11 Şubat 2013

Kaptan ve Oğlu!


Çok tatlı, çok güzel bir çocuğu varmış Kaptan'ın..

Drogba'nın kaptan olmasını istemem, üstelik ne hakla? Sneijder'in da keza.. 

Selçuk'a ne zaman baksam 18 yaşında olmadığı her gün için azap çekilir, üzülür. 28 yaş çok kötü değil ama çok daha önce bu kulübün içerisinde olmalıydı diyor insan. 

Selçuk ve Hamit dahil.. Hiç kimse bu takımda Sabri'den daha fazla kaptan olmayı hak etmiyor.

Üstelik oynamadığı zaman en ufak bir demeci, ayrılıkçı ve takım bütünlüğünü bozacak davranışı olmayan ve oynadığında da hazır olmayı başarmasıyla "örnek" bir futbolcu olması, kaptan olmasına yeter.

Diğerleri gibi plan kurmaz. Sinsi değildir. A derken B'yi hedeflemez, kibir yoktur. Neyse o. Bazen birileri tarafından gaza getirilebilir, iyi niyeti suistimal edilebilir en fazla.

Diğerleri gibi getirisi olan demeçleri vermez,  planlı konuşmaz, hareket etmez.  

Ne görüyorsanız o..

iyi adam, iyi bir profesyonel ve sağ bek mevkisinde bana göre oldukça da iyi bir futbolcudur. Dün de söyledim, bugün de söylemeye devam ediyorum.

Zamanla sanki daha da güzel oluyor..

Hele sahanın ortasına gelip de şşşşşşşş dediği vakit..  Hamit'in yazılanlar doğruysa Sneijder'a dediği gibi: 

Onu sadece Sabri yapabilir!

Oğlu ise inanılmaz..  

Kısaca tanımlamak gerekirse; O Galatasaray'ın çocuğudur.. 

Xabi Alonso


..karizması diye bir şey var..

Dante!


Hulusi Kentmen


Morning Song-The Lumineers



Bir Pazartesi sabahı olmasına karşın keyfim yerinde. Biraz daha erken kalkıyorum kahve/çay keyfi için.

Schweinsteiger ve Dante: Samba



Schweinteiger: Dante burada ritmi belirlemeli. Sorun yaşadım çok..

Dante: Adımları kaçırdı, bir adım geride kaldı.. Dans etmeyi bilmiyor ama öğrenecek. Umuyorum ki sezon sonuna kadar bunu başaracağız..

Mesut'a Barça sonrası ikinci teklif..


"Özil benimle evlemir misin"

diyor..

Gelinliği de giyip gelmiş arkadaş.. 

Messi-Pique-Shakira


Podolski!


"Güzel bir yerde lezzetli bir yemek. Türk yemeklerini çok seviyorum" notuyla feysbukunda paylaştı.

Transfer sonrası "İstanbul çok güzel şehir" demenin ötesinde.

Şu çayı görüyor musunuz?

Çay içen adam kötü olur mu hiç?


El Sharaawy!


İbra & Messi




Galatasaray-Antalyaspor Maçı


Galatasaray takım savunmasını muazzam yaptı. Sneijder ve Burak olmasına rağmen rakibe nefes aldırmadı. Ki Burak gollerin dışında çok iyi bir doksan dakika çıkardı. Maçı Antalyaspor pozisyonsuz bitirdi ama daha da önemlisi kontrol her zaman ev sahibi takımdaydı. Topa sahip olma konusundaki başarısı ise a Galatasaray'ın en önemli "savunma" silahı.

Bu maçın içerisinde toplam 3 pozisyon oldu. Üçü de Galatasaray'a ait.  Burak ikisini gole çevirdi. Bu gol olan pozisyonların birincisi Hamit'in kaleye çektiği şutun Semih'e çarpıp asist olması. Diğeri Amrabat'ın çabasıyla kapılan topun Burak'a iletilmesiyle üretildi.

Yani yüzde 60 topa sahip olan Galatasaray maç boyunca organize bir şekilde set hücumundan  pozisyon üretemedi.

Sneijder'ın dahi ekstrem bir iş yapması adına önündeki tek seçenek Burak'a pas atmaktı. Attığı pozisyonu da hatırlarsanız eğer arkasında ve önünde iki savunmacı vardı ve yine de bu pozisyon oldu.

Bu sezon başından beri anlatmak istediğim durum.

Bu kötü değil. Sonuç futboludur adı.

Herkesin dile getirdiklerinin dışında bir şey söylemem gerekirse eğer; Hırsı, mücadelesi, azmi ve savunması üst düzey olan Amrabat'ın hücum performansı hala yetersiz. Ezdiği toplar çok fazla. Maçın Sabri'den sonra en iyilerinden birisi olan Hamit'in de bugün ezdiği toplar vardı ama faydası Amrabat'dan çok daha fazlaydı.

Pozisyon üretimi konusunda şu şekilde bakabilirsiniz: Galatasaray'da Burak dışında kimin gol atmasını beklediniz Antalyaspor maçında?

Selçuk? Yekta? Hamit? Amrabat? Sneijder?

Sorun budur.

Sneijder golcüdür ama burada "ikinci" santrfor değil. Onun gerisinde önündeki hücumu besleyecek oyuncu ve fakat topu ayağına aldığınıda santrforunuz stoperlerle boğuştuğunda sağa ya da sola paslar atmanın dışında opsiyonu yok..

İki santrfor dahi koysan ya da "düz, iki defansif orta sahalı  4-4-2" dizilimi ile sahaya çıkarsan o takım kazanabilir ama genel stratejisi savunma olmak durumudadır.  Galatasaray da bugün bir savunma takımıdır. Topa sahip olmanın dışında üretilen pozisyonlara bakılmalı. Umut-Elmander 180 gol atsa da bu durum değişmez. Modern futbolda kaleye yönelik on bir oyuncu içerisinde tehdit sayısı minumum 3 ve sıklıkla 4 futbolcu olur. GS'da bu sayı en fazla 2. bugün 1'di.

Galatasaray ancak İki santrforunun arkasına Sneijder'i yerleştirirse(baklava 4-4-2) -savunma çökebilir- hücum karakteri olan bir takım olur.

Stoper, sağ bek ya da sol bek sorunundan bahsedildi ama kenarlarda oynayan oyuncuların "forvet" olmamasının getirdiği sıkıntıdan bu ülkede sadece ben bahsediyorum sanırım. Kenar forveti yok ve Amrabat bu açıdan hedefe uygun bir transfer değil.

Öte yandan bu savunma ağırlıklı futbol da "kazandırır".  Hedef maçlar için çok daha garanti yolu size sunabilir. Hele ki Schalke maçı için çok uygun. Sorun bir ya da iki gol yediğinizde bunu çıkarmak zorunda olursanız, fazlasıyla zorlanacaksınız.  Bu sorunun da en önemli çözümü Burak'ı merkezdeki Sneijder'ın yanına monte etmektir..

Van der Vaart





Dortmund hafta sonu Hamburg'a karşı kaybetti. Kırmızı kart öncesi Hamburg'un yeneceği görülüyordu ki goller de gelmişti. Lakin Lewandowski'nin atılması gelecek maçlar için önemli. Burada ise ilginç bir Van der Vaart beyanatı var.

Pozisyon gerçekleştiğinde Van der Vaart hızla olay yerine gidip Lewandowski'ye atarlandı diyelim yeni ergen diliyle. Hakem bu kaos sonrası Hollandalı oyuncuya sarı Lewandowski'ye de kırmızı verdi. Weidenfeller de Van der Vaart'ın bu küçük gösterine tepki gösterdi.

Van der Vaart ise şöyle diyor:

"Hakem kırmızı kart göstermeyecekti. Ben biraz "tiyatro" yaptım. Hakem de asistanıyla konuştu ve kırmızıyı çıkardı".

Lan hadi bunu yaptın, bir de böyle açıklıyorsun? Eşinden ayrıldı, psikolojisi iyi değil diyelim.

Gekas!


Akhisar'a gittim. 

İmkanları kısıtlı bir kulüp. Yine de bu pek çok kulübün koşullarından çok daha iyi olduğu gerçeğini değiştirmiyor çünkü sorun kısıtlı bütçe değil gelirine göre harcama yapmamak, plansızlık.

Akhisar ayağını yorganına göre uzatıyor. Zira orada çok düzgün bir adam var: 

Hamza Hamzaoğlu.

Bugün Akhisar düşer, çıkar önemsiz. 10 yıl sonra bu adam çok iyi yerde olacaktır. Skorlardan bağımsız doğru adımları atıyor. Kulübün geleceğini kendi başarısızlığını dahi göze alarak zora sokmamak için elinden gelenin en iyisini yapıyor.

O küçük ilçede çok şey başardılar ama geleceğe yönelik pek çok proje henüz yapım aşamasında. Üstelik Hamza hoca için Eyüpspor da Akhisar da bir.. Futbolu seviyor, inanılmaz keyif alıyor yaptığı işten.  Tesislere çocuklar için "park" yaptırmış ama temelde futbolun bir oyun olduğu gerçeğini hatırlatmak istiyor..

Özellikle maç sonrası demeçlerine bakın: Bu sezonun ilk maçında kazandı, "iyi oynamadık biz" dedi.  Skorlardan bağımsız konuşuyor. Oyuncularına olan tavrı da maçın skoru belirlemiyor. 

 Pek çok maçta iyi oynadılar ama kazanamadılar forvetsizlikten. Samsunspor başarısı sonrası diğer başka kulüplere gider diye beklediğim Gekas'ı renklerine katması muazzam oldu. 

Yunanlıların Tanju Çolak'ı tam anlamıyla Türkiye Süper Ligi golcüsü olup çıktı. Attığı iki gol de "beceri" isteyen usta işiydi. Geçen hafta da attı. Akhisar'ın güzel oyununu sonuca çevirdi.

Frankfurt'u da bir dönem tek başına sırtlamıştı. Bochum'da zaten krallığın ilk adımlarını attı. İki dokunuşu yetiyor.

Büyük golcü.. Akhisar'a da çok yakıştı.