22 Eylül 2012
Dikkat çeken en önemli ayrıntı Kagawa sonrası Dortmund saha içerisinde topun geri kazanımı noktasında eskisinden daha fazla zamana ihtiyacı oluyor.
19 Eylül 2012
Haftanın Golleri!
Yeşil Kart Olsun!
Hannover'de Macar oyuncu Huszti'nin gördüğü kartı şurada işlemiştik.
Diyeceğim şu ki; Ben gol sevincinin her türlüsüne kart gösterilmesine karşıyım ama burada durum daha da kötü zira iki farklı eyleme aynı anda sarıları çıkarıp gol sevincinden adam atıldı. Örneğini ben görmedim ve Hannover de haklı olarak itiraz etti ve fakat itirazı kabul görmedi.
Şimdi tartışma şu: Kimi hafif nedenlere ne sarı ne kırmızı "yeşil" kart çıksın. Hokey de nasıl "iki dakikalık oyun dışı kalma" varsa buna benzer bir şey de futbolda olsun.
Temelde mantıklı. Hatta renkleri dörde çıkarıp her faule daha adaletli bir ceza verebilirsin ama bu var olan tartışmaları üç kat arttırır. Sarı ve Kırmızı dahi yeterince baş ağrıtıyorken Yeşil'in de eklenmesiyle.. Hele ki ülkemizde olacak olanları düşünemiyorum bile. Telegolvari programlar artık 24 saat sürer!
Hannover haklı ama yeşil kart da çözüm değil. Hem Jorge Luis Borges der ki..
"Adaletsiz olmayan ceza yoktur"
Galatasaray ve Şampiyonlar Ligi
Bizim kuşak insanların Galatasaraylıları bu müzikle büyüdü, belki bu yüzden pek çokları Sabri Ugan'a her daim sempati duyar zira onun sesi, bu müzik ve Şampiyonlar Ligi bir dönem yaşamın en güzel ama bir o kadar da olağan parçasıydı. Üstelik öyle çok katılmıştı ki Galatasaray, bu lig sanki sadece ona özeldi.Misal ben bir başka Türk takımı katılım gösterdiğinde sanki bizim sahada hakkı olmayan maçı oynuyor gibi hissediyordum.. Porto ile beraber en çoklu cümleyi hepimiz ezberledik ve yine hep Porto'ya da kanı ısınmıştır Galatasaraylı'nın ve kardeş takım olarak görür gizliden.. Şampiyonlar Ligi kan kardeşidir Porto.
Hülasa özlemiştik çok.. Altı yıl, altmış yıl gibi geldi.
Galibiyet önemli ama ilk defa bu cümleyi içten söylüyorum, bu yarışmaya katılmak her şeyden daha önemli!
Nereye bakıyorsunuz arkadaş siz?
Ölüm grubunda öldük öldük dirildik..
Dikine giden Stoper!
Futbol gelişiyor, değişiyor ve günden güne saha içerisinde olabilecek bütün ihtimalleri bilme yarışı hız kazanıyor. Hamleler güçlendikçe farklılık yaratma hissi daha özel planları devreye sokuyor. 4-2-3-1, 4-3-3 ya da 4-4-2’nin hemen her hamlesi önlem alınamayacak olsa da bilinebilir durumda. Teknik adamlar kafa yoruyor, ne yalan söyleyeyim ben de teknik direktör olsam neyi denerdim gibi sayısız düşünceleri gezdiriyorum kafamda.
Son dönemde büyük bir keyifle takip ettiğim Spielverlagerung sitesi yeni bir taktiksel ayrıntı ve oyuncu tipinden bahsediyor ya da ben ilk bu ayrıtıya sıklıkla burada rastlıyorum. Nedir bu derseniz oyun kurucu stoperin bir üst aşaması olan dikine giden stoper! Eylem açısından yeni değil aslında ama bu özelliği taşıması, buna göre eğitim imkanlarının açılması açısından "yeni".
En güzel örneği tartışmasız Lucio. Lakin Brezilyalı oyuncunun bu içgüdüsel çıkışları sıklıkla teknik direktörler tarafından yasaklarla engellenir, önüne geçilmeye çalışılır ve toplamda kural dışı hareket olarak yorumlanırdı. Orta çizgiyi geçmenin yasaklandığı adamdı Lucio.. Burada ise durum tam tersi. En güzel örneği Thomas Vermaalen.. Artık teknik adamların bu çıkışları maç içerisinde bilinçli olarak planlayıp rakibe küçük şoklar yaşatarak üstünlük kurmayı hedefliyorlar. Lucio’nun zamansız ve zaman zaman da tehlikeli olan çıkışlarına kısaca bir düzen getirildiği düşünülüyor. Bu çıkışları maç içerisine sıklıkla yapan stoperleri de son dönemin modası olan oyun kurucu stoperin bir ileri aşaması olarak kategorizelendiriliyor.
Bu ileride daha çok kullanıldığı vakit günden güne uzayan stoper boyunda bir kısalma olması düşünülüyor. Her uzun stoperin yanına bir kısa ve hareketli olanı eklenebilir.
Bu özellikle son dönemin modası olan 4-2-3-1 ya da 4-1-4-1 gibi tek forvetli sistemleri benimseyen takımlara karşı uygulandığında başarı sağlıyor. Bir forvet savunmasına karşılık dörtlü savunmada ileriye çıkış olduğunda üç defans oyuncusu, üçlü savunmada da iki oyuncu başına üşüştüğünde adam fazlalığına her daim ulaşıyorsunuz. Diğer türlü bir stoperiniz "boşta" kalıyor. Mesele size karşı tek forvetle oynayan sistemler karşısında bu boşta olan oyuncuyu değerlendirmektir bir başka açıdan..
*İleri çıkma koşulu ise topa yüzde yüz sahip olup takımın yerleşimini almış olması, yoksa olası bir top kaybı sonrası yenilen kontrada golü yedirebilir bu çıkışlar.
*Burada temelde yine dörtlü defans oynuyorsunuz. Barça’da olduğu gibi dörtlü defansdan birisini orta sahaya kaydırma bambaşka bir durumun ifadesi, karıştırılmamalıdır.
*Bu oyuncuların tarifini yapmak gerekirse ortalama stopere göre kısa boylu ve hızlı olmasının yanı sıra teknik becerisi yüksek olmalı ve bire bir de etkili olması gerekiyor.
*İki örnek var, ikisi de Hollanda okulu mezunu. Ajax’tan daha geçenlerde Tottenham’a transfer olan Vertonghen ve yine Ajax’ta Arsenal’e geçmiş olan Thomas Vermaalen. Zira bu hamle dahi diğer pek çok taktiksel hamlede olduğu gibi zamanın Total Futbol'unun ufak ayrıntısının bugüne taşınmasıdır.
* Bir üst aşaması artık kalecinin de dörtlü defansın içerisine girip pas yapması olacak sanırım.
18 Eylül 2012
1998/99: Roma-İnter
Zeman'ın o dönemki Roma'sı ve Ronaldo'lu, Zamorano'lı ve elbette Zanetti'li İnter
Zamorono'nın ikinci golü onun neden "korkunç" olduğunun en güzel göstergesi.
İnter 3 kez öne geçer, Roma 3 kez rakibini yakalar. İnter dördüncü kez öne geçtiğinde ise süre yetmez yoksa..
14 yıl geçmiş.. Zeman'ın Roma'sı pek değişmiyor. Bir adam kaybetmek ve kazanmaya bu kadar yakın nasıl durabilir?