2 Mart 2013

Drogba-Sneijder'lı Galatasaray


Bilinmez olan çok da bir şey yok aslında.

Burak'ın cezası nedeniyle Umut-Elmander ileri ikilisiyle başladı sezona Galatasaray.  İki tane orta sahalaşabilen, basabilen ve maç başına 11 km üzeri koşan önemli presçi oyuncu. Kenarlarda ise gole uzak, orta sahaya yakın iki oyuncu kullanıldı.Melo ve Selçuk'u da eklediğinizde Galatasaray'ın önde başlayan ve tam sahaya yayılan savunması muazzamdı.

İleride basan iki forvet..  Orta sahada topun arkasına geçen 4 oyuncu. Arkadaki bekler.. Galatasaray'ın askeri çoktu ama Selçuk'un dışında ekstrem bir açı yakalayacak futbolcusu yoktu.

Drogba ve Burak'ı çıkarıp Elmander ve Umut'u yerleşirdiğinizde Sneijder bütünün eksik olan parçası olarak çok iyi bir transferdi.

Kadroya giren Burak, transfer edilen Drogba ile beraber Sneijder aslında  Umut-Elmander-Emre gibi basan, pres yapan, topa sahip olmasını sağlayıp baskın oyununun nedeni olan oyuncuların yerlerine geçtiler.

Akhisar maçının ilk yarısı. Schalke maçının ilk yarısı. Orduspor maçının ilk yarısı. Eskişehirspor maçının tamamında Galatasaray iyi ya da kötü oyunun dışında topa sahip olup baskı kuramadı.

Daha başka bir ifadeyle;

Sneiljder tek forvetli ve iki tane basan kenar adamıyla kalitesini konuşturabilir.

Drogba her türlü sistemde faydalı olur ama 35 yaşının getirdiği yorgunluk nedeniyle pres konusunda modern futbolun son dönemde forvetten istediği baskıyı yapamaz.

Burak topa sahip olduğunuzda çok etkili ama topun arkasından koşma konusunda özellikle Elmander-Umut'a göre  fazlasıyla eksik.

Yalancı koşuları bir kenara bırakırsanız eğer; 11 kişilik futbol takımında Drogba-Burak-Amrabat(saha içi disiplinden yoksun aynı zamanda)-Sneijder'in topun arkasına geçmediği bir oyunda siz oyuna hakim olmakta zorlanırsınız. Pres gücünüz düşük, rakibin  ortalama pas kalitesi yüksekse(Schalke+Eskieşehir) topun geri kazanım süresi uzakdıkça uzar.. 

Eskişehir maçında savunma dörtlüsünün hemen önüne Selçuk ve Melo yerleşmişti.  Bu altılı set ile aralarda boşlukta gezinen Sneijder'ı bir kenara bırakırsanız öndeki oyuncular arasında "bir orta saha" boşluğu oluştu. Bu da savunmayı ön plana almak zorunda kalan Galatasaray'ın oyundan kopmasına neden oldu.

SNEİJDER ARTISI

Şu veriyi hatırlıyorsunuz sanırım..  Topu kazandığın andan itibaren ilk sekiz saniye rakibe en etkili hücum etme şansının olduğu zaman dilimidir. 

Alman takımları -Bayern Münih hariç- bu felsefeye göre topu kazandığın anda hızlı hücum etme prensibini geliştirdiler. Sneijder bu alanda çok iyidir. Topu aldığı vakit  çok hızlı düşünüyor ve uyguluyor. Akhisar'daki ilk golde topu ayağına alır almaz Burak'ı çok hızlı görmesi aslında Drogba'nın kafası kadar golde etki eden bir anlayıştı. Keza Schalke'ye atılan gol de onun topu kapmasının hemen sonrasında gelişti zira rakip en çok bu zamanda savunmasızdır. Buna göre bir oyun felsefesi geliştirilmeli ve fakat işte bu ve her ayrıntıda tam saha presi Galatasaray'ın yapması çok zor.. 

Temel sorun burada çok açık; Burak-Drogba-Sneijder ve bazen buna eklenen Amrabat ile beraber topa sahip olmak çok zor. Diğerlerinin de yorulmasını sağlaması işi daha da kötü yapıyor. Schalke'de Sneijder-Riera kenarına çok akıllı bir yükleme yapan Keller dört oyuncu buraya saldı. Ve o noktada Selçuk ve Melo bu kenara yardımdan ayakta duracak halde değildi. İşte Melo'nun o Jones'u takip edememesi gereğinden fazla koşturması nedeniyledir.

Bence Drogba ve Burak'tan birisinin çıkıp Umut'un oyuna girmesi Sneijder'lı tek çözüm. Diğer türlü Sneijder yerine Emre oynayacak.. Başka çaresi yok gibi Terim'in.. 


1 Mart 2013

Holger Badstuber



Bayern Münih'in Badstuber'i gizli "Union Berlin" taraftarı olsa gerek...

1943!


Daa da bir şey demiyorum;)

Ribery!



Sonradan Müslüman olmuş bir adam Frank Ribery. 

Müslüman bir ülkede doğan çocukların yüzde 99'u müslüman oluyorsa.. Hristiyan aleminin de çocuklarının yüzde 99'u Hristiyan oluyorsa..

Ve sen doğruya  "orada doğduğun" için sahip oluyorsan, 

bunun Tanrı katında ne gibi bir değeri olur, hep bunu düşünürüm. 

Bu yüzen ailesinin, içerisinde yaşadığı toplumun hakim dininden farklı bir seçim yapanların inancı daha samimi, daha da "değerli" gelir bana.



Ronaldinho


Futbol dünyası içerisinde kendisine has özel bir yeri olduğuna inanırım ben Ronaldinho'nun. Zidane'nın hakkı son dönemde verildi belki ama Ronaldinho henüz yerini bulabilmiş değil. Bu fotoğrafı aldığım yerin altında şöyle yazıyordu;

Gol attığında güler.. Kendisinen faul yapıldığında güler. Sarı kart gördüğünde güler.. Kazandığında da kaybettiğinde de gülümsemesi yüzünden eksik olmaz hiç. Elbette bu bazen bir tavrın da simgesi oluyor ama toplamda gülerek futbol oynayan adam olduğu gerçeğini değiştirmiyor..

Keşke Manchester onu alsaymış..