18 Aralık 2010

17.Hafta Bundesliga Tahminleri.!




Wolfsburg - Hoffenheim (Cumartesi) : 1 üst

Frankfurt - Dortmund : 1-2

Nürnberg - Hannover: 1-0

Schalke 04 - Köln: 1

Bremen - Kaiserslautern: 1 - üst

St. Pauli - Mainz 05 : 2-0

Leverkusen - Freiburg (Pazar) : 1 - üst

Stuttgart - FC Bayern : 2 -1

16 Aralık 2010

15 Aralık 2010

Kazanılan: Tunay Torun.!



Sadece milli takım üzerine yaptığı röportajı okudum ve çok güzel buldum. Akıllı konuşuyor bu çocuk.. Mehmet Ekici'den sonra Hiddink ilgisi nedeniyle Tunay da kesin olarak milli takıma kazandırılmıştır.

Türk Milli takımını seçmiş zira yardımcı antrenör Hamburg'a kadar gitmiş, konuşmuş ve ikna etmiş ki zaten genç yaş milli takımlarında da oynuyordu.. Türkiye geçmişte yaptığı hatalardan ders almış ve bizimle artık ilgileniyor diyor.. Aksine; Sammer telefonla aramış ve Türkiye'de oynayacağın söylemiş ama her zaman her şeye bir açık kapı bırakıyor zira dilinden düşürmediği söylem şu: Futbol bu.. neyin nasıl sonuçlanacağını bilemezsiniz.

Futbolun her daim içerisinde gizli bir şekilde barındırdığı hızlı iniş çıkışları Nuri gibi yaşamamasına rağmen farkında. Dün diyor takımımla dördüncü lig maçına çıkıyordum ve bugün Stuttgart karşısında ilkonbir.. Futbol bu, bilemezsiniz diyor.

Para teklif edildi mi diye sorunca da biraz kızıyor. Gurur duyuyorsunuz, bu gurur sizi milli takımlarda oynatır diyor, paranın konusu dahi burada geçmez diye de ekliyor. Neden Türkiye sorusunun cevabını ise bu tarafın sıcaklığına da bağlıyor, Almanya tarafı mesafeliydi diyor ama burada insanların sıcakkanlılığı nedeniyle hemen bütünün bir parçası gibi hissetim ve o anda kararımı verdim diyor.. ilginin kazandırdığının üzerine basıyor aslında.

Mesut'un seçimini bilemem çünkü ben ve o başka tecrübelerden bu noktaya geldik ve muhtemelen o da beni anlayamaz ama ben de onu ıslıklayanları anlayamıyorum diyor. Bizden birisi bu derece yüksek klasmanda top oynuyor, gurur duymalıyız aslında diyerek futbolu oyuna indirgiyor ki sevdim bu yapısını..

Büyük konuşmuyor, çok sevdiğim Hamit gibi abartmıyor da seçiminin arka planını.. Milli takımdaki havayı, sıcaklığı da sevmiş, güzel insanlar diyor seviyorum orasını ve seçimimden dolayı pişmanlık yaşayacağımı düşünmüyorum diyor.. Ne o tarafa ne bu tarafa çemkiriyor, futbol bu diyor.. Futbol..

Dortmund - Sevilla.!



Futbol bu derler ya biraz Dortmund'un işi de öyle. Düşünebiliyor musnuz ligin diplerinde gezinen Schalke Şampiyonlar Liginde lider ve keza ligin orta sıralarından kurtulamayan Bayern rekor kırarak grup maçlarında 15 puan toplayıp lider oluyor ve fakat ligin lideri Dortmund PSG_Sevilla'lı gruptan çıkabilmek için deplasmanda güçlü rakibini yenmek durumunda.. PSG-Sevilla maçlarını ve özellikle evinde kaybettiği Sevilla maçını izlerseniz futbolun her türlü sonuca gebe olduğunun bir kez daha altını çizmek istersiniz..

Dortmund ne ligde ne de Avrupa kupası maçlarında mahkum bir top oynamadı. Her zaman saldırgan tutumunu devam ettirip atak üzerine atak geliştirdi ama bazen giremeyen toplar ve Avrupa liginde de kırmızı kartlar etkisinde tuhaf sonuçlar aldı.

Nuri ve Bender.. Bu iki orta sahanın ortasında bulunan oyuncuların sakatlık sorunu olmasaydı bugün yener derdim kesinlikle ve bu oyuncuların oynayıp oynamayacağı maç saatinde ancak belli olacağı için işi biraz şansa kalmış durumda.. Bu takımda herkesin bir yedeği vardır ama Nuri'nin yok..

Yine de bu gün çok keyifli bir maç bizi bekler.! Türkiye saati ile 22:05'de başlayacak olan maç sonu belirleyecektir.!

Sevilla: Palop - Dabo, Ceceres, Alexis, Fernando Navarro - Jose Carlos, Zokora, Renato, Capel - Negredo, Kanoute. - Antrenör: Manzano

Dortmund: Weidenfeller - Piszczek, Subotic, Hummels, Schmelzer - Sahin, Bender - Blaszczykowski, Kagawa, Götze - Barrios. - Antrenör: Klopp

14 Aralık 2010

Transfer Sorunu.!



Dün Lig Radyo'da Total Futbol programında çok keyifli bir tartışma söz konusuydu. Sevgili Mustafa Sapmaz, Işın Çelebi'nin transfer başarısızlığı üzerine yaptığı tespiti gündeme getiriyordu. Bire bir kelimeler uyuşmasa da anlam olarak şuydu:

"Büyük takımlar, Avrupa Futbolunun sisteminin dışarısına attığı isimleri buraya getiriyorlar ve başarısız oluyorlar"

Katılmadığım bir görüş olması bir yana tam da tersini düşünüyorum aslında zira sistem, trend ya da günün modası bir sene içerisinde tepe taklak olacak bir şey değil. Bu analiz çok ve hatta hiç doğru değil çünkü;

.. Lincoln buraya gelmeden bir sene önce Şampiyonlar Ligi grup maçlarında Fenerbahçe'nin dışarıda kalmasın sağlayacak golleri atması bir yana Avrupa futbolunun en üst düzeyi olarak adlandırılan organizasyonu içerisinde takımını bir üst tura çıkarmıştır. Hem bize karşı oynamış hem de devlere karşı ve sonuç çok da kötü değil. Takımı tarihinde Avrupa'da bir ilki yaşamıştır öncesinde ise liginde teknik adamına Bundesliga tarihinin en iyi ikinci galibiyet ortalamasını yaşatmasında katkısı çok büyüktür ve çok değil bir sene sonra senin takımına geliyor.

... Anelka istikrarsız ve disiplinsiz yapısına rağmen gittiği her klubün tarihinde kısa süreli yer alıp hemen hepsinde başarılı olmuş, goller atmış insandır. Fenerbahçe'de olmadı. Anelka bugün bile Avrupa Futbolunun zirvesinde yer alır ve fakat bize ne kadar uyar tartışılır..

.. Misimovic kendi liginde şampiyon olur iken Şampiyonlar Liginde bizim ligimizin şampiyonunu iki maçta da etkin rol oynamıştır yine Avrupa'nın en önemli futbol organizasyonunun içerisinde.. Bugün şampiyonumuzun bir puan ve iki gol atmayı dahi başarı saydığı ortamda.. Çok değil iki yıl önce Bundesligada yazılan tarihin başkahramnı olduktan sonra buraya geldi..

Morgan De Sanctis burada başarısız olarak addedilir iken Serie A'daki formu her takımın iştahını kabartıyor ve bugün almaya kalksanız gücünüz yetmeyebilir.

..Kewell'i buraya getiren sakatlığıdır. Markası, ismi o dönemde başta Roma olmak üzere Avrupa'nın dev kluplerinde oynamaya rahatlıkla yeten bir isimdi. Biz de oynadı ama hala soru işaretleri barındırıyor pek çokların kafasında..

.. Guiza, Avrupa'nın en büyük üç liginden birisi olan La Liga'nın penaltısız gol kralı olan adam olarak tam da futbol yaşında geldi ve fakat oynayamadı. Avrupa Şampiyonu olan ülkesinin Torres ve Villa'dan sonra üçüncü önemli seçeneğiydi.

.. Niang, Fransa Liginin gol kralı olarak geldi.

..Stoch, Twente ile sürpriz ve önemli bir şampiyonluk yaşadığı yılın hemen ertesinde..

..Jo, Galatasaray'ın başarısız ve disiplinsiz olarak damgaladığı ve fakat Avrupa Liginin NBA'i olarak anılan Premiere Ligin ilk beş takımının içerisinde olarak görülmeye başlanılan Manchester City'de oynamaya devam ediyor.

Kezman buradaki kötü performansına rağmen Fransa Ligine transfer oldu.

Ronny Johnsen Beşiktaş'ın sıradan bir yabancısı iken buradan Manchester United'a gidip dört kez olmak üzere şampiyonluk yaşayan oyuncudur.

Bunun yanı sıra geçmişte ve bugün hala başarılı olan futbolculara baktığımız vakit;

..Hagi, oyun stili ve karakteri nedeniyle Avrupa'nın devlerinde kadronun gediklisi olamadan Türkiye Süper Ligine geldi. deyim yerindeyse bu ülkenin şanlı futbol tarihinin baş kahramanı oldu.Başarılı olduğu diğer kısım bugün bizden bile daha kötü çarpıklıkların yaşandığı Romanya milli takımıdır. Yeteneği tartışılmaz dünyanın en üst seviyesine dahi yeter iken başarılı olduğu yer burasıdır. Klasik on numara ya da sistemin dışına itilen mevkinin dünyadaki en iyilerinden..

..Alex, Fenerbahçe tarihinin en iyi oyuncusu olarak görülüyor ki artık bu tartışılmıyor, bilimsel bir gerçek gibi kabul ediliyor. Oyun yapısı, sisteme uygunluğu ise yine siz..

..Ernst, buraya gelmeden önce modern orta saha kavramı ile tartışılmaya başlanılan isimlerin başında geliyordu. Beşiktaş'ın en iyi yabancıları arasında ilk ona girer..


Örnekleri çoğaltabiliriz ama ben geçmişin aksine bugün Avrupanın göbeğinden oyuncu çekip aldığımızı düşünürüm ve sistemin dışından değil belki de tam içerisinden lakin şunu sormak gerekir; Sen Avrupa mısın ? Senin liginin koşulları Avrupa ile örtüşüyor mu ki oranın tam da içerisinden oyuncu almak istiyorsun ? Öyle zeminlere ve futbol anlayışına sahip misin ?En basitinden oynatmama gibi bir felsefeyi tarihinin hiçbir döneminde benimsememiş Hollanda Liginin koşullarından yüz kat daha uzak olduğunun farkında mısın acaba ? Hollanda Liginde oynayan Chelsea'de de oynar ama orada oynayan burada oynayabilir mi ? Tersi de mümkün. Senin rekorlar kıran, hem Galatasaray'a hem de milli takıma en çok gol atan adamın Hakan Şükür, Avrupanın orta sıra takımlarında bunun çeyreğini başarabilir miydi ?

Avrupada klasik on numara ölmüşmüş.. E peki sen öldürebildin mi ? Senin de defansın, çapaların geçmişin on numarası gibi oyun kurabiliyor ve tekniği üst seviyede mi ? Senin liginin sertliği ile Avrupanın standartı arasındakı uçuruma ne diyeceksin ? Querasma'nın ilk beş maçında yediği tekmeleri sayabilecek konumda mıyız ?

Onların ihtiyacı olmaması senin Hagi ile UEFA Kupası kazanmana, devleri tek tek yenmene engel oldu mu ? Alex ile beraber Şampiyonlar liginin neredeyse son dört takımına kalabilecek konuma ulaşabildiğinin farkında mısın ? İki kez UEFA'yı üst üste almış Sevilla'yı eleyebildiğinin ? Bunlar kaba anlamda sistemin dışına itildi diye görüş belirttiğiniz futbolcular..

Bugün Türkiye Liginin üç büyük klubü artık Avrupa standartlarında oyuncu alıyor ve belki de bu yüzden sorun yaşıyor zira Skibbe'nin Galatasaray'ını ligde pek çok takım durdurabilmiştir ama Avrupa'da takım oturduktan sonra bu mümkün olmamıştır.. Schuster'in Beşiktaş'ı yenildiği Porto maçında dahi rakibini boğabilir ve sorunsuz bir şekilde üst tura çıkar iken ligde çok rahat yenilebiliyor. Avrupa liginden bir lig kurulsa Beşiktaş belki lider ve fakat bugün görüyoruz.. Bursaspor bizim ligin kralı ama Şampiyonlar Liginin punanına zafer söylemleri dikecek konumda.. Senin gerçekten Avrupanın sisteminin içerisinden futbolcu almaya ihtiyacın mı var yoksa kendi koşullarında mücadele edecek farklı bir tarzda oyuncuya mı ? Şampiyonlar Ligi ile Avrupa Ligi arasında sınıf farkı olsa dahi kabaca Bursaspor ve Beşiktaş'ın avrupa maceralarından çıkan sonuç nedir ?

Beşiktaş misal Hugo Almeida'yı almak istiyor ve kimler talip bilginiz var mıdır ? Mourinho vatandaşını üçüncü forvet yapmak istiyor, Valencia,Porto ve Benfica diğer adaylar.. Beşiktaş'a maddi nedenlerden dolayı gelirse sistemin dışında; olur da Valencia oyuncuyu alırsa sistemin içerisine mi girmiş olacak .. ?

Aynı yere bağlayayım ben sonucu. Kendi ligini tanımaktan aciz olup yabancı isme konumundan dolayı hayran kalıp bütünü algılayamayıp doğru parçaları içerisine yerleştiremediğin ölçüde Kayserisporlar,Bursasporlar çok daha başarılı olacaktır zira artık üç değil türkleştirme ayrıntısını da eklediğiniz vakit yer yer on tane yabancı futbolcunun bir takımın ilk onbirinde olduğu yerde doğru analiz, doğru transfer ve başarı aynı anlamı taşıyabiliyor...

Bu oyuncular sadece ligin yapısına uygunsuzluğu bir yana organizasyon eksikliği nedeniyle de performans sorunu yaşayacaklardır. Mesut, madrid klubünün büyüklüğünü dile getirir iken oyunculardan değil mükemmel organizasyondan bahsediyor. Bulgaristanın koşullarından gelen oyuncuyunun buradaki sorunsuzluğu ile Bundesliga,Premiere Lig, La Liga sonrası buraya gelmişlerin beklentisi ve hayal kırıklığı da bir değil.. Uzun yıllar bu liglerde mücadele etmiş oyuncuları buraya getirmeye çalışıyorsunuz onlara dair bir plan ve program yapmadan.. Yabancı dediğiniz oyuncular neredeyse takımın bütünü olmuş iken..

Schweinsteiger.!!



Schweinsteiger burada kaldı ve Bayern yönetiminin yaptığı sıkı pazarlık kadar bizzat teşekkür ettiği Sarah Brandner'in baskısı da önemli rol oynadı. Bastian kesinlikle kupa kazanmak istiyor ve kendi kalma kararının altında Bayern ile Şampiyonlar Ligini kazanacağına inancı da yatıyor ve şu kesin ki burada kalarak bir miktar paradan vazgeçmiş oluyor zira..

Bastian Schweinsteiger yıllık Bayern'de yaklaşık 9 milyon euro alır iken misal Mesut Özil Real Madrid klubünden 6 milyon alıyor. Mesut, kendisinden yüzde elli daha fazla paraya sözleşme imzalayan Schweinsteiger'dan aslında daha çok kazanıyor. Bundesliga oyuncuları kazancının yüzde 45'ini vergiye yatırır iken Mesut sadece yüzde 24'ünü.. Bu sorun Bundesliganın diğer liglerden daha az yıldıza sahip olmasını da sağlıyor ancak tüm bunların üzerinde Bayern gibi bir dev klup olacak ki Ribery-Robben'ler gelecek.. Ribery dediğin adamın brut yıllık kazancı 10 milyon euro.. gibi. Welt gazetesi başta yabancılar için geçerli olan ve ilk olarak David Beckham bu yasanın uygulayıcısı olduğundan dolayı "bekım yasası" olarak bilinen ve yakında kalkacak olan bu yüzde 24'lük vergi geyiği üzerinden yıldızların pek çoğunun buna bakara kendilerine bir lig seçtikleri üzerine geniş çaplı bir analizi de yayınladı bugün ama ben daha çok Schweinsteiger'da kalmak istiyorum..

Audi Star Talk'a konuştu ve pek eğlenceli şeyler söyledi..



Magath anısı çok iyiydi. Anlaşılması adına kısa bir özet geçeyim ben.

2004 Avrupa Şampiyosına katılım gösterdiği için antrenörden bir bakıma özel ilgi bekliyor zira Avrupa Şampiyonasına katılmış genç oyuncu artık o.. Ne bileyim A takımla antrenmanlar, maça ilkonbir başlamalar filan gibi.. Bir etki bıraktığını düşünüyor Bayern'e yeni gelmiş Magath üzerinde.. Şöyle devam ediyor kendisi:

Sonra onu selamlamak için elimi uzattığımda ise Magath döndü bana ve

'Pardon siz kimsiniz yahu ?'

dedi ;)

Sonrasında tamam dedim kendimi tanıttım ben Bastian Schweinsteiger filan ama asıl güzel olan daha sonra..

..sakatlanmıştım ve on gün yoktum.. On günün sonunda çıktığım ilk antrenmanda Magath tüm takımın Mainz'e gideceğini söyledi ve ben de sordum:

Hocam ben de gelmek durumunda mıyım ?

Magath: Prd.. siz kimsiniz ?

;)))

Güzel oluyor bu Audi Talk Star muhabbetleri.. En baba konular da hep burada konuşulur, sağlam gündem yaratır her defasında..

Jea-Marc Bosman.!



Yeşil Çam hikayelerini aratıyor gibi.. Onun sayesinde futbolcular bir değil iki kazanıyor bugün ve fakat Bosman bugün ne yapıyor ya da tarihe geçen değişime neden olması ona ne kazandırmış haberiniz var mıdır ?

Bugün devletin verdiği 700 avroluk bir yardım ile hayatını geçindiriyor oysa tüm futbolcular kazançlarının yüzde birini bu adama verse bu onun hakkı değil midir ? Futbol tarihinin unutulmazı olmamış mıdır ?

Yarın tam 15 yıl olacak sözleşmesi biten oyuncunun klube bonservis ödemeden transfer yapılabilmenin yolunun açılmasının ardından.. Sözleşme yenilemenin dahi artık yıllık ücretin dışında bir parası söz konusu. Keza Ballack,Deisler,Yıldıray Baştürk gibi bonservisi elinde giden oyuncuların ellerine verilen paranın miktarını da biliyoruz..

Bugün Dzeko gibi Mesut Özil de Bremen'de kalmak zorundaydı Bosman olmasaydı.. Yükselen performansına rağmen artırılmak zorunda bırakılan maaşın nedeni yine Bosman'dır. Bosman aslında futbolcuların heykelini dikmesi gereken adam olması gerekir bir bakıma..

15 Aralık 1995.. Futbolda bir anlamda devrimin tarihi. 1990 yılında Bosman'a klubü FC Lüttich varolandan daha kötü bir sözleşme imzalattırmak ister. Aylık 3500 yerine 880 euro teklif eder. Bosman bunu kabul etmez ve Fransa'nın Dünkirchen takımına gitmek ister lakin sözleşmesi biten oyuncuya klup 600 bin euro bonservis koyar.. Gideceği klup dahil hiçbir takım bunu ödemek istemez ve dava açar Bosman.. beş yıl sürecektir ve sonunda kazandığı sadece tazminat olacak ki o da bugünkü evini almaya ancak yetecek kadar.. Hakkındaki belgesellerden ve bir kaç oyuncu ve klupten yardım alsa da bunlar toplamda çok fazla değildir.

Bugün aylık devlet yardımı 700 euro ile çocuğuna bakmak durumunda kalan adam..

En güzel tanımı da kendisi yapmış: Sanki lotto'daki altı rakamı bilen ve bunu başkasına söyleyen adam gibi hissediyorum kendimi.. Öyle de oldu biraz.!

Neuer ve Bayern.!



lan lan lan.. bu akusativlerden dativlerden hülasa almancadan çektiğimi ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Dahası Münih'te geçirdim uzun yılları ve oranın aksanı olan 'bayeriş' de işin içerisine girince..

hos't mi.. derlerdi anlamazdım. benim duyduğum buydu.

..çok sonradan bu zar zor ayrımlayabildiğim kelimelerin toplamının "hast du mich verstanden" cümlesinin yuvarlanmış hali olduğunu anladım. Neyse ki Münih'in içerisinde değil de daha çok köylerinde bu aksan konuşulurdu ki çok sık başımız derde girmezdi. Moral bozucuydu çünkü.. Onca saat dil kursuna git ve sonra bayeriş konuşan iki insana denk gelip 'biz hiçbir şey öğrenememişiz abi' diyerek yıkıl..

Yukarıdaki ilk satır şu: " Bizim yeni bir kaleciye ihtiyacımız yok " Kelime oyunu da yapmışlar..(neuer=Yeni) Habe scho Kraft demek aslında genç yetenek olan kalecilerini işaret ederek "Wir haben schon Kraft" (Bizim zaten Kraft'ımız var)

Konuya dönersek Bayern taraftarı özellikle bugünlerde harika performanslar çıkaran Neuer'i istemiyor zira Neuer fanatik bir Schalke çocuğu.. Yönetim ise aslında sadece muhteşem kaleci olduğu için değil çok iyi verim aldıkları ve performansı kadar kaptanlığı, takıma kazanma hırsını aşılayan karakteri nedeniyle de çok büyük bir iz bırakan Kahn'ın ardılı olabileceğine inandıkları için de Neuer'i özellikle istiyor.. Schalke seneye Avrupa kupalarına katılamazsa giderim diyen Neuer'i tutabilecek midir göreceğiz..

Her şeye rağmen 'neuer gelirse ben giderim' diye haklı bir çıkış yapan genç kalecilerine taraftarın desteği hoşuma gitti.

Mike Hanke ?



Anlamiyorum ben bunu.. Tamam bak ben yazdım sözlüğe filan ilk çıkış yaptığında ve yanıldığım futbolcuların başında gelir Mike Hanke.. Yaş 27 olmuş ve geride bıraktığı hayal kırıklıkların dışında bir şey olmamış futbolcunun her iki günde bir transfer öznesi olarak karşıma çıkmasını inanın hiçbir şekilde anlamıyorum.. Gün geçtikte gerileyen ve sürekli geriye doğru giden bir oyuncunun bugünlerde Türk medyasında ismi geçmesinin arkasında ne var ki ? Almanya'da konu edilmiyor ve daha ilkonbire dahi giremiyor ki girdiği zaman da gol atamayan forvet rekorunu kırmak üzereydi filan.

Takımı Hannover Slomka ile beraber çıkışta ama Hanke ilkonbir oyuncusu bile değil. Son zamanlarda sonradan girip gol attığı oluyor ama blogu yakından takip edenler bilir ki Ya Konan Hannover'e gelesiye kadar bir devre boyunca forvetleri gol atamayan tek takım Hannover olarak çokca işlemiştik.. Kısaca geçen sene düşmeye oynadığı takımında dahi ilkonbirine giremeyecek ölçüde vasat performans sergilemiş bir oyuncuydu filan..

Menajerine baktım hemen.. Stars & Friends GmbH

Pek çok isim çalışıyor içerisinde ve bir tane de Türk var. Mithat Halis.. Arkadaş sağlam iş yapmış bu ülkede. Bakın bu kimlerin menajeri ?

Robert Vittek'in.. Stanislav Sestak'ın.. Marek Sapara'nın.. Servet Çetin'in.. Turgay Bahadır'ın.. Hasan Kabze'nin.. Yüze yakın futbolcunun menajeri ve bir de Misimovic'in..

Mike Hanke yerine Ya Konan olsa olmaz mı ?

Zaten Adnan Sezgin'in işi bu. Kendisine gelen oyuncuları teknik adama (Hagi'ye) gösteriyor ve o da bunlardan bir tanesini seçecektir.

Hanke yetenektir elbette ama bitmiş durumda. Sen burada oynayan oyuncuyu oynatamıyor iken bir zamanların gelecek vaad etmekten öte bir işlevi olmamış yeteneğini 27 yaşında yeniden canlandıracağına inanabiliyor musun ? Uyarayım sizi, bu oyuncunun menajeri size sağlam bir kazık çakmak üzere. Değil Galatasaray, Fenerbahçe.. Antep Kayseri,Konya ayarında bile değil..

13 Aralık 2010

Adnan Sezgin Neden Kovulamıyor ?



Adnan Polat pek çok konuda başarısız olabilir ama bu onun arkadaş hatrına birilerini görevde tutacak zihniyete sahip olduğunu göstermez. Ben onu anlıyorum ya da anladığımı sanıyorum.

Ayrıntılı bir şekilde işleyişi anlatacak değilim ama özet geçmek gerekirse oyuncunun birden fazla performansında teknik adam onu görevden alır iken antrenörün birden fazla kötü maçında ise sportif direktör/futbol şubesi başkanı onu görevden alır. Birden fazla teknik adam ve oyuncu konusunda klup çuvallarsa da yönetim sportif direktörü görevinden alır.

Skibbe,Bülent Korkmaz,Rijkaard ve Hagi'nin yanı sıra Lincoln,Elano,Keita,Nonda,Misimovic ile gidilen yönetilememezlik ya da yanlış seçim sonucu aslında Galatasaray'ın başındaki sportif direktörün görevden alınması gerekirdi.

Altını kalın kalın çizerek belirtmek isterim ki sportif direktörün dışında kimi başarılı ekonomik işler kotaran diğer insanların görevden alınmasından bahsetmiyoruz. İşin olağanı budur. Adnan Sezin ya da X kişisi.. Şirketi mi birleştirdin ? birleştirmeye devam et ve hatta gerekirse ikiye böl, bir daha birleştir.! Riva'dan çok güzel gelir mi elde ediyorsun ? Devam lütfen.. Konumuz bu değil. Ortada çok net kötü bir sportif yönetim söz konusu ve bunun doğal olarak yenilenmesini istiyor taraftar.

Peki neden olmuyor bu ?

Çünkü Adnan Polat'ın yönetimi ile ağzından düşürmediği profesyonel idarenin yakın uzak ilgisi yok.!

Adnan Sezgin Galatasaray'ın sportif direktörü değildir. Şimdi çok iyi biliyoruz ki Gerets'i gönderen ve yerine Kalli'nin gelmesini isteyen insan Adnan Polat. Yüksek ihtimal Skibbe'yi takımın başına getiren Adnan Sezgin ve Rijkaard'ı da Haldun Üstünel.. Bülent Korkmaz da ortak alınmış bir karar.. Hagi de keza Polat/Sezgin ve belki de Hakan Şükür'ün ortaya attığı fikir sonucu.. Belki bu karar alma aşamasında bir kaç isim daha vardır, bilinmez ki ?

Hülasa yönetim konusunda Galatasaray ne yaptığını bilmiyor,karar alıcı konumunda çok net isimler ortada yok. Adnan Sezgin ise bu durumda işbitirici konumunda insan. Kendisine verilen görevi olabilecek en iyi şekilde yapıyor.(iddia edilen bu)

Düşünebiliyor musunuz Adnan Sezgin'in istifasını isteyen taraftar Galatasaray'ın yönetiminden daha profesyonel düşünüyor ve ola gelen başarısızlığın sanki profesyonel bir yönetim anlayışı içerisinde gerçekleştiğini düşünerek ilgili kurulun başındaki insanın kellesini istiyor ve bilmiyor ki aslında yok öyle bir şey..

..dört beş işadamı, arkadaş,avukat şu bu insan kendi aralarında çeşitli kararlar almışlar. Bire bir sorumlu yok ya da işte getirdikleri teknik adamlar, oyuncular..

İşbilmemezlikten ve profesyonel bir yönetici olmadığından dolayı gelen teknik adam gücünün yettiği ölçüde aynı zamanda sportif direktör. Bu insanlar da uygulayıcıları konumundadır maalasef.. Diğer türlü olsaydı üst üste seçilen üç teknik adam başarısızlığı sonrası bir görev değişimi olur ve bu kadar tantana çıkmazdı.

Aynı insanlar aynı şekilde ekonomik kimi güzel atılımlar yaptığından dolayı haksızlığa uğradıklarını dahi düşünebiliyorlar bu yüzden zira karman çorman bir yönetim anlayışı söz konusu.. Velhasıl sevgili Adnan Polat ve dilinden düşürmediği Profesyonel Yönetim birbirlerine çok uzak iki kavram olduğundan dolayı bugün çok net bir şekilde ortada olan başarısızlığın faturası kimseye kesilemiyor..

12 Aralık 2010

Pazar Güzelliği.!

Je veux from fab pruvot on Vimeo.

Çılgın Futbol Kuralları.!



Okudum ve hemen sizi de bilgilendireyim dedim zira gerçekten ilginç. Bu resimdeki pozisyonu hemen herkes bilir. Kuba şu golü atamıyor filan ama soru şu: Tam bu noktada kuba topu kaleye yuvarlasa ve dışarıdaki yedek kaleci, oyuncu ya da taraftar sahaya girip golü kurtarsa cezası ne olur ?

Penaltı ? Kırmızı kart ?

Hiçbirisi..

Sarı kart ve indirek faul atışı ile oyun devam eder. Olmaz demeyin olmuş da kadınlar ikinci liginde..

Holstein Kiel ve Lokomotive Leipzig arasında oynanılan maç içerisinde Leipzig yedek kalecisi Grisseldis Meissner kaleye geçip gole giden topu dışarı çıkarıyor ve ne penaltı ne de kırmızı kart..

Daha başka 'çılgın' kurallar da mevcut ve şöyle ki:

Bir frikik ya da korner esnasında oyuncu kendi takım arkadaşını ittirip kafayı çakıyor, golü de atıyor.. Bu durumda gol geçersiz olur, rakip takım lehine faul verilir. İttirmenin şiddetine göre sarı kart dahi çıkabilir.!

Bu önemli: Savunma oyuncusu rakip oyuncuyu ofsaytta bırakma adına kale çizgisinin dışına çıkarsa; oyuncu ofsaytta kalmadığı gibi kale çizgisinin dışına çıkan oyuncuya da izinsiz sahayı terk ettiği için sarı kart da veriliyor 2008 Avrupa Şampiyonasında Hollanda-İtalya maçında olduğu gibi..

Hakemden izinsiz kaleci ile oyuncu formalarını değiştirsin diyelim. Ve aslında oyuncu olan kaleci formalı futbolcu topu ceza sahasının içerisinde elle tutarsa penaltı olmaz. Sadece izinsiz forma değişiminden dolayı iki oyuncu da sarı kart görür..