23 Eylül 2010

İlk Görüşte Aşk.!



İnanır mısınız ?

Benim başıma geldi. Nasıl sorusunu çok sordum.. Bu şekilde bu kadar tutkulu olarak yaşanabilmesi için öncesinde sürekli onunla beraber yaşamak gerekir.. Sürekli düşünmek, sürekli hayal kurmak ve onu artık bir başkasına çevirecek, yeniden yaratacak kadar içine girmek.. Pek hazzetmediğim ve lise yıllarında bıraktığım platonik aşklardaki tutkuyu anlıyorum.. Ama söyler misiniz otuz saniye öncesine kadar tanımadığınız bir insana karşı nasıl o otuz saniye içerisinde gerçekleşir böylesine bir tutku ?

Sanırım biz çoçukluğumuzdan itibaren seyredilen filmlerden anlatılan hikayelere ve okunan kitapların içeriğindeki karakterlere kadar bize sunulan insan yığınından yavaş yavaş bir insan çiziyoruz kendimize.. Onunla hiç tanışmış olmasak da kaba hatlarıyla beynimizde yer etmeye başlıyor.. Hep o bize bir şekilde sevdirilmiş karakterlerle geziyoruz aslında ve bir gün bir yerde o çizilen karakter ile ufak bir benzerlik sonucu uzun yıllar sonucunda oluşmuş olan aşk kendisini var edeceği bir alan buluyor kendisine..

Sanıyoruz ki yeni tanıştık ama daha tanışmadık ki ? Biz kafamızın içerisindekine onu oturttuk çoktan..

Ne kadar yakınlaşsak da özellikle lise çağlarında mesafe varolan tutku nedeniyle her zaman kendisini koruyor ve o gerçeğe ancak gerçekçi bir şekilde dokunabildiğimiz zaman ulaşıp o muhteşem tutkuyu yok ediyoruz. O zaman anlıyoruz aslında bambaşka bir insan var karşımızda. Oysa ilk gülümsemesine kondurduğumuz karakter ile muhteşem bir şeydi..

Ergenlik ile sonrası arasındaki fark 'bilinç'. Tanıdığınızın aslında çok başka bir insan olabileceği tecrübesine sahip olmaktır. Öyle olduktan sonra ister istermez kurulan hayallere bir sınır gelir ve tutkunun şiddetini belirleyen onunla geçirdiğiniz süreler de hep kısalır..

4 yorum:

alengir dedi ki...

İlk görüşte aşk yok ama bir güç var :) (aa bu komik gibiymiş,ben utanmadan bunu twitter'da paylaşayım)

UnIn dedi ki...

Otelde seminer salonlarına inerken karşımda gördüm onu. Arkadaşımı dürtükledim: Nasıl yapmalı, nasıl tanışmalı, ne yer ne içer ki? -olm bi sakin ol! lafı hiç ırgalamadı valla beni:) Hİç de sakin falan olamadım gözlerine gülüşüne kilitlendim, yakınına sokuldukça ön dişlerinin arasından biraz aşağı doğru uzamış diş etine aşık oldum mesela, mesela diz kapaklarının keskin kavislerine. Sonrası sırasıyla iyilik, güzellik, kahır... ;)

gökmavi dedi ki...

Orhancığım ne oluyor?
Kafanın iyi olması sonucu pek anlamadım neler oluyor.
Bu arada Augsburg projemiz baki, unutmadım.

Borges dedi ki...

Gökmavi: Bir şey olduğu yok yahu. Yolu Augsburg'dan geçen herkesle elbet bir gün bir yerde buluşuruz.) Bekliyoruz.p