20 Kasım 2014

K.




"Tramvayın birinde dikiliyorum; bu dünyada, bu kentte ve ailem içindeki yerim konusunda düpedüz bir kararsızlık içindeyim. Herhangi bir konuda haklı olarak ne gibi istekler öne sürebileceğimi bile söyleyebilecek durumda değilim. Bu tramvayda böylece dikilip kayışlardan birine tutunmamı, kendimi bu tramvaya taşıtmamı, insanların tramvaylar önünden kenara çekilmelerini ya da vitrinler önünde kımıldamadan durmalarını asla savunamam; hem kimsenin böyle bir şey istediği yok benden; hem isterse ne değişir"

F.Kafka

Sakin..




Sakinleştirici..

Bir yerden başlamak gerek. Her ne kadar bu ülkede yazmak fazlasıyla tehlikeli bir iş olsa da.

Çok daha güçlü bir Bayern Münih geliyor



Kaç yıldır buraya yazıyorum. Bir noktadan sonra durdum. Yazılanların keyfini sürüyorum aslında. Mesela 2010 yılında parlayacak yetenekleri yazmış etmiştik.. Yanıldıklarımız oldu, aralarından parlayanların olduğu gibi..

Bayern Münih konusunda çok yazdım. Bunun da en önemli nedeni memlekette var olan "Şımarık zengin çocuğu Bayern" algısının dışında bu kulübün çok önemli işler yaptığını ve geleceğe belki de "TEK BAŞINA" damga vuracağı gerçeğiydi. Bu uğurda stadın borcu da önemliydi. Planlananın çok öncesinde ortağı 1860'ın ayrılmasına rağmen gerçekleşeceğini defalarca yazdık ve Bayern işte o zaman coşacak diye de ekledik..

Beklenen oldu.

Bayern Münih Allianz Arena'nın borcunu plananan süreden 16 YIL erken ödedi.  2005 yılında ödenmesi gereken 346 milyon euro borcu 25 yıla yaydılar. 2014'de ise tamamen ödediler. Artık stad Bayern Münih'in malı. Devlet yardımı olmadan muazzam bir stat yapıp çok kısa süre içerisinde de ödemeyi başardılar. Şimdi senede 30 milyon artık transfere daha fazla para ayırabilecekler.. 

Bahsedilen kulubün tek bir kuruş borcu olmaması bir yana kasasında tuttuğu yüklü miktar hazır parasıyla nam salmış diyara. Hoeness'in dediği gibi diğer büyük rakipleri transfer içn bankaların kredi bölümüne Bayern ise vezneye gider. 


Nihayetinde geçen sezon yarım milyar euro barajını aşarak 528 milyon euro gelir elde eden Bayern Münih 16.5 milyon euro da yıl sonunda kar ettiğini açıkladı. Bunun yanı sıra stadın ödemelerinin de sonlandığını Rummenigge müjdeledi.

Avrupa.. Artık Bayern çok daha güçlü bir şekilde geliyor, haberiniz olsun.

16 Kasım 2014

Neden başarısız olduk?




Maç sonrası açıklamalarında “Hamit Altıntop” kendimizi kandırmayalım dedi. Bizim seviyemizi görün dediler. Gelin görün ki bugünkü gazetelere de baktığımız vakit kendimizi kandırmaya devam ettiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. “Milli takım yetersizliği” altında “kötü teknik direktör performansı” yok ediliyor. Öyle bir algı manipülasyonu ki maalesef artık tartışmalar gerçeklik tabanındn kaymış durumda. Oyuncu formsuzlukları bahane edilerek “oyun olarak geride kalmışlığımız” hasır altı ediliyor.  Gerçete var olan başarısızlığın ana unsuru görmezden geliniyor. Devşirmelere ihtiyaç duyulmasına kadar gitti iş..  Bütün suç oyuncu kalitesi olarak görüldüğü için.. O konu en azından Çek ve İzlanda gibi takımları yenmek için gündeme getirilmez. Daha büyük hedefler için düşünülmelidir.

Elbette Brezilya ayarında değiliz ama gündem bu mu gerçekten? Bizim İzlanda’yı ya da evimizde Çek Cumhuriyetine karşı üst üste iki mağlubiyet almamızın nedeni Brezilya ayarında olmayışımız mı?  En iyi dönemimizde bile iki kere üst üste yenildiğimiz takım. Mevzu bahis konu Brezilya ile aramızdaki fark olmadı hiçbir zaman. Bu ülkede aklı başında hiçbir futbolsever de Türkiye’den Brezilya’yı yenmesini beklemedi. Son dönem var olan sorun da hiçbir zaman Brezilya’yı yenecek kadar güçlü bir kadronun mevcudiyeti de olmadı. Peki Çek Cumhuriyeti ve İzlanda’nın farkı nedir bizden? Oyuncu kalitesi derseniz gülerler adama..

İzlanda ve Çek Cumhuriyeti “Teknik direktör “ takımlarıdır

Üst üste içeride ve dışarıda yenildiğimiz İzlanda’nın  “teknik direktör takımları” olduğunun altını çizmek gerekir. Bu ülkeler “Altın Jenerasyonunu” (kısmen İzlanda için söylenebilir belki) yakaladı analizi  çok doğru olmaz.  İzlanda’nın “Altın jenarasyonunu” yakalamış hali dahi Türkiye’nin oyuncu kalitesinin  gerisindedir. Sigurddson ve Sigthorsson’u çıkardığınız vakit en yüksek market değeri 3 milyon oluyor geride kalan oyuncuların en değerlisinin.. İzlanda bir yıldızlar topluluğu değil “doğru oyun ve taktik” ile başarı kazanmış “kolej takımı” hüviyetindedir.  Türkiye İzlanda’ya karşı “taktiksel içerik” konusunda yenik düşmüş ve oyuncu gücüne değil teknik direktörüne yenilmiştir.

Vicrotia Plsen ile inanılmazları başarmış Pavel Vrba başarısıdır Çek Cumhuriyeti’nin ayrıntısı. Kimdir Çeklerin en değerli oyuncusu? Artık yedeğe çekilmiş kaleci Peter Cech. Sonrasında bize golü atan ve Beşiktaş’ta sezon başından bu yana yedek kalmış Sivok ikinci en değerli oyuncusu. Biz neyi tartışıyoruz böyle? 

Letonya’ya hiç değinmiyorum. Şu üç maçın sonrasında Türkiye’nin altyapı ve oyuncu kalitesi konusunda tartışma yaşamasının tek nedeni  gerçek suçlunun Fatih Terim başarısızlığı olduğunu kabul etmekte yaşadığımız sıkıntı. Hak vermek gerekir, daha dün iki kez üst üste şampiyon olup ŞL'nde başarı kazanan hocaya "kötü performans" sergiliyorsun demek zor ama gerçek de maalesef budur.

Fatih Terim performansı tartışılır mı?

Terim Türkiye Futbolu söz konusu olduğunda bu memlekette en  büyük katkıyı vermiş önemli bir futbol adamı. Yalnız tarih efsane statüsüne ulaşmış başarılı teknik adamların  kendisini yenilemedikleri ya da yeteri kadar konsantre olamadıkları takdirde ağır başarısızlıklar aldığını  gösteren örneklerle dolu. Orta sıra takım olan Wolfsburg’u şampiyon yapan, iki yıl üst üste Bayern Münih ile duble yapıp tarihe geçen Magath’ı bugün Bundesliga’da hiçbir kulüp istemiyor, Daum dün üç büyüklerin peşinden koştuğu bugün ise Bursaspor'un bile istemediği bir adam.  Keza 4 yıl üst üste şampiyon olan Fatih Terim’in başarılı geçen İtalya macerasının hemen ardından Galatasaray’a ikinci gelişinde yaşattıkları da ortadadır.

Milli Takım Futbol Direktörlüğü

Bir yandan Türkiye’de futbolun gelişmesi için nice atılımın peşinde koşan Terim aynı zamanda takımı yönetmekle meşgul. Kafası bu kadar dolu adamın hata yapması kaçınılmaz değil mi? Hakan-Töre-Ömer olayında en büyük sorumlu Terim’in bu konuya yeteri kadar önem göstermemesidir. Gerek İzlanda-Çek Cumhuriyeti başarısızlıkları gerekse de milli takımın en formda oyuncularını(Hakan Çalhanoğlu)  kaybederek daha da güçsüzleştiren Fatih Terim başarısızlığıdır bugün tartışılması gereken.

Yanlış tartışma


Bugünün konusu altyapı ya da üst yapı değil. Senin ülkenin iki büyük takımında düne kadar “yedek” bekleyen iki stoper ile sana karşı galip gelmiş takımların “kadro gücünden” bahsetmek doğru değil. Fatih Terim “yetkin” bir adamdır. Başarı potansiyeline sahiptir ama belki başarısızlığa götürecek daha başka etkenler vardır? Bugün masaya yatırılması gereken konu bu olması gerekmiyor mu? Türkiye iki maçta da “teknik” mağlubiyetler almıştır. Oyuncu performansları söz konusu olduğunda milli takım oyuncu havuzu düşünülürse en azından bu takımlar için en fazla “yanlış seçim” ya da “yanlış kadro kurulmuş” diyebiliriz ama oynatma zorunluluğumuz olan Arda dışında bir oyuncu bulunmamaktadır. O bile “bence” tartışılır.. Altyapı ve oyuncu kalitesi formda bir Almanya ya da Brezilya karşısında mağlubiyetler alıyorsa.. Belçika’yı neden yenemiyorsak ancak masaya yatırılmalıdır. Çek Cumhuriyeti ya da İzlanda gibi ilk 11’inde bir ya da iki yıldız oyuncu bulunduran ortalama kadro gücüne sahip ülkeleri taktiksel açıdan yenik düşüp yenemiyor ve tarihin gördüğü en kötü takımlarından birisi olan Letonya’ya karşı puan kaybediliyorsa burada sorun “seviyemiz” değil var olan oyunculara doğru taktik ve içerikle sahaya sürmeyen teknik direktör Fatih Terim’dir. Gerçek maalesef budur. 

Bence bugün Kazakistan'ı farklı mağlup edecek Türkiye. Sorunlardan en azından "konsantrasyon" kısmı giderilmiş ve düne kadar çok eleştirilen bu milli takım bugün başarılı sonuç alacaktır.