13 Mayıs 2008

Immer Motivator.!



Türkiyenin futbol gündemi bugünlerde "Motivasyon" üzerine kurulu.. Motivasyonu olusturan temel etkenlerin edebiyati da ayni sekilde elestiri konusu olarak yazarlarin gündeminde. Bu konu ile ilgili analiz sayisi oldukca fazla. Hagi-Alex farkinin temel noktasi olarak bir zaman önce oyuncunun veriminden ziyade sahadaki diger oyunculari motive etmesi, Kucuk Hakan,Emre gibi futbolculara bire bir etkisinden, takimin toplamda olusan havasina katkilariyla Hagi'nin bir baska oldugunu dile getiriyorduk..

Ayni sekilde cok elestirdigim Roberto Carlos transferinin "yanilma payim" olan motive edici etkisinden de bahsedebiliriz. Inancim odur ki Roberto Carlos, Hasan Sas'in on beste biri kadar eklemlenebilseydi takima, sadece ve sadece kenardan takimi izleyip sevincine,üzüntüsüne ortak olabilseydi kesinlikle pek cok futbolcu cok daha baska mücadele edecekti saha icerisinde.. Roberto Carlos, yilda 4.2 milyon euroluk futbol oynamadi ama ondan da fazla "motive edici" etkisi oldu bu yil Fenerbahce'ye.. Daha fazlasi da 35'inde geldigi klube biraz fazla olurdu.. Onlarla beraber gercekten sevinip üzülmesi gibi.

Tuncay Sanli, futboluyla degil motive edici etkisiyle Fenerbahcede aranir adam oldu.

Tüm bunlar bizim ülkemize has bir gelisim midir ?

Oliver Kahn, futbolu birakiyor. Suraya kariyerinde elde ettigi en iyi futbolcu ve en iyi kaleci ödüllerini yazsam, sampiyonluklarindan girip kitalararasi/sampiyonlar ligi sampiyonluklarina kadar önünüze koysak, Dünya Kupasinda en iyi oyuncu olan "Kaleci" olmasindan kupalarina kadar.. "oha" dersiniz.. Göründügünden de büyük bir kalecidir ve hemen hepsinin de icinde bulundugu oldukca uzun bir Kahn yazisi yazilirken Bundesliga Resmi Dergisinde, basligi da su sekildedir. "immer Motivator"(Her zaman motive eden). Effenberg gibi Kahn da takim ici liderligi, motive edici etkisi/kazanma hirsi ile gönüllerde taht kurmus, öyle olmus ki kazandigi tüm basarilarinin siralandigi bir yazinin da özeti/basligi bu olmustur. Motivator.. Kazanma hirsi ve ayni zamanda bunu icinde bulundugu ortama asilama gücü.. Ribery'nin röportajini yayimladik keza Elber de ayni sekilde.. Hemen herkesin üzerinde durdugu konu ne kadar iyi bir kaleci oldugunun yani sira, Bayern Munih icin ne kadar önemli bir isim oldugu, kazanma hirsi ve bunu tüm takima etki etmesi.. Yoksa arkasindan gelecek olan Rensing cok iyi bir kaleci olmasi bir yana, henüz onunla Bayern mac kaybetmemistir. Velhasil kimsenin derdi birinci kaleci degil, yedegidir en fazla. Yine de bu boyle büyük bir oyuncunun takimdan ayriliyor olusunun buyuk bir eksiklik doguracagi gercegini degistirmiyor, belki de bu yüzden Klinsi hamlesi..

Klinsmann'i almanyada hicbir insanoglu teknik adam olarak kabul etmez. Dünya Kupasinda yaptigi ve bayernde yapmasi beklenilen takimi "Motive" etmesi.. Zira o tüm almanyanin birlesmesinde, heyecanlanmasinda cok önemli rol oynadi. Almanya aslinda aynen gecmis yillardaki türkiye gibi motivasyon üzerine kurulu bir oyun sistemi ile yari final basarisi göstermistir.. Ve bugün Klinsi, icerisinde barindirdigi enerjinin disa birlestirici ve hareket ettirici etkisi nedeniyle basarili olacaktir..

Parantez icerisinde en az alex kadar istatistik sahibi olan Elber'in Effenberg'e olan bakisini buraya aktarmak isterdim. Takimin saha icerisinde yenik düstügü zamanlarda herkesin Effenberg'e olan bakisini analtisi vardir.. Elber, oynadigi süre boyunca cok yararli olmus, onlarca gol atmis ve Bayernlilerin sevdasi olmustur. Velakin sakaci ve komik bir insan olarak Elber takimin cok önemli ismi olamamistir. Onun yoklugu yetenek ile doldurulur ama Effenberg, Gerrard, Kahn ve hatta Hakan Sükür gibi oyuncularin yoklugunu doldurmak sanildigi kadar kolay degildir. Misal Tuncay Sanli'nin boslugu doldurulamamistir..

Hakan Sükür'ün takim ici yarattigi gruplasma aslinda pek de hos degildir, sürekli elestirilir.. Mehmet Topal'in, o sevimli ve iyi niyeti ta buradan görülen adamin gol sonrasi ona dogru kosusu dahi cemaatcilik basligi altinda islenirken bugünkü "motive edici" gücünü bu gruplasmadan aldiginin üzerinde durulmaz. Servet'in gelen diger teklifler karsisinda Hakan Sükür'e sözüm var dedigini biliriz.. Keza Topal'in futboldan ziyade takim ici buyuklerine bakisi, saygisi gruplasmayi dogurdugu gibi o grubun bir bütün olmasini da sagliyor. Bugün Galatasaray Hakan Sükür oldugu icin kazanmistir, hocasiz ciktigi zaman ben buradan Hakan Sükür'e güvenmisimdir, her hareketi asil olan, durusuyla Galatasaray gibi klube en cok yakisan Cevat Güler'e degil malasef.. onun "Motive" edici gücü hem kendisini hem takimi oynatmistir..

Lincoln burada bambaskalasti. Ben onu bu sekilde ne sakatlanirken gördüm, ne de kosarken.. O sekilde top kapmasi, gol atmasi, son saniyede orada bulunmasi ve hepsi.. "biraz daha fazla kosmaliyim" diyen takimin üzerinde yarattigi etkidir.. Sonuc itibari ile futbolda alinan sonuclar, sahadaki potansiyel yetenekten ziyade o yeteneklerin ne kadarinin kullanilabildigi ile ilintilidir.. bir cümle de tüm bu oynamamazligina ragmen biraz daha takimdas olmanin nedenleri arasinda bugünkü sampiyonlugun anahtar ismi olan Hakan Sükür ile beraber cezalandirisi yatiyor da diyebiliriz.. O da "Motive edici" etkisi ile konuda dairdir.. Keza Feldkamp'a olan antipatinin de yarattigi birlestirici kuvvet de eklenebilir..

Terim, kadroya Hakan Sükür'ü almadi. Cunku o da biliyor ki onun önemi artik ayaklarinda degil inancinda,motive edici etkisinde. Ama iste artik Hakan kadar adi sani olan nihatlar, onlar bunlar mehmettopallasamiyorlar ve istemiyorlar krali. Baska acidan istedigi birligi saglayamadigi zaman tehlikeli olabiliyor bu insanlar.. Bir baska acidan Terim muhtemelen Sükür'ün yaratacagi etkiyi bizzat kendisinin saglayabilecegine inanmistir.. Zira bu isi oldukca iyi yapar o.. Bir yerde yine bir seyler olur, beraberlik, birlik ve mucize gerceklestirir. Aslinda bu gibi kosullari mucizenin kendisi bicer, ama bizde Terim de bazen girer oyuna.


Velhasil sevgili futbolseverler, bir takimin toplam potansiyeli ile onun sahadaki islerligi arasindaki fark cok buyuktur. Ezelden türk futbolunun da hastaligidir. Amatörlük, toplam potansiyelin sahaya yansiyamamasina neden olurken, ayni zamanda potansiyelinin de üzerine cikma basarisi gösterebilmenin nedenidir. Kimsenin yenemeyecegi Almanya,Hollanda gibi devleri yenip Belcikalara, Finlandiyalara puan kaybetmek.. Motivasyon oldugu vakit hepsi yirmi zidane gücünde olabilir iken makedonya karsisinda sonucun ne olacagini kimse bilemezdi.

Hiç yorum yok: