14 Mart 2012

Skibbe = Carvalhal, Lincoln = Quaresma




Bugün için söylüyorum ki yapılması gereken Quaresma'yı gönderip Carvalhal'ın arkasında durmak ve onun belirleyeceği şekilde yeni Beşiktaş'ı oluşturmak. Carvalhal sonuna kadar "karakterli" bir şekilde davranmış ve dahası hak ettiği şekilde yıldız oyunculara ayarı vermiştir. Lakin bu en azından beklenilen bir gelişme değil miydi? Başa dönelim..

Aslında Fenerbahçe başı çekiyordu. Sonra sırasıyla Galatasaray, Beşiktaş'a doğru ilerledi bu "politika". Bir süre sonra Trabzonspor'da başlarsa şaşırmam. Nedir bu?

Yıldız futbolcu, teknik adam almak.

Özellikle futbolla ilintisi hobi olarak izlemekten ibaret işadamı yönettiği vakit anladığı tek doğru bu olduğu için kaçınılmaz son.Diğerine kafaları basmaz. Kulüplere büyük paralar ödeterek yıldız alma başarısı onların futbol yönetiminden anladığıdır. Dolayısla yıldızlarla dolu olan kadroların aynı zamanda kötü yönetimlere sahip olması şans değil olağan sonuçtur.

Her takımın yıldıza ihtiyacı vardır. Bir tane Alex'den zarar gelmez ve fakat alınan oyuncuların üçünün ikisi yıldız olursa bunları idare etmek gerçekten çok zor. Uli Höness, Hitzfeld, Mourinho, Ferguson olmalısınız ki bunlardan çok az var dünyada. Böyle büyük karizmaların gerisinde uslu bir çocuk olabilcek iken bugün çok başka.



Almanya'da Bayern München, İtalya'da İnter, İspanya'da Real Madrid ve Türkiye'de de Fenerbahçe böyleydi. İnamato dönemi sonrası Galatasaray Lincoln ile beraber başladı. Haldun Üstünel birden spotlar altında yer aldı. Kewell,Baros diye gitti.

Sonra Beşiktaş.. Her şey aynıydı aslında.

Lincoln= Quaresma, Skibbe= Carvalhal, Rijkaard = Schuster v.s. Polat yönetimi = Demirören yönetimi. Haldun Üstünel = Serdal Adalı diye devam edebilirsiniz.

Lincoln ile Bülent Korkmaz'ın yaşadıkları tazeliğini koruyor. Almanya'da izlemiştim o maçı ve çevremdekilerin hemen hepsi bu tavrın Bülent Korkmaz'ın Lincoln için saygı duyulacak bir isim olmadığından kaynaklandığını düşünüyordu. Keza Carvalhal'a Quaresma'nın saygısının kazanması çok zor. Zico'lu Fenerbahçe'nin Brezilyalı yıldızlarla başarılı olmasının temel sebebi Brezilyalılar üzerinde Zico'nun futbolculuk geçmişinden dolayı ağırlığının olmasıdır. Doğru ise elbette her futbolcunun her teknik direktöre saygı duyması ama bu kağıt üzerindeki doğrudur.
Gerçek ise malasef böyle değildir her zaman.



Carvalhal ile Skibbe arasında önemli bir fark var. Skibbe, oyuncudan verim alabilmek için her türlü toleransı gösterirken yerli oyuncuların nefretini kazanarak bir anlamda kaosa doğru hem kendisini hem takımı sürüklendi. Carvalhal burada tersini yaptı. Tolere etmedi Quaresma'yı ve bu tavrı da yerli oyuncuların takdirini kazandı. Diğer türlü olsaydı o dönemin Galatasaray'ında olduğu gibi Carvalhal'ın sonunu bizzat Beşiktaş'ın oyuncuları hazırlayacaktı
.
Carvalhal beklendiği gibi her şeyi tolere edip işine bakan bir antrenör olmadı. Guti ile başladı Fernandes ile devam ediyordu ki geri kazandı ve sıra şimdi Quaresma'ya geldi. Kaçınılmaz son derim buna ben.
Hata kimdedir?
Ne Quaresma'da ne de Carvalhal'da.. Bu ikisinin birleşiminden böyle bir çatışmanın olabileceğini göremeyecek olan yönetimdedir. Bu planlamayı yapan sportif kararları alan kurumdadır ama kimdir ki bu bizim ülkemizde?

Bugün Quaresma affedilmemesi gerekir belki ama toplamda burada ne Carvalhal'ın ne de Quaresma'nın çok büyük hatası var.

Bugün Atletico'da oynayan Diego için Wolfsburg dönemi yaptığı saçmalığı anlayabildiğimi söylemiştim. Şöyle düşünün: Diego sezon başı Bayern ile Juventus arasında tercih yapıyor ve 25 milyon avro bonservis sonrası Juve'ye satıldıktan çok değil bir yıl sonra Wolfsburg ile ikinci lige düşme mücadelesi veriyor. Gökten yere çok ama çok kısa süre içerisinde çakılıyor ve adamın şaftının kayması olağan. Bugün Atletico'da sorunsuz oynuyor zira belki de tam da olması gereken yerde.

Quaresma'ya ise tapıldı burada. Yıldız, büyük yıldız yapıldı başta taraftarlar tarafından. Herkesten fazla para alıp herkesten fazla yeteneği olup farklı bir futbol geçmişine sahip olarak dengeyi kurması çok da kolay değil üstelik bu takımın hocası Portekiz'den çok da iyi tanıdığı Beşiktaş'ın scout ekibinde görev yapsa dahi şaşırılmayacak bir kariyere sahip Carvalhal.. Lincoln konusunda benim şaşkınlığım da buradan gelir.Gözümün önünde her yıl biraz daha iyi bir şekilde olmak üzere altı yıl sorunsuz oynayıp Schalke'yi neredeyse tek başına şampiyon yapacak kadar performans gösteren adam burada birden değişiverdi.

Teknik direktör bu gibi davranışları tolere etmeli midir bu onun teknik adamlık tarzıyla ilintilidir. Biraz da kariyeri ile.. Lincoln misal bu tavrı Ferguson'a gösterse sallamaz zira bu tavır Ferguson'u bozmaz ama Bülent Korkmaz'ı etkiler. Almanya'da çıkarken tavır yapan oyuncuyu en son teknik adam sahiplendi: Çıkmak istemiyor, oyunda kalmak istiyor ne güzel bu diyerekten. Ya da..

Misal Magath şöyle der:

"Bir oyuncu bana maçlardan önce on bira içersem çok güzel oynuyorum derse sorun değil, yeter ki sahadaki performansı olması gerektiği gibi olsun. On değil yirmi tane içse o zaman bu benim için sorun olmaz".

İlginç değil mi?

Mucizeleri başaran Rehhagel.. Antrenmana geç gelen Basler'e aut çizgisindeki topu gösterip şöyle diyor:

"Kaleye onu sokarsan antrenmanın geride kalan kısmına iştirak etmek zorunda değilsin." Ve Basler golü atar, evde tatil yapar arkadaşları harıl harıl çalışırken..

Daha benim önümde duran kitabın içerisinde Ferguson'un başta Cantona olmak üzere Şımaykıl gibi kimi oyunculara geçtiği kıyaklar var. Bu bir seçim. Carvalhal diğer yöntemi seçseydi muhtemelen kariyersizliğinden dolayı sonu Skibbe gibi olacaktı. Bugün bana göre de "onurlu" davranmış ve bence burada iki yıllık sözleşmeyi hak edecek bir karakter şovu yapmıştır. Lakin Quaresma'sız daha iyi oynamayı ve sonuç almayı başarmazsa bunları kimse hatırlamayacaktır.

6 yorum:

Furkan dedi ki...

eline saglık abicim, ancak quaresmaya bunu yapmanın zamanı çoktan geldi de geçiyordu bile bence.
beşiktaş taraftarı her mağlubiyetten sonra 'Bu günümüzde SİYAH olsun ne farkeder ... Siyah-Beyaz devam ! ' demeleri, ne olursa olsun biz kabulleniriz kafaları, gaz fazındaki bütün hareketlerle kolayca bileşik yapabilmeleri buna ortam hazırlamıştı.
İnşallah guarezmasız daha iyi oynarlar, bence oynarlar, inşallah aksam yüzümüzü güldürürler.

maria lopez garcia dedi ki...

Geneline katilmakla birlikte Skibbe donemi GS kadrosundaki yerli isimlerin agirliyle Besiktas kadrosundakilerin agirligi ayni degil. Ya da en azindan sonuc vermesi acisindan ayni olmazdi gibime geliyor.

erkam dedi ki...

her şey fenerle başladı..sonra fener uyandı biraz olsun. sıra galatasaray a geldi. biz de aldık payımıza düşenden. ve sıra beşiktaştaydı. daha başlangıçta herkesin aklına bu tecrübeler gelmiş olmalı. en azından galatasaray çok yakın bir geçmişte yaşamışken...
aynı şeyi yapıp farklı sonuçlar beklemek...özelde futbolda genelde ise hemen her şeyimizde göze batan bir şey var: akıl eksikliği...

vuvuzela dedi ki...

önünde duran kitabı merak ettim :)

Borges dedi ki...

vuvuzela: Demeçler.. iki kitap yüzlerce demeç. Buradaki ayrıntılarda görüyorsun geçilen kıyakları onları bunları. Almanya'dan getirdim çok keyifli:)

Mehmet Reşit dedi ki...

Hakikaten, maria lopez garcia'nın dediği gibi; Beşiktaş'ın bir Hakan Şükür'ü yok bir yandan... Adam milletvekili oldu, hâlâ Lincoln anlatıyor sağda-solda.
Ama öbür yandan, Lincoln'ün arkasında da Quaresma'nın arkasındaki destek yoktu.