24 Kasım 2009

Seyircisizlik.!



Galatasaray'in macina bakiyorum.. Bir sürü bos koltuk, inanamiyor insan. Inanin benim aklim almiyor. Stadin tamami 30 bin bile degil. Iddia ediyorum Türkiye Ligi seyirci ortalamasi Almanya birinci degil ikinci degil ücüncü Bundesliganin dahi altindadir.. Ikincisi fark atar Türkiye Süper Ligine. Köln, Kaiserslautern gibi takimlar 40 bin ortalamayla oynadilar ikinci Bundesligada..

Bu seyircisizligin nedeni de fiyatlar filan degil yahu. 20 milyonluk sehirde Galatasaray gibi bir takimin 30 bin seyircisi olmaz mi ? Düsseldorf ücüncü ligde 50 bin seyirciyi topladi yeri geldi.. Ortalamasi da ücüncü Bundesliganin düsükse eger bu ilgisizlikten degil statlarin kapasitesinden kaynaklanir daha cok.. Ki o bile fazladir Türkiye Süper liginden.. Gecelim bölgesel lige.. Ki eminim bölgesel lig ile arasindaki fark cok yoktur ya da ben Türkiye Süper Liginin daha fazla seyircisi vardir diyemiyorum.. Olacak is degil ve acilen cözüm bulunmasi gerekir.. Yapilan tezahuratlarin yetersizligi de cok baska bir konu olsun..

Herkesin dilinde su var: Statlarin icerisinde küfür ve pahalilik. Bu ikisi belki biraz aciklar ama yetmez. Kiyas yaptiginiz zaman cok daha net görülebiliyor.. Misal burada 100 bin kisilik sehrin 30 bin kisilik stadinda yer bulamiyorsunuz ve fakat 20 milyonluk sehrin bilmem kac milyon seyircisi oldugu tahmin edilen takimin stadinda seyirci yok.. Almanya'nin 40 bin kisilik kasabasindan bile daha fazla seyirci cikiyor inanin..

Nedenlere bir daha egilelim. Pahalilik ? Yok arkadas.. Istanbul orasi. O stada gidecek en az bir milyon insan cikarmasi gerekir üstelik o fiyatlara.. Ülkeye geldigimde her türlü para sorunu ile bogusan adamin telefonu milyar liradan basliyor.. Insan istedigine parayi bulur, eminim ben. Para bir ihtimal seyirci profilindeki degisim icin kullanilabilir bir ayrinti iken statlarin boslugunu aciklamaya yetmez.. Icerisindeki küfür ? Derbiye gitmezsin de siradan bir macta cogunluk oldugun yerde gürültü cok da cikmiyor, küfür de bu kadar insani kacirtan bir durum olamaz.. St.Pauli macina bilet bakiyorum kac haftadir, yok arkadas.. zor. Munih dedigin senin 1.5 milyon bile nufusu olmayan sehir, 70 bin insanin tamami her macta ki bilet bulmak cok zor.. 20 milyonluk sehrin degil ülkenin en büyük üc takimi icerisinde yer aliyorsun lakin statlarin hali kuzey bölgesel ligi mahalle takimi kadar ancak dolu..

Fark cok büyük arkadaslar.. Kayserspor örnegi de ortada. Biz bir ihtimal Erciyesspor'un maclarinin seyircisizligini ülkenin ekonomik durumundan statlarin icerisindeki kosullara kadar cesitli ayrintilarla aciklayabiliriz lakin Galatasaray-Fenerbahce-Besiktas üclüsünün tek bir bos koltugunu dahi burada kimseye aciklayamayiz..

Bu daha cok da kültür.. futbol kültürüdür. Büyük bir kesimin böyle bir gereksinimi, kültürü yoktur futbol adina.. Dedesi kahvehaneden seyretmis, babasi da simdi de o.. Böyle gider bu.

44 yorum:

varol döken dedi ki...

futbol kültürü mü?

ya borges öyle bir yerden vuruyorsun ki, bizim de dalgakıranımız kırılıyor...

bu ülkenin kültürü yok arkadaş, geçmişi yok... yani böyle boş beleş ezbere konuşan cahil bir adam olmak istemem ama bu ülkenin dünyaya verdiği ne var ki şimdi almak istesin... lütfen değerli 3-5 istisnasi örneği vermesin kimse...

bir düşünün, bu ülkeden bir tanecik ama bir tanecik şarkı çıktı mı yeryüzüne (geçiniz efendim every way if i can zibidiliklerini)

ya da bir tane felsefik doktrin, kabul gören bir makale, bir yeni çağ düşüncesi...

bir tane özgün tasarım, ürün, marka?

bir tane uluslararası şöhrette politikacı (şimdi atatürk denecek lakin inanın onun da şöhreti benim bahsettiğim ölçekte olmadı dünyada hiçbir zaman, kaldı ki 1930larda bütün dünyada bir diktatör olarak tanındığını da yabancı gazete manşetlerinden biliyoruz-bu benim şahsi fikrim değil, lütfen konu bu tartışma üstüne kaymasın)

sinema, tiyatro, kitap... orhan pamuk mu? ben türkçe anlamıyorum orhan pamuk u anlayıp ödül verenleri takdir ederim...

vs. vs. vs... hangi kültür borges, futbolumuz bu ortak kültürün neresinden beslenecek allah aşkına? ulusal ligi 1959da başlamış, dünya sahnesinde uefa kupası dışında bir başarısı olmayan, istikrarı olmayan, alt yapısı olmayan, şans ve zaman ekseriyetinde dönen bir futbolun ne kültürü?

keyif alamıyorum ben arkadaş... kombinem var steaua maçına gitmedim... hadi takımımdan keyif alamıyorum öznel bir düşünce ama o tribünden keyif alamıyorum... orijinal değil kimse, herkes her şey birbirine benziyor... arada çıkan iki renkli sesi de biz göremiyoruz, körlüğümüzün kusuruna bakılmasın...

daha zilyon sebep sıralanır alt alta ama benim için en gerçek sebep bu ülkenin bir sanal ülke olması, her şeyinin apartma olması, orijinal bir fikir üzerinde inşa edilmemiş, bu yüzden de kendine ait bir kültürü olmamasını söylerim...

bizi uyutuyorlar her daim...

Borges dedi ki...

Varol, bu konu cok uzun.. Yani öyle ki her bir örnegin üzerinden cok fazla tartisma cikar. Lakin toplamda varolan fikrinin büyük bir kismina katildigimi söyleyebilirim sadece.. ben konuyu futbol ekseninde tutarsam eger isin özü bana göre budur. Almanyanin bakin ekonomik acidan yerlerde süründügü dönemin seyirci ortalamasini bugün dahi yakalayabilmis degildir Türkiye Süper Ligi. dolayisla ekonomik unsurlar, stad ici kosullar ancak kucuk farklilikklari aciklar.. Böyle büyük bir farkin acilimi ben de varolan futbol kültürünün icerisinde maci yerinden izlemek yoktur..

fd dedi ki...

cok güzel bir konu ve bizde bu isin iyi gitmemesinin bircok nedeni ve suclusu var. bence en önemli hususlardan birtanesi de federasyonlarin taraftarla bakisi. bizde maalesef insan muamelesi görmüyor taraftarlar. almanya'da 3. lig'de bile federasyon 3 ay önceden maclarin saatini ve tarihini veriyor ki, herkes kendini ayarlasin, taraftarlar rahat gidip gelsin. bizde süperlig'de maclarin programi bir hafta önce belli oluyor.

Sinan Yılmaz dedi ki...

Cumartesi - Pazar Maçları gündüz oynatmaktan başlayabiliriz bu sorunu çözmeye

Borges dedi ki...

Extensor: Gündüz yapilan maclarin durumu da ortada.. Ama bir artis saglayacagi konusunda hemfikirim. En azindan bir adim atilmis olur.. Bugün pek cok mac gündüz yapiliyor yine de KAyserspor ben mac yapsam toplayacagim akrabalar kadar isani stadina ancak getirebiliyor..

Marat dedi ki...

bence para da küfür de önemli etkenler ama en önemlisi sahadaki futbol. işte endüstriyel futbol ile tribün kültürünün çatışması noktası. o kadar para verip,yağmurda, çamurda, itiş kakış arasında,pislik içerisindeki bir koltukta rezil bir futbol izleyerek 3-4 saat geçirme ihtimali insanları uzaklaştırıyor tribünlerden. kendi blogumda yazmıştım. kocaelispor kombine sattı ama sonra kombine kapısı arızalı diye kombinelileri de sıraya soktular, elamanın biri geldi sırayı atlayıp ben taraftarım para mı vericem,sıram ıbeklicem diye postasını koyup girdi içeri..bizim gibi insanlar için bu tip zorluklar katlanılabilir olsa da herkes aynı düşünmüyor sanırım. yoksa bence babalar oğullarıyla o maç anılarını paylaşmayı severler bence. o kültürsüz azınlık, çoğunluğa hükmedemediği zaman..

Borges dedi ki...

Marat: Futbol kalitesi.. Mutlaka ki bir ayrintidir ama gözünü seveyim ücüncü bundesliganin futbol kalitesi cok mu iyi ? Taraftar oldugumdan söylüyorum beni Galatasaray macina ittiren futbol kalitesi degil yahu, baska bir sey bu.. Ben istanbulda yasasam su kadro top oynayamasa bile giderim.. kesinlikle giderim.. bu daha cok kilif..

Burada 1860 munchen'in maclarina gidiyorduk ikinci Bundesligada. Inan bana futbol kalitesi yok denecek kadar azdi, Berkant'i seyrediyordum o zamanlar.. Arena da oynadiklari icin genelde 40 bin kisiyi gecmiyor ve her daim bilet builabiliyorduk.. Ama gel gör ki gidiyorduk gidiyordular ki cok ktü futbol oynuyordu 1860..

L dedi ki...

"Nedenlere bir daha egilelim. Pahalilik ? Yok arkadas.. Istanbul orasi. O stada gidecek en az bir milyon insan cikarmasi gerekir üstelik o fiyatlara.. Ülkeye geldigimde her türlü para sorunu ile bogusan adamin telefonu milyar liradan basliyor.."

abi bu telefon muhabbeti cumartesi disko kralı'nda da geçti, albüm satışıyla ilgili. tamamen insanların samimiyetiyle ilgili. sorsan 25 milyon gs'li var. ama 25 bin kişi gelmiyor stada.
ülkedeki sporseverlik ancak ev oturmasına gittiğinde o ailenin fertlerinin hangi takımı tuttuğunu sormakla sınırlı.

Sefa Hasanoglu dedi ki...

Öncelikle tribün kültürü bizim ülkemizde yok bu bir gerçek.

Avrupada millet pikniğe gider gibi maçlara gidiyor, sinemaya gider gibi maçlara gidiyor çoluğunu çocuğunu alıp stada gidiyor, burada baba oğlunu ailesini götüremiyor götürmek istemiyor, çünkü herkesin içlerine kazınmış orada şiddet var kavga var vs vs.

Bir diğer unsur maça gidiyorsun nezleyi kapıyorsun ben 2 hafta yatakdan çıkamıyorum, stad şartları çok kötü koltuk koltuk değil, stad stad değil, içerde WC'lere gitmek ızdırap, adam akıllı yiyip içecek bir yer yok var ise gitmen çok zaman alıyor orası da ayrı bir ızdırap.

Eski Açıktayım bir gün hava buz gibi ölücem soğuktan, ayağımda derman kalmadı oturamıyorum koltuklar ıslak. İçeri gitmeye karar verdim gidip bir şeyler alıcaktım yemin ediyorum tribünü 10 dakika da terk ettim koridora inene kadar neler çektim bir ben bilir bir Allah bilir bunun birde dönüşü var.

Oturuyorsun önde çoluk çocuk bağırıyor kalksanıza ulan bilmem ne çocukları kalkın bağırın
ne oturuyorsunuz diye bağırıp duruyorlar, bu ve bu tarz hareketler taraftarın bir kısmını küstürüyor.

Bu sadece bir kaç örnek böyle binlerce şey sayabilirim.

Yukarıda verdiğim örnekler Ali Sami Yen stadı için geçerlidir.

Ama şunuda unutmamak gerekir ki en üstte dediğim gibi tribün kültürü yok bizim memlekette, Borges'in dediği gibi kırathane kültürü var.

Borges dedi ki...

Lappapzade: Eh demek istedigim de biraz budur. Eger varolan soruna yanlis teshis konulursa cözüm de uzar. Mesele paradan da öte böyle bir kültürün olmamasidir. Bu cesitli etkinliklerle kazandirilmalidir insanlara..

Borges dedi ki...

Faruk Alpaslan: Cok fazla katilamiyorum.. Kadin-cocuk kismi sadece eksik degil tribünün kendisi aslen sorun.. Izleyiciyi cesitlendirme konusu baskadir ve fakat stada erkek de olsa Elano'lu, Keitali Galatasaraya koca istanbuldan 30 bin kisi bulamiyorsan bu sorun cok baska arkadas. Simdi git 40 yil geriye. Almanyanin statlarinda seyirci bugünkü gibi inanilmaz boyutta.. ingiltere 120 bini filan yakalamistir yahu bilmem kac milyon yil önce. Bu blogun belki de ilk postlarindandir white horse geyigi.. Cok modern olmadilar ama kendi kosullarinda idare eder.. Sanki halk her hafta sonu almanya da ingiltere de mac seyrediyor da buraya alisamiyor, yahu ülkenin ortalamasina göre fena da olmayan bir atmosfer söz konusu. Mactan seni alikoyacak sekilde kötü olduguna ben inanmiyorum.. BUnlarin hepsi kilif zira 20 milyonluk sehir 30 bin kisilik stat.. yuh yani..

Bunn disinda hakli olsan da ana sorunu iskalattiran bir bakis acisi olmasi nedeniyle katiliyorum sana..

Marat dedi ki...

ben man city-liverpool maçı yerine stockport county diye league 2 takımının maçına gitmiş biriyim ki avatarım da bu tercihi kolay yapmadığımın ipucunu verebilir:)

aslında bu senin dediğin kültür meselesi..o güne bir sosyal aktivite olarak bakma meselesi ama bizde öyle değil işte..sadece böyle deyip çıkamayız bence işin içinden..o statlarda aile tribünü var mı? çocuklu gelenlere ayrı girişler var mı? polis onları copluyor mu? içki içsen bile maça gidebiliyor msn?hatta içeride içki satılıyor mu? içki bir örnek tabi.orada olmaktan keyif almak önemli olan. grup halinde gitmek belki.sosyalleşmek.burada sadece futbolda değil hiçbir yerde insana saygı yok. az önce de dedim ya adam sıra beklemez, para beklemez,iter kakar, kavga mı edeceksin? o league 2 takımının 11.000 kişilik stadı vallahi sami yenden daha iyidir,insanlar birbirine saygılıdır en azından.

biz lisede maça gideceğimiz zaman annelerimiz endişelenirdi.şimdi böyle bir ortamda bizim gibi insanlar ve bizlerin çocukları umarız değiştirir bu alışkanlıkları.

Borges dedi ki...

Marat: Faruk'un da senin de üzerinde durdugun konularin hepsine katiliyorum ve bu konular üzerinde yapilacak olan düzenlemeler bir ihtimal artis gösterecektir ve genel sorunun cözümüne baglidir bir acidan.. Lakin su ortamda dahi su ortamin icerisinde siritmayacak, bir sekilde maci seyredebilecek 30 bin insanin 20 milyonluk sehirde cikamamasi da bir sorun.

Seyircisizlik muhtemelen ana seyirci grubunun yaninda maca gidecek olan aileleri, kadinlari ve cocuklarin eksikligini doguruyor lakin eger sorun sadece bu olsaydi en azindan kimse yanlis anlamasin o ortamda sorun yasamayacak 30 bin tane insani yine de cikartmis olmasi gerekir..

Marat dedi ki...

evet aslında haklısın o şekilde düşünen 30.000 çıkmalı.

onlar da hazır bir araya toplamışken bir şekilde ortadan kaldırsak daha hayırlı olur belki:)

Protanopia dedi ki...

Mevzu futbol değil. Bizde sosyal aktivite kültürü yok. Sadece maç değil, nezih ortamların olduğu diğer spor karşılaşmalarına da gitmiyoruz. Sinemaya, tiyatroya gitmiyooruz. Torrent sağolsun haftada 2-3 film izlerim ama sinemaya 6 ayda bir. Arkadaşlarımızla bir şehri gezmeye gitmiyoruz vs.vs. Efendim bu ülkede aktivite alışkanlığı yok. Halı saha vs. dışında.

Maçın ekstra durumu da insanlar maça sadece başarı için gidiyor. O atmosfer, futbol falan pek insanları çekmiyor.

Borges dedi ki...

Karamurat: Dogrudur.. Hani ben hep istisna barindirir diyordum futbol icin.. Zira buraya ortalamayi almiyorum.. Üc büyüklerin disinda olan kluplerin genel durumunu da sorgulamadik... Neden denizli,kayseri demedim sadece üc tane büyük takim ve 20 milyonluk bir sehir. BUna ragmen durumun bu olmasi korkutucu..

Güzel bir özet idi baska acidan sevgili Karamurat..

$afak dedi ki...

Ben de Karamurat'a katılmakla birlikte bir şeyi çok merak ediyorum. Örneğin bir GS - Manisa maçını kapalıda izlemek 50€'ya; git gel ile 55€'a denk geliyor. Ben o vereceğim 55€ ile arkadaşlarla Asmalımescit yapıp (rakı-balık) yapıp, ertesi gün kız arkadaşımla sinema yapabiliyorum.

Şimdi insan düşünmeden edemiyor, bi tarafta gs-manisa bi tarafta diğer aktiviteler... Ben kim ne derse desin fiyatın hala önemli bir etken olduğunu düşünüyorum. Sormak istediğim de şu misal Bremen'in Frankfurt'la yaptığı maçın kale arkası bileti kaç paradır? Bir Ş.Ligi bileti kaç €'dur?

Borges dedi ki...

$afak: Biletler cok pahali.. Özellikle Frankfurt'u baz aldigin vakit kesinlikle.. Kale arkasi duruma göre degisir, 20 euro ya da 50 den 120 ye kadar farklilik gösterir burad aama konu bu degil. Cok genel bir degerlendirme ile Almanya'ya göre biletler kesinlikle bizim ülkemizde pahalidir.. Lakin söyle bir durum söz konusu: Wolfsburg dedigin sehrin nufusu 100 küsür bindir. Istanbul dedigin ise 20 milyon. Wolfsburg'un kasabasinin dahi takimi var ve insanlar o kucuk kasaba takiminin maclarina giderler, istanbul degil türkiye'de üc büyüklerin konumu bellidir. Fiyatlari da bu sekilde degerlendirmek gerekir. Siz degil 20 toplamda 70 milyon insanin yarisindan fazlasini tuttugu takima gidebilme lüksüne sahipsin.. Frankfurt ile istersen diyarbakispor macinin biletlerini mukayese ederiz.. Ve fakat ben 3 buyuk klubün maclarini digerlerinden ayiriyorum.

Kasaba takimi degiller ki.. Sen gidemedin 20 milyonluk sehirde parasina kiyacak 30 bin insan da mi yoktur ?

Önce bu 30 bin insani bulmak mesele, arkasindan statlari genisletip cocuklarin, kadinlarin ve ögrencilerin de maclara gidebilmesi icin kosullarin olusturulmasi gelir lakin birinci sorun henüz asilabilmis degildir..

Borges dedi ki...

Fiyat bildirimi biraz yanlis olmus. Kale arkasi en fazla 25 eurodur, özel durumlarda.. 10 euro'ya dahi kale arkasindan mac izlenilebilir burada. Bunun yaninda 35-50 arasi güzel yerden maca bakabilirsin ki bu bremen-frankfurt tarafinda daha da düsüktür.. Ortalama alsam 25 euro diyebilirim orta karar yerden maci izlemek..

Sefa Hasanoglu dedi ki...

Aslında ben TT Arena ile yeni bir sayfa açıcağımızı düşünüyorum ki 40 bin kombine ilk hedefmiş.

CaRtMaNtR dedi ki...

Spor kültürü (genel kültüre girmek demek burada yazmakla bitmeyecek pek çok noktaya girmek demek o nedenle mümkün olduğunca spor kültürü içinde kalmaya çalışacağım) sıfırın altında olan. Sporda bazen yarışmanın bile yeterli olması gerektiğini bilemeyecek bir toplumuz.

Olimpiyatlara katılmanın bile bir zevk bir renk olduğunu farkedemeyip aldığımız madalyada bilmem kaç yıldır atletizme yatırım yapan ülkelelerle kendimizi kıyaslıyoruz.

Bunca yıldır teniste önemli turnuvalarda dereceyi geçtim doğru dürüst katılım gösteremiyoruz. Marsel, Elvan gibi sporcuları devşirip bazı şeyleri outsource ile başarıp daha sonra bunun altını kendi kaynaklarımızla doldurup belli branşlarda düzenli olarak yeni sporcular yetiştirmek için herhangibir plan program yapılmaz.

Ata sporu diyerek gaz verdiğimiz güreşçilerimizi bir tek ülkeler çapındaki şampiyonalarda hatırlarız.

Engelli sporları konusunda genel olarak zihinsel engelli politikalarla ile engelli insanlarımızın toplumla aralarında bağ kurmasında en ciddi fayda sağalaycak aktiviteleri yok sayarız.

Önce aklıma gelen yada az biraz bilgi sahibi olduğum spor dallarından başlayarak bilinenlere doğru gelmek istedim.

Voleybol desek zaman zaman kıpırdanmalar yaşasada hala ana eksen ülkemize gelen bayan yabancı voleybolcuların verdiği pozlar üstüne.

Bayan basketbolunda ise son dönemde yaşanan Milica Daboviç hadisesinden sonra orada da bakış açımız hala ortada. Sporcu saha içinde ne yapıryordan ziyade saha içinde neresini açmış onun hesabı peşinde koşuluyor.

Erkek voleybolundan en azından ben bihaberim. Bir dönemler Arçelik'in maçları NTV'den veririlirken az biraz takip ediliyordu ama şimdi oda pek yok sanırım.

Erkek basketbol dalında Cemalgate skandalı olsun Yıldırım - Demirel - Tanjeviç üçgeni olsun saha içinden çok saha dışında dönen dolaplar iyice seviye düşüyor.

Tüm bunlardan sonra ülkemizin en çok ilgi çeken spor dalına gelelim.

Her şeyden önce taraftara kültürü bugünden yarına aşılamak söz konusu olmayacağına göre kısa vadede ancak ülke şartlarının sonucu olarak her ibiri sosyopatlaşmış potansiyel holigan seyircileri kontrol altına almak gerekir.

Tribünde olay çıkaranları ciddi anlamda takip edip her olay sonrası daha sonradan göz ardı edilmeyecek sert cezalar uygulanarak, seyircilerin yaptıkları her vandallığın sonucunda ceza çekeceklerini onlara iyice göstermek gerekir.

Bir diğer önlem olarak ise zaten diken üstünde olan seyirciyi en azından stadda koltuğundan belli standartların üstünde rahat ettirmek gerekiyor. Hem stada giriş aşamasında hem maçı izleme aşamasında hemde maç çıkışında seyirciye eziyet edilmezse maç esnasında şimdiki olduğu kadar kolay galeyana gelen bir yapıda olmazlar.

Bu kısa vadeli önelmler uygulanırken bir yandanda geleceğin seyircileri gençlere spor sevgisi aşılanmalı sporun kazanmaktan ziyade rakibine saygı duyarak elinden geldiğince mücadele etmenin önemli olduğu öğretilmelidir.

Bunun için federasyon çocuklara ücretsiz halı sahada maç yapma şansı yada ünlü milli futbolcularla ile söyleşiler ve yine çim sahalarda yapılacak antreman ve workshoplarda faydalı olacaktır.

Bu sayede hem o çocuklar hemde o çocukların velileri sporun güler yüzü ile tanışırlar.

Tabi bunların yanında bir diğer önemli unsurda basınımız zaten kışkırmaya ve provoke olmaya dünden razı insanlara onları bu yönde motive edecek üfürükten haberlere yer vermemeleridir.

Kulüp başkanlarıda bu konuda gerekirse seyirciyi karşılarına alarak tavırlarını aklı selimden yana göstermeleri gerekirler.

Tabi bu dediklerim ütopik bir Türkiye'de olacaklar gerçekte bunları ancak rüyamda göreceğimden şüphem yok.

Borges dedi ki...

Cartmantr: Cok güzel bir özet. Isin biraz gizi bu yazinin icerisindedir bana göre. Misal Sampiyonluga oynayan takim oldugu vakit stat full ceker iken biraz ama biraz olsun yaristan kopunca on bin seyircinin bile altina düsüyor rakam.. Meselenin özüne farkli yaklastirilmisiz.. Adamlar bölgesel ligin on besinci sirasinda semt takimlarinin alti bin kisilik statlarinda full cekiyorlar. farklilik ya da bana göre sorunun temeli burada yatar.. Maca neden gidiyorsunuz sorusunun cevabindadir..

Bir insan maca neden gidiyor ? Sampiyon olmasi icin destek mi ? Her sene sampiyon olamayacagini da görebildigimize göre ? Mesele budur daha cok ve bu yüzden isin kültürü yoktur diyoruz.. Ve gercekten de güzel bir sekilde özetlemissin sevgili Cartmantr..

arnawut dedi ki...

Bence bunda kulüplerin taraftara yaklaşımıda çok ama çok önemli. Bir Yürüyedur vardı mis gibi. tribünümüz idare ediyordu bir şekilde ama onlar şaha kaldırmıştı. birçok insan stadımızda ki şenliği izlemeye geliyordu. ne oldu? kulüp sahip çıkmadı hatta tribünden kopartılmalarına yardımcı oldu. yönetim(ler) yanlış insanlara prim vererek, kendi -afedersiniz- g.tünü kurtarmaya baktı bugüne kadar ve çoğu insan bu yüzden gelmiyor. bu 1.siydi.

2.si, insanlar tribünleri doldurmaya başlıyor hemen fiyatlar 30'dan 60'a çıkıyor mesela. yada insanlar ürünlere rağbet gösteriyor hemen fiyatlar 2-3 katına fırlıyor. yönetim bile takımına gönülden destek veren insanlara karşı fırsatçılık oynuyor. bir tişört parçasına özel koleksiyon adını verip 90 kaat alıyor mesela. mesele para meselesi değil yanlış anlaşılmasın. bunlar taraftarı soğutuyor.

3.sü, yönetimin prim verdiği yanlış insanlarla alakalı. örneğin ben, karşılıksız bir sevda peşinde koşturup duruyorum. voleybolu, basketi, o deplasmanı bu deplasmanı şusu busu. ama bilet dağıtılıyor adam beni es geçiyor, gözüme bakıyor bileti vermiyor. bnm için hayatın anlamı olan fb deplasmanına gidemiyorum. yanlış insanlarla, yanlış şekilde organize olunmaya çalışılıyor. sonra benm samiyen'e gidesim gelmiyor. kombinem var ama gidesim gelmiyor, o metrobüse binip mecidiyeköye geçmek ölüm geliyor. tüm sebebi yönetimin güvendiği yanlış insanlar.

Abi, sen genel olarak konuşmuşsun. Bende "kendi tribünümüz içindeki" insanların nasıl tribünden soğutulabileceğinin örneklerini verdim.

herşeye rağmen şunu da ekleyeyim. bu seneki doluluk tatmin edici.

bizdeki arma sevdası hiçbir zaman bitmeyecektir. biz yine bursaya, antalyaya, antepe, diyarbakıra gideceğiz. peşindeyiz...

$afak dedi ki...

@Faruk Alpaslan: Aslında ben de bi öyle düşünür gibi oldum TT Arena ile ortalama 25.000'lere çıkar falan gibi ama şimdi biraz şüpheliyim GS üstüste 4 yıl şampiyon olduğu vakit bile çok seyirciye oynayan bir takım değildi.

Bu bakımdan GS'nin bence 50.000 kişi civarında stad yapıyor olması bir lükstür ve hatadır. En fazla 40.000 civarı şöyle ne bileyim Arsenal stadı benzeri bir stad yapılıyor olmalıydı. Amaç FB stadı kapasitesi ile yarışmak olmamalıydı.

@Borges: Fiyatlar tahmin ettiğim gibiymiş. İstanbul'un her boku abartı pahalı olduğu gibi stadları da farklı. Ortalama bir Alman taraftarın Bremen-Münih maçı izlediği fiyata ben GS-Manisa maçı izliyorsam orda bir sorgulama içine girmek gerekir diye düşünüyorum. Bilmem hatalı mıyım?

Ayrıca tamam İstanbul belki 15-20 mio kişilik bir şehir ama stadlar çok merkezde ve devasa ulaşım sorunu ile aslında bir 10 mio'luk kısmı kafadan elemek gerekir bence. İstanbul taraftarın stada ulaşımı açısından düşünülürse 5 mio'luk bir şehirdir...

Bahçeşehir'de oturan adama İstanbul'da diyoruz. Lakin adam stada ulaşmak için 2-2.5 saat harcıyor, 1 saat erken gelse etti 3.5 saat. 2 saat maç, 2 saat de dönüş etti 7,5 saat. Bir günü tamamiyle gözden çıkarması lazım.

Stada ulaşmak eziyer, içeri girmek eziyet, stad kalitesi ortada, oynanan oyun ortada. Çok temel problemlerimiz var, bunlar hallolmadan çok zor stadların dolması, bakalım TT Arena umarım başlangıç olur...

Borges dedi ki...

Öncelikle genel bir yanlis anlamanin önüne gecmek isterim. Ben bu fahis fiyatlari onayliyorum anlamina gelmesin ya da kosullarin olumsuzlugunu da gözden kacirdigimiz düsünülmesin. Ben temel bir sorun oldugunu ve bunun da fiyatlarin, stadin kosullarin disinda bir yerde durdugunu düsünüyorum daha cok.. Fiyatlar asagi cekilse dahi sampiyonluk yarisindan uzaklasildigi vakit seyircinin o stadi full cektirecegine inancim yok.. Maca neden gidiyorsunuz sorusunun cevabinda belki görebiliriz..

arnawut: bir ihtimal dogrudur. Yani seyircinin stadi full cektirmesi hemen birilerini harekete gecirip fiyat konusunda yapilan degisiklikler ile eski halini almalarini sagliyor. Onlar icin tamamen dolu stat ayni zamanda fiyatlarin da yetersiz oldugu anlamina geliyor ki bu mantikla giderse is elbette cok zor..

Safak: Fiyat ciddi bir fark burasi ile orasi arasinda. Hem bu insanlarin alim gücünün cok daha iyi olmasi ve ayni zamanda biletlerin bu avantjlarinin üzerine daha ucuz olmasi. Ve uzaklik, giris-cikis sorun olsa da cok büyük bir avantaj söz konusu. Tüm ülkenin basini, yayinlari ,canli yayinlari üc tane büyük klubün üzerinde.. bir de trabzon elbette,ayirmamak gerekir.. Bu da isi dengeliyor aslinda. Köln'e ayrilan almanyada süre ne kadardir ? Köln'ün nufusu kactir ? Galatasaray bu acilardan kac tane köln eder yahu ? Yeminle 20 köln eder lakin 45 bin ortalama ile oynuyor köln.. Sen bu rakami bu kosullarda saglayamiyorsun.. Keza Besiktas, Fenerbahce ve alta dogru indiginde manzara daha da kötülesiyor ama onlarin ülke genelinde önemsenmemesi gibi pek cok bahaneleri mevcut..

twilost dedi ki...

stada futbol izlemeye ve takım desteklemeye değil;
-deşarj olmaya
-rakibe küfretmeye
-bağırıp çağırmaya
gidiliyor..
takımla alakalı tek istenilen galip gelinmesi.. bir maç belki iyi oynayıp kaybedilince kabul görebiliyor ama 2.si isyan demektir.. kötü futbol olsun kazanalım geyiğine giriliyor..

7 yıldır Fenerbahçe'yi hep tribünden destekledim ama hep numaralı/fenerium ve maraton ekseninde idi kale arkalarındaki atmosferi bilmiyorum ama dediğim tribünlerde bi izleme kültürü oluşturuldu.. hala bir şeyler eksik hala dediğim mantalitede maça gelen çok adam var ama oraya sosyal aktivite gözüyle gelen bir çok insan var.. söylenen sevgilisiyle,çocuğuyla hatta bebeği ile gelenler oluyor. ama gene de bir kaç maç haricinde %80i kombine olan tribünleri %75in üstünde dolduramıyoruz..
2003te 6.sırada kaldığımız sene son 10 maç içerde 1 yada 2 maç anca kazandık ama her maç 30bin üstü kişi geldi.. ben 2 sene önce lig lideriyken 25bine oynadığımız günleri hatırlıyorum.. yani bi gerileme de vardı aslında bu sene işler düzeliyor gibi.. gerçi hep en yukardayız başarıya endeksli taraftar tabi geliyor şu an.. gerçi 2yıl önce o bile kesmiyordu..
şu anda en boş tribün 2 yıldır migros tribünü.. bilet fiyatları fazla falan filan bahane. o tribünün bi adı var gfb tribünü.. oraya normal taraftar kitlesi gitmek istemiyor.. o taraftar grubu da tek başına o fiyatlarla o tribünü dolduramıyor.. eline bilet versen o tribüne girmeyecek sürüyle taraftar var.. ortadaki sorun çok çok komplike..

Borges dedi ki...

Twilost: basettiginiz kimi unsurlar -ki eminim dogrudur- isin Fenerbahce'ye ait olan kismi. En basinda söylediginiz etkenler de genel futbol izleyicisinin ortalama profili. Heyecan da isin icerisindedir elbette. daha cok diger etkenler var.. Lakin futbol maci seyretmek ? Sadece bunun icin dahi gidilemez midir ki ? Heyecansiz, orta siralarin takimi oldugunu düsünelim, sadece o maci canli canli izlemek ve elbette tribün atmosferi ve daha güzel ayrintilar da isin artisi.. Sadece bu yüzden maca gidilmesi cok mu zor ? Bes metre önünde topa vuruliuyor, bunun dahi heyecani yetmez mi ? Oyuncularin tepkisine bire bir sahit oluyorsun ve daha pek cok televizyondan göremedigin ayrintilara..

Neden bir maci izlemeye tribüne gidiyoruz sorusunun gercek cevabina ulasilirsa belki sorunun asil önemli tarafina teshisi dogru bir sekilde koyabiliriz.. Zira tribüne götüren kimi etkenler cok cabuk bir sekilde yokolabilir..Heyecan, küfür ya da kimi baska unsurlar.. Geriye sadece futbol kaldigi vakit ancak daimi bir katilim saglanilabilir..

onur dedi ki...

37 yaşındayım, eyvallah para kazanıyorum, geçen seneye kadar ASY kapalı kombinem de vardı, yıllardır giderim tribünlere (Neuchatel maçını eski açıktan seyretmiş şanslılardanım), ancak bu sezon için tövbe ettim yeni stad açılana dek maça gitmemeye. Neden mi?

- ASY kapalı tribün girişlerine gelmeden önce tek kanatlık bir ana kapı bulunur polis kontrolünden önce. Maçtan önce 5.000 kişi bu tek kanat kapının önünde birikir, açılınca da hurra akın eder. Ben bu yaştan sonra (bu arada lisanslı yelkenciyim, zordan kaçmam yani) eğlenmek için gittiğim bir organizasyonda neden itiş kakış, omuz vur, pozisyon al, cüzdanı çaldılar mı diye düşün çekeyim?

- İçeri girdin diyelim zar zor (dışarı çıkarken de aynı sorun ya hadi neyse), yerine oturabilecek misin? Kavga mı edeyim yani bu yaşta (yarışlarda ediyorum da kardeşim o rekabet psikolojisi içinde olan bir şey)?

- Oturmak demişken yani kendi koltuğunda ayakta durmaktan bahsediyorum; tabii koltuk sağlam ise! İllaki oturacam ben dersem a)maçı seyredemeyeceğim b)amigoların hışmına uğrayacağım (illa kavga edecez yani!)

- Çişin geldi mi tuvaletleri ziyareti tavsiye etmem, tut daha iyi maç sonuna kadar! (Hayır efendim hanımoğlanı filan değilim; para verip gittiğin restoranda tuvaleti bok götürse kızmaz mısın?)

Trafikten, küfürden bahsetmiyorum bile (küfür ben de ediyorum, yukarıda allah var). Anlayacağınız ben paşa paşa geçerim TV karşısına, açarım biramı seyrederim maçımı; uğraşamam yukarıda saydıklarımla.

Bu arada fiyatlar uygun diyen arkadaşlar bir zahmet Liverpool resmi sitesini ziyaret etsin de kombinelerin fiyatlarına baksın (season ticket diye geçer)...1 yetişkin+1 çocuk (17 yaşından küçük!!!)=1082 pound arkadaşlar!Yerli para ile 2.750 TL civarı! Geçen sezon 1.600 TL idi ASY kapalı kombinesi sadece 1 yetişkin için...Bilmem hatırlatmama gerek var mı 1 ingiliz=4 türk kadar kazanıyor kişibaşına yıllık gelir bakımından! Demek ki neymiş: bekleme listesine yazılıp, araya eş dost sokup Anfield Road'da kombine alınacakmış! gidiş dönüş 50 pound uçak bileti erken alırsan; en azından adam gibi futbol izlemiş oluruz!

Borges dedi ki...

Onur: Bir bayern macina kardesleri de alip gitmistim. Orada kardesler de oldugundan arabayla gitmek gibi buyuk bir hata yaptik.. Inan Arena'nin o güzel ortaminda dahi arabanin icerisinde saatlerce bekledik garajin icerisinde.. Yine ayni hatayi az kisi gelir diye Galatasarayin Arenadaki yaz basi hazirlik karsilasmasi icin yaptim.. sonuc daha felaket.. Ama bir daha gider misin ayni zorluklari göze alip dersen yine giderim abi.. Ha ne yaparim ? Arabayi birakirim efendim erken saatte gidip biraz da gec gelirim.

Bu söz konusu kosullar kesinlikle anlattiklariniza göre hicbir sey.. Ama ben o kosullari da göze alarak misal bir Bayern macina gitmek isterim ve fakat yok.. on saat önce de gitsem maalasef Bayern in bos koltugu yok..

Bu arada fiyatlar konusunda kiyasi Premiere Lig yerine Bundesliga maclariyla yaparsaniz aradaki fark cok daha net görülür.. Zira premiere ligin biletleri diger ülkelere göre oldukca pahalidir lakin Bundesliga ve inanirim ki Lig 1 ve La Liga'nin barca-madrid disi biletleri oldukca makul.. Türkiye'den de toplamda ucuzdur. Biletler kesinlikle orada pahali ama dedigim gibi.. koca ülkenin futbolu üc klube bakiyor aslinda. 20 milyon üc klubun ücü toplasan yüz bin etmeyen statindan nasiplenmek istiyor ve ne ilginctir ki bos koltuklar söz konusu. Ben yine de anlamiyorum, sizi anliyorum ve bu sorunlari da. Lakin genel sorunun altinda bunlarin yatmadigini cok iyi biliyorum.

Egemen dedi ki...

konuya kültürden girersek hiç çıkamayız. bir kültür oluşturmak deyince yıllar, onyıllar gidecek demek. daha basite indirgeyelim. bu bir pazarlama problemidir.

en başta futbol federasyonunun sonra da kulüplerin klasik pazarlama-satış teknikleriyle biletlerin tamamını satması hiç de zor değil. tv den izlemek için her ay digiturk e bunca para verenler, o son derece rahatsız kahve köşelerinde maç başına para ödeyenler tabii ki de maç biletine de para öderler. yukarıda türlü türlü rahatsızlıklar yazmış arkadaşlar, statlarla ilgili, fiyatlarla ilgili, takımların sıkıcı oyunlarıyla ilgili, vs. bunların hepsi hepimizin bildiği gibi haklıdır ve oturur rahat rahat daha da sayarız. çözümleri de son derece kolaydır ve borges dediğin gibi 20 milyonluk şehirde 2 haftada 1 30bin bilet satmak çok basit aslında. ama bizdeki yöneticiler hala ısrarla ve inatla -taraftarımız bizi yalnız bırakıyor- diye sitem etmeyi yöneticilik sanıyorlar. şu spor işinde en sinir olduğum cümlelerden biri bu! ulan beceriksiz, daha sen yöneticiliğini yaptığın işin en önemli ürününe bilet satmaktan acizsen orada ne işin var diye kimse sormaz maalesef bizimkilere.

neyse bu iş uzun ama takımların yıllık bütçelerinin yanında 3-5 kuruş tutacak araştırmalar ve yatırımlar tribünleri doldurur. biraz yukarıda ve bugüne kadar binlerce defa yapılan yorumları dinlemek, biraz dışarıda kimler nasıl satıyor diye bakmak, biraz da basit yaratıclıklar göstermek yeter...
maç bileti yahu - her pazartesi milyonlarca insanın konuştuğu bir olayı canlı seyretmekten daha çekici ve bu olayın biletini satmaktan daha basit ne olabilir?

Borges dedi ki...

Egemen: Sonuc itibari ile ortada bir anormallik var. Burada biz neden buz hokeyi maclarinin biletlerinin satilmadigini sorgulamiyoruz. Bir bakima haklisin.. Söyle ki: Eger ki böyle bir kültüre sahip degilsek bunun kisa vadede cözümü iyi bir sekilde pazarlamaktan ve yukarida hemen herkesin hakli bir sekilde belirttigi sorunlari ortadan kaldirmakla ise baslayabilirler. Yani bir yerde olan eksikligi bir baska yerdeki zeka ortadan kaldirmalidir ki cok da zor olmasa gerek yahu.. Gümüshanesporun maclarindan bahsetmiyoruz ki Galatasaray-Fener-Besiktas (Besiktas-Fener-Galatasaary, Fenerbahce-Besiktas-Galatasaray ne me lazim yazalim da baska yere kaymasin konu ) gibi üc büyüklerin , milyonlarin takip ettigi oyunun organize edilmesi..

Yönetim hatalari, kültürel eksikligin arkasindan hemen sonra gelir kesinlikle.

Adsız dedi ki...

Bu söylediğine bir çok acıdan bakılabilir bide su acıdan bakılabilir ben en azından Anadoluda yaşadığım için Anadolu kısmı için bir şeyler söyleyim avrupada sosyal yaşam aile toplum ilişkileri bizimki ile farklı bizde hafta sonları genellikle aile ile geçirilir hafta içi çalışan ailesine fazla vakit ayırmayan aile reisi yada evlenip ailesinden ayrı yaşan bireyler hafta sonunu anne baba kaynana vs bunları ziyaretle geçirir yada hava güzel olursa cümbür cemaat topluca piknikler vs kendi evim için söyleyim hafta sonu yeğenlerden geçilmez yaşam kültürümüz yani geleneklerimizi bu şekilde en azından buralarda bu şekilde yaşanıyor ama avrupada giden gelenlerden yada çeşitli kaynaklardan izlenimim sıkı sıkıya bir aile bağı yok insanlar arasında herkes kendine göre sosyal yaşam kurmuş hafta sonu kendine göre bir etkinlik düzenliyor vs onun için üstteki yorumların birinde bizde kültür yok gibisinden şeyler söylenmiş ama bu acıdan da bakmak gerek bizde bir aile kültürü geleneği var.
Bir başka boyutu Almanyada herkes kendi şehrinin takımınımı tutar yada önce Bayern lidirler sonra kendi şehir takımlarımı bunu sen bilirsin yine anadolu için söyleyim şimdi Anadoluda büyük çoğunluğunun ilk takımları fb gs bjk dir 2 takımları yaşadıkları şehrin takımlarıdır 3 takım basarısı yada başarısızlığı kendi şehir takımlarınınkinden daha önemlidir sadece fanatikleri yada futbolu seyretmeyi sevenler gider Zeki Çol bunla ilgili güzel bir yazısı vardı ama bulamadım gündüz stadyumda maç vardır yarısı kadar doludur akşam digitürk yayını olan cafeler kahvehaneler mutlakada doludur
Başka bir yönüde stada giriş çıkışta içinde çektiğin çile türkiye azerbaycan macına toplu halde gittik fedarasyonmu emniyetmi hangisi ise saçma salak bi karar almış giriş kapılar maç başlama saatine 45 dakkikakalana kadar acılmyacak ortalık ana baba günü güzel tarafı cok fazla aile var kimi eşi ile gelmiş kimi kız arkadası vs tıklım tıklım saatlerce kapıda bekleyen insalar zor bela girdik içeri ama o manzarı gören eş yada kızarkadasın birdaha maça pek uğrayacağını sanmam içerde ilk yarı bitti dilimiz damağımız kurumuş yaz mevsimi su alıyım die büfe gidiyorum önü ana baba günü çöpcüler kralı filminde bir sahnesi vardı kuyrukda şabanın ona benzer daha kalabalık büfeye 10 dakka zor yaklasıyorum su ver su yok içecek ver o da yok maç sıradan cıktım kan ter içinde susuz maç sonuna kadar tabiri caizse dilimiz kurudu yine bizim stadyum iyi diğer şehirlerinki daha kötü.
Digitürk yayınana göre yada istediğine göre yayın saatleri ayarlanma saçmalığı ayrı bir şey kış mevsimi iç bölgelerde sert gecer özellikle akşamları gündüzün en az 2 katı soğuk olur akşam 4-5 den sonraki saatlerde akşam 8 e maç koyor fedarasyon maça giden dişlerini takırdatarak maç seyrediyor
Yani bir çok etken var bir çok acıdan bakılabilir.Futbol kültürümüz yok tek cevap değil aslında

Borges dedi ki...

TAyfun: Bu anadoludaki sehir takimlarinin sahipsizligi konusunda ben anadoludaki insanlara genlede bir sey diyemem cunku bu gayet dogal.. o takimi tutacak kadar ilgilenemiyorlar zira basin tamamen üc büyüklerin üzerine.. En basit örnegi: Üc büyüklerin disinda bir takimla karsilastiklari vakit sehrin insanlari o maci seyredemiyor, cocukluktan basliyor gs-bjk-fb yakinligi.. Haliyle bunn önüne gecilmesi gerekir ama bu cok baska bir postun konusudur.. Anadolu dahil milyonlarca insanin izlemek istedigi üc takimin maci neden dolmuyor ? Kimi kosullar uygun olmasa dahi 30 bin tane gerekirse maganda ile stadi neden dolduramiyor ?

Amacim maca giden kesimin ortalama bir profilini cikartmak degil soruna dogru teshis koymak. Bu fiyat ya da baska bir sey degil, maci tribünden izlemek gibi bir kültür yok ülkede futbolun icerisinde.. sorun en azindan biriinci sorun budur.. Akabinde farkli kesimleri de maca cekmek icin kosullarin düzeltilmesi gibi durumlar söz konusu..

Anadolu da ise isler cok baska ama iste böyle okuyabiliyoruz lakin hakim degiliz o bölgelere..

a-town dedi ki...

benzer şeyler söylenmiş, bence asıl sorun taraftarlık algısında. taraftarlığı çoğumuz bir ego tatmini/yarışma aracı olarak algılıyoruz. taraftarlığın aynı zamanda bir görev ve sorumluluk olduğunu düşünmüyoruz. "iyi günde kötü günde, peşindeyiz her yerde" vs. söylemler lafta kalıyor. birçok insan rahatlıkla "takım iyi olsun da destekleyelim, kötüyse desteği hak etmiyor" diyebiliyor. işte galatasaraylılar olarak fb maçından sonra buca karşısında, takımın en kırılgan anında destekten kaçtık. bu haftaki kritik manisa maçında bile tribün dolmuyor. sonra da tv başında takım iyi oynamıyor, ruhsuz bunlar vs. deme hakkını kendimizde görüyoruz.

maçlara gitmemek için bir sürü bahane bulmak mümkün, birçoğu da yukarıda sıralanmış. ama bütün bu bahaneleri aşıp "taraftarlık görevini" yerine getirmeliyiz. maalesef vermeden almak, az emekle çok kazanç elde etmek toplum bilincimizde kök salmış. takımlarımıza bir şey vermeden bizi mutlu etmelerini nasıl bekleyebiliriz?

borges, almanya'da bir kentin halkı için haftanın en önemli olaylarından biri futbol takımının maçı değil mi? bu durum takımın formuna, gidişatına ne kadar bağlı?
"maça gidiyor musun" sorusuna "hangi maça" diyen olur mu? "yok ya iddiamız yok zaten takım da ruhsuz, oynamıyo .bneler" diyene ne gözle bakılır?

hayatımda asy'de maça gitmek bir kere nasip oldu, geçen sezonki bjk maçı. belki 10 sene sonra meşhur arsenal maçından daha canlı kalacak hafızamda. anlatılmaz yaşanır derler ya... bir daha fırsatım olursa hangi maç olduğuna bakmam o stada girerim.

istanbul'daki galatasaraylılar'a özellikle sesleniyorum: 7.5 senedir abd'de yaşıyorum. size yemin ediyorum istanbul'a taşınsam galatasaray kombinesini, zamanlama olarak mümkünse, ev eşyalarımdan önce alırım. kenarda rijkaard, sahada arda-kewell-baros-keita-elano... nasıl bir nimetin içinde olduğumuzun farkında değiliz sanki. lütfen o tribünleri doldurun.

Borges dedi ki...

madamerica: Hemen hemen benimle ayni duygulari tasiyorsunuz yurt disinda yasiyor olmanizdan dolayi. Yalniz icerigin bir yerine de takildim. Neden maca gitmek bir "görev" seklinde algilaniyor.. Yani sen de ben de o da kendi keyfimiz icin gidiyoruz ki yoksa olmuyor zaten ve olmadigi da görülüyor.

Toplamda tribün kültürü olan taraftarlari engelleyen isin maddi kismi.. Maddi sorunu olmayan kesimi engelleyen stad ici atmosfer.. her ikisini de sorun etmeyecek sekilde olan insan sayisi da manisa gibi bir macta stadi full cektiremeyecek düzeyde. Isin sonucu budur ve benim takildigim konu da her iki sorunu da kendisine dert etmeyecek kesimin neden bu kadar az oldugudur..

a-town dedi ki...

borges, benim "taraftarlık görevi" yaklaşımım takımın kötü gittiği durumlara daha uygun sanki. fb maçından 3 gün sonra 2. ligden bir takıma karşı önemsiz bir maçtan kim zevk alır? ama o durumda bile görev bilinciyle stadı dolduracak 20 bin kişi olsa ne güzel olur?

abd'de birçok üniversitenin ve orta büyüklükte şehirlerdeki profesyonel takımların yüzlerce maçtır devam eden "sellout" serileri var. bunların birçoğu alelade, başarısız takımlar. ortada pek bir zevk de olmasa gerek. nasıl öyle doluyor o stadlar? taraftarlık bir gelenek, maça gitmek bir şart/görev, gidebilmek bir ayrıcalık. burada hafta sonu iki rakip üniversite takımının maçı var. 8 bin öğrenci bileti için 19 bin kişi başvurunca çekiliş yaptılar. kazananlar maça gidebilme ayrıcalığına erişti. bunun bir ayrıcalık olduğu hissedilmezse stadlar dolmaz.

Borges dedi ki...

madamerica: Buca maci özelinde belki görev bilinci daha agir basabilir lakin buca maci dahi keyiflidir yahu. Ben burada hicbir sekilde taraftari olmadigim takimlarin ikinci lig maclarina gidiyordum ki hala da arada sirada giderim.. Ki hem o takimi tutmuyorum ve ayni zamanda sürekliligi olmadigi zaman kimi güzelliklerinden mahrum kaliyoruz.. Oysa sürekli bir sekilde üstelik taraftari oldugun bir klubun maclarini tribünden izlemenin sahada oynanilan futbolun disinda keyfi vardir.. Bir gelenek haline gelmesi, maclara gittikce fazlalasan detaylarin güzelligi ve o ayni duyguyu paylastigin insanlarla yakalanilan uyum cok güzeldir.. Kimseyi de yargilamadan bu kültürün yoksunlugudur biraz canimi acitan.. Ve bilirim ki maca gittikce canli bir sekilde futbola ortak olmayi seversiniz. Sonuc itibari ile bu insanlari maclardan uzaklastiran detaylar, yönetimler, fiyatlar, kosullar ve bunun farkinda olmadan ya da azla yetinerek gecirilen yillar sonucu gelinen noktadir bu. BAsit bir nostaljik mac analizinde tribün rakami benim canimi acitiyor. 70 li yillarin bir dfb kupasi maci ama 50 bin seyirci diyoruz.. Biz 70 yilda göremedik o seyirciyi bir macta..

a-town dedi ki...

haklısın, ben bu keyfi yeni hissetmeye başladım. takım eksik de olsa formsuz da olsa "sahada galatasaray olacak, her atağa kalkışta içimi bir heyecan kaplayacak" hissini günler öncesinden yaşıyorum, internetten seyredecek olsam bile. işte onun için bu keyfi sahada yaşayabilmenin bir ayrıcalık olduğunu artık anlıyorum. bir de o sonuçta pay sahibi olma hissi... ekran başında dua ederken bile takıma katkı yaptığımı hissediyorum, stadda olup tezahürat yapmak, o sinerjiye katılmak bambaşka bir şey. dileğim bunları hisseden taraftar sayısının artması.

Borges dedi ki...

madamerica: Hepimizin dilegi budur. taraftarlar birbirlerinden bagimsiz birer birey olarak algilanirsa eger sorunu cözecek olan belirli düzenlemeleri yapacak olan kurumlardir. Umuyorum ki bu farkindalik üzerinden gerekli atilimlar yapilir..

POSTER BOY NYC dedi ki...

Su anda alisamiyene girip cikmak tam bir iskence her gittigim bir daha geleni si..ksinler diyorum.
Bunun haricinde biz turk insani olarak spor kulturumuz yok ve sadece kazanan tarafta olmayi seviyoruz.Zevk almak icin futbol izleyen sayisi cok az.stata gidenler iclerindeki surekli kaybeden adami oldurup kazanan adami gormek icin gidiyorlar.bu duygularla gidincede mac kaybedilirse insanlarin neler yaptigini goruyoruz.Bu duygu yuzunden anadolu klublerinin taraftari az her yerde 4 buyukleri tutuyorlar cunku herzaman kazanan tarafta olmak istiyor turk insani.

varol döken dedi ki...

hepsi birbirinden doğru zilyon tane görüş ve düşünce yazılmış... bir bütün olarak hepsi birbirini tamamlıyor ama bir çözüm olarak...

kayserispor'un bir oyuncusu-ismini hatırlamıyorum-büyüklerle yapılan bir maçtan sonra isyan ediyordu... bu maça da gelmeyecekseniz hangisine geleceksiniz diye...

stadı gördük... muhteşem yapmışlar... bunu türkler mi yaptı dedirtecek kadar... kentin merkezinde ulaşım kolay, kayseri iyi takım, izlemesi çok zevk veren yıldızları var ama dolmuyor kardeşim stat... dolmuyor işte... çok acı ama dolmayacak da...

kendimce son bir tespit daha yapayım... bütünü yakalamak zor, sorun çoklu çünkü ama yine de... dibi delik bir kova gibiyiz biz, ülkecek, kurumcak, insancak, ailecek... bir yerden doldururken altından boşaltıyoruz... takdir etmeyi bilmiyoruz çünkü, alkışlamayı bilmiyoruz... yapmayı da bilmiyoruz, peşinden gitmek veya aşağı çekmek kolay geliyor...

en büyük ve kaba özetiyle tembeliz (kendimi de ayırmam, tembel olmayan bütün arkadaşları tenzih ederim)

CaRtMaNtR dedi ki...

Blogger'ın saçmalamasından uzun uzun anlattığım bir aşırı pahalı biletler ve sahaların durumu hakkındaki yorumumun daha kısasını yazmaya çalışayım.

En basit hali ile bu aşırı pahalı biletlerden elde edilen ekstra gelirlerle maç günleri stadlarda ailelere yönelik yapılacak maç öncesi, devre arası ve maç sonrası etkinlikleri ile hem seyirci kalitesi hemde küfürsüz tribünlere sahip olmak mümkün olabilir.

Borges dedi ki...

Cartmantr: O yazip da uzayin sonsuz bosluguna dogru yola cikip geri gelmeyen uzun yorumlari cok iyi bilirium ve anliyorum seni ;)

Futbolun kendisini sevdirmeliyiz belki de.. Canli canli o ayaklari seyretmenin hazzini iyi bir sekilde göstermeliyiz gibi..

CaRtMaNtR dedi ki...

Futbolun zevkini yada sporun asıl ruhunu anlatmak için devre arasında yada maç sonunda takımın resmi üye olmuş taraftarlarının 4-7 yaş arasınıdaki çocuklarının katılacağı penatlı atma yada top sürme yarışmaları ile onlarıda ve ailelerinide stada stres çekmekten ziyade eğlenmeye çeksek şu andaki tribün sorunlarının yarısı çözülebilir hemde şu maç öncesi göstermelik çocuklarla sahaya çıkma seremonisinden daha faydalı olur.