24 Kasım 2007
Popescu Roportaji
Popescu El Mundo Deportivo'ya Uefa kupasini ve Fatih Terim'i anlatmis. Basariyla ilgili kendi saptamasi, Milliyet'in cevirisi ile sudur:
"Bu başarının altındaki tek neden; güvendi. Takımımız o dönemde 42 deplasman maçında yenilmeyerek büyük bir rekora da imza atmıştı. Fatih hoca bize öylesine güven aşılıyordu ki, çarşamba-cumartesi hiç durmadan maçlar oynuyorduk, önümüze geleni deviriyorduk. Hatta öyle bir duruma gelmiştik ki, maçtan sonra soyunma odasında Fatih Terim'e, 'Hocam sıradaki karşılaşmayı hangi skorla kazanmamızı istersin' diye espri yapıyorduk"
Onun asiladigi "Güven", ayni zamanda sürekli elestiri konusu yapilan kibri ile atbasi gider. O kendine güvenir, bu güvenini soyleme gecirdigi andan itibaren "kibir" ile yakin iliski kurulur.. Hem öyle olsun, hem böyle olsun olamaz. Terim hicbir zaman mutevazi bir kisilige bürünemez. Baska türlü basarisinin ve bugune degin kazandirdigi basarilarin temel diregi yikilir. Bir baska teknik adaman bunu bekleyin,Terimden degil. Ve artik insani oldugu gibi kabul edip o sekilde sevmeyi de ögrenmeliyiz.. Sabaha kadar ben sunu yaptim, bunu yaptim dese misal karsimda, helal derim, ac bir kucuk daha derim.. Devam edelim.. ne kadar buyuksun anlat daha derim.. Saglam icerdik.. Fatih Terim Cilginligi yakin zamanda son bulmazsa eger efsanesi son bulacaktir..
23 Kasım 2007
Akşam Gazetesi'nin haberine göre
Emre'nin roportaji hemen her gazetede. Emre Akşam Gazetesi'nin haberine göre Lig tv'de bir programa katilmis ve kimi demecler vermistir. Anlamadigim nokta her haber merkezinin haberi aksam gazetesinden ögrenmesi. Onlarca gazeteci arasindan Lig TV'yi seyreden bir allahin kulu yok mudur? Roportaj degil, aksam gazetesinin kendisinin "Özel" haberi degil anladigimiza göre. Lig Tv baz alinmiyor, bir tv programinda soyledigi gibi diye gecilmiyor hep; Akşam Gazetesi'nin haberine göre.. Tuhaf.
Suat Türker
Alman ikici Bundesliganin incisi. Yaklasik 4 yildir Kickers Offenbach'da oynuyor ve yillik gol ortalamasi 10 golün üzerinde. Hakkinda pek bir haber cikmaz, ifrit olurum. Baska acidan takiminin en önemli ismidir. Sezon basi sakatligi vardi, sonrasinda bomba gibi döndü takimina. Haber degeri tasimamasinin tek nedeni yasidir; 1976 dogumludur Suat Türker. Hos genclere de öyle aman aman bakilmaz pek. Tayfun Pektürk vardir Koblenz takiminda. Yetenektir, yakin zaman icerisinde yildiz olacak velakin milli takim yetkililerin pek umrunda degil. Gecenlerde Kicker'e roportaj verdi Alaman türklerin ünlü olmus futbolculari;Halil,Hamit,Mesut,Serdar.. Alman milli takimini secmis olanlarin (Mesut Özil, Serdar Tasci) hemen hepsi ilgisizlikten dolayi boyle bir tercih yaptiklarini belirttiler. Artik eskisi gibi degil. Kim önce teklif yapar, ilgisini acik ederse orasi kapiyor. Alaman muslugu yakin zaman icerisinde kapanacaktir Türk milli takimina. Ara dönem gecti, her iki memlekette de yabancilik cekme süreci bitti. Artik yeni doganlar her seyiyle "Alman" ..
"Ich habe nackt in der Kabine getanzt"
Almanya milli takimi Galler maci sonrasi soyunma odasini biraz gec terketti. Zira mac berabere bitmesine ragmen hemen hepsi televizyonunun basinda ingilterenin Euro 2008'e gidemeyecegine canli canli sahit olmak istediler, ciplak gözle göresiye kadar inanamadilar.. Arkasindan podolski'nin aciklamasi geliyor.
"Ich habe nackt in der Kabine getanzt" "soyunma odasinda ciplak dans ettim".
Ingilizlerin alman, Almanlarin ingiliz sevgisi her daim bir baskadir..
"Ich habe nackt in der Kabine getanzt" "soyunma odasinda ciplak dans ettim".
Ingilizlerin alman, Almanlarin ingiliz sevgisi her daim bir baskadir..
Thomas Schaaf'in otoritesi.!
Carlos Alberto ve Sanago bu hafta yok. Antrenmanda kavga eden iki oyuncuyu da soyunma odasina yollayan Thomas Schaaf, bizim kalli'nin Lincoln ve Sukur'e yaptigini yapti; Cottbus kadrosundan cikarildilar.. Üstelik sakatliklardan dolayi hali hazirda kadro sikintisi ceker iken.. Zira takimin formda golcüsü Almeida agir bir sakatlik durumu ile karsi karsiya kalmis, Sanogo'nun degeri iki kat fazla artmis idi. iyilesme haberine sevindigini "Haber" yapiyorlardi dün.. Bugün ikisini de kesti.
Takima güzel bir mesaj.!
Ingiltere ve Kaleci Hatalari
Ingilterenin kaleci konusunda bahtsizliginin kökleri eskiye dayanir biraz.. Gordon banks -1966 -1970 dünya kupalarinda boy göstermistir kendisi- döneminden baslayalim. Belki de kusursuz tek kalecisiydi. Sonradan bir gözünü kaybeden Banks, ayni zamanda ingilterenin kazandigi tek dünya kupasinin da temel diregiydi. 20.yüz yilin lew yashin'den sonra en iyi kalecisi olarak gecer ismi.. Arkasindan yirmi yil kaleyi koruyacak olan Peter Shilton gelir. 1970 ve 1990 arasi ingiltere kalesini koruyan shilton toplamda 125 kez bir numarali formayi sirtina gecirmistir. 1986 Dünya kupasinda Maradona'nin elle attigi golü almasi gerekiyordu elestirisini bugün dahi tasir sirtinda. Elenmelerinin önemli nedeni olarak kaleci hatasi da yer edinir basinda. Ayni sekilde ayni macta Maradona'nin muhtesem driplingine önce karsilik vermeliydi gibi elestiriler de yer edinmis, velhasil elenmelerinin nedenleri arasinda kaleci Maradona kadar olmasa da kayda deger bir rol oynamisti.
Ardili David Seaman.. Ronaldinho'nun 30 metreden attigi frikik hala hafizalarda. Bunun yani sira Eski wembley stadinin son macinda almanya karsisinda dieter hamann'dan yedigi frikik de kaleci hatalari yüzünden kaybedilen önemli maclara eklendi. Ki ingiltere icin almanya maclarinin önemine deginmeme gerek yok sanirim. Dünya kupasi finalinde bir kaleci hata yapsa böyle büyük bir firtina kopmaz.
2002 dünya kupasi grup eleme maclarinda Makedonya karsisinda yedigi gol, ki bu sakiri tarafindan kornerden atilmistir, onu emekli etmistir.
Seaman'in ardili David James. Aceleciligi ve ayni hatalari sik sik tekrarlamasindan dolayi "calamity" -bela- lakabini alan kaleci özellikle 2004 avrupa sampiyonasinin grup maclarinda fransa karsisinda henry'i düsürüp penalti yaptirmasi ve öncesinde zidane'in frikiginde yanlis yer tutmasi ile akillarda yer etmistir. henry'e yaptirdigi penalti sik sik yaptigi hatalar arasindadir..
velhasil Paul Robinson ile degisime gitmek zorunda kalmistir Ingiltere. Hirvatistan ile oynanilan ilk macta yaptigi hata, sonun baslangici olmustur. Ki carson'un hatasi nedir ki sunun yaninda..
Ayni zamanda yeni wembley stadinda oynanan almanya macinda yaptigi hata da ayni sekilde konusulmus, hata digerlerine nazaran "hata" olarak dahi görülemese dahi macin önemi acisindan degerlidir yapilan en ufak bir yanlis..
Ve Carson,Hirvatistan .. Ingiltere 2008 finallerinde yok.
Ardili David Seaman.. Ronaldinho'nun 30 metreden attigi frikik hala hafizalarda. Bunun yani sira Eski wembley stadinin son macinda almanya karsisinda dieter hamann'dan yedigi frikik de kaleci hatalari yüzünden kaybedilen önemli maclara eklendi. Ki ingiltere icin almanya maclarinin önemine deginmeme gerek yok sanirim. Dünya kupasi finalinde bir kaleci hata yapsa böyle büyük bir firtina kopmaz.
2002 dünya kupasi grup eleme maclarinda Makedonya karsisinda yedigi gol, ki bu sakiri tarafindan kornerden atilmistir, onu emekli etmistir.
Seaman'in ardili David James. Aceleciligi ve ayni hatalari sik sik tekrarlamasindan dolayi "calamity" -bela- lakabini alan kaleci özellikle 2004 avrupa sampiyonasinin grup maclarinda fransa karsisinda henry'i düsürüp penalti yaptirmasi ve öncesinde zidane'in frikiginde yanlis yer tutmasi ile akillarda yer etmistir. henry'e yaptirdigi penalti sik sik yaptigi hatalar arasindadir..
velhasil Paul Robinson ile degisime gitmek zorunda kalmistir Ingiltere. Hirvatistan ile oynanilan ilk macta yaptigi hata, sonun baslangici olmustur. Ki carson'un hatasi nedir ki sunun yaninda..
Ayni zamanda yeni wembley stadinda oynanan almanya macinda yaptigi hata da ayni sekilde konusulmus, hata digerlerine nazaran "hata" olarak dahi görülemese dahi macin önemi acisindan degerlidir yapilan en ufak bir yanlis..
Ve Carson,Hirvatistan .. Ingiltere 2008 finallerinde yok.
22 Kasım 2007
Yabanci sinirlandirilmasi hakkinda
Ingiltere liginde kasimin ikinci haftasinda 226 oyuncu yesil cimlerin üzerinde gezinmis velakin bunlardan sadece 99'u ingiliz, geri kalani yabanci. Oyuncu eksikligi de keza elenmelerinin nedenleri arasinda gösterilebilir. Sakatliklarin üstelik ayni bolgeden iki yildiza denk gelmesi, Tottenham formalari ile hali hazirda ligde dokülmüs olan Defoe ve Bent ikilisine zorunlu kilmistir milli takimi. Velakin onlarca yildizi var gibi gözükse sansiz bir sakatliklar silsilesi bu kadar genis kadroyu dahi zor duruma sokabiliyor. Bir baska ülkede yasanmasi mümkün olmayan hadiseler de söz konusu olur büyük liglerde. Totti en verimli caginda italyan milli takimi birakir, Scholes 29'unda ayni sekilde..
Velakin dünyanin en iyi ligine sahip oldugu bir sanri degildir, baska bir acidan yabanci sorunu özellikle ingiltereyi vuracaktir zira takimlarin geliri diger liglerin takimlarindan bir hayli fazladir. Bu yüzden bu ligin ortalama takimi tottenham'in transferde harcadigi parayi inter, milan, bayern munich gibi dev kluplerin harcadigina esittir. boyle oldugu vakit hem yildiz hem de yabanci oyuncu sayisi diger liglere nazaran daha fazladir ve eksikligi de milli takima etki eder..
Fatih Terim Cilginligi
Istenmeyen adam. Birileri istemiyor. Tek basina futbol degil onlarin derdi, ayni zamanda hangi insanlarin ne sekilde basariya ulasip ne sekilde hareket ettikleri ile de ilgileniyorlar. Cok da yanlis degil, dünyanin en basarili adami olsun, istemeyebilirsiniz. Benim de bu sekilde basarili olmus ama adam olamamis onlarca insana karsi isyanim var, sevemiyorum. Velakin ben de futbol agir basar biraz. Ayni zamanda futboldan beklentim de baska. Entelektüel birikimi olsun, Eric Cantona olsun filan demem seyredecegim ve alkislayacagim futbol adamlari icin.. Daha dogru bir ifade ile ana kriterim bunlar degildir. ihtimaller ve dahilinde alacaginiz keyf azalir. Türkiye gibi bir ülkeden her seyden önce Futbolcu ve Teknik adam cikaracagim.. Bu basina, halka ve en önemlisi baskiya karsi bunlarin üstesinden gelecek karakterde olacak.. Soyle düsünün; Bosna'nin son saniyede bir gol attigini.. Bugün Fatih Terim'in basina geleceklerini hayal edin az biraz.. Onun mac sonrasi sevinc cigliginin sebebi kendi karakterinden ve ayni sekilde üzerine dogrultulmus silahlarin patlama korkusundan kaynaklanir.Terim kadar, terim'e bakisinizi ve onu ipe götürme sevdanizin da bugün sevemediginiz adamin eylemlerinde basrol oynadigini.. Öyle ya, o kötü de siz cok mu iyisiniz ? Sikip atmayacak miydiniz olasi bir basarisizlikta.. Ki basari gelse de ülkenin buyuk bir kismi hala "basari degil, zaten cikmasi gerekiyordu" sacmaliginda.. Sanirsin her dört yilda bir yapilan bu kupaya türkiye bir iki istisna haric devamli katilim göstermis.. 1996 yilinda 40 kusur yil sonra ikinci kez "fatih terim" ile katildik, Mustafa denizli ile 2000 yilinda üc, Simdi de dört.. Nedir derdiniz anlamis degilim. Ülke bu, ortalama insani da bu, futbolu da futbolcusu da bu. Terim'in hatalari vardir, karakterine iliskin tuhafliklari.. Ama kibri, elestirilen, her tarafta bahsedilen kendine olan güveni ayni zamanda basarisinin temel nedenidir. Simdi, türkiye 1996 yilinda oldugu gibi iyi top oynayarak elemelere katilmamistir. Bu yüzden pek cok soru isareti vardir kafada. velakin kazanmasinin sebebi de kazanacagina olan inancidir. Yillar önce milli takimin cok güzel oynayip kazanamadigi maclari hepimiz biliyoruz. Inanc kimse de yoktu. bir adam cikiyor adanadan.. Önce milli takim, arkasindan galatasaray ve kimse kendini kandirmasin yine galatasarayin oyuncularindan kurulu bir takim ve hemen hemen ayni taktik ile dünya kupasinda bir derece.. Dikkat ederseniz türk futbolunda bir gelisim yili degildi pek. Öyle olsa avrupa'ya giden yildizlarin tamami Galatasaray klubunden olmaz, ayni sekilde Galatasaray'in disinda diger takimlarin da Sampiyonlar liginde, Uefa kupasinda dereceleri olur, Ülke bazinda bir gelisimin az biraz belirtileri belirirdi. Dört yil üst üste sampiyon olan bir takim ve bunun yansimalari.. Terim ile baslayan bir gelisim süreci var daha dogru bir yaklasimdir.
Bu adam adanali, bildigin ortalama Türk insani. Benim baska bir beklentim yok, sadece gelecege dair umutlarim var. Futbol adina bakarsak sevindirici bir gelisme. Keza Hakan Sükür. Sakaryadan kopma, dindar bir adam. Ilk cinselligini ilk evliliginde yasamis, Ailesinin sözünden cikmayan, babasinin baskisi ile türlü türlü kisilik problemleri olan.. her ikisine de helal olsun. Ben elestirebilirim ama cikaramazdim o maclari.. Bosna macini izler iken her bakimdan lanet ettigim primin miktarini bir daha düsündüm. Televizyondan izlemek güzel, velakin yenilen bir golde Tuncay Sanli'nin yerinde kac kisi olmak ister ? Sayfalarca ve günlerce üzerinize gelecekler.. üstelik kin, nefret oyle bir boyuta ulasmis ki bir yerinden cikmak icin yer ariyor futbol maclarinda.. hic olmamasi gereken yerde. Emre'yi gördük. karsilikli bir doldurusa gelme degil aslinda, ülkenin nefretinin ciktigi yer olmus futbol. Ingiltere kendi yasadigi olayi unutacaktir. Futbolun kalbi, milyonlarca dolarlik yildizlar ve evinde iddiasi olmayan bir baska takima yenilisi.. Tamam hirvatistan bosna hersek degil de türkiye de ingiltere degil. Ingiltereymiscesine "zaten cikacaktik" sacmaliklari..
Nasil ciktigimizin önemi yok a dostlar.. Danimarka 1992 yilinda kupayi kaldirdi. Velakin elemelere gitme hakkina dahi sahip degildi. Üstelik finallere 11 gün kala yugoslavya'nin ic savas nedeniyle kupaya katilamamasindan dolayi danimarka'nin istirak edilecegi aciklandi. Tatillerini kesip gelen danimarkali futbolciular kupayi takimlarina kazandirdi. Hatta derim ki dönem itibari ile form yakaladiginiz zaman dört maci üst üste alip ciddi bir zafer yasatabilirsiniz.
Bir baska acidan ispanya grup elemlerinde her daim lider cikmistir, cokca zaman yenilgisiz ve gol rekoru kirarak.. velakin herhangi bir turnuvada ceyrek final gördügünü ben hatirlamiyorum. yasim da var yani..
Bu adam adanali, bildigin ortalama Türk insani. Benim baska bir beklentim yok, sadece gelecege dair umutlarim var. Futbol adina bakarsak sevindirici bir gelisme. Keza Hakan Sükür. Sakaryadan kopma, dindar bir adam. Ilk cinselligini ilk evliliginde yasamis, Ailesinin sözünden cikmayan, babasinin baskisi ile türlü türlü kisilik problemleri olan.. her ikisine de helal olsun. Ben elestirebilirim ama cikaramazdim o maclari.. Bosna macini izler iken her bakimdan lanet ettigim primin miktarini bir daha düsündüm. Televizyondan izlemek güzel, velakin yenilen bir golde Tuncay Sanli'nin yerinde kac kisi olmak ister ? Sayfalarca ve günlerce üzerinize gelecekler.. üstelik kin, nefret oyle bir boyuta ulasmis ki bir yerinden cikmak icin yer ariyor futbol maclarinda.. hic olmamasi gereken yerde. Emre'yi gördük. karsilikli bir doldurusa gelme degil aslinda, ülkenin nefretinin ciktigi yer olmus futbol. Ingiltere kendi yasadigi olayi unutacaktir. Futbolun kalbi, milyonlarca dolarlik yildizlar ve evinde iddiasi olmayan bir baska takima yenilisi.. Tamam hirvatistan bosna hersek degil de türkiye de ingiltere degil. Ingiltereymiscesine "zaten cikacaktik" sacmaliklari..
Nasil ciktigimizin önemi yok a dostlar.. Danimarka 1992 yilinda kupayi kaldirdi. Velakin elemelere gitme hakkina dahi sahip degildi. Üstelik finallere 11 gün kala yugoslavya'nin ic savas nedeniyle kupaya katilamamasindan dolayi danimarka'nin istirak edilecegi aciklandi. Tatillerini kesip gelen danimarkali futbolciular kupayi takimlarina kazandirdi. Hatta derim ki dönem itibari ile form yakaladiginiz zaman dört maci üst üste alip ciddi bir zafer yasatabilirsiniz.
Bir baska acidan ispanya grup elemlerinde her daim lider cikmistir, cokca zaman yenilgisiz ve gol rekoru kirarak.. velakin herhangi bir turnuvada ceyrek final gördügünü ben hatirlamiyorum. yasim da var yani..
Soru Cevap #2
Soru: Bu ne kardesim ? Blog, futbol, bahis, Ask.. Abi toplasak buna hangi ismi vercen ? Bu kadar karisik olmasi iyi bir sey midir sence ? bir de her seyin fazlasi zarar, samimiyet bakimindan soyluyorum.
Cevap: Haklisin. Hemen hepsi "özgürlük" adina feda edilmistir. iyi bir "sey" olmasi, güzel ve derli toplu, belli noktalarda hareket eden vesaire. Özgürüm ve sadece bunun icin yaziyorum.. bir de kalici olmasi. Özgür hareket edebildigim bir noktanin kalici olmasinin güzelliginin disinda bir sey yok. Okurlarim da dostlarim, onlarin disinda yanlislikla buranin kapisini calanlar icin de yapabilecegim bir sey yok malasef. Geri gitmek bes saniyelerini alir.
Cevap: Haklisin. Hemen hepsi "özgürlük" adina feda edilmistir. iyi bir "sey" olmasi, güzel ve derli toplu, belli noktalarda hareket eden vesaire. Özgürüm ve sadece bunun icin yaziyorum.. bir de kalici olmasi. Özgür hareket edebildigim bir noktanin kalici olmasinin güzelliginin disinda bir sey yok. Okurlarim da dostlarim, onlarin disinda yanlislikla buranin kapisini calanlar icin de yapabilecegim bir sey yok malasef. Geri gitmek bes saniyelerini alir.
Banko Maclar(im)
23 Kasim Cuma 2007 Maclarinin arasindan:
Avusturya ikinci ligi:
Leoben - SV Bad Aussee 1
Arjantin birinci Ligi:
San Lorenzo - Olimpo 1
24 Kasim Cumartesi 2007 Maclarinin arasindan:
Ingiltere Birinci Ligi:
Stevenage - Altrincham 1
Hollanda Birinci Ligi:
AZ Alkmaar - Willem II 1
Excelsior - PSV Eindhoven 2
Polonya Birinci Ligi
Polonia Bytom - Legia Warsawa 2
Iskocya Birinci Ligi:
Celtic Glasgow - Aberdeen 1
25 Kasim Pazar maclari arasindan:
Türkiye Birinci Ligi
Fenerbahce - Ankaraspor 1
Sivasspor - Kayserispor X (berabere bitecektir, sürprizciler icin)
Danimarkar Birinci Ligi:
Esbjerg - Brondby 1 (orani 2'nin üzerinden, beraberlik tehlikesi de yaninda, yine de banko)
Ingiltere ikinci Ligi:
Wrexham - Chester X (chester alacak gibi duruyor, velakin bu mac berabere bitecektir, sürprizciler icin)
Isvicre Birinci Ligi:
Kriens - Zurich 2
Italya Birinci Ligi:
Udinese - Siena 1
Portekiz Birinci Ligi:
Maritimo - Naval 1
Slovenya birinci Ligi:
Celje - Primorje 1
Ispanya Birinci Ligi
Villarreal - Almeria 1
Ispanya ikinci Ligi
Eibar - Hercules 1 (orani ikinin üzerindedir yüksek ihtimal)
1.Bundesliga mac tahminleri
23 Kasim 2007
Karlsruher - Hertha Berlin 2
Karlsruher bu senin sürpriz takimi. Kontra ataga son derece uygun taktik anlayislari ve bunu becerebilecek oyunculari ile Bundesligada kolay yenilmeyen takimlarin basinda. Velakin Lucien Favre ile iyi bir uyum yakalamis olan Hertha Berlin'e karsi yenileceklerdir. Sahsen beraberlik de ihtimal dahilinde olsa da Berlin'in yenilmeyecegini düsünüyorum. Gilberto'suz cikacaklar ve Okoronkwo ile cosacaklardir gibi medyumluga da soyunurum. Sonradan girecek olan yüregi ile oynayan yetenek Isaac Okoronkwo..
24 Kasim 2007
Bayern Munchen - Wolfsburg 1 X
Bayern yüzde yüz favori. Stutgart yenilgisinin acisini kendi seyircisi önünde cikarmak icin ugrasacaklardir. Karsilarinda yarali aslan olmasi bir yana takimi az biraz taniyan eski teknik adam Magath var. Bu yüzden beraberlik tehlikesi de kapidadir, göründügünün aksine tehlikeli mactir. Yine de Bayern alir son noktasidir.
Bochum - Arminia Bielefeld 1
bochum yenecektir, formda ve golcü bir ekip kurdular..
Energie Cottbus - Werder Bremen 2
Energie yeni teknik direktörleri ile ne yapacagini bilemiyoruz velakin bremen de inanilmaz güzel form tuttu, diego'lari yine is basina gecip isi bitirecektir. Hastasiyim ben o diego'nun.
Eintracht Frankfurt - Stuttgart 1 X
Hah Babam'in milyon mac arasindan bana sordugu maca gelelim. Bu mac oynanmaz, oynamazdim kesinlikle. Velakin Stutgart'in forma girmesi ile frankfurt'un evinde aslan kesilmesinin karsi karsiya gelmesi.. Frankfurt yenecektir de son sözüm. Ya da yenilmeyecektir..
Hannover - Schalke 04 2 1
Üc ihtimalli diger bir mac da budur. Schalke alacaktir, ihtimal odur ki Frankfurt gibi supriz yapabilecegine inandigim diger takim Hannover'dir.
Leverkusen Duisburg 1
Berlin ile beraber ikinci bankom da budur. Leverkusen. Cok güzel bir takim, transfer hamlelerinin kralini yapar her sezon. Ilerleyen yillarda sampiyon olacagina inanirim Leverkusen'in..
25 Kasim 2007
Hamburg Hansa Rostock 1
Pazar gününün bankosudur, hamburg kazanir.
Nürnberg Dortmund 1 2
Derbi gibi bir mac. Bir yandan bu senenin buyuk hayal kirikligi Nürnberg.. Hafta ici kazan kaldirdilar, teknik direktörleri birlik beraberlik duydugunun gelmesi icin cigirip durdu. Diger yanda bundesliga'nin son on yilinin en tehlikeli takimi. Bahis oynar iken para kazanma motorum olan Dortmund. Bu takim ligdeki her takima yenilebilir, bir baska acidan her takimi yenebilir. Bunu görebilmek icin takimin doksan dakika oynadigi futbolu seyretmelisiniz. Baska türlü mümkün degildir ne zaman ne yapacagini kestirmek.. Berabere bitmez , Dortmund alir ya da Nürnberg takimi dagilir..
Karlsruher - Hertha Berlin 2
Karlsruher bu senin sürpriz takimi. Kontra ataga son derece uygun taktik anlayislari ve bunu becerebilecek oyunculari ile Bundesligada kolay yenilmeyen takimlarin basinda. Velakin Lucien Favre ile iyi bir uyum yakalamis olan Hertha Berlin'e karsi yenileceklerdir. Sahsen beraberlik de ihtimal dahilinde olsa da Berlin'in yenilmeyecegini düsünüyorum. Gilberto'suz cikacaklar ve Okoronkwo ile cosacaklardir gibi medyumluga da soyunurum. Sonradan girecek olan yüregi ile oynayan yetenek Isaac Okoronkwo..
24 Kasim 2007
Bayern Munchen - Wolfsburg 1 X
Bayern yüzde yüz favori. Stutgart yenilgisinin acisini kendi seyircisi önünde cikarmak icin ugrasacaklardir. Karsilarinda yarali aslan olmasi bir yana takimi az biraz taniyan eski teknik adam Magath var. Bu yüzden beraberlik tehlikesi de kapidadir, göründügünün aksine tehlikeli mactir. Yine de Bayern alir son noktasidir.
Bochum - Arminia Bielefeld 1
bochum yenecektir, formda ve golcü bir ekip kurdular..
Energie Cottbus - Werder Bremen 2
Energie yeni teknik direktörleri ile ne yapacagini bilemiyoruz velakin bremen de inanilmaz güzel form tuttu, diego'lari yine is basina gecip isi bitirecektir. Hastasiyim ben o diego'nun.
Eintracht Frankfurt - Stuttgart 1 X
Hah Babam'in milyon mac arasindan bana sordugu maca gelelim. Bu mac oynanmaz, oynamazdim kesinlikle. Velakin Stutgart'in forma girmesi ile frankfurt'un evinde aslan kesilmesinin karsi karsiya gelmesi.. Frankfurt yenecektir de son sözüm. Ya da yenilmeyecektir..
Hannover - Schalke 04 2 1
Üc ihtimalli diger bir mac da budur. Schalke alacaktir, ihtimal odur ki Frankfurt gibi supriz yapabilecegine inandigim diger takim Hannover'dir.
Leverkusen Duisburg 1
Berlin ile beraber ikinci bankom da budur. Leverkusen. Cok güzel bir takim, transfer hamlelerinin kralini yapar her sezon. Ilerleyen yillarda sampiyon olacagina inanirim Leverkusen'in..
25 Kasim 2007
Hamburg Hansa Rostock 1
Pazar gününün bankosudur, hamburg kazanir.
Nürnberg Dortmund 1 2
Derbi gibi bir mac. Bir yandan bu senenin buyuk hayal kirikligi Nürnberg.. Hafta ici kazan kaldirdilar, teknik direktörleri birlik beraberlik duydugunun gelmesi icin cigirip durdu. Diger yanda bundesliga'nin son on yilinin en tehlikeli takimi. Bahis oynar iken para kazanma motorum olan Dortmund. Bu takim ligdeki her takima yenilebilir, bir baska acidan her takimi yenebilir. Bunu görebilmek icin takimin doksan dakika oynadigi futbolu seyretmelisiniz. Baska türlü mümkün degildir ne zaman ne yapacagini kestirmek.. Berabere bitmez , Dortmund alir ya da Nürnberg takimi dagilir..
Türkiye Bosna Hersek Maci Sonrasi
Dehset Analizler #1
4- Maçın karakterini orta saha belirledi. Belözoğlu çok kötü oynadı. Üstelik savunmanın çok önünde oynadı, yani hücuma çıkmadı.
Kazim Kanat - Sabah
4- Maçın karakterini orta saha belirledi. Belözoğlu çok kötü oynadı. Üstelik savunmanın çok önünde oynadı, yani hücuma çıkmadı.
Kazim Kanat - Sabah
Forza Hrvatska.!
Telefon acmis gecenin bir vakti babam, maclari soruyor.. Sordugu maclara bakin..
Hoffenheim - Köln oha.! Yaz berabere. Bu mac oynanmaz her seyden önce. Deli gibi transfer yapip cok güclü bir kadro kuran Sap'in sahibi pardon köy takimi Hoffenheim, zengin ve güclü kadrosu, cosmus vaziyette Novakovic ve Daum ile her bakimdan galibiyete muhtac bizimkilerin takimi Köln.. Icimden Hoffenheim yener desem ve aslinda mac beraberlik koksa da bilinmez.. Daha dogrusu oynanmaz. Takmis bir kere 13'ü tutturcam diye. Ki, her hafta sabit bir sekilde 11'i bilir benim babam.. Sistem ile oynandigi vakit cok zor degil aslinda. Velakin bizim burada yasaklandigindan beri oynamiyoruz, bu yüzden ikinci bir is aramaya basladim;)
Frankfurt - Stutgart. Yuh.! Evinde süper güclü Frankfurt, son günlerde performansini arttirmis, Bayern'i dagitmis Stutgart.. Stutgart yener gibi de cok güclü bu Frankfurt evinde..
Onlari bosver, Hirvatlara oyna, deli orani vardir dedim.. Sen basima bela misin diyor?
Dedim ama, dedim de dinletemedim..
Bugün bana bu keyfi yasatan Mladen Petric, oturmus bir takimda üstelik Orta sahada oynasin, yillik ortalamasi 20 goldür, besi de frikikten.. Dortmund yerine Schalke olmaliymis yeri.
Neyse efendim, basa dönelim..
Forza Hrvatska.!
21 Kasım 2007
Hüzün Kovan Kusu
"NE YAPIYORSUN SU ANDA ACABA.. " diye baslayan bir mesaj aldim. hayir ben büyütmedim, capsi acik unutmus olacak boyle geldi, kopy paste ettim suraya.
Kirk yilin basi da olsa su an ne yaptigimi düsünmesi hosuma gitti. Eskiden ben bu mesaja bakar, bu mesaji yazdigi ani düsünür, o kici kirik anda benim onun aklina düsüsümü hayal eder ve bunu her gün yatmadan otuz sefer, gün arasi da yüz yirmi kez tekrar ederek bes alti ayimi gecirirdim. Yetinirdim de isin acikcasi.. A$k böyle bir sey. Böyle düsündügünüz zaman o insanin karsisinda kendiniz olma sansiniz var midir ? Ona siz bir baska insani sunacaksiniz.. Ve elbette bir sekilde beraber oldugunuz zaman asliniz ortaya cikacak. Aslinda "asliniz" da cok kötü degildir ama bir baska sekilde kabul edildikten sonra farklilik kabul edilemez olacaktir. ilk tanistigimiz anda dünyanin en cekilmez karakterine de sahip olsaniz o sekilde sizi kabul ettiyse sorun olmaz. velakin bu beraber gecirilen zaman icerisindeki dönüsümün kabul edilmesi cok zor..
Dört yildir ülkeye ayak basmiyordum. Gecen sene bu zaman diliminde istanbul hasreti canima tak etti ve gittik.. Bir gece yarisi, filmin bir kahramaninin isminden aklima düstü mesajin sahibi, dünyalar iyisi insan. Mesaj attik, tanimadi.. isim vermeyi unutmusuz. Sonrasinda gelen mesaj hemen hemen soyle bir seydi.
"nerdesin seeeeeeeeeeeeeen.! cumartesi evleniyorum ben, gel hadi".
istanbuldaydim, bir gece yarisiydi, 30 saniye bile üzerine düsünmeden yarida kestigim filme devam ettim..
O zaman benim bir baskasi oldugumu, onun ise cok fazla degisim gecirmedigini anladim. Üzülmedim bu habere, hicbir sey hissetmedim desem yeridir. Dönüsümün/degisimin bu kadar keskin olmasi ihtimaldir ki bir baska ülkede bambaska bir hayatin/kosullarin icerisinde uzunca bir süre yasadigimdandir. Kosullar insani bicimlendirir ve evet, ben bambaska kosullarin dört yilda bicimlendirdigi bambaska birisi olmustum. Cokca zaman soyledigim gibi ben bir baskasidir..
$imdi, her sey bambakala$mis. Yillar önce biraktigim arkadasimi biraktigim gibi buldum, keza Yasemin evlense, cok farkli bir hayatin kadini olsa da onu da biraktigim gibi buldum. Bir ben, bir baska olmusum. Simdi ne yazsam, en fazla kisa bir süre üzerine düsünecek ve sonrasinda bir baska insanin karsisinda kendisini bir baskasi olarak duyumsayip o sekilde devam edecektir hayatina.. Ve cok sonra, kim bilir, yine aklina düsecegimdir sikintili bir aninda..
Son olarak icimde kalan bir kac nokta var, varolan sikintilarindan bagimsiz.Onlari da cikarayim cürümeden, hafiza ile helallesmeden..
Demek isterim ki sana ben, bana bir sans verdigin icin ne kadar tesekkür etsem azdir. Sana kendimi gösterme sansini verdigin icin, o günlerde bana yeterince yakin oldugun icin cok cok tesekkürler.. Beni bilmezsin belki, samimiyet icin kac metre yorgan yaktigimdan haberin de yoktur. tüm ictenligimde bir daha tesekkür ediyorum. Seninle konustum, bilmem nerelere gittik,dipdibeyken mesajlastik, arkadasca da olsa bana "seni seviyorum" dedin,Vize günleri evinde sabahladim, dogum günüme geldin, konsere geldin, her cagirdigimda yanimda oldun, arkadasimin saglik sorunlarina "bedavasal" cözümler ürettin, ettin de ettin.. adam olsaydim da seni kendime asik edebilseyim.. Az biraz adam olsaydim da sevebilseydin keske. kim bilir belki cok daha güzel olmustur her sey senin adina. Ama biliyorum ya, sen benim icin elinden geleni yaptin.Beceremedik iste, ne yapalim.. Benim de cok sansim yoktu, bir baskasi oluyordum yaninda. Senin potansiyel hosuna gidecek hemen her seye dönüsebilecek mutant gibiydim. Ama ben o borges'i de sevdim. Oyle sevdim ki onu aradim hep velakin simdilerde oyle degilim artik. bir tane daha oldu senden sonra. Ben yarattim onu da. Hic tanimadan.. baska türlü olmuyordu artik. Sunni bir asik olma girisiminde bulundum. Diline, kültürüne, her seyine yabanci oldugum bir kadina tutuldum. Velakin onda dahi buradaki hüzün kovan kusunu aradik.. Sen gittin, ben artik bir baskasi oldum ama tutkunun gölgesi kaldi kendisini takip ettiriyor, aynisindan bir tane daha olmasi icin bitimsiz cabalara giriyorum. Ne bileyim, Yazayim bir seyler, o da okusun,hani beni sevmesin ama bilsin, aski ya da tutkuyu onaylasin diye cabaliyorduk. Ne ona, ne de kendimize inandirabildik..
Neyseki tüm bu hezeyanlar bitti.. uzun süredir sessiz ve sakinim. Estetik her türlü dilsiz nesneye de asigim. Konustukca ve yakinlastikca her insan kuculuyor gözümde. Bu yüzden ben de yeni askimi buldum. "Devon Aoki".
Olmayan okurum, bir mesaja bir cevap niteliginde yaziyorum bu yaziyi. Blogdan haberdar kendisi, futbol ile icerisini doldurdugum icin pek fazla ilgili degil. Hali hazirda sayili okurlarim arasinda. Zaten bir o var, bir teyze kizi -muzikleri daha kolay dinliyormus boyle- onun kocasi -sporla ilgilidir kendisi- bir de msnde bakin ulan para kazanacam yakinda diye kandirdigim iki üc insan. Toplam okur sayisi bu oldugu vakit özgürlügün de bokunu cikariyoruz.. Ama kesinlikle pisman olmadigim gibi yasamda bana sunulmus en güzel seceneklerden birisidir blogda yazmak, sözlükte yazmak, bir yere yazi yazmak, icinden disa dogru hafifce elinle toparlayip top haline getirdigin tüm sikintilarini duvarda patlatmak.!
Kirk yilin basi da olsa su an ne yaptigimi düsünmesi hosuma gitti. Eskiden ben bu mesaja bakar, bu mesaji yazdigi ani düsünür, o kici kirik anda benim onun aklina düsüsümü hayal eder ve bunu her gün yatmadan otuz sefer, gün arasi da yüz yirmi kez tekrar ederek bes alti ayimi gecirirdim. Yetinirdim de isin acikcasi.. A$k böyle bir sey. Böyle düsündügünüz zaman o insanin karsisinda kendiniz olma sansiniz var midir ? Ona siz bir baska insani sunacaksiniz.. Ve elbette bir sekilde beraber oldugunuz zaman asliniz ortaya cikacak. Aslinda "asliniz" da cok kötü degildir ama bir baska sekilde kabul edildikten sonra farklilik kabul edilemez olacaktir. ilk tanistigimiz anda dünyanin en cekilmez karakterine de sahip olsaniz o sekilde sizi kabul ettiyse sorun olmaz. velakin bu beraber gecirilen zaman icerisindeki dönüsümün kabul edilmesi cok zor..
Dört yildir ülkeye ayak basmiyordum. Gecen sene bu zaman diliminde istanbul hasreti canima tak etti ve gittik.. Bir gece yarisi, filmin bir kahramaninin isminden aklima düstü mesajin sahibi, dünyalar iyisi insan. Mesaj attik, tanimadi.. isim vermeyi unutmusuz. Sonrasinda gelen mesaj hemen hemen soyle bir seydi.
"nerdesin seeeeeeeeeeeeeen.! cumartesi evleniyorum ben, gel hadi".
istanbuldaydim, bir gece yarisiydi, 30 saniye bile üzerine düsünmeden yarida kestigim filme devam ettim..
O zaman benim bir baskasi oldugumu, onun ise cok fazla degisim gecirmedigini anladim. Üzülmedim bu habere, hicbir sey hissetmedim desem yeridir. Dönüsümün/degisimin bu kadar keskin olmasi ihtimaldir ki bir baska ülkede bambaska bir hayatin/kosullarin icerisinde uzunca bir süre yasadigimdandir. Kosullar insani bicimlendirir ve evet, ben bambaska kosullarin dört yilda bicimlendirdigi bambaska birisi olmustum. Cokca zaman soyledigim gibi ben bir baskasidir..
$imdi, her sey bambakala$mis. Yillar önce biraktigim arkadasimi biraktigim gibi buldum, keza Yasemin evlense, cok farkli bir hayatin kadini olsa da onu da biraktigim gibi buldum. Bir ben, bir baska olmusum. Simdi ne yazsam, en fazla kisa bir süre üzerine düsünecek ve sonrasinda bir baska insanin karsisinda kendisini bir baskasi olarak duyumsayip o sekilde devam edecektir hayatina.. Ve cok sonra, kim bilir, yine aklina düsecegimdir sikintili bir aninda..
Son olarak icimde kalan bir kac nokta var, varolan sikintilarindan bagimsiz.Onlari da cikarayim cürümeden, hafiza ile helallesmeden..
Demek isterim ki sana ben, bana bir sans verdigin icin ne kadar tesekkür etsem azdir. Sana kendimi gösterme sansini verdigin icin, o günlerde bana yeterince yakin oldugun icin cok cok tesekkürler.. Beni bilmezsin belki, samimiyet icin kac metre yorgan yaktigimdan haberin de yoktur. tüm ictenligimde bir daha tesekkür ediyorum. Seninle konustum, bilmem nerelere gittik,dipdibeyken mesajlastik, arkadasca da olsa bana "seni seviyorum" dedin,Vize günleri evinde sabahladim, dogum günüme geldin, konsere geldin, her cagirdigimda yanimda oldun, arkadasimin saglik sorunlarina "bedavasal" cözümler ürettin, ettin de ettin.. adam olsaydim da seni kendime asik edebilseyim.. Az biraz adam olsaydim da sevebilseydin keske. kim bilir belki cok daha güzel olmustur her sey senin adina. Ama biliyorum ya, sen benim icin elinden geleni yaptin.Beceremedik iste, ne yapalim.. Benim de cok sansim yoktu, bir baskasi oluyordum yaninda. Senin potansiyel hosuna gidecek hemen her seye dönüsebilecek mutant gibiydim. Ama ben o borges'i de sevdim. Oyle sevdim ki onu aradim hep velakin simdilerde oyle degilim artik. bir tane daha oldu senden sonra. Ben yarattim onu da. Hic tanimadan.. baska türlü olmuyordu artik. Sunni bir asik olma girisiminde bulundum. Diline, kültürüne, her seyine yabanci oldugum bir kadina tutuldum. Velakin onda dahi buradaki hüzün kovan kusunu aradik.. Sen gittin, ben artik bir baskasi oldum ama tutkunun gölgesi kaldi kendisini takip ettiriyor, aynisindan bir tane daha olmasi icin bitimsiz cabalara giriyorum. Ne bileyim, Yazayim bir seyler, o da okusun,hani beni sevmesin ama bilsin, aski ya da tutkuyu onaylasin diye cabaliyorduk. Ne ona, ne de kendimize inandirabildik..
Neyseki tüm bu hezeyanlar bitti.. uzun süredir sessiz ve sakinim. Estetik her türlü dilsiz nesneye de asigim. Konustukca ve yakinlastikca her insan kuculuyor gözümde. Bu yüzden ben de yeni askimi buldum. "Devon Aoki".
Olmayan okurum, bir mesaja bir cevap niteliginde yaziyorum bu yaziyi. Blogdan haberdar kendisi, futbol ile icerisini doldurdugum icin pek fazla ilgili degil. Hali hazirda sayili okurlarim arasinda. Zaten bir o var, bir teyze kizi -muzikleri daha kolay dinliyormus boyle- onun kocasi -sporla ilgilidir kendisi- bir de msnde bakin ulan para kazanacam yakinda diye kandirdigim iki üc insan. Toplam okur sayisi bu oldugu vakit özgürlügün de bokunu cikariyoruz.. Ama kesinlikle pisman olmadigim gibi yasamda bana sunulmus en güzel seceneklerden birisidir blogda yazmak, sözlükte yazmak, bir yere yazi yazmak, icinden disa dogru hafifce elinle toparlayip top haline getirdigin tüm sikintilarini duvarda patlatmak.!
Aklima o an ne gelirse -1
Sadakat duygusal basarisizligin itirafidir.!
bir bakima dogrudur ve bunu ben pek cok yerde i$ledim. Eksi sözlükte, arkadas arasinda buna benzer tabulara saldiran cümlelerin iceriginin tartisilmasinin ne kadar zor oldugunu anladim. Inatla sadakat kavraminin kötü olarak addedilmesi acisindan ele alip "karin seni aldatsa iyi mi olur lan" gibi cikislara kadar ilerledi. Oysa izah ettik. Kadin bir $eye asik olur. Bir seyi görür ve ona kapilir gider. O $ey sandigin gibi sadece asik olunan nesnede yoktur. aslinda asik olan özne ile ilgilidir cokca zaman. yaratir, görür,farkindaligindan kaynaklanir, eylemlilik halidir ve duygusal basarisi buradadir. Sana ragmen cogu zaman sana asik olur kadin. birbirimizi kandirmayalim, özümüz felaket. Bizim sucumuz degil, bu kosullarin bizi bu sekilde bicimlendirmesi bizden bagimsizdir baska acidan. Az biraz kosullara sekil verecek kivama geldigimizde ise cokca zaman cok gec kalinmis oluyor. Velakin arkadasim; Bir kadin sende kaliyor, senin disinda kalan milyonlarca ögeye beyninin bir kismini kapatabiliyorsa; ya bu tembelliginden/basarisizligindan ya da sevgisinden ileri gelir. Yani nedir; Bu cümlenin bir baska ifadesi her seye ragmen sadik kalan insanin sevgisinin büyüklügüdür. Iki secenek sunuyor size; Beraber oldugunuz insan tek basina sizi seciyor ve size bagli kaliyorsa bu onun sizi cok sevdiginden ya da tembelliginden.!
Sadakati yüceltiyoruz, baska türlü anlasamiyoruz toplumcuklarimla. Esra ile sahil kösesinde yildizlari seyredip varolan sevgilimle hicbir zaman konusamayacagim konulari konusabilirim. Ama tercih etmiyorum velakin zorlaniyorum. Zorlanma katsayim bir baska acidan sevgi cizelgesindeki ivme. anla$abildik mi degerlerine bagli muhtesem yigidim .? Bu arada esra yok, yildizlar da ve ne yazik ki o ice atilan konularin karsiligi olan muhabbet de.
Dikkat ettiyseniz sadakat konusunu sadece Kadin üzerinden isleniliyor. Zira bu konuda kadinnlarin degil erkek kisminin cok ciddi bir sorunu var. Daha su yaziyi okumaya baslamadan aldatildigini düsünür ve "Olur mu oyle sey canim" gibisinden gerisini okumaya gerek dahi duymaz.
Sadakat, burada aslinda bir insana bagli bir yasam sürmek anlaminda ele alinmistir. Bir baskasini tercih etmeme tanimi üzerinden. inatla aldatma ile iliskilendirilmesi daha cok ínsanlarin kendi icsel sorunlarindan, güvensizliklerinden kaynakli.
Oscar Wilde'nin bir baska aforizmasi da aslinda sudur bana göre.
"..sahiplik tutkusu da giriyor bu işin içine.başkaları alır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var…"
Kim ki Duk'un muhtesem filmi " bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom " da isledigi temalardan birisidir. Münzevi bir hayat sürer iken bakmakla kendilerine is edindikleri hastalardan birisine asik olup iliskiye giren ögrencisini azarliyor,cezalandiriyordu filmdeki rahip. Kadinin ona "sahiplik" duygusunu asiladigindan dem vuruyor, velhasil o yasantiyi kadin icin terkeden genc rahip adayi bir süre sonra sahiplik duygusunun islettirdigi cinayet sonrasi geri geliyor, kaldiramiyor kadinin bir baska erkek ile olan iliskisini..
Burasinin bir blog olmasinin ve ayni zamanda okurum bulunmamasinin insani yazim ve sacmalamak konusunda nasil özgür yapiyorsa, ayni sekilde sahiplik duygusu da bireyi esir ediyor, özgürlügünü elinden aliyor. özgür seciminin önündeki en büyük engel olarak hayatina giriyor. Önemli bir ayrinti da sudur; Sonradan kazandigimizdir sahiplik duygusu. Bireyin toplumsal kosullar tarafindan bicimlendirilgi gercegi her daim reddedilir. Dogdugu andan itibaren kimi duygulara sahip oldugu sanrisi, dogdugu ani ve kosullarin bicimlendirdigi zaman dilimini hatirlayabiliyormuscasina ahkam keserler.. Egoizmin insan dogasina ait irsi bir karakter ögesi oldugunu belirtilerini bilimsel gerceklik olarak kabul etmekten cekinmezler. Bu blogda yayimlanan milliyet gazetesinden araklanmis, ödüllü bir fotograf vardir; Budist Rahip, Güney Vietnam hükümetinin meslektaslarina olan eziyetini protesto etmek icin kendisini diri diri yakiyor üstelik bu yanma, yanarak ölme esnasinda hicbir sekilde hareket etmeden, en ufak bir ses dahi cikarmadan diger insanlar adina kendisini feda ediyor. Demem odur ki bastan asagi insa ediliyoruz. Genetik olarak kodlanmislar dahi aklimizin sinirlarinin disina cikaran sürecte varedilmistir. Bilinc ile insanoglu kendisini yakabilir, bir baskasi icin feda edebiliyorsa her sey mümkündür bu hayatta.!
"ki$isel deger saydigimiz seylerin, toplumun baskisiyla edinilimis sahte nitelikler olabilecegini de hic bir zaman akildan cikarmamaliyiz"
Tutunamayanlar
bir bakima dogrudur ve bunu ben pek cok yerde i$ledim. Eksi sözlükte, arkadas arasinda buna benzer tabulara saldiran cümlelerin iceriginin tartisilmasinin ne kadar zor oldugunu anladim. Inatla sadakat kavraminin kötü olarak addedilmesi acisindan ele alip "karin seni aldatsa iyi mi olur lan" gibi cikislara kadar ilerledi. Oysa izah ettik. Kadin bir $eye asik olur. Bir seyi görür ve ona kapilir gider. O $ey sandigin gibi sadece asik olunan nesnede yoktur. aslinda asik olan özne ile ilgilidir cokca zaman. yaratir, görür,farkindaligindan kaynaklanir, eylemlilik halidir ve duygusal basarisi buradadir. Sana ragmen cogu zaman sana asik olur kadin. birbirimizi kandirmayalim, özümüz felaket. Bizim sucumuz degil, bu kosullarin bizi bu sekilde bicimlendirmesi bizden bagimsizdir baska acidan. Az biraz kosullara sekil verecek kivama geldigimizde ise cokca zaman cok gec kalinmis oluyor. Velakin arkadasim; Bir kadin sende kaliyor, senin disinda kalan milyonlarca ögeye beyninin bir kismini kapatabiliyorsa; ya bu tembelliginden/basarisizligindan ya da sevgisinden ileri gelir. Yani nedir; Bu cümlenin bir baska ifadesi her seye ragmen sadik kalan insanin sevgisinin büyüklügüdür. Iki secenek sunuyor size; Beraber oldugunuz insan tek basina sizi seciyor ve size bagli kaliyorsa bu onun sizi cok sevdiginden ya da tembelliginden.!
Sadakati yüceltiyoruz, baska türlü anlasamiyoruz toplumcuklarimla. Esra ile sahil kösesinde yildizlari seyredip varolan sevgilimle hicbir zaman konusamayacagim konulari konusabilirim. Ama tercih etmiyorum velakin zorlaniyorum. Zorlanma katsayim bir baska acidan sevgi cizelgesindeki ivme. anla$abildik mi degerlerine bagli muhtesem yigidim .? Bu arada esra yok, yildizlar da ve ne yazik ki o ice atilan konularin karsiligi olan muhabbet de.
Dikkat ettiyseniz sadakat konusunu sadece Kadin üzerinden isleniliyor. Zira bu konuda kadinnlarin degil erkek kisminin cok ciddi bir sorunu var. Daha su yaziyi okumaya baslamadan aldatildigini düsünür ve "Olur mu oyle sey canim" gibisinden gerisini okumaya gerek dahi duymaz.
Sadakat, burada aslinda bir insana bagli bir yasam sürmek anlaminda ele alinmistir. Bir baskasini tercih etmeme tanimi üzerinden. inatla aldatma ile iliskilendirilmesi daha cok ínsanlarin kendi icsel sorunlarindan, güvensizliklerinden kaynakli.
Oscar Wilde'nin bir baska aforizmasi da aslinda sudur bana göre.
"..sahiplik tutkusu da giriyor bu işin içine.başkaları alır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var…"
Kim ki Duk'un muhtesem filmi " bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom " da isledigi temalardan birisidir. Münzevi bir hayat sürer iken bakmakla kendilerine is edindikleri hastalardan birisine asik olup iliskiye giren ögrencisini azarliyor,cezalandiriyordu filmdeki rahip. Kadinin ona "sahiplik" duygusunu asiladigindan dem vuruyor, velhasil o yasantiyi kadin icin terkeden genc rahip adayi bir süre sonra sahiplik duygusunun islettirdigi cinayet sonrasi geri geliyor, kaldiramiyor kadinin bir baska erkek ile olan iliskisini..
Burasinin bir blog olmasinin ve ayni zamanda okurum bulunmamasinin insani yazim ve sacmalamak konusunda nasil özgür yapiyorsa, ayni sekilde sahiplik duygusu da bireyi esir ediyor, özgürlügünü elinden aliyor. özgür seciminin önündeki en büyük engel olarak hayatina giriyor. Önemli bir ayrinti da sudur; Sonradan kazandigimizdir sahiplik duygusu. Bireyin toplumsal kosullar tarafindan bicimlendirilgi gercegi her daim reddedilir. Dogdugu andan itibaren kimi duygulara sahip oldugu sanrisi, dogdugu ani ve kosullarin bicimlendirdigi zaman dilimini hatirlayabiliyormuscasina ahkam keserler.. Egoizmin insan dogasina ait irsi bir karakter ögesi oldugunu belirtilerini bilimsel gerceklik olarak kabul etmekten cekinmezler. Bu blogda yayimlanan milliyet gazetesinden araklanmis, ödüllü bir fotograf vardir; Budist Rahip, Güney Vietnam hükümetinin meslektaslarina olan eziyetini protesto etmek icin kendisini diri diri yakiyor üstelik bu yanma, yanarak ölme esnasinda hicbir sekilde hareket etmeden, en ufak bir ses dahi cikarmadan diger insanlar adina kendisini feda ediyor. Demem odur ki bastan asagi insa ediliyoruz. Genetik olarak kodlanmislar dahi aklimizin sinirlarinin disina cikaran sürecte varedilmistir. Bilinc ile insanoglu kendisini yakabilir, bir baskasi icin feda edebiliyorsa her sey mümkündür bu hayatta.!
"ki$isel deger saydigimiz seylerin, toplumun baskisiyla edinilimis sahte nitelikler olabilecegini de hic bir zaman akildan cikarmamaliyiz"
Tutunamayanlar
20 Kasım 2007
Hirsiz var.!
Dirk Kuyt son kurban. Ingilterede özellikle futbolcularin evleri temiz bir hedef gibi duruyor. Kuyt, milli takimi ile macini oynamak üzere yol aldiginda hirsizimiz da Kuyt'un evine dogru yöneldigini ögreniyoruz. Evde olup olmadigini bilmek pek de zor olmasa gerek. Everton taraftari oldugunu düsündügüm bu hirsizin ilk eylemi degil. Daha dogrusu liverpool takiminin dört oyuncusu da ayni sekilde soyulmustu. José Manuel Reina, Jerzy Dudek, Daniel Agger ve Peter Crouch diger kurbanlar. Özellikle kaleci Reina Sampiyonlar ligi yari finalinde chelsea karsisinda penaltilari kurtarip kahraman oldugu günün gecesi soyulmus, üstelik sadece degerli esyalarini degil kapidaki porsche cayenne'inden de olmustu. Velhasil mac biter bitmez ingiliz liginde bir rahatlama cöker, herkes evinin yolunu tutar ve tüm streslerden arindirilir.. velakin artik liverpool'lu futbolcularin stresi asil mac bittiginde basliyor..
Dünyada bir tane Mozart var ama baska Totti yok.!
Roma gibi köklü bir klubün her seyi olan futbolcu. Taraftarlari ola ki bu adami satarsaniz Roma'yi ikinci kez yakariz tehtidini savuruyor. 16 yasinda roma formasini sirtina gecirmis, 21 yasinda kaptan olmus büyük yetenek. Avrupadaki dev kluplerin her daim ilgisine mazhar olmus velakin hicbir zaman Roma formasini terketmemis. Real Madrid'in uzunca bir dönem pesinde kosturup alamadigi isimlerin basinda gelir.. Fanatik Roma taraftaridir. Saha ici cirkefligi ve iq'sunun düsüklügünden bahsederler.. Velakin sunu sormak gerekir ; Kac insan kendisi hakkinda makara yapilmak üzere türetilen fikralari kitaplastirip gelirini kimsesiz cocuklara bagislar ? Böyle bir olgunlugun iqsu kactir ? Keza dünyalar güzeli karisi ivan blasi ile evlendigi vakit dügünü canli olarak görüntülemek üzere Sky tv'ye satip keza gelirini yine kimsesiz cocuklara bagislamistir. UNICEF elcisidir bir baska yandan.. Futboluna topdan azicik anlayan hicbir insanoglunun "siradan" diyebilecek durumda degil. Sakatliklari coktur, bir baska acidan onun varliginin degeri, takimi icin önemini bu sakatliklar belirlemistir. Roma takimi 13 mac arka arkaya kazanip rekor kirdigi dönem onun sakatliktan ciktigi ilk maca denk gelir. Keza kart cezalisi ya da sakat oldugu zaman takimin aldigi yenilgi sayisi onun neden Roma'da kral oldugunun en güzel göstergesidir.. velhasil kazanir, kazandiginin karsiligini fazlasiyla verir..
Tek basina pek cok insani Romali yapacak beceri ve taraftarlik ruhuna sahip Roma'nin Krali.
Para Para Para..
Werder Bremen GmbH & Co KGaA'nin bu yilki geliri 105,8 Milyon Euro. 2007 haziran ayinda belirlenen rakama göre 8.3 milyon kar.Gelir olarak ilk defa 100 milyon barajini gectiler. Gecen seneye göre bir kiyas yaptiginiz zaman %36lik bir artis söz konusu(mu$). Eh, bu da bir rekor. Üstelik henüz Miroslav Klose'nin parasini Bayern München klubünden almadiklarini -yaklasik 15 milyon euro- , bu hesabin disinda kaldigini da belirtiliyor. Yeni stat yapimindan, bu gelir rekoruna ragmen Avrupanin dev klupleri ile henüz boy ölcüsecek durumda olmadiklarina kadar pek cok ayrintilar söz konusu. Velakin ilginc olan nokta ise; gelir artisi, kar orani, büyüme.
Mali acidan rezil durumda olan kluplerin en büyük derdi transfer. Dortmund takimi bir dönem transfere oldukca yüklendi ve bu sekilde basariyi yakaladi. Hitzfeld dönemini bilenler bilir, Lig kupasinin yani sira Sampiyonlar Ligi kupasini dahi kaldirdilar. Bu bir acidan güzel olsa da diger acidan bugünkü mali cöküsün baslangici oldu. zira takim o günden sonra pahali transferlere yöneldi. Rosickyler filan.. Bunlar bir basari getirmedigi gibi ayni zamanda mali acidan takimi cökertip eldeki yildizlarin kaymasina neden oldu. Oysa basarinin sirri bugün Bayern Münchenin basinda olan efsane teknik adam "Hitzfeld" idi..
Velakin basarili olan kluplerin pek cogu transfer rekoru kirarak bunu elde etmemistir. Yildizlar takimi madrid, her sene italya liginde transfer rekoru kiran Inter Milan ve daha niceleri.. Uzun zaman Fenerbahce takimi da buna güzel bir örnek teskil ediyordu.
Bremen takimi Schaaf dönemi boyunca siradan oyunculari takima ucuza mal edip yildizlastirma politikasini istemeden de olsa hayata gecirdiler. Ailton, Klose,Sanogo,Hunt,Valdes,Klasnic,Diego.. Ilk defa bu sene az biraz paraya kiyip Carlos Alberto'yi transfer ettiler velakin o da simdilik elinde patladi. Sakatliktan kurtulamadi ve henüz hicbir yararini göremedi. Sagda solda sürünen Ümit Davala dahi sampiyon takimin önemli bir parcasi durumuna getirildi. Sponsorluk antlasmalari, reklam gelirleri ve daha pek cok yan gelirinin ivmesini belirleyen ana faktör; Basaridir. bu acidan önce basarili olup sonrasinda bu ve benzeri gelirleri arttirmak adina calismalar icerisinde bulunur klupler. Basarinin bir baska öznesi de Transferdir. Velhasil, bu isi cok iyi yapabilen klupler her daim büyümeyi gerceklestirebilmislerdir. Ajax,Lyon,Benfica,PSV vesaire..
Lincoln bir baska acidan güzel bir örnektir. Cok ucuza alinmistir. Menacerin aciklamasini baz alirsak; o gelmeden önce iki sezon bu takim yedinciligin üzerine cikamamistir. Lincoln ile beraber schalke sampiyonlar ligi vizesi ve sampiyonluga aday bir takim olmustur. Akabinde gazprom sponsorluklari gibi yüksek gelir getiren antlasmalar, onlar bunlar.. Bu anafaktör kimi zaman bir futbolcu ya da teknik adam olabilir, velakin isin özü transfer konusunda dogru adim atmaktir her daim..
Yassine Chikhaoui
2006 yilinda tunus liginde yilin futbolcusu secilen Chikhaoui Zurich takimina transfer edildi. Cok iyi driplingleri, üst seviyede teknigi, her iki ayagini kullanip golcü özellikleri olan tunuslu futbolcuya ödedikleri bonservis bedeli; 2.8 milyon euro. isvicre liginde su ana kadar oynadigi 16 macta 8 gol 9 asisti var. Su an Hertha Berlin'in basinda bulunan Lucien Favre'nin kesfidir. Yeni Zidane olarak da lanse edilen genc oyuncunun bugünkü fiyati "henüz" türk klupleri icin pahali degildir. "diatta" parasina kapatilabilir durumdadir. Zidane benzetmelerini sevmem velakin bu cocugun ayaginin yumusakligi andiriyor biraz.. Orta Saha'nin her bölgesinde ve forvette de oynayabilen Chikkaoui'nun;
Forma numarasi: 17
Dogum tarihi: 22.9.1986
Uyruk: Tunus
Boy: 1.89 m
Kilo: 80 kg
Oynadigi takimlar: ES Sahel Sousse, ES Rades
basarilari: Sousse iel afrika kupasi 2006, 2006 yilinin Tunus liginde en iyi oyuncusu, Tunusla Sampiyon 2007
Ingiltere Hirvatistan Maci
Baba dedim, italya'yi yenecek bu takim, onun üzerine oyna.. "hadi len" dedi. Nerde babanin bankosu var onun üzerine süpriz gelistirirsin.. Velhasil babam benim buyuk takimlari sever, ben kücük takimlari. Babam güclüden yanadir, güclü olmami ister, ben onun anladigi sekilde ne güclü olabildim, ne de güclüden yana ..Kisacasi babam kapitalist degerler üzerine kimligini insa eder ben de onun aksi yönünde ne varsa toplar eder bir yerlerime sokustururum.. Babaya inat degil, babam'a ragmen..
Hirvatistan milli futbol takimi Euro 2008 ve gelecek turnuvalarda sürpriz adayim. 1998 yilinda sürpriz bir sekilde dünya ücüncüsü olan takimdan kalma Bilic milli takimin basina kranjar'in yerine getirildi. Akabinde italya'yi yenerek Livorno'dan Italya milli takimina gecis yapan Donadoni'ye hos geldin(m) selami cakti.
Genc yildiz adayi futbolcularla gereginden fazla ilgili oldugumdan dolayi Hirvatistan Milli takimi ile hasir nesir olduk son dönemlerde. Eduardo, Dinamo zagrepte tuhaf bir cikis yakalar iken herkesin göz bebegi Modric "yildiz adayiyim" ben diye ortalarda gezinir iken Corluka'si defanstan kafayi uzatir ve gidecegi premiere ligine kendisinden önceayak basmis olan Niko Kranjar'i kadrosunda tutar iken.. velhasil cougunlugu 25 yasin altinda olan onlarca yetenek barindirir iken bu takima kayitsiz kalamazdik..
Grup lideri olarak ingiltereye dogru ucuyorlar. Bilic, her bakimdan siradisi bir antrenör. 37 yasinda henüz. Daha bizden, daha bi bizim dönemin cocugu. Tek basina hirvatlara destek olduracak nitelikte karakter sahibi. Israil'in Rusya karsisinda aldigi galibiyet ile kendilerine örnek oldugunu söylüyor ve ingiltere'ye kazanmak icin gideceklerini beyan ediyordu. Michael Owen'in beklenilmeyen sakatligi ve ayni zamanda hali hazirda sakat olan Rooney ve Ferdinand'dan yoksun kadrosu ile ingilterenin isi zor. Tottenham'in bu senebasi az biraz para sacarak transfer ettigi Bent'i kadroya cagrdi Owen'in yerine.
Tek tek isimlere baktiginiz takdirde her Dünya ve Avrupa sampiyonasinin favorisidir ingilizler. Lanet futbollari, orta sahasiz, yaraticiliktan yoksun oyun sistemleri yüzünden uzun zamandir basariya hasret.. Nerden baksam sevemedigim bir takim ingiltere milli takimi. bu nefretin kaynagi popülerlik ve güclü olana karsi zayifi koruma degil kesinlikle. Herkesin aksine David Beckham'in iyi bir futbolcu oldugunu ve ayni zamanda pek cok futbolcudan cok daha sevimli bir karakteri oldugunu düsünürüm. Biraz daha ileriye giderek popülaritesinin varolan yetenegini gizledigini, futbolcu olarak madrid'in döküldügü dönemde Zidane ile ayakta kalan iki isimden birisi olduguna inanirim.
Imdi, Ingiltere adina ölüm kalim maci. hirvatistan icin en fazla "prestij" ve ayni zamanda fair play ruhu adina mücadele.. Ruslarin titrek gözleri üzerinde.. Ne oLur bu mac ?
Hirvatlar yenilmez derim.
Hirvatistan milli futbol takimi Euro 2008 ve gelecek turnuvalarda sürpriz adayim. 1998 yilinda sürpriz bir sekilde dünya ücüncüsü olan takimdan kalma Bilic milli takimin basina kranjar'in yerine getirildi. Akabinde italya'yi yenerek Livorno'dan Italya milli takimina gecis yapan Donadoni'ye hos geldin(m) selami cakti.
Genc yildiz adayi futbolcularla gereginden fazla ilgili oldugumdan dolayi Hirvatistan Milli takimi ile hasir nesir olduk son dönemlerde. Eduardo, Dinamo zagrepte tuhaf bir cikis yakalar iken herkesin göz bebegi Modric "yildiz adayiyim" ben diye ortalarda gezinir iken Corluka'si defanstan kafayi uzatir ve gidecegi premiere ligine kendisinden önceayak basmis olan Niko Kranjar'i kadrosunda tutar iken.. velhasil cougunlugu 25 yasin altinda olan onlarca yetenek barindirir iken bu takima kayitsiz kalamazdik..
Grup lideri olarak ingiltereye dogru ucuyorlar. Bilic, her bakimdan siradisi bir antrenör. 37 yasinda henüz. Daha bizden, daha bi bizim dönemin cocugu. Tek basina hirvatlara destek olduracak nitelikte karakter sahibi. Israil'in Rusya karsisinda aldigi galibiyet ile kendilerine örnek oldugunu söylüyor ve ingiltere'ye kazanmak icin gideceklerini beyan ediyordu. Michael Owen'in beklenilmeyen sakatligi ve ayni zamanda hali hazirda sakat olan Rooney ve Ferdinand'dan yoksun kadrosu ile ingilterenin isi zor. Tottenham'in bu senebasi az biraz para sacarak transfer ettigi Bent'i kadroya cagrdi Owen'in yerine.
Tek tek isimlere baktiginiz takdirde her Dünya ve Avrupa sampiyonasinin favorisidir ingilizler. Lanet futbollari, orta sahasiz, yaraticiliktan yoksun oyun sistemleri yüzünden uzun zamandir basariya hasret.. Nerden baksam sevemedigim bir takim ingiltere milli takimi. bu nefretin kaynagi popülerlik ve güclü olana karsi zayifi koruma degil kesinlikle. Herkesin aksine David Beckham'in iyi bir futbolcu oldugunu ve ayni zamanda pek cok futbolcudan cok daha sevimli bir karakteri oldugunu düsünürüm. Biraz daha ileriye giderek popülaritesinin varolan yetenegini gizledigini, futbolcu olarak madrid'in döküldügü dönemde Zidane ile ayakta kalan iki isimden birisi olduguna inanirim.
Imdi, Ingiltere adina ölüm kalim maci. hirvatistan icin en fazla "prestij" ve ayni zamanda fair play ruhu adina mücadele.. Ruslarin titrek gözleri üzerinde.. Ne oLur bu mac ?
Hirvatlar yenilmez derim.
19 Kasım 2007
Protesto
Pakistan'in darbeci devlet baskani Pervez Muserref'in basina karsi tutumunu farkli bir sekilde protesto eden pakistanli gazeteci.
Thomas Schaaf
Güzel bir teknik direktör. Ne zaman ve nerede dogdugu ve hangi yillar nerede hangi bölgede oynamis oldugu filan önemli degil su durumda. Sadece sunu demek isterim. "cok iyi" bir teknik direktör olmasinin yaninda transfer ettigi/eline gecen "siradan" futbolcuyu "siradisi" futbolcu haline getiren sihirli ellere sahip. Futbolcunun temelinde ciddi dönü$ümler sagliyor. Basta yaratiyor.. Miroslav Klose'yi tanirdik Kaiserslautern'de oynar ve dünya kupasinda bes tane kafa golü atmasinin disinda aman aman özellikleri olmayan futbolcuydu. Velakin bremen'de bambaska oldu. Inanamadik, gözlerimiz kamasti. Calim atiyor, asist yapiyor, hem gol hem asist krali oluyor, penalti yaptiriyor, estetik vuruslari, adam gecisleri.. boyle kalakaldik. Bugün hala tüm bu forvetlere inat benim dünyada en cok begendigim adamdir, bir baska acidan en cok seyrettigim olmasindan kelli bildigim bir adam. Kirilma noktasi; Bremen'e transferi, Schaaf ile tanismasi.
Sonago.. Kaiserslautern'de siradan bir golcü, az biraz beceriksiz ama teknik ve yetenek de bir baska pacasindan akiyor. karisik, bir basarisi yok. Gelecek vaat eden bir görüntüsü var. Hamburg aldi.. Görece daha buyuk takim sonucta, yine de pek bir varlik gösteremedi. Schaaf bu sezon basi oyuncuyu transfer etti. Degisime girdi birden.. Goller atan, kimligi, sahsiyeti olan futbolcu konumuna geldi. Sampiyonlar ligi, Bundesliga derken yildiz oldu basimiza..
Diego.. Porto'da oynarken de bilirdik.. Süper yildizdi ama sandigimiz kadar süper degil gibi görüntü cizdi. Pek bir sey yapamadi, büyük yetenek bes milyon euro gibi düsük bir rakama bremen'e Schaaf'in eline düstü. Simdi almaya kalksan yirmi milyon eurodan kapiyi acarsin ve oynadigi futbol onun da üzerinde..
Almeida.. Kaleci ile karsi karsiya kaldiginiz anda yüzde yüz gol diyebileceginiz isimlerden birisi Flippo Inzaghi ise digeri bu adamdir. Velakin artik anladik ki bu adamlar "nesne". özne Thomas Schaaf.
Ümit Davala.. Tim Borowski..
Ters acidan bakalim..
Frings.. Bremen'den Bayern'e transfer oldu velakin geri geldi. Ve o sadece Bremen'de yildiz.. milli yildiz. Bayern München'de pek varlik gösteremedi.
Ailton..
Schaaf'in eline gecmedigi zamanlarda siradan bir golcü, yedekti hatta. Bremen'e geldi yildiz oldu, gol krali oldu, takimi sampiyon yapti. Bremen'den gitti ne schalke'de, ne besiktas'ta ne de bir baska takimda oynayabildi.
Nelson Valdez..
Klose ve Klasnic ikilisinden dolayi hep yedek kalmak durumunda kaldi, girdigi her macta atiyor, oynadigi her boslukta yildizlasiyordu. Velakin dortmund'da siradan bir adam oluverdi..
Örnekler coktur. Bir baska adam bu Schaaf. Hücum futbolunu en iyi oynatangillerden. Cok begendigim bir teknik direktördür. Bremen her daim kafaya oynayacaktir boyle sihirli ellere sahip bir teknik adama sahip oldugu sürece..
Sonago.. Kaiserslautern'de siradan bir golcü, az biraz beceriksiz ama teknik ve yetenek de bir baska pacasindan akiyor. karisik, bir basarisi yok. Gelecek vaat eden bir görüntüsü var. Hamburg aldi.. Görece daha buyuk takim sonucta, yine de pek bir varlik gösteremedi. Schaaf bu sezon basi oyuncuyu transfer etti. Degisime girdi birden.. Goller atan, kimligi, sahsiyeti olan futbolcu konumuna geldi. Sampiyonlar ligi, Bundesliga derken yildiz oldu basimiza..
Diego.. Porto'da oynarken de bilirdik.. Süper yildizdi ama sandigimiz kadar süper degil gibi görüntü cizdi. Pek bir sey yapamadi, büyük yetenek bes milyon euro gibi düsük bir rakama bremen'e Schaaf'in eline düstü. Simdi almaya kalksan yirmi milyon eurodan kapiyi acarsin ve oynadigi futbol onun da üzerinde..
Almeida.. Kaleci ile karsi karsiya kaldiginiz anda yüzde yüz gol diyebileceginiz isimlerden birisi Flippo Inzaghi ise digeri bu adamdir. Velakin artik anladik ki bu adamlar "nesne". özne Thomas Schaaf.
Ümit Davala.. Tim Borowski..
Ters acidan bakalim..
Frings.. Bremen'den Bayern'e transfer oldu velakin geri geldi. Ve o sadece Bremen'de yildiz.. milli yildiz. Bayern München'de pek varlik gösteremedi.
Ailton..
Schaaf'in eline gecmedigi zamanlarda siradan bir golcü, yedekti hatta. Bremen'e geldi yildiz oldu, gol krali oldu, takimi sampiyon yapti. Bremen'den gitti ne schalke'de, ne besiktas'ta ne de bir baska takimda oynayabildi.
Nelson Valdez..
Klose ve Klasnic ikilisinden dolayi hep yedek kalmak durumunda kaldi, girdigi her macta atiyor, oynadigi her boslukta yildizlasiyordu. Velakin dortmund'da siradan bir adam oluverdi..
Örnekler coktur. Bir baska adam bu Schaaf. Hücum futbolunu en iyi oynatangillerden. Cok begendigim bir teknik direktördür. Bremen her daim kafaya oynayacaktir boyle sihirli ellere sahip bir teknik adama sahip oldugu sürece..
Jean Baudrillard
fotoğrafı çekilen nesne geri kalan herşeyin yok olmasının izidir sadece. neredeyse kusursuz bir cinayet.
Jean Baudrillard
Jean Baudrillard
1983 Mustafa Bozdemir, Türkiye
30 Ekim 1983'te Koyunören'de meydana gelen depremde, Türk annenin 5 çocuğunun ölüsünü gördüğün andaki tepkisi yürekleri parçaladı.
18 Kasım 2007
Budist rahip Thich Quang Duc, Güney Vietnam Hükümeti'nin din adamlarına eziyet etmesini kendini yakarak protesto ediyor. Rahip yanarak ölürken hiç ses çıkarmadı ve kıpırdamadı
Soru cevap
Soru: Sevgili borges, neden Blog ?
Cevap: Okurum yok ve bu yüzden istedigim kadar gramer hatasi, yarim yamalak anlatis serbestisi gibi özgürlükler sunmasi..
Cevap: Okurum yok ve bu yüzden istedigim kadar gramer hatasi, yarim yamalak anlatis serbestisi gibi özgürlükler sunmasi..
Fark'i yasatmak
"..Tam da fark, her zaman kaybolan bir $ey oldugu, bilgimi ve denetimimi sinirladigi ve asindirdigi icin, farki ve ötekini anlamaya ve bilmeye basladigim ölcüde onun farkini ve baskaligini ortadan kaldirmis, onu kendi bilissel ve yorumsal $emalarima ve kategorilerime indirgemi$ olurum. Farki ya$atmak, ancak bu indirgemeye direnmekle mümkündür. Ba$kasinin baskaligini ona birakabildigim, hayatin bu baskalik oyunu oldugunu görebildigim ölcüde fark yasayabilir.Örnegin farki yasatmasini bildigimiz tek ili$ki bicimi askta tam böyle yapariz aslinda."
Mahmut Mutman
Norvec Türkiye Maci..
Türkiye, iki güzel gol ile son derece önemli bir galibiyetin altina imzasini atti. Velakin milli takim ve Fatih Terim tartismalari daha da alevlenecek gibi duruyor. Bir kisim insanlarin sevinemedigini görüyorum. "Sevinememek" de bir baska acidan erdemdir. Hicbir zaman bu tarz etik duruslarin karsisinda olmadim, lakin pek cogunun bu tavri da pek samimi gelmez. Sevinemeyen spor yazarlarini yazdiklari yazidan kesfedebilirsiniz. Erman Toroglu buna iyi bir örnektir mesela..
Peki Erman Toroglu veya digerleri idealist bir tutum mu sergiliyorlar ?
Bir kismi gercekten öyle. Velakin diger "büyük" kismi daha cok kisiliklerinin narsist parcasinin kosulladigi tutumlari "idealizm, etik durus,asil tavir" diye yutturma girisimleri icerisindeler. Erman hoca Fatih Terim'i ele$tirmis, bunu yapan sayili insanlarin arasinda olduguna kanaat getirmis. Bu ve benzeri yazarlar "demistik, yazmistik, biz önceden söylemistik" gibi kelamlari sutunlarina tasimak icin yenilgilere pusu kuruyorlar. Narsizm kismi ise bizzat bu maclardan alacagi hazzi disarida birakmasi.. Bu konuyu daha genis bir bicimde islemek üzere surada nokta koyuyoruz.
Macin yorumu...
Herkesin düsünebildigini bu sefer Terim de düsünmüs. Bu adamlar futbolseverlerin lanet ettigi ve artik ülkelerin yavas yavas uzaklastigi ingiliz futbolunu takip eden nadir ülkelerden.. Orta Sahasiz uzun toplarla ve fizige dayali oyunlari ile yaraticiliktan yoksun oyun sistemine karsi iki uzun defans oyuncusu ile cikti sahaya. Özellikle kafa toplarina hakim olmasi acisindan Servet Cetin tartismasiz kadroda yer almasi gerekiyordu. Emre Asik ise dün son derece yararli bir oyun cikardi. Carew'i bir kez kacirdi, Volkan Demirel kurtardi. Bir baska acidan bana göre macin kirilma aniydi. Bunun disinda Norvec milli takiminin tehlikeli pozisyonu pek yoktu. Gökhan Gönül bugün hemen her köse yazarinin üzerinde durdugu bir isim. Bir baska acidan Fatih Terim hatasi olarak yaftalandigi icin Terimegicikolangillerin inatla gündeme getirmesi yüzünden gereginden fazla övgüye mazhar olmus durumda. Sol kanat icin Hakan Balta secimini pek dogru bulmadim. Bir baska acidan yerine "su oynasin" diyecegim bir aday da yok. Ibrahim Üzülmez, Ergun Pembe gibi isimlerin yillar yili burada oynamasinin en önemli nedenleri arasinda türk futbolu kendi icerisinde sol bek oynayabilecek oyunculari yetistirememesidir. Hakan Balta'nin hem Galatasaray'da dün de Milli Takimdaki görüntüsü hep "henüz takima uyum saglayamadi" kivamindaydi. Takima bir isinda, biraz alisabilse cok daha iyi olacakmis gibi düsündürüyordu, bir bakima milli takimda da ayni sekilde oldu. "tutuk" oynuyordu baslarda ve macin ilerleyen anlarinda acilmis ,sacilmis, kendisine gelmis ve yararli da olmustur, Teknigi de en buyuk artisi..
Orta Saha, bekledigim gibi güzel bir sekilde kurulmustu. Hamit Altintop Bayer München'deki oynadigi bölgeye cekilmis, velakin bu onu takimin en kötüsü olmaktan kurtaramadi. Oynadigi son maclarin hemen hepsinde -milli takimda- dökülen bir adam Hamit. Nedeni aklima takilmistir. Schalke'de oynar ve Slomka kendisine forma vermez durumdayken Terim'in bankosuydu. Ve dökülen milli takimin en iyi oynayan adami olurdu her zaman. Ki derim, bu milli takim performansi onu Bayern'e transfer ettirmistir. o dönemlerde alman kanali icin türk maclarini her daim bugün Bayern Munchen'in basinda olan efsane teknik adam Hitzfeld yorumlamistir ve belki de burada degeri anlasilmistir. O zamanlar kendisine yapilan güzellik olarak yorumluyordu Millli takimi. Tutunacagi son daldi belkide. Silinip gitmesi icten bile degildi. Klup takiminda oynamadigi icin milli takima veriyordu bütün gücünü. Bugün ise isler degisti. Yuksek ihtimal kendisini milli takima "Lutuf" olarak görüyor. Haksizlik etmek de istemiyorum bir baska acidan yalniz bu takima borcu oldugunu düsünürüm,daha iyi performans sergilemesi icin kendi icerisinde milli takimin onu nerelere ve nasil getirdigini algilamasini beklerim. O ilk zamanlardaki kosan, mücadele eden, pres yapan, sag kanati kapatip hücüma "güzel" bir sekilde destek veren hamit'in geri gelmesi gerekir.. Oyuncu genelde birden kötü oynamaz, ivmesi yavas yavas iner, Emre Belozoglunun cikisi da buna bir örnektir.
Örnektir ama tuhaftir üzerine yapilan yorumlar.. Gercekten muhtesem diyebilecegim bir gol atti velakin "süper" oynamadi. Insanlar skor tabelasina bakip yorum yapiyorlar. Bunu elestiren insanlar da keza ayni tabelaya bakip farkli sonuclari cikariyorlar ama sonucun olumlu ya da olumsuz olmasini belirleyen faktör yine skor tabelasi oluyor. Ben futbolu severim, her seyden önce futbolun kendisinden keyf alirim. Mac icerisinde 50-60 metre atilan uzun topun sahibini bulmasi karsisinda hala mest olurum, ince düsünülmüs ara pastan, kimilerinin mücadeleci ruhlarindan ve en cok da Orta Saha'nin beyni olan 10 numalarin zekice oyunu yönetmesinden.. Emre dünkü macta iyi mücadele etti ama misal Malta karsilasmasinda oynadigi gibi degildi. Kaptirdigi toplar tehlike yaratmadigi icin bugün üzerine gidilemiyor, ayni zamanda attigi gol ve galibiyet de onu koruyan unsurlar.. Takdir edilmesi gereken, diger maclara nazaran bugün daha iyi yaptigi bir sey varsa o da "Liderlik" tir. Liderligi ögrenmesi, 10 numara yolunda biraz agir da olsa yürümesi, kaleye cektigi sut -malta macindaki tek hatasiydi sut cekmekten kacinmasi- artilariydi. Diger maclara nazaran oyunu yönlendirememesi, beklentinin altinda uzun,ince,ara paslari olmasi, en bos oldugu bir alanda dahi topu rakibe nisanlamasi da eksileriydi. Daha iyisini bekliyorum ve olacagindan da suphem yok.. Eger skora bakilmadan oynadigi futboluyla degerlendirilebilseydi inanin bana malta maci en iyi maciydi, macaristan maci beklentileri gerceklestirdigi, Everton maci asla sürpriz olarak addedilmeyecek ölcüde kapida olan ve Norvec maci hepsinin ortalamasinin biraz da altinda lakin skora etki edebildigi, liderligi ögrendiginin göstergesi olanidir.(yunanistan macina girmiyoruz dikkat ediyorsaniz)
Arda Turan, Hamit Ve Semih'ten sonra en yararsiz, kötü performansi olan ücüncü isim. Terim heyecana kapildi ve onu oyundan biraz gec aldi. Oyundan cikasiya kadar olan bölümde de kendisinden beklenileni veremedi. Yine de ben "Arda Turan" tercihini dogru buluyorum. En önemli özelligi gole cok yakin durmasidir. Hicbir sey yap(a)masa dahi kanatlarda atacagi iki calim ile forvete adeta carptirip gol attirabilir, atabilir. Yildiz ve farkli bir oyuncu. Bunun yaninda digerlerinin aksine kosan, mücadele eden.. Yalniz ondan bunu baz alarak ayhanvari oynamasini beklerseniz cok buyuk haksizlik edersiniz. Düne dönecek olursak eger, ortalamanin altinda oynadi, oyundan gec alindi.. Kendi takiminda dahi her zaman yetmisleri gectiginde cikma vaktinin geldigi andir..
Mehmet Aurelio.. Dün gecenin güzel isimlerinden birisidir. Oyunun her iki yönünü de oynayabilen, "kötü" performans sergileme ihtimali cok düsük olan bu futbolcu her zamanki gibi formundaydi. Kendisine verilen görevi eksiksiz bir sekilde yerine getirdi. Fenerbahce'nin Alex ile beraber en önemli artilarindan birisidir Mehmet Auerelio. Her iki futbolcuyu da cok severim. istikrarli olmalari bir yana, futbol disi yasamlarinin da örnek olmasi katkida bulundugu takimlara -milli,klup- fazladan zorluk cikarmamasi ile önemli puanlar kazandiriyorlar. Alex her bakimdan örnektir. Bugün ülkeden gidecek olsalar akilda kalacak tek hatira, oynadiklari "iyi" futbol olacaktir. Türkiye gibi ülkede baska türlü bir sorun yasamamalarinin nedeni de ekstradan övgü düzecek düzeyde olan profosyonellik anlayislari olsa gerek..
Semih ikinci tercihim olurdu, Mehmet Yildiz ilkonbir adayimdi. Boyle heyecani bol, stresi yüksek maci Mehmet Yildiz ne ölcüde kaldirabilir bilinmez ama yine de denerdim sansimi Mehmet Yildiz ile. Semih, Takimin Hakan Sükür'ü oldu. Etkisiz gibi gözükmesinin belli basli bir kac nedeni arasinda Norvec defansinin cok iyi oyunculardan kurulu olmasi, takimin cakili forvet konumunda tek ismi olmasi. Bu ayni zamanda önlem alinmasi gereken, belirli alana hapsedilmis yegane futbolcusuydu Türk milli takiminin. Atilan ikinci golde norvec defansinin nihat'i bos birakmasinin ana sebebidir.
Nihat da keza Emre gibi yükseliste olandir. Boyle bir gol ondan bekleniyordu. Orta Saha forvet karisimi olmasi onun en önemli özelliklerinden. Villarreal'de attigi gollere bakarak bu adam nerede oynuyor yahu diyebilirsiniz. Bu yüzden tutulmasi da oldukca zordur. Formundaysa eger mutlaka katki yapar, tabelada ismi gözükür. Tehlikeli bir adam.. Sert ve en önemlisi "isabetli" sutlari olandir. Daglara taslara diye tarif edilen bölge ile isi en az olan, hagi misali en kötü sutu dahi tehlike yaratan.. Hangi takimda ve kime karsi oynarsa oynasin onu etkisiz kilmanin cok zor oldugunu düsünürüm.
O iki bin seyirciye de "Helal Olsun"..
Türk Milli takimi icin seker gibi kura deyimleri dolasiyor hemen her yerde. Avrupa Sampiyonasina tarihinde üc kere katilmis bir takimin boyle terimler kullanmasi da oldukca ilginc. Fatih Terim 1996 yilinda yaklasik 40 yil sonra ilk defa milli takimin elemeleri basariyla gecen adamdi. Sonrasinda ayni kadro ve bir baska acidan da benzer oyun stilleri ile 2000 yilinda Mustafa Denizli ile basardik. Ve o dönem Galatasaray takiminin avrupada inanilmaz bir basari saglamasinin etkisi de yadsinmazdi. Kaleci Rüstü ve iki adam haric Galatasaray Milli takimin kendisi idi. Teknik direktörden ziyade kosullarin getirisi. Ve simdi..
Seker gibi grup. Avrupa Sampiyonu olmus yunanistan seker gibi bir takim. anlamak cok zor. Italya'nin yenemedigini biz seker gibi yenmeliyiz. Norvec dedigin de nedir ki.. Liglerinde oynayan rosenborg valencia gibi devi hem iceride hem de disarida dize getirmis, riise liverpool'da oynar, carew'i bilmeyen yoktur ama Seker gibidir.. Ispanya, Ingiltere boyle bir yaklasim sergilese anlarim.. Ispanya dedigin her grubu birinci ve namaglup bitirmesi ile nam salmistir bu diyarlara.. Bir tek gol bile atamadigimiz ingiltere de ayni sekilde.. velakin bugün ikisi de kil payi elemeleri gecmistir, Terim kadar elestirilmemis basindaki teknik adamlar.. Ama Türkiye.. Daglari taslari deler... Terim hatalar yapmistir, kolay maclari alamamistir ama karsiliginda da Zor maclari almis. Yunanistan'i ve Norvec'i evinde yenmek zordur. Italya, ingiltere icin de ayni sekilde zorlugu vardir. Kendi evimizde kaybettimiz maclari ben bunlara sayiyorum ve gruba bakip olagan durumun su anki mevcut görüntü oldugunu düsünüyorum..
Tüm ülke birden hincaluluclasmistir. Bilirsiniz Hincal Uluc bey her zaman teknik adamlari elestirir ve en büyük kozu da Galatasaray takiminin en iyi kadroya sahip oldugudur. Her sey var ama teknik adam isi bilmiyor diye soylenmek icin hep bu argumani ortaya koyar. Gerets dönemindeki enkaza dahi türkiyenin en iyi kadrosu diyebilmistir. Ayni sekilde bugün teknik adami elestirmek icin Seker gibi grup, süper kadro.. Cok az spor yazari türkiye liginin düsüste oldugundan dem vurmus, defans oyunculari bakimindan yerlerde gezindiginden..
Bosna maci kader maci. Bu maci haketti bu ülke takimi. Elestirilen Terim ve Emre'nin bir baska acidan gündemde olmasi da kader kismet islerine bakangillerin ironi anlayisi olsa gerek..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)