29 Kasım 2008

Sebastian Deisler.!



27 yasinda girdigi depresyondan cikamayarak futbola veda etmis, doksanlarin sonunda almanlarin bitik futbolunun yeni umudu Sebastian Deisler.. Agir gelmis ona bir seyler.. Futbolu biraktiktan sonra ilk defa röportajini okudum ve önemli yerlerini suraya da koyuyorum.. Gece gece nedendir bilmem hüzünlendirdi beni..

"27 Yasinda, bir futbolcu icin en iyi olarak adlandirilacak dönemde futbolu biraktiniz, eksikligini cekiyor musunuz futbolun ?

Eksikligini cektigim futbol, benim biraktigim seyden cok daha baska bir sey.Onun sayesinde tanindim, her sey yolunda gitti ama basaramadim ben bu isi. Sonunda bombos kalkaladim, yaslandim, yoruldum ve ben sadece bacaklarimin izin verdigi ölcüde yarisa katilabildim."

Bir yerde cocuklugunda yasadigi olayi anlatiyor.. Arkadaslari arasinda en kisa boylu oldugunu ama en iyi futbolu oynadigini ve bir süre sonra digerlerinin boyuyla dalga gecmeye basladigini söylüyor ve bugünlerin altinda o dönemlerin de etkisi oldugundan bahsediyor deissler.. O gün de aci cektim, bugün de bir sekilde tutunamadim bu markalasma sürecinde üzerime yaftalanan etiketler karsisinda..

"Ben bu isi basaramadim derken kastettiginiz nedir tam olarak..

Beni yanlis anlamanizi istemiyorum. Sonucta ben de oraya aittim. Futbolda cok fazla her sey statü, basari, ego ve güc üzerine kurulu. Ben bunu o dünyada fazlasiyla gördüm. Uzun süre buna direndim, maske taktim bir baskasi oldum icimde tüm bunlara isyan eder iken.. Ben cok baska seyler aradim..

Siz neleri aramistiniz ?

Ben yaptigim isten keyif alip mutlu olmak istedim. Gucci gözlükleri ve Prada tisörleri cok da önemli degildi. Elbette benim de dis görünüsüme önem verdigim dönemler oldu ve bu sekilde kendimi farkli hissettigim zaman dilimleri de yasadim ama bunlar bana cok komik geliyor.. Biliyor musunuz Berlinde iken o muhtesem evimde oturur ve kapimda yine cok özel Mercedes arabam durur iken tüm almanyanin umudu olmus ve almanyada taninan bir insan iken mutlu degildim. Hepsi bu mu dedim.. inanilmaz mutsuzdum.. "

Sürekli olarak markasal yasamdan, sahtelikten ve pek cok durumdan sikayet ediyor.. En basinda bugün mutlu oldugunu da belirtiyor.. Ve bakin bu cok önemli bir ayrinti..

2001 Ekiminde Bild gazetesi sizin hesabiniza yatirilan 20 milyon mark'i haber yapti. Bu sizin Bayern Munih'e transferinizin karsiliginda aldiginiz paraydi..

Evet bu sabah gelisen olaydi ve aksaminda HSV'ye karsi oynadigimizda ilk buyuk sakatligimi yasadim. Aylar önce 2001 yazinda Berlin menajeri Hoeness'e (Uli'nin kardesi) 2001 yazinda 2002'de Bayern Munih'e gidecegimi söyledim. O da benden bunu basina aciklamamami rica etti. Yaklasik bir bucuk yil bekledim ben de, bir sey söylemedim. Bütün basin soruyor, karsilastigim her insan bana bu konu hakkinda sorular soruyor ve ben tek kelime edemiyordum. Biraz anliyordum sonucta klube cok sey borcluydum ve dönem milli takima da secilmistim. Hicbir sey söyleyemedigimden dolayi yasadigim cok kötü zamanlarimdi benim.. Her gün bana ayni soru basin, halk ve hatta beraber oynadigim meslektaslarim tarafindan soruluyor ve artik delirmek üzereydim.. Birden hikaye ortaya cikinca ben hain damgasi yedim, ihanet etmis oldum ve tüm berlin tarafindan nefretle anildim her yerde, oynayamadim, tribüne ciktim ve aslinda tam da o zaman birakmaliydim ama yapamadim..

Devam edin lütfen..

Ben bu sekilde ayrilmak istemedim. Son maclarimda bu klup icin her seyimi verebilecegimi göstermek isterdim ama sakattim. Bugün anliyorum ki o gün ruhumda kopan firtinalaro söylemeliydim.Hicbir zaman yapmamam gereken bir hata isledim ama bugün hala sasiriyorum o günlerde kafayi yememis olduguma..

Neden ?

O zamanlarda kendimi sürekli geri cekiyordum, kimseye acilmiyordum iceride yasiyordum cok seyi. Sadece sukuneti ariyordum icimde. Üc hafta öncesi bir fotograf cektirmistik. Bu Berlinde bir yunan restorantinda asiliydi. Berlinde oynadigim yunan oyuncu Kostas Konstantinidis ile yunan restorantinin sahibi ile cekilmis bir fotoydu. Ben bu resmi bugün yeni gördüm. Öyle ki bugün ona bakamiyorum.. Tüm acilarim, o dönemde yasanilan tüm sacmaliklar bu fotoda gizlenmis sanki.. Bugün sadece üzerine konusabiliyorum ama o dönemlerde depresif olup cikmistim bile.."

Sonrasinda Bayern'e gelisini, ve o dönem ortaya cikan depresif kisiliginin tedavi asamasini ve aslinda orta sahada oynamak istedigini ve kimin hangi pasa ihtiyaci oldugu bir icgüdü olarak kendisinde yer ettigini ama sakatliklar ve Bayern formasinin agirligini tasiyamadigindan kendisine dar gelen sag kanata zorunlu gecisinden bahsediyor.. Ice kapanik olusunu ve bunun yaninda misal Roque Santa Cruz'u kiskandigini, her daim istedigini ve kalbini herkese acabildiginden bahsediyor.. Ben bir Effenberg degilim, onun kadar sert ve "cool" bir sekilde kalamadim bu alemde diyor.. Acilamadim, acamadim kendimi disari ..

Hoeness'e cok cok tesekkür ettigini, sonuna kadar bana inandigini ve basarabilecegimi inandigini söyler iken cok baska bir zaferi tattigini ama malasef onu da hayal kirikligina ugrattigindan dem vuruyor.. Ben kendi kendimi yaraladim diyor Deisler.. Kurtarilmaya ihtiyacim vardi belki ve bir acidan futbol adina kurtarilamadigini.. Düsünebiliyor musunuz Alman Futbolunun kurtaricisinin kurtarilmaya ihtiyaci oldugunu diye devam ediyor..

Bir gün Berlin otobüsünde iken üc genc gördügünden bahsediyor. ücünün de omuzlarinda Okul cantasi oldugunu ve onlarla o dönem hayatlari degis tokus yapmayi ne kadar istediginden ve asla bugun futbolu birakma kararindan dolayi pismanlik duymadigini da ekliyor Deisler.. Toplamda yasadigini kimsenin yasamadigini, yasayamacagini söyler iken büyümeye zaman yoktu diyor.. 15 yasimdan beri sirtimda cok agir yük tasidim ve bir süre sonra agir geldi, yapamadim diyor..

Simdi ise kitap yazdigindan bahsediyor ve son olarak nasil kapansin bu dosya derken su cümle ile bitirilmesini istiyor her seyin..

"O kendi yolunu buldu sonunda.."

Bundesliga 4 yil daha Premiere'de.!



Almanyada maclar hangi kanalda yayimlaniyor pek ilgi cekmez ama kluplerin kazanci yilllik ortalama 412 milyon euro ayrintisi önemlidir. Baska acidan hala ülkemizde olmayan sistem burada devam ediyor. Hicbir maca ayricalik yapilmiyor, ayni anda bütün maclar canli yayinlanmasininin yaninda golden gole diger maca gececek seklinde Konferans sunumu da ekstrasi..

Daha da önemlisi ikinci Lig maclarinin da buradan yayimlanacak olmasi ve her macin canli yayin ile seyircilere ulasmasi.. Bu ikinci lige olan ilgiyi canli tutuyor.. Daha ayrintilar cok.. Misal macin sifreli kanal sonrasi özet görüntülerini verecek olan devlet kanalinin tam bu maclardan önce ücüncü ligi ve bölgesel ligin özetlerini gösterip futbol seyircisine bir anlamda zorunlu olarak o ligi de izletmesi, bugün ingiltere ile beraber alt ligleri en iyi olan avrupa ligi olmasininin nedenini anlayabilirsiniz.. Kucuk bir ayrinti, Alman ikinci Bundesliga maclarinin izleyici ortalamasi Türkiye birinci liginden dahi yukarida, iki bin seyirci fazlasiyla Serie A'dan da asagida.. Gecen hafta gittigim Nürnberg-Fürth derbisine gelen seyirci: 46 bin iki yüz kusur idi. Bu senenin rekoru olsa da olagan bir durumdur burada..

Teknik Adam vs Yönetim



Kalli geldiginde ilk yilin sonunda devam etmeyecegini aciklamisti. Sezona da muhtesem bir baslangic yapti. Her seyden önce ilk yilin sonunda devam etmeyecegini aciklayan bir hocanin ardili düsünülür.. Daha da önemlisi 74 yasinda bir adamin görevi birakmasa dahi saglik sorunlarinin olabileceginin önceden görülmesi ve ona göre bir B plani olmasi gerekirdi. Daha önceden Besiktas'in basina gecip saglik sorunlarindan dolayi ayrilan bir hocanin on yil sonra benzer sorunlari yasamasi cok daha olasidir.. Bu hicbir sekilde düsünülmemis, saglik sorunlarindan ziyade Feldkamp'in istifasi ile teknik direktörsüzlük gibi bir sorunla karsi karsiya kalmis Galatasaray takimi. Bu noktadan sonra gelen basari vardir, en azindan yeni bir teknik adama birakilmayarak verilen karar Sampiyonlugu getirmistir.. Basari aslinda basarisizliklarindan kaynaklanmistir.. Yine de daha da kötüsü olabilirdi, olmadi. Feldkamp ise yasattigi tüm basarilarin disinda ligin bitimine alti hafta kala istifa ederek görüldügü kadariyla yönetimin degil de benim kalbimi kirmistir.. Eger kendisine cok ciddi haksizliklar yapildiysa bugün dönmezdi, yok bunlar ufak tefek kirginliklar ise deger mi tam da o zaman diliminde cekip giderek olasi sampiyonluktan takimi etmek ? Ogün giden adam bugün gelebiliyorsa, cok da önemli olmayan detaylardan dolayi Galatasaray gibi bir takimi teknik adamsiz birakmistir ki ben affetmiyorum sahsen.. Yapilan ayip/yanlis var ise dahi sezon sonunda hesabi kesilebilirdi üstelik Sampiyon bir takimin hocasi olarak cok daha sözü gecerli durumunda zaman gazetesine degil de türk basinina ederdi istifasini/sikayetini.. Velhasil Sampiyonluk belki de bu yüzden cok güzeldi ama gecti gitti..

Skibbe getirildi. Öncesine dair fikrimi söyleyeyim. O sezon Kalli ne yaparsa yapilsin kovulmaz. Giden sampiyonluk olur ki ona da inanmam. Zirt pirt teknik adam gönderilemez, köylü isidir bu amatörce bakisin bir ciktisidir.. Ekstrem bir durum olmasi gerekir teknik adamin on hafta sonra kovulmasi icin. On Haftada On maglubiyet gibi.. Asagida da incelenecegi gibi düsme potasindan sampiyon oluyordu Barca.. Umut her daim vardir..

Ben Skibbe'nin Leverkusenden kovuldugu gün buraya post girdim tüm bu olup bitenden bagimsiz bir sekilde ve akabinde Galatasaray ile söylentisi cikti. Skibbe'nin dedigine göre Galatasaray rakibi iken Feldkamp irtibati kurmus ardilini düsünmüs.. Bu daha cok sezon öncesi olmasi gerekirken sezonun sonuna dogru hamleler yapilmaya baslanilmis.. Baska acidan Adnanlarin degil de Feldkamp'in belirledigi bir teknik adam imis, bunu da ögrenmis olduk hafta ici.

Ülkede teknik adama gereginden fazla bir yüklenme mevcut. Simarik bir futbol seyircisi söz konusu. Hele ki su ciksin bu girsincinlerden olusan cok buyuk bir kalabalik var ki hali hazirda profesyonel calismayan isbilmez yönetimi dahi etkileyebiliyor.. Etkilememesi mümkün mü? tek basina Hincal yeter.. Son alti teknik adami da altinci haftada kovulmasi gerektigini söyleyen Hincal Uluc.. Öyle ki adam Sabah gazetesinde yaziyor, Fotomacta yaziyor, NTV'de doksan dakika, Sporx'de hayvani röportaji, Her mac sonrasi alinan fikri.. Iste bunlarin cikardigi sesin yönettigi takimlardir Fenerbahce, Galatasaray..

Fatih Terim muhtesem bir teknik adam idi.. ve fakat ilk yilina baktigimizda ilk devreye kac puan farkiyla yenik girmemiz bir yana PSG'den yenilen dört gol ve daha sonrasi.. Defansi icler acisiydi Galatasarayin.. Tonla sorun da vardi Ama dört yil kaldi, Skibbe 4 yil kalsin basaracaktir ama dört yil onu klubede tutacak bir yönetim var midir ? Gerets Tromso gibi bir takima elendi Galatasarayin basinda.. hemen hepsi kalabildigi zaman basarili olmustur. Yari finale cikan milli takimin teknik adami son derece uygun pozisyonda Almanya gibi yari evimiz sayilan bir dünya kupasini kacirilmasinin ardindan "kalabilmesi" ile basarili olmustur.. Ki baska soru Yanal kalsaydi ne olurdu 2006 Almanya'dir ?

Sonra..

Cok dedim, cokca defa üzerinde durdum Galatasarayin kazandigi UEFA kupasinin en gizli ve hatta olmazsa olmaz kahramani Faruk Süren'dir. Hagi'yi getiren de odur en önemlisi Fatih Terim gibi zor bir adamin arkasinda duran da odur.. Basarinin en önemli kisimlari Faruk Süren'indir. Basari Rijkaard'in arkasinda Barca gibi bir takimi küme düsme potasina sokmasina ragmen arkasinda duran Barca yönetiminindir.. O kosullari saglarsaniz Hakan Sükür yildiz olur, Ronaldinho cikar, Hagi olur, baska bir insanoglu olur hic sorun degil ama yönetim olarak dogru adim atarsaniz basarili olabilirsiniz, ilke ve prensip isidir bu. Bayern Münih 30 yildir nice teknik adamlarla calismistir da hep basarili olmustur.. Gelen kovulmustur kovulan bir daha gelmistir bunlarin önemi yok, Hoeness ve ilkeleri ile yönetilir.. Bayerndeki teknik adam on yerde calismistir sonrasinda ama sampiyonluk ve güzel futbol diye bir sey olamamistir.. Misal orada herkes bilir ki hicbir zaman dokuzuncu onuncu haftada Teknik adam kovulmaz.. BU amatörce ve köylü isidir, Magath son haftalarda kovuldugunda bu minvalde sesler yükseldi, Bayern kücük takim oluyor geyikleri döndü.. En basarisiz oldugu dönemde klup baskani cikar, Klinsmann 34 hafta kalacaktir takimin basinda der ve bitirir her seyi.. Budur yönetim isi.

Demek istedigim sudur ki bir teknik adamin teknik kapasitesinin yeterliligi hicbir zaman onun calisma kosullari, klubun ona sundugu imkanlardan daha önemli olmamistir. Örneklendirelim: Kayserispor sürekli güzel teknik adamlar cikariyor, bu ne kadar dogrudur ? Arkadaslar bilir Tolunay Kafkas basarili olacaktir dedim zira sorun kafkas'dan ziyade Kayserispor yönetimidir. Oturmustur orada bir seyler.. Genclerbirligi de eskiden aynen Celal Dogan'in Antep'i gibi ne yaptigi bilen baskanlarin yönetiminde her daim basarili olmaya müptela olmus bir takim idi, hatta alt takimi dahil.. Ama herkes biliyor ki Cavcav'a son dönemde bir seyler oldu ve takimin basina kimin geldiginin önemi yok, hepsi kovulacaktir bu bizim kaptan bülent olur, bakkal olur cakkal olur önemli degil. Orada basari imkansiza yakin.. Basarisizligin temelinde de teknik adamlar yok malasef..

Leverkusen.. Güzel yönetiliyor. Skibbe geldi muhtesem top oynatti keza Labadia da onu aratmiyor.. Öncesinde Daum, Topmöller.. Skibbe'nin elindeki kadro cok genc idi. Castro,Adler,Rolfes,Kiessling gibi adamlar Bundesligada mac oynamamisti dogru dürüst, hepsi bir yili ardinda biraktilar.. Burada teknik adam dahi cok önemli rol oynamiyor belki de.. Labadia'yi degil de beni de koysaniz bir basari gelecektir. Simdi teknik adamin rolü nedir ?

Yönetim bu sekilde basina yem ettigi vakit Skibbe'den bir basari bekleyebilir misiniz ki ? Skibbe sistem adamidir ,sistemli bir sekilde yönetilen klupte dört yil kalsin avrupaya adini duyuracaktir derim ben.. Birakin Skibbe'yi Yilmaz Vural'i dahi tam bir güvenle takimin basina oturtun Avrupa Sampiyonu Aragones'den daha basarili olacaktir.. Burada belirtirim ki pek cok teknik adam tanirim ama Yilmaz Vural kadar anlamsizini da görmüs degilim, örnek Vuralin capindan ziyade teknik adamin futbolcu gibi gerekli kosullar olustugunda ancak verim alinabilecegini belirtiyorum.

Yahu düsman bellemisler sanki takimin teknik adamini.. Ola ki basarisiz oldu kaybeden kim olacaktir diye soru sormaz mi bu insanlar ? Cok seslilik iyidir de karar asamasinda prensipli davranilmaz cikan her sesin yönüne dogru bir adim atilirsa bosverin teknik adami, kadroyu..



Düsünün ki Galatasaray yönetimindesiniz.. Skibbe'nin yardimcilari ile sorununuz var.. O sizin teknik adaminiz, cok mu zordur ona haber verip durumu masaya yatirip ortak bir karar almak ya da basindan önce karari teknik adama bildirmek, bu nedir ? Basin zaten gram bilgisi olmadan yüklenmistir adama.. Yahu türkiyenin en iyileri arasinda diye anilan Mehmet Demirkol hayatinda bir kez olsun Mesut Özil'i izlememis onca tartismanin arasinda, ne anlasin Skibbe'den bundesligadan ? Ama hepsi yorum yapiyor.. Bugün yorum yapanlara dikkatlice dikin gözlerinizi.. Su an itibari ile Skibbe'den kat ve kat daha basarisiz olan Aragones'e tek kelime edemiyorlar.. Aragones'in tek artisi seribasi oldugundan dolayi Sampiyonlar Ligine kalmasidir oysa.. Ki Partizan sansli olsa evinde oynadigi macta o da olmayacakti.. Ama bakin, hazir takimin düstügü duruma. ? Kadroymus.. Bakin Real Madrid'in yildizlar kadrosuna, ne basarmis o Galacticosu,Oween'i Cassanosu... Bes yil muhtesem kadro ile reklamlarda boy göstermisler sadece.. KAdro is yapmaz, uyum, kalite, ilke, prensip..

Bugün Almanyada Sportif direktör ve teknik adam isbirligi söz konusudur.. Voller-Skibbe, Allofs-Schaaf, Hoeness-Klinsmann.. Daha var yani.. Misal Magath üc farkli maas alir, hepsinin basinda kendisi vardir, keza Terim de böyle bir adamdir.. Zira iki farkli is var aslinda.. Anlasilmasi adina bir Klinsmann tarafi vardir isin bir de Löw tarafi. Hangi oyuncunun yararli olabilecegi, oyuncularin sizin sözünüzü dinlemesi, kararlariniza karsi cikmamasi, kendinizi onlara kabul ettirmek ve toplaminda onlari Motive etmek. Futbolla alakasi yoktur aslinda, kariyer cok önemlidir ki sadece bu yüzden isbilmez kariyerli futbolcular teknik adam olabiliyorlar zira cok önceden de söyledim Motivasyon, taktigi yener.. Bir de Löw.. iyi taktisyen ama iste yönetim eksikligi her daim mevcut, kariyeri yok, ikinci adam damgasini yemistir almanyada. Ballack cikar tavrini koyar, Frings baska yönden Kuranyi baska yönden.. Bunlari misal Matheyusa yapamazlar, Bierhoff'a da acik acik "sen kimsin ki bana sunu diyorsun" da demistir, kendisini her ikisinden de yukarida görür.. Maradona örnegi istisna degil son dönemlerin gercegidir, kariyer yetiyor.. hayatinda tek takim calistirmamis kariyerli oyuncular cok buyuk takimlarin basina gecebiliyor, Vialli-Gulit'den beri böyle gelisti.. Demem odur ki Bundesligist bir teknik adam icin Voller,Allofs,Hoeness, Müller gibi tepede birisinin olmasi onu rahatsiz etmez, istifayi düsünüyor musun derse "ne salakca soru bu böyle" diyebilir..

Velhasil mesele Kalli'nin gelmesi degil kimin gelip kimin gidecegi, nasil bir sistem ile yönetileceginin belirsiz olusunun her yönden görülebiliyor olusudur. Su calisma kosullari altinda bir teknik adam verimli olamaz bunun da baslica sorumlusu bu kosullari yaratan Galatasaray yönetimdiir. hala birisi cikip "su adam su kadar zaman dilimi boyunca kalacaktir " diyemiyor..

Ben Lincoln meselesinde cok sasirdim.. Anelka'da da cok sasirdim.. Yahu 50 mac seyrettigim Lincoln burada cok baskalasti.. Anelka 17 yasinda o muhtesem iki golü attigi günden beri avrupanin en önemli golcüleri arasindaydi.. Bunlarin ülkeye gelmesi ayri bir sorun iken basarisiz ya da bekledigim gibi performans sergileyememesi de ayni sekilde.. Zira Maradona dahi olsaniz gerekli kosullar olusmadigi sürece basarili olamazsiniz. Juventus'un fiyasko transferi Arsenal tarihinin en önemli golcüsü olabilir. Sabredilebilen teknik adamlarin buyuk bir orani kazanilmistir ama bu bizim ülkemizde yok denecek kadar azdir hep ilk yillarinda sampiyon olan hocalar ile devam edilmistir ve bu yüzden ancak dört yil dayanabildigimiz bir hoca ile kupaya ulasmistir Avrupada.. Zico dahi kovulmustur ki bitmez bu geyik bu ülkede..

Teknik adamlar, futbolcular gibidir.. Nerede nasil oynatilacagina göre verim alinir.. Takimin basarisinda hicbir zaman teknik adam yönetim kadar kilit rol oynayamaz.. Gerets'e bakin, Hiddink'e bakin, Löw'e bakin.. Hepsi basarisiz oldular.. Anelka'ya bakin.. burda pek de degerli olmayan Rony Johnsen'e bakin.. Aziz Yildirim yillar sonra bazi seyleri anlayabildi ve basari geldi derken o da yanlis anlamis.. Simdi biz Polatlarin anlamasini bekleyecegiz..

Ben, adamcilik yapmiyorum. Su elestiriden sonra yönetim ne yaparsa yanlis yapmistir deyip kulp takma isine girmiyorum.. Basarili olacaktir dedigim Skibbe ne yaparsa dogru eyler tavri olmayacagi gibi.. Bir insan, her yaptigi dogru olamaz ki ayni zamanda her yaptigi eylemin yanlis olmayacagi gibi.. BAska acidan severiz zaten Adnan Polat'i, o cok baskadir.. Ve fakat isbilen yöneticiler istiyoruz.. En önemlisi ne yaptigini bilen, plan-program dahilinde hareket eden..

28 Kasım 2008

"Müller Raus.!"




Schalke kendi evinde 40 Milyon Euroluk adamini evinde birakip gelen Manchester City'e yenildigi vakit devre arasinda mikrofonlar Müller'e uzatiliyor.. Onun da cevabi teknik direktörün buna mantikli bir aciklamasi olmasi seklindeydi.. Oysa taraftar cok daha baska bakiyor ve mac icerisinde su tezahürat yükseldi..

"Müller Raus". (Müller disari)

Bilincli bir Schalke taraftari. Ben ezelden beridir sevmem Müller'i. Blogun ilk postlarinda cokca defa söylemisimdir Schalke bu adam oldugu sürece basariya uzak kalacaktir.. Hamit gibi bir adamin bonservissiz gitmesinin nedeni Müller'dir. Lincoln'un takimdan uzaklasmasinin nedeni Müllerdir.. Mesut Özil'e artistik yapip "kim verecek sana o parayi bekliyoruz bakalim" dedikten sonra genc yildizini kaybeden adam yine Müllerdir... Her iki türkü de yakindan takip ettigimiz bir yana Lincoln gelecek mi diye yatip kalktigimiz dönemde de sürekli demeclerine göz attik.. Bu kadar basarisiz bir adam olamaz iken teknik adamin kabahati nedir ? Onu getiren kimdir..

Simdi bir Yönetim-Teknik adam yazisi var iken bizim ülkemizde olanin tersi burada gerceklesiyor.. Kimse yemiyor, herkes dogru yere öfkesini kusuyor..

"Müller disari" diyor..

Teknik adam bir yerde Sampiyon olur, diger yerde kovulur... cokca defa basarisinin altinda yatan her zaman yönetimdir.. Bunun da aciklamasi gece gec saatlerde..

Ballack Kazmasi.!

Ngemba Evans Obi.!



Bu kaleci arkadaslar.. Resmini bulabilseydim inanin buraya koymaktan cekinmezdim ama malasef bulamadim. 24 yasinda kaleci. SV Heimstetten'da oynuyor.. Landesliga'da yani.! Birakin onu, burada dahi ücüncü kaleci. Misal Transfermarkt'da baktiginiz zaman kadrosunda gözükmüyor.. Ve fakat Nijerya milli takimina seciliyor.. Anlamak mümkün degil.. Biricin degil ikinci degil ucuncu degil bölgesel ligler de degil onlarin da altinda bir ligde üstelik ücüncü kaleci olarak oynayan Ngemba Evans Obi aday kadroya cagriliyor.. Saka gibi.!

Cruyff ve Sigara



Eski bir oyuncu Cruyff ile ilgili sirlari piyasaya döküyor.. Johann Cruyff, devre arasinda sigara icermis ve Antrenmanda da genelde masaj banklarinda vaktini gecirirmis.. Böyle böyle yüzyilin en iyi oyuncusu secilmis bir adamdir ..

27 Kasım 2008

Adnan Polat'in Kalli Aski.!



Cok büyük bir askmis arkadas bu..

Kalli'nin benim icin su zamanda tek yarari rahmetli Oguz Atay yasasaydi su yasta nasil görünürdü diye düsünmeme yardimci olmasidir.. Her ikisi de 1934 dogumlu. Bunun disinda bu yasta bir adam dünyanin en zeki, en önemli spor adami dahi olsa uzun vadede "calismamasi" gerektigini düsünüyorum.. Olur da teknik adamsiz kalinan son bir kac haftaligina takimin basina getirmek gibi kisa vadeli cözümler icin belki derim ama fazlasi zarardir.. Bu yine tartisilir, bir ihtimal teknik direktör degil de danisman olarak faydalari-zararlari konu edilir ama sorun cok baska..

Bir yol göremiyoruz.. Cikmaz sokakta kalmis gibi Galatasaray. Kim neyi neden yapiyor anlamiyoruz.. Kötü de olsa nedenini tam olarak bilemiyoruz. Adnanlar Skibbe'yi takimi yönetmek icin getirdi dedikleri vakit Skibbe cikip benimle ilk temasi kuran Feldkamp'tir diyor.. Takimin Sampiyonluk yarisindaki son dönemecte istifa eden adamin o klubun baskanlari veyahut yönetimi ile cok buyuk sorunu olabilir derken yine dönüp dolasip bir sekilde klupte yönetimin icerisine sokuluyor... En basindan tüm bu huysuzluklarina ve sacmaliklarina ragmen takimda tutulmus olsa su an cok daha fazla bir yol almis olurduk ama bu gidis-dönüsler, anlamsizliklar klubu/takimi yipratti.. Adnan Sezgin'den ziyade Adnan Polat'in ne yaptigini bildiginden gercekten suphe ediyorum.. Su kosullar altinda hicbir teknik direktörün basari saglayamayacagi da kesindir..

Bir teknik adamin klube etkisi sandiginiz kadar fazla degildir. Kosullar yerine oturduldugu vakit teknik adam potansiyelini koyar veyahut Türkiyede oldugu gibi kosullari bizzat teknik adam saglar.. Ama bugün bu cok zor.. Yarin da Skibbe icin burada olacagiz cok daha detayli bir sekilde..

Galatasaray: 0 - Metalist Kharkiv: 1



Galatasaray maca pres yiyerek basladi. Bu Fenerbahce'den feyz alan rakibin yapmasi gereken tek hareket idi. Dolayisla ilk yari basa bas ve hatta net pozisyonlar acisindan metalist takimi daha iyiydi bile diyebiliriz. Oyunda denge kurmak icin oldukca uzun bir zaman gecmesi gerek idi. Ve fakat aynen Olympiakos macinda oldugu gibi 30.dakikada bana göre son derece nizami bir gol ile kendisine gelen Galatasarayi durduran hakem oldu..

Presi yiyen Galatasarayda bazi oyuncular gariplesti, cok basit pas hatalari gerceklesti ki bu da oyunun gec kurulmasina neden oldu.. Arda, ayni yerden dört kere top kaptiriyor, Kewell inanilmaz kötü bir gününde olur iken Lincoln her ince ayari olan ayak gibi -Misal Alex, porto maci- sakatlik sonrasi kendisine gelme süresini yasiyordu. Arda, Kewell ve daha da önemlisi Baros'un verimsiz oyunlari sonucu ilk yari sonucunda Galatasaray devreye pek de varlik gösterememis bir takimin oyunculari olarak giriyordu..

Ikinci yari Baris Özbek-Emre Asik degisimi ile basladi Skibbe.. Presi kirmak ve orta sahadaki üstünlügü ele gecirmek icin yapilmis pek de anlamsiz olmayan bir hamleydi. Ve fakat Baris Özbek presi ile orta sahada baskiyi artiran Galatasaray, yine ayni oyuncunun capsizligi nedeniyle on bes top kaptirip esitligi sagliyordu baska acidan.. Ayhan Akman'in abartmadan dört boy kücügüdür Baris Özbek.. Antremanli olsak en az onun kadar kosabilsek su halimizle sahadan ondan daha iyi olurduk kesinlikle..

Ikinci yari yeterli baski gelmemesine ragmen macin basindan beri cok önemli olan eksikligi devreye girdi: Forvet.. Baros en azindan bu kadar kötü bir oyuncu degil ama tek forvet oynamayacagi cok acik.. Leverkusen'de kisa forvet isliyordu cunku önündeki Lincolnvari oynayan adam Kiessling idi.. Rolfes Kiessling üzerinden oyun kurup bosluklar yaratiyordu takima.. Lincoln üzerinden oyun kurulmuyor, Lincoln oyunu kuruyor.. Kewell ve Arda golcüvari oynamazsa eger inanilmaz siritacaktir Baros.. Ayni zamanda "El" takintisini da anlamak mümkün degil ve fakat su kesindir ki bir dahaki maca Ümit Karan onbiri ile baslanilmak durumundadir yoksa takim ici dengelerden tutun da her sey tuhaflasacaktir..

Sabri'yi bugün begendim ben. Bir sag bekten beklenileni asagi yukari gerceklestiriyor yalniz cok kötü bir sut secimi var.. Hem saginda hem solunda iki adam bos bir sekilde cizgiye kacar iken sut ceken tek insanogludur.. Bugün iyi oynayanlar arasindaydi ama iste gelmeyen/verilmeyen gol ve yapilan hata her seyi belirledi..

Galatasaray takiminin sorunu prese karsi dayanaksiz olusudur. Kendi sahasinda böyle bir sey mümkün degil ama Favori oldugu ve deplasmanda oynanilan maclarda rakip takim her zaman pres ile üzerine gelecektir. Buna karsi beklenilen bu gibi ayaklarin oldugu yerde muhtesem paslasma ve ayaga pas iken Galatasaray özellikle bugün tam da bu noktada inanilmaz kötüydü.. Gariplikler söz konusu. Yapilan basit hatalar, bugüne kadar oynanilan maclarin toplaminda yapilmamistir o denli top kaptirislar, verilemeyen paslar ve elbette benim muhtesem starim Baris Özbek.

Toplamda beraberlik macin hakkiydi özellikle ikinci yari tek kaleye cevirdi Galatasaray ama iste böyle iki büyük hata üst üste gelince bu maglubiyetler de kacinilmazdir. Servet, cok mac kazandirmistir Galatasaraya ve belki de o onbirin icerisinden sadece o bu hatayi yaptigi icin cok fazla kizamadim ben..

Macin spikeri süperdi, tek eglenceli nokta oydu. Gol olasiya kadar söyle güzel, böyle iyi derken Servet'in hatasindan sonra döndü birden. Bence Emre Tilev'in o kisa on dakika arasinda degisen yorumu türk basininin en güzel karikatürüydü.. Bakin simdi yorumlara, birinci yarinin basi haric cok da kötü oynamayan ve fakat Forvet sorunu cok acik olan Galatasaray macinin yorumlarina.. Söyle kötü, böyle igrenc ve su gitsin, bu kalsin neden geldi Feldkamp.. Bu konu cok baska bir postta islenilir ve dogru/yanlis bir yana bu mac ile yakin uzak alakasi yoktur.. Bireysel hatalar Skibbe'nin bana göre sonunu hazirladi ki ben bu kosullarda hem otorite eksikligi ayni zamanda sürekli gidebilir olusunun yaninda elindeki yasli kadro ile artik cok fazla bir varlik gösterecegini düsünmüyorum.. Polat'in Kalli sevdasini da cok ayri postta islemek üzere..

25 Kasım 2008



"Pause" devam ediyor, haftaya olmadi diger hafta bilemedin dogum günümde garanti yilbasina görüsmek dilegiyle..

Stephan Schröck .!



Muhtesem bir derbi olan Nürnberg-Fürth macinin bir ayrintisidir Stephan Schröck.. Sag bek oynadi derbide ama muhtesem bir acik olabilir.. Top teknigi üst,üst,üstttt seviyede. Resimleri bilgisayara aktaramadigimdan dolayi derbiyi yazamadim ama bunu es gecemem. Kim alirsa alsin kalibimi basarim stari olur takimin.. Fürth'ün tek golünün asistini yapti ki ben olsam kafadan sirtina 10 numarali formayi gecirirdim bu fosforlu sari ayakkabi giyen muhtesem bücürün.. Alin arkadasim, her kim ki sag kanadinda sorun yasiyor bu oyuncunun pesine düssün.. 22 yasinda henüz.. Bu sene sonu gitmemesi cok buyuk sürpriz olur, muthesem tek kelimeyle ve böylesini görmedim ben.. Philipp Lahm ile kiyasa sokarim o denli etkiledi.. Teknik olarak ondan da daha iyi. Anlatamam seyredilmemli kesinlikle..