27 Şubat 2010
Exit Music.!
Yazin gitmekten seref duydugumuz Prag konserinden..
Neyse.. Dicem odur ki dostlar, yarin ben sevgilimi de yanima alip cikip gidiyorum.Her acidan agir sinavlardan gectik. Yolculuksuzluk,baskasehirgörmemezlik, uzaklik filan karartti biraz icimizi. Önce Nürnberg, arkasindan Weiden derken Münih.. Sonrasinda ise St.Pauli maci icin Hamburg su an icin yapilmis planlarin icerigidir. Nisan ayinda bir de bilmedigim bir ülke ya da sehir sigdiracagim icerisine.. Evime ugradigim zaman post yagmuruna tutarim ama yüksek ihtimal önümüzdeki haftalar cok fazla yazi olmayacaktir.. Ama dönüsümüz de güzel olacaktir..
Bir süre yokuz.. Iyi tatiller efendim.. Hem size, hem bana.!
26 Şubat 2010
Aykut Kocaman'in Sportif Direktörlügü,!
Sportif direktör Aykut Kocaman diyorlar.. Yani bu su demek: Bayern'in Hoeness'i, Bremen'in Klaus Allofs'u, Dortmund'un Michael Zorc'u, Frankfurt'un ayni zamanda baskani da olan Bruchhagen'i, Leverkusen'un Rudi Voller'i gibi bir sey.. Böyle bir sey bu ülkede her seyden önce mümkün müdür ki ?
Aykut Kocaman misal Daum'u kovabilir, Yilmaz Vural'i alabilir mi Aziz Yildirim'a ragmen.. ? Her seyden öte Christoph Daum hakli olarak Aykut Kocaman'i takar mi Aziz Yildirim var iken.. Keza Aziz Yildirim'in istemedigi ama Aykut Kocaman'in istedigi bir futbolcunun sözlesmesini uzatabilir mi ? Bir klup baskani nasil ki teknik direktöre takimi kurmasi icin görev alani sunabiliyorsa sportif direktöre de ayni sekilde klubün yönetimi futbolu yönetmesi icin herkesten bagimsiz belirli bir alan birakabilir mi ? Soru Aykut Kocaman'in yeterliliginden ziyade böyle kosullarin ülke icerisinde gerceklesebilme ihtimalidir. Böyle bir kültüre sahip degiliz ve bana göre sorun daha cok budur.
Sportif direktör ya da Genel menajer'in varliginin nedenini masaya yatirabiliriz. Neden böyle bir görev adamina ihtiyac duyuluyor ?
Klubü yöneten para babalarin bu isin ehli olmamasi nedeniyle isbilene ihtiyac duymasidir. Aslinda cok yerde bu görevlerin bir kismini teknik adamlar yapar lakin alti ay sonra gönderilebilme ihtimali olan bir teknik adamin uzun vadede planlar gerceklestiremeyecegi gerceginden hareket ederek böyle bir mevkiye ihtiyac duyarlar ki son derece dogru bir yaklasimdir.. Keza 25 tane futbolcunun türlü türlü sorunlarinin yani sira her gün gerceklestirilen idmanlar, taktik ve daha baska calismalar nedeniyle bir teknik adamin diger konulara ayiracak her seyden öte zamani da yoktur.. 2 yilda bir degisme olasiligi olan yönetimlerden secilen gizli sportif direktörlerin de projeleri uzun ömürlü olamaz.. Bu acidan bir anlamda da yönetimlerin de üzerinde futbola uzun vadeli bir patron gerekliligi doguyor..
Bakin birakin Fenerbahce'yi bana göre Galatasarayin son iki yilda yasadigi basarisizliklarin temelinde sportif direktörün olmamasi ya da bu görevi yapan insanlarin birden fazla kisi olmasindan tutun da teknik direktörlüge kadar uzanan yanlis anlasilmis bir futbol patronluguna taslanilmasi yatar.Göreve getirdikleri teknik direktörlere yaklasimlarinin anlamsizliginda kaybedilmistir pek cok puan ya da tur..
Bu sistemin Avrupada gelismesi ayni zamanda yeni teknik adamlarin dogumuna yol acmistir. Ve yine Galatasarayin kendisine sectigi "genc" teknik adamlarin olmazsa olmaz bir sportif direktöre ihtiyaci olup bunun klup icerisinde karsiligi olmamasindan dolayi yasanilan kaos nedeniyle de sorun yasamistir cokca zaman..
Skibbe ve Rijkaard gibi öncesinde Barcelona ve Leverkusen deneyimleri icerisinde sadece takim calistirmakla tecrübe kazanmis isimlere iki farli yaklasim sergilemistir. Skibbe'ye dünyanin her klubünde kesinlikle teknik adamin belirleyecegi calisma arkadaslarini dahi görevden alma sacmaligina kadar giden dar bir aci ile yaklasir iken Rijkaard'a ise muhtemelen bütün kapilari sonuna kadar sorgulamadan aciyorlar. Feldkamp ise tam anlamiyla söze dökülmüs bir sekilde futbolun patronu olmasi icin göreve getirir iken birakin futbolu, en basit teknik adamin bile kabullenemeyecegi sekilde oyunculara karisip onlarin dahi patronu olamamasina neden olmuslardir zira bu bölgede bir kaos hüküm sürüyor.. Ortada bir Futbol Akli, futbolun yönetimi sorunu vardir. Gerets'i Polat neye dayanarak ve hangi zaman diliminde göndermesi gerektigini bilebilmesine imkan var midir ? Neden Adnan Polat ya da Aziz Yildirim bu gibi haklari kendisinde görecek bir sisteme sahip ? Abramovic'in bakin sadece yildiz oyuncu konusunda dahi takima müdahale etmesi Chelsea'nin o dönem basarisizliginin bire bir nedeni olarak gösterilmistir.
Bu ülkede baskanlarin gücü bu sekilde oldugu vakit sportif direktör'ün layikiyla isini yapmasi mucizedir. Ne Aykut Kocaman'in yetersizligi ne de Daum'un onu takmamasi.. Daum takmaz ama bundan sonra bizzat gidip anlasmayi Aykut Kocaman yaparsa o teknik adam Aykut'u patronu bilir, olmasi gerektigi gibi.. Lakin Daum sonrasi secilecek olan teknik adami Aziz Yildirim secip basa getirirse degisen yine bir sey olmaz, süs niyetine Aykut Kocaman orada durur. Daum konusunda biraz gec kalindi, ülkenin yapisini cok iyi bilen Daum icin sportif direktör diye bir sey yoktur, patron da Aziz Yildirim'dir. Patron'un Aziz Yildirim oldugu yerde de sportif direktör incinik mincinik islerle ancak ugrasir.. Keza oyuncular da kimin patron oldugunu cok iyi biliyor bu ülkede..
Kültür meselesidir bu.. Bakin Franz Beckenbauer Bayern Münih'in baskani iken Hoeness'i kovma yetkisi dahi yoktu keza bugün baskan olan Uli Hoeness'in elestirme hakki vardir ama teknik adami, sportif direktörü kovamaz ve yine bizzat kendisinin basa getirdigi yeni sportif direktör Nerlinger'i klup baskani olmus Hoeness kovamaz. Bunun icin kongreye gidip cogunlugun oyunu almak durumunda. Hoeness, baskan oldugu zaman ilk tepki su oldu: Artik Van Gaal'i istese de kovamaz..Böyle bir sey bizim ülkemizde mümkün mü yahu ? Baskanlarin dahi kovamayacak düzeyde bir yetkisi olmasi hali hazirda bu insanlarin varlik sebebiyle ilintilidir. Zira uzun vadeli planlar yapip uygulamaya gecirmesi gereken tonla projesi olan adami misal ülkede iki yilda bir degisme olasiligi olan yönetimlerin icerisinde dahil edemezsiniz..
Beckenbauer Bayern Münih'in baskaniydi ve cildiriyordu yer yer.. Ribery'e, Robben'e, ona buna.. Hoeness "cok konusma Franz" diyebiliyordu.. burada böyle bilincli bir görev dagiliminin gerceklesmesi mucizeyle es degerdir. Haliyle parasi olan yöneticilerin futbolu ne kadar bilip bilmedigine ya da para babalarinin getirdigi teknik adamlarin aldigi kararlarin ne kadar uygun olup olmadigina bakacak her sey.. Lakin her teknik direktör de Fatih Terim, Derwall,Feldkamp olamaz.. Bunun Skibbe'si var, hatta Rijkaard'i var.. Wolfsburg ayni hatayi Armin Veh konusunda yapti, sonucu gördü. Simdi teknik adam önemsiz, takimin basinda sportif direktör olarak Dieter Hoeness geldi, Schalkeyi yendiler gecen hafta ve hafta ici de Villarreal'i dörtlediler.. Teknik taktikten dahi daha önemli olabiliyor ki biz surada isledik bu sportif direktör ayrintisinin ne kadar önemli oldugunu..
Bayern örneginde baskanin isminin cok fazla duyulmasi daha cok Franz Beckenbauer'in bu isi bilir olmasiyla alakalidir ve yine de baskan olmasina ragmen gücü cok fazla yoktu futbol konusunda.. Simdi bunca zaman Bundesligayla ilgilenirim ve fakat bana sorsaniz Werder Bremen'in baskani kimdir, bilmem. Orada futbolcularin sözlesmesinden oyuncularin transferine kadar her seyin sorumlulugu sportif direktör Allofs'a aittir. Frankfurt takiminda istisna baskanin ayni zamanda sportif direktör olmasidir keza Leverkusen dediginiz vakit Voller gelir.. Baskanlari cok fazla göremezsiniz.. Futbol konusunda güc, sportif direktörün elindedir.. Teknik direktör, futbolla ilgili pek cok konuda sadece takimi calistirmak ve maca hazirlamakla yükümlü bir görev adamidir, sportif direktöre ait olmasi gereken büyük planin sadece önemli ve degistirilebilir bir parcasidir . O klubün futbol projesinden sorumlu kisisi Sportif direktörüdür. Teknik adami kovar, misal Aurellio ile anlasilip anlasilmayacagi konusunda son karar baskanin degil Sportif direktöründür, altyapi konusunda plan-proje isine girisir, uzak ülkelere futbolcu bulmasi icin okullar acar, insanlari yollar..
Ünal Karaman'in yardimci teknik direktörlüge gecisinden sonra ülkemizde biricik olan sportif direktör Aykut Kocaman'in yeterliliginin masaya yatirilmasindan önce görevini layikiyla yapabilecegi kosullarin varligi tartismaya acilmalidir.
Schalke 04 - Borussia Dortmund: 2-1
Schalke derbinin galibi oldu. Belki de Türkiye'de Galatasaray-Fenerbahce derbisine en yakin olani budur. Nefret,siddet öylesine fazla ki futbola cok yer kalmiyor bu durumda.. Nuri Sahin'in penaltidan attigi gole kadar olan bölüm Galatasaray-Fenerbahce derbisi gibi gecti. Sürekli durmalar, taraftarlarin hedefe aldigi oyuncuya yüklenmeler ve hatta seyircilerin alman taraftarlarinin aksine mac boyunca hic susmamalari.. Her sey bizim derbilere benziyordu zira icerisine nefret giriyor, baski cok fazla oluyor ve bu gazla sahaya cikan oyuncularin Ingiltere ya da Ispanyadaki olusan ortamda oldugu gibi futbol oynamasi cok zor.. Bizim derbilerimizde neden futbol oynanmiyor sorusunun bence en önemli cevabi bu soruyu soran basinin da olusumunda pay sahibi oldugu baski kosullarinda aranmalidir.. Fenerbahce derbisine göre daha az baskinin oldugu Besiktas maclarinda neden daha cok futbol konusulur ? Sebebini futbolcularda, teknik adamlarda filan aramayin.. Nedeni o baski, o heyecan, adrenalin, önemi bir futbol macindan öteye tasinilan karsilasma filan diye gider.. Birisinde futbol varsa digerinde her hamlede hissettiginiz adrenalin var, cosku, baski, heyecan.. ikisi birden olmuyor genelde ve birisini secip digerini de artik "neden yok" diye dile getirmeyeceksiniz.. (maca gelecegim bugün insallah) Schalke-Dortmund maclarinda baski, heyecan, stres gün gectikce fazlalasiyor.. Haliyle sürekli duran, sahanin icerisindeki futbolcularin ölümüne mücadele edip futbolu cok az oynadiklari bizim cok iyi tanidigimiz baska bir futbol ortaya cikiyor..
Iki takimin teknik direktörleri arasinda cok ciddi bir fark var. Magath misal yanlis yapan takimin yildizina karsi otoriter tavri ile baski kurar iken Klopp iyimser bir sekilde yaklasarak oyuncusunu sahiplenmek ister.. Son döneme iyice artan Greusskreutz ve Neuer davasinda teknik adamlarin bu oyunculara yaklasimi oldukca farkliydi.. Arkadasca ve otoriterce yaklasim farki saha icerisinde de kendisini yer yer hissettirir.. Misal bundan üc yil önce Dortmund Magath'i almak istedi lakin bu klubün en güclü ismi konumundaki Watzke ile Magath "güc" konusunda anlasamadi ve Wolfsburg'a gitti. Bugün Klopp'un hemen üzerinde sportif direktör Zorc var, onun da üzerinde Watzke lakin Schalke'de bu iki ismin yerinde sadece Magath var ki birakin futbolu klubün yönetimin dahi icerisindedir bugün.. Birisi korku salar, digeri futbolcularina güven vererek verim almaya cabalar.. Tüm bunlarin sahadaki yasimasi da cok farkli degil.
Dortmund bes yildir Schalke'de birakin galip gelmeyi gol yüzü görmüyor.. Sahin, 631 dakika sonra Gelsenkirchen'de Dortmund adina gol atmayi basardi bugün. Maca Dortmund daha iyi basladi. Barrios'un yoklugunda Nelson Valdez'in olmasini avantaja cevirmeyi en azindan ilk yari basardi. 4-4-2 görünümünde her iki takiim da birbirlerine saldirir iken ileride konumlanan Valdez-Zidane'in Kuranyi-Edu ikilisine karsi daha fazla ortasahayla bütünlesip mücadele etmeleri hem Schalke'nin oyununu bozdu ve ayni zamanda Nuri Sahin'in uzun toplariyla kontrada Schalke'yi yakalayip pozisyon buldu.. Ki daha macin basinda sürekli isliklanan Kevin Greusskreutz o golü atabilse her sey cok baska olacakti muhtemelen.. Schalke'nin baskisi belki cok takimi sindirebilir ama 21 yas ortalamasi olan Dortmund orta sahasina eklemlenmis olan Valdez-Zidane ikilisinden daha fazla direnc göstermesi mümkün degildi bu sistemde.. Greusskreutz Dortmund tarafinin en kötüsüydü her bakimdan.. Sahadaki isliklanamyi ve baskiyi kaldiramadigi bir gercek.. Öyle kaldiramayacaksan aciklamalar yapip kendini de hedefe oturtmayacaksin demektir..
Rakitic'in bu sapsalligini akli unsurlarla aciklamak mümkün degil, daha cok derbinin üzerinde yarattigi baskinin anlamsiz bir sonucu diyelim. Gerek Valdez gerekse de Greusskreutz'un kale önünde eli ayagina dolasmasi nedeniyle Klopp pasifize edebildigi Schalke karsisinda penalti harici sonuc alamamistir. Magath ikinci yari taktigi devam ettirmis ve mücadele gücü az olan Sanchez'i alip Moritz'i koymustur ve 4-4-2'si devam etmistir. Lakin basta da dedigimiz gibi orta sahasinda Bender,Kuba,Nuri Sahin kötü de olsa Greusskreutz gibi genc, dinamik oyunculari olan Dortmund'a karsi farkli seyler yapmasi gerekiyordu ve Magath bunu da yapti. Ikinci yari oyuna soktugu Moritz'i 19 dakika sonra oyundan alip Baumjohann'i yerlestirdi. Sistemi 4-2-1-3'e cevirdi. Baumjohann ilk defa ilkonbir yüzü görmüs Edu -Kuranyi-Farfan'in arkasinda saglam baski kurulmasina yol acti. 64'de gelen degisiklik 66'da beraberligi 84'de ise galibiyeti getiren gollerin, baskinin nedeni oldu.. 2-1'e ragmen Dortmund baski kuramadi.. Son vuruslarda kötü olan Valdez yerine Zidane'i oyundan cikarip ortadan delme ugruna Hajnal'i oyuna soktu Klopp.. temelde mantik dogruydu ve Hajnal'in cok iyi pasinda Valdez kaleci ile karsi karsiya kaldi lakin Fenerbahce'nin Guiza'si neyse Dortmund'un Valdez'i de bugün oydu..
Geriden oyun kurma hemen her takimin cok önemli problemi. Bu yüzden hem basan, mücadele eden ve ayni zamanda oyun kurabilen bir oyuncu inanilmaz degerli oluyor. Dortmund takiminda Nuri Sahin misal bugün oyuna sonradan giren Hajnal kadar öldürücü paslari yoktur ama mücadelesinin yaninda yer yer bu paslari da atabiliyor.. Hangisi daha degerli ? Nuri Sahin bu takimin yildizi konumunda, Hajnal forma giydigi gün sükrediyor.. Durum budur. Takimin neye ihtiyaci oldugu cok önemli. Magath, 10 numaralari parlatir iken arkasini gerek idman metodu gerekse de mücadeleye sürükleyebildigi, etki edebildigi karakteri nedeniyle önünü önceden acabiliyor.. Bunu hic yapmadan mücadele gücü düsük on numaralar takima yerlestirirseniz cok da verim almaniz pek mümkün degil.. Efendim bugünün en sacma hatasini yapan Rakitic inanilmaz güzel bir gol atarak hem hain olmaktan kurtuldu hem de gecenin kahramani oldu. Baska acidan teknigine, yetenegine ragmen onu Magath defansif orta saha olarak kulllaniyor artik.. Bazilari vardir dogustan gelen bir sut teknigine sahiptir misal Podolski.. Ne kadar kötü oynarsa oynasin sut teknigi muazzamdir.. Keza Rakitic.. Bugün hatanin disinda güzel de oynadi,Kluge'nin yaninda defansif orta saha rolünde oynadi Hannover macinda sakatlanmisti, bugün derbide Magath ona formayi tekrardan verdi. O da yaptigi hatayi muazzam bir gol atarak telafi edip macin kahramani olmustur...
Uzun yolculuk/tatil öncesi postlar, yazilar haliyle biraz uzun..
Bruchhagen Tahminleri.!
Gecen hafta Maik Franz'in internet sitesinden Skibbe tahminlerini vermistik ve bu hafta ise Skibbe'nin patronu Heribert Bruchhagen'in Spox.com'da yer alan tahminlerini veriyoruz..
Schalke - Dortmund 2-2
Hertha - Hoffenheim 1-0
Stuttgart - Frankfurt1-1
Bochum - Nürnberg 1-3
Mainz - Bremen 1-2
Gladbach - Freiburg 2-0
Leverkusen - Köln 3-0
Hannover - Wolfsburg 0-2
Bayern - Hamburg 3-3
Pek coguna katildigimi söyleyebilirim. Bayern Hamburg'u henüz Alianz Arena'da yenebilmis degil, cok ters gelir Hamburg Bayern'e.. Yine de ben burada Bayern Münih'in yenecegini düsünüyorum.. beraberlik de ihtimal dahilinde olsa da önce Bayern sonra beraberlik.. Ayni sekilde Wolfsburg Dieter Hoeness ile beraber feci bir form tutmus durumda ama yine de Hannover maci onlar icin kolay olmayacaktir ve Hannover süpriz yapabilir.. Keza Hertha yener desek de Hoffenheim tehlikeli bir rakiptir, diger ihtimaller de düsünülmelidir.
Schalke-Dortmund Üzerine.!
Schalke-Dortmund Almanyanin bana göre kayda deger tek derbisidir. Bu iki takimin disinda kim kimle oynasa ya büyük takim olmalarindan dolayi gecmisten gelen bir rekabetin izi nedeniyle ya da bir sekilde yasanilmis kavgalar sonrasi olmadi ayni bölgenin takimlari olmasi nedeniyle hep bir "derbi" havasi estirilir ama hicbirisi Schalke-Dortmund kivamina erisememistir. Belki St.Pauli-Rostock bu seviyede bir nefreti icerisinde barindirir ama inanin bu kadar gündemde kalmaz.. Bu aksam TSI ile 21:30'da 135.kez birbirleriyle karsilacaklar ve genel tablo su sekildedir..
Wettbewerb | Spiele | Siege BVB | Remis | Siege S04 | Tore BVB | Tore S04 |
---|---|---|---|---|---|---|
Bundesliga | 75 | 26 | 23 | 26 | 116 | 110 |
DFB-Pokal | 6 | 2 | 1 | 3 | 9 | 10 |
Liga-Pokal | 1 | 0 | 0 | 1 | 1 | 2 |
Oberliga | 32 | 15 | 10 | 7 | 63 | 46 |
Gauliga | 16 | 1 | 1 | 14 | 11 | 84 |
Sonstige | 4 | 1 | 0 | 3 | 7 | 15 |
Gesamt | 134 | 45 | 35 | 54 | 207 | 267 |
Siege'nin "galibiyet" oldugunu bilmeniz yeterlidir tabloyu anlamlandirabilmeniz icin.. Tarihine kisaca göz atarsak eger herhangi bir lige dahil olmadan yaptiklari ilk üc karsilasmayi Schalke kazaniyor.. 1936-45 yillari arasindaki dönem olan Gauliga serüveninde ise Schalke'nin cok büyük bir üstünlügü söz konusu. Bu dönem insanlarin genelde isci takimi olmalarindan dolayi(her iki takim da isci takimidir temelde) "solcu" olarak lanse ettikleri Schalke'nin Hitler tarafindan desteklendigi bilmezler.. Burada bir kargasa da söz konusu. Hitler Münih sehrini kutsamistir cokca zaman, baska türlü sever lakin sehrin takimi olan Bayern Münih'in yahudiler tarafindan yönetilmesinden dolayi(Hem teknik adami hem de klup baskani yahudidir ) Hoeness-Beckenbauer dönemine kadar alt liglerde mücadele etmesinin nedeni Hitler'in siyasetinin/katliamlarinin yani yahudi politikasinin bir sonucudur. Bayern Münih nazi dönemi Almanyasinda en cok zarari gören klup olmustur. 1932 yilindaki Sampiyonlugun ardindan Hitler ile beraber cöküse gecmis ve özellikle savas zamani klubün üyelerinin büyük bir kismi yokedilmistir.. Akabinde yeni ve farkli bir Bayern Münih Beckenbauer ile birlikte tekrardan dogmustur.. Öncesi ile arasinda bir bag kalmayacak ölcüde klubün ici bosaltilmistir. Dönem itibari ile Hitler destegini Bayern Münih'e degil Schalke'ye vermistir ve pek coklari Hitler'in o dönem icerisinde Schalke sempatizani/üyesi oldugunu dile getirmistir..
Haliyle ikinci dünya savasi sonrasi derbide ancak galibiyet ile tanisabilen Dortmund'un cikisi da bu dönemde baslar.. Sadece Schalke'nin degil her iki klubün de kuruculari iscilerdir ama buna ragmen bir siyaset ayrimi yapilacaksa eger kluplerin kendisinin degil taraftar profili gözetilerek Schalkeye "solcu" Dortmund'a "sagci" yakistirmalari yüzeysel olarak yapilabilir.. Keza St.Pauli klubünü yönetenler de sik sik taraftarin hoslanmayacagi projeler üretmistir ama cokca zaman taraftarlar bunlari engellemistir daha öncesinde seksizm nedeniyle erkek dergisinin sponsorlugunun iptaline neden olmalari gibi.. Schalke de bu acidan Dortmund'a göre daha "sola yatkin" taraftarlara sahip diyebiliriz..
1947-1963 yillari arasinda mücadele ettikleri Oberliga West karsilasmalarinda 3 kez Sampiyonluk kazanan Dortmund bu lig icerisinde yapilan mücadelerin toplaminda Schalke'den daha fazla galibiyet alir lakin toplamda Schalke üstünlügü devam eder.. 1960'li yillar aynen 90'li yillar gibi Dortmund'un Schalke karsisinda üstün oldugu zamanlardir ve bu dönem icerisinde Dortmund toplamda daha fazla galibiyeti olan takim olacaktir.. Gecen devre kendi evinde kaybettigi maca kadar Dortmund genel tablo icerisinde öndeydi lakin artik durum 1963 yilinda kurulan Bundesliga özelinde esitlenmistir.. Bu aksam beraberlik harici herhangi bir skor onlardan birisini Bundesliga tarihi icerisinde zirveye oturtacaktir.. Lakin aralarindaki nefret bugüne kadar cesitli olaylarla büyümüstür ve acisiyla-tatlisiyla söyle seyler yasanmistir..
Dortmundlilarin Schalke nefretinin bir simgesi de bu sekilde resmedilmistir. "Hass" yani nefret belki de bu Ruhrderbisine anlamini koyan hissiyat..
Asamoah-Weidenfeller kavgasi 2007 yilinda patlak vermistir. Bu tartismayi farkli kilan Weidenfeller'in tartisma icerisinde Asamoah'a "Siyah domuz" demesidir. Irkcilik üzerinden tartisma büyür iken Weidenfeller iki kisi arasinda gecen bu olayin icerigini yadsimaz iken asla ve asla irkci anlamda böyle bir sey ifade etmedigini ve bu gibi yaklasimi hicbir zaman hicbir yerde kendisine yakistirilamayacaginin üzerinde duruyordu.. ve fakat oldukca uzun bir zaman bu tartisma devam etmistir.. Weidenfeller irkci midir bilinmez ama söylemi kesinlikle irkci bir söylemdir..
Bordon'un Fabian Ernst'in da hayatindaki ilk kirmizi karti gördügü olayli gecen derbi sonrasi yaptigi hareket.. 3-0 öne gecen Schalke, galibiyeti koruyamamis ve Dortmund'un geriden gelip ofsayt golle de olsa 3-3'ü yakalamasi oldukca olayli olmustu.. Bugün 30 yasina basan Frei onca yillik futbol hayati icerisindeki en güzel macimdi diyerek isaret ettigi yer burasidir. Sakatlik sonrasi ilk defa ikinci yari oyuna giren Frei o günün kahramanidir ve bu yüzden hala daha dortmundlulardan mektuplar aldigini dile getirir..
Schalkeliler'in Dortmund nefretine dair tribünden manzaralar..
Haliyle.. Dortmund istasyonunda Schalkeliler'in yaktiklari Dortmund aksesuarlari..
Bugün karsilasacak olan iki takimin icerisinden en azili fanatik olan oyunculari secersek bu Schalke tarafinda süphesiz Manuel Neuer'dir. Özellikle burada Dortmund tribününe karsi yaptigi kisa show cok konusulmustu..
Diger tarafin Fanatik dortmundlusu ise süphesiz Kevin Greusskreutz.. Cocugum Schalkeli olsa onu evlatliktan redderime kadar ilerletmis bir Schalke nefreti söz konusu. Öyle ki kendisini daha cok Dortmundlu degil de Schalkeden nefret eden adam olarak tanimliyor.. Bu kadar abartisini da anlamam hic.. Benim cocugumun üzerine degil futbolun herhangi bir ayrintisi tüm dünyanin takimlari birlesse herhangi bir anlami olamaz.. Cocuk lan o..
Ve bu ikisinin ilk devre oynanilan macta yasadiklari bugün bile tartisiliyor.. Kevin Greusskreutz, Neuer'in kendisine dirsek attigini iddia etmisti. Neuer, gectigimiz hafta icerisinde verdigi röportajda bu konuyu gündeme getiriyor ve bu yaptiginin hos olmadiginin altini cizip ismimi lekelediler diyerek bir özür bekliyor.. Resim burada. Nuri Sahin de "evet ben gördüm" diyerek olayin diger kahramani olmus durumda.. Hicbir sekilde ispatlanamadi ve atilan kafanin, dirsegin kamera görüntüleri mevcut degil. Mesele bu kasti mi yoksa bir carpma mi ? Neuer bu aksam oynanilacak olan derbi öncesi bunu gündeme getirerek bir bakima hedef de göstermis, arayi da kizistirmis oluyor kendisini aklama cabasi icerisinde..
Hirs, saha icerisinde bir futbol mücadelesini savasa cevirebiliyor cokca zaman.. Fabian Ernst dahi o 3-3 lük mac icerisinde cildirmis, delirtmistir misal.
2003'deki Derbiden.. Dede mücadele ediyoruz adina yumrugu geciriyor ki sonrasinda olan Ankaragücü ve Kayser Erciyes'den de tanidigimiz Victor Agali'ye oluyor zira provakosyona yenik düsüp kirmiziyi görüyor..
Dortmund'u ilk yarida perisan ediyor Schalke ve 3-0 öne geciyor, sonradan durum 3-3'e gelecek olsa da sevinirken hemen arkadaki "scheiss Schalke" pankarti dikkat cekiyor..
Dortmunlular, Schalkelileri cagirir iken.. "Die Schalker kommen..!"
50 yildir Sampiyonluk yüzü göremeyen Schalke'ye Dortmundlularin yaklasimi.. "Sadece bakabilirisniz, dokunamazsiniz.."
Schalkeliler Dortmund'u cöp kutusuna atar iken.. Fena degil bu da.
Bu iste en begendigim.. Belki de derbinin acilimidir bu. Zira mesele kluplerin kendi basarilari degil rakiplerinin gücsüzlükleri, basarisizliklaridir. Ucak kiralayip su pankarti gezdirmek meseledir ve pankartin Schalke'nin sampiyon olamamasi ile ilintili icerigi de sudur:
"Bir ömür boyunca ellerinde Sampiyonluk kupasi olamadan..!"
Biraz daha eskiye gidelim.. 1997 yilinda Lehmann'in son saniyede kalesinden cikip esitligi sagladigi mac da unutulmazdir kesinlikle.. Lakin ayni Lehmann iki yil sonra italya dönüsü Schalke'ye degil Dortmund'a gecis yapacaktir..Galatasaray da UEFA kupasinda onun kalesine golleri atacaktir diye devam eder.. Bugün ise Dortmud'un Karlsruhe'den transfer ettigi Thomas Hajnak ise Schalke cikislidir.. zamaninda kendisine güvenmeyen klubü bugün mahcup etmek istiyor..
..her gördügümde gülerim.. 1969 Ruhr derbisinden.. Iki kisi kurtlara yem ediliyor, Gerd Neuser resimde görüldügü üzere ucuz atlatir iken Frankfurt ile 1980 yilinda UEFA kupasini kaldiran teknik direktör Friedel Rausch icin durum biraz farkli.. Dortmund klubü "aci parasi" olarak 500 mark vermis ve Rausch iki gün boyunca yatmak durumunda kalmistir.. Saha icerisinde tetanoz ignesi vurulan ve acisini anlatir iken izlerini bugün bile üzerinde tasidigini belirtiyordu gelecek günlerde 70.yas gününü kutlayacak oan güzel adam..
Simdi burada saat 18:30.. 2 saat sonra 135. kez karsi karsiya..
Bundesliganin Avrupa Zirvesi.!
Bundesliga Avrupada tavan yapmis durumda.. Stuttgart Barca'yi otoritelerin degindigi gibi Guardiola yönetimi altindaki en rezil macini oynamasini saglamasi, Wolfsburg'un Villarreal'i dört gol ile dagitmasi, Bremen'in daha macin basinda üc golü Twente karsisinda bulmasi, Hamburg'un PSV'yi elemesi ve Bayern'in Fiorentinayi yenmesi.. Avrupa Liginde su an en cok takimi bulunan ülke Almanya olmus durumda.. 3 takimi da devam ediyor, Sampiyonlar Ligi ise biraz sikintili.. Stuttgart'in elenme ihtimali oldukca yüksek ve Bayern icin tur da o kadar kolay degil.. Ve fakat su ana kadar alinan sonuclara baktiginizda Bundesliga Avrupada zirve yapmis durumda..
Bremen Valencia ile oynayacak. Ilginc olan sudur ki Ispanyol takimlarina karsi Bundesliganin son dönemde gözle görülür bir diklenisi söz konusu. Bilbao'yu Bremen evinde ücledi, Villarreal'i Wolfsburg dagitti ki dört atti bes kacirdi özetlerden anladigimiz kadariyla.. Zayif halka Stuttgart dahi Barcelona karsisinda..
Bremen macini seyrettim. Özil-Marin-Pizzaro ve hatta Almeida'nin yüksek formu rakibe hic sans tanimadi. Pizzaro 8 gol ile Avrupa Ligi gol krali durumunda.. Cok begendigim bir golcüdür, bir kez daha altini cizeyim. "Komple" bir golcüdür, kafa,sag-sol ayak, frikik, sut.. Her sey bir adamda toplanmis ve ortalamasi cok yüksek.. Mesut sözlesme krizini atlatmis gibiydi bugün, oldukca güzel oynadi. Naldo'nun bu sezon resmi olarak attigi 13.golü izlemenizi tavsiye ederim. Basit bir gol olmasina ragmen ceza sahasi icerisinde o rahatli, calimi pek cok forvet yapamaz.. Lakin gol atip ileriye ciktigi ölcüde defansindan da ödün vermeye basliyor ama öyle önemli goller atiyor ki..
Son olarak ilk resmi macina Leverkusen karsisinda cikan 1990 dogumlu Türkiye U19'unda da forma giyen Onur Ayik Marin'in yerine ikinci yari oyuna dahil oldu. Schaaf bir genci yukari tasiyorsa bu demektir ki yakin zamanda ismini siklikla duyacagiz..
25 Şubat 2010
Galatasaray-Atletico Madrid : 1-2
Hic gücenmece, darilmaca yok. Yenebilecegimiz bir rakibe yenildik/elendik belki ama cok da fazla ileriye gidemeyecegimiz bir turnuvadan da elendik. Hamburg maci beni daha kötü acitmistir mesela..
Macin kirilma ani Aguero'nun sakatlandigi pozisyondur. Öyle bir sey ki o pozisyon sonrasi hakem aldatildigi hissine kapildi ve düdüklerini belirgin bir sekilde aldatildigini düsündügü tarafa dogru caldi. Özellikle birinci gol öncesi yenilen baskinin bir nedeni de budur. Macin tekrarini seyrettiginde yaninda olmak isterdim zira ortada göremedigi ne bir dirsek ne de faul vardi sadece sansizlik..
Galatasaray eksikliklere, yanlis transfer hamlelerine, sakatliklarina ragmen iyi bir sekilde Atletico mücadelesine hazirlandi ve turu son saniyede kacirdi.
Yazilip da silinen Besiktas maci analizi icerisinde iki noktanin üzerinde fazlasiyla durduk. Ugur Ucar'in defansif acidan cok kötü performans sergilemesi ve Besiktas'in maci seyreden Galatasarayliyi cok fazla rahatsiz eden Balta tarafindan acik vermesi. Misal Fink ile Holosko'yu cokca kez demarke vaziyette tam bugün golün oldugu bölgede cokca defa yakalamasi gibi.. Her ikisi de bugün kendisini tekrar ederek Galatasarayin elenmesine neden oldu, peki sadece bunlar ve hakem etkisi ya da Caner Erkin'in heyecani mi ?
Galatasaray gücsüz.. Bu yüzden deplasmandaki Atletico macindan itibaren dizilisini degil oyun stratejisini degistirdi. Zorunluluktan dolayi hucum felsefesinden vazgecip defans yapmaya dogru ilerledi. Takimi geride kurdu, oyunu kendi sahasinda kabullenen bir anlayisa gecis yapti. Geri dörtlünün hemen önüne Topal ve hatta Elano'yu yerlestirdi.. bekleri geri cekti ve hucum ancak ve ancak geriden pas yapabilmeyi basarabilip toplu hareket edebildigi anlarda gerceklesebiliyordu. Bu olmadigi zaman da kalabalik arasina sikisan futbolcularin bireysel becerilerine bakiyordu..
Rijkaard su konumda yapabileceginin en iyisini yapti. Elbette hem Besiktas hem de bugün Elano'nun oyundan cikarilisi ve yerine bitik Ayhan'in girmesi gibi hatalar söz konusu ama turun kaybedilmesine neden olan bu hatalar olmamistir.
Neden Galatasaray gücsüz, neden rakibine göre kendisini konumlandirmak durumunda birakiliyor ? Kewell-Baros-Sabri sakatliklari disinda aynen Hamburg macinda oldugu gibi yanlis transfer hamleleridir. Gecen sene Meira'nin satilisi bu sene gelen gidenler arasinda elde kalan sonucun sizi tuhaf yapmasi.
Forvetsizlik sadece gol vuruslarinda sorun yasanmasi anlamina gelmiyor, sizin oyun felsefenizi degistiriyor, en etkili olamasini bekledigimiz adamlarin basinda gelen Arda Turan'i etkisiz bir pozisyonda zorunluluktan oynatmak durumunda kaliyorsunuz, hucum edemiyorsunuz ya da edebilme sansiniz olmadigi icin farkli oyun felsefesi benimsemek durumunda kaliyorsunuz.. Gol kacirsa, hareketsiz kalsa, zayif düsse dahi bir Nondasizlik bugün oynanilacak olan oyunun tamamina etki ediyor.. Aynen ne kadar tek maclik performans gösterirse göstersin Kewell'in Hamburg macinda yaptigi hatalar gibi.. Ne kadar kötü giderse gitsin Bülent Korkmazla dahi bir basari yakalanacak iken Semih Kaya'nin alamadigi kafa toplari gibi.. Transferin uyusmamasi degil hamle yanlisligi, stratejinin dogru olmamasidir sorun ve bu iki senedir Galatasarayi Avrupadan götürüyor.. ne yalan söyleyeyim üzüldüm cok ama Hamburg macinda daha cok üzülmüstüm zira o takim gitseydi Bremeni eleyip finale kalirdi, bu takim Atletico'yu gecseydi ne Liverpool ne Benfica ne de Bremen'e karsi sansi cok fazla yoktu.. Kewell-Baros gelse dahi durum asagi yukari budur. Forvetsizlik 4-6-0 taktigi icerisinde eritilebilirdi ama bunun icin orta sahada bu organizasyonu gerceklestirecen defansin Nell'i gibi bir sefe, Emre,Nuri Sahin olmadi Hitzlsperger gibi oyuncu transfer edilmeliydi. Ne buraya ne de oraya yatirim oldugu vakit isler bu duruma gelmistir.. Nell ile güclenen defans ve onun önüne konuslanan oyuncular, oyun..
Maca gelirsek.. Olusan kosullar icerisinde iyi bir taktik ile sahaya cikti, diger türlü sansi hic yoktu. Oyunu geride kabul edip hucum ancak belirli bir pas organizasyonu gerceklesirse olabilirdi, bu olmadigi zaman kaybedilecek cok bir sey yok zira hemen hepsi kendi yari sahasinda gerceklesiyordu.. Dolayisla risksiz ama baska acidan tatsiz, tuzsuz bir oyun felsefesi. Degismek durumunda kaldi zira su zaman bir seyleri insa edebilecek zaman degil, hali hazirda bir sekilde basarilmis olanin islenmesi zamanidir..
Servet inanilmaz formsuz, Keita gücsüz ve ben en basta Ugur Ucar'i dinlendirirdim Besiktas maci sonrasi. Ayhan yüksek ihtimal kafasinda emekli olmustur. Onun kötü oynadigi maclarda yaptigi hatalar yanlis cift dalmalar veya kötü paslar lakin bugün mücadele etmiyor, topu istemiyor ve zorla sahaya cikarmislar gibi hareket ediyor, anlamak cok güc.. Yasini bilmesek hocaya küstü filan diyecegiz..
Caner'in yaptigi hata benim nazarimda "hata" olsa da futbolun icerisinde vardir. Kahramanlikla hainlik arasinda gidip geldi. O yoktan yarattigi penalti pozisyonunu gole cevirebilse kahraman, arkasindan yaptigi hata nedeniyle de hain oldu. Her ikisini de ben kabul etmiyorum ve onun cikisi golün geldigi kanat olmasi nedeniyle turun kaybedilmesine etki etse de büyük resimde belki de en kücük hata ona aittir, güzel oynamistir bugün..
Takim macin genelinde Kewellsizlik,Barossuluk,Nondasizlik gibi sonradan olusan ve sezon basindan beri varolan orta sahasizlik gibi sorunlarin esiginde iyi bir mac cikarmistir, ataklar gelistirmis, Atletico Madrid'den yenilebilecek kadar ancak pozisyon yemis ve son anda kaybetmistir. Mesele bu macin basinda sizi defansif oyun felsefesini benimsettirecek kosullarin olusmasidir.. Gecen sene sözü gecmeyen adam oldugu icin yönetim dedim ama bu sene yildiz transfer manyakligi ortada olmasina ragmen ben yönetimi degil de Rijkaard'i olup bitenlerden sorumlu tutuyorum.. Umarim gelecekte bize tüm bu bedellere degecek bir Galatasaray izlettirir ve Dos Santos da o oyunun bir parcasi olur.. O olasiya kadar da sorumlu,suclu ya da hatali odur.
Son olarak Galatasaray seyircisini ben cok begendim. Benim istedigim seyirci budur. Eger o isliklama olayini macin tamamina yayabilselerdi cok daha iyi olabilirdi. Lakin tüm seyirciler islikla rakibi bunaltir, Galatasarayli oyunculari motive edip hirslandirir iken bir kaci sarki söyleme cabasi icerisindeydi ki bu insanlarin kafasindan gecenleri anlamak oldukca güc.. Hem kareografi hem de rakibe islikla kurdugu baski nedeniyle sahanin bana göre en iyisiydi bugün..
Futbol bu. Bugün hicbir sey olmamasina ragmen sadece bu maci seyredecegim icin nese doluyduk, mutluyduk baskaydik. Simdi üzülüyoruz ama ben buna da raziyim, olsun Futbol, olsun.. Ben seni iste bu yüzden seviyorum, aldigin kadar verdigin var cünkü. Haksizlik yapmiyorsun, hak gecmiyorsun kesinlikle..
(mac seyrediyorum, yanlisliklar sonra düzeltilecektir..)
Schalkeizm.!
Schalke sezon ortasi hocasini kovmus, Avrupa Kupalarinda mücadele hakkini kaybetmis ve ligin son macinda kendi evinde Hoffenheim'e yenilerek ancak sekizinci olabilmeyi basarmistir. Bunun üzerine Manuel Neuer'e biraz da ironik bir soru geliyor..
-Sizce bu sezonun ardindan olumlu addedebileceginiz herhangi bir sey var midir ?
Manuel Neuer: Dortmund ligi sadece 6.olarak bitirebildi.!
Neuer 1986 Gelsenkirchen dogumlu ve 5 yasindan bu yana Schalke'de kalecilik yapmaktadir.
Magath & Klopp.!
BILD gazetesi hafta sonu oynanilacak olan Ruhr derbisi öncesi iki takimin teknik adamlarini bulusturup bir de üzerine röportaj yapmis.Özellikle ülkemizde teknik adam ya da futbolcu röportaji cok fazla olmadigindan keyfini cikartiyorum bunlarin ben.. Hep korkulur, sanilir ki susarsak daha az olay cikar, gündem daha baska konulara yönelir oysa ses cikarmadikca isler daha da kötüye gidiyor, farkinda degiller.. Bu gibi röportajlarin icerisindeki iki cümle bazen sizi sevdirir, daha baska bakilmasina yol acar, daha az küfürlere, daha az fanatizm.. Konusmayi, yazmayi, anlatmayi denemelisiniz.. Lincoln sanirim Türkiye kariyeri boyunca sadece bir kere basinla muhattap olmustu ve sonu da cok hayirli olamadi. Keza digerleri de ayni sekilde.. Bir sekilde ses cikarmayi, kendinizi basin yoluyla ifade etmesini denemelisiniz.. Ho$, bizden cok daha zeki olanlar cok daha akilli hareket edip konusmak yerine bu haberleri öyle veya böyle yapacak olanlarla iletisim halinde olup cok seyi cok kestirmeden hallediyorlar ama burasi yani basin genis bir alan.. Hepsine tek tek yetemezsiniz ve kendi isinizi kendiniz halletmeniz cok daha hayirli olacaktir..
Her sey orada böyle, burada öyle diye gitmiyor maalasef. Ülkede olan üc büyük ayrimi aslinda burada da az biraz mevcut. Nasil ki biz de üc büyük ayrimciligi varsa burada da bazen tek büyük Bayern Münih. Ince ince isliyorlar ve benim zoruma gidiyor cokca zaman.
Imdi Ruhr derbisi.. Schalke-Dortmund. Iki teknik adami bulusturmuslar, derbi üzerine sayisiz geyik cevrilebilecek iken sorularin bir kismi aynen söyledir:
" 25 milyonunuz olsa Robben'i mi Ribbery'i mi alirsiniz ?"
"Bayern Münih bu sene Sampiyonlar Ligini kazanabilir mi ?"
"Louis Van Gaal'in son röportajini nasil buluyor sunuz ?"
Basin her zaman belirleyici olmustur, kimin büyük olup olmamasi konusunda da..
Yine de bu ikili keyifli bir muhabbetin icerisine girmistir. Magath'a sorulan oyuncularin sevmedigi en zor antrenman metodunuz nedir sorusuna verdigi cevap sudur:
"Benim oyuncularim topsuz her antrenmandan nefret ederler.."
Klopp bu ortayi affetmiyor..
"O yüzden sen de onlara agirlik toplarini verdin ve yillardir aranilan cevabi da bu sekilde vermis oluyoruz. Magath'in agirlik toplarinin sirri cözüldü.!
25 milyon euronuz olsa Ribery'i mi Robben'i mi alirsiniz sorusuna Klopp'un verdigi yanit oldukca ilginc idi.
"25 milyonum olsa Robben'i almam.!"
yani.. ?
Onun yerine bir sürü genc oyuncu alirim, bu kadar parayi tek bir oyuncuya baglamam ama bu konu bizim konumuz degil aslinda..
Keza Bayern Sampiyonlar Ligini kazanabilir mi sorusuna Klopp o seviyeyi Magath daha iyi bilir diyerek topu bu tarafa atar iken neden bu ülkede cok fazla sevildigini biraz daha iyi anliyoruz..
24 Şubat 2010
Bayern 2011.!
Simdi bu Bild'in öncesinde verdigi 2010/11 Bayern Münih yeni forma tasarimlari. Buradan dahi bir karakter cizmek mümkün aslinda. Ilk sirada evinde giyecegi kirmizi beyaz cizgili forma Bayern Münih'in geleneklerine olan bagliligini temsil ediyor.. Ortadaki ne idügü belirsiz deplasman formasi ise yeniliklere acik oldugunun bir isareti.. Sondaki koyu siyaha kacan Sampiyonlar Ligi formasi ise son dönemlerde aldigi basarisiz Sampiyonlar Ligi sonculari sonrasi hafif bir matem havasi esmesi adina dizayn edilmis gibi sanki..
Keza bu ilk cizgili Müller-Hoeness-Beckenbauer dönemi formasi ayni zamanda büyük bir cikisa hazirlandiklarinin da göstergesi olarak okunabilir zira bu formayla Bayern Sampiyon Klupler Kupasindan Sampiyonluklara uzanan muazzam bir cikis yakalamisti..
Hicbirisi benim icin Opel'in yerini tutmaz o cok baska..
Stuttgart - Barcelona: 1-1
Son bir yil icerisinde benim seyrettigim en kötü Barcelona dün sahadaydi. Eger Stuttgart biraz daha becerikli olsaydi ilk yari farka dogru kosabilirlerdi Barca karsisinda.. Birinci devre Stuttgart domine etti ve ikinci devre de orta karar devam etti mac. Benim dikkatimi ceken Guardiola'nin mac öncesi basin toplantisindaki söylemleri.. Stuttgart buradaysa burayi hakediyor, onlar da iyi bir takim olmali vesaire.. Gereginden fazla kücümseme oldugunu söylemek zor ama bir rakip olarak degil de yeni cikis yapmis Kibris takimi gibi muamele ediyordu ki bunun bedelini cok agir bir sekilde ödeyebilirdi kesinlikle.. Stuttgart, Nistelrooy kazasini saymazsak yeni hocasiyla henüz mac kaybetmemis, son derece formda bir takimdir.. Macin bana göre yildizi olan Cacau'nun yanina biraz baska bir adam daha olsaydi bugün cok baska olabilirdi.. Yenildikleri Atletico ya da Hiddink'in Chelsea'si dahil ben Barcayi bu kadar aciz, sürekli pozisyon veren, oyun kuramayan ve kötü oynar seklinde görmedim..
Yine burada Hiddink'in Chelsea taktiginin uygulandigi söyleniyor lakin Chelsea dahi bu kadar atak gelistirip oyunu diger tarafa yikamamislardir Barca karsisinda. Agresif oldular ve Hleb ya da Progrebnyak gibi oyuncular dahi defansif orta saha gibi bastilar.. Önemli olan rakibin oyunu bozup topa sahip olduklarinda Stuttgart'in ne yapacagini cok iyi bilmesiydi.. Fisek gibi firlayan Cacau önderliginde son vurus ani haric cok güzel hucumlar gerceklestirdiler.. Kacirdiklarinin haddi hesabi yok ve oyunu geride kabul edip domine edebilecek konuma geldiler..
Baska acidan Barca gibi bir takimi motive etmek cok da kolay olmasa gerek.. Sahsen ben artik bir düsüs bekliyorum zira bu oyuncular hala sahada kazanmak adina mücadele verebiliyorlarsa bunun kendisi basli basina bir mucizedir. Tüm otoritelere kendilerini kabul ettirip yilin ve belki de son on, yirmi yilin en iyi takimi konumundalar.. Neyi basarmak icin daha fazla mücadele etmeliler ? Barca teknik direktörü oldugunuzu düsünün ve oyunculari nasil maca motive edersiniz ? Bir degisim sart kesinlikle ama yerinden oynayan her tasin ayni kalitede tekrardan yerine koyulmasi oldukca uzun bir sürec istiyor. Yeni bir Xavi-Iniesta'yi xavi-iniesta zamaninda yaratmak durumundalar.. bu nasil olacak hep beraber görecegiz lakin dün oldukca sansliydilar, bir kez daha üzerinden gecelim..
Walter Frosch..!
Bir oyuncunun gecmisinde St.Pauli klubü oldugu zaman onu arastirmanizi tavsiye ederim size zira alisik olmadiginiz farkli futbolcu tipolojileri ile karsilasmaniz mümkündür. 1950 dogumlu Walter Frosch futbolseverlerin dikkatini "futboluyla" cekememis, 1974-79 zamani birinci ve ikinci Bundesligada top kosturmus ortalama futboluyla efsane olmus bir defans oyuncusudur. En önemli özelligi günde 3 paket sigara icerek profesyonel futbol yasamini sürdürmüs olmasidir. Kaiserslautern klubünde de bir hayli zaman geciren Frosch'u özellikle St.pauliler sahiplenmis, klubün efsaneleri arasina sokmustur zira oradaki taraftar profilinin gerek efsane anlayisi gerekse de futbola/yasama bakisi biraz baskadir.. Kanser nedeniyle 5 kez ameliyat olan Frosch bugün sigarayi birakmak zorunda kalmistir.. "Bir sigaraya en güzel kadini tercih ederim" sözüyle ona olan özlemini dile getirir iken 1990 yilinda St.Pauli'nin emektar kalecisinin jubile macinin devre arasinda verdigi röportaja bakarak ne kadar dogru söyledigini ya da günde gercekten kendisinin dedigi gibi 3 paket sigara icip icmedigini görebilirsiniz sanirim...
(Video: Hakemin övgü sözlerinin disinda corabinin altinda zulalanmis sigara paketi soruluyor.. oyuna sonradan girdigi icin yanina almak zorunda oldugunu belirtiyor sevgili Walter Frsoch.. O kisa degistirilesiye kadar olan sürde dahi sigarasiz yapamadigini cikarabiliriz buradan..)
ilk hocasi Kaiserslautern takiminda Bayern Münih ve Alman milli takimini da calistiracak olan Erich Ribbeck Frosch icin söyle demistir: "Eger Frosch ayik ise üst seviyede futbol oynayabilir" Bu beyanatiyla onun futboluna ve alkol bagimliligina da dikkati ceker iken anlatilan o cok bilindik hikayeye göre durum pek öyle degil.Cok önemli Schalke maci öncesi Frosch yunanlarla bir iki bira cakmaya bara gider.. Ki St.Pauliler'in pankartlarina tasidigi efsane olmus beyanati da zaten sudur "Benim en büyük rakibim barlardir". Yunan barinda bir iki bira derken gelenler , gidenler olur ve Frosch gecenin ücünde kendisini 10 Litre bira ugruna 400 metrelik yarisin icerisinde bulmustur. Elbette kazanan ve o gün hepsini icen odur lakin ertesi gün mac öncesi kipkirmizi gözlerle Ribbeck'in karsisina uykusuz ve sarhos bir sekilde cikan sevgili Frosch gözlerinin kirmiziligini konjonktivit nedeniyle oldugunu öne sürererek durumu idare eder.. Ribbeck onu her seye ragmen kadroya dahil eder. Macta ise dönemin milli futbolcusu golcü Erwin Kremers'i savunmak durumunda kalir ve bunu sorunsuz bir sekilde yaparak Ribbeck'i ve herkesi oldukca sasirtir. Breitner'in da herkesi icirip maca cikardigi zaman herkesin sahada sürünürken bir tek Breitner'in ayik olup bes yildizli bir performans gösterdigi söylenirdi hep..
Ikinci Bundesligada 1976/77 sezonunda St.Pauli formasi altinda 37 macta 27 sari kart görerek Alman Fedarasyonun her dört(bugün bes) sari kart gören oyuncunun bir mac oynamama cezasini getirmesine neden olmustur. Icki-Sigara nedeniyle futbolu bir yere kadar oynayabilen Frosch yine de Derwall tarafindan Alman B milli takimina secilmis ve fakat buna sevgili Frosch'un verdigi red cevabi da unutulmazdir kesinlikle..
"Bir Walter Frosch ancak A milli takimina ya da Dünyanin en iyileri arasina secilebilir"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)