6 Ekim 2010

" Ortadaki Bayrak"



Bir Türkiye bayrağı ve o ülkede yetişen insanların ülkesi var. Bir de Almanya bayrağı ve o ülkede yetişen Almanların ülkesi var. Aslında kriterlere göre bir ülke ya da millet olarak algılanamayan ve fakat bence kesinlikle üçüncü bir ülke olarak anılmayı gerçekleştirecek kadar her iki bayrağın temsil ettiklerinden farklı olarak yaşayan üçüncü bir Bayrak ve onun insanları var. işte tüm bu gürültü de buradak kopar..Siz bu bayrağı, milleti kabul etmiyorsunuz.. Sonuçlarına da şaşırıyor ya da eleştiriyorsunuz bir şekilde.. Ben Türk'üm (ne gurur ne de utanç duyarım.. Utanmam beklenirse gurur duyarım ve tersi olursa kafa atarım) lakin kardeşim ortadaki bayrağın insanıdır.. Alaman Türkleri de aynı şekilde.. Nesile ve onların yaşadığı koşullara göre bu üç bayrak skalasında bir yere oturur.. Bazen Türkiye ya da Almanya ya da tam ortası.. ikisi de değil seçeneği.!

Hamit Altıntop SZ'a röportaj vermiş. Nuri Şahin de FAZ'a. İkisi de Almanya'nın en saygın gazeteleridir. Ben daha çok Nuri'yi sevdim.. Hamit ise genelde doğru cümleler kurup ve oldukça samimi duygular içerisinde söylemler gerçekleştirir iken kaçırdığı bir iki nokta var onların üzerinde durmak gerekir. 16 yaşında Schalke'de ilk antrenmanına çıktığı günden beri tanıdığı ve kardeşim kadar yakın dediği Mesut'un kariyer planlaması içerisinde milli takım seçimi gerçekleştirdiğini düşünüyor. Kardeşim gibi seviyorum diyor ama bu düşünceyi onaylamıyorum diye de çizgiyi çekiyor. Duygularıyla hareket edilmesi gerektiği konusunda ortaya sunduğu doğruları Türkler için geçerlidir ama ortadaki bayrağın insanları için değil.. Milli duygular doğuştan sahip olunmaz, oluşturulur.. Bunu unutuyor. O duygu yoksa ya da oluşamayacağı biçimde bir hayat yaşamışlarsa 'doğru' nedir ? Sizin için kestirmeden vatan haini ya da karaktersizdir ama gerçekte nedir durum ? Benim kardeşim de bunların arasında yer alır..



Misal Hamit Altıntop'un koşulları nelerdir ?

Onun zamanında Almanya Fedarasyonu gurbetçiler üzerine eğilmiyordu ve Hamit de Mesut kadar gençliğinde parlamamıştı. Bayern München'e transferinde en az Hoeness'in yakın arkadaşı Heynckes tavsiyesi kadar Hitzfeld'in onu Türkiye maçlarında izlemesi de önemlidir.(belirtmiştir de bunu) Schalke'de Rafinha'nın arkasında yedek bekler vaziyette klubünde oynamaz iken Fatih Terim onu her zaman oynattı. Klubünde forma giymedi ama milli takımda hiç kesik de yemedi. Duyguları hiç zedelenmedi.. Bu sayede Bayern München'e de transferi gerçekleşti. Alt yaş milli takımlarında hep Türkiye adına oynadı. Nuri'nin tam da üzerinde durduğu konu budur. Burada nerede oynarsa ortadaki bayrağın insanları işte oraya aidiyet geliştirir zira pek çokları tam o noktada bir millete bağımlı hissedemeyecek kadar karışık duygular içerisindedir.. Daha çok yaşadıkları nedeniyle sonradan oluşur..

Nuri Şahin'in FAZ'a verdiği röportaja geçiş yapalım. Nuri entegrasyon konusuna da eğiliyor ve Sarrazin'e de cevap veriyor.

Bizim ebeveynlerimiz dili konuşamıyordu. Bu yüzden kendi kendilerine mahkum edildiler, dışarıya açılacak pencereleri yoktu diyor. Yeni neslin böyle bir sorunu yok ve bugün aslında bu kuşağın entegrasyon gibi bir sorunu da yok diyor Nuri Şahin. Sonrasında bir başka yere verdiği röportajın içerisinde bir oyuncunun futbol oynadığı ülkenin dilini konuşamadığı vakit sahada çok iyi mücadele gösterse dahi takım olma olgusunu zedeleyeceğinin üzerinde duruyor. Kendi takımında her oyuncunun nasıl yaşadığını, ne düşündüğünü ve neyi sevdiğini bilmek istediğini de içeren çok çeşitli açıklamalar getiriyor.

Dil çok önemlidir. Hamit'in varolan türkçesi onu buraya bağımlı kılan ve SZ'a 'kalbini dinlemelisin' diye demeç verdirten en önemli ayrıntısıdır. Mesut'un Türkçesini dinlediniz mi ? Üç cümleyi zar zor bir araya getiriyor.. Arkadaşları Alman, ana dili Almanca ve Almanya tarafından iki kuşak öncesinde olduğunun aksine sahip de çıkılmıştır. Eskiden burada yaşamalarına rağmen kolay bir şekilde Türkiye'yi seçen insanlar daha çok ailelerinin dil eksikliği nedeniyle sadece Türkler'le bir arada yaşayarak Türkiyede yaşayan insandan dahi çocuklarının daha fazla milliyetçi duygulara sahip olmalarını sağladı. İnsanların ırkından dolayı yakıldığı zaman var olan ayrımcılıklar da bunları tetikledi ve fakat bugün her şey çok başka.. Nuri'nin dediği gibi bir kaç yıl sonra Türk bir 'başbakan' dahi olabilir..

Size göre bugünün Alaman Türkleri en çok aidiyeti nereye duyar ya da duymaz ?

Hamit onun kariyeri için bu şekilde seçim yaptığını düşünüyor. Doğrudur belki.. Ne oraya ne de buraya bir aidiyet duymacak şekilde yetişmiştir. Bir Mesut mu ? Bugün Mehmet Ekici'yi okudum. Kim bana hangi perspektifi sunar ona bakıyorum seçimlerde diyor.. İlkay,Taner Yalçın,Ömer Toprak ve hemen hepsi aynı şeyleri diyor. Ben diyemezdim.. Hamit ve ondan önceki nesil de.. Çünkü bu yeni gençler tam anlamıyla ortadaki bayrağın insanları.. Duygusal açıdan milliyetsizler..İki tarafa da aidiyet gösteremiyorlar ve haliyle kariyerleri doğrultusunda bir seçim gerçekleştirecekler.. Onlar için bu çok da zor olmayacak..

Bu yüzden 'İlgi gösterin' diye yırtındık sözlüklerde, bloglarda..

Arkadaşım sen her sabah milli marş okuyarak girdin sınıfa.. Dilin Türkçe, yaşadığın yer Türkiye. Türkiye'nin ekonomik gelişimi seni etkiler, buradakileri değil. Milliyetçiliği doğuran ortak çıkar doğrultusunda gelişen bilinçten de yoksun burada doğup büyüyengiller.. Ortak çıkar varsa aidiyetin nereye olacağı da ortadadır. Misal senin çocukluğunda etkilendiğin resmi tarih de yok.. Senin gibi milliyetçi duygulara sahip olmaması onun karakterinden ya da senin muhteşem güzel kişiliğinden kaynaklanmıyor, koşulların bir sonucudur en az senin kadar.!

Benim kardeşimin bayrağı ortadaki bayraktır. Onun dili de odur ırkı da..

İsterseniz Etik açıdan doğruyu arayalım ama o zaman Almanya çok ama çok daha ağır basar, haberiniz olsun. Geriye duygular kalınca onun oluşacağı koşullar hemen hepsinde farklıdır. Boateng kardeşler de çok güzel bir örnektir. Aynı Gana'lı babadan ama farklı annelerden olma bu kardeşlerin seçimlerini belirleyen yaşadığı birbirlerinden farklı koşullarıdır. Annelerinin yanında yetiştiler.. Gana seçimini yapan Berlin'in varoşların da varoşlarında yetişen olur iken Almanya diyen Boateng ise çok başka koşullarda yetişti..

Sonucu değiştirmek istiyorsanız bu yüzden çok küçük yaşta oyuncuyu sahiplenip ona aidiyet duymasını sağlayacak ilgiyi verin ya da vermeyin ama asla ve asla olmadığı için eleştirme hakkınız yoktur.

Ben Hamit gibi düşünüyorum ve seçim şansım olsa bir saniye dahi sizin gibi düşünmeden Türkiye adına oynarım.. Dahası burada benim yaşımda olanların büyük çoğunluğu da bu şekilde düşünür. Ama Mesut ve kardeşlerimin grubu ve sonrası ise çok başka.. Bunlar da acı bir gerçeğin sonucudur ama ona bir başka zaman..

7 yorum:

pclion dedi ki...

Yarınki Taraf'a aynı konu üzerinden bir yazı yazdım Borges, uygun olursan bir bakarsın. :) Özellikle "milli davadan" ziyade Almanya'nın artık bu oyuncu havuzuna daha çok eğilmesi ve oyunculara kariyer fırsatı da sunması Türkiye'nin mevcut stratejisini gözden geçirmesini gerektiriyor artık. Hamit Altıntop, Nuri Şahin gibi oyuncuları eskisi kadar kolay bırakmayacaklar, o kesin. Almanların 2006 devriminin sonucu bu biraz da...

adsumcu dedi ki...

"Bunlar acı bir gerçeğin sonucu" mudur gerçekten? Bana daha ziyade tam da yazıda da anlattığın minvalde olağan bir sosyolojik sonuç gibi geliyor. Dediğin gibi eski-yeni nesiller farklılaşması ve Alman toplumunda "gayrı Almanların" toplumda hem daha görünür olması hem de sayıca artması.

"Futbol üzerinden entegrasyon sağlıyor Almanya" gibi bir fikrim var ama çok mu Polyannacı bir görüş sen sanırım daha iyi bilirsin.

Borges dedi ki...

pclion: Almanların çabası olduğu kesin. Mesut örneğinden sonra elbette kolay olmayacaktır ve yarın yazını okuyacağız biz de;)

adsumcu: Bu konu çok uzar. Buradaki insanların kimliğini kaybetme, asimilasyona uğradığınn da bir göstergesidir çok ama çok başka açıdan incelersek.. Ben kardeşimin Türkçesinin çok daha iyi olamsını isterdim ama benden bağımsız koşulların bir sonucu.. ben olan biteni yazdım, durumu ortaya koyduğum, bireylerin bir sonuç olduğunun görülmesini istedim..

Bir sorun varsa bile çözümünün Mesut'un ya da Mehmet Ekici'nin düşünce tarzından değil bu koşullardan kaynaklandığınn algılanmasını istedim..

ALİ VW dedi ki...

abi mukemmel bir yazi olmus. gurbete cikmadan gurbetcinin, ve sonraki nesili anlamak cok zor.

varol döken dedi ki...

dün ersan gülüm röportajı vardı...

- avustralya ve türkiye milli takımlarından gelen teklifleri değerlendireceğim...

ben o sırada hala ersan gülüm kim ya diye düşünüyordum:)

ensarkocc dedi ki...

ellerine sağlık. mis gibi yazı oluş

twilost dedi ki...

almanya milli takımında almanyada yetişmemiş, futbol eğitimini almanya dışında almış bir tek oyuncu var mı? 18-19 yaşından sonra almanyayı seçmiş bir tek oyuncu?

biz niye hala mesutları kaptırmamak için çaba sarfetmeliyiz diyoruz da burada bu kadar çok genç insan varken, bu kadar çok kendine meslek edinemeyecek boşlukta gezen çocuk varken hazır yetiştirilmiş bizden olmayanları almaya çalışıyoruz? hala daha altyapıya önem vermemiz lazım diyeceğimize mesutları kaçırmamak için ne yapmalıyızı düşünüyoruz..

borges doğru yazmışsın güzel yazmışsın da almanyadaki türklerin sürekli kökenleri tartışmaktan önce değinmemiz gereken bir nokta var. artık dünyada insanlar kökenleri önemli olan değil. doğduğu, büyüdüğü, yetiştiği yer önemli. senin ve hamitlerin kuşağı hala buraya ait hissediyor evet, mesutlar da oraya yada aidiyeti önemsemiyor bile. peki bunu geçelim. ait olduğumuz toprağı(şehir)düşünelim.istanbulda bundan 15 yıl önce kimse istanbullu değildi. maşallah herkes bi kökenim nereye gidiyor merakı içindeydi ve sanırsın istanbullu olan 50bin insan yoktu 10milyonda.. şimdi etrafı osu busuyla 19 milyon nüfusu var. sorun bakalım gençlere nereliyim diye. misal benim babamların kökeni kafkasyaya uzanıyor buraya bile ait olmayan batuma. daha önceleri bulunabilse daha nerelere gidecek kim bilir. ama bu benim için önemli mi değil. ben istanbulluyum. burada doğdum burada büyüdüm bütün bağlarım bütün her şeyim buraya bağlı. aynı şeyi bir çok genç söyleyecek.
ben almanca eğitim gördüm lisede. almanyaya da gittim. önümden geçen türk gençlerini de gördüm. bazıları almanca konuşurken araya türkçe bi kaç kelime sokmak dışında türkçeyi bilmiyorlardı doğal olarak. sen o çocukların futbolcu olsalar türkiye için oynamasını hangi hakla istiyorsun ki? bundan 15 yıl sonra şu an tartıştığımız bu alamancı türkleri konuşmayacağız bile. hepsi oraya ait olacak..