17 Mayıs 2008

Bundesligalarda Son Durum.!



1.Bundesliga 33. Hafta Puan Durumu,

1 Bayern München 33 21 10 2 64:20 44 73
2 Werder Bremen 33 19 6 8 74:45 29 63
3 FC Schalke 04 33 17 10 6 53:32 21 61
4 Bayer Leverkusen 33 15 6 12 57:39 18 51
5 Hamburger SV 33 13 12 8 40:26 14 51
6 VfL Wolfsburg 33 14 9 10 54:44 10 51
7 VfB Stuttgart 33 16 3 14 55:55 0 51
8 Hannover 96 33 12 10 11 50:56 -6 46
9 Hertha BSC 33 12 8 13 38:40 -2 44
10 Karlsruher SC 33 11 10 12 38:46 -8 43
11 Eintracht Frankfurt 33 11 10 12 39:48 -9 43
12 VfL Bochum 33 10 11 12 47:52 -5 41
13 Borussia Dortmund 33 10 10 13 48:58 -10 40
14 Energie Cottbus 33 9 9 15 35:52 -17 36
15 Arminia Bielefeld 33 8 9 16 33:58 -25 33
16 1. FC Nürnberg 33 7 10 16 35:49 -14 31
17 MSV Duisburg 33 8 5 20 34:51 -17 29
18 Hansa Rostock 33 7 6 20 28:51 -23 27

Sampiyon belli. Düsecek son iki takim da keza kesinlesti. Sampiyonlar Ligine gidecek olan diger iki takim da kesin olmasina ragmen hangisinin ön eleme oynayacagi henüz netlik kazanmadi. Bremen Leverkusen deplasmanindan en kötü bir puan cikarirsa,direkt katilacaktir, baska türlü Schalke Nürnberg deplasmanina gidiyor. Nürnberg icin ölüm kalim maci. Bu maci alacaklardir yüksek ihtimal. Diger yandan Bielefeld'in Stutgart deplasmaninda yenilmesi icin bekleyeceklerdir.. aslinda Sampiyonlar Ligine kim önelemesiz direkt girmis, cikmis cok da önemli degil de yarin bu iki takim icin cok cok önemli bir gün ..

Dortmund Kupada final oynamasi ile UEFA'ya bileti hazir etti. Geriye iki bilet kaliyor.. 4. ve 5. siradakiler UEFA'ya gidecekler.. Bunun icin dört takim ayni puandalar..

Leverkusen en iyi averaja sahip oldugu icin dördüncü, Hamburg besinci, Wolfsburg altinci ve Stutgart yedinci. 51 puandaki bu dört takimin averajlari belirleyici durumda. 18 averaji var Leverkusen'in, Hamburg'un 14, Wolfsburg ve Stutgart'in ise 10. Bunun yaninda Bremen ile oynayacak Leverkusen, puan kaybetme olasiligi oldukca yüksek. Hamburg iddiasiz Karlsruhe ile oynayacak, yüzde yüzbes kazanacaktir maci. Stutgart ise ligde kalmasi icin mutlaka kazanmasi gereken Bielefeld ile oynayacaktir. Isi zor.. Wolfsburg da Dortmund deplasmanina gidiyor..




Bayer Leverkusen
-


Werder Bremen
-:-



Bayern München
-


Hertha BSC
-:-



VfB Stuttgart

-

Arminia Bielefeld
-:-



Hannover 96

-

Energie Cottbus
-:-




Borussia Dortmund

-

VfL Wolfsburg
-:-



Hamburger SV

-

Karlsruher SC
-:-



VfL Bochum

-

Hansa Rostock
-:-



Eintracht Frankfurt
-
MSV Duisburg -:-



Velhasil önemli olan soru sudur: Nürnberg mi Bielefeld mi düsecek ? Nürnberg'in düsmesi pek isime gelmez dogrusu..

Her bakimdan heyecanli maclar serisi yarin Almanyayi bekler durumda..


Bundesliga II.
1 Bor. Mönchengladbach 33 17 12 4 68:36 32 63
2 1. FC Köln 33 17 9 7 62:41 21 60
3 1899 Hoffenheim 33 16 9 8 55:40 15 57
4 1. FSV Mainz 05 33 15 10 8 57:35 22 55
5 SC Freiburg 33 15 10 8 49:42 7 55
6 SpVgg Greuther Fürth 33 14 10 9 53:42 11 52
7 Alemannia Aachen 33 14 9 10 48:41 7 51
8 FC St. Pauli 33 11 9 13 46:48 -2 42
9 SV Wehen Wiesbaden 33 10 11 12 45:53 -8 41
10 TSV 1860 München 33 9 13 11 41:44 -3 40
11 TuS Koblenz 33 11 11 11 43:46 -3 38
12 Kickers Offenbach 33 9 11 13 38:57 -19 38
13 FC Augsburg 33 10 7 16 38:50 -12 37
14 VfL Osnabrück 33 9 10 14 40:54 -14 37
15 1. FC Kaiserslautern 33 8 12 13 34:37 -3 36
16 Erzgebirge Aue 33 7 10 16 48:56 -8 31
17 SC Paderborn 07 33 6 13 14 31:51 -20 31
18 FC Carl Zeiss Jena 33 6 10 17 44:67 -23 28



Birinci Bundesliga ne kadar heyecanli olursa olsun ben son haftalarda daha cok ikincisi ile mesgul oluyorum. Gladbach bastan sona önde götürdügü bu ligi rahat bir sekilde zirvede bitirip Birinci Bundesliga biletini aldi. Keza Köln, son anda atak yaparak Hoffenheim ve Mainz'i yenip ikinci biletin sahibi oldu. Son Birinci Bundesliga bileti icin üc takim kapisiyor..

Hoffenheim, Mainz, Freiburg.

Hoffenheim yendigi takdirde birinci Bundesligada bulacaktir kendisini. Evinde Fürth ile oynuyor. Yüzde yüz macin favorileri. Gerci Carlos Eduardolarindan yoksun ama yine de galip gelecektir, asil firtina olasi bir beraberlikte kopacaktir. Beraberlik durumunda Mainz son dönemin formda takimi St.Pauli'yi yenerse averaj ile öne gececektir. Freiburg yense dahi önündeki iki takimin maglubiyetini bekleyecek ki uzak bir ihtimal gibi duruyor. bana göre Hoffenheim birinci Bundesligadadir ve yakin zaman icerisinde sesini her yerde duyacagiz.. Pazar günü sonuclanacaktir her sey..

Kiyamet düsme potasinda kopuyor. Daha dün Sampiyon olan Kaiserslautern, bölgesel lige düsme tehlikesi ile karsi karsiya. Kaiserslautern düsmemek icin cirpiniyor. Baska acidan bölge halki icin FCK'nin önemi cok buyuk.. Ekonomik acidan ciddi zarara ugrayacaklarini düsünüyor, futbol belki en cok Kaiserslauternde hayat-memat meselesi. Evinde birinci Lige cikmayi garantilemis Köln ile karsilacaklar.. haliyle yüzde bin favori. Eglenmekten, bira icmekten sahada dolasamayacaklardir Daum'un takimi ve rahat bir galibiyet alacaklarini düsünüyorum. Eger Köln karsilasmasindan cok buyuk sürpriz cikmazsa takim Osnabrück . Kickers Offenbach macinin sonucunu bekleyecek.. Bir ihtimal de artik sehrim olan, Bernd Schuster'in de memleketi Augsburg'un da olasi yenilgisine duaci olacaklardir. Tablo yukarida, yapin hesabi iste.. Maclar da asagida.




SC Paderborn 07 - Bor. Mönchengladbach -:-


1899 Hoffenheim - SpVgg Greuther Fürth -:-


Erzgebirge Aue - TSV 1860 München -:-


1. FC Kaiserslautern - 1. FC Köln -:-


Alemannia Aachen - TuS Koblenz -:-


FC Augsburg - FC Carl Zeiss Jena -:-


VfL Osnabrück - Kickers Offenbach -:-


SC Freiburg - SV Wehen Wiesbaden -:-


1. FSV Mainz 05 - FC St. Pauli -

16 Mayıs 2008

Bir Zamanlarin Kaybedeni: Luca Toni




Bild röportaj yapmis, ben de utanmadan calip cirpip suraya koydum. Luca Toni röportaji oldukca keyifli ve iyiydi.. Özellikle Ribery ile olan iliskisinin mercek altina alindigi su kisa röportajinda cok sey söylemis.. buyrun.


Soru: Sinyor Toni, Hangisi daha iyi: Ask ya da Gol atmak ?

Luca Toni:(Biyik altindan gülüyor kerata) Ask ve Gol atma, her ikisi de inanilmaz bir heyecanin olmasini sagliyorlar. Benim icin Tanrinin bize verdigi en güzel seyler bunlar diye dusünüyorum.

Soru: Siz Gole Bagimli misiniz ?

Toni: Evet, öyle de söylenilebilir. Forvet olarak biz gol icin variz, onun icin yasariz. Eger uzun süre gol atamazsam kendimi kötü hissediyorum, bir seylerin eksikligini cekiyorum.

Soru: Bu sene inanilmaz iyi bir istatistige sahipsiniz.. seneye bunu daha da iyi yapabilecek misiniz ?


Toni: Gidip bir Ribery ile konusayim yarin bana bir kac asist daha verebilir mi diye.. belki vardir daha.. .! Benim bütün gollerim takim tarafindan kazanilmistir. O takimnin oynadigi oyunun bir sonucudur. Evet elbette genel olarak her zaman daha iyisi vardir.

Soru: Ceza saha icerisinde cellat gibisiniz. Bu yüzden de "bombaci" olarak aniliyor ve Gerd Müller ile kiyaslaniyorsunuz..

Toni: Böyle bir efsane ile kiyaslanmak gurur verici.. Ama o cok fazla gol atti geride kalan yillarda.. Ben kendimi ondan bir kac isik yili uzakta hissediyorum.

Soru: Ama sizin golleriniz olmadan Bayern duble yapamazdi. 2006'daki gibi tekrardan dövme yapmayi dusunuyormusunuz..?

Toni: (Dünya kupasi sonrasi bütün italyan takimi sol koluna "berlino 2006 dövmesi yaptirmisti) Ben aslinda dövmeleri pek sevmiyorum ama o zamanlar dünya kupasini kaldrirsak bunu yaptiracagiz diye yemin etmistik.. Yüksek ihtimal kimse böyle bir basariyi beklemiyordu. Belki böyle büyük bir basari sonrasi olabilir, belki bir Sampiyonlar Ligi Sampiyonlugu Sonrasi ?

Soru: Seneye Bayern Munih Jürgen Klinsmann ile beraber Sampiyonlar Ligini kazanabilir mi ?

Toni: Biz iyi bir takimiz. Belki yaniliyorum ve simdi bile kazanabiliriz. ama inancim odur ki bizim 16-17 kisilik ayni seviyede oynayan futbolculardan olusmus kadroya ihtiyacimiz var.


Soru: Neden ?

Toni: Bundesligayi her zaman kazanmaliyiz. Bu Bayernde siradan bir beklenti. Simdi Sampiyonlar Ligi geliyor. Klinsmann kime ve hangi bölgeye ihtiyaci oldugunu soylemeli.

Soru: Bayernin su an icin Kahn sonrasi bir Lidere ihtiyaci var bir kaptana.. Klinsmann italyanca sizi imlemis olabilir mi ? Buna kendinizi hazir hissediyor musunuz ?

Toni: Benden daha uzun süre klupte olan arkadaslarimin daha iyi bir bagi var Bayern Munih ile. Yine de takim ister ve teknik direktörümüz de gelip bana sorarsa, evet derim kesinlikle.

Soru: Rummenige ile siklikla italyanca görüsüyorsunuz. Sizden yardim istedigi oluyor mu ?

Toni: Biz daha cok italyan futbolu hakkinda konusuyoruz. Sonucta onun da bir bagi var. Ve elbette su futbolcu hakkinda ne düsünüyorsun diye de sorabiliyor bazen.

Soru: Su andaki durum nedir? Sizin Klubun almak istedigi oyuncu olan Gattuso ile sik sik telefonda görüstügünüzü biliyoruz..

Toni: (Gülüyor ve almanca soyluyor) : "Wer ist Gattuso" (Gattuso kim ?)

Soru: Siz de bir hatta iki italyan futbolcu istiyorsunuz, öyle degil mi ?

Toni: Bizi teknik ve taktik acidan güclendirecek muhtesem italyan oyuncular var. Ve elbette boyle bir transfer gerceklestigi takdirde benim icin daha derinlemesine konularin konusulacagi konusma ortami dogacaktir ana dilimin italyanca olmasi nedeniyle. Elbette almanca ögreniyorum ben ama oldukca zor bir dil. Ögrenesiye kadar biraz daha sabirli olmalarini istiyorum.

Soru: Her seye ragmen yine evinizde gibi hissediyor musunuz ?

Toni: Ben kendimi inanilmaz iyi hissediyorum. Almanlarin biz italyanlara cok iyi gelen inanilmaz güzel meziyetleri var. Özen, Dakiklik,Düzen.. Ben biraz daha alman olmaya raziyim. Almanlar bir kac noktada bizden cok cok iyiler..

Soru: Hangi noktalarda degiliz ?

Toni: Eglenmede.!! Siz bunu beceremiyorsunuz bir sekilde. Inanilmaz.! Bütün sezon boyunca boyle bir caba verdikten sonra biraz tadini cikarmalisiniz. Her sey bitti artik.. ve adam gibi.! Bunu siz bizden ögrenmelisiniz..

Soru: Bütün takimi cerviadaki sahile davet ettiginiz dogru mu ?

Toni: Evet, hepsi gelmeli. Uli Hoeness ucak parasini öderse, gerisini ben hallederim. Biz sahilde futboltenisi oynariz, sonra yemege gideriz, arkasindan disko. Pek cok italyan oyuncu ile Cerviada düzenli olarak bulusuruz.. Biz hepimiz arkadasiz. Boyle deniz kenarinda bir gün ve yasama hissi..

Soru: Bu sekilde hoslugu Frank Ribery ile paylasiyorsunuz cogu zaman. Ve siz müthis bir ikili oldunuz..

Toni: BIz gercekten iyi arkadasiz. Sürekli beraber vakit geciriyoruz, yemege gidiyoruz.. Ben onun cok güclü bir oyuncu oldugunu biliyordum ama hicbir zaman bu sekilde anlasacagimizi düsünmemistim. Bu arada cok güzel italyanca konusuyor ama cok garip bir aksan ile elbette..

Soru: Dünya kupasini kaldirmis italyan ile onun rakibi olmus fransizi birlestiren sey nedir ?

Toni: Gecmisimiz bizi birbirine bagliyor. Ben 27,28 de bu seviyede futbol oynamaya basladim. Benim gencligimde her sey berbatti. her seyi yoketmek istedim.Frank da ayni sekilde sokakta insaatta calismis bir dönem. Biz yasamin yer yer cok zorlu olabilecegini bilen/gören iki insaniz. belki bu yüzden sürekli olarak ayni seviyede kalma cabasi icerisindeyiz ikimiz de. ve biz bu güzel zamanlarin tadini cikartiyoruz. Bunun disinda aileye baglilimiz da bizi birarada tutan nedenlerin arasinda sanirim.

Soru: Ribery Müslüman ve siz Katolik. Siz de onun gibi mactan önce dua ediyor musunz ?

Toni: (Gülüyor)Ben daha cok Frank'a dua ediyorum bana topu atmasi icin. Saka bir yana inancli bir insanim. Mesleki nedenlerden dolayi kiliseye gidemesem de inancimin yasamimda önemli bir yeri var.

Soru: Hangi meslegi ögrenmistiniz normalde ?

Toni: Babamin boya firmasi vardi. Bir dönem beni ise cagirdi ve sonra birden evde kalmami istedi. bana sürekli zarar veriyorsun dedi. Yine de bana ödeme yapmaya devam etti

Soru: Ne icin ödeme ?

Toní: Goller icin.!Ben gencligimde her gol icin 10 000 lire alirdim, bugünün parasiyla 5 euro ediyor.Bunun üzerine aylik cep harcligi 25 euro. Eger bir sey almak istiyorsam bunun icin cok gol atmaliydim. o zamanlar sansliydim, cok az para harciyordum, bir seye ihtiyacim yoktu cunku sürekli abim ve arkadaslari ile disaridaydim. bana karsi cok iyiydiler.. Sadece o zamanlari bana sürekli hatirlatiyorlar ve bende sürekli geri ödemek zorunda kaliyorum.(gülüyor)

Soru: Nisanliniz Marta sizi 20 yasinda iken tanimis. Ondan bir alinti yapmak gerekirse "o zamanlar toni bir kaybedendi." Sizin basarinizdaki payi nedir Martanin ?

Toni: Cok cok cok önemli. Insanin arkasindan boyle güclü bir karakter olmadan kariyer yapmak mümkün degil.ONunla beraber iken ben ücüncü ligde yedek klubesinde oturuyordum. baska acidan biliyorum ki o beni seviyor, basarilarimi, sohretimi filan degil. Insan olarak beni seviyor.

Soru:Peki simdi kiskaniyor mu bütün kadinlarin ilgisinin size dogru yonelmesini ?

Toni: Biz ikimizde kiskanciz ama dozajinda.Bana bir kadin baktigi zaman cildirmiyor ve hatta üzerine espri bile yapiyoruz. Marta cokca zaman " bak su kadin sana bakiyor uzun zamandan beri, git onunla bir fotograf cektir" diye beni uyarir.. Aksine pek cok erkek ona bakiyor.Biz iki insanin beraber olmasinin yaninda diger insanlarin bize olan bakisindan/hayranligindan rahatsiz olmuyoruz.. Baska türlü her ikimizde birarada yasayamazdik.

Soru: Cocuk istiyor musunuz ?

Toni: Evet, aileyi kuracagiz ama kariyerimi sonladirdiktan sonra. Ben cocuklarimin nasil buyudugune sahit olmak istiyorum. Su anda bu mumkun degil sürekli yollardayiz..

Soru: Peki dügün ne zaman ? Marta kesin Munihde evlenmek istiyordur..

Toni: Bu önümüzdeki bir bucuk sene icerisinde olabilir.Ya da uc yil.. fakat munih de cok zor.

Soru: Neden peki ?

Toni: Ailem, Mara ve Giancarlo burada olamaz. Zira bizin köpegimiz kunaya bakacak kimseleri yok (gülüyor)

Euro 2008: Almanya



Joachim Löw 26 kisiden olusan bir kadro secimi gerceklestirdi. Benim tahminimden 3 kisi fazla ve Roberto Hilbert yerine daha genc olan Gladbachli Marko Marin(cok severim, sevindim de cok) Sürprizi ile cikti.. Rene Adler'i almamak gibi bir secim yapma sansi gelen aciklamalardan sonra pek yoktu. Beckenbauer'inden Rummenigisine, tarafli tarafsiz hemen herkes bu cocugu alin diye yirtintikdan sonra aldi. Klinsi'den farki var mi ? Bence hala yok. Cikacak olan üc isim var. Neuville veya Helmes. Bu ikisinden birisi fazla. Keza defansif orta sahalar da ayni sekilde. Frings zaten oynayacak, aksilik oldu Simon Rolfes var.. Bu ikisinin arkasindan Piotr Trochowski ile Jermaine Jones'u tutmak pek akilli degil. Dolayisla ikinci isim de Jones ile Trochowski arasinda olacak, tahminen Jones evine dönecek.. Keza odonkor ile beraber.. Marin'e bir sans verir umarim, ne diyelim...

Kaleciler: Jens Lehmann(53 Kez milli), Robert Enke (1 kez milli), Rene Adler (Ilk defa secildi)

Defans dörtlüsü: Per Mertesacker(41 Kez mili ve 1 gol), Christoph Metzelder (39 kez Milli), Philip Lahm(39 kez milli 2 golü var) Marcell Jansen(21 Kez Mili, 1 gol), Arne Friedrich(56 Kez Milli) Heiko Westermann (2 Kez milli), Clements Fritz(13 Kez milli, 2 gol)

Orta Saha: Michael Ballack(79 kez Milli, 35 gol),,Torsten Frings(70 Kez Milli, 10 gol), Bastian Schweinsteiger (49 Kez Milli, 13 gol), Thomas Hitzlsperger(32 mac, 5 gol), Tim Borowski (21 kez Milli, 2 gol) Simon Rolfes (10 kez Milli), Piotr Trochowski (11 kez Milli) Jermaine Jones (1 kez Milli), David Odonkor(13 Kez Milli), Marko Marin (Ilk defa seciliyor)

Forvetler: Miroslav Klose(74 kez Milli, 38 Gol), Mario Gomez(9 kez milli, 6 gol), Lukas Podolski(46 kez Milli, 25 gol), Kevin Kuranyi (46 kezn Milli, 19 gol), Oliver Neuville(57 kez Milli, 8 gol)Patrick Helmes(4 kez milli)

Oliver Kahn Röportaji



Kahn'in kariyerini sonlandiracagi Hertha Berlin maci öncesi verdigi son röportaj.. 556 kez Bundesligada forma giymis, Scholl ile beraber en cok bundesliga sampiyonu olmus adam son macina cikacak Cumartesi günü.. Immer Motivator ve Oliver Kahn Portresi ile dokundugumuz Kahn efsanesi son bulsun, biz de iki dinlenelim..

...

Soru: Oliver Kahn, Cumartesi günü kariyerinizi sonlandiriyorsunuz. Hangisi agir basiyor, Sevinc ya da Hüzün ?

Kahn: Ben futbolda cok seyi yasadim ama kariyeri sonlandirmak cok baska bir sey. Bir taraftan hüzün agir basiyor her sey bittigi icin.. Pek cok olumlu ve ayni zamanda olumsuz seyler yasadim. Baska acidan bundan sonraki yasamim icin mutluyum. Ben sadece bittigi icin de sevincliyim ve kariyerimi iki kupa ile bitirebildigim icin cok cok mutesekkirim..

Soru: Son maciniza nasil hazirlaniyorsunuz ?

Kahn: Heyecanliyim ve cocuklarla keyfini cikartmak istiyorum. Bunun icin özel bir konusma filan yapmayacagim.

Soru: Sizin icin bir sezonda en az gol yeme rekorunu krimak ne kadar önemlidir ?

Kahn: Haliyle bunu yanimda götürüyorum (gülüyor) Hayir, bu benim dünyamda cok önemli bir yere sahip degil.

Soru: Hertha karsisinda penalti olursa, atacak misiniz ?

Kahn: Seyirci belki benim atmami isteyecek. Baski cok olacak ama biliyorum bu sefer hangi koseye cekecegimi..

Soru: Son formanizi kime hediye edeceksiniz ?

Kahn: Masörümüze sözüm var.

Soru: Gelecek ile belirgin planlariniz var mi ?

Kahn: Benim en az bir iki yila ihtiyacim var her seyi yoluna koymam icin. Bu arada futbol ile bagimi koparmak istemiyorum cunku baska türlü olmuyor. Koseye cekilip bir den sifirdan gelip yüzle gidemezsiniz.. bu yuzden ZDF icin futbol yorumculugunu kabul ettim. Futbola tarafsiz bakis sunmak icin orada olacagim. Belki ileride antrenörlük kursuna katilirim, sadece antrenör olmak icin degil futbolun bu diger yüzünü de görmek istedigim icin.

Soru: Geri dönüs mümkün mü ?

Kahn: Hayir, bu cok kesin. Bir daha iki yil daha oynarsam bir yerde bu her seyi geciktirir sadece. Bir yerde birakmayi bilmeli insan...

Soru: Mario Basler "kim Bayernle sözlesme imzaliyor, neye imza attigini cok iyi bilmelidir." Mehmet Scholl "Bqayernde 15 yil icerisinde canli kalabildigim icin mutluyum" diyor.. bu kadar zor mu Bayern ?

Kahn: Bayernde beklenti cok yuksektir.. Elbette bu beklentileri sürekli bir sekilde doldurmak oldukca zordur. Bayernde herhangi bir seyi yarim birakamaz, üzerinde durmamazlik edemezsiniz, boyle bir hakkiniz yok. BU sürekli bayernde oynayan oyuncular icin oldukca sikinti verici olabiliyor..

Soru: Neden hic Almanya disinda oynamadiniz. Yeteri kadar teklif vardi..

Kahn: Bir dönem disarida oynamayi ciddi ciddi düsündüm.Ama benim bayernde her türlü kupayi alma imkanim vardi. Bu yuzden disarida oynamam icin hicbir neden yoktu. Daha iyisi de yoktu. Hatirlarsaniz eger 1999'dan 2002'ye kadar Sampiyonlar Ligini domine ettik.

Soru: Bu zamana kadar pek cok dunya capinda forvet ile karsi karsiya kaldiniz. Bunlardan birileriyle irtibatiniz, kisisel iliskiniz, arkadasliginiz oldu mu ?


Kahn: Elbette.. Örnek Real Madrid'den Raul.. Cok arkadascanlisi bir insan.. Biz bazen onunla oyun icerisinde de muhabbet ederdik. Sürekli karsilastiginiz vakit birbirinize karsi saygi da duymaya basliyorsunuz. Bazi seyler seyirciler tarafindan görülmez. Kariyerimin sonlarina dogru rakiplerimin bana karsi inanilmaz bir saygisi vardi mesela..


Soru: Siz pek cok önemli maclari cikarttiniz. 2002 Dünya Kupasi finali, Iki tane Sampiyonlar Ligi finali.. Bunlara nasil hazirlaniyordunuz gün icerisinde ?

Kahn: hazirlik aslinda hep aynidir. Bundesliga maci ya da dünya kupasi finali. Bir süre sonra rutin oluyor hepsi. Her oyuncunun bir hazirlanma sekli vardir. Kimi kart oynar, digeri play station. Ben her zaman heyecanimini daha da yükseltmek icin cabaliyordum. varolan heyecan, baski bana hicbir zaman yeterli gelmemistir. Ama malasef bunun kötü sonuclari da olabiliyor bu yüzden kimseye tavsiye etmiyorum. Dortmund maclarinda oldugu gibi . (Chapusiat ve Herrlich olayini diyor) Zamanla bu heyecanla nasil basa cikmam gerektigini de ögrendim elbette..

Soru: üc kere dünyanin en iyi kalecisi unvanini aldiniz. nasil bu gibi basarilari elde ediyor insan ?

Kahn: Insan ancak kendisini feda edebildigi zaman bu gibi basarilara ulasabilir. Insan hemen her seyini varolan meslegine göre düzenlemeli. Gündüz ve gece. Her ödül tehlikelidir. Cok cabuk bir sekilde memnun olmalisiniz. Ben ilk defa dünyanin en iyi kalecisi ödülü aldigimda hemen iki saat antrenman yaptim.

Thomas Gaber..

15 Mayıs 2008

Igor Akinfeev.!



Yillar yili Rusya futbol milli takiminin en önemli adami her daim kalecisi olmustur. Bu Lew Jaschin'den Rinat Dasaev'e kadar bu sekilde olagelmistir. Simdi yine ayni sekilde bu takimin dünya capinda bir kalecisi vardir: Igor Akinfeev. Uzun dönem sakatlik sonrasi eski formuna kavusup kavusmadigi tartisilsa da Avrupa Sampiyonasinda yerini aldi..

Akinfeev bugün 22 Yasinda. Düsünün ki son dört yildir rusya milli takiminin kalecisi. Dört yasinda Moskova yakinlarindaki Widnoje kasabasinda baslamis futbol oynamaya, yedi yasinda ailesi onu CSKA'ya kaydettirmis. 2003'ün mayisinda henüz 17 yas 1 ay 23 günlük iken ilk defa Rusya premiere liginde sahneye cikiyor. 2-0 galip geliyor takimi ve bir penaltiyi da tutuyor Akinfeev. O sezon boyunca muhtesem bir performans gösteriyor ve yine 18 yas 20 günlük iken milli takimin kalesine geciyor.. 2004 Avrupa Sampiyonasindan sonra sürekli olarak milli takimda kaleyi korumaya basliyor, 1 numara oluyor.

Sonraki sezonlarda pek cok basariyi geride birakiyor genc yasinda. 3 kere Rusya Liginde Sampiyon olmasi bir yana 2 kere Lig kupasini ve 1 kez de UEFA kupasini kaldiriyor.. 2004 ve 2006 yillari arasinda arka arkaya üc kez yilin kalecisi seciliyor ve siralamada Lew Yashinden hemen sonraya geciyor adi.. Bu kadarini rusyada hicbir kaleci bugune kadar basaramamistir. Ne Daseyev ne Rudakow.. 2006 da basin tarafindan yilin oyuncusu seciliyor üzerine.

Onun stili bizim Manuel Neuer gibi. Onun kadar sacmalamiyor ama ondan da iyi refleksleri, inanilmaz sutlari cikarmasi.. Hani bir anda göze hemen batacak, yetenegini parlatacak kurtarislari mevcut.

Bu genc yasta arkada biraktigi basarilarin ardindan haliyle pek cok avrupa klubu moskovanin kapisini caliyor Akinfeev icin.. Basta arsenal olmak üzere devler geliyor onu almak icin. Velakin tam bu zamanda 6 mayis 2007'deki rostow deplasmanindaki macin 66.dakikasinda cok kötü bir sakatlik geciriyor.. Bir bucuk yil sahalardan uzak kalmasini saglayan bu sakatlik, ayni zamanda transferinin de engelliyor..

Bir bucuk yil sonra bir de araya rusyanin lig arasi girince uzunca bir dönem forma giyemiyor. 2007 sezonunun basinda tekrardan sahalara dönse de sakatligini atlamadigi acik bir sekilde görülüyordu. Refleksleri eskisi gibi degil, bes maclik ceza aliyor, nerden baksan sakatlik öncesi Akinfeev'i mumla aratiyor.. Milli takimdaki yeri dahi tartisilir duruma geliyor. Sonuc olarak onsuz rusya avrupa sampiyonasina katilma hakkini elde ediyor.. "kimileri beni milli takimda görmek istemiyor" diye beyanatlar vermesi bir yana, onun yoklugunu rakipleri cok iyi degerlendiriyor.. Elbette Akinfeev'in yeteneginin onda birine dahi sahip olmadiklari halde Zenit'in kalecisi Wjatscheslaw Malafeyev ile Amkar Perm'in file bekcisi Wladimir Gabulov bu arayi en iyi sekilde degerlendirip milli takima yukseldiler..

Akinfeev, gectigimiz sezon icerisinde bir tek Romanya macinda forma giydi ve takim - onun gollerde pek de sucu olmamasina ragmen- 3-0 yenildi. hakkindaki kuskular henüz gecerliligini korumasina ragmen, 10 hazirandaki Ispanya maci icin Arshavin'in yoklugunda- ilk iki mac yok Arschavin, kirmizi kart cezalisi- sahaya kaptan olarak cikacagi düsünülüyor..

Bir daha belirtmek gerekirse bir bucuk yili sakat olarak gecirdigini de göz önünde bulundurarak tum bu gecmisi arkada birakirken kendisi henüz 22 yasindadir..

Hamburg'un Yeni Hocasi: Martin Jol



Hamburg'un yeni hocasi Tottenham'dan "disiplinli" olmasi ile tanidigimiz Martin Jol. Konunun aslinda cok da önemli olmayan bir detayi da sudur. Klup oylama yapmis ve 11-1 olumlu oy cikmasi sonucu Martin Jol isminde karar kilinmistir. Ülkemizdeki klup yönetim anlayislarinda boyle bir sey var midir merak ettim.

Isim marka ve haliyle pahali. Hamburg'un en pahali hocasi. Yillik 2,5 milyon euro alacaktir. Kardesi ve asistani ile beraber 6 milyon euroyu buluyor maliyeti. Huub Stevens'a ödenen miktarin iki katindan da fazla. Bundesliga kesenin agzini acti. Sezon basi belirtilen rakamlardan sonra boyle bir sonucun cikmasi cok da sasirtici olmasa gerek.. Ücüncü Bundesliganin katilimi ve artan seyirci ve yeni sponsorlarin dehset rakamlari git gide büyütüyor ligi..

Bir zamanlar Bundesliga maclarini yorumlarken söyle yorum yapmistik:

"Hamburg da keza sürprizlerinden haftanin.. Berabere kaldi Bundesliganin deyim yerindeyse "güclü" ekiplerinden Hannover ile.. Hem Hitzfeld ve ayni zamanda Stevens sorunlar yasayacak demistim, Hitzfeld bir ihtimal bunun altindan kalkacaktir ama Stevens icin kolay degil. Bir takimin futbolculari seneye takimin basinda olmayacak olan bir teknik adam altinda verimli olamaz, otoritesi cok da saglam degildir.. Sadece teknik adami degil en iyi oyuncusu dahi seneye yok ve bana göre bu cok önemli bir sorun takim adina.. Iyi transferler yaptilar, genc yetenekleri aldilar ama .. Teknik adam her daim isin basidir.. bu boyle."

Cok iyi bir ilk devre gecirdiler.. Lige iyi baslayamadilar ama ilk devrenin sonunda ücüncülüge kadar ciktilar düsme potasindan.. Stevens parliyordu. Tam bu noktada aynen Galatasaray gibi hocayi degistirmeliydiler. Gidecek olan hocanin hükmü cok yoktur. Biraz önce Hamburg'un önemli oyuncusu Joris Mathijsen ile olan röportaji okudum. Disiplin istiyorlar ve röportaji gerceklestiren sahis yetiskin bir adamin bizi disipline sokacak hoca gerekir demesi biraz garip degil mi diyor haliyle.

Martin Jol isminin basa getirilmesinde disiplinli olmasinin yani sira hollandali olmasi da önemli bir unsur. Takimin yabancilarini buyuk cogunlugu bu ülkeden. Gitmez de kalirsa Van der Vaart, Mathijsen, Castelen, Jong..

Bu sene özellikle Bremen'in beklenenin de altinda bir performans gösterdigi ve Schalkenin yeniden yapilanma ile kazalara ugradigi dönemde teknik adam degisimi olmasaydi bugün Sampiyonlar Ligi icin mücadele ediyor olacakti; UEFA kupasi yerine..

Ribery & van Buyten Manyaklari

14 Mayıs 2008

Eurovision Adayim.!



Benim adayim bunlardir. Daha ayrintili adayi belirtmek gerekirse ortadaki olan, yani cek kizimiz Tereza Kerndlova..

henüz sarkilarini dinlemedim ama gerek de yok. iyilerdir mutlaka.

Olasi Euro 2008 Almanya Kadrosu




Henüz Kadronun aciklanmasina bir kac gün kala tahmini verileri ortaya dökelim.

Kaleci:
1- Jens Lehmann: Bir yil boyunca ne yapmistir ? Koca bir hic. Yas kac ? 1969 dogumlu. Hakan Sükür 1971 dogumlu. Bir kiyas söz konusu aslinda. Cünkü Aynen Türkiye gibi Almanyanin da Kaleci konusunda fazlasi var. Lehmann olmadigi vakit kaleye gecirebilecegi genc ve yasli olmak üzere pek cok aday söz konusu. Onlara da asagida geliriz. Bir baska acidan Lehmann Klinsi döneminde kaleyi haketmisti kesinlikle. Arsenal ile Sampiyonlar Liginde en uzun süre gol yememe rekoru kirdi. Fakat Simdi ? Bu yüzden Löw hicbir zaman "Birinci Adam" kimligine kavusamayacaktir, o benim gözümde hala yardimci antrenördür. Basarili bir taktisyen olmasina ragmen karizmadan yoksun bir görünümü vardir.. ALmanya kupayi alsa bile siyrilamayacaktir o basarinin arasindan..

Arka Dörtlü:

2- Per Mertesacker: Bu bölgenin en sorunsuz ve en garanti ismidir. Kartsiz oyunu, Faulsuz rakibni durdurusu, ikili mücadeleki kazanma orani, genc olmasi, iki metre boyu ile ideal bir defanstir. Her bakimdan her teknik adami rahatlatan..

3- Christoph Metzelder: Bu sene La Ligada 8 mac oynamistir. Kupada 1, Sampiyonlar Liginde 3. Gözlerimi yasartti. Daha önceki iki turnuva arasinda sadece iki mac yapmisti,simdi 12. Gelisme söz konusu. Velhasil herkes bilir, bu adam turnuva futbolcusudur. Sakatlik sorunu olmazsa mertesacker ile uyumu da düsünüldügünde orta ikilinin en buyuk adayi..

4- Philipp Lahm: Pek cok takim onu istiyor. Kisa boyu, mücadeleci ruhu, teknigi, öldürücü ortalari ve en önemlisi ise her iki kanatin da bekciligini yapabilmesinin yaninda hucuma da katki saglamasi. Simdi oyuncunun oynayacagi gercek, ama sagda mi solda mi bilemiyoruz.. Asil yeri sag kanat, gecen turnuvada sol kanatta muthis isler basardiktan sonra bir oraya bir buraya gitmeye basladi. Marcell Jansenn'in durumuna göre belirlenecektir pozisyonu. Olacagi kesin de nerede olacagini bilemiyoruz sahada.. tahminim ise Sag.. Defasif orta saha oynamisti ingiltere macinda.. Muthisti. Böyle iki oyuncun olsun, kadro sikintisi filan ömür boyu cekmezsin. o derece..

5- Clements Fritz /Marcell Jansen : Iki isim var. Burada Löw'ün karari nedir merakla bekliyorum. Ilk onbir icin.. Marcell Jansen derim ama olur da Lahm'i sola kaydirirsa saga da Fritz'i cekebilir.. Lahm/Jansen ya da Fritz/Lahm bekleri ile cikacaktir.. mac gününe kadar bunu bilemeyiz sanirim. Tahminim Lahm/Jahnsen ikilinin görev alacagidir.

Orta Saha:

6- Torsten Frings: Garanti isim. Defasif orta saha olarak yüzde bin oynayacaktir. Sakatligi sonrasi bremeni saha kaldirdi.. Almanyanin tartismasiz süper orta sahasidir bu rockeri.. Bir aksilik olmazsa turnuvada orta sahada yerini alacaktir, en yakin rakibi bana göre Simon Rolfes'dir..

7- Michael Ballack: Eh, lider. Kazandiran.. Yine gol atacaktir, tam da atmasi gerektigi yerde. Yine onun liderliginde yürüyecektir bu yolda Almanya. Hepsinin bir yedegi vardir, Ballack'in yoktur. Chelsea ile forma girmese dahi kadroya ismini ilk yazdiran isimdir.. Ama su kesindir ki yine onun golüyle kazanacaktir almanya. Eger 2002'de finalde oynayabilseydi cok baska olurdu o Brezilya-ALmanya finali..

8- Bastian Schweinsteiger: Löw'ün onu hangi kanatta kullanacagini bilemiyorum, ama ilkonbirde ismi olacaktir, bu kesin. Scheider'in yoklugu sonrasi sag kanata gecebilir. Velakin klup takiminda ne yaptigina bakilmaksizin kadroya girip her zaman baska oynayan bir isimdir.

9-Thomas Hitzlsperger: Bu benim uygulanacagini düsündüm formül. Schweiniyi saga cekip sola Stutgartin formda oyuncusu Thomas Hitzlsperger'i yerlestirmek. Orta Sahanin önü ve arkasi belli. Frings/Ballack. Scweinsteiger'in her iki kanadi da kullanmasi burasini biraz karistiriyor ama tahminim kanatlarda bu iki ismin ilkonbir baslayacagidir.

Ileri ikili:

10: Miroslav Klose: Bu sene iyi degildi o kesin. Ama Schaaf'in elinden giden hangi oyuncu Bremendeki gibi form tutturabilmis. Ismael, Frings,Ailton.. Yine de su an icin Almanyanin en güvendigi isimlerin basinda gelir. Oyle veya boyle ilkonbir baslayacaktir, yeri garantidir. Kesinlikle en sevdigim adam da budur.. BIr de adler vardir ki ona da gelecegiz.

11: Mario Gomez: Bir delilik yapmazsa löw, Kuranyi ya da Podolski yerine Gomez ile baslayacaktir. Bu turnuvanin almanya bölgesinin yildizi da bu olacaktir. Cok formdaydi bu sene.. Yeri kesin degil. Podolski sevdasi var.. Kuranyi anlamsizligi da kenarda bekler.. Klose ile olan uyumuna göre bir secim de olmasi olasidir.. oysa sene ici performanslarina bakarak oynamasi gereken ilk ismin Gomez oldugu asikardir.

Yedekler:

1- Rene Adler: Onu kadroya almayani allah tas yapar. Su 23 kisilik kadronun en sevimli, en kendini bilen aciklamalari yapan insani olmasi bir yana, sene ici gösterdigi performans Mario Gomez, Simon Rolfes ile beraber kadroda olmayi en cok hakedendir.. Benim kaleye hic düsünmeden gecirecegim isimdir, 38 yasinda tüm sene yedek bekleyen Lehmann yerine..

2- Heiko Westermann: Defansin ortasinda sorun olursa Arne Friedrich ile girdigi savasi kazanacagini düsündügüm isim budur.

3- Clements Fritz/Arne Friedrich: Eger ki fritz oynamazsa ilkonbir de, haliyle yedekteki ilk isimlerden olacaktir. Baska acidan Arne Fridriech'in hem defansin ortasinda ve ayni zamanda saginda oynayabilmesinden dolayi tercih edilen isimlerin basinda olacagi da kesin gibi..

4- Tim Borowski: Ballack'in yedegi diye ismi cikmisti bir ara. Tam bir orta saha oyuncusudur. Zorlarsak ballack veya Frings olabilir. Tehlikeli sutlari, golleri ve mücadeleci yapisiyla vazgecilmezdir aslinda. Ama Ballack ve Frings'in önüne gecebilmesi oldukca zor.

5-Lukas Podolski: Olur da ilkonbir baslamazsa en iyi yedeklerden birisidir. Sikistiginda sag kanada da koyabileceginiz ve ayni zamanda forvetin de yedegi olarak podolski hem bu klubeye iki forvetin yerlestirilmesinde ve ayni zamanda orta saha olarak da acigi kapatmasi ile süper bir yedek olacaktir.

6: Kevin Kuranyi: Yirmi milyon futbolcu alsam bu oyuncuyu kadroya almam. bana inat ilkonbir baslama ihtimali bile vardir. Hatta gol atma ihtimali bile vardir. Üc macta ne yapacagi beni ilgilendirmiyor, beceriksiz bir golcüdür. baska acidan Klose'nin asli yedegidir kendisi.

Geride kalan alti futbolcu:

1- Robert Enke: Hildebrand da olabilir bu isim. ilgilenmiyorum, sanirim top toplayiciliktan öte bir islevi olmayacaktir.

2- Heiko Westermann:Arne Friedrich ile girdigi savasi kazanamzsa yeri burasidir, yoksa Arne Friedrich burada yer alir. Defansin yedeginin yedegi olacaktir tahminen..

3- Gonzalo Castro: Secilir mi bilmem. Löw de o yürek var midir bu genc cocuga bu sansi verecek ? bakalim..

4- Simon Rolfes: Yazik olacaktir bu cocuga. Ilkonbir baslasa kesinlikle sürpriz sayilmayacaktir. Ama yeri dar almanyanin.. Frings, borowski cilginligina kurban gidecektir. Super bir sezon gecirdi.. Leverkusen takiminin kaptani.

5- Roberto Hilbert: : ihtimal odur ki Odonkor yerine bunu sececektir ama belli olmaz iste. Bizim buranin cocugudur, Fürth'ün her sene disariya, daha dogrusu Stutgart'a verdigi isimdir. Asistleri ile sag acikta iyi isler yapar. Stutgart'in sampiyonlugunda önemli isimlerdendi..

6- Oliver Neuville: Hadi be ordan dedigini duyar gibiyim. Mis gibi Patrick Helmes'i almak varken bunu mu sececek diyorsunuz.. ben de öyle diyorum. Bakalim Löw ne kadar karakter sahibi görecegiz.

Eger ki kadroda neuville ve Lehmann varsa, bilin ki o hala daha Klinsi'nin yardimcisidir..

Oliver Kahn Portresi.!



Her seyin disinda o kazanma isteginin bir sembolüydü.. Su yasinda dahi bu adami takima alirim ve bilirim ki cok kötü kosullar birbiri sira bizi bulmadikca, o takim kaybetmez..



Tam 20 yil önce.. 18 yasinda Karlsruhede iken..




Rostock'lu Stefena Beinlich'i azarlarken.. Pek cok oyuncunun en son karsi karsiya kalmak istedigi kaleciydi Bundesligada.. Her zaman Kahn kurtarmaz, yüzde seksen o karsi karsiya durumunda top auta cikardi, basarisiz bir sut olurdu. Pek cok kisi gercekten korkardi.. Gercekten.




Ölümüne dalmak deyimi sik sik kullanilirdi Kahn'in ucuslari icin..



Su yukarida yaninda kulagini cektigi adam benim en cok takip ettigim, cocuklugumun kahramani Andreas Möller.. Tarih 3 Nisan 1999. Biraz da korkaktir kendisi.. baska acidan Kahn'in zitti bir adamdir. Ikili mücadeleden sakatlanma korkusu adina kacinir, o muhtesem teknigini konusturmaz cokca zaman.. Dört kisiyi ipe dizebilecek yetenegi var iken o daha cok orta sahada top dagitici rolüne büründü.. Yine yildiz oldu italyalara gitti geldi ama karakter acisindan eksik ya da tasvip etmedigimiz özellikler ile doluydu.. Oysa Kahn.. ?



Deli zamanlari.. Hedefteki isim Heiko Herrlich.. o maci kazanmali, baska bir düsünce yok. gerekirse sakatlanir, adama girer, ölür.. önemli degil. O kazanacak o maci.



Topu almis, velakin Chapuisat ile sorunu bitmemis anlasilan.. Wiese'ninki nedir ki su Kung-Fu'nun yaninda ?




Bu yikilisin tarihini hemen herkes bilir. 1999 Sampiyonlar Ligi finali.. Manchester United'a son dakikada iki gol yemesi ile.. Kendisi yikilmistir ama kitabinda ya da baska yerlerde surekli Kuffour'u örnek verir.. O sekilde aglayan, üzülen adam görmemistim ben o ana kadar der.. Tam su görüntünün yansimasini siklikla anlatir, dile getirir Kahn..




O geceden sonra varolan üzüntüsünü baska bir sevinc izler.. 10 Haziran 1999'da Simone ile evlenir.. Yillardir beraber oldugu cocukluk askidir o. hikayesini anlatsak ne kadar "Vefali" dersiniz.. de öyle olmadi sonra.




Siklikla rakip bazen de kendi taraftarlarinca gorile benzetilmesinin ciktisi olarak sahaya muzlar, muz kabuklari atarlar.. O da bunu afiyetle yer.



Tepkiler sadece muzlarin atilmasi ile sinirli degildir. 2000 yilinin nisan ayinda Freiburg macinda golf sopasi ile saldiriya ugrar..



Her zamanki ucuslarindan.. Siklikla yaptigidir.. Ve bu yüzden pek cok ödüle layik görüldü.



2000 yilinda portekizde ilk defa almanyanin bir numarasi oldu kalede.. Almanya turnuvada Pek basarili olamasa da o yine de yilin futbolcusu olmayi basardi toplamda.. 2000 yilinin en iyi futbolcusu.. Oliver Kahn.




Kahn ve Kuffour'un hikayesi aslinda cok baska bir postta islenebilir kesinlikle. Yillar yili beraber oynamis iki baska adamdir ..



2001 Sampiyonlar Ligi finalinde kurtardigi penalti. Ve artik o gercekten bir Kahraman. Tam anlamiyla alman futbolunun efsanelerine yerlestigi gündür.. Hitzfeld'in , iki yil önce son saniyede kaybettigi sampiyonlar Ligi Samiyonlugunu bu sefer kacirmasina Kahn izin vermedi.



Durmuyor ki adam.. Karim diyor, en önemli isimdir bu basarilarin kazanilmasinda. Cunku ben dünyanin en iyi kalecisi olmak istedim.. Bunu basardiktan sonra daha baska hedeflere dogru sürekli kostum. hicbir zaman "dur" artik demedi, yeter demedi.. Bikmadi, usanmadi, ilk defa bir hedefin pesinden kosarcasina arkamdan destek verdi, kazansam ve ulassam da degisen bir sey olmayacaginin farkinda olarak heyecanima sürekli ortak oldu diyordu. 2001 senesinde kitalararasi sampiyonlugu ve ayni zamanda Dünyanin en iyi kalecisi olmayi basardigi zaman..



Yagmur camur dinlemedi.. Ben basardim, tamam artik rahatligi görülmedi o gözlerde.. Sürekli daha iyisini ve daha güzelini basarmak adina cabaladi durdu. Onda her daim tüm bu kariyerine ve basarilarina ragmen 18 yasindaki amatör velet ruhu vardi..



"Iste Düsman bu.! Canavar barnebaeuya geri dönüyor.!"

Marca gazetesinin gecen sene 2007 yilinda Madrid ile Sampiyonlar Ligi oynayacak olan Bayern Munih macindan önceki Kahn icin yaptigi yorum budur..



Iste resim budur. Kahn ve Piplica.. Bu iki idol adam birbirlerine karsi. Piplica cok baska bir adamdir. Hatirlarsaniz energie Cottbus'un performans olarak yerlerde sürünen 38 yasindaki kaleci ile bir yillik daha sözlesme imzaladigini belirtmistik. Cunku sembol isimdir, taraftarin bir numarali adamidir. 6-0 yeniyordu ve Kahn penaltiyi atiyor, sonuc ? Piplica izin vermedi gole..



2002 dünya kupasi. Rüstü ile ayni kaderi paylasiyorlardi. Her ikisi de muhtesem bir performans göstermis ve her iki kaleci de Ronaldo'dan yenilmeyecek golleri yediler yar final-final maclarinda.. Yine de o turnuvanin en iyi kalecisi-oyuncusu ödülünü "Kaleci" olarak aldi..



Kirmizi Ferrarisi.. Basariya doydugunu anlatirken bundan daha cok oldugundan da bahsediyordu, hani bizim kirmizi, mavi top almamiz gibi bir sey..



Kahn Cilginligi.. Idolü olan Kahn ile el sikismak isteyen baska bir adam..




Aslinda Vefali bir adamdi. Özellikle 2002'deki basarisinin kurbani oldu desek yeridir. Bu hayvani görünümlü pek de yakisikli olmayan adam 2002'deki performansindan ve karizmasindan sonra baska oldu almanyada. Pek cok yerde En seksi adam filan secmeye basladilar.. Ki gercekten karizmatik aslinda.. 2002 de parlamadi, zaten parlayan yildizini da arkaya alarak muhtesem karizmatik durusu ile almanyayi finale getirdi.. Arkasindan durmadi ona olan ilgi.. ve bir gün o cocuklugundan beri beraber olup 99'da evlendigi cocukluk aski/arkadasi Simone hamile iken barda bu kadini buluverdi.. onca vefanin ardindan yapilan hos degildi.. ama iste, insanoglu, ask cok baska alan..



Ve haliyle yasanilanlar da özel yasamindan geri kalmadi. Sampiyonlar Ligi macinda hepimizin bildigi o büyük hata. Roberto Carlos'un pek de gol olmayacak frikigini kollarinin altindan birakirken..



Dünyanin en sakin, en centilmen en güzel futbolcularindan birisidir Miroslav Klose.. Ama Kahn burada da durmuyor.. zira o dönem klose cok formda ve sürekli atiyor Bayerne.. Simdi takim arkadasi..



fena degil kesinlikle.. Ama Erkeklerde durum cokca zaman baskadir.. Onu karizmatik ya da cekici kilan hicbir zaman bu ve benzeri görsel durumlar olmadi. Onca basarinin arkasindan koluna taktigi kaptanlik pazu bandu ile sahaya cikarken en önemli anlarda önemli kurtarislar yaptigi zamandaki durusudur..



Toplamdaki en buyuk cekismeyi Lehmann ile yasamistir. Gecenlerde cok güzel bir veda mektubu geldi rakibi Lehmann'dan.. "Sen olmasan ben bu kadar basarili olamazdim" diyor sonucta.. Dünyanin en iyisi de olsam her zaman beni munihte cok iyi calisan, cok iyi bir kaleci rakip olarak bekliyor hissinin hirsiyla bugunku oldugum yere geldim" diye ekliyordu..




Schalke'nin Sören Larsen'i de elinden kurtulamadiklari.. Schweini sadece bakmakla yetiniyor, onu malasef kimse durduramaz..




kupalarla dolu ömrünü Bundesliga Sampiyonlugu ile noktaladi bu sene.. ve o eldivenleri



Michael Renging'e veriyor.. Rensing cok iyi bir kaleci kesinlikle. Cok begenirim, cocuklugundaki amatör maclarini izlemisligim vardir. Adler ile beraber tüm bu yildiz kaleci adaylarin arasindan siyrilacak iki isim. Ama Kahn'in yerini tutar mi ? Yetenek olarak ona yaklasabilir, bunu önündeki zamani nasil degerlendirecegi belirleyecek.. velakin bir Kahn olamaz. Alex de iyi oyuncudur, Elber de, Rensing de.. Fakat Hagi olmak, Kahn Olmak, Effenberg, Mathäus olmak baskadir.. Lider oyuncu olmak cok baska bir seydir. Onlarin sadece yeteneginden degil ayni zamanda birlestirici gücü, takimin tamamina etkiyen kazanma hirslari ve toplayici özellikleri ile ararsiniz.. Böyle oyunculari buldugunuz zaman kaybetmemek de önemlidir. Liderlik,Kahnlik sahip oldugunuz yetenek ile ilintili degildir. En az teknik adam kadar takima etkiyen isimlerdir .. Ben Kahn gibi bir karakteri özleyecegim sahsen..

Bir efsaneydi, geldi gecti..

13 Mayıs 2008

Immer Motivator.!



Türkiyenin futbol gündemi bugünlerde "Motivasyon" üzerine kurulu.. Motivasyonu olusturan temel etkenlerin edebiyati da ayni sekilde elestiri konusu olarak yazarlarin gündeminde. Bu konu ile ilgili analiz sayisi oldukca fazla. Hagi-Alex farkinin temel noktasi olarak bir zaman önce oyuncunun veriminden ziyade sahadaki diger oyunculari motive etmesi, Kucuk Hakan,Emre gibi futbolculara bire bir etkisinden, takimin toplamda olusan havasina katkilariyla Hagi'nin bir baska oldugunu dile getiriyorduk..

Ayni sekilde cok elestirdigim Roberto Carlos transferinin "yanilma payim" olan motive edici etkisinden de bahsedebiliriz. Inancim odur ki Roberto Carlos, Hasan Sas'in on beste biri kadar eklemlenebilseydi takima, sadece ve sadece kenardan takimi izleyip sevincine,üzüntüsüne ortak olabilseydi kesinlikle pek cok futbolcu cok daha baska mücadele edecekti saha icerisinde.. Roberto Carlos, yilda 4.2 milyon euroluk futbol oynamadi ama ondan da fazla "motive edici" etkisi oldu bu yil Fenerbahce'ye.. Daha fazlasi da 35'inde geldigi klube biraz fazla olurdu.. Onlarla beraber gercekten sevinip üzülmesi gibi.

Tuncay Sanli, futboluyla degil motive edici etkisiyle Fenerbahcede aranir adam oldu.

Tüm bunlar bizim ülkemize has bir gelisim midir ?

Oliver Kahn, futbolu birakiyor. Suraya kariyerinde elde ettigi en iyi futbolcu ve en iyi kaleci ödüllerini yazsam, sampiyonluklarindan girip kitalararasi/sampiyonlar ligi sampiyonluklarina kadar önünüze koysak, Dünya Kupasinda en iyi oyuncu olan "Kaleci" olmasindan kupalarina kadar.. "oha" dersiniz.. Göründügünden de büyük bir kalecidir ve hemen hepsinin de icinde bulundugu oldukca uzun bir Kahn yazisi yazilirken Bundesliga Resmi Dergisinde, basligi da su sekildedir. "immer Motivator"(Her zaman motive eden). Effenberg gibi Kahn da takim ici liderligi, motive edici etkisi/kazanma hirsi ile gönüllerde taht kurmus, öyle olmus ki kazandigi tüm basarilarinin siralandigi bir yazinin da özeti/basligi bu olmustur. Motivator.. Kazanma hirsi ve ayni zamanda bunu icinde bulundugu ortama asilama gücü.. Ribery'nin röportajini yayimladik keza Elber de ayni sekilde.. Hemen herkesin üzerinde durdugu konu ne kadar iyi bir kaleci oldugunun yani sira, Bayern Munih icin ne kadar önemli bir isim oldugu, kazanma hirsi ve bunu tüm takima etki etmesi.. Yoksa arkasindan gelecek olan Rensing cok iyi bir kaleci olmasi bir yana, henüz onunla Bayern mac kaybetmemistir. Velhasil kimsenin derdi birinci kaleci degil, yedegidir en fazla. Yine de bu boyle büyük bir oyuncunun takimdan ayriliyor olusunun buyuk bir eksiklik doguracagi gercegini degistirmiyor, belki de bu yüzden Klinsi hamlesi..

Klinsmann'i almanyada hicbir insanoglu teknik adam olarak kabul etmez. Dünya Kupasinda yaptigi ve bayernde yapmasi beklenilen takimi "Motive" etmesi.. Zira o tüm almanyanin birlesmesinde, heyecanlanmasinda cok önemli rol oynadi. Almanya aslinda aynen gecmis yillardaki türkiye gibi motivasyon üzerine kurulu bir oyun sistemi ile yari final basarisi göstermistir.. Ve bugün Klinsi, icerisinde barindirdigi enerjinin disa birlestirici ve hareket ettirici etkisi nedeniyle basarili olacaktir..

Parantez icerisinde en az alex kadar istatistik sahibi olan Elber'in Effenberg'e olan bakisini buraya aktarmak isterdim. Takimin saha icerisinde yenik düstügü zamanlarda herkesin Effenberg'e olan bakisini analtisi vardir.. Elber, oynadigi süre boyunca cok yararli olmus, onlarca gol atmis ve Bayernlilerin sevdasi olmustur. Velakin sakaci ve komik bir insan olarak Elber takimin cok önemli ismi olamamistir. Onun yoklugu yetenek ile doldurulur ama Effenberg, Gerrard, Kahn ve hatta Hakan Sükür gibi oyuncularin yoklugunu doldurmak sanildigi kadar kolay degildir. Misal Tuncay Sanli'nin boslugu doldurulamamistir..

Hakan Sükür'ün takim ici yarattigi gruplasma aslinda pek de hos degildir, sürekli elestirilir.. Mehmet Topal'in, o sevimli ve iyi niyeti ta buradan görülen adamin gol sonrasi ona dogru kosusu dahi cemaatcilik basligi altinda islenirken bugünkü "motive edici" gücünü bu gruplasmadan aldiginin üzerinde durulmaz. Servet'in gelen diger teklifler karsisinda Hakan Sükür'e sözüm var dedigini biliriz.. Keza Topal'in futboldan ziyade takim ici buyuklerine bakisi, saygisi gruplasmayi dogurdugu gibi o grubun bir bütün olmasini da sagliyor. Bugün Galatasaray Hakan Sükür oldugu icin kazanmistir, hocasiz ciktigi zaman ben buradan Hakan Sükür'e güvenmisimdir, her hareketi asil olan, durusuyla Galatasaray gibi klube en cok yakisan Cevat Güler'e degil malasef.. onun "Motive" edici gücü hem kendisini hem takimi oynatmistir..

Lincoln burada bambaskalasti. Ben onu bu sekilde ne sakatlanirken gördüm, ne de kosarken.. O sekilde top kapmasi, gol atmasi, son saniyede orada bulunmasi ve hepsi.. "biraz daha fazla kosmaliyim" diyen takimin üzerinde yarattigi etkidir.. Sonuc itibari ile futbolda alinan sonuclar, sahadaki potansiyel yetenekten ziyade o yeteneklerin ne kadarinin kullanilabildigi ile ilintilidir.. bir cümle de tüm bu oynamamazligina ragmen biraz daha takimdas olmanin nedenleri arasinda bugünkü sampiyonlugun anahtar ismi olan Hakan Sükür ile beraber cezalandirisi yatiyor da diyebiliriz.. O da "Motive edici" etkisi ile konuda dairdir.. Keza Feldkamp'a olan antipatinin de yarattigi birlestirici kuvvet de eklenebilir..

Terim, kadroya Hakan Sükür'ü almadi. Cunku o da biliyor ki onun önemi artik ayaklarinda degil inancinda,motive edici etkisinde. Ama iste artik Hakan kadar adi sani olan nihatlar, onlar bunlar mehmettopallasamiyorlar ve istemiyorlar krali. Baska acidan istedigi birligi saglayamadigi zaman tehlikeli olabiliyor bu insanlar.. Bir baska acidan Terim muhtemelen Sükür'ün yaratacagi etkiyi bizzat kendisinin saglayabilecegine inanmistir.. Zira bu isi oldukca iyi yapar o.. Bir yerde yine bir seyler olur, beraberlik, birlik ve mucize gerceklestirir. Aslinda bu gibi kosullari mucizenin kendisi bicer, ama bizde Terim de bazen girer oyuna.


Velhasil sevgili futbolseverler, bir takimin toplam potansiyeli ile onun sahadaki islerligi arasindaki fark cok buyuktur. Ezelden türk futbolunun da hastaligidir. Amatörlük, toplam potansiyelin sahaya yansiyamamasina neden olurken, ayni zamanda potansiyelinin de üzerine cikma basarisi gösterebilmenin nedenidir. Kimsenin yenemeyecegi Almanya,Hollanda gibi devleri yenip Belcikalara, Finlandiyalara puan kaybetmek.. Motivasyon oldugu vakit hepsi yirmi zidane gücünde olabilir iken makedonya karsisinda sonucun ne olacagini kimse bilemezdi.