15 Mayıs 2013

Wye Oak - For Prayer



Gecenin on ikisinde başlama vuruşu yapıldı. 6-6’ydı maç. Bitime az bir süre vardı. Murat Fevzi Tanırlı çok ince gördü Uğur Meleke’yi. Ben ceza sahası içerisine doğru kaçtığımda jeneriklik üç gol atan gecenin kahramanı Uğur Meleke zarif bir şekilde topu önüme bırakıp kalecinin önünde pozisyon aldı ama ben artık kaleci ile karşı karşıya kalmıştım ve yaklaşık on yıl sonra ayak bastığım halı sahada ilk golümü atmaktan imtina etmedim. Asist Uğur Meleke. Hazırlayıcı ise Murat Fevzi Tanırlı. Yeni yaşamımdaki en sıkı dostlarım. Bir dönem Taktik ekini çıkartmış ekip.  Gerçek şu ki ben gerçekten de golü atmıştım!

 12 Eylül 2011’de bu memlekete dönüş yaptıktan sonra belki de ilk defa şöyle bir durup geriye baktım, soluklandım. Eve gidince bu anı yazacağım dedim kendime. Sabah gazeteyi çıkartmış, öğlen internet sitesiyle ilgilenmiş ve akşama doğru röportaj yapacağım insanın yazdığı kitabı okuduktan sonra Hayatım Futbol dergisine Dortmund’u yazdım. Sabah saat beş, elimde kahve ve güzel bir müzik eşliğinde ben sözümü tutuyorum. Yukarıda anlatılan Almanya’daki son üç yılımda hayalini kurduğumdan da öte bir şey! Oysa geldiğimde her şey ne kadar kötüydü?

Her şey üst üste gelir. Bir olumsuzluk, diğer pek çok yıkımın da kaynağıdır aslında. 7 yıl 7 ay kaldığım Almanya’daki en kötü 7 günüm buraya gelmeden önceki son bir haftadır. Ailenin her bir ferdiyle ayrı ayrı olmak üzere kavga ettim. O dönem kız arkadaşım da ailesiyle memlekette izinde olduğundan onu kaybetmekten kurtarmıştım kendimi. Sahip olduğum tek sermaye olan arabamı satarak normal koşullarda ülkede bir yıl çalışmadan geçinebilecek şekilde ayarlamıştım ama dedim ya her şey üst üste.. Gelmeden önce Prag dönüşü yapılan kaza içerisinde o araba da gitti.

Kader diyorum buna ben. Türkiye’den Almanya’ya geldiğim zamana benziyor.  Sıfırdan başlıyorsun ve yaşamının geride kalan kısmını, öncesinde olmayan yeni insanlarla geçireceksin. Elinde hiçbir şey yok!

Hiçbir şeyim yoktu.

Görünürde bir kız arkadaşım vardı ama siz de takdir edersiniz ki hiçbir şeyi olmayan adamın kız arkadaşı da uzun süreçte olmaz. Üstelik kader diyorum ya, kısa süreliğine de olsa yine bir doktora tercih edilecektim. Ve yine sonrasında yaşanılan pişmanlık, benim kaderimi değiştirmeyecekti.

Hikayem bol, anlatacaklarım çok.. Üstelik henüz Almanya'da iken bugünkü yaşamı kurgularken bu blogu da unutmamıştım tam da bugün yeniden başladığım haliyle.. 

1 yorum:

barış dedi ki...

turkiyeye dondugun eylul 2011 benim yurtdisi hayatimin baslayisi. onceden de okurdum blogu zaten, simdi daha cok anlam kazandi yazdiklarin.

memleketi ozleme durumu pek yok ama bu surecte ileriye donuk tercihlerime dair cok kafa yordum. beni neyin gercekten mutlu ettigi sorusuna dair onceden cok da kafa yormamistim. bu 2 sene baska kulturu kesfetmekten bile daha fazla kendimi kesfetmek oldu resmen.

biliyorum yurtdisina dair dusuncelerin bu bloga sigmaz diye dusunuyorsun ama merakla bekliyoruz hayat tagli yazilarini. belki de benim kacirdigim bir noktayi sen fark etmissindir