24 Ocak 2009

Landon Donovan'in Korkusu.!




Sizce bu Bayern'in yeni transferi Landon Donovan'in korku dolu bakisini yaratan kaleci kimdir ?

Dogru tahmin..




Elbette o..

23 Ocak 2009

Suskunlar.!




Ortaokulda dönem ödevi zorunlulugu nedeniyle okudugum ve cok sevdigim Seker Portakali'nin disinda iceriginden hicbir sekilde haberim olmadan o zamanki cocuklugumun tav oldugu isminden dolayi aldigim "gülünün soldugu aksam" (Denizlerin Hikayesi) haric herhangi bir kitaba el atmazdim.. Cocuktuk, yolculuk yapardik sürekli ve bu yüzden yolculuk sirasinda alistigim cizgi romanlar daha ilgi cekiciydi.. Celik Blek, Tom Miks, Zagor ve özellikle Martin Mysterre.. Kitaplari görüyor, onlara el atiyor amma velakin sikiliyorduk daha cok.. Hicbirisi cizgi romanlar kadar keyifli gelmiyordu taa ki birisi elime Borges'in kum kitabini tutusturasiya kadar.. O dönem Borges'i oldugu gibi algilayamiyorduk belki ama Kum Kitabindaki hikayeler ile cizgi romanim Martin Mysterre'in gizemli hikayeleri arasinda baglanti kuruyorduk.. Her ikisi de oldukca ilginc hikayeler olmasi bir yana sonu hic beklemedigim sekilde biten müthis kurgulara sahipti ve feci merak saliyordum her hikayesine.. Bu sekilde basladi Borges sonra bambaska bir cehreye büründü.. 97 senesinde Borges'i bitirir bitirmez kitapciya gidip aynisindan, benzerinden ver abi dedikten sonra sonradan cok iyi dost olacagim kitapci elime iki kitap tutusturdu..Puslu Kitalar Atlasi ve Kitab-ül Hiyel.. Yazari da Ihsan Oktay Anar diye bir adammis..

inanamadik.. Ikinci Borges dedik.. Simdi daha cok Calvino derim Ihsan Oktay Anar icin.. Sonradan ögrendik ki izmirliymis kendisi. E biz de izmirdeyiz on kusur yildir dedik, kafaya koyduk üzerine gittik.. Ayni sekilde izmir kordonunda gidilecek tek mekan olan Deniz Atina takildigini ögrendik bu felsefe hocasinin.. Kac kere gittik, kac kere denedik ama bir türlü karsilasamadik.. Onu taniyanlardan sürekli hakkinda bilgi aldik, mütevaziligi, siradanliga olan tutkusunu ve her seyini.. O yilin sonunda Ankaraya dogru yollandigimizdan Ihsan Oktay Anar takibi yarim kalmak durumunda kaldi ama Borges ve akabinde Ihsan Oktay Anar ve henüz o dönem sadece birinci cildi cikmis oLan Yüzüklerin efendisi benim cizgi romanlardan kitaplara dogru yolalisimin en önemli nedenleridir ki bu hayatimi yüzde yüz degisime sokmustur..

Sonralari hikayelerin kurgusunun disinda keyifler almaya basladik romanlardan ve haliyle basta Borges olmak üzere okudugumuz her yazarin gercek degerine biraz daha yaklastik. Isin acikcasi daha sonradan yönelim gercekci edebiyata dogru kaydi. Öyle ki tasvirlerden bunalmistim, Eco'nun 200 sayfayi gecen Manastir tasvirlerine tahammülüm yoktu bu yüzden dostoyevskinin manzara tasviri yerine insan karakterine yönelisi ile tarzim, ilgi alanlarim da tamamen degisti. Üzerine "inaniyorsan, okuyacaksin" sorumlulugu altinda Marx ve felsefe girince her sey ters-yüz oldu.. Yine de Borges, Ihsan Oktay Anar yasamimda önemli yere sahip ve her ikisi de "üstad" olarak belleyecek düzeyde hayran kaldigim yazarlar olarak civilendi.. Ihsan Oktay Anar'in üc kitabi ile yillarimizi gecirdik ve hep yenisini, hakkinda bilgileri takip ettik, dördüncüsünü büyük bir istekle ve sabirla bekledik..

Bu bekleyis oldukca uzun oldu isin acikcasi. Epigraf'in sitesinde tamu adli sonradan begenmedigi icin yirtip atacagi yeni romanindan kesit okudugum zaman duydugum heyecanini anlatamam ve dördüncü romani bir yil sonra "amat" ile geldi.. Denizcilik üzerine bu sefer.. Öyle ki Ihsan Oktay Anar inanilmaz emek harciyordu her bir romani icin vebu yüzden herkesin tepkisini ceken" az yaziyor" eylemi acikliga kavusuyordu.. Bir insanin bu sekilde denizcilik terimleriyle yakin iliski kurmasi icin gercekten denizci olmasi gerekmez, üzerine bu konuda akademik calisma yapmasi gerekir böyle bir roman yazabilmesi icin.. Keza bu muhtesem romani Suskunlar'daki musiki bilgisi icin ekstradan üc bes yil müzik üzerine calismasi gerekir ki böyle bir kurgu, böyle bir dil ile birlesip bu kadar muhtesem bir eser meydana getirsin..

Dili hakkinda sikayetler var.. Cok fazla eski Osmanlica terim kullaniyor ama ben bunu zararli görmüyorum. Akiciliga ve belki okurun anlam ile bulusmasina engel teskil edebilecek iken baska acidan yarattigi dünyanin icerisine okuru civileyecek bir baska iksirdir o muhtesem dili.. Amat her ne kadar beni biraz olsun hayal kirikligina ugrattiysa Suskunlar da o derece memnun etti. Bu belkide denizcilikten cok muzige olan ilgimin daha fazla olmasindan da kaynaklanabilir..

Bir osmanli tarihcisi dahi bu denli hakim olamaz o dönemin yasantisinin ayrintilarina.. Böyle bir türk yazari görmek insani umutlandiriyor gelecek adina.. Ben Ihsan Oktay Anar'i romancilik konusunda Kemal Tahir'lerin de üzerinde görüyorum ve Ahmet Hamdi Tanpinar gibi cagini asan yetenekler olarak yerlestiriyorum en güzel köseme..

Gercekten bir osmanli masalinin icerisine girmek istiyorsaniz Suskunlari tavsiye ediyorum ben tüm blog okurlarina.. Belki Borges'in edebiyatta cag atlatan devrimine tanik olmayacaksiniz, onun gibi elestirelligi hikayelerin icerisine sokamayacaktir ama ayrintilarla gercekdisiligi okur zihninde gercege cevirme konusunda borgesden bile daha iyi diyebilirim Ihsan Oktay Anar icin.. Suskunlar ise Puslu Kitalar Atlasindan sonra yazdigi diger ikinci büyük romandir...

Marco Arnautovic.!



Eskiden bahis oynardim.. Ama saglam oynardik, büyük paralar yatirmazdik elbette ama büyük paralar kazandirdigi da olurdu .. Acaip keyif alirdim bu isten. Isin ucunda inanin bana para yoktur aslinda.. Izleyecegim maclari heyecanli kilmasi acisindan önemliydi.. Baska acidan cok baska ülkenin cok baska bir macini -buyuk takimlar degil- inanilmaz keyifli kilardi, Galatasaray macina yakin heyecan duydurturdu.. Bu yüzden sevdigim oyuncu sayisi cok fazla oldu birden.. Misal ben David Suazo'yu inanilmaz severim, Cagliaride iken kuponun son macinda 1-0 yenik durumda olan takimini iki gol atarak kurtarirken kazanilan paranin önemi yoktu ama Suazo'ya o an duyulan sevginin tarifi yoktur.. Keza Steven Defour.. Ya da onlarcasi. Bu gibi sayisiz oyuncu ile yakindan iliski kurulmasini saglardii ve fakat ucundaki paraya heves eden insanlari da maclari seyretmekten sogutur, keyfini de kacirtir, tehlikelidir.. Baska acidan Almanyadaki bahis oynatilan yerdeki kluplerin verdigi maclari dünyanin hicbir evinde, mekaninda bulamazsiniz.. Tüm Avrupa Ligi, yer yer brezilya ve Arjantin onun üzerinde televizyondan canli canli veriliyor.. Bahisin yasaklandigina degil ama bu gibi onlarca klubun kapatildigina cok üzüldüm, sükür ki Sop Cast ve benzeri yardimci gerecler cikti da cok istedigimiz oyuncularin maclarini seyredebilecegimiz yeni imkanlarimiz oldu ve fakat o televizyonun ve ayni zamanda adrenalinin, heyecanin sizde yarattigi duygu ile mac seyrettirmesi tarih oldu.. Simdi sikiliyorum büyük takim olmadigi vakit.. izleyemiyorum.. Ya da yenildigi yendigi vakit umrumda olmuyor, oysa ben Xerez takiminin ispanya ikinci liginde lider durumda iken on iki hafta neden yenildigini kafaya takmistim mesela.. Internet üzerinden her seyi arastirmaya calisiyorduk hatta..

bir bucuk yil önce twente macinda gördük bunu.. Unutmustum nerdeyse, Schalke ilgilenince hatirladim yeniden.. Aslinda Arnautovic gibi milyon oyuncu hafizaya almistik, pek cogu silinip gitti ve bir kismi da saglam yerlere geldiler..

Simdi bahis almanyada yasaklandi, türkler hemen her buyuk sehirde kacak minumum bir yer aciyorlar ama beni yine de sarmiyor, bir bucuk yildir uzagim da.. Bana o bahisin yarattigi adrenalinin seyrettirdigi maclardan kalan adamdir Arnautovic. Yaklasik 1.90 boyuyla ve inanilmaz teknik olmasi nedeniyle Ibrahimovic'e benzetilir idi Avusturyali yetenek.. 1989 dogumlu.. 13 macta 7 golü varmis. Saglam bir cikis yakalamis ve hatta Feyenord'un gecen sene bes milyon üzeri bir teklifini geri cevirmisler.. Isterim böyle "teknik" bir golcü almanyaya gelsin.. Schalke cabaliyor zira hocasi Twente'nin eski hocasi, tanidigi bir isme yöneliyorlar.. Unutmustuk, iyi oldu hatirladik..

Murat Özari vs Teoman.!




Belki pek cogunuz görmüstür de ben yeni izledim.. Ve haliyle: Oha.!

Bu insanlar nasil televizyonda milyonlarin önüne rahat bir sekilde cikartilabiliyorlar ? Hangi rahatlikla bu denli sacmalayabiliyor.. Dünyanin neresinde var bu yahu ? En dandik ülkeye gidin böyle bir rezalet, komedi yoktur.. Cok güldüm ben de sizin gibi ama toplamda basin bu.. Pazar Aksamlari da bunlardan farkli degil NTV gibi istisnalari saymazsak.. Futbol bu, anliyorum, herkesin yorum yapabilecegi, kariyer olarak cok rahat yükselebilecegi bir meslegi yaratiyor toplamda.. Ama yine de bu denli sacmalik olmamasi gerekir.. Ahmet Cakar ve Erman Toroglu istisna olarak kalmalilar.. Ne denir ki, her türlü yorum dahi komik kacar burada.. uzatmamak gerek.

Bundesliga: Bonservisgiller.!



Konu sudur.. Bundesligada futbol oynayip bonservisi ile en cok para eden 10 oyuncu.!

Owen Hargreaves 25 Milyon Euro..

Ferguson onu o kadar istedi ve Bayern onu o kadar vermedi ki Bundesliganin disariya verdigi en pahali oyuncu olmak durumunda kaldi.. Aslinda özellikle 2006 yilinda bastirdi MAn U. Önce 25 akabinde 30 dedi, inat etti Hoeness vermedi.. Ingiliz milli takimina disaridan katilan tek oyuncu olmayi yillarca sürdüren Owen abimiz 2006'da ayni zamanda ingilterede yilin futbolcusu secilince baskilar artti ve 2007 mayisinda 25 milyon gibi bugün bile gecilemeyen, rekor bir transfere imza atti.. Deger mi ?

ihtiyaca göre neden oLmasin, ha ben vermem.. Verene de "cok vermissin" demem



Nigel de Jong 20 Milyon Euro.

Hamburg'dan Manchester City'e devre arasi transfer oldu. Hamburg'un ucuza alip disariya sattigi kacinci hollandali bilmiyorum ama bu isi cok iyi biliyorlar.. Sirada da muhtemelen Mathijsen vardir..


Emerson 20 Milyon Euro.

Bayer Leverkusen'in 2000 haziraninda Roma'ya sattigi oyuncu icin tahmin edilen rakam 20 milyon euro'dur. Klup tarihinin de en pahali transferidir ayni zamanda.. Parayi sonuna kadar haketmistir aslinda, bugün baktiginizda "ucuza gitmis" diyebiliyorsunuz olur olmaz yerde 20-3ß milyonlar konusuldugu vakit..



Aparecido Ferreira Evanilson , 17 milyon euro.


Aslinda yok böyle bir sey.. Kandirmacadan ibaret bir geyik. 25 milyon Euroya Parma'dan Marcio Amaroso'yu aliyor dortmund. Sirketlestigi icin garip oyunlar oynaniyor.. Sözde 17 milyon euro'ya Evanilson'u Parma'ya satiyorlar ama ne gariptir ki Parma bu oyuncuyu yillik 500 bin euro'ya yine Dortmund'a kiraliyor.. Akabinde öyle bir madde var ki 15 milyon euro'ya geri almak durumunda kaliyor.. Yani yalan dolan hepsi, ne parma'nin evanilson'u almak istemesi var ne de baska bir sey. Amoroso toplamda 40 milyon euroya mal oluyor aslinda ama bunu baska türlü gösteriyorlar..



Dimitar Berbatov, 16 Milyon Euro.

Leverkusenden yine Ingiltere Premiere Ligine, Tottenham'a gitmis oyuncu. Bugün baktigimiz vakit "ucuza gitmis" dedirtecek performansi sergiledi ve akabinde Man U'ya transfer oldu. Hakkinda cok yazdim zaten..



Van der Vaart 15 Milyon Euro.

Yine Hamburg, yine hollandali.. Van der Vaart hamburg'a 5,5 milyon euroya transfer oldugunda yeterince sasirmistik.. Sözlüge yazmistim sanirim ucuz ve akilli transferin öznesi diye 2005 yilinda.. Daha iyi bir sözlesmesi olsaydi miktar biraz daha artardi süphesiz.. Hargreaves'in Bayernle misal 2010'a kadar sözlesmesi vardi ve bu da Man U'nun elini kolunu bagladi.. Yine Diego bugün gitmek isterse tüm bu rakamlarin da üzerine cikilabilir..



Alexander Hleb, 15 milyon Euro.

Hem Hleb'i hem Rosicky'i oldukca ucuza kapatti Arsene Wenger aslinda.. Yildizlarin Bundesligada olmasi süphesiz ki Ispanya ve Italya ligine göre cok cok daha az degerde satisini mümkün kiliyordu.. Elbette sözlesmelerinin durumundan oynadigi milli takimin nerede boy gösterdigine kadar pek cok etken var ve fakat bugün her sey biraz daha baska oluyor.. Biraz da varolan kosullara göre.. öyle ki De Jong ne yapmistir Bundesligada da tüm zamanlarin en pahali ikinci transferi oluyor ? Burada yildiz olamamis ama tarihe geciyor arap milyarderlerinin bonkörlügünden.. Daha genel bir degerlendirme asagida olacak... devam edelim.




Khalid Boulahrouz 13 Milyon Euro.

Ne o gün ne de bugün Chelsea'nin bu adami neden aldigini anlamadim.. Ama iste yine bir hollandali ve yine Hamburg sahnede.. Kötü degil kesinlikle ama israr edilecek bir adam da degil, bu kadar para eder mi sorusundan ziyade Chelsea'ye göre degil idi. Gitti geldi yine Bundesligaya atti kapagi..




Jörg Heinrich 12,5 Milyon Euro.

Matthaus'larin, Klinsmann'larin, Möller'lerin, Riedle'lerin,Sammer'lerin Ballack'larin onlarin bunlarin oldugu yerde tüm zamanlarin Bundesliganin disariya verip de para kazandigi en önemli "Alman" oyuncu iste budur.. Heinrich, Hitzfeld'in dortmundunda kendisine saglam yer etti, sampiyonluklar,Sampiyonlar Ligi Sampiyonlugu derken 1997 senesinde Fiorentina'ya kapagi atti ve o dönemin parasiyla 25 milyon mark gibi bir para alindi. Iki yil sonra geri geldi Dortmund'da ve akabinde Dördüncü liglere dogru yol aldi.. Oyuncunun belki de en önemli özelligi orta sahanin hemen her yerinde, kanatlarda ve beklerde oynayabilir olusuydu. Su dönemin pek de anlasildigini düsünmedigim oyunun iki yönüyle oynayan oyuncuya en önemli örnek idi o zamanda.. Her iki ayagini kullanmasi, her iki kanatta hem bek ve ayni zamanda acik oynayabilmesi ve ayni zamanda defansif yani ofansif yani kadar güclü olmasi ödenen miktarin bir nedeni kuskusuz.. Velhasil toplamda blog okurlarindan kim bilir, kimin dikkatini cekmistir ama tarihe gecmistir.. On yildan fazla kalmaz ama orada, Bundesliga bu sekilde gelisim gösterdigi vakit..



Miroslav Klose, 12 Milyon Euro.

Bu aslinda oldukca önemlidir, Miro ic transfer olmasina ragmen bu siralamada yerini almaktadir. Toplamda transfer piyasasi almanyada bu kadar düsüktür, anlatmak istedigim budur. Basta da söyledigim gibi onca önemli isimlerin oldugu yerde alman liginin ic transferinde dahi cok fazla meblaglar dolasmamistir. bunun ve hepsinin en önemli nedeni Bayern Münih'dir. Sözlesmesini uzatmamasi icin gelecegin en önemli ve o dönemin tek alman yildizi olan Deisler'in hesabina gizliden 20 milyon Markin Bayern tarafindan yatirildiginin altini cizelim. Yani almanyada düne kadar ne kadar yildiz varsa hepsi bir bakima Bayern'in malidir.. Ballack'indan Deisler'ine kadar bütün "genc" yildizlari sözlesmesi olmasina ragmen önceden anlasip belki bugün dahi verilmeyen paralari oyunculara ödeyip bir sekilde sözlesmelerini uzattirmayarak belese konmustur.. Etik acidan kusuru bir yana birakalim ama Hoeness zekasidir bu.

Akabinde dünya starlari.. Kimse Kahn'i alamamistir, eger gitseydi Bonservis acisindan Buffon'un ardindan ikinci siraya yerlesirdi tarihte.. Ya da Mehmet Scholl.. Ya da Elber.. Effenberg.. Iyi zamanlarinda hicbirisi gitmemis, Owen Hargraves ise Bayern Munihde super bir adam degildi, Hitzfeld'in genc takimda kesfettigi Sampiyonlar Ligi yari finalinde Jeremies'in hesapsiz sakatligi nedeniyle biraz da zorunluluktan oynayip ayni sekilde finalde Valencia karsisinda da muhtesem performan sergileyerek bir anda göze giren bir adam.. Yildiz olsaydi Man U degil Barca Real birlesse alamazdi, vermezdi Bayern.. Ki 2006 da 30 milyon euro verilmesine ragmen reddetti, 2007 de akillari basina gelip 25'e de olsa verdi zira gözden cikarildi, yeri dolmayacak oyuncu da degildi, yildiz hic degil.. Yildizlarinin hicbirisini vermedi desek yeridir Ballack haric.. O da gelmis otuzuna.. Önceki Anlasmasi bonservissiz olmasi/gelmesi nedeniyle inanilmaz yüksek ücretli idi.. Akabinde Chelsea abartinca Bayern ancak pes etti.. Ve Fakat Lahm gibi genc olsaydi yine Bayern birakmazdi. Lahm, sözlesme yenilemeden önce özellikle Man U ve Real/Barca 'nin listesindeydi.. Görünen rakam yaklasik alti milyon euro ama eminim ki cok daha fazlasini vermistir el altindan kalmasi icin.. Durum budur, tek ve cok büyük olan Bayern düne kadar yildizlari bünyesinde toplayip rakiplerini hem cökertiyor ayni zamanda da disariya acilip deli para harcamak yerine koca ligi kendi reservesi gibi kullaniyordu.. Hoeness muhtesem bir zekadir, tüm bunlarin arkasinda yatan isimdir.. Toplamda Bundesliga yildizlarinin disariya cok buyuk paralara mal olup gitmemesinin belli basli nedenleri arasindadir.. Bayern harici bir takimda oynayip da cok fazla göze batmak da mumkun degildi, bu da ikinci neden..

Listedeki isimlerin pek cogunun oynadigi dönemde mac kacirmamak suretiyle Bundesligayi takibe aldigimiz zamanlardi Misal Berbatov.. Bundesliganin o dönem dahil en iyisi miydi ? Degildi. ben cok severdim, o cok ayri. Hleb.. Bakmayin bugün yazilan cizilenlere.. Zirtapoz basin düne kadar Lincoln'u adam yerine koymuyordu, keza daha dün Skibbe'yi adam yerine koymadiklari gibi. Misal UEFA'yi alsin herkes bir tarafindan tutunur ama.. Söyle güzel, böyle güzel. Skor basinidir, bos islerdir.. O basinin en az yüzde doksani tarafindan kucumsenen Lincoln, o dönem itibari ile Berbatov'dan da Hleb'den de daha yukarida yaziliyordu ismi.. Hleb, 15 milyon gibi her seye ragmen yine de ucuza kapatilir iken arsenal tarafindan Lincoln, alti ay sonra sözlesmesinin de biteceginin yarattigi rahatlikla bes milyon gibi bana göre cok cok ucuza mal oluyordu.. Ama Bunlarin yanina bile yaklasamayacak capta oyuncular olan Heinrich, 25 milyon Mark.. De Jong 20 milyon euro ve tarihe gecmis durumdalar..

Demem odur ki Liste para olarak dogru miktarlari gösterir iken en az Evanilson transferi kadar nitelik acisindan kandirikcidir.. 1990 dünya kupasi muthesem bir kadrodur.. Ilkonbirin tamami Italya Serie A'ya transfer olmustur.. Para edecek olanlar ise dünya kupasindan önce gitmisler.. Voller,Mattahus,Brehme,Klinsmann.. 90 öncesi Inter akilli davranarak Klinsmann'i 6,5 milyon Euro'ya, Keza 90 performansi sonrasi dünyanin en iyi oyuncu ödülünü de alan ve en az 30 milyon edecek olan Matthaus'u 3,6 milyon euro'ya transfer etmistir. Misal 90 sonrasi Kohler Juventus'a 7,5 milyon euro'ya transfer olmustur. Bunu baz alarak Matthaus ve Klinsmann'in fiyatlarini tahmin edebilirsiniz..

Bugüne gelirsek eger.. Eskisi gibi degil. Normal kosullar altinda Mario Gomez'i almasi gerekirdi Bayern Munchen'in ama alamadi. Keza Van Der Vaart,Lincoln ve Diego'yu alamayip Ribery'e tarihinin en yuksek ücretini vermek zorunda kalmasi gibi Luca Toni ve Klose'ye para akitmak durumunda kaldi ki bu ücretler yirmi olmasa da ikili basamaklarda kendisini ifade eder.. Ilerleyen yillarda is daha da kizisacaktir.. Bayern disi rakipler biraz olsun kendisini gelistirdigi ve sayginligini arttirdigi sürece oyunculari o muhtesem tarihi ve söhreti ile eskisi gibi tavlayamacaktir.. Bremende mutluyum diyen Diego'lardan daha cok olacaktir.. Ya da Klupler sözlesmeleri beser, altisar yillik yaparak da pacayi kurtarabiliyorlar.. Gomez, Stuttgart'da kalmak istemiyor, alacagi ücret de simdikinin iki kati ama iste 2011'e kadar bagli.. Yoksa Olic gibi Bayern'in yolunu tutmustu. Ya da belki de coktan anlasti Bayern ile.. Benim tahminim odur, 2011'e kadar oyalanacaktir. Su an bakildigi Ribery ve forvetlerin cok buyuk sakatlanmadigi vakit yedek kalacagi kesin oLan Olic'e verilen miktar yillik 4,5 milyon euro. Iste budur Bayernin buyuklugu ve kurnazligi.. Normal Kosullar altinda Olic capinda bir futbolcu disariya dogru bugün gitse, su zaman tarihe gecerdi ve ben de listeye eklerdim ama Bayern ya da bu efsaneyi yaratan muhtesem zeka Hoeness..

Olic vs Eduardo.!



Hazirlik maci alt tarafi demeyin.. Saglam girdiler birbirlerine.. Fedarasyon da feci bir ceza kesti. Ücü hazirlik maci ikisi bundesliga olmak üzere Bes mac cezayi basti her ikisine de.. Olic transfer oldugu Bayern karsilasmasinda oynamayacak demektir, Eduardo da yeni stadin acilisinda bulunamayacak.. Hakettiler de isin asli. O nasil kavgaydi öyle ? Huh..

22 Ocak 2009

Papin's Comeback.!



Buna pek comeback denir mi bilinmez.. 45 yasinda fransanin onuncu liginde olan AS Facture-Biganos Boïen takiminda top kosturmaya yeniden baslamis.. Bayern'e gelmisti, 27 macta üc gol atip geri gitmisti.. Kim bilir belki burada daha iyi bir performans gösterebilir..

Taraftar Sosyal Anketi.!



Aceto'nun bir ricasi.. Suraya bakip az biraz ilgi gösterirseniz..

Felix Magath.!



Bir Magath bir de Hitzfeld.. Cok sert antrenmanlarin hocasidirlar.. Ikisi hakkinda ayni hikaye/fikra sürekli dile getirilir.. Titanic'in kaptani Magath/Hitzfeld olsaydi ne olurdu ? Kimse ölmezdi cunku hepsi karaya cikacak kadar yüzme bilmis olurlardi.. Öyle ki Magath'in hikayesini daha sonra genis capli ele alacagim ama misal Grafite ciktigi ilk antrenmanlarin birinde bayginlik gecirmis.. Bayilmis yani, dayanamamis.. Acimasizdir ve serttir baska acidan en az futbolculugu kadar basarilidir, bana göre tek kusuru transferi bilmemesi olsa gerek.. Grafite iyidir de onu da takimindaki brezilyaliya sorup -bildigin iyi bir forvet var mi demis- transfer ediyor.. Bu yeni aldigi capun oyuncu ona verdigim son sans.. Hazirlik maclarin hepsinde atti, eger bu da 6 milyon euro gibi bir rakama uygun düsmezse, fikrim sabitlesecektir..

Ugurlu Nesneler.!



Ivica Olic

Bayern'in gözdesi.. Tahmin ettigimiz gibi Hoeness'un akilli hamlesi sonucu Bayerne geldi. Kaybeden sadece Hamburg takimidir bana göre.. Baska acidan Olic'un uguru esi Natalie'nin 2008 Avrupa Sampiyonasi öncesinde hediye ettigi bu tisört. Imdi, Olic'in iki seker cocugunun resmi olan bu tisörtü o bütün Avrupa Sampiyonasinda ve bugün önemli maclar öncesi formadan önce sirtina geciriyor.. Gerci Avrupa Sampiyonasinda kendisine belki sans getirmistir ama Hirvatistana pek yaramamistir, gücü sinirli sonucta bu sihirli seylerin.. Her mac öncesi giymiyorum diyor cunku fazla yikamadan dolayi cocuklarimin resmi soldu bu yüzden sadece önemli maclar öncesi formanin altina geciriveriyorum diyor ve inaniyor ona sans getirdigine..



Selim Teber

Selim'in vari yogu anlasildigi kadari ile kizi Melodi. 2,5 yasinda daha.. Iki uguru var ikisi de kizi ile ilintili. Söyle ki dövmesi var resimde görüldügü üzere ve dogdugu zaman astigi fotolar.. 2006 yilinda yerlestiriyor fotolari. Bir de cinlik yapiyor, ben bu fotolari astigimda Hoffenheim bölgesel ligde idi bugünkü durum ortada diyor.. Bu yüzden asla indirmeyi dusunmuyorum buradan ve bunlari gördügüm zaman daha siki calisiyorum ben zira ne icin neyi yaptigimi cok daha iyi farkina variyorum diyor.. Bosnali karisini filan da göstermistik, nerden baksan aslinda her sey cok güzel Hoffenheim'in kaptani icin..



Artur Wichniarek


Bu adam inanilmaz bir sekilde atiyor da atiyor.. Cok önceleri buralarda CM'nin salak bir versiyonunu oynadiktan sonra onunla ilgili post atmistim. Oyun bana göre salakcayci cunku Toni ve Klose'nin on bes golü bulamadigi yerde oyunda 31 gol atiyordu Wisniyarek.. Velhasil onun uguru ise iki yil önce henüz daha 53 yasinda iken kaybettigi Annesinin fotograflari.. Fotograflardan bir tanesi kendisi ile annesinin, digeri de annesi, karisi,cocuklari..

Wisniyarek, aynen Hannover'in milli kalecisi Enke gibi annesinin ölümünden sonra futbol benim icin artik sadece bir oyun diyor.. Yenildikleri zaman elbette kendimi iyi hissetmiyorum ama cok da üzülmüyorum artik diyor.. Ben gercek acinin ne oldugunu annem ölünce gördüm diyor.. Kariyerim boyunca futboldan dolayi onunla cok az zaman gecirdim diyor polen milli forvet ve bunun acisini cekiyorum ister istemez diye ekliyor..

Fotograflar, spor cantamda sürekli duruyor.. Her mac öncesi onlari alip annemi öpüyorum sonra onlari tekrar yerine koyup sahaya öyle cikiyorum..



Neven Subotic


Bu bizim sey gibi.. Hatirlayanlar, Sedat Balkanli'nin (bir daha gecmis oLsun) cok önemli maclarda defans olarak Galatasarayda nasil goller attigi bilirler.. Subotic de Sedat gibi, inanilmaz kafa golleri ki bir kismi kendi kalesine.. Toplamda rakip kaleye attigi gol sayisi bu devre icin 5. Daha da atacak gibi duruyor.. Sezon basi transferler kisminda Mainz'den Klopp dortmunda getirir iken ikinci Bundesliganin bugüne kadar ödenmis en buyuk bonservisini ödemek durumunda kaldigini söylemistik, zira eski hocasi calistigi ögrencinin ne mal oldugunun farkinda. Klopp'un belki de en güzel hamlesidir Dortmund adina.. Sanirim Annesi bosnali, babasi sirp ve ilk milli macini da Amerika adina oynadi, hatta orada da galibiyet golünü atti. Bir de Almanya girince isin icerisinde dört milli takim kapisti ve o kararini haliyle basin toplantisi yapip babasi adina sirbistandan yana kullandigini belirtti ki önceden de postta babasi icin neyi sececegini belirtmistik zaten.. Uguru ise.. Annanesi vermis buna isa'li, Hac'li kolye, bileklik.. Bu da subotic'in en buyuk uguru.. Maclarda kural geregi ve sakatlanma riskini arttirdigi icin takamiyor ama sadece mac arasi bunlari takmiyorum diye ekliyor..



Wilfried Sanou

Freiburg geliyor bunu görünce hala aklima. Gecen sene cok izlemistik.. Hamburg'da benim misal cok begendigim yine Freiburg'lu olan -zira ikisi ayni bölgenin ayni okulundan geliyorlar- Pitroipa ile beraber ikinci bundesligada saglam cikis yasamislardi.. Simdi Pitroipa Hamburgda iken Sanou da Daum ile beraber Köln'de.. hannover'e karsi galibiyet golünü atarak biraz ismini duyursa da henüz sessizlik hakim.. Kolundaki ise isminin bas harflerinin kazili oldugu cocuk iken aileden kendisine gelen bir hediye. Ben Katoligim ama sansa,kadere kismete cok inanmiyorum ama her zaman bunu takiyorum diye ekliyor..



Piplica.!

Adamim benim.! Yas 40.! Cottbus Efsanesi.. Gecen sene bitmisti sözlesmesi, bir yil daha uzattilar, sadece takimin idolü, halkin sevgilisi oldugu icin.. yoksa kaleye gececek durumu yok ki gectigi zamanlarda da ilginc gollerin hikayesinde basrolü oynuyordu.. Arkadasinin kendisine hediye ettigi bu madalyon onun uguru. Her iki tarafini da öpüyorum maca cikmadan önce diyor.. Güzel adamsin sen Piplica.!



Markus Miller

Iki sey diyeyim. Cok iyi bir kalecidir, anadolu klupleri ya da dört büyükler firsatini bulursa hemen alsin bunu. 26 yasinda ve bana göre özellikle gecen sene gösterdigi performans ne olduguna dair cok önemli göstergeydi, sonra Millercim neyse ugurun ondan hemen vazgec zira bu sene pek ugurlu degildi hem kendisi hem de takimi adina ..

baska acidan en cok hosuma giden bu oldu.. Sag elinde tuttugu nesne kestane. Karisi ve cocuklari ile "Wildpark" da gezmeye cikarlarmis sik sik ve 3 yasindaki oglunun bu gezi sirasinda birden sessizce gelip eline bu kestaneyi tututsturmus.. Miller de onu uguru kabul edip sakliyor.. Digeri de ayni cocugunun ayakkabisi olsa gerek..


Mario Gomez.!

Eger ki bir insanoglu, klubun malzemecisi dahil Gomez'in dizliklerine dokunursa vay haline.! 3.5 yildir bunlari kullaniyorum, sanssiz gecen bir sezonun ardindan dizliklerinin degisimi ile degisime girip ortaligi performansi ile dagitan Gomez'in en buyuk uguru. E onca yil artik biraz kokmuyor mu o filan dediginiz vakit onu evimde bile kendim yikiyorum ben diyor, ugurum diyor..



Patrick Ebert

bu 21 yasindaki Herthali benim begendigim genc yetenekler klasmanindadir aslinda. Teknik ve oldukca iyi bir oyuncu.. Iki ay sakatligi vardi ve yeni sezona bomba gibi bir giris yapmayi dusunuyor.. Kolundaki ise sevgilisinden hediye ve mac öncesi öperim geyigi.. Sans getiriyormus.. Du bakalim sen daha..



Christoph Dabrowski


30 Yasindaki bochumlu futbolcunun da uguru coraplar.. Hikayesi var da ayni geyik..



Sebastian Boenisch

21 yasindaki Bremenlinin uguru bu elinde tuttugu tas. Ilginc tarafi ailesi tarafindan kendisine hediye edilmis.. O dönem Lincoln ile beraber Schalkedeydi ve Lincoln'un türkiyede nedendir bilmem hic atamadigi ama bu macta ayni noktadan kalenin her iki kösesine yolladigi iki frigin oldugu ve Boenisch'in da ilk Bundesliga performansini sergiledigi Schalke-Leverkusen macinin 7-4 bittigi zamanlar..Bir yanda Berbatov, bir yanda Lincoln ve Boenisch o mac öncesi bunu aldigini, ilk bundesliga macini sonrasinda hemen oynadigini ve mactan sonra sürekli tasimaya karar verdigini ve uguru oldugunu..



Rafinha.!

Ben de Alper Öcal gibi bu oyuncunun cok iyi bir bek oldugunu dusunmekteyim. Özellikle Slomkaya giydirdigimiz ve Hamit'in Rafinha yüzünden yedek kaldigi dönemde gözlerimizi dikmistik bu oyuncuya.. Ne var ki gercekten iyi oyuncuydu ama Brezilyali iste.. Söylenecek fazla bir sey yok.. Klup baskani olsam bi hatun bulur evlendiririm boyle adamlari ben.. Baska türlü yola gelmez bunlar..


Ugruna gelince ne olabilir ? Ugruna komsulariyla basinin derde sokan, polislik olan, sabaha kadar dinledigi sey.. Müzik. Ipod'u. Komik degil inaniyorum ben bu adamin gercekten ugurunun bu olduguna.. Bes kez bir hafta icerisinde sikayet edilirse bir adam komsulari tarafindan.. anlarim. Ve bir de Fundo de Quintal dinliyormus.. Ask,sevgi filan diye gidiyor grup ve muzigi hakkinda da yalan orasi.. Salsa, Parti, Hatunlar isin asli.

Soyunma odasinda dinlemiyorum cunku stres cok buyuk oluyor orada diyor ve fakat otosbüste, surda burda her yerde dinlerim, ugurumdur diyor..


Aleksandar Vasoski

Bizim tesbihin dini olani iste.. Kiz arkadasi bunu ona Montenegrodan almis.. 29 yasindaki Frankfurtlu savunma oyuncusu bu yil iki kez ameliyat oldu ve iyilesti bir sekilde.. o "Bir sekilde" artik bu hacli tesbih yüzünden oluyor haliyle.. o zaman kesfetmis onun ugrunu ve yanindan hic ayirmiyor mus.


Stefan Kießling.!

Cok severim ben bu oyuncuyu.. Blogun takipcileri bilir.. Varolan sempatinin altinda biraz da bizim Nürnbergde oynar iken begenip görüp takip ettigimizden, ya da sürekli gittigim sehrin takiminda oynamasi da önemli elbette ama bunun yaninda cok düzgün karakteri, oyuna inanilmaz katkisi.. Baska acidan futbol disi tavirlari, yasama bakisi.. Forvet olarak Ortasaha ve defansi rahatlatan yapisi ile toplaminda kendi takimimda en cok görmek istediklerimden..

11 ay önce oglu dünyaya geldi.. ben diyor o dogdugundan beri her aksam ona hikaye okuyorum ve bakin cocuguna okudugu hikaye de "Kucuk Prens". ben bu yasimda sikildikca okurum bu kitabi.. O kucuk prensinin isimlerinin yazildigi ayakkabisi da uguru.


Lucio.!

Gitmek istiyor, bunu bir bucuk yildir da dile getiriyor.. Münihin havasi ve toplamda alaman ortami.. Diyor ki futbol kariyerimin sonuna geliyorum ve degisiklik istiyorum.. Hakki da var, kime gitse en az iki yil daha yüksek seviyede oynar, disiplinli, karakterli bir adam..

Uguru da danismani ve sevgilisi olan Sandro Becker'in hediye ettigi incil. Her yerde yanimda olur ve her zaman acip incil okurum diyor.. Brezilyada diyor cok fazla yetenekli oyuncu var ve birgün bir sekilde kesfedilmeniz ancak Tanrinin yardimi ile mümkün ve bilinen hikayeyi devam ettiriyor..



Mike Hanke.!

Cok umut baglamistim buna ben.. Beni hayal kirikligina ugratan yeteneklerden ve hemen ekliyorum ki ugurun neyse vazgec ondan sevgili Hankecigim. Ama vazgecilecek gibi degil..

Iki cocugu var, kizi 2 oglu 1 yasinda. Bu 17 ve 23 numarali ayakkabilar olmadan bir gün olsun antrenmana gelmedim ben diyor..


Grafite.!

Elinde tuttugu incil. Ben diyor buraya adimimi atar atmaz her seyden önce dolabima bunu yerlestiririm. Incilin ortasina karisinin ve cocuklarinin resmini ilistirmis. Benim ugurum bu diyor..

Incil'midir cocuklarinin resmi midir bilemem de 35 macta 22 golü vardir, güzel adamdir..


Marko Marin

Genc yetenek Marin 8 kadim 2008'de Bundesliga gollerini atiyor Bielefeld'e kari. 2.0 ve iki gol de Marin'den.. birisini sag ayakla ve babasinin ismi yazili olan kramponu ile, digerini de ayni sekilde sol ayakla ve annesinin ismi yazili.. Anladiniz, cocuk daha ve evli degil, ailesi geriye kalan dünyada haliyle en sevdikleri..

Rhein-Neckar Arena.!



60 milyon euro harcadi Hoffenheim'in yeni stadi icin.. 31 ocak günü ilk resmi macina cikacak ikinci devrenin ilk macinda cottbus karsisina.. O 3300 kisilik Hoffenheim'in degil 2.4 milyon nufusa sahip o bölgenin takimi olarak görüyor Hoffenheim'i ki haksiz da sayilmaz.. Daha simdiden 18 500 - 20000 arasi kombinesi satilmis durumda..




Disaridan görünüm.. Nerede bu stad ? Dietmarr Hopp caddesi 1.!




Giseler..





Wilhelm Schneider adli heykeltrasin eseri de mevcut..




Soyunma odasi.. Gayet iyi görünüyor.



VIP localari.. 40 tane var ve hepsi sahibini bulmus durumda..




Dizaynini sevdim, stadin ötesinde bir durum.. cafeteryasi,sunu bunu cok hos..




2007 yilinin mayis ayinda henüz bu takim bölgesel ligde idi..




Kapasite 30 0000..




Rhein-Neckar-Arena bitmis durumdadir ve ligin ilk macini bekler..