18 Şubat 2013

Rene Adler





Pique sevgisi!

Schweinsteiger vs İlkay


Bu karşılaştırma önemlidir. Aslında bu kıyas Jürgen Klopp'un ne olduğunu çok iyi anlatır. 

Neden mi?

Çünkü iki yıl önce tam da bu şekilde Schweinsteiger ile beraber Nuri Şahin bu kıyasa sokuluyordu. İlkay ise o dönem Nürnberg forması altında çok zarif, şık paslar atarken defansif orta saha diye bir ihtimali dahi düşünmek çok anlamlı değildi.

Jürgen Klopp'un böyle bir oyuncu ihtiyacı var. Üstelik organizasyonu temelinden sarsıyor bu oyuncu. Ligde İlkay'ın olmadığı 6 maçtan sadece 1'isini kazanırken oynadığı 15 maçı da kaybetmedi Dortmund. Bu İlkay Gündoğan'ın değil bu oyuncu rolünün Klopp sistemindeki önemine işaret eder. İLkay da gidebilir ama Klopp yine bu oyuncuyu yaratacaktır..

Zira bu adamın işi oyunculara şekil vermek.. Bu yüzden genç oyuncular olması Klopp'un avantajıdır zira tüm bu Dortmund çıkışının temelinde Jürgen Klopp vardır..

Sevgili Umut Bulut..


Bugünlerde kimse senden bahsetmiyor. Üstelik geldiğin günden beri bir iki maçı saymazsak takımın her zaman en çok mücadele edip ligde en fazla golü atan oyuncu olmana rağmen unuttular seni. Yalan yok, iki gündür biz de Drogba'dan başka bir şey konuşmuyoruz kendi aramızda. Burak Yılmaz'ı Şampiyonlar Ligi'nde attığı 6 gol biraz olsun kurtardı ama  seni herkes unutmak zorunda kaldı.

Daha da kötüsü bence şudur: Şikayet etme halini de elinden aldılar. Sana haksızlık yapıldığını dile getirebilir misin? Bir haksızlık var ama adı yok bunun.. 

Kiralık olarak geldiğin Galatasaray'da en çok golü atan oyuncu olman bir yana Galatasaray'ın oynadığı zaman baskı kurmasını belirleyen, her anlamda takıma katkı yapan oyuncu oldun. Kimse senden şikayet etmedi. Beklentileri öylesine fazlasıyla karşıladın ki sezon başı planlanan Burak-Elmander ikilisini dahi teoride bıraktın, gerçekte kendini yerleştirdin oraya..

Benim bile diyebilecek bir sözüm yok bu duruma ama sadece şunu söylüyorum: Senin yerine kendimi koyuyor, seni anlamaya çalışıyorum ben. 

Vaziyet kötü. Ben olsam isyan ederdim ama nasıl?

Kiralık olarak geldin, 21 maçta 12 gol atıp kilometrelerce koştun. Takımın ligde lider, Şampiyonlar Ligi'nde üst tura çıktı. Aslında her şey olması gerektiği gibi oldu ama neden sen kadro dışı kaldın, bunu ne sen kendine ne de sana bir başkası açıklayabilir sanırım. 

Golse gol.. koşmaksa koşmak.. 

Şöyle sana içten sarılasım, teşekkür edesim ve eğer olur da Drogba'dan dahi formayı alırsan "helal" olsun sana diyesim var benim.

Değişim!





Şalke hakkında çok şey!



Genel görüntü:

Benim içimde şöyle bir his var; Eğer Galatasaray ilk golü bulur ve kontrollü hücumla rakibin üzerine giderse ikinci maça işi bırakmaz.  Terim'in talebeleri sadece daha önceden nasıl oynuyorsa o şekilde oynamalıdır. Özellikle hücum konusunda sorunlar olsa da Antalyaspor’a karşı gösterdiği “savunma” performansının benzeri burada Galatasaray’a turu “rahat” getirir.  Hücumdaki pozisyon üretme sıkıntısını da Sneijder ya da Drogba(ya da ikisi birden) halledeceklerdir diye düşünüyorum. Kontrollü hücumu becerebilirse tamamdır. Özellikle Mainz karşısında dökülen Schalke savunması, Fuchs’un düşen performansı sonrası bu umutlarım daha da gelişti. O maçta alınan bir puan değerli ve fakat Mainz kesinlikle galibiyeti fazlasıyla hak eden taraftı.  Mainz burada ilk maçta Galatasaray'ın yapmaması gereken bir hata yaptı. 2-1 olan maçı 3-4-5’e taşımak istedi. Üstelik çok net pozisyonlar da bulmasına rağmen çok uzun zaman sonra ilk defa Schalke kalecisi puanı getiren aksiyonlarda bulunmasıyla farkın açılması engellendi ve Tuchel de 2-1’yi yeterli bulmamasının cezasını çekti. Galatasaray gol yemediği her skoru kendisine yeterli görmelidir. Stratejisini buna göre belirlemelidir. Buradan gözüken Galatasaray'ın saldırdığı vakit sonuç alacağı ve duran top ya da geniş alanda kenar oyuncularına kontra şansı vermezse turu geçeceğidir. Yine de kötü senaryoya göre Schalke'ye yakından bakmakta fayda var.


Ligdeki durumu Şampiyonlar Ligi’ni belirlemez

Schalke’nin ligdeki durumuna göre yorum yapmak çok da doğru değil. Çok değil iki yıl önce Felix  Magath’ın başında olduğu Schalke gruplardan çıktıktan sonra Valencia’yı elediği vakit düşme potasında geziniyordu. Teknik direktörünü kovdu, Ralf Rangick takımın başına geçti ve İnter’e deplasmanda Edu’nun da ikisine adını yazdırdığı maçta beş gol atıp adını yarı finale yazdırmıştı. Schalke ligde diplerde sürünürken ikinci turu ve çeyrek finali geçmeyi başarı. Lütfen o dönemin Schalke’sinin kaçıncı olduğuna, ligde neler yaptığına bir bakın. Şampiyonlar Ligi bu açıdan bir kurtuluş, eleştirilerden muaf tutulma, huzur bulma umududur. Demem o ki motivasyonun da galibiyetlerde rolü vardır ve bu zamanda Edu ya da Messi’nin oynaması çok bir şeyi değiştirmiyor. Bunu en çok o takımdan beş yiyen Sneijder çok iyi bilecektir. O dönem muhtemelen Sneijder ve arkadaşları Bundesliganın düşme potasında gezinen o takımı fazlasıyla küçümsemişti. Yoksa Schalkelilerin forumlarında Şampiyonlar Ligi önemsenmiyor, aslolan ligdi. En fazla GS’ı geçebiliriz yorumları yapılıyor ve bu da önemsenmiyor. Zira GS’ı geçerse 3 milyon ama olur da Şampiyonlar Ligi biletini alırlarsa minumum 25 milyon kazanacaklar.

Deplasmanda alınan başarılı sonuçlar

Schalke Şampiyonlar Ligi’nin yenilgi yüzü görmeyen dört takımından birisi.  Özellikle Stevens zamanı deplasmanlarda etkili performanslar göstermesiyle ufak çapta bir şöhrete dahi sahip oldu.  Rangnick’in topun olduğu bölgeye agresif tutumu,hareketli savunması yerinee geride çakılı bekleyip dar alana sıkıştırdığı rakiplerden kaptığı toplarla gerçekleştirdiği “hızlı hücumlarla” işi bitirmeye geçiş de  bunda etkili oldu.  Bir kontra takımı kimliğinden bahsedebiliriz ama ileriye çıkışları öyle etkili oluyor ki maç başına buldukları pozisyon sayısı genel “kontra takımı” görüntüsüne çok da uygun değildi. Ne zaman ki rakipler güçlü olur, Schalke daha etkili performanslar gösterir. Bu sezon deplasmanda Arsenal, Schalke gibi takımları elemesi çok da sürpriz değildi.

Hülasa bu takımdan geriye çok bir şey kalmadı.

Öncelikle Holtby gitti. Kyriagos Papadopoulos bu maçta yok. Aslında yedek rolünden kadroda fazla anlamı olmayan ve fakat son dönemde yeni teknik direktör Jens Keller’in 4-4-2 çözümünü baltalaması açısından oldukça önemli olan Ciprian Marica sakatlandı. İlk devredeki çöküşün temel nedenlerinden birisi olan Afellay da keza sakatlandı. Bunlar önemli eksiklikler. Soldan sağa Farfan-Holtby-Draxler ve önlerindeki Huntelaar ile beraber önemli bir hücum takımıydı. Huntelaar’daki iyileşmeyi de göz önüne alırsak eğer; Farfan-X-Bastos ve Huntelaar ile beraber görünürde iş yapar bir hücum dörtlüsü bizi bekliyor. Buradaki görüntünün aksine Uchida’nın olmaması, Fuchs’un düşen savunma performansı ve takımın top tutma konusunda yaşadığı sıkıntı  “hücum kaltesinin azalmasına” göre daha savunma daha çok etkilendi. Değişen teknik direktörün yeni stratejilerine uyum konusunda ihtiyacı olan zamanın eksikliği de Galatasaray'ın avantajı. Schalke sonuç itibariyle "gol" yer.




Keller ile 6 maç ve birbirinden farklı stratejiler!

Çarşamba günü oynanacak olan mücadele öncesi gariptir ki ne Schalke’nin ne de Galatasaray’ın sahaya çıkaracağı on bir oyuncuyu tahmin edebiliyoruz. Sadece oyuncular değil özellikle Schalke tarafının Holtby’nin yerine koyacağı oyuncu konusundaki tercihi ve dolayısıyla da saha içi stratejisini bugünden kestirmek çok zor. Keller bu takımın başına geldiğinden beri biri lig kupası olmak üzere 6 resmi maç oynadı. İlk maçı Mainz’a karşı kupada iki defansif orta sahalı 4-4-2 ile gerçekleştirdi. Üstelik burada Barnetta’yı Farfan’ın arkasına sağ bek olarak yerleştirdi. Jemaine Jones ile Neustaedter merkezine Farfan ve Draxler kenarları eşlik ederken forvet ikilisi ise Marica ve Huntelaar oldu. Marica ve Uchida olmayacak. Efendim Hannover maçında ise  Holtby’nin ön merkezde çok da iyi oynadığı klasik 4-2-3-1 denedi. Holtby bugün yok.  Arkasından oynadığı Augsburg’a karşı bu sefer 4-4-2’ye yeniden döndü ama merkez ikiliye Holtby’i yerleştirdi. Holtby’nin gidişi sonrası on numaraya Draxler’i koydu. çok da verim alamadığı Fürth maçında ise 4-2-3-1’e geri döndü. Bana göre Galatasaray deplasmanı için en önemli veri olabilecek Bayern Münih maçında ise üç defansif orta sahalı 4-5-1 ile sahaya çıktı.  Huntelaar ve Marica’sız çıktığı son Mainz maçında ise Farfan’ı sahte dokuz oynattığı çok başka bir dizilimle sahaya yerleşti ki yarım saat sonra bu fikirden caydığının da altını çizelim.

Savunması zayıfladı, hücum kalitesi düştü, kenarları “daha da” tehlikeli oldu

Hali hazırda Schalke’nin sezon içerisinde sorunları vardı. Her şeyden önce Stevens’ın Schalke’sinin topa karşı olan pasif tutumu bu takımı “kolay yenilebilir” hale getiren en önemli etkendi.  Keller bunu değiştirme uğraşısı içerisinde. Zaman alacaktır bu agresif tutumun takıma şirayet etmesi. Deplasmanlarda ve büyük takımlara karşı ise topu geride “bekleyen” Schalke alanı daralttığı için kendisine avantaj sağlıyordu. Bu yüzden Galatasaray TT Arena’dan beraberlik dahi çıkarsa turun favorisi olmaya devam edecek. Uchida ve Papadopoulos’un sakatlığı savunma dörtlüsünü değişken hale getirdi ve gol yemesi daha kolay. Özellikle Mainz maçında Fuchs kenarı dağıldı. Galatasaray geride açık vermeden saldırdığı vakit verim alması kuvvetle muhtemel. Schalke başa baş bir oyun sergilemek isterse farka dahi gidebilir. Lakin gol yemediği vakit Farfan’ın kornerine misal “Höwedes” kafası ya da bir Jermaine Jones şutu golü getirirse işte bu en tehlikeli senaryodur.  Zira geniş alanda fazlasıyla etkili olabilecek Farfan ve Bastos kenarları Huntelaar’ın da forma giymesi durumunda işi zora sokabilir.  Holtby, Afellay gibi eksiklikler ise savunma ve hücum bağlantısını kesmesi, ön alanda kenarları merkezden koparıp “tek seçenekli” olarak bırakması özellikle kendi sahasında gole ihtiyacı olduğu bir zamanda “durdurulması daha kolay” bir Schalke takımı yarattı. Burada temel sorun hücum dozajını çok iyi ayarlamak ve her zaman kenarlardan gelecek olan tehdittin farkında olarak doksan dakikayı oynamak.

Schalke’nin belirsizlikleri:

Sağ bek Uchida’nın yerine kim oyanaycak?

TAHMİNİM: Son Mainz maçında Höger’i burada denedi. Keller’in ilk kupa maçında ise Barnetta’yı burada denemişti. Bayern Münih maçında ise Höwedes burada oynadı.  Uchida’nın oynamadığı her maç burada farklı bir oyuncu oynattı Keller.  Burada tartışılmasız bir şekilde en iyi aday zaman zaman Alman milli takımında ve sezonun başında da Stevens yönetimindeki Schalke’de de sağ bek oynamıl olan Benedikt Höwedes! Höwedes buraya sıçrarsa Metzelder’in stopere geçmesi gerekiyor. Keller’i düşündüren ayrıntı Drogba oynarsa eğer onu tutabilecek tek stoperin Höwedes olmasıdır. Bu açıdan Höger sağ bek de başlayabilir.  

Holtby yerine kim oynayacak?

TAHMİNİM: Genel kanı burada Huntelaar’ın iyileşmesi sonrası Draxler’in oynayacağı yönünde. Fürth maçında bu deneyin tutmadığını teknik patron Jens Keller’i  gördüğünü düşünüyorum. Dolayısıyla iki defansif bir ofansif orta saha yerine üç defansif orta saha ile sahaya çıkacağını düşünüyorum. Neustaedter-Jones ve Höger.. Sorun şu ki Höwedes Drogba tehlikesine karşı stoperde kalır da Höger sağ beke geçerse burada zorunluluktan dolayı Draxler yer alacaktır.

“Sahte dokuz” GS’a karşı denenir mi?

Huntelaar yetişmezse ya da son dakikada sorun çıkarırsa bence deneyebileceği en iyi dizilim Mainz maçında olduğu gibi Farfan'ın  değil de  Michel Bastos’un sahte dokuz olarak serbest orta saha/forvet  rolünde oynaması ve Draxler’in sol kenarda başlamasıdır. Mainz karşısında Farfan modeli yarım saat sonucunda sona erdi. Başka şansının olmaması ve aynı zamanda deplasman stratejisi nedeniyle mümkün ama Huntelaar iyileşirse bu ihtimal zayıflar.

Sence nasıl bir on bir çıkar?

(4-3-2-1)
Kalede: Hildebrand.
Savunma dörtlüsü: (soldan sağa) Fuchs-Matip-Metzelder-Höwedes-
Orta üçlü: Neustaedter-Jones-Höger
Kenarlar:Farfan-Bastos
Santrfor: Huntelaar

Schalke’nin güçlü yanları:



1-Jefferson Farfan-Michel Bastos  ya da kenar aksiyonları

Özellikle büyük maçlarda çok başka oynuyor. Her ne kadar Michel Bastos inanılmaz bir başlangıç yapmış olsa da korkutucu gelen hala ilk sıradaki Jefferson Farfan. Bunun bir başka sebebi de Galatasaray’ın sol kenarının –hele ki Emre değil de Amrabat’la başlarsa- savunmasının yeterli düzeyde olmaması da sıkıntının bir diğer kaynağı. Tek olumlu ayrıntı son dönemde eski performansından uzak. Bastos ise aksine; 3 lig maçında birisi muhteşem olmak üzere 3 gol attı. Üzerinde durulması ve düşünülmesi gerekir.

2- Roman Neustaedter

Keller’in gelişiyle beraber Jones ile ikisi arasında çok net bir görev dağılımı yapıldı. Schalke topa sahip olduğunda Neustaedter orta saha ile stoperler arası bağlantıyı kuran defansif orta saha olurken Jones ise ileriye destek kuvvet olarak gidiyor.  Roman Neustaedter  çok zeki,  oyun bilgisi ve saha görüşü üst düzey ve Almanya’nın en underated (değeri bilinmeyen) oyuncusudur.  Saha içi stratejik dokunmaları göze çarpmaz ama belirleyicidir. Fuchs ve Bastos etkisini buraya baskı yaparak azaltabilirsiniz. Sola kıvrılır, tehlikeli aksiyonları oluşturur ya da engeller. Galatasaray’ın olası baskısını doğru yerde bulunma ve doğru yere topu yuvarlama becerisiyle etkisini azaltacaktır. Diğer yandan Höger oynadığı vakit sol kenarda bir üçüncü seçenek olarak kendisini sunup sahte on numaracılık yaptığı da görülmüştür.  Şu açıdan da  önemli; Eğer bu oyuncuya baskı yapılırsa Schalke merkezi oyun kurmada ciddi sorun yaşar. Jones ise Keller ile biraz daha ofansif role büründü ve  Galatasaray’daki Melo’nun benzeri karaktere sahip ama yine de şutlarına dikkat etmekte fayda var.

3- Marco Höger

Schalke teknik direktörü bu oyuncuyu sağ bek olarak da kullanabilir. Lakin ben olsa kesinlikle Höger’i  orta sahaya yerleştiririm  zira Schalke’nin Stevens yönetiminde kazandığı Arsenal ve Schalke deplasmanlarının gizli kahramanı Marco Höger’dir.  Toplu ya da topsuz oyun önemli değil. Bu oyuncu ile Neustaedter’in birleşiminden çok iyi hücumlar çıkıyor. Höger’in  aynı zamanda “gizli golcü” kimliği de mevcut.Eğer orta saha oynarsa ben iki güçlü deplasman performansının etkisinde olarak bu oyuncuya dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

4-Christian Fuchs

Son dönemde Schalke’nin en formsuz futbolcuların başında geliyor. Özellikle savunma konusunda yaptığı hatalar inanılmaz. Lakin büyük maçlarda farklı oynayacağını düşünürsek eğer Huntelaar’ı en iyi besleyecek muz ortalar bu oyuncudan gelecektir. Özellikle Uchida’nın yokluğunda hücumcu bek olarak Fuchs sahne alacak.  Çok iyi bindiriyor bu aynı zamanda Galatasaray’ın hücumunu Fuchs kenarına yoğunlaştırmasına sebebiyet verebilir zira fazlasıyla açık veriyor, savunması kötü. Diğer yandan Bastos’un golcü kimliği, Fuchs’un uzaktan şutları, frikikleri ve çok ünlü “muz ortaları” tehlikeli olabilir.



5-Max Meyer sürprizi!

Eylül 1995 doğumlu A gençler’de 15 maçta 11 gol 9 asistle oynayan 1.69’luk bu “çocuk” belki iki maçta da oynamayacak ama şu kesin ki Draxler’in  on numara oynayamadığı, Rafael’in Şampiyonlar Ligi’nde oynamasının mümkün olmadığı bu ortamda geriye kalan tek seçenek Mesut ve Draxler ile aynı okuldan mezun olmak üzere olan bu genç  yetenek! İlk maçta geriye düşerlerse oyuna sonradan girebilir ama ikinci maçta skor avantajı olmaz da hücum gerekirse Max Meyer belki de tek seçenek olarak göz önünde olacaktır. Her iki ayağını da kullanan ama pasör olduğu kadar “golcü” de olan bu yeteneği küçümsememek gerekir.

Schalke’nin zaafları:

1-Pres konusunda yetersizler

Huub Stevens’dan kalan kötü bir miras bu. Rangnick'in en fazla önemsediği topa karşı, topun olduğu bölgeye tam saha agresif takım savunmasını Stevens rafa kaldırmıştı. Keller yeniden buraya dönmek istiyor vestrateji değiştiği için bu eksiklik daha fazla göze batıyor. Holtby aslında pres sever, koşan bir futbolcu olsa da takım savunmasının bölük pörçük yapısı, hücum ve savunma oyuncuları arasında net bir ayrımın olması onları tam saha pres konusunda sorunlu kılıyor. Dolayısıyla ben Schalke’nin geride kalabalık bir savunma ile Galatasaray’ı “bekleyen” konumunda maça başlayacağını düşünüyorum. Stevens'in bahanesi de Farfan ve o dönem Jurado-Raul'lu yapının bunu beceremeyecek olmasıdır.  Hülasa bu konuda sorunlu yapısı söz konusu. Galatasaray baskı konusunda sıkıntı yaşamayacaktır bu yüzden.

2- Fuchs ve sorunlu savunma dörtlüsü

Sürekli değişen savunma dörtlüsü dünyanın en iyi oyuncularından kurulu olsa dahi gol yemekten kurtulamaz. Sezon başı Galatasaray’da da benzer sorun vardı. Matip ile Papadopoulos ikilisinin arasına sakatlar girdi. Höwedes ve Matip’in arasına ise Uchida’nın sakatlığı girebilir. Diğer yandan Christian Fuchs savunması ise son dönemin en kötü performanslarından birisini Mainz’a karşı sergiledi. Hele ki önünde yer alan Michel Bastos ve Jefferson Farfan’ın yetersiz savunması, geriye dönüşlerinin sorunlu olması Schalke’nin savunma sorunlarının temelini oluşturuyor. Beklediğim gibi üç defansif orta sahalı değil de Draxler’in on numara oynadığı bir Schalke çıkarsa bu savunma daha da kötü olabilir.

3-Hücum kalitesinin düşüklüğü

Hali hazırda transfer ve sakatlıklar olmadan önce dahi Schalke’nin temel sorunu alternatifi olmayan iki oyuncunun istikrarsız performanslarıydı. On numara Holtby ile santrfor Huntelaar gününde olmadığında Schalke hücumu tek seçenekli kenar aksiyonlarına bağımlı kalıyordu. Şimdi Holtby gitti ve kenarlarla merkezin bağlantısı koptu. Örnek olması açısından Fürth teknik direktörü Mike Büskens bu gerçeğin farkında olarak Farfan’a adam markajı vererek Schalke’yi etkisiz kılmayı başardı.  Schalke ancak Galatasaray kendisine saldırdığında kenar adamlarının da etkisiyle hızlı hücumlarla etkili olabilir zira oradaki “tek seçenek” o koşullarda golü getirebiliyor. Geçtiğimiz hafta sonu ilk Bundesliga maçını oynayan 17 yaşındaki Max Meyer sürpriz yapmazsa şimdilik durum budur!

Notlar:

-Bu Schalke ve Galatasaray’ın tarihlerindeki ilk resmi karşılaşması.

-Schalke Şampiyonlar Ligi grup maçlarında yenilgi yüzü görmeyen Dortmund, Malaga ve Juventus ile beraber dört takımdan birisi.

-Schalke’yi henüz herhangi bir Türk takımı yenebilmiş değil. Trabzonspor ve Fenerbahçe’ye karşı UEFA ve Şampiyonlar Ligi eşleşmelerinde karşılaşmış, iki galibiyet iki beraberlik çıkarmıştı. Ne ilginç ki iki deplasman maçı da 3-3 sona ermişti.

-Galatasaray ve Schalke’nin Şampiyonlar Ligi grup maçlarında attığı toplam 17 golün 13’ü ikinci yarılarda atıldı.

17 Şubat 2013

Ronaldo & Kaka


Max Meyer



Nuri Şahin gibi yetenek olduğu kadar henüz daha 10.sınıfa giden bir bebeyi bu yaşta sahaya süren Dortmund'da olduğu gibi burada da çaresizlik.  Rafael henüz ritmini bulamadı ve dahası Şampiyonlar Ligi'nde oynamıyor.

Çok yetenekli bir on numara. Oyuna son on dakika girdi ama Bastos'a  yaptığı  asistle maçın kaderini değiştirdi, puanı Schalke'ye getiren "çocuk" oldu.

Huntelaar'ın durumuna göre maç öncesi Schalke analizi yapılacak ama şimdi değil. Meyer yine de İstanbul'a gelecek ama ben ilk on bir çıkacağını düşünmüyorum. Huntelaar olmazsa çok da başarılı olmayan sahte dokuzlu bir formasyon düşünülebilir. Skor olarak gol atmadan iki ve üzeri farka giderse Galatasaray -savunmaları felaket, bu mümkün- Max Meyer kurartıcı olarak Arena'da da oyuna girebilir. 

Şimdilik Galatasaray'ın düşünmesi gereken isimler; Farfan ve Bastos.. Lakin bu yeteneği de yabana atmamakta fayda var.