21 Eylül 2014

Cesare Prandelli ne yapmaya çalışıyor?




Fiorentina ve İtalya milli takımı ile başarılı olmuş bu güzel adam henüz istediğini sahaya yansıtamadığı bir gerçek. Peki saha içerisinde ne yapmaya çalışıyor? Tarık, Dzemailli ve Pandev transferleri neden yapıldı? Hangi sistemin parçası olan dizilimin peşinde? Bu sorulara tahmin üzerinden bazı cevaplar verebiliriz.

Cesare Prandelli kariyeri boyunca pek çok sistemi denedi.  Hellas Verona'da zaman zaman üçlü ya da 4-5-1 denemeleri olsa da takım sezonun genelinde 4-4-2 ile sahaya çıkmış. Parma'da ilk sezonunda 4-3-3 ile giriş yaptı ama sezonu 4-4-2 ile bitirdi.  İkinci sezonunda ise(2003-04) 2010 Dünya Kupası sonrası neredeyse her üç kulüpten ikisinin oynatacağı 4-2-3-1'i standart dizilimi olarak belirledi. Bu öngörüsü nedeniyle İtalya'da devrimci olarak anılıyor.

Dizilimler bağımlı bulunduğu stratejinden kopuk bir şekilde işlenemez. Önemli olan Cesare Prandelli'nin saha içi stratejisi. Öyle ki benzer stratejiyi İtalyan teknik adam üçlü savunmayı içeren dizilimle de sahaya koyabilir dörtlü savunmayla da. Aslında strateji büyük ölçüde değişmiyor, üçlü savunmada net iki santrfor kadroya alıyor, dörtlü savunmada santrfor ve orta sahaya özellikleri fazla olan yarım forvet.  Nihayetinde hedefe giden yolda dörtlü savunmanın tercih edileceği sezon başı deklare edildiğini bilerek bir öngörüde bulunabiliriz.

Cesare Prandelli geçmişinde pek çok farklı taktiği denemiş olsa da son dönemlerinde  kanatsız, dört merkez orta sahanın olduğu 4-3-1-2 diziliminin içerdiği felsefeyi benimseyen bir teknik adam. Lakin sezon başı eldeki kadro ile bunu başarması mümkün olmadığı için 4-2-3-1 ile takımı oynatmayı düşünüyordu. Bu yüzden de mutsuzdu.  Özellikle merkez orta saha sayısındaki eksiklik, ileri uçtaki oyuncu kalitesinin ve niteliğinin yetersizliği ile çeşitliliğin azlığı  sezon boyunca üçlü orta saha ve iki forvet ile  gitmesinin önünde engel teşkil ediyordu. Dzemailli ve Pandev ile istediği sistemi oynatma şansına sahip oldu.  Kanatsız orta sahasında beklerin bir hayli önemli olduğu noktada Tarık da bu sistemin önemli bir parçasıdır



(Galatasaray'ın Anderlecht karşısındaki dizilimi)


4-3-1-2

Prandeli sisteminin fark yaratan ayrıntısı "on numara" ile beraber üç orta sahanın merkez oyuncusu olmasıdır. Rıdvan Dilmen "Birbirlerine benzeyen üç orta saha olur mu" derken Fiorentina ve 2012'de final oynama başarısı göstermiş İtalya Milli Takımı'na bakmasında fayda var. Eğer bekleriniz ultra hücumcu ve üç orta sahanız hızlı bir şekilde yer değiştirebiliyorsa bu sistem muazzam bir şekilde işleyebiliyor. Öyle ki  çift yönlü üç orta sahanın da savunma yetileri olmasından dolayı dörtlü savunmanın hemen önünde belirerek takım yedili blok halinde savunmaya geçebiliyor. Aynı takım herhangi bir oyuncu değiştirmeden iki forvete yakınlaşan üç merkez orta sahası ve ileriye çıkan  iki kanat bekiyle beraber 7 oyuncuyla da  hücum da gerçekleştirebiliyor. Kısaca "çift yönlü 3 orta saha" ve "ileri geri" çalışan iki beki ile beraber yedili savunma ve yedili hücum setleri mümkün. Çok hızlı yer değiştirme özelliğine sahip olmanız yeterli.




(İtalya'nın Euro 2012 yarı final maçındaki dizilimi)




Neden Tarık Çamdal? (Aşırı hücumcu kanat bekleri)

Bu sistem içerisinde eğer kanat bekleri ileriye çıkıp oyunu genişletmezse hücumların çeşitliliği azalır ve kısırlaşır.  Hali hazırda on numara ile beraber 4 merkez oyuncunun orta sahada yer aldığı yerde kenarları çalıştıracak  ve hücuma çeşitlilik katacak yegane unsur beklerin ileriye çıkıp hücumda rol almasıdır. Tarık Çamdal transferinin zorunluluğu ve Veysel Sarı'dan vazgeçilip Yasin Öztekin'in kadroya girmesinin nedeni budur. Prandelli sisteminde on numara dahil dört orta saha da merkez özellikleri olan oyunculardır. Kenarları çalıştıracak olan ise beklerdir. Bu yüzden istediği ölçüde ileriye doğru sürekli bindirecek bekin varlığı sistem adına fazlasıyla önemlidir. Tarık Çamdal ısrarı biraz da bundandır. Oysa bence Sabri bu işi pek ala kotarabilirdi.

Neden Dzemailli ?

Sezon başı Selçuk-Melo ve Yekta dışında Cesare Prandelli'nin merkez orta sahada sezon boyu performans alacağı başka bir futbolcu bulunmuyordu. Eğer sisteminizde 3 orta saha varsa yedekleriyle beraber kadronuzda 6 merkez orta saha bulundurmak zorundasınız. Daha da ayrıntılı bir şekilde incelersek eğer bunlardan 4'ü A sınıfında olması gerekiyor. Emre Çolak ve diğer gençlerin katkısı elbette olacaktır ama ana katkıyı sağlayacak olan  Melo-Yekta-Selçuk'un dışında sık sık forma giymesi beklenen bir orta sahaya daha ihtiyaç vardı. Dzemailli nihayetinde Prandelli'ye istediği dizilimi ve stratejiyi saha içerisinde uygulama şansı verdi. Dördüncü orta saha sakatlıklar, cezalılar ve yabancı kuralı nedeniyle en az diğer üçü kadar sezon boyunca forma giyecek ve bu yüzden A sınıfı olması gerekiyordu. Kadroda bulunmadığı için transfer şarttı!

Neden Pandev?

Adam Ljajic'in 2012'de  verdiği röportajdan bir alıntı yapayım.

"Mesela Cesare Prandelli yönetmindeki Fiorentina'da iki forvet ile oynarsınız. Birisi Santrfor diğeri ise biraz geriye çekilip merkezden dikine  içeriye doğru kat edecek şekilde konumlanmış yarım forvet. Hücumda bu ikiliyi kenardan hızlı oyuncular ile beraber arkadaki yaratıcı on numara besler. Bizde bu Montolivo'ydu"

Yarım forvete en uygun isim Goran Pandev'dir. Tam olarak görev sahası en uçtaki santrfor ile arkadaki on numara arasındaki bölgedir. Hücumun dengesini bozar, forvete kanal açar ve on numaranın paslarını değerlendirir.  Prandelli Umut Bulut ile Burak'ı aynı sınıfa koyuyor. Şahsi fikrimi soracak olursanız ben merkez santrfor olarak Umut Bulut'u sisteme adapte ederek santrfor ve on numara arasındaki bölgeye ise Burak Yılmaz'ı koyardım. Bu da bir seçenektir.

Goran Pandev'in iki önemli özelliği mevcut. Burak'ı tamamlayan yarım forvet rolü ile beraber olası Sneijder sakatlığında on numara oynayabilecek takımdaki diğer ikinci seçenek. Transfer edilmiş olmasına rağmen yedek kalması bu açıdan çok da anlamsız değil. Sezon uzun. Teknik direktör sezon boyunca Umut ya da Sneijder'ın sakatlık, kart cezaları ve formsuz olması durumlarında ikinci bir seçeneği yaratmak durumunda. Türkiye futbolcu cenneti en azından bugünlerde değil ve bu sistemi rahatlatacak çok yönlü oyuncuyu da İtalya'dan bulup getirmesi olağan.

Transferlerle sistem değişti

Tarık Çamdal, Dzemailli ve Pandev transferleri öncesi tipik bir 4-2-3-1 dizilimi ve felsefesi üzerinde duran Prandelli istediği oyuncular alınınca 4-3-1-2'sini hazırlığa koyuldu. Henüz daha Prandelli takımı olamadı Galatasaray... Özellikle bek pozisyonlarında oynayacak oyuncuların belirsizliği, takımın hücumdan savunmaya ve savunmadan hücuma geçen orta üçlünün oldukça yavaş olması sorunların en önemli kısmı.

Sistem savunması:

Dörtlü savunma sabit bir şekilde kaleyi savunurken bu sistemin belki de en avantajlı kısmı üçlü orta sahanın topun olduğu bölgeye doğru yerleşim alarak rakibe(topa sahio olan oyuncuya) muazzam bir baskı kurması. Ceza sahasının önünde topa sahip olan oyuncuya doğru kayan üç orta saha. Bu kurguyla hareket eden takım tehlikeli kanat oyuncularını hızlı bir şekilde alan değiştirerek ikileme şansına sahip oluyor. Dörtlü savunmanın hareketsizliği kadar üçlü orta sahanın hareketliliği söz konusu. Euro 2012 İtalya maçlarını yeniden izlerseniz bu savunma şeklini daha iyi algılayabilirsiniz.

Sistem hücumu:

Savunma dörtlüsü ve üçlü orta saha ile yedili bir hat kurarak katenaçyo görüntüsüne sahip olsanız da "çift yönlü" üç orta sahanın varlığı ile beraber aşırı hücumcu beklerin hareketliliği sizi aynı sayıda futbolcu ile hücum yaptırma şansını veriyor.  Sistem dört merkez orta saha ile kanatsız akın imajını verse de sürekli ileri kat eden bek oyuncuların varlığıyla çok sayıda kenar aksiyonu gerçekleştirilmesine izin veriyor.  Bu sistem merkezde yer alan oyun kurucuya çok fazla seçenek sunması açısından da önemli.  Üç orta saha hızlı bir şekilde on numara seviyesine gelip hücuma destek verirken bekler de ileri atılım yaparak oyunu genişletiyor. Nihayetinde iki forvet on numara üç orta saha ve iki bek ile beraber 8 oyuncu ile hücum yapabiliyorsunuz. Burada Melo  ya da savunma önü oyuncusu 7 oyuncunun arkasında oyunu geriden kuruyor, sıklıkla demarke vaziyette akın sürekliliğini sağlıyor. Beklerin çizgisi on numara ile aynı seviyeye geliyor. Pandev-Cassano ikilisi ise aradaki önemli bağlantı.

En önemli avantajı:

Pek çok takım savunma önüne iki orta saha yerleştirdiği için üçlü orta saha ile rakip alanda (İki orta saha + 10 numaa)  adam fazlalığına ulaşılıyor. Bu sistem aynı zamanda iki forvete izin verdiği için rakip  stoplerinin ileriye destek vererek orta sahadaki bu üstünlüğü sona erdirmesinin  önüne geçiyor,

Tehlike nerede?

Bu sistemle Cesare Prandelli fazlasıyla başarılı oldu. Elemelerde 8 galibiyet 2 beraberlik elde ederken 20 gol attı ve kalesinde 2 gol gördü. Lakin hazırlık maçlarında tam da aynı nedenden goller yiyerek iki de mağlubiyet aldı. Temel sorun ise ileriye çıkan beklerin bıraktığı boşluk. Eğer akın bitirilemezse geriye gelemeyen bekin açığını sıklıkla merkezden kaçan stoper kapatmak zorunda kalıyor. Bu da savumanın dengesini bozuyor, gol yediriyor.  Anderlecht bu açığı fazlasıyla kullanmıştı.

Özet:

Birbirine benzeyen üç orta sahalı bir sistem olur mu? Olur.  Eğer ki bekler ileri doğru atılım yapma konusunda başarılı olursa dört merkezli orta sahalı takım ultra kenar aksiyonları dahi gerçekleştirebilir. Daha fazla "boş alana" sahio olabilirler. Öte yandan Galatasaray'daki sorun ise "hız". Bu sistemin en önemli özelliği üçlü orta saha ve iki kanat bekinin hızlı bir şekilde ileri-geri çalışmasıdır.

11 yorum:

ideal 11 dedi ki...

burak ın taktik anlayışı sıfır.sen sistem anlatıp burak ı ilk 11 yazıyorsun?

pandev sneijder burak selçuk ve hatta dzemali.sen bu oyuncularla topu nasıl geri alacan aga?tam bi emekli takımı durumu var galatasarayda.hedefler bitmiş.maddi ve manevi.bu oyuncuları bir dm gibi bir salih dursun gibi koşturamazsın aga.

karkiv trabzon maçında trabzonu dortmunda benzettim.müthiş pres yaptılar.hızlı çıkmaya çalıştılar.waris ve sefa iki açık oyuncusu.nasıl defansa yardım ettiler.salih dursun dinamo gibi çalıştı.günümüz futbolunda olmazsa olmaz fizik güç ve prestir aga.zor oyunu bozar demişler.a.madridin dortmundun sırrını benden iyi biliyorsun da hala kadroya pandev sneijder burak üçlüsünü yazıyorsun aga?

kısa kısa

selçuk ve burak büyük takım oyuncu değiller.
pandev sneijderin oynadığı takımda oynamaz.fizik gücü yok.bu takım şino yu zor kaldırıyor bide üzerine pandev alındı.

dzemaili,yekta varken almazdım.bakın melodan sonra oraya direk yektayı yazarım.melo yekta ideal ikili bence.

tarık çamdal.ortaları kötü.bindirmeleri çok az.şener özbayraklı ve karabüklü erdem özgenç e bakıyorsun harika ortalar yapıyor..özet tarık yanlış transfer.

yabancı kısıtlamasından dolayı hakan balta sol bek oynar aga.kaldırır her türlü.sağbek veysel ile devam derim.

muslera chedju vazgeçilmez.

burak yerine umuta şans veririm.

yasin enteresan bi oyuncu.ne sağbek nede sağ açık oynar.yasin sol açık aga.soldan içe kat eder.yada soldan forvetleşir.hızlıdır.rakibin üzerine üzerine gider.ama solda.yasini değerlendirmeye alırdım.

kadrom şu şekilde olurdu.pres gücü fena olmaz bu kadronun.4-2-3-1

muslera

veysel-semih-cedju-hakan

melo-yekta

bruma-sneijder-yasin

umut

dortmunda en yakın bu kadro kanımca:)
presli hızlı ve kanatlardan akan:)

chemsjheer dedi ki...

sistemde kanat oyuncusu yok diyorsunuz. hadi olcan prandelli den önce alındı ama yasine neden 2,5 m £ verildi bu sıkıntılı dönemde. çok hevesliysek kanatsız oynayıp beklerin hücuma çıkmasına olcan da sol bek oynar yakında. mancini döneminde sabrinin ortaları değişmişti. yani inip kenara orta açmayıp ceza yayında ki adama pas çıkartıyordu. sabri yıllar sonra bunu öğrenebildi. Ama burak hala ofsayttan kaçabilmeyi ve topa düzgün kafa vurabilmeyi öğrenemedi. yazdığınız sistemde en azından gelen ortalara kafa vurabilecek birinin oynaması olmazsa olmaz. kadroda olup hava hakimiyeti fena olmayan umut ve chedju var. acaba pandev yerine almeida olsa daha etkili olunabilrmiydi. merak ediyorum.

Övünç Şentürk dedi ki...

Ne Balzaretti'nin ne de Chiellini'nin tarif ettiğin aşırı hücumcu beklerden olduğunu düşünmüyorum. Hele Chiellini zaten tank gibi ağır bir adam ve bahsettiğin bindirmeleri yapıp geride açık vermemesi mümkün değil .

Diğer nokta çift yönlü 3 orta saha olayı .İtalya'nın 7'li biçimde hücum ettiğini pek görmüyoruz çünkü ihtiyacı yok. Hızlı oyunculara servis yapan muhteşem bir Pirlo'su var ki kendisi maçın 85 dakikasında orta çizgiyi 10 metre geçmez. Galatasaray'ın en büyük problemlerinden biri Pirlo'su olmaması zaten. O rolü Selçuk'un 3 sene önceki hali yapardı belki ama şu an zaten dünyada kaç tane var ki o işi hakkıyla yapacak adam ?

Almanya-İtalya maçında ortaya çıkan sonuç biraz yanlış bir analize itmiş bence.

Borges dedi ki...

ideal 11: Günlük yaşıyorsunuz. İki sene üst üste şampiyon ve şampiyonlar ligi'nden gruplardan çıkarken o Burak goller atıyordu, sorun yoktu? Burak da Sneijder da son gücüyle koşuyorlar. Anderlecht maçında da bu maçta da en azından bu iki oyuncunun koşması değildi sorun gibi.



Borges dedi ki...

Chemsjheer: En başta 4-2-3-1 üzerine kuruldu. Yabancı kuralını da düşününce kenarlara iki yerli yerli-yabancı şeklinde bir planlama yapıldı. Olcan zaten yönetimin aldığı bir oyuncuydu. Lakin yeni transferler son anda da olsa yetişince istediği sistemi uygulamak üzere değiştirdi. almeida ile Burak'un çok etkili olacağını düşünenlerdenim. Umut'un olduğu yerde sorun daha çok ikisini beraber oynatacak bir kurgunun olmamasıdır. Pandev yarım forvet olarak iyi iş çıkaracaktır.. olmadı Sneijder yedeği olarak.. Biraz zaman..

Borges dedi ki...

Övünç: Bu Almanya kadrosu. Balzaretti de oldukça iyidir 3-5-2 kanadını temsil edecek iyi futbolculardan birisi. Amma velakin Euro 2012'yi bizzat her maçını değerlendirdiğim için: Maggio ve Gaçerini vardı ilk maçta. o turnuva beklerin turnuvasıydı. Fransa'da sağda debuchy ile beraber en çok ileriye çıkan beklerin başında Maggio geliyordu. Gaçerini'ye bek demek ise.. Daha çok açık gibi oynuyordu hatırlarsan.. Maggio ve Gaçerini'nin ileriye çıkıp hücuma katılmadılar mı? İleride Cassano ve Baloteli yok muydu? Arkasında Montolivo? Marchisio ve hatta sağ içden kenara kadar kayan De Rossi? 7li hücum dedim, Pirlo içerisinde yok ama hücuma direkt katkı yapıyor. Bunların arkasında özellikle dönen topların geirde demarke vaziyette yönetmenliğini yaparak akın sürekliliğini sağlıyordu. Elbette Almanya maçında biraz daha defansif çıkacaktı ama turnuva boyunca pek çok kez iki forvet on numara iki bek ve iki orta saha ile saldırdılar.. aynı anda ve maç içerisinde dörtlü savunma ve üçlü orta saha ile savunma yaptıkları gibi.İspanya maçıyla başlarız her maça yeniden bakabiliriz istersen. Maalesef pirloluğu da ben Selçuk'a değil bu takımda boşlukları en iyi gören ve dahası teknik kapasite olarak o boşluğa topu en iyi şekilde aktaracak olarak bir tek Melo'yu görüyorum. O olmadı Yekta derim ama Selçuk iç oyuncusu olarak kalır.

ideal 11 dedi ki...

sneijder in anderlet maçında son 20 dakika koşmasının nedeni bence 70 dakika koşmamasıdır.sneijderin temposu en fazla 45 dakikadır.ilk 45 te koşsaydı son 45 te duracaktı.burak selçuk falan yalandan koşuyorlar.özellikle milli maçta net gördüm bunu.terim kenarda burak terime yakın bir yerde.nası prese kalktı:)

2 sene üst üste şampiyonlukta ilk sene burak yoktu.ayrıca galatasaray cl de dahil futbol adına fazla birşey sunmadı.

burak ın goller atması bişey ifade etmez.ben 20 gol atan ama gol harici birşey yapmayan oyuncu yerine 15 gol atan ama gol haricide bişeyler yapan oyuncuyu tercih ederim.burakla set hücumu yapmak diğer oyuncular için zor bir durum.

ek olarak ibrahim akın gibi bir yeteneği türk futbolu nasıl değerlendiremedi enteresan ve düşünülmesi gereken bir durum.bence dünyanın en büyük 10 kulübünde oynayacak yetenekte ve akılda bir oyuncu.abartmıyorum aga.türkiyede bence biraz değil bayağı bi torpil işin içine giriyor.misal gökdeniz aforoz edildi ama emre sahaya kaptan çıkıyor vs vs.

ideal 11 dedi ki...

dünya futbolundaki en önemli değişim fizikte ve buna bağlı olarak tempo da oldu.

biz hala 90 ların fiziği ile oynuyoruz.gelen yabancıları çoğu fiziklerindeki düşüş nedeniyle bu taraflara geliyorlar.

bakıyorsun selçuk inana olcan adına engin baytara futbolcu fiziği değil aga.yüzler tombullaşmış vs.

avrupada oyuncular kas torbası olmuşlar aga.hepsi fit.yetenekleri farklı ama hepsinin fizikleri fit.

ankarasporda oynarken bilal kısa yı hatırlarsınız.şimdiki bilal kısa evrim geçirmiş gibi?o zamanlarda yetenekliydi bilal kısa ama fizik fit değildi.yeteneğiyle idare ediyordu.şimdi yüzünde kemikleri çıkmış kas torbası olmuş tam bi cm oldu.ligin en iyi orta sahalarından birine dönüştü.

arda türkiyede kiloluydu.ispanyaya gitti zayıfladı.

hleb de arsenalde barca da bazı zamanlar kiloluydu ve tutunamadı.şimdilerde daha fit.

olcan adını prandelli neden kadroya almadı deniliyor.olcan selçuk fit oyuncular değil.bi meloya bak bide selçuka

her oyuncu bir dm kadar koşacak günümüz futbolunda.oyuncu maaş farkını yaratan ise dm nin yeteneklerinin hücum oyuncularına göre daha kısıtlı olması.

sneijder melo kadar koştuğu zaman avrupalı yüksek ücreti ödüyor sneijdere.yoksa bırakıyor.


fizik kalite oyundaki tempoyu etkiliyor.

zachpaulsen dedi ki...

4-3-1-2 sistemini Fatih Terim, Drogba ve Sneijder devre arasında alındığında denedi. ve yarım devre bu sistemle oynadıl. Schalke deplasmanında ikinci yarı ceza sahasından çıkamadık, real karşısında da ilk maçta İspanya'da sürklase olduk.Rövanşta oyuna Sabri ve Amrabat gibi oyunu hızlandıran, pres gücü yüksek oyuncular girip reboundları alınca ki attığımız iki gol öyle geldi oyuna hareket getidik.Bu sistemi biraz da hem Snayder hem de Drogba'yı da oynatabilmek ve Burak'ı kaybetmemek için mecburen kullandı. Melo-Hamit-Selçuk'un formları o yapıyı kısmen ayakta tuttu.

Kısaca ben de yukarıdaki arkadaşa kısmen katılıyorum. Galatasara şu sayılan 11'le, yaşlı, ağır ve pres gücü düşük bir takımdır. Belki bu sistem doğru oyuncularla daha önce verimli olmuş olabilir ama Galatasaray'ın mevcut 11'i ile işlemsi imkansız. Top rakibe geçtiğinde Selçuk, Dzemaili, Burak, Snayder, Pandev gibi pres gücü zayıf oyuncularla topu geri alamıyorusun. Melo belki sert ve top çalıyor ama devamlılığı yok.
Galatasaray'ın ihtiyacı olan ortada Veli, Atiba gibi top çalan,sert, rakibi yıldıran, devamlılığı olan orta sahalar ve ileride iyi bir merkez forvet.

Burak Yılmaz'ın mevcut karakteristiskleri ile herhangi bir sistemde iş yapabileceğini sanmıyorum. Bir kere asla en uçta olmamalı.

Bu takımın bence eldeki kadro kalitesi ile oynayabileceği en iyi sistem Mancini'nin Snayder'i çok efektif kullandığı 4-3-3 olabilir.

Snayder'İn sol açıkta topla buluşup, oyunu oradan kurduğu ve topu oradan kullandığı, markajdan kaçtığı sistem. Bunun karşısına gençliği, hızı, çabukluğu ve enerjisi ile Bruma'yı atıp ileride Burak'ı tek santrafor kullanabilir.

Ortada yine 3'lü melo - selçuk - yekta hatta bence pres gücü ile olcan sol içte denenebilir.

Beklerde ise hakan balta/tarık veya veysel/tarık denenebilir.

Ben mevcut orta sahaların yumuşaklığı, yavaşlığı ve pres yetersizliğinden ötürü her türlü 2'li orta sahanın Galatasaray'ı sıkıntıya sokacağını düşünüyorum. Örnek Fenerbahçe süper kupa maçının ilk 60 dakikası. Yekta girene kadar topa hep Fenerdey'di çünkü tüm rebound, sekenleri onlar aldı.

Belki ileride Hamit forma girer, olcan, furkan gibi oyuncular orta üçlüye girer bir şekilde orası hem sayısal hem de niteliksel olarak gelişir.

Pandev eğer fiziksel olarak hazır hale gelirse kanatta veya yardımcı santrafor rolünde iş yapabilir.

inantamer dedi ki...

Elinize sağlık daha sık güncellemenizi bekliyoruz...

Muratonovic dedi ki...

Sabri çok rahat bek işini görebilirdi. Tam Sabri'ye göre sistem aslında. Ayrıca Engin Baytar da disipline edilebilirse orta üçlüde çift yönlü alternatif olabilirdi. Trabzonda da Galatasarayda da oynadı o pozisyonda, iyi işler de yaptı. Ama Engin de Sabri de sanırım hoca isteğiyle değil Ünal Aysal isteğiyle kadro dışı kaldılar. Ünal Aysal gidince Sabri geri dönerse öyle olmuş demektir. Engin'i de fesih ettiler sanırım, Ünal başkan benden sonra geri gelmesin diye sağlama almış işi. Nedense Ünal Aysal sevmiyor bu profildeki adamları, halk adamını yani. İstiyorki aristokrat olsun, yakışıklı olsun. Abdurrahim Albayrak'ta galiba buradan kaybediyor. Hatta Fatih Terim, adanalı damarından kaybediyor gibi. Öte yandan İtalyan'lar yakışıklı adamlar. Burak-Selçuk da öyle yakışıklı çocuklar, o yüzden sözleşmeyi kaptılar. Sabri ama halk adamı, alay konusu, o yüzden gitsin.