3 Mart 2015

"Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku"


"Bir de; şehirde olan ancak şehre ait olmayan, gerçek mi, düş mü olduğuna karar verememiş, karar vermeye de pek niyetli görünmeyen mekanların bakışları vardı. sokaklarından birine girdiğinizde sokak, ortalıkta olmayan birilerince sahiplenilmiş izlenimini veren, adımınızı attığınız andan başlayarak, yabancı olduğunuz duygusunu teninize ruhunuza fısıldayan bir sokak olur; pencerelerde perde aralıkları belli belirsiz kıpırdar, kapısını bir müşteriye hiç açmamış gibi duran adeta boş bir dükkanda bir adam başını işinden kaldırıp bir an bakar ve dışarıda görülebilecek hiçbir şey yokmuş gibi işine dönerek o kısacık an içinde, sakin tepkisiz haliyle sizi yok saymayı becerirdi.

Sokağa bir ad verir, tabelayı uygun bir evin dış duvarına asardınız. Tabelada "Ayak sesleriniz de olmasa, var olmadığınıza sizi neredeyse inandıracak bakışar sokağı" yazardı. Ayak seslerinize rağmen, harcandığınız mekanlar da vardı. O mekanlara uğramazdınız."