30 Ekim 2008

10'lar.!

10.Hafta Bundesliga



10.Haftayi birazdan ele aliriz ama su onbire bakarsak eger..

Rost, Stuttgart karsisinda bence Gomez'in sutunu muthesem bir sekilde cikararak su listeye girmistir.. Keza Adler de Bremen karsisinda cok hos kurtarislarda yine basrolü oynamistir.. Bordon Schalke'yi öne gecirir iken Bundesligada 25.golüne imzasini atiyordu. Pander disiplinsizlik yapmasa daha cok onun kafasina orta kesecektir ama iste.. Rapci adamdan korkacaksin abicim saha icerisinde. Ze Roberto basindan sonuna bu sezon muhtesem oynuyor.. Hem kesici rolüne sahip olup ayni zamanda bu kadar teknik orta saha cok az vardir bu futbol dünyasina.. Sene sonu Bayerni birakacagini aciklasa da simdiden bir yil daha kalmasi icin calismalar baslamis durumda.. Vidal'in en fazla bir senesi daha var Leverkusen'de. Anlamadim ki defansif orta saha mi sag kanat mi yoksa 10 numara mi oynuyor, her sey mümkün.. Ilk alindigi zaman da belirtmistik muthesem bir oyuncu.. Eduardo beklenilen cikisini yavas yavas gösteriyor, pek dikkat edilmiyor lakin o kadronun en pahali ve Obasi ile beraber en yetenekli futbolcusudur minik oyun kurucu.. Kringe iyi oynasa ve hatta Köln karsisina bir topu direkten dönmesine ragmen galibiyet golünü atti.. Ben bu cikisi yine cok önceden bekliyordum o takimda gelecek vaad eden en önemli oyuncudur derken yas da 26 oldu.. Misimovic bir gol bir asist ve cekilen sutlarin yarisini bizzat onun ayagindan cikmistir kaleye.. Ibisevic ise yüzde 93'lük pas ortalamasi ile oynadi ki muhtesem bir oran.. Hani birakin golleri, asistleri filan..

Klose tam anlamiyla dibe dogru sürüklenirken ve milli takimdaki yeri de tartisilirken Löw onu ilkonbire koydu sebebi de suydu: Hafta ici antrenmanlarda en caliskan, en cok isteyen oydu, takima onu ben koymadim, kendisi kendisini yerlestirdi.. Bu yüzden bu cikisini bekliyordum ben.. Milli takimda attigi üc golden sonra hem kendi takiminda hem milli takimda muhtesem oynamaya basladi yine.. Bunu "calisarak" basarmistir.. Bir gol atti ve ayni zamanda kendisine gol pasini veren Ribery'e ayni sekilde takimin galibiyet golünü attirmistir ki cok formda.. Keza Kuranyi tüm bu tartismalarin arifesinde cikisa gecti.. Bu arada Halil ile de cok iyi anlastigini belirtmeliyim.. Attigi golün pasini verdi ve pek cok organizasyonda ikili uyum oldukca iyiydi..

BREMEN - LEVERKUSEN 0:2
WOLFSBURG - M’GLADBACH 3:0
KARLSRUHE - SCHALKE 0:3
BIELEFELD - COTTBUS 1:1
HAMBURG - STUTTGART 2:0
FRANKFURT - BAYERN 1:2
HERTHA - HANNOVER 3:0
BOCHUM - HOFFENHEIM 1:3
KöLN - DORTMUND 0:1

MAclari zar zor seyrettim zira Grip denilen illetle mücadele ediyorum. Leverkusen ve Hoffenheim. Iki genc takim ikisi de zirvede.. Renato Augusto forma gelmis, oyun kurucu karakterine kavusmus ve aslinda ilkonbirin icerisinde yer almaliydi cok iyi oynatti takimi. Mesut Özil aslinda iyiydi ama final paslarindaki basarisizlik her seyi tersine cevirebiliyor.. Bremende sorun gittikce büyüyor, düsme potasindaki takimlardan dahi daha fazla gol yemislik cok da hafifsenecek bir durum degil.. Diegosuzluk da baska bir sorun elbette.. Aslinda bu mac dahi Frings tartismasina nokta koymak icin yeterli zira Leverkusen'in Rolfes'i her ikili mücadelede galip gelmis, Bremeni etkisizlestiren en önemli isim olmustur, simdi bu adamin milli takimda oynamasi gerekir iken bilmem kac mac oynadi diye Frings'in inatla ilkonbirde oynamasi yeterince tuhaf degil mi ?

Bunun disindaki bütün maclar beklenildigi gibi sona erdi. Sadece Cottbus beni sasirtti zira az kalsin yenecekti Bielefeld'i. 1-0 öne geciren Rangelov salak bir sekilde mactan atilmasaydi belki o maci alabilir,günün sürprizini de gerceklestirebilirdi. Dortmund yenecekti zira Klopp inanilmaz bir sekilde tartisiliyor ,üzerindeki baski cok fazla. Köln uzun zamandir iyi sonuclar aliyor ve o rahatligin karsisinda bu baski oldugu vakit kimin iyi top oynadigina bakilmaksizin skor belli olur..

21 Kasim 1973


1973 yilinin Kasim ayi.. Silide oldukca zor dönemler.. Pinochet'in secilmis lider Salvador Allende yönetimine karsi darbe yaptigi zamanlar.. Sili'nin sokaklari kan ile boyanmaya baslamistir.. Tam bu darbeden bir kac hafta sonra Sili 1974 Dünya Kupasi baraj maci icin Sovyetler Birligi ile rövans macina cikacak.. Ilk Mac golsüz berabere kalmis ve Sili takimi cok önemli bir avantaja sahip..

Bu macin bir gün öncesinin aksaminda, yani 20 kasim 1973 tarihinde Sovyetler Birligi takiminin sahaya cikmayacagini ögreniyoruz diyor sili teknik adami Ruti Gutendorf.. Birakin maca cikilmamasini Rusya takimi maca bir gün kala henüz Siliye ayak dahi basmamistir, darbeyi protesto etme amaci ile evinde kalirlar, maca da 24 saatten az bir zaman dilimi vardir.. Sili teknik adami bu karari cok da anlamsiz bulmuyor zira gözünün önünde Pinochet baskisina karsi duran pek cok insan maci oynayacaklari stadin icerisinde cesitli iskencelerden gecirilmis veyahut öldürülmüstür ama o zaman yine de baska baska düsüncelerde olanlar da vardi.. Ne Sili ne de FIFA macin yerinin degistirilmesi konusunda hicbir adim atmamisti ve mac oynanmasi gerekiyordu..

Mac günü gelip cattiginda durum oldukca karisik görünüyordu. Silinin baskenti Santiago'nun 100 bin kapasiteli Estadio Nacional stadinda sadece askerlerden olusan 15 bin kisilik bir seyirci grubu.. Bunun disinda onlari koruyan askerler ve sahada sadece tek bir takimin oyunculari, hakem ve ne kalede ne de sahada rakip takim adina tek bir oyuncu dahi yok..



Ruslar'in hakli ve kanli nedenleri vardir maca cikmamak icin. Eylül ayinin basindan 7 kasima kadar olan sürecte stadin icerisinde binlerce insana iskence edilir ve bir o kadarisi da öldürülür.. Hükmen yenik duruma düsmeyi tercih ederler ve o sahada futbol oynamayi redderler.. 7 kasim iskencelerin ve ölümlerin gerceklestigi son tarihtir, akabinde stat boyanir, maca hazirlanir.. Velakin basta da belirttigimiz gibi ruslar maca cikmayi redderler.. Keza Silinin Süper Stari Carlos Caszely'de ayni sekilde maca cikmayi reddenler arasindadir.. Caszely ayni zamanda dünya kupasinda ilk kirmizi karti gören oyuncu olarak tarihe de gececektir.. Baska acidan ona kirmizi karti gösteren hakem Dogan Babacan'dir.

Böyle bir mac aslinda unutulmaz.. mümkündür ki Silili pek cok taraftar da görmek isterdi velakin o dönem maca sivillerin gitmesi de yasaklandigindan sadece 15 bin asker ile sinirli kaldi bu unutulmasi imkansiz olan mac..

Sili teknik adami aslinda maci oynamak istemiyordu ama Avusturyali hakem Erich Linemayr bu macin baslamasi gerektigini belirterek elbette kura atisi olmadan maci baslatan düdügünü caldi.. Silili forvetler Carlos Reinoso, Julio Crisosto ve Kaptan Francisco "Chamaco" Valdes kendi aralarinda topu biraz cevirdikten sonra en son olarak Kaptanlarinin dokunusu ile bir sifir öne geciyordu.. Ve belki de dünya tarihinde en kisa süren mac olarak tarihe geciyordu zira oyunu baslatacak olan oyuncu yoksunlugu nedeniyle mac sona eriyordu..

Mania Goals.!



15.Numarada Mike Hanke var.. Oldukca güzel. Ben hep kalecilerin penalti kullandigi zaman olasi yerine gec gitme tehlikesinden korkardim, haksiz da degilmisim. Cok önceleri bunu blogda göstermistim zaten..

14 ve 10 oldukca güzel.. Bizler 7 numarada varolan Rummenige'nin o golünden sonra sari kart gördügü masaliyla buyuduk hep.. Hala da bilmiyorum dogru mu yanlis mi.. 6 numarada varolan gol ilginctir kendi kalesine atmasina ragmen Helmut Winkhöfer'in attigi gol ayin golü secilmistir.. 5 Numara ise daha önceden yine bu blogda gösterime sunulmustu. Hemen herkes efsane kaleci Piplica'nin üzerine gelen topu neden tutmadigini ve o anda ne düsündügünü merak ediyor, bugün bile bilimin cevap bulamadigi sorulardan birisidir bu..2.numara Süper 1 numara da tanidik biraz.. Buyrun.!

29 Ekim 2008

Franz Beckenbauer.!



Beckenbauer "Hairmatic2000" reklami ile mesgul iken.. Tarih 1977. O gün bugündür reklamlarin bir numarali adami olmustur. Corba reklamindan telefonlara, biraya kadar genis bir yelpazesi vardir bu konuda. Futboldan cok reklamdan kazanmistir desek yeridir..

Yurt disinda Yasamak #2



" fotoğrafı çekilen nesne geri kalan herşeyin yok olmasının izidir sadece. neredeyse kusursuz bir cinayet"

Jean Baudrillard


Insan yurdun disina dogru yol aldigi vakit tuhaflasir. Bir kopus gerceklesir. Insani bicimlendiren, insani o sekilde olduran, borgesi borges yapan, x'in x olmasini saglayan sahip oldugu toplumsal kosullaridir. Cevredir.. Yandaki bakkal ile kurdugu iliskidir.. Berber ile yaptigi geyik, dolmusa binerken ettigi kavga, sokakta ettigi küfürdür.. Hepsinin sonucunda olusan bir kimlik söz konusu ve o merak edilen yurdun disinda bu varolandan ayrilisin hüznü her daim yaninizdadir.. Nasil bir insan olmanizdan öte bulundugunuz cevre icerisinde nasil algilandiginiz da ayni sekilde önemlidir. Göründügünüz gibi oldugunuz ya da oldugunuz gibi görünmenize ragmensiz oldugunuzdan/göründügünüzden cok baska algilanirsiniz.. degisimin oranini cok buyuktür ve artik yavas yavas bambaska bir insana dogru evrilirsiniz.. insanin kendisine yabancilasmasi da bu sekilde basliyor.. Yahu bir borges vardi Ankarada iken, iyi cocuktu diye kendi üzerinizde bir baskasiymis gibi cümleler kurmaya baslarsiniz.. Zira artik

..baska bir insan varolmustur. Iki baska insan, iki baska kimlik, iki baska yasam.. Geride biraktiginiz insana o kadar uzak kalirsiniz ki bir baskasi olarak ona bakip yer yer aglarsiniz özleminizden ve en kötüsü de yavas yavas bellekte de yer etmemeye baslar, eskisi kadar tanimaz insan.. degisimin sancisini kaldiramaz bünye.. Kaybolusun, yitisin tinisi gezer yeni kimliginizde.. Belki daha iyi bir insana dogru evrilirsiniz ama bu yine de aci gercegi degistirmez. Gecmise bakar iken özlem duyar her bünye. O günler kötü de olsa yasanmis olanin tadi damaginizdadir hala.. bir daha yasanamayacaginin bilinci de kalbinizi sikistirir, bir daha olamayacaginin farkindaligidir aslinda bu resimlerdeki ya da gecmise bakistaki hüzün.. O Resimler aslinda gercek degildir gercegin bir parcasidir sadece fakat artik gecmis, gercek ve her sey o tek bir karegillerden olusmaya baslar.

Velhasil yurdun disinda iken gecmis yavas yavas silinir bellekten.. Sadece resimler kalir sürekli sizi kendisine ceken.. O ülkede o kosullarda yasanilan onca olumsuz durum unutulmustur.. Akilda kalan güzel bir kare ve onun disinda varlan her sey ile beraber kimliginiz de kusursuz bir cinayete kurban gitmistir. Kacarak buraya dogru kostugunuzu unutur, sanki sizi buraya birisi zimbalamis gibi can cekisirsiniz.. Oysa ne güzeldi o günler degil mi ?

Degildi. Güzel degildi ama yine de ..

Hep soruyorsunuz ama cevabim aynidir sadece anlatis sekli degisecektir. Yirmili yaslardan sonra insan bulundugu yeri terketmesin. Yirmi küsur yil boyunca elde ettiginiz aliskanliklariniz oldukca fazladir. Kavafis'in siirini düsünün, yasamda bir seyleri degistirmek isteyen insanin yapmasi gereken yasama bakisini degistirmesidir, memleketini degil. (bence)

7 Kasim 1978



Johann Cruyff'u izlemesek de hemen herkes gibi biliyoruz.. O bir efsane.. Hikaye söyledir: Tarih 7 kasim 1978. Cruyff futbola veda edecektir ve Jubile maci icin Bayern Munih klubu davet edilir.. Beckenbauer daha yeni Amerikaya dogru yol almistir ve sazi eline alan artik Breitner'dir.

Efendim Bayern klubu geliyor velakin kimse karsilamiyor havaalaninda.. Ikinci sinif bir hotele yerlestiriliyorlar.. Akabinde "nazi domuzlari" tezahürati esliginde stada yollaniyorlar.. Her yerde hakaret ve hatta tükürüklerle rahatsizlik ve haliyle deliriyor.. Biz gelmesek dahi olurduya kadar gelen bir saygisizlik söz konusu olmus.. Kötü tezahüratlar, tükürüklü vedalar.. Derken deliriyor almanlar.

Breitner, Sepp Maier, Gerd Müller ve Branko Oblak kendi aralarinda konusup saglam bir cevap vermek üzere anlasiyorlar.. Normal sartlar altinda bir jubile maci kac kac biter ? En az ücünün Cruyff'un attigi 5-5, 6-6 gibi sonuc olagan degil mi ? Macta Cruyff'a adam markaji veriliyor ve 3 tane Müller, 3 tane Rummenige ve 2 tane Breitner'dan olmak üzere macin sonucu su sekilde sona eriyor:

Ajax: 0 Bayern Münih: 8.

8-0 yeniyor Bayern.. Gerci Cruyff futbola bir daha dönüyor filan ama skor fiyasko.. Gecenlerde bu 8-0 üzerine Rummenige bir daha özür diliyor ama Hollanda basini affetmiyor hic. En azindan Hollanda-Almanya iliskilerinde pek bir degisim olmuyor zira bildim bileli bu iki devlet birbirlerine düsman.. Ingilizler bir, Hollandalilar iki. Almanlarin ezeli rakabeti.. hicbir daim iyi olmadigi icin bu gibi tuhafliklar da etkilemiyor bu güzel iliskiyi..

Velhasil idolü oldugu oyuncuyu izlemeye gelen seyircinin markaja alinmis bir sekilde 90 dakika gecirmesi bir yana 8 farkli maglubiyeti uzun süre hafizalardan silemedigi kesindir.. unutulur mu böyle bir skor ?

28 Ekim 2008

Amr Zaki.!



Dünyanin en güclü ligi olarak gösterilen Premiere Lig'de Wigan Athletic formasiyla 9 macta 7 gol atan bir adam Amr Zaki. Yas 25. Aslinda önce Lokomotif Moskova'nin yolunu tuttu. Hakan Sükür gibi memleket özlemi ve elbetteki soguklardan dolayi bir maca bile cikmadan geri döndü Misir'in Zamalek takimina.. Misir ile hem 2006'da ve ayni zamanda 2008'de Afrika Kupasini kaldirdi. Simdi ingilterede ve fakat kiralik.. Wigan teknik adami Steve Bruce tüm bu övgüler karsisinda sert bir sekilde duruyor ve onu almamiz icin henüz yeterli performansi göstermedi gibi tuhaf cikislarda bulunuyor.. Özellikle sogugun artmasi sonucunda nasil bir performans gösterecegi merak konusu.. Bu kafayla rusyanin yolunu tutmasi da ayri bir sorun elbette..

Bir de Ehliyeti yok. Sol trafige alisamamis durumda ve ehliyet kursunu birakmak durumunda kaliyor.. integrasyon konusunda sorunlu gibi.)

Futbol bu.. Rusya liginde bir bucuk sezonda tek mac cikaramayan adam Premiere Ligde cosmus durumda ve fiyatini nerden baksan ikiye katladi. 9 milyon Euro'dan bahsediyor ve Wigan teknik adami yine bu fiyati pahali buluyor.. Oysa orasi Premiere Lig. Paranin carcur edildigi yer.. yaklasik 8 milyon euro Boateng'e bonservis ödeyip reserve takimina onu gönderen kluplerin oldugu yerdir, böyle bir adam icin nedir ki 9 Milyon ?

Milli macta ciktigi 48 macta 27 gol atarak FIFA istatislerinde bir numaraya oturmus durumda. Iki tane Afrika Kupasinin arka arkaya Misir'in almasinda payi cok büyük.. Liverpool'a attigi gol de muhtesem.. 9 milyon da cok az 25 yasindaki bu yetenek icin o lig Premiere Lig oldugu vakit.. Yakin zamanda tottenham abimiz veriverir bi yimi milyon..

Bir zamanlar Maradona.!



1989/90 sezonu kisi.. O dönemki hatunu da Claudia Villafane..

Hoffenheim Gercegi.!



Aslinda ben bu konuyu gecen sene subat-mart aylarinda Four Four Two icin kaleme almistim. Almanya'ya özel yazi istendigi vakit en ilginc konularin basinda geliyordu ama iste Avrupa Sampiyonasi oldugundan dolayi yazinin bir yarisi makaslanmak durumunda kaldi ve sadece Avrupa Sampiyonasi kadrosu analizi yer aldi dergide.. Veyahut ya da yüksek ihtimal cok da güzel olmadi o kismi. Velhasil ben yine de Nisan ayinda henüz ikinci ligde iken blogda kucuk bir analizini postlamistm. Orda ve her yerde üzerinde inatla durdugum nokta Hoffenheim gibi üc bin kisilik köy takiminin yükselisinde "aklin" paradan daha fazla rol oynamasiydi.. Hopp elbette oldukca zengin ve parasini her bakimdan bu takima yatiran insan evladidir ama iste Abramovic ya da Al Fayid degildir.. Farklari sudur:

Amromovicgiller klubun hisselerini satin almis, klup hakkinda tek basina söz sahibi konumdalar. Hopp vakif kurup para akitiyor..

Abramovic pahali transferler ile gündeme gelip aslinda futboldan ziyade kendi kisisel zevkini tatmin eden zengin bir abi. Hopp bir iki yil degil 18 yildir bu klube yatirim yapiyor ve kendi oynadigi takimin basarisi icin elinden geleni yapiyor.

Abramovicgiller hali hazirda futbol acisindan Avrupada ismi olan bir klup ile hasir nesir iken ve sadece o bölgenin futbol klubune transfer adina para veriyor. Hopp hicbir yerde esamesi okunmayan bir köy klubunu abuk subuk transferler ile degil stadindan tesislesmesine kadar her bölümünde aktif rol alan güzel bir "spor" adamidir. Spor adamidir zira sadece Stad yapip futbolcu transfer etmiyor golf sahalari yapiyor, diger spor alanlarinin tesislerine para veriyor velhasil Hoffenheim spor sehri olacaktir felsefesi ile hareket ediyor..

Abramovic ya da x zengin adami görmemisin parasi olmus misali her yildiz futbolcuya saldiriyor.. Hopp görünürde olan hicbir yildiz futbolcu ile temasa gecmemistir. inatla ve israrla gelecegi olan 24 yas alti futbolculara yatirim yaparak her bakimdan risk aliyor, futbol bilgisini de isin icine katiyor. Salihovic'i suraya buraya kiralaniyordu, degeri yoktu. Ibisevic'i henüz Bölgesel ligde iken Aachen'dan cekip aldi.. Demba ba 3, Obasi 5 milyon eurodur topu topu..

Abramovic ve x giller, basariyi satin alir iken Hopp basariyi kendisi gerceklestiriyor..

Abramovic her sezon basi Sampiyonlar Ligini alacagiz parolasiyla yola cikip yari final veya finalde evinin yolunu tutar iken Hopp "ikinci ligde daha cikamayiz bir kac yila ihtiyacimiz var" derken birinci lige cikar, burada kalmak ilk hedefimiz dedigi anda da Bundesliga Lideri olarak son 11 yilin en basarili yukari cikan takimi oluverir.. Ragnick bölgesel ligden beri takimin basindadir.. Hedefi her daim basardiginin altinda kalmistir.

Velhasil bizim icin asla sürpriz degil. Bugün üc bes milyon yerine 10-20-30 da verebilir, basariyi satin alma girisiminde de bulunabilirdi ama onlarin hedefi kendi yetistirdikleri bir genci milli takima göndermek, Hoffenheim'a futbol kültürünü asilamak..

Eskiden 3-5-1 milyonluk adamlardi simdi Demba ba,ingiltere Premiere Ligden ciddi teklifler alan ibisevic, bana göre o takimin en önemli yetenegi Obasi ve henüz kendisini daha göstermemis Carlos Eduardo ile beraber yüz milyonun üzerine cikmistir ve bunu Hopp satin almamis,yaratmistir.. Gönlüm onlarladir, gönülden bir destek..

Hakem Hatalari: Bundesliga.!!



Bu hafta ligleri seyredemedim ama hakem hatalari ve her macin özetine bir sekilde kavustum. Baska acidan hatalardan bahsedilince benim aklima bir tanesi geliyor ki gülsem mi aglasam mi bilemiyorum.. Hem yapilan hata cok ilginc baska acidan hata sonrasi alinan karar bize göre yine oldukca "ilginc". En sonunda da bu hatanin nasil bir dönüsümü oldugu üzerine iki kelam ederiz.. ama önce o mac.

Sene 1994. Bir Bayern derbisidir bu. 23 Nisan 1994 günü Bayern Münih ile Nürnberg karsi karsiya.. Hani Helmer'in Helmer oldugu zaman dilimi. Mac 2-1 Bayern'in üstünlügü ile sona erer velakin öyle bir gol atilmistir ki böyle bir hata sanirim elli yilda bir olur.. Gol ve görüntü asagidadir.. Kalenin icine girilmeyen sut nasil gol karari ile sonuclanabilir ki diyorsaniz izleyin..



Nürnberg o yil düsmemek icin cirpiniyor.. baska acidan macin tekrarini istiyor fedarasyondan.. Zira verilen golün bir benzeri daha olamaz. Mac tekrar ediliyor.! 5 Mayis aksami Olimpiyat Stadinda bir kez daha oynaniyor bu anlamsiz gol karari nedeniyle.. Fantom gol olarak tarihe gecer iken baska acidan macin tekrarlanmasi da ayni sekilde oldukca ilginc zira O ana kadar aldigi sonuclar itibari ile averaj ile ligde kalmayi basaran Nürnberg macin tekrarinda Mehmet Scholl'un iki, Labadia'nin iki ve bir de Hamann'dan olmak üzere 5 gol yiyor rakibinden.. Iste bu sonuc nedeniyle de kötü averajdan dolayi Ligden düsüyor FC Nürnberg.. Güler misin aglar misin ? Mac tekrarlanmasa ligde kalacak idi..

Ama iste bu Nürnberg, her bakimdan gariplikler ile dolu sehrin takimidir..

"Ben Buradayim.."


Yildiz Ecevit’in harikulade Oguz Atay analizi.. Eger ki Oguz Atay’i okumus, sevmis ve onun yasamini, eserlerinin iceriginin gercek yasamda nereye tekabül ettigini merak ediyorsaniz mutlaka ve mutlaka edinmeniz gereken muhtesem bir kitap.

Bir akademisyen titizligi icerisinde Oguz Atay’in otobiyaografisini yazmaya girisen Sevgili Yildiz Ecevit’in karsisina cikan türlü zorluklar onu yildirmamis ve bizzat aslinda Oguz Atayin varolan eserlerinden yola cikarak yasamini mercek altina almis ve tek kelimeyle muhtesem bir analiz olmus..

Oguz Atay’in Galatasarayli oldugunu ogreniyoruz, Atletizme müthis meraki ve Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlarin her satirinin kendi yasaminin bir yansimasi oldugunu ve daha her sey..

Aslinda hem Tutunamayanlar’i ve ayni zamanda Tehlikeli Oyunlar’i ithaf ettigi sevgili Sevin Seydi‘nin görüslerini de merak etmistim. Ama bu zorlu iste Sevin hanim Atay’in anisina saygisizlik olacagini belirtmis ve her türlü yardimi esirgemesinin yani sira ayni zamanda bu isten onu caydirmaya dahi calismis. Bu konuda elestiremiyoruz belki ama baska acidan merak etmiyor da degildik..

Her bakimdan doyurucu ve bütün sorulari yanitlayan bir eserdir meraklilarina.

inatla ve israrla önce "Tutunamayanlar", akabinde "Tehlikeli Oyunlar"'i tavsiye ediyorum. ve hepsinin sonunda bu kitap muhtesem bir sekilde bütünlestirici etkisi ile tüm parcalari yerine oturtacaktir...

Ballack'in Özürü.!



Ballack beklenildigi gibi özür diledi. Almanya Milli takim teknik direktörünü basin yoluyla elestirdigi icin üzgün oldugunu ve bunun bir hata oldugunu belirtti. Daha cok secilen yolun yanlisligi üzerinde durdu, elestiri noktasinda haksiz ya da hakliligi üzerine dur(ul)madi. Baska acidan elbette bu kimseyi tatmin etmedi. Taktik olarak bu bekleniyordu zaten..

Ballack acik ve secik olarak güc savasina girdi. Bierhoff kavgasi sonrasi üzerine gidilemedi zira takimda etkinligi oldukca fazlaydi. Ballack hissetti ki o takimdaki en yakin arkadasi Frings yavas yavas kopariliyor, teknik adam eskisi gibi degil kendisine karsi ve iyi durumdayken -bir gol atmisti ve iyi futbol oynadi iki macta da- bunu kullandi. Löw ise sasirdi baska acidan aslinda "caresiz" kaldi.. Simdi Kuranyi'yi daha yeni kovmus, kadroya almadigi icin Frings küsmüs gelmicem diyor bir de üzerine Ballack'i gönderse isler pek iyi gitmeyecek..

Yine diger bir aci söyle: Hemen herkes Kuranyi'nin yaptiginin hata oldugu konusunda birlesirken ayni zamanda bu elestiren kesim "anlasilabilir bir reaksiyon" olarak nitelendirdi devre arasi takimi terketmesini.. Onu taniyanlar Hakan Sükür misali duygusal kararlar verdigini bilir.. Ne var ki ceza geri alinmadi, yaptiginin bedelini ödedi Kuranyi.

Ballack ise Kuranyiden bana ve herkese göre daha kötü bir "suc" islemistir. Velakin hemen herkes tüm bu sert elestirilerin ardindan "ballacksiz bir takim su an itibariyle mümkün degil" diye ekliyiveriyor.. Toplayalim:

Kuranyi yedek klubesinde dahi olmadigi icin, Frings yedek klububesinde oldugu icin Ballack hepsinin disinda gücünü göstermek adina milli takima savas acmis durumda. Vazgecilen sadece Kuranyi oldu..

Kuranyi, 2006'da cok da fena olmayan performansina ragmen hicbir sekilde performans göstermeyen 32 yasindaki Neuville'e tercih edildi. Akabinde dünkü Helmes geldi o klubedeki yerini de aldi, bir tepki verdi. Ve inanin bana anlasilabilir ve affedilmesi gereken sadece Kuranyi'nin yaptigidir. Frings gelmis 32 yasina sürekli ilkonbir istiyor.. Defansif orta saha olarak oynadigi takim tüm zamanlarin rekorunu kiracak sekilde 8 macta yirmi gol yemis hala ilkonbir diyor.. Ballack, Frings gibiler tolere edilmelidir gibi abuk subuk bir cikis yapti. Aslinda her ikisine biden kapiyi gösterebilecek iken Kuranyi hatasi nedeniyle zor durumda kaldi Löw. Kuranyiyi affetseydi -olmasi gereken buydu- Ballack'i hali hazirda bierhoff döneminden kalma kizginligin da getirisiyle kapi disari ederdi. Zira Almanya Ballack'siz 14 mac yapmis ve bunun 12sini galip gelmis..

Kac kere milli oldun, gücün, kariyerin nedir ? Ona göre her seyi yapabilirsin..Bierhoff "Yahu gardas burada universite egitimi alabilecek konumda insanlar var, bagirip cagirma artik o moda bitti" derken hakli olarak iyi bir performans gösteren ballack gol sonrasi yaptigi sus isareti ile hem onu hem de herkesi susturabiliyordu ve daha buyuk hedeflere dogru yelken acti..

Bizde durum nasildi.? Hakan Sükür milli takima alinmadiginda sesi ne kadar cikti ? Ballack gibi gazetelere demec verip siki bir elestiriden gecirdi mi ? Basin bu konuyla cok fazla oynadi ve Ersun Yanal'in basarisizliginin yanina tuz biber olup kovulmasini sagladi ve fakat inanin bana disarida da durum cok farkli degil..