2 Temmuz 2011

Hasret Gültekin-Metin Altiok



Hasret Gültekin (1971-1993) Sivasta yakildiginda 22 yasindaydi..

...

yenibir ulke yoktur
diyor unlu sair;
ne de yeni denizler
nereye gitsen bu kent,
seni pesinden izler.
ama gitmektir benim
yenilmezligim dunyada
ve ben durmaz giderim
bu can tende durdukca

........

insan usul usul ölmek için gelir dünyaya.
baslar her gün biraz daha insan olmaya.
ve ölürken usul usul ne tuhaf;
asik olur, kedi besler, isim verir esyaya
.....

butun pislikleri ortaya cikardigindan,

asiksam nefret ediyorum yasamaktan.

...

bagirsam neye yarar, nasılsa duymazlar
ben bir kömür ocaginin onulmaz göcügüyüm;
icimde cesetler ve daha ölmemisler var
...
günlerden öyle bir gündü;
üstüne tarih düştüğüm.
gözümün önüne geldi birden
balkıyan güzel yüzün.

ve yüreğim yandı söndü,
ter bastı avuçlarımı.
bir işlek kovan uğultusu
kapladı kulaklarımı.

uzandım usulca cigarama;
yavan ömrüme katık.
ben o gün öldüm gülüm,
bir daha ölmem artık...
...
Bedenim üşür, yüreğim sızlar
Ah kavaklar, kavaklar

Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular

Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukla tamamlar

Omzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar

Ah kavaklar, kavaklar
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar
....
Sonunda kendime bir top yangın edindim,
Soluğumla besledim dudağımın ucunda
Ömrümün külüydü savrulan hep ardımda,
Örterek yavaş yavaş bıraktığım izleri
Yanmış bir günün sürüklenen kanatlarıyla
Koştum, durmadan koştum o küçük yangınımla,
Adımın çaresiz kıyılarında kendi göğümü bulmaya.....

Metin Altiok (1941-1993)



Bakin ben sizi asagilamayacagim.

Bu bekleyisi, yakilmak üzere otelin icerisinde esir alinmis güzel insanlarin acisini harf harf anlatmayacagim. Size ne olursa olsun, ne yaparlarsa yapsinlar bu sekilde onlarca insani yavas yavas yakarak öldürmenin ne kadar vahsi bir sey oldugunu göstermeye calismayacagim. O kadar insan tarafinizin kaldigini da düsünüyorum her seye ragmen. Sizi asagilamak, "bak Ali, insan yakmak kötüdür" demek de istemiyorum.

Lakin bu insanlar..

..Türküler söylediler, siirler yazdilar. Bunlarin disinda sizin hayatiniza en ufak bir zarari olmamasina ragmen esir alinip yakildilar bir otelin icerisinde.

Sorun su ki bir iki insan degil, bir halk tarafindan..

Her seye bir kulp, her yapilana "aslinda baska" diye baslayan cümle kurabilirsiniz. Ama ben gayet de bilincimin yerinde oldugu on dört yasimda o görüntüleri gördüm ya; Bir iki üc degil de yüzlerce insanin insan yakmaktan aldigi hazzi hissettim ya.. Sair,Yazar, Sanatcilarin bir halk tarafindan keyifle yakilarak öldürümesini gördük ya.. Kucuk bir gaz ile galeyana gelip her an köyümüzün cevrelenip katledilecegini hissettik ya..

siyasal kimlik,hayat, ideoloji,parti, secim, her sey artik bizim icin biraz da hayat- memat meselesidir.

Dönemin Refah Partisinin adalet bakani olan Sevket Kazan da bu katliamin saniklarinin avukati oldugu bir yerde; Siz ne yaparsaniz yapin, serinin ya da devam filminin kacinci kisminda yer alirsaniz alin gözümüze "hos" görünemeyeceksiniz.

Bizi Sivas, Maras hatrina anlayisla karsilayacaginizi da düsünüyorum.

Galatasaray'ı kim yönetti ?



Adnan Polat? Adnan Sezgin? Değil. Eleştirilme korkusu.. Medyanın kuru gürültüsü.

Magath yolları kesinlikle ayırmıştır Diego ile. Buna zorunlu zira Diego oynayıp başarılı olsa Magath ve Wolfsburg için bu daha kötü. Disiplinin sağlanması çok zor ama ben yine de iyi bir para cezası sonrası oynatma derdinde olurdum lakin Wolfsburg kesinlikle gönderecek.. bu çok net.!

Diego geçen seneye göre en fazla değer kaybeden futbolcu. 27 milyon olan transfermarkt değeri 12 milyona kadar düştü ki 10’a kapatırsınız bu oyuncuyu. Galatasaray'ın geçmişine bakarsak biliyorum ki –Terim farkı olmazsa- almaz.. Neden? Adnan Polat’ın doğru-yanlış eylemlerinin içeriğinden ziyade burada eleştirilmeye başlanılmasının asıl nedeni olan ayrıntı: Bilinç değil korkular yönetti Galatasaray'ı.. Tek tek eylemlerine baktığınız vakit aslında pek çok yönetimden çok daha doğru hamleler yapsa da başarısız olmasının temel nedeni hiçbirisine inanmadan algılayamadan eylemiş olmasıdır.

Aslında Gerets'i göndermekle başladılar diyelim zira bence başarılı olmasına rağmen gönderilenler listesindedir zira birileri öyle istedi. Kalli getirildi. Yönetim değil medyanın bozuk sesi ‘yaşlı’ dedi. Hemen gencini getirdiler. O sıralarda yaşı geçkin doğru bir isim olsaydı dahi asla ve asla gelmezdi zira yapılan tam bir bilinç ile değil daha çok eleştiriliriz korkusuyla.. Benim tüm meselem buydu aslında.

Genç olanını getirdiler.

Yine medya Skibbe’nin bu sefer önce kariyersizliğinden sonra burasının havasına uzak duruşundan dem vurunca önce B.Korkmaz floryaya hakimiyet kurması aynı dili konuşması ve arkasından genç ve aynı zamanda kariyerli olarak Rijkaard'ın başa geçmesi. O dönemde genç ve isimsiz ve fakat gelecek vaad eden bir teknik adam bulunsaydı dahi Floryadan içeri giremezdi zira yöneten akıl değil korkuydu. Eleştirilme korkusu ve bu da bilinçsizliğin ya da işbilmemezliğin en ala ifadesidir. Zira siz de bilirsiniz ki emin olmadığınız zaman eyleminizi en ufak bir eleştiri dahi yıkar geçer.. Emin olsaydı Skibbe de Rijkaard da doğru zamanda buradan ayrılırdı. Medya sadece bir Bursaspor maçı sonrasında Yusuf konusunda bilgilendirilmediği için Skibbe'nin yardımcılarını üç ya da dört gün eleştirdi. Beşinci gün Adnan Polat her ikisini de kapının önüne koydu. Sanki bilgilendirse Yusuf oynamayacaktı ve GS yenecekti Bursa'yı? Bu mentalitenin başarılı olmasına imkan varmıydı arkadaşlar?

Devam edelim.

Hem kariyerli hem de genç buldular ama medya yine bir kusur buldu: Ülkeyi tanımıyor.. Yönetim hemen diğerlerine olduğu gibi bu sese de kulak verip hem genç hem az biraz kariyeri olacak ama aynı zamanda ülkeyi de tanıyacak: Hagi.. Hagi ve Bülent aynı zamanda hemen herkesin yönetimi istifaya çağırdığı ve tefe koyduğu dönemde susturucu olarak da işlev görmüştür bu çok başka.

Fatih Terim sonrası artık futbolu yönetecek akıl da olduğundan burada durduk.

Futbolcular da aynı şekilde yönetildi. Belki de Adnan Polat yönetiminin tam bir bilinç ile iş yapmadığının en net göstergesi Arda Turan’dı. Kaptan olmadığı için isyan eden ve hatta Galatasaray ikinci kaptanı olmayacağını deklare eden oyuncusuna ‘bence’ olması gereken tavrı takındı.(Sabri değil de Arda o dönem ne hakla böyle bir isyan? hala anlamam) Florya’nın beş kapısı var denildi. Mesele oyuncu değil yönetme ve idare etme konusunda doğru adım buydu.Ama bir şey unutuldu: Medya.. Sürekli yabancılara tolerans gösterildiğinden ve başarı kazanılmadığından dem vurup o dönemin Arda Turan'ını da göklere çıkarınca aynı yönetim aynı oyuncuya On numara artı kaptanlığı çok değil bu çıkışından altı ay sonra verdi.. Adnan Polat Galatasaray’ı değil Galatasarayla ilgili haber yapan medyayı yönetiyordu gizliden..

Bugün ise Diego bence burada oynar ve değerinin de çok altında bir transfer olur ama olmaz. Neden? Felipe sonrası Lincoln-Elano deneyimleriyle artık ‘on numara’ Brezilyalıyı alamayız. Çok kötü olduğu için değil.. Orası öyle istiyor.. Ona karşı durmak çok zor.!

Yine de Terim var diyorum ben. Belki Diego’yu almaz da başka birisini alır. Ama bu medyanın bu anlık reaksiyonel ve içi boş söylemlerinden oluşan ‘yönlendirici’ sesine karşı durabilecek bir isim. Ben dahil hepimizin eleştirdiği o kibiri aslında başarılı olmasını sağlayan güveni sağlayıp bir yolun üzerinde sallanmadan gidebilmesine olanak tanıdığı için basında çok şeyi başarmıştır.

Bugün onun hala ve hala yaratıcı ofansif bir orta sahaya ihtiyacı var. Bu açıdan bakarsanız Forlan ile Drogba arasındaki farkı da keşfedebiliriz. Forlan olmazda Diego ama o da olmazsa biraz takımın ayaklarını yere bastıracak bir isim şart.. isimlerden ziyade ayakları yere basan ve eleştiri karşısında da sağlam duracak bir futbol projesi/aklı.!

Futbol o kadar da Futbol değil.!



Jens Pühse artık Bremen kulüp üyesi değil. Atıldı.. Neden? Çünkü faşist.. Çünkü NPD nazi partisine üye ve haliyle Neonazi.

Önce demişler adam gibi kendi kendine bırak burası sana göre değil. Dinlememiş ve yönetim oy birliği ile kulüp üyeliğini sonlandırıp şutlamışlar arkadaşı. Bu kadar beklenir mi diyeceksiniz.. Adam zaten daha Şubat'ta üye olmuş.. Kulübe üye alımında din ve siyasi tercih sorulmuyor ama sen de sormuyorlar ya negzel deyip içeri dalarsan..

1 Temmuz 2011

Frings Toronto'da.!



Hep kendimi koyuyorum onların yerine.. Deli para kazanmışsın zaten ve Bundesligada iki üç kulup hariç her yere giderdin.. Bir kaç milyon için bu değer mi? Belki de futbolu bıraktılar da Kanada'yı görmek istiyorlar filan bilinmez ki? Eleştirmek çok doğru değil zaten.. Bunu 30'a gelmeden yapan da var mesele de o daha çok da şaşırıyorum. Ben o adrenalinin peşinden giderdim sanırım. Frings en az bir yıl daha üst düzey bir ligde oynardı gibi..

Frings ve Koevermans.. hoca da Aron Winter.. İnter- Lazio derken Ajax'ın gençlerinin başındaydı ve şimdi de burada. Klinsmann da takımın danışman ve Frings transferinde de aracı olmuş.. E hadi bakalım.. İzlemeyeceğiz sizi ama haberlerinize bakacağız yine arada.

Greusskreutz Dövmesi.!



Bazıları oynadığı takımın fanatiğidir. Tribünden gelmedir. Neuer misal böyleydi ve Dortmund'da da Greusskreutz.. Ruhr derbisinde bu ikisi delirtirdi taraftarları.. Hali hazırda ikisinin kavgaları da derbilerde uzun süre konuşuldu filan.. Amma velakin Kevin biraz daha fanatik.

Köşesi var ara sıra yazdığı ve ismi de şu şekilde 'Kevin's kolumne.. Dortmunlu çocuk yazıyor'. Henüz kendisi 88 doğumlu ama aynı zamanda Bezirksliga'daki bir takımın(Dortmund'da elbette) u13'ünün antrenörlüğünü de yapıyor. Hayatı her şeyi Dortmund.. peki bu dövme nedir?

Gökyüzünden Dortmund'a bakış.. ya ne olacağıdı?

Dortmundluların sanırım en çok sevdiği oyuncudur artık. Şimdiden geleceği ne olursa olsun Dortmund ile bir ömür imza atmış gibi. Zamanla bu oyuncuların sayısı azaldığından daha başka değer veriyoruz artık.. Hani biraz olsun profesyonellikten sıryılabilmişgiller..

28 Haziran 2011

Taner Yalçın İBB'de.!



Aslında sezona bomba gibi girdi. Teknik adamın güvendiği isimlerdendi lakin takım kötüye gidince teknik adam değişikliği sonrası tekrardan gözden düştü. Kiralanması ise çok doğru bir hamle..

Finke Taner Yalçın'ın Türkiye'de bir kulübe kiralık olarak gideceğini açıklamıştı ama hangisi olduğu konusunda bir şey söylememişti. O söyleyemedi ama Osman Altunterim sağolsun İBB olacağını bize Abdullah Avcı ile yaptığı görüşmeye dayanarak söylemişti.Gerçekten de duyumcu değil haberci olduğunu en azından bize göstermiş oldu sevgili Osman..

Taner'i çok uzun zamandır gözlüyoruz.. 2008'de şurada Taner'i inceledik ve 2010'un başında da Uğur Meleke dile getirdi. Yeteri kadar bilgilendiğinizi düşünüyoruz zira mesele daha başka burada.

Menajerinin açıklamasına göre Taner Yalçın hem Galatasaray'ı hem de Trabzonspor'u reddetmiş. Zira sportif açıdan buraya gelmesinin yegane nedeni oynamak olan oyuncu böyle riskleri almamış. Amacı geri döndüğünde yeteri kadar yeşil çimlere basmış olmak Taner'in..

Cenk Tosun'un da Galatasaray'ı reddettiğini düşünün ve şunu da biliyoruz ki hayatının en doğru kararını verdi. Taner de keza uzak duruyor. Kariyer planlaması içerisinde ne kadar doğru hareket edebildiklerini görüyoruz..

Bir aşağıdaki postta Ronaldinho o yeteneğine rağmen Dortmund'u o anki konumu için 'fazla büyük' yani uygun değil diyerek reddedebiliyor. 1997'de Şampiyonlar ligini 98'de kıtalar arası kupasını alan Dortmund'u.. Daha uygun daha iyi koşulları olan Fransa'nın PSG'sini tercih ediyor.

Bizde ise durum çok basit. Plan program filan hikaye. Dört büyük teklif ederse varını yoğunu bırakıp oynayıp oynayamayacağına bakmadan gelişimi adına ne kadar doğru yere gittiği ayrıntısına değinmeden 'evet geliyorum' demek.. Türkiye'deki gençlerin asli problemi eğitim elbette ama sanki biraz da kendisini dev aynasında görmek gibi başka başka sorunlar da var. Sorsan hepsi Messi olur biraz üzerinde durulsa..

Taner bana göre de doğru kararı vermiştir zira Abdullah Avcı'nın geçmişi bu gibi yetenekleri ne kadar güzel yeşerttiğinin belgesidir. Her iki tarafa da umarım hayırlı olur. Güzel bir transfer daha..

27 Haziran 2011

Andreas Wolf Eskişehirspor'da.!



Nürnberg'in kaptanı ve sanırım Marek Mintal ile beraber en sevilen oyuncusuydu. Sözleşmesi uzatılmadı zira para konusunda anlaşılamadı. Ben Frankfurt'dan ziyade Rusya'ya gideceğini düşünüyordum ama yolu Eskişehir'e düştü.

Toplamda güzel bir transfer hamlesidir zira en olgun yaşında çok güzel verim alınabilecek durumda iken Türkiye'ye geldi.

Öncelikle neden Nürnberg ile anlaşamadı?

34 maçın 30'unda oynayan ve dahası Hecking'in vazgeçilmezi takımın kendi arasında yaptığı oylama sonucu kaptan olup taraftarlarının herkesin dışında başka sevdiği bir adam neden 1997'den bu yana yaşadığı bu camianın sözleşmesini reddetti?

Nürnberg aslında istediği parayı Wolf'a verdi ve fakat sözleşme performansa göre düzenlenildi. Takım içerisinde belirli bir konuma gelen Wolf bunu güvensizlik olarak algılayıp aynı parayı daha garanti bir sözleşme üzerinden istedi. Nürnberg kabul etmedi. Thun'dan Timm Klose'nin alınışının yanı sıra bu sene Nürnberg defansının parlayan yıldızı olan 22 yaşındaki Wolfscheid'ın performansı da düşünüldüğünden gitmesi çok da anlamsız değil.

özellikleleri:

Savaşçı. Gerçek anlamda bir lider. Saha içerisinde pek çok futbolcunun bacağını eline vermesi olasıdır. Korkutucudur bu açıdan.. Schwegler'den Dzeko'lara kadar pek çoklarının futbol hayatıyla oynamıştır ve bu yüzden pek çok takım tarafından sevilmez. İkili mücadeleki başarısı onun en önemli özelliği. Özellikle bu sezon oyun açma konusundaki başarısızlığı da olumsuz özelliği. Tekniği buraya göre zayıf ama bizim ülkemizdeki ortalamada farklı sonuçlar alabilirsiniz..

Lider oyuncu..

Takımın kaptanı ve tüm takımı etkileyen bir motivasyon gücü söz konusu. Çok içten çok kalpten oynar.. Bu yüzden diğer takımların nefret ettiği ama oynadığı takımın da en vazgeçilmez en mücadeleci oyuncusudur. Taraftarlar çok sevecektir. Ölümüne oynar.. Misal duran top organizasyonunda tüm bedeniyle kaleye yüklenir. Hiçbir zaman mücadeleden müdahaleden kaçınmaz meydan okur ve korkutur.. Şunu belirtmeliyim ki buradaki forvetlerin saygısını kazanmış ve korkulan ender defanslardandır..

Bundesligaya göre değerlendirirsem ortalamanın biraz üstünü neredeyse her maç istikrarlı bir şekilde sahaya koyan bir defans oyuncusudur.

Benim kişisel görüşüm ise onun lider karakterinden dolayı defansın şefi olması yani diğerlerini de yönlendirmesi ile taktik bilgisinin oyun görüşünün üst düzey olmamasından dolayı sorun yaşadığını söyleyebilirim. Yani Wolf'u ikili stopere yerleştirip basit görevleri istikrarlı bir şekilde tüm sezon yapacak biçimde konumlandırmak hem Wolf için hem de takımı için en hayırlısı olur amma velakin bu gibi lider oyuncular diğerlerine hakimiyet kurar ve bir ölçüde saha içerisindeki konumun düzenleyicisi olarak görev alırlar.. Bu da bazen Wolf'un tuhaf hatalarına sebebiyet verir..

Wolf büyük sakatlıklar atlattı. Son sezonunda 34 maçın 30'unda oynaması aldatıcı olabilir. Bir devreyi kaçıracak şekilde iki büyük sakatlığı vardı ve pek çokları o Nürnberg'in kupayı kaldırdığı ve Wolf'un müthiş oynadığı sezonun içerisinde yaşadığı ağır sakatlık sonrası eskisi gibi yıldız performansı gösteremediğini düşünür. Her ne kadar geçen sezon Nürnberg defansı muhteşem oynasa da bu Wolf'un istikrarlı futbolu kadar Wolfscheid'ın sürpriz performansı ve önlerinde oynayan Simmons'un tecrübesi ve mükemmel formunun birleşimi sonucudur. yanına veya önüne defansı düzenleyecek akıllı bir oyuncu alınmalıdır. Defansif orta sahaların bana göre bakılacak en önemli özelliği modern futbol içerisinde artık sertliği değil futbol aklıdır. Yönlendiriciliğidir. Wolf'u görev adamı şeklinde sahaya sürmek gerekir..



Nihayetinde Türkiye Süper Ligine karakter açısından son derece uygun ve en olgun/güzel yaşında sakatlanmadığı sürece istikrarlı bir şekilde oynayabilecek kalite bir defans oyuncusu transfer etmiştir Eskişehirspor. Galatasaray'a gelseydi dahi yanındaki diğer oyuncunun Servet olması ve aynı özellikleri taşıması itibari ile anlamsız bulabilecek iken kalite açısından sırıtmayacak olduğunu yazardım kesinlikle.. Frankfurt ve Wolfsburg istemiş Eskişehirspor kapmıştır. Güzel de yapmış..

Neymiş: Savaşçı, gözü kara, istikrarlı, ağır sakatlıkları geride bırakmış, ortalamanın biraz üstü (Bundesliga) kaliteli ve en verimli zamanın başlangıcında Eskişehirspor'a gelmiş Tacikistan doğumlu Alman defans oyuncusu.

Bundesligayı Pas geçengiller.!



Ronaldo-Stuttgart

Sene 1994.. Ronaldo Brezilya'da kendisi ve yeteneğini konuşturuyor. PSV almadan hemen öncesi orada bulunan bir başka adamın gözüne çarpar: Ralf Rangnick.. Stuttgart takımının A gençlerinin başında o zaman.. alalım der ama 8 milyon Mark bonservisi fazla bulur kulüp..

Ronaldo 'Benimle ilgilenen ilk kulup Vfb Stuttgart'dır'

Ne diyelim ki buna şimdi? Şunu belirtmeliyim ki Ronaldo Stuttgart'a da Kayseri'ye de gitse yolu İnter'e Madrid'e Barça'ya düşecekti. Kuluplerden ve haliyle koşullardan bağımsız yıldız olabilecek kapasitede eşi benzeri çok az bulunan bir golcü Ronaldo. Dolayısla burada Stuttgart sonuna kadar 'ne yaptıh la biz' diyebilir.. Pişman olmakta sakınca yoktur.



Michel Platini - FC. Saarbrücken

FC. Saarbrücken Bundesliganın kurucu kulüpleri arasındadır aslında. Sürekli düşme tehlikesi filan yaşayarak hayatına çok başka yerde devam etse de Magath'ından Brehme'sine kadar çok fazla futbolcu çıkardı böğründen.. Ama işte bir tanesi de eksik kaldı.

Michel Platini Nancy'de oynar iken 1976 yılında bir deneme antrenmanına çıkar Saarbrücken'de.. Antrenör Slobodan Cendic pek çelimsiz bulur ve beğenmez. Geri gönderir bu oyuncuyu..

Bu dönemde yapılan hatalar çok da önemli olmayabiliyor ve hatta futbolcunun kariyerinin o şekilde devam edip etmeyeceğini dahi bilemiyoruz lakin o zamanın bir 'yetenekli' futbolcusu komple takımın kimliğini değiştirebilecek düzeydeydi. Maradona ve Napoli örneği biraz geç kalmış bir son oldu artık.. Dolayısla bu hata aslında Saarbrücken'in geleceği ile oynanıldığının bir başka ifadesi..



Ronaldinho- Dortmund

Benim CM sevdam kısa süreli tutkulu bir aşk gibi olmuştur. 1999-2003 arası oynadım ve bir daha da elimize almadık.. alsak da bu eski versiyonu oldu hep. O dönemin CM'cileri iki futbolculdan çok emindir: Ronaldinho'nun henüz daha Gremio kulubünde iken dünyanın en iyisi olacağına ve ikinci ligdeki Atletico'nun 16 yaşındaki 'kaptan' olmuş genç futbolcusu Fernando Torres'in gelecek vaad ettiğine.. Bu ikisinden çok emindik.. İlk yılında transfer edilemiyordu PSG'ye yeni geldiği için ve sezon ortasında cm'ye göre çok para olan 50 ile60 milyon arası bir fiyata ancak alabiliyorduk zira üç yıl sonra gerçek hayatta olduğu gibi istatistikleri inanılmaz oluyordu. AMC bölgesine yerleştirip ileri doğru oku da çıkardık mıydı gol asist rekoru kırardı filan.. Nasıl PSG etti de büyükler bu transferi kaçırdı inanamazdık.. İzlediğimizde de inanılmaz golleri atardı filan felan..

Bundesliga'nın kıyısından dönmüş. Nasıl ?

O dönem 2001 yılı Dortmund para saçıyor. Koller Rosicky Amouruso filan derken Ronaldinho'ya da paraları yetiyor ama oyuncu kabul etmiyor. Nedeni de şu:

'Dortmund benim şu an hazır olduğum seviyeye göre çok fazla büyük.. ' deyip PSG ile anlaşıyor.



Alexandre Pato- Hertha Berlin

Hertha Berlin menajeri idi o dönem Dieter Hoeness.. Keşfediyor bu çocuğu 2007'de ve yalnızca 3 milyon avro'ya bitirebilecek konuma geliyor. 16 yaşındaki velede 3 milyonu çok bulan yönetim şunu bilmelidir bugün: 2011 ve transfermarkt değeri 33 milyon avro.. Hayat bazen insanı fena çarpıyor..

Şu transferde böyle çekingen davranılmasının nedeni daha önceden büyük paralar verip alınan Brezilyalılar.. Marcelinho performans gösterse de deli yetenek ama oynamayan Alex Alves'den Luizao ya da Andre Lima gibi.. Lincoln Elano sonrası Diego'ya burun kıvırmak gibi bir şey bu.



Schevchenko- Bremen

Trabzonspor almak istemişti Rebrov ile beraber ama bu oyuncunun Bundesligaya gelmemesi gerçekten akıl alacak gibi değil. Çok kez kapıdan dönmüş.. Daha 16 yaşında iken Köln ufak bir ücret önermiş ama kabul edilmemiş ve fakat asıl bomba Bremen'in girişimidir. 1997 yılında Lemke Bremen antrenörü Sidka ile beraber Kiev'li Maximov'u almak için Ukrayna'ya gider.. adamlar yanında Shevcenko'yu da verelim diyerek inat ederler ama Bremen sıkı durur bu teklife direnir ve sadece daha sonra verim alamayacağı Maximov'u alarak dönerler Ukrayna'dan..

Bu daha nedir ki? Bremen beş yetenek yakaladıysa on tane kaçırmıştır elinden. Misal şu..



Peter Cech-Bremen

Benim asabımı bozan yüksek ücret nedeniyle genç yeteneklerden vazgeçenler filan değil. Olağan karşılıyorum ben Ronaldo'ya misal 8 milyon'u veremeyen Stuttgart'ı. Bundesliga Brezilya'dan özellikle Hertha Berlin olsun diğerleri olsun nice genç futbolcuya yetenek diye milyon avro verip hayal kırıklığına uğradı.. Ve fakat Platini de olduğu gibi böyle deneme antrenmanlarına katılanı ve sonrasında geri gönderen kafaları anlamakta zorluk çekiyorum.

Bremen bu kaleciyi 18 yaşında 2001 yılında deneme antrenmanlarına çıkarıyor. 800 bin avro'ya alacak iken vazgeçiyor güvenemiyor. Efendim Cech sonrasında Chmel Blsany'den Sparta Prag'a geçiş yapıyor ve Rennes filan derken coşuyor. Bremen kaçırıyor haliyle bu güzel kaleciyi..



Pele - Hannover.!

Bu transferde kimse hatalı değil. 1964'de birinci Bundesliga servüvenini başlatan Hannover büyük bir transfer yapmak ister ve FC Santos'un kapısını Pele için çalar. Aslında her şey tamamdı ama Brezilya hükümeti Pele'nin dışarıya transfer olmasına karşı çıkar ve yasa çıkarır buna dair.. İzin çıkmaz yani.. Her şey tamamdı ve son anda böyle bir karar çıkması transferi suya düşürür..



Essien- Wolfsburg.!

Gel de delirme.!

2002 yazında Wolfsburg kendisine defansif orta saha arıyor. Bastia'dan Essien'i keşfedip deneme antrenmanına çıkarıyor Wolfsburg'da.. Güzel de etki bırakıyor Essien ama bir şekilde pahalı bulunuyor. Onun yerine de Pablo Thiam'ı alıyorlar... En çok da buna bozuluyorum işte.

Lan Wolfsburg.! deli gibi para harcıyorsunuz buraya gelince mi tasarruf politikası ?
...

Dahası çok var. Frankfurt'un para saçtığı tek dönem olan devre arasında Fenin'i Caio'yu filan aldığı vakit Edin Dzeko'nun transferinden vazgeçmesi. Bremen'in Ballack'ı almak istemesi ama ilkeleri doğrultusunda o yaştaki futbolcuya en fazla 90 bin vermesi babasının YILLIK 100 bin avroda diretmesi sonucu ikinci ligde Kaiseslautern'e transferi.. O Kaiserlautern'in birinci lige çıkıp şampiyon olması bir yana Ballack'ın sonrasında yaşadığı gelişim..Pavel Nedved'in Duisburg ile anlaşıp 1996 Avrupa Şampiyonası sonrası imza atacak derken Çek'lerin coşması Nedved'in Lazio'ya transferi.. v.s.