16 Ekim 2014

Süleyman Koç Röportajı




Süleyman Koç'un Sportbild'e verdiği röportaj... Kimi  ufak düzeltmeler ve değişiklikler daha ayrıntılı bilgi sunmak ve daha iyi anlatım için gerekliydi. 


-Sevgili Süleyman Koç,  2011’de cezaevine girdiniz. Şimdi ise birinci Bundesliga’da top koşturuyorsunuz. Bu masalsı bir hikaye değil midir?

Elbette. En sonunda hayat bana da güldü diyebilirim zira binlerce insanın başına bu olay gelir belki ama onlardan sadece birisi böyle bir geri dönüş gerçekleştirebilir. Babam benimle gurur duyuyor ve annem de artık yeniden gülmeye başladı.. Ailem kederden ziyade mutluluktan göz yaşı döktüğü zaman ben de inanılmaz mutlu oluyorum.

Berlin’de katiller ve tecavüzcülerin de yer aldığı hapishaneden eski kulübünüz Babelsberg’in sizi yeniden topluma kazandırma şansı vermesi nedeniyle erken bir şekilde çıktınız. Akabinde Padeborn size transfer teklifinde bulundu. Bu başarıda payı olan bu kurumlara ne kadar minnettarsınız?

Bu sanki size birileri yeni bir hayat sunmuş gibi bir şey.  Ben onlara sadece teşekkür etmek değil aynı zamanda iyi performans göstererek bana sundukları bu fırsatın hakkını da vermek istiyorum.

O günlerde Bundesliga’da top koşturacağınızı hayal ettiniz mi?

-Hayır! Çocukluğumda dürüst olmak gerekirse sadece koşabiliyordum.  17-18 yaşlarında ise topla ilişkim yine çok iyi değildi. Futbolcu olarak çok özel bir yeteneğe sahip değildim. Ben Berlin seçmelerine bile girememiştim. Ama benim hikayem gösteriyor ki..

..İnsan azimle çalışarak hayallerine kavuşabilir?

Evet! Bugün bazıları geliyor ve şunu diyor: “Çocukluğumuzda ben A takımında oynarken sen B takımında oynuyordun Süleyman!”. Ben de şunu diyorum: Sen bugün benzinlikte çalışıyorsun ben ise Bundesliga’da oynuyorum! Geçmişte benden çok daha yetenekli oyuncular vardı takımda. Onlar var olan yeteneklerini sahada sergileme ve üzerine koyma konusunda sorun yaşarken ben adım adım çok çalışıp kendimi geliştirerek ilerledim.  Bugün geldiğim noktaya ulaşmak için çok çalıştım. 

Devam edin lütfen..

Cezaevinden çıktığımda 106 kiloydum. Hapishanede her gün kilo alıyordum ve en sonunda dışarı çıktığımda bir boksöre benziyordum. İçeride sadece ağırlık çalışabilirme şansımız vardı. Başka şekilde antrenman yapma imkanım yoktu..Elbette bununla beraber her gün yarım kilo makarna yemek zorunda kalınca kaçınılmaz sona doğru ilerledim.

Çok kötü koşullar..

Belki..  ama ben her gün kendime köprü altlarında aç ve susuz geceyi geçirmek zorunda kalan evsizlerin olduğunu söyledim. Belki ben bir hücre içerisinde yaşamak zorundaydım ama en azından karnımı doyurabiliyordum. O insanların böyle bir şansı yok. Bu basit gerçekler beni mental olarak diri tuttu.

Yaklaşık 1 yıl içeride kaldıktan sonra dışarı çıktığınızda neler oldu?

Özgürce dolaşabilmenin tadını aldıktan sonra hemen antrenmanlara başladım. Uzun bir süre içeride kalmıştım ve vücut bu yeni antrenman stiline alışmakta güçlük çekti. Artık bu antrenman tarzı benim vücuduma yabancıydı. Çok derin acılar çektim bu dönemde. Her antrenman sonrası ağrılarımın şiddetinden gözümden yaşlar geliyordu. Uyku problemleri başladı ve sürekli antrenman yapmam da mümkün değildi. En nihayetinde baktım ki olacak gibi değil futbolu bırakıp kendime iş aramaya başladım.

Ve sonra..?

Babam geldi ve futbola olan yeteneğimi öylece kenara atamayacağımı söyledi. Cezaevinden şartlı tahliye ile çıktığımda zaten Babelsberg bana teklif sunmuştu. Takım doktoru iğnelerle antrenman sonrası çekilen acıları katlanılabilir seviyeye çekti. Bu zamandan sonra üç ay içerisinde 89 kiloya kadar zayıfladım. Şimdi ise 79 kiloyum

Cezaevi sonrasında yaşamınızda ne gibi değişiklikler oldu?

Artık daha azimli, kararlı ve ne istediğini direkt olarak ortaya koyan bir insan oldum. Eskiden her şeye “evet” diyen bir karaktere sahiptim. Cezaevinde psikoloğumla geçen süreç özgüven konusunda kendimi geliştirmeme imkan tanıdı.  "Hayır"  diyebilmeyi öğrendim ki bu benim karakterimin en zayıf unsuruydu.

Bunu daha ayrıntılı bir şekilde açıklayabilir misiniz?

Naiv bir karakter yapısına sahiptim. Herkesle her şeyi yapma mecburiyeti hissediyordum çünkü çevremin bana “korkak” demesini ya da insanlar üzülsün  istemiyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse çevrenin etkisi bana kötü yansıdı ama bunlar geride kaldı.

Cezaevindeki psikolog yardımının bugünkü başarında kilit rol oynadığını düşünüyor musun?

Evet! Bir süre tedavi gördükten sonra istemediğim bir şey olduğunda “Hey ben bunu yapmak istemiyorum” diyebildiğimi gördüm ve çok faydalı olduğunu hemen anladım. Artık hayır diyebiliyordum. Yalnız başka kilit noktalar da var.

Nedir?

Cezaevine düştüğünüzde size yardım etmek isteyen çok insanın olmayacağını görürsünüz. Anneniz ve babanızın dışında yanınızda gerçek anlamda çok fazla insan olmaz. Bu tecrübe bu açıdan beni bilinçlendirdi.  Çok fazla insana ihtiyacınız olmaz yalnızda gerçek bir arkadaşa sahip olmanız yeterlidir. O da benim babamdı!

Babanızla çok sık görüşüyor musunuz?

Ne zaman boş vaktim olsa babamın Berlin’deki cafesine gider oradaki çocuklara hikayemi anlatırım.

Ne anlatıyorsunuz çocuklara?

Çocuklara idol olarak kendilerine doğru figürleri seçmelerinin öneminden bahsediyorum.  Çocukluğumda legal yollarla kazanılmadığı ortada olan parası çok insanlara bakıp “İşte bu benim adamım” diyordum. Hataydı. Çocuklara tek bir anda köprü altında annesiz, babasız, parasız bir şekilde kalmaktan memnun olur musunuz diye soruyorum.  Böyle bir ihtimali hartırlatıyorum. Onlar da hayır diyor elbette.

Çevrenizi değiştirdiniz mi?

Eski arkadaşlarla görüşüyorum ama her zaman değil. Onlara şunu diyorum: Eğer işiniz var ve düzgün bir şekilde çalışıyorsanız her zaman benimle iletişim kurabilirsiniz lakin işsiz güçsüz ve çalışmak için mücadele etmeyip de yanlışa doğru yelken açacaksanz  benimle iletişiminiz olamaz.

Yaşamınız hakkında oldukça şeffaf davranıp her şeyi içtenlikle konuşabiliyorsunuz. Neden?


Çünkü bunlardan dolayı utanmıyorum. Yaptığımın cezasını çektim ve sonrasında başardıklarımla da gurur duyuyorum

1 yorum:

cikkoleite dedi ki...

Peki neden Süleyman Koc gibi Gökhan Töre göcmen sporcular daha ön planda Alman medyasinda?

Neden olumlu örnekler degil de olumsuz,irkci almanlarin yabanci düsmanligini hakli cikarak kötü örnekler cimbiz ile secilip insanlara sunuluyor?

Mesela medya neden Süleyman Koc´u ön plana cikarirken.Ceyhun Gülselam unutuluyor? Ceyhun Almanyada engellerle karsilasan yüzlerce profesyonel futbolcu gibi 4. ligde oynamaya mahkum edilmisken Türkiyeye gelmesi ve 6 senede belki Almanyada kalsa hic ulasamayacagi Bundesliga seviyesine ulasmasi ve bunu yine kendisi gibi türk-göcmen bir antrenörün yardimi ile yapmasi niye ön plana cikarilmiyor?

Neden türk kökenli bir futbolcu alman milli takiminda oynamasi 50 yil sonra gerceklesiyor?

Hakan Balta dogup büyüdügü Berlinde kalsaydi avrupa sampiyonasi yari finaline kadar giden kariyerin sadece hayalini kurabilirdi ve muhtemelen 3. lig seviyesinde ya da futbolu erken birakmis bir oyuncu olarak hatirlanirdi.

Peki Gökhan Töre nin neden ruhsatli silahi var? Gizli servis destekli NSU cinayetleri,yakilan evler,öldürülen göcmenler ve bunlari alman polisine,devletine güvensizlik,kendi kendini koruma vebunlarin sonucu olarak ruhsatli bir silah alinip gencligin verdigi tecrübesizlikle sacma sapan isler yapilmasi..

Süleyman Koc türkiyede dogup büyüseydi kendi memleketinde belki sucdan uzakbir hayat sürecekti ama almanyada almanyanin yabanci politikasi,medyanin sürekli sorunlu yabancilari ön plana cikarmasi ve bunun etkisiyle yalamnlarin yabanci düsmanliginin artmasi,polisin-devletin yabancilari irkci saldirilara karsi koruyamamasi bunrdaki yabancilari-göcmenlerini agresiflestirip kendini kendsini koruyamaya yöneltiyor!

Fatih Akin in filmlerinde isledigi göcmen-türk elstirili filmlere bakin sonra Faih Akin´ niye bu kadar basarili oldugunu ve almanyada bu kadar sevildigini anlarsiniz.

Almanyada sistem Faíh Akin´a Ayrimcilik,Irkcilik,NSU gibi konular varken krimminel-sorunlu yabancilar,göcmenlerde aile baskisi,katledilen hrant dink konulu filmer yaptiriyor.Senede 1-2 defa tatile gittigin kendi ülkeni elestir ama yasadigin ülkeye saygili ol!

Orhan sen de uzun süre yabanci olarak bir ülkede yasadin.Yaziyi senin yazindan bagimsiz olarak kendi düsüncelerimi belirtmekk icin yazdim.Ama belki sorularimin bazilarina cevap verebilirsin.

Bu konuyla ilgili türkce bir yazi da yazmistim.

http://berlinpostasi.com/alman-medyasi-ve-yabanci-dusmanligi/