada bizim ülkemizde pek adi sani gecmez ama kluplerin hem sportif hem de ekonomik acidan kalkinmasina direk etki eden isimlerdir Hoeness,Allofs,Müller'ler.. BU yüzden ardili cok önemlidir, klubun belki de basarisinin kilit noktasidir su görevde olan insanlar.. Bu yüzden Hoeness sonrasi Bayern cok ciddi bir merak konusu..

Hamburg Analizi.!



Hamburg takimi Bundesligadan belki de en olmamasi gereken rakip Galatasaray icin.. Schalke,Dortmund ya da Hoffenheim,Bremen dahi olsa idi Galatasarayin isi belki daha kolay olabilirdi ama Hamburg gercekten cok güclü ve toplamda Galatasaray icin oldukca tehlikeli bir rakip.

Saha ici dizilimler belki 4-4-2 olmadigi vakit belirleyici bir özellik olarak dile getirilebilir. 4-4-2 denildigi vakit ayni dizilim icerisinde tonla farkli karakter tasiyan futbol söz konusu olabiliyor. Hamburg temelde 4-4-2 oynar ama 4-3-3 ya da 4-2-3-1 de yer yer Bundesligada uygulamaya koydugu oyunlar icin tercih ettigi saha ici dizilimleridir. Martin Jol taktiksel acidan son derece yetkin bir teknik adam oldugu icin Galatasaraya karsi nasil bir dizilim ile sahaya cikacagini kestirmek güc.. Özellikle Bayern Münih karsisinda Dennnis Aogo yerine Pitroipa'yi koyup Lahm-Ribery baglantisini cökertip Bayernin en önemli kozu ribery'i yokederek galibiyet yolunu acarken taktiksel dehasini gözler önüne seriyordu. Öyle ki ayni taktigi Daum'in Jol'den caldigi dahi iddia edilebiliyordu alaman basininda..



Hamburg, sistem takimidir. Tam anlamiyla bir takim oyunu oynarlar. Van der vaart'in gidisi sonrasi yildizi olmadan takim olarak Bundesliga liderligine kadar yükselmistir. Aynen Galatasaray gibi defansinda yasadigi sakatlik sorunu olmasa idi bugün belki puan farkiyla lig lideri idi. Wolfsburg macina kadar kendi evinde maglubiyet yüzü görmemistir, cok güclüdür sahasinda ama baska acidan UEFA kupasinin bir önceki ayaginda Ajax'a kendi evinde yenilip deplasmanda iki fark atarak ilerlemistir. hicbir zaman boslayamacaginiz bir takim.

Kalede Rost var. Son derece güven veren ve deneyimli bir kalecidir. Basit hata yapmaz, milli takim icin düsünülmemesi gelecege dogru atilan bir adimin parcasidir sadece. Tecrübeli ve kaliteli bir isimdir. Onu gecmek icin ortalamanin üzerinde bir performans sergilemek durumundasiniz.

Defansi su an icin Galatasarayin tek artisidir. Atouba,Reinhard, cok hata yapsa da Graavgaard ve son anda cok sevindirici bir haber olarak "Demel" sakatlanmistir.. Velhasil bu Galatasaray icin belki de en önemli avantaji yaratmistir. Ayaga paslarla cok rahat delinebilecek bir defans dörtlüsü bizi bekler..

Eger oynarsa sol bek Jansen benim en cok cekindigim oyuncularin basinda gelir. Galatasarayin sorunlu tarafina denk gelmesi ise isleri iyice arap sacina getiriyor. Jansen bekden cok acik oyuncusudur, hucumcudur.. Sabri ile sik sik karsilasacaktir bu acidan. 1.91'lik boyu ile ilginc bir eslesme olacaktir her ikisi bek oynasa da.. Özel önlem alinacak taraf belki de bu pek göze batmayan Jansen kanadinin islerligi olmasi gerekiyor..

Orta ikili Jarolim ve Trochowski olacaktir. Hucum yönü Trochowski gibi gözükse de Jarolim cok formda, akliyla oynayan oyunculardan ve en az Hucumda dahi Trochowski kadar tehlikelidir. Trochowski bir bakima Van der Vaart'in boslugunu doldurdu. Inanilmaz tehlikeli sutlari bir yana frikikleri ve hucumcu yönüyle orta sahada Galatasaraya zorluk cikartacaktir ve fakat son macin en formsuz adamiydi. jarolim su an icin daha cok formda.. Baska acidan eger Jol, rakibinden cekinirse buraya bir ihtimal emniyet sübabi olarak Tavares'i yerlestirebilir..

Trochowski'nin formsuzlugu devam ettirmesi dahilinde mac icerisinde Pitroipa girecektir. Eski Freiburg'lu siyahi oyuncu inanilmaz hizli, atik ve tehlikelidir. Bir ihtimal Arda'yi durdurmak adina Bayern Münih macinda oldugu gibi maca ilkonbir dahi baslayabilir.. Arda'yi Ribery kadar tehlikeli görüyor mu ? Jol'a göre rakibin tehlikeli kanadina hucum olarak saglam bindirme yapilirsa orasinin beki disari cikamaz ve aciktan oynayan oyuncu ile iletisim kesilir, Ribery ve Bayern bu sekilde durdurulmustu ve fakat bilmez ki o bizde Balta hucum adina yoktur ve tek basina bir kanadi Arda Turan ele alir..



Simdi OLic-Petric ikilisi söz konusu ve en az bunlar kadar tehlikeli, sinsi bir adam daha var. Guerrero.

Bunlarin hepsi tek tek buyuk sorun ama asil problem hepsinin birlesiminde. Bordeaux gibi cakili forvet degiller. Önlerinde uzun üclü set cekerek bu adamlari durduramazsiniz. Hatta Bodeaux'n bire bir zitti bir forvet hatti söz konusu. hepsi ayagiyla, akliyla is yapan oyuncular.. Doldur bosalt gibi bir durum asla söz konusu degil. Aslinda Ne Petric, ne Olic ne de Guerrero tam bir forvet olarak ele alinabilir.

Petric lincolnvari bir on numara gibi durur.. Onun da frikikleri, uzaktan sutlari ve ara paslari cok iyidir ve fakat Christiano Ronaldo gibi kafasi da inanilmaz tehlikelidir. Kornerlerde, ortalarda dokuz numarali forvet gibi dikkate alinip kafasini toptan uzak tutmak gerekir.. BU gözden kacirilmamasi gereken bir noktadir. Su an icin Hamburg takiminin ligde en 10 gol ile en fazla gol atan oyuncusudur..

Olic.. Bütün sevdigim oyuncular artik karsimda duruyor. Göze carpmaz ama onun oyunca bosu yoktur cok. Yaptigi her hamle etkilidir, iyidir. Inanilmaz hizli oldugunu söylememe bilmem gerek var midir ? Hem Petric kadar etkili sutlari, cizgiye inmeleri ve son vuruslari da Petric'den iyidir.. Daha golcüdür aslinda. Guerrero'yu da eklediginiz zaman ortaya sinsi golcü kadrosu cikiyor.

Velhasil forvetler etkili olmasi bir yana Galatasaray ve pek cok takima ters gelecek ayaga paslarla bir bir ilerleyerek gole ulasirlar.. Hamburg bu yüzden sakin ve son derece disiplinli bir takim. Zira doldur bosalt oynayacak kadrosu yok, eli mahkum ayaga pas ile ilerleyecekler ve Jol'un ardili Stevens'in aksine inanilmaz iyilestirici etkisi oldu bu ayaga pas futbolunda.. Sifrici Stevens'den ofans oynayarak kazanan Hamburg takimina dogru yol aldi gecen sekiz ay icerisinde..


(Reingard rakibin tek gol sansini engeller iken)

Hamburg takiminin su an icin dört tane sakati var. Dördü de defans.. Özellikle ilk yarinin bütün maclarinda oynamis deneyimli isim Bastian Reinhard ve teknigi, fizigi ile son derece etkili olan Demel'in eksikliklerini dolduramiyorlar bu yüzden yenilmeyen bu takim son üc lig macinda iki maglubiyet gördü. Galatasaray hem taktik acisindan hem de turu gecmek adina geriye yaslanmadan ileride basip yüklenmelidir baska türlü sansi yok.. Eger ki bu sakatliklar olmasaydi yeni teknik adamin tecrübe eksikliginden Hamburg bir adim önde derdim ama simdi her seye ragmen sansi oldukca fazladir..

Geride disiplinli ve doksan dakika boyunca konsantre olmus bir defansa ihtiyaci var bu takimin. Golcülerin golcü kimlikleri cok da tarif edilebilir durumda degil. Her yerden sut cekebilen, her sekilde kaleye dogru orta saha oyuncusu gibi ilerleyebilen, yerden son derece etkili ve bir o kadar da Petric gibi kafa hakimiyeti olabilen oyunculardan kurulu bir forvet hattina sahipler.. Keza Trochowskinin, Jansen'in teknigi, Olic'in akilli ve yararli oyunu, Petric ve Guerero ile birlikte Jarolimin tecrübesi yeterince tehlikeli..



Bir baska dezavantaj seyircisi. Durum Berlindeki gibi degil. Berlin stadini dolduramiyordu hali hazirda. Hamburg Stadinin seyircilerinin buyuk kismi kombinelidir. Satis dahi olmuyor. Türkler her ne kadar cesitli sartlari zorlayarak ilerlese de seyirci avantaji Hamburgda olacaktir.

Beklemedigimiz gelismelerden dolayi maci evden izleyecegiz gibi ama son ana kadar hicbir sey belli olmaz..