
10 Temmuz 2012
Artan kafa golleri

Elia Bremen'de ?

9 Temmuz 2012
Dzeko-Jolie-Silajdzic

Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar #3

".. ateşli bir biçimde, "onur yaşamın üstündedir" diye bağrıldığında, aslında bu, "Var olmak ve esenlik içerisinde olmak bir hiçtir; asıl önemli olan, başkalarının hakkımızda ne düşüdükleridir" anlamına gelmektedir. Bu söz, olsa olsa insanlar arasında yer alabilmemiz ve varlığımızı sürdürmemiz için, onurun çoğu zaman kaçınılmaz bir biçimde gerekli olduğu soğuk gerçeğinin bir abartılması olarak geçerli olabilir; bu konuya daha ileride geri döneceğim. Buna karşılık, insanların yaşamları boyunca, durmak bilmez bir çalışmayla ve binlerce tehlike ve sıkıntı altında, yorulmadan ulaşmaya çabaladıkları hemen hemen her şeyin son amacının, böylelikle başkalarının görüşündeki yerleri yükseltmek olduğu, yani yalnızca mevki, rütbe ve nişanlarla değil, tersine zenginlikle ve hatta bilimle ve sanatla bile temelde ve esas olarak bu amacı güttükleri ve ulaşılmak istenilen asıl hedefin başkalarından daha büyük bir saygı görülmek olduğu görülürse, bu durum ne yazık ki insanların büyük budalalığını kanıtlar. Başkalarının görüşüne haddinden fazla değer vermek, genel olarak etkili bir kuruntudur: ister kökleri bizim doğamızda bulunsun, isterse de toplumun ve uygarlığın sonucunda ortaya çıkmış olsun; her durumda bizim tüm yaptıklarımız ve ettiklerimiz üzerinde bütünüyle aşırı ve mutluluğumuza düşman bir etkisi vardır; bu etkiyi "El alem ne der" sorusuna korkakça ve kölece dikkat etmekten, Virginius'un hançerinin, kendi kızının kalbine saplandığı noktaya kadar ya da insanın, ününün sürmesi uğruna, huzurunu, zenginliğini ve sağlığını, hatta ve hatta yaşamını feda etmeye yönelttiği noktaya kadar izleyebiliriz. Bu kuruntu insanlara hükmetmesi ya da onları yönlendirmesi gereken kimseye rahat bir bahane sunar; bu yüzden insan terbiyesi sanatının her türünde, onur duygusunu uyanık tutma ve keskinleştirme talimatı başköşeyi alır: Ama burada amacımız olan insanın kendi mutluluğu açısından durum bambaşkadır ve burada daha çok başkalarınıın görüşüne pek değer vermeme uyarısında bulunmak gerekir.”
Chelsea'ye hayır!

Çalgı Çengi Performansları
8 Temmuz 2012
Neden AMK?

Benim en çok merak ettiğim konu, neden AMK? İsmin içerdiği küfürün eleştirisini bininci kez yapmak istemiyorum. AMK değil de benzer başka bir şey de olabilirdi. Mesele neden buna ihtiyaç duyulduğudur?
Okutmak için.
Gazetenin ismini bir kenara bırakın, içerisinde çok değerli gazeteciler, başarılı insanlar var. Coşkun Çelik'ten Ozan Şişli'ye kadar tonla güzel adam içeride ve Fotogol'e geçtiklerinde de takip ederdik, oldukça da iyi işler çıkarıyordu.
Peki o zaman neden AMK?
Gökmen Özdemir, bunca yıllık tecrübesine güvenerek pek çoğu doğru olan isimleri tek tek çevresinde topluyor.Hemen hepsi kendi alanında özel isimler, başarılı olmuş, kendisini ispat etmiş.
..ve bunların karışımından muazzam bir iş çıkacağını umarak bu işe girişiyor.
buraya kadar her şey doğru.
Peki o zaman neden AMK?
AMK demek bu seçilmişlerin yaptığı ve yapacağı işlerle kendi sesini duyurmaya yetmeyeceğine inanç getirmek anlamını taşır.
AMK değil de isminden dolayı ilgi çekici başka bir hinlik de olabilir, kime güvenemediniz de böyle bir yola başvurdunuz?
Üç-beş zibidiyi toplayıp benzer bir açılımla gazetemsi bir şey çıkarıp tüm ahlak ilkelerini yere sererek bir gazete çıkarıp da başarılı olunabilir. Lakin o zaman bu isimler yanlış. Gazetenin adı AMK, yazarı Fenasi Kerim, içeriği de vur patlasın çal oynasın değil ki? İçerik ile başlık uyumsuz.
Piyasadaki spor gazetelerin hali ortada. Yapılması gereken bu adamlara biraz özgürlük verip her biri usta olduğu alanlarda döktürmesini beklemekti.
Başlardaki içerik adına var olan güzel görüntü zamanla da kötüye doğru ilerledi.
Ama bilirim ben.. Oldukça idealist bir tutum içerisinde içeriye girilir, sonrasında "bu daha çok sattırıyor" düşüncesi seni çekip çevirir. Fotogol'de çıkan sayılara bakıyorum bir de Avrupa'nın beş liginde oynayan oyuncuların yaklaşık yarısını üç büyük kulübe transfer ettiren fotomaç kopyası yeni AMK'ya bakıyorum, fark çok büyük..
Allah'tan Çoşkun'un "hafıza kartı" var da şu buraya gitti o buraya geldi haberlerinden nefes alıp farklı bir şeyler okuyabiliyoruz. Oysa orada sıradanlığın ötesinde iş yapacak pek çok güzel adam var.. Ve yapacaklardır da.
Yapılması gereken ilk etapta(acilen) ismi değiştirmek ve akabinde buradaki çalışanların her birine kendi alanını açma imkanı vermektir. Dışarıda farklı farklı görevleri yapan bu insanlara imzasını atmalarına izin vermektir.
Her şeye rağmen yine de içerik olarak diğerlerinden daha iyi durumda. Benim beklentim daha büyüktü, mesele bu. Ligler başlayınca bu isimle yaşamayı becerebilirlerse eğer çok daha güzel işler çıkaracaklardır, inancım sonsuz ama keşke benim kadar patronlar da bu insanlara işin başında inanabilseydiler..
AMK hemen hemen Fuck Off(canın cehenneme) anlamını taşıyan bir kelimeye dönüştü diyerek bu ismin savunmasından başlayayım. Velev ki öyle olsun, Fuck Off olarak çıkarılan gazetenin içeriği ne olabilir? Ozan Şişli'ye bunu yapmak ayıp değil midir? Diğerlerine.. Bu isim altında çok kalite işler yapabilseniz dahi o emeğe yazık etmek değil midir? Burada Radikal'in güzel adamı Uğur Vardan'a kelimesi kelimesini katıldığım için uzatmıyorum.
İsmi geçin, hiç gerek yoktu. Keşke kimini yakından kimini uzaktan tanıdığım bu insanlara benim kadar güvenebilseydiniz.. Keşke tiraj en azından başlarda her şey olmasaydı ya da "zamana" bırakılsaydı. 100 bin'lerden değil de Üç bin'lerden başlayıp kademe kademe ilerlediğini görmek isteseydiniz..
Şimdilik sadece arkadaşım Coşkun Çelik için seviniyorum. Zira o NTV Spor'da özel olduğu, becerikli olduğu alanda iş başına getirilmeyip o potansiyeline yazık ediyordu, burada tam da kendisini buldu. Diğerleri de bulacak ve ligler başladığında transfer geyikleri bittiğinde özel haberler, güzel yorumlar ama en önemlisi almak için sizi bayiye götürecek kadar farklı bakışlarla bu insanlar güzel işler yapacaktır, ben inanıyorum.
Kendi aramızda bu işin erbabı abilerle konuştuğumda hemen hepsi ismin dışına çıktığında gazete adına olumlu görüş belirtti içerik açısından.. Uğur Meleke'ye sordum, isimden bağımsız; "içeriği oldukça başarılı" dedi. Diğerleri de keza..
Okurlar da şunu bilmeli; AMK bu işin emekçilerinin değil patronların seçimidir. Bu insanların pek çoğu Sabah, NTV Spor gibi mecraları bırakıp sevdiği işe istediği yorumu ve içeriği katabilmek adına riske girdiler..
Küfürün, hangi anlamı içerisinde taşırsa taşısın sözlük anlamının kurumsallaşmasının absürdlüğünü göremeseniz dahi bu insanların gerçekten buna ihtiyacı olduğu algısı da yeterince kötü değil midir?
Bir daha sormak gerekir; Hepsinin özel olduğuna, güzel işler çıkartacağına ve başarılı olacağına inanarak topladın da neden o zaman AMK?
Katya'nın Yazı
..............
“Taşı kese biçimindeki çantasına, ötekilerinin yanına koydu, elindeki büyük çantaya attı. “Bana dünyayı vermekte olduğunuz hiç aklınıza gelmiş miydi... parça parça olarak?"
"Ben geleceği hep, yığınlar halinde bugün olmayı bekleyen yarınlardan oluşmuş diye görürüm"
"Dedikodu bizim kadınlarımıza günahın tadını çıkarma olanağı verir. Kendi işlemeyecekleri, işleyemecekleri günahlar. Çünkü cesaretsizlikleri, hayal güçlerinin eksikliği ve fırsatsızlık engelliyor. Biz de bu eksikliklere namus diyoruz."
"Ne fazla mutluluğa ne de fazla acıya yer bırakıyorum. Kendime güvenli ve kararlı bir yüzeysellik edindim. Zevklerim var ama iştahlarım yok. Gülüyorum ama pek seyrek gülümsüyorum. Beklentilerim var ama umutlarım yok. Esprilerim var ama mizahım yok. Çok atağım ama hiç cesaretim yok. Açık sözlüyüm ama içtenliğim yok. Çekiciliği güzelliğe tercih ederim. Rahatlığı da yararlılığa tercih ederim. Güzel kurulmuş bir cümle bence anlamlı bir cümleden daha iyidir. Her şeyde yapaylığı seçerim"