"Yetenekli Hırsız"
Abisinin hediye ettiği ve bir daha alma şansını olmadığı BMX
marka bisikletini havuza gittiği bir gün çaldırınca başlıyor İbra’nın
hırsızlığa adım atışı. Bu dünyada yaşayan insanları ailemin bir çeşit getto
yaşamından dolayı diğerlerinden daha iyi anladığımı söyleyebilirim. Nihayetinde
o gettodan çıkıp okulda, işte ve her yerde ortalaması başka insanlarla yaşam
içerisinde at koşturmak zorunda kalmak insanı çok yoruyor. Mevzu bahis konu sizin ne yaşadığınız değil diğerlerine göre olan konumunuz zira o ayrıntı sizi helikopterle yukarıdan seçilecek şekilde farklılaştırıyor.
Zlatan’ın takımda oynarken yurt dışı gezilerine katılabilmesi için babasının kirayı yatırmayıp o parayla oğlunu gönderdiğini anlattığı bölümde şöyle diyordu “Herkesin yanında harçlık için 2 bin kron varken bende sadece 20 kron vardı. Şunu yiyelim mi sorularına açlıkta ölürken “hayır ben tokum” diyerek cevap verdik hep” diyerek o farkın sürekli görünür olmasını anlatıyor. Almanya’da teyzem 30 yıl önce okula giderken Aldi torbalarından okul çantası yapıldığını söylediği vakit gözlerinden yaşlar geliyordu neredeyse. Oysa aynı hikayenin çok daha beterini benim annem köyde yaşamış ama kötü bir anı olarak dahi görmüyordu anlatırken.. Gettoda birlik olsa da oradan çıktığınız her an her şeyinizle eksik kalmışlığı kaldırmak gerçekten çok zor.
Zlatan’ın takımda oynarken yurt dışı gezilerine katılabilmesi için babasının kirayı yatırmayıp o parayla oğlunu gönderdiğini anlattığı bölümde şöyle diyordu “Herkesin yanında harçlık için 2 bin kron varken bende sadece 20 kron vardı. Şunu yiyelim mi sorularına açlıkta ölürken “hayır ben tokum” diyerek cevap verdik hep” diyerek o farkın sürekli görünür olmasını anlatıyor. Almanya’da teyzem 30 yıl önce okula giderken Aldi torbalarından okul çantası yapıldığını söylediği vakit gözlerinden yaşlar geliyordu neredeyse. Oysa aynı hikayenin çok daha beterini benim annem köyde yaşamış ama kötü bir anı olarak dahi görmüyordu anlatırken.. Gettoda birlik olsa da oradan çıktığınız her an her şeyinizle eksik kalmışlığı kaldırmak gerçekten çok zor.
Nihayetinde Zlatan bisikletleri
çalmaya başlıyor. Kendisinden zorla alınan bisikletinin yerine onlarcasını
koyacak şekilde devam ediyor yaşamına. Bireysel yeteneğini konuşturuyor, şık
çalımlar atıyor bu dünyada ve bisiklet de ona yetmemeye başlıyor artık. Zaman
zaman ihtiyaç duyduğu ve fakat alamayacağı diğer nesnelere yöneliyor elinin
uzunluğu. Elbet bir gün yakalanıyor ama
babasının arkadaşlarından yardım istiyor, eve gelen “yakalandı ve cezası şu
kadar “ diyen mektubu da babasından önce alıp yok ediyor. Çok şey çalıyor ama
bisiklet tutkusu başka.
Bir gün mesela Postacının bisikletini çalıyor, mektupları da
beraberinde götürdüğünü anlayınca geri bırakıyor, insanların mektuplarını
çalamam diyor. Malmö’nün gençlerine katıldığında çok hoş bir parça görüyor, bu bisikleti mutlaka almalıyım diyerek onu da
götürüyor yanında. İdmana uzakta
kimsenin görmeyeceği yere park ediyor bisikletleri.. O gün antrenmanda teknik
direktör herkesi topluyor ve “ikinci antrenörün bisikletinin çalındığını”
söylüyor. “Hadi yaa.. benim de geçen de
bisikletim çalınmıştı, çok kötü bu” diye yalandan tepki verse de kimin bisikletini
çaldığını anlıyor. Vicdan azabı bırakmıyor yakasını. İkinci antrenöre gidip
“Sizin bisikleti kriz anında ben bir süreliğine aldım, yarın getireceğim”
diyerek üstü kapalı hırsızlığını itiraf ederken muzip de bir gülümseme
yapışıyor dudağına. Beni bu anlarda bu espriler kurtarıyor diye de ekliyor. Akabinde ne zaman bir yerde birisinin eşyası
çalınsa gözler hep ona çevriliyor, bunu haksız bulmuyor ama hayat da böyle
ilerliyor işte.
Bireyselliği abarttığı, takım oyununa tüm antrenörlerin
tavsiyesine rağmen önem vermeyip bireysel şovlara, driplinglere kaçtığı için
yedek oturtulan İbra’nın gelecekten de umudunun kalmadığı günlerde Malmö’nün A
takım teknik direktörü onu odasına çağırıyor. Zaman zaman A takımla da idmanlara
katılan ve fakat kendi takımında yedek bekletilen, sürekli oyuna sonradan girip goller atan İbra bu çağrının sonrasında panikliyor
“Çaldığım bir bisiklet takımdan birisinin mi acaba” diyor içinden. Öyle bir şey
olursa ne diyeceğini, üreteceği bahaneleri düşünüyor. Espri de yaparım belki
diye o zor durum karşısında her şeyi öncesinde planlayıp hocasının yanına
çıkıyor. Hayatının zor zamanları, futboldan umudu kesmek üzere ve bir de
bununla baş etmek zor geliyor. Hocasından ise hiç beklemediği bir teklif
alıyor.
“A Takımına gel artık.”
Öyle seviniyor ki İbra kelimelerle anlatılamaz diye de
ekliyor. “Hemen bir bisiklet daha çalıp bu güzel haberi şehir turu yaparak
kutladım” derken hırsızlık ve bisikletle olan ilişkisi de zirve yapıyordu.
Mesele kazanmak değil wooow sesleri
İbra çocukluğundan bu
yana taraftarlara oynar. Bu tek kişilik şov neredeyse onun futbol hayatını
erken yaşta bitirecek kadar tehlike yaratmış olsa da onun için kazanmaktan dahi
daha önemli olan ayrıntı dışarıdan gelecek olan “oooooo gördün mü hareketi
nasıl yaptı” içeriğidir. “Kaybetmeyi sevmiyordum ama kazanmak da her şey
değildi, o wooow sesleri dir aslolan” diyor. Malmö’de oynarken bir Malmö-Göteborg maçına
herkesin heyecan duyduğu nokta Dünya Kupası oynamış Thomas Ravelli’yi görüp
imza almak olduğunda Zlatan Dünya Kupası’nı izlemesine rağmen bu oyuncuyu
tanımadığını dile getiriyor. “Onu
görünce sadece şortuna takılı kaldım, acaba bunu nereden çalabilirim diye
düşündüm” Çünkü onun için varsa yoksa
her şey Brezilya, Ronaldo ve
Romario.. Bu oyuncuların videolarını
izleyip tüm gün ekstrem hareketleri sokakta çalışıyor. İsveç’e dair en ufak bir
ilgisi olmadığını da sıklıkla görüyorsunuz. İlk takımı olan ve İsveçlilerin
çoğunlukta olduğu MİB’den Balkan takımına geçince verdiği tepki aslında onun
aidiyet açısından nereye ait olduğuna da güzel bir örnek
“MIB’de İsveçliler
vardı. Dışarıdaki ebeveynler “Hadi aslanım, çok doğru oynadın, güzel pas” gibi
tepkiler verirken Balkan takımında Yugolar
ise “Senin ananı götünden sikerim, doğru oyna orospu çocuğu” gibi
küfürlerle maçı izliyordu. Sevmiştim burasını, bizim eve benziyordu”
Daha 6 yaşında başlayan takım macerasında sürekli olarak
takım değiştiriyor çünkü en büyük kavgayı da takım arkadaşlarıyla yapıyor. “Kaleci
olarak başladım futbola.. neden ? Çok yüksek ihtimalle kaleciye ben bile daha
iyiyim senden diye çıkışıp kaleye geçmişimdir” diyerek o dönemin resmini
çiziyor. Sürekli goller yiyen kalecilikten sıkılıp bir ara futbolu bırakmaya
karar verip buz hokeyine geçiş yapıyor ve fakat pahalı olan bu spordan kısa
sürede dönüp fakirliğin tek sporu futbola bu sefer forvet olarak dönüyor. Takım
arkadaşlarıyla dalaşan İbra bütün genç takımlarda takım arkadaşlarının
ailelerinin hışmına uğrar. Öyle ki imza
toplayıp Zlatan’ın takımdan ayrılmasını dahi talep etmişler. Haksız değiller
zira bir kaçını hastanelik ediyor, hastaneye gidip özür dileyince de bitecek
sanıyor ama tepkiler profesyonel kariyerine geçiş yapasıya kadar devam ediyor.
Hırsızlık belki onun o yaşamda baş edemeyip başvurduğu kötü
yol ve fakat başka açıdan pek çok yerde savaşı kazanıyor. Ablasının evinde
tuvaletinde gördüğü, annesinin evinde yakalandığı uyuşturucuya hiçbir zaman
dokunmuyor. Annesinin sigaralarını sürekli çöpe atıyor. İlk büyük başkaldırıyı
ise babasının alkole olan bağlılığı üzerine babasına yapıyor. Bu gettoda ne
sigara içiyor ne uyuşturucu ne de alkolü ağzına alıyor. Diğer savaşı ise bütün
teknik direktörlere karşı bireysel şovundan asla ödün vermemesi üzerine
kurulu. Balkan takımında çok kez cezalandırılıp yedek oturuluyor
ama snob İsveçlilere karşı olan bir maçta 4-0 geride olmayı yediremeyip teknik
direktöre çıkışıyor “Sen delirdin mi? Beni nasıl yedek oturtursun” diyor ve
aldığı cevap ise “senin de sıran gelecek ikinci yarı, sakin ol”. İkinci yarı
oyuna girip 8 gol attım ve maçı o snoblara karşı 8-5 kazandık, bir daha da yapmadı
öyle şeyler” diyerek aslında İbra kendi yaşamının kısa maçını özetliyordu. O
kendi doğrularıyla çok daha zor koşullarda galip geldi hep. Malmö gençlerde
oyuna sonradan girip sürekli gol atmış olsa dahi sürekli yedek oturtulmasının
tek nedeni bireysel şovlarından vazgeçmemesidir. Gerçeği biliyor, bu şekilde A
takımına yükselemeyeceğini de ama yine de vazgeçmiyor kendi doğrusundan. Zlatan’ın
diğer bütün futbolculardan farkı onlara 90 dakika verilirken kendisine sadece
15 dakika süre tanınmasına rağmen hem 75 dakikalık eksikliği tamamlaması
hem de 15 dakikada yaptıklarıyla
diğerlerine üstünlük kurmasıdır.. O Zlatan İbrahimoviç. A takıma yükselmesini bisiklet çalıp şehir
turu atarak kutlayan, diğer insanların
mektuplarına ulaşmasına saygı duyan.. Yetenekli hırsız!
To be continued..
To be continued..