1 Eylül 2011
Hey Sen.! Gel..Sen de gel.. Sen kaçma dur, sen de ..
Bir kadının dahi onunla yarışamayacağı derecede alışveriş manyağı bir teknik adam var karşınızda. Son dört yılın Magath transferleri..
Sezon 2007/08
Kulup: VfL Wolfsburg
Transferler:
Ashkan Dejagah (Hertha BSC) Bedelsiz.
Makoto Hasebe (Urawa Red Diamonds) Bedelsiz.
Danijel Ljuboja (VfB Stuttgart) Bedelsiz.
Grafite (FC Le Mans) 7.500.000 €
Sascha Riether (SC Freiburg) 500.000 €
Daniel Baier (TSV 1860 München) 450.000 €
Edin Dzeko (FK Teplice)4.000.000 €
Ricardo Costa (FC Porto) 4.000.000 €
Jan Simunek (Sparta Prag) 3.500.000 €
Sergiu Radu (FC Energie Cottbus) 2.250.000 €
Vlad Munteanu (FC Energie Cottbus) 2.250.000 €
Mame Niang (Moroka Swallows) 200.000 €
Alexander Laas (Hamburger SV) 1.500.000 €
Diego Benaglio (CD Nacional Funchal) 1.500.000 €
Josué Mittelfeld (São Paulo Futebol Clube) 1.460.000 €
Marcel Schäfer (TSV 1860 München) 1.200.000 €
---------
Toplam harcama: 30.710.000 €
Saison 2008/09
Kulup: VfL Wolfsburg
Transferleri:
Daniel Adlung (SpVgg Greuther Fürth) Bedelsiz
Rodrigo Alvim (CF Belenenses Lissabon) Bedelsiz.
Marwin Hitz (FC Winterthur) Bedelsiz
Marvin Pourie (Fc Liverpool U18) 250.000 €
Peter Pekarík (MSK Zilina Slowakei) 850.000 €
Cristian Zaccardo (US Palermo Italien) 7.000.000 €
Zvjezdan Misimovic (1.FC Nürnberg) 4.000.000 €
Christian Gentner (VfB Stuttgart) 2.500.000 €
Caiuby Sturm (Americana Futebol Ltda.) 2.500.000 €
Yoshito Okubo (Vissel Kobe) 2.000.000 €
Mahir Saglik (Wuppertaler SV) 150.000 €
Andrea Barzagli (US Palermo) 14.000.000 €
Alexander Esswein (1.FC Kaiserslautern) 100.000 €
------
Toplam harcama: 33.100.000 €
Sezon 2009/10
Kulup: Schalke 04
Transferler:
Lukas Schmitz (VfL Bochum II)Bedelsiz
Christoph Moritz (Alemannia Aachen) Bedelsiz
Emin Yalin (1.FC Nürnberg II) Bedelsiz
Mineiro (FC Chelsea) Bedelsiz
Tore Reginiussen (Tromsø IL ) Bedelsiz
Edú (Suwon Bluewings) Bedelsiz
Junmin Hao (Tianjin Teda) Bedelsiz
Besart Ibraimi (Renova Dzepciste) 450.000 €
Vasilios Pliatsikas (AEK Athen) 400.000 €
Lewis Holtby (Alemannia Aachen) 3.750.000 €
Jan Morávek (FC Bohemians Prag ) 2.500.000 €
Mario Gavranovic (Yverdon-Sport FC) 1.600.000 €
Peer Kluge (1.FC Nürnberg) 1.500.000 €
Bogdan Müller(SpVgg Neckarelz) 150.000 €
Alexander Baumjohann (FC Bayern München) 1.000.000 €
Lubos Hanzel (Spartak Trnava) 100.000 €
-----
Toplam harcama: 11.450.000 €
Sezon 2010/11
Kulup: Schalke 04
Transferler:
Tim Hoogland (1.FSV Mainz 05) Bedelsiz
Christoph Metzelder (Real Madrid) Bedelsiz
Erik Jendrisek (1.FC Kaiserslautern ) Bedelsiz
Raúl (Real Madrid ) Bedelsiz
Nicolas Plestan (OSC Lille ) Bedelsiz
Ali Karimi (Azin Steel Teheran) Bedelsiz
Angelos Charisteas (Vereinslos) Bedelsiz
Danilo Avelar (Karpaty Lviv) Bedelsiz
Hans Sarpei (Bayer 04 Leverkusen) 400.000 €
Ciprian Deac (CFR Cluj) 3.000.000 €
Anthony Annan (Rosenborg BK ) 2.500.000 €
Sergio Escudero (Real Murcia CF) 2.400.000 €
Kyriakos Papadopoulos (Olympiakos Piräus) 2.000.000 €
Klaas-Jan Huntelaar (AC Mailand) 14.000.000 €
José Manuel Jurado (Atlético de Madrid) 13.000.000 €
Atsuto Uchida (Kashima Antlers) 1.300.000 €
-----
Toplam harcama: 38.600.000 €
Sezon 2011/12
Kulup: VfL Wolfsburg
Transferler:
Hasan Salihamidzic (Juventus Turin) Bedelsiz
Thomas Hitzlsperger (West Ham United) Bedelsiz
Hrvoje Cale (Trabzonspor Türkei)Bedelsiz
Sotirios Kyrgiakos (FC Liverpool) Bedelsiz
Christian Träsch (VfB Stuttgart) 9.000.000 €
Patrick Ochs (Eintracht Frankfurt) 3.000.000 €
Marco Russ (Eintracht Frankfurt) 3.000.000 €
Mateusz Klich (MKS Cracovia) 1.500.000 €
Rasmus Jönsson (Helsingborg IF) 3.400.000 €
Aleksander Hleb (FC Barcelona) 1.500.000 €
----
Toplam harcama: 21.400.000 €
2 yıllık Wolfsburg döneminde toplam 29 oyuncu transfer etti Magath. Bu dönemde 44.500 avro harcadığı para. Sadece Dzeko ve Şampiyonlar Ligi primi, şampiyonluk ile fazlasını kulube geri kazandırmıştır bu çok başka..
2 yıllık Schalke döneminde ise 50 milyon 50 bin avro harcama yapmıştır. Yine Şampiyonlar Ligi geliri ve orada çeyrek finale kadar götürmesi, kupada finale yükselmesi ve toplamda sadece geçen sezon Schalke'ye 50 milyon avro para kazandırmıştır.
4 Sezonda 100 milyonluk transfer harcama yapması bir yana bu sezonu da dahil edersek toplam 71 oyuncu transfer etmiş ve 135 milyon avro harcamıştır bunlara. Üstelik onu transfer etmekten kulubün mali durumu da alıkoyamamıştır çokca.. Wolfsburg para saçar Schalke kriziğin eşiğinde iken değişen bir şey olmamış her daim yirmiye yakın insanı sezon başı çalıştığı kulube getirmeyi başarmıştır. Parası varsa maliyeti yüksek bir iki oyuncu yoksa bedelsiz, işsiz oyuncular..
Bu aslında Lahm'ın kitabında olan Höness'in yıllardır tekrarladığı bir gerçeği ortaya koyar. Magath'ın baskısı bir süre fazlasıyla etkili olur ve fakat eninde sonunda futbolcular bir zaman sonra bu baskı karşısında dayanamaz, isyan eder ve hocasını gönderir.Ancak sirkülasyonu sağlar, sürekli oyuncu değişimi yaşarsa belki başka.. Magath'ın yaptığı da bir bakıma bu.
Ali Karimi, Giristeyas'dır Sarpei'dir bugün Beşiktaş'a gelen Edu gibi belki yaşamlarının son futbol şansı olarak görecekleri teklifi onlara iletmesinin dahi altında ekonomik olarak uygun olmasının yanında kendisine özgü çalışma sistemi içerisinde yapılacak fedakarlığa en hazır oyuncu tipi olarak onları görmesi de yatar.
Schalke ya da Wolfsburg en azından bugün yanlış ve hatalı transferleri olsa da toplamda Magath'ı zarar ettiren teknik adam olarak yargılayamaz. Zira buraya eklemediğimiz futbolcuların satışı, aylıklardan tasarruf bir yana aldığı dereceler sonucu hemen heryerden kulube getirdiği para toplamda her zaman çalıştığı kuluplere kar yaptıran teknik adam yapmıştır onu..
31 Ağustos 2011
Eduardo Gonçalves de Oliveira.!
Kısaca: Edu.. Beşiktaş transfer etmiş.
Peter Neururer Bundesligada Bochum'un başında iken Edu'yu transfer eder "savunmasına". Almanya'ya stoper olarak gelir Edu.. Bildiğin fiyasko transferdi aslında. Neururer ona her top geldiğinde tüm takım gol yeme tehlikesini derinden hissediyordu der.. Sene 2004.. O sene biraz Edu'nun da katkısıyla ligden düşerler ama bu oyuncunun kariyerinin en kötü günü UEFA kupasından Standart Luttich'e elendiği zaman dilimidir. Bu görüntüler unutulmaz zira işte bu golde yere kapaklanan stoper Edu takımını son dakikada yaptığı büyük hatayla yakar, günah keçisi olur..
Artık sabır taşmıştır bu tarafta. İnatçıdır, dinamiktir, seridir, kafası çok çok iyidir ama savunması çok kötü bir futbolcu. İkinci lige düştüğünde Peter Neururer daha fazla takımın başını yakmaması için onu kalenin en uzağına yerleştirir.. Forvete.. Bir dönüşüm geçirir.
İkinci ligde 33 maçta 12 gol atar. Takımın en golcüsü ve en çok forma giyen oyuncusu olur iken düştüğü sene tekrardan çıkar Bochum birinci Bundesligaya.. Edu'nun defansı düşürmüştür ama golleri de çıkarmıştır da diyebiliriz. Marcel Koller birinci Bundesligada forvete Gekas'ı transfer edince o da gitmek ister. Mainz'e transferi gerçekleşir artık bir "forvet" olarak..
İlk maçında Mainz adına golünü atar ama bu ilk ve tek golü olur takımda. Burada da dikiş tutturamaz. Altı ay sonra 2006 yılında Güney Kore takımı Suwon Samsung Bluewings'e gider.. 2008'de bu takımla şampiyon olur ve Bochum'da olduğu gibi burada da taraftarın sevdiği,güvendiği isim olur. İsteklidir, hırslı ve mücadeleci. 73 maçta 26 gol..
Ocak 2010'da da hepimizin bildiği Magath'ın o kelepir oyuncularından bir yenisi daha diyerek Schalke'ye transferi gerçekleşir. Ali Karimi'leri, Kiristiyaslar'ı düşündüğümüzde Edu yine candır bunların arasında. Doğrusunu söylemek gerekirse beklentinin çok üzerinde katkı yapmıştır. Bugün Beşiktaş'a gelişi ile hemen hemen aynı şekilde yarım yamalak da olsa katkı sağlasın diye gerçekleşmiş ve fakat bence o fazlasını vermiştir burada..
Kadronun direkt elemanı olamaz ama hem Kuranyi hem de Huntelaar zamanında mutlaka kadroyu zorlar, arada sırada girer ve katkı her daim sağlamıştır. Hiçbir forvet aslında Edu'nun oyuna girmesinme engel olamamış, sadece sürekli onbir oyuncusu olmasının önüne geçilmiş ya da Edu'nun Schalke'de ederi de zaten budur..
Şampiyonlar Ligi çeyrek finali İnter deplasmanında takımının aldığı 5-2'lik skor bir yana kendisinin bu maç içerisinde attığı iki güzel gol onun kariyerinin zirvesidir. Brezilya ikinci liginden stoper olarak Bundesligaya transfer olup forvet olarak performans gösterip hem Mainz hem de Schalke tarafından transfer edilecek başarıyı göstermiş ilginç bir karakterdir.
Seri, dinamik, tekniği fena olmayan ve kafası oldukça iyi çalışan güçlü,presçi güzel bir "yedek" forvettir. Pek çokları stoper geçmişinden dolayı defansı daha iyi çözebildiğinin de üzerinde durur.. Beşiktaş'ın kadrosuna şu konumda duracak buradan başka bir oyuncu yoktur zaten.. ben sadece forvet olarak değil kenarlarda yer yer Edu'nun dışforvet olarak da kullanılacağını düşünüyorum Querasma ve Simao'nun yokluğunda.. Bu role daha uygundur aslında.. Maalasef onun kaderi olsa gerek gittiği her yerin üçüncü ya da dördüncü forveti olmuştur amma velakin Raul da olsa Ronaldo da olsa bir şekilde formayı ara sıra da olsa hep sırtına geçirmeyi başarmıştır.
Beşiktaş geçici bir çözüm adına Edu'yu transfer etti. Değerlendirmesi bu yönde olması gerekir ve akıllıca bir hamledir. Bir sezonu Edu ile geçirmek durumunda kalsaydınız muhtelemelen başka şeyler yazılabilirdi ama benim gördüğüm kadarıyla bu hedefe uygun bir transferdir. Bu adam Şampiyonlar Ligi yarı final maçında dahi forma giyip kulubüne katkı yapabildiyse sakatlıklar, kart cezaları durumunda Beşiktaş'a hayli hayli..
Peter Neururer Bundesligada Bochum'un başında iken Edu'yu transfer eder "savunmasına". Almanya'ya stoper olarak gelir Edu.. Bildiğin fiyasko transferdi aslında. Neururer ona her top geldiğinde tüm takım gol yeme tehlikesini derinden hissediyordu der.. Sene 2004.. O sene biraz Edu'nun da katkısıyla ligden düşerler ama bu oyuncunun kariyerinin en kötü günü UEFA kupasından Standart Luttich'e elendiği zaman dilimidir. Bu görüntüler unutulmaz zira işte bu golde yere kapaklanan stoper Edu takımını son dakikada yaptığı büyük hatayla yakar, günah keçisi olur..
Artık sabır taşmıştır bu tarafta. İnatçıdır, dinamiktir, seridir, kafası çok çok iyidir ama savunması çok kötü bir futbolcu. İkinci lige düştüğünde Peter Neururer daha fazla takımın başını yakmaması için onu kalenin en uzağına yerleştirir.. Forvete.. Bir dönüşüm geçirir.
İkinci ligde 33 maçta 12 gol atar. Takımın en golcüsü ve en çok forma giyen oyuncusu olur iken düştüğü sene tekrardan çıkar Bochum birinci Bundesligaya.. Edu'nun defansı düşürmüştür ama golleri de çıkarmıştır da diyebiliriz. Marcel Koller birinci Bundesligada forvete Gekas'ı transfer edince o da gitmek ister. Mainz'e transferi gerçekleşir artık bir "forvet" olarak..
İlk maçında Mainz adına golünü atar ama bu ilk ve tek golü olur takımda. Burada da dikiş tutturamaz. Altı ay sonra 2006 yılında Güney Kore takımı Suwon Samsung Bluewings'e gider.. 2008'de bu takımla şampiyon olur ve Bochum'da olduğu gibi burada da taraftarın sevdiği,güvendiği isim olur. İsteklidir, hırslı ve mücadeleci. 73 maçta 26 gol..
Ocak 2010'da da hepimizin bildiği Magath'ın o kelepir oyuncularından bir yenisi daha diyerek Schalke'ye transferi gerçekleşir. Ali Karimi'leri, Kiristiyaslar'ı düşündüğümüzde Edu yine candır bunların arasında. Doğrusunu söylemek gerekirse beklentinin çok üzerinde katkı yapmıştır. Bugün Beşiktaş'a gelişi ile hemen hemen aynı şekilde yarım yamalak da olsa katkı sağlasın diye gerçekleşmiş ve fakat bence o fazlasını vermiştir burada..
Kadronun direkt elemanı olamaz ama hem Kuranyi hem de Huntelaar zamanında mutlaka kadroyu zorlar, arada sırada girer ve katkı her daim sağlamıştır. Hiçbir forvet aslında Edu'nun oyuna girmesinme engel olamamış, sadece sürekli onbir oyuncusu olmasının önüne geçilmiş ya da Edu'nun Schalke'de ederi de zaten budur..
Şampiyonlar Ligi çeyrek finali İnter deplasmanında takımının aldığı 5-2'lik skor bir yana kendisinin bu maç içerisinde attığı iki güzel gol onun kariyerinin zirvesidir. Brezilya ikinci liginden stoper olarak Bundesligaya transfer olup forvet olarak performans gösterip hem Mainz hem de Schalke tarafından transfer edilecek başarıyı göstermiş ilginç bir karakterdir.
Seri, dinamik, tekniği fena olmayan ve kafası oldukça iyi çalışan güçlü,presçi güzel bir "yedek" forvettir. Pek çokları stoper geçmişinden dolayı defansı daha iyi çözebildiğinin de üzerinde durur.. Beşiktaş'ın kadrosuna şu konumda duracak buradan başka bir oyuncu yoktur zaten.. ben sadece forvet olarak değil kenarlarda yer yer Edu'nun dışforvet olarak da kullanılacağını düşünüyorum Querasma ve Simao'nun yokluğunda.. Bu role daha uygundur aslında.. Maalasef onun kaderi olsa gerek gittiği her yerin üçüncü ya da dördüncü forveti olmuştur amma velakin Raul da olsa Ronaldo da olsa bir şekilde formayı ara sıra da olsa hep sırtına geçirmeyi başarmıştır.
Beşiktaş geçici bir çözüm adına Edu'yu transfer etti. Değerlendirmesi bu yönde olması gerekir ve akıllıca bir hamledir. Bir sezonu Edu ile geçirmek durumunda kalsaydınız muhtelemelen başka şeyler yazılabilirdi ama benim gördüğüm kadarıyla bu hedefe uygun bir transferdir. Bu adam Şampiyonlar Ligi yarı final maçında dahi forma giyip kulubüne katkı yapabildiyse sakatlıklar, kart cezaları durumunda Beşiktaş'a hayli hayli..
Bu konuma göre neden "Edu" demem zira yabancı olarak bu kontenjana daha uygunu yoktur belki ama neden genç bir yeteneğinizi bu gibi durumlar için hazır etmiyorsunuz.. Sonunda Avrupa Ligi bu.. Şampiyonlar ligi olsaydı belki bu da doğru olurdu ama..
Bir ihtimal şu eleştiri de doğrudur: Neden bitirici özellikleri daha fazla olan bir oyuncu değil de Edu.? Bu soruyu sorduğum zaman ikinci forvet özelliği ya da kenarların da yedeklenmesi olarak algılıyorum bu transferi. Bu yüzden sıklıkla kenarlarda da görebiliriz zira "dağıtıcı" özelliği mevcut.
Bir ihtimal şu eleştiri de doğrudur: Neden bitirici özellikleri daha fazla olan bir oyuncu değil de Edu.? Bu soruyu sorduğum zaman ikinci forvet özelliği ya da kenarların da yedeklenmesi olarak algılıyorum bu transferi. Bu yüzden sıklıkla kenarlarda da görebiliriz zira "dağıtıcı" özelliği mevcut.
Ben her şeye rağmen derim ki: Hayırlı olsun.
Ederi nedir ki tartışması olsun..
Ederi nedir ki tartışması olsun..
Güle güle Mertesacker..
Bilenler bilir bu ligden sevdiğim oyuncu gitti mi üzülürüm. Hele ki bu saatlerin çakıştığı Premiere Lig ise daha da çok....(La liga tercihim, Götze'yi de seneye oraya vereceğiz hayırlısıyla) Beğendiğim oyuncular bu işin keyfini artırır. Stoperler elbette çok fazla mercek altına girmiyorlar ama Mertesacker başka..
20'li yaşarın başında iken uzunca bir süre kart görmedi ve benim ilgim ona bu şekilde başladı. Bieledeld karşısında Vata'ya yaptığı faul sonrası gördüğü kartta içim gitmişti. Böyle boylu poslu duran adam sert bir görüntü veriyor size ama faulsuz oynamanın da üstadıdır. 2008'de Fourfourtwo'ya Almanya'yı yazdığımda ona özel bir paragraf açmıştım ki ilk kırmızı kartını da bu zamanda gördü..
Babası Hannover amatörde antrenör ike başladı onbir yaşında orada futbol oynamaya. Umudunu kesiyordu aslında ve inancı da kalmamıştı ki bir şekilde profesyonel arenada çalışma imkanına kavuştu. Rangnick onu ilk defa sağ bek olarak oynattı ve fakat çok da iyi değildi. Yine de sözleşme yapıp Edward Lienen'i bekledi.. Onun yönetimi altında defansın vazgeçilmezi olup milli takıma yükselince soluğu Bremen'de aldı. 3 yıl Hannover 5 yıl Bremen derken Premiere Lig'e gönderdik onu da..
Şans olacak biraz insanda. Çok ama çok az Bundesliga maçı oynamasına rağmen Klinsmann gibi doğuştan devrimci bir teknik adamın radikal kararıydı onu 2006'ya götürmek.. İlk milli maçını Dünya Kupasının açılış maçında oynadı ki hem o turnuvanın hem de 2008'nin istatistik kralı oldu. En iyi ikili mücadele kazanma oranı v.s. O gün bugündür bu milli takımın değişmez elemanı. Metzelder'den tutun da Friedrich'den Hummels'a kadar yanındaki her zaman değişse de 0 hep sabit kaldı ve 26 yaşında 75 kez bu formayı giymeyi başarmıştır.
Bremen'de müthiş bir uyum yakaladığı Naldo'nun sakatlığından bu yana işler iyi gitmiyor. Lakin milli takımda da sorunsuz ve istikrarlı bir şekilde oynamaya devam etti ve bu yüzden Arsenal'da yanındaki isimlerin de güçlü olmasının getirisiyle bir kademe daha yukarıya sıçrayacaktır. Yeteri kadar deneyimi mevcut. Hem Alman milli takımının hem de Bremen'de defansın şefidir. Frings sonrası kaptan da olduğu kulubünden bugün ayrılmak durumunda kaldı..
10 mily. bonservis ve yıllık 4.6 mil da kendisine.. Tüm sezon defans oyuncusu eksikliği çekmiş ve daha yeni Mertesacker'in iyileşmesine bayram etmiş bir takımın oyuncu satması onun ekonomik durumunu gözler önüne seriyor. 2004'den bu yana otomatiğe bağladığı Şampiyonlar Ligi gelirinden uzak kalınca Bremen'de de işler iyi gitmemiş olsa gerek.. güzel adamdı kaptandı ve çok güzel bir yere gidiyor. Hemen herkes aynı şeyleri dile getiriyor. 'sadece yetenek değil insani açıdan da çok büyük kayıp"
Schaaf'dan Wenger'e.. Arsenal'den Bremen'e.. Burada Bremen Arsenal'dir Schaaf da Wenger'dir.
O uzun boyuna rağmen kafası vardır ama yerden daha iyidir. Pozisyon bilgisi üst düzeyde ve dahası istikrarlıdır. Oturdu mu bir ömür verim alırsınız ondan. Güzel defans, sevdiğim ligden sevdiğim takıma gitti. Hayırlı, uğurlu..
30 Ağustos 2011
Götze'ye 40 Milyon.!
Arsenal'ıın 40 milyon avroluk teklifi reddedildi.
Sokak futbolcusu derler ama sokaklarda ömrü geçmemiştir Mesut gibi. "eğitimli sokak futbolcusu" onun bir başka adıdır. Doğduğundan beri antrenmanlarda kendisi. Onun üzerinde farklı teknik adamla çalışmıştır 'henüz daha yirmisine basmamış Almanya'nın en büyük yıldızımız diyerek piyasaya sürdüğü bu genç çocuk.. Madrid'de harikalar yaratan Mesut'un milli takımdaki yerini dahi ciddi anlamda tehtit ediyor..
Mario Götze. 2009'da 200 avro bile yoktu fiyatı ve bugün sportbild'i geçtim kicker'in iddialı sunumuyla Salı günü reddedilen 40 milyon avroluk bir teklif aldı Arsenal'dan.. Almanlar içerisinde bu bir rekor olabilir zira Ribery'i 86 milyona satmamıştı Chelsea'ye o başka.
Arsenal'a cuk diye otururdu. 19 yaşında olmasına rağmen yaşıtlarının aksine taktiksel olarak çok iyi yetiştirilmiş durumda yeteneğini bir kenara bırakırsanız.. Mourinho'nun da Alman alt yapısına biraz daha fazla önem vermesinin temelide burada yatıyor zaten.
19 yaşında 40 milyon eden çok fazla oyuncu yok bu piyasada ve artık biraz da bu yükü psikolojik olarak kaldırabileceğine bakıyor onun geleceği..
15 yaşından beri geliyorum ben diye bas bas bağırıyordu. Sonunda geldi..
Dortmund'un Watzke'si bu kulubü kurtaran isimdir, peygamberi olarak yaşamalıdır orada. İflasın eşiğinden aldı ve 136 milyon gelir ve bunun 9.5 milyonu kar olacak seviyede rekor kırdı. 20 milyona Barrios'u yine aynı rakama Subotiç'i satmayan bir adam. 40'a da Götze'yi satmadı.. Bence Götze sonrası satmaya kalksa bu ligin tartışmasız en iyi defansı diyebileceğim Hummels da benzer fiyata pazarlayabilir. Toplamda 13 milyon harcadığı beş-altı oyuncusunun bugün Transfermarkt değeri 100 milyon.. Satsa daha fazlasını elde edebilir.
Lakin 40 milyon da para.. Ben olsam satardım. Bir daha bu parayı edemeyebilir, futbol çok farklı etkenlerin bileşiminden bir sonuç çıkarıyor. Sözleşmesi böyle güçlü olmaz, Götze bu kadar gündemde olmaz v.s. Yine de saygı duymamak mümkün değil işte..
29 Ağustos 2011
Senin ümüğünü..
ahahaha..
Şöyle oldu. Maç 1-0.. 91.dk.
Schalke kalecisini topu uzaklaştırayım derken taç çizigisinin oraya nişanlıyor. Favre gelen topu hızlı bir şekilde içeriye vermek isterken aynı topa Baumjohann vurayım derken Favre'ye geçiriyor refleksle.. E Favre de o acının refleksiyle...
Baumjohann'ı Bayern'e gönderen kuluptur Gladbach. Maç sonu gitmiş eski takımının soyunma odasına ve işi tatlıya bağlamış ama güzel kare.. Şurada görüntü de mevcut
Düşman Kim?
Şu soruyu sormama izin verin.
3 Temmuz 2011'den bu yana başkanı, muhasebecisi, iki tane yöneticisi içeride tutuklu olan bir kulubün tüm bunlar yaşandıktan sonra bizim ülkemizde "suçsuz" olarak addedilmesi mümkün müdür? Gerçekte suçlu mudur değil midir diye sormuyorum bugün itibariyle ceza almaması mümkün müdür?
değil.
UEFA yetkilileri buraya Fenerbahçe masum mudur değil midir diye gelmedi. Bu kulubün şike davasından ceza almasının ihtimali nedir diye sordu sadece.
Savcı da yüksek ihtimal yüzde yüz ceza alacak dedi. Döndü ülkesine UEFA.
Ordan yazdı TFF'ye:
Şike davasından ceza almış bir kulubün benim en değerli organizasyonumda bulunduğu vakit benim bu kulube ve daha da önemlisi bunu zamanında engellemeyen sana vereceğim cezadan bihaber misin?
UEFA'ya saldırmak komik kaçıyor şu durumda. Adamın Fenerbahçe ya da Galatasaray ile ne gibi bir problemi olabilir.? Ortada 25 milyon avro para var ve onu da ülkeye bıraktı. Valla gözüm o paradaydı, o da ülkeye girince ne diyebilirsiniz ki buraya?
Gelelim TFF tarafına..
Soruşturmayı açan TFF mi ? Maalasef değil. Daha da önemlisi soruşturmanın cezasını kesecek olan TFF mi? Yine değil. Yargının şike yapmıştır kelamından sonra cezanın "ne" olacağını belirler belki ama şikeden yargılanmış ve ceza almış Fenerbahçe kulubu olarak anılmasını engelleyemez.
TFF ne yapabilir? Yayıncı kuruluşu ve parayı düşünerek Fenerbahçe'ye eksi bilmem kaç puan verip ligde tutabilir. Bu süreçte yayıncı kuruluş da yara aldı ve toplamda Play-Off ile hem eksi puanda başlayacak olan Fenerbahçeyi yarışa sokar ve aynı zamanda yayıncı kuruluşu da korumuş kollamış olur. başka bir şey yapamaz..
TFF en azından Fenerbahçeliler adına neden suçlu olsun ki?
Burada Fenerbahçelilerin suçlayabileceği sadece ve sadece iki seçenek vardır. 1- Yargının bağımsızlığı ve adil olmadığını düşünebilir 2- Aziz Yıldırım ve diğer tutuklu insanları.
Savcılık bu dosyayı açıp tutuklamaları gerçekleştirebildikten sonra oluşacak olan görüntü dünyanın her yerinde aynı algıyı yaratır. İtalya'da farklı şeyler mi yaşandı sanıyorsunuz da usulsuzlukten girip başka yere dokunmayarak burasının üzerini çiziyorsunuz? Bugün Almanya'da yaşansa tape'ler yalan dolanlarla karışmış bilgiler akın akın halka sunulmayacak mıdır gerçek diye?
UEFA olsam aynı şeyi yapardım açık ve net. Dışarıda bir ülkenin yargı organları bir kulubün başkanını, muhasebecisini, iki tane yöneticisini bir buçuk aydan fazla içeride tutuklu olarak yargılama peşinde. Başkanı istifa etmiş değil, yöneticileri azledilmiş değil, suçu sabit görüldüğü vakit "başkanı ve yöneticileri şike yapmış" kulup benim en büyük organizasyonumu lekeleyecek. Buna ve bu yüzden de bir ülkenin futboluna 2007'de ağırlaştırılmış 2009'da iyice sertleştirilmiş yasaları gereği büyük ceza vermekten de kaçınmak için bu zorlamayı yapmıştır.
Trabzonspor'un cezalı yöneticisi içeride değil. Muhtemelen UEFA yetkilisi bu yurt dışı yasağının kaldıralacağını da öğrenmiştir buraya geldiğinde. Beşiktaş muhteşem bir manevra yaparak suçlu insanlarını kulupten bağımsız bireysel eylemler gerçekleştiren kişiler konumuna getirdi. E daha ne?
UEFA mı açtı bu soruşturmayı? TFF mi açtı? Birisi görüntünün kirliliğinin kendi organizasyonuna sıçrama endişesiyle hareket ediyor diğeri kendisinden bağımsız organların vereceği cezayı en az hasarla para kaybı yaşanmadan geçiştirme sevdasında başka bir şey değil.
Mehmet Ali Aydınlar çok kötü bir fedarasyon başkanı ve iyi bir Fenerbahçelidir. Kulupler birliğinin tek derdi paradır. Yayıncı kuruluş doğası gereği parayı düşünüyor. Tüm bu bileşenler savcılık dışındaki tüm makamların Fenerbahçe lehine hareket etmesini sağladı. Futbol başlayacak ve burada mutlaka bir ceza gelecek lakin eksi puanla ile geçiştirilip play off ile de bütünlemeden sınıfı geçecek iken herkes kazançlı çıkacaktı. Tek küçük sorun UEFA'nın şikeden sezon içerisinde en ufak bir ceza almış kulubünün Şampiyonlar Liginde oynamasına asla ve asla izin vermiyor oluşudur. TFF zorlayarak Fenerbahçe'yi alsaydı yüzde doksan sekiz ceza alacak olan Fenerbahçe'nin sonrasında UEFA'nın öyle bir hışmına uğrardı ki bunu kimse telafi edemezdi. Bu yüzden "Teke Tek" programında sürekli olarak bu çok sevdiği Fenerbahçesi için de hayırlı oldu diye sık sık tekrarladı.
Fenerbahçe gerçekten şike yapmış mıdır yoksa hepsi siyasi bir oyun mudur ya da nedir başka zaman tartışırız ama bugünkü görüntüden başka bir sonuç beklenemez. Dolayısla suçlu bu görüntünün oluşturulmasında katkısı bulunanladır: Ya Aziz Yıldırım ve içerideki ekibi ya da ülkenin yargısı.
Milan örneğini de bıkıp usanmadan veriyosunuz ama hepiniz benden çok daha iyi biliyorsunuz 27 Nisan 2007'de bu sert kanunların yürürlüğe sokulduğunu ve Milan olaylarının 2004/05 ve 2005/06 sezonunu kapsadığını.. 2009'da çıkan yine bahis skandalı çevresinde yaşanılanlardan sonra daha beter sertleştirildiğini..
TFF hata yapmıştır kesinlikle. Adil olma kaygısı taşımadı, bu zarardan nasıl kurtuluruz temasını işledi aylarca. Fenerbahçe'ye iyilik yapmak istersen en büyük kötülüğü de canını acıtacak kararları daha öncesinde alamayarak işi son güne kadar oyalayarak.. Ama burada dahi amacı Fenerbahçe lehine karar çıkartmaktı.
Ben futbolu seviyorum. Fenerbahçe'nin sportif açıdan bu kadar doğru bir iş yaptığı zamanda önünün kesilmesini ve Şampiyonlar Liginde onları seyredemeyecek oluşumdan dolayı inanmayacaksınız ama üzüntü duyuyorum. Bir Galatasaray bu konuma düşmüş ya da düşürülmüş Fenerbahçe'yi yense ne olur yenmese ne olur, egomu da tatmin etmiyor. Dahası tüm bu olanların "başlasa başlasa" diye heyecan duyduğumuz ligi de iki paralık etti.. Ne zaman başlayacak bilmiyorum, ilgilenmiyorum da çok..
Önemli Adam: Raul.!
Sezon başı dedim: Schalke ilk üçe girecek. Rangnick takımları zaman ister.. Konsept sahibi adam bunlar çok uzun ve titiz bir çalışma ortaya koyuyorlar. Sonuç bir bakıma görülüyor. Magath'ın aksine Schalke ofansif bir oyun anlaşını ortaya koydu. Yensin ya da yenilsin hücum aksiyonları tam da Magath'da olmayacak şekilde bilinç işi.
İki Helsinki maçını da izledim.. Deplasmanda oynayıp kaybettiği maçta da yer yer inanılmaz baskılı oynadı Schalke. Üç dakikaya beş net pozisyon düşürecek şekilde yüklendi ama sonucu alamadı. Raul tam bu noktada devreye giriyor işte..
Evinde oynadığı ve 6-1'lik gol fırtınası Raul'un düşürülmesi sonucu kazanılan penaltıyla başlar. Doğru yerde doğru bir şekilde topla buluşmuştur. Sonrasında iki gole de direkt etki edecek şekilde "orta sahadan" Raul yönlendirmesiyle gole gider Schalke..
Teknik direktör olarak çok şeyi başarabilirsiniz ama oyun zekası ve oyuncu yeteneği yine de belirleyicidir. Bu hafta sonu baskıyı yakalasa da yine tam da olması gereken yerde üç kez zorlayarak çok önemli golü ve üç puanı Kral getiriyodu Schalke'ye..
İşlem tamam. Hem Rangnick haklı: Orta sahadan ofansif oyuncu olarak ondan yararlanmak güzel bir şey.. Aynı zamanda Raul da haklıdır ki hem geçmişi hem de bugünü ile o değeri görmek ister.. Zira karşılığını sahada sonuna kadar veriyor.
Magath'da Raul golcüydü. Çok da güzel işler yaptı, sorun yoktu ama bu düzeyde bir "oyun zekasına" daha ihtiyacı vardı onun ve bunu alamamanın, Jurado'da çuvallamasının acısını çekti daha çok.. Bugün dahi Wolfsburg mutlaka ve mutlaka oyun zekası yüksek, teknik bir on numaraya ihtiyacı var yoksa sonu hüsran..
Edin Dzekoo.!
4 gol attı Tottenham'a.. Bunlardan ikisi kale önü bitiriciliği.. Önemli olan kısım o diğer ikisi.
Kafayla attığını bir kaç kez izledim. Şansa filan değil bilgiğin adam terse yakalanmış iken kafası ile kaleciyi gafil ağlayacak şekilde tersine gönderiyor topu, muazzamdı.. Bilinç işi.
O son jeneriklik golünün ayrıntısı ise soluyla atmış olması. Adamın solu ve sağı aynı ölçüde tehlikeli. Geçen sene mayıs ayında yazılan yazıda onun en güzel on golünü buraya almıştık. Orada da soldan sağ ayakla sağ uzak köşeye aynı şekilde kesiyor doksana.. Bir adam her iki kenarda da farklı ayaklarıyla aynı şekilde doksanı görebiliyor.. Kafası var, bitiriciliği var, uzaktan şutu var, fizil var, oyun zekası yerinde.. Eksiği nedir ki?
Edin Dzeko: Gollerin kralını atan adam.!
Düne kadar takip etmeye devam ediyordum ama gelin görün ki Bundesliga maçlarıyla çakışmaya başladı. Kötü oldu.. Şimdilik Götze- En iyisi- , Reus, Müller, Kagawa, Son,Schürrle,Hunt,Marin filan daha var neyse ki burada izlenecek oyuncumuz..
Biz besliyoruz valla diğer ligleri. Mesut'u, Nuri'yi İspanya'ya.. Dzeko'yu Demba Ba'yı Premiere Lig'e.. Boateng'i Vidal'i İtalya'ya.. Ernst'i dışarıda bırakırsak bi TSL'ine yetemedi Bundesliganın gücü.
Lahm "Ben eşcinsel değilim! "
Lahm kitabında pek çok antrenörü eleştirmenin yanında(Buralara sonra geleceğiz) eşcinsel olmadığını da açıklamış. Ama asıl bomba yaşadığı o tuhaf tecrübe..
Gugılda diyor ismimi verdiğiniz zaman devamında otomatik olarak "eşcinsel" yazıyor. Pek çok insan sanırım bu şekilde aratma yaptığından olsa gerek. Burada araya girip Lahm'a bilgi vermem gerekirse Mertesacker'dan Klinsmann'a kadar pek çok futbol insanı için ikinci şık hep eşcinseldir almanyada..
Devam edelim.
" Öncelikle belirtmeliyim ki ben eşcinsel değilim. Eşim Claudia ile düzmece bir evlilik yapmadığım gibi Köln'de oturan bir erkek arkadaşım da yok. Duyuyorum ki Köln'de bir adam hemen herkese onların beklediği hikayeyi anlatıyormuş ve bu internet üzerinden pek çok spekülasyona neden oluyor. Benim için bu tür şeylerin de önemi yok. Eşcinsellere karşı düşmanlığım olmadığı gibi bu durumu çirkin bir şey olarak da görmüyorum ama bir insanın sürekli hikaye anlatarak işin bu noktaya getirebilmesine de şaşırıyorum. Daha önemli bir şeyiniz yok mudur sizin?
Yok Köln'de bir arkadaşım varmış da düzenli olarak onu ziyaret ediyormuşum da.. Artık böyle bir durumun olmadığını açıklamam gerektiğini düşündüm.
Eşcinsel futbolculara ise bunu basına açıklamaması gerektiğini tavsiye ediyorum ve görüyorum ki sonu Justin Fashanu gibi intiharın başlangıcına sürükleyecek.
Yaşadığı o garip tecrübe ise şöyle:
Benim evimi çok az insan bilir, adresimi.. Bir gün zil çaldı gittim açtım kapıyı. Karşımda bir adam.. "ne istiyosunuz" diyorum cevap yok. Sağır dilsiz gibi ama gözlerini de bana dikmiş, benden ayıramıyor. Bir daha sordum, ne istiyorsunuz diye ama cümleyi kuramıyor, bitiremiyor bir türlü derken elinde tutuşturduğu bir mektup olduğunu gördüm.. Ağlak gözlerle bana bakıp mektubu verir iken cümle kurmayı sonunda başarabildi
"Philipp.. Ben sana aşık oldum. içeri girebilir miyim ?"
Hayır.!
Kapıyı kapattım, anahtarı çevirdim ve üzerinden bağırdım "Lütfen gidin yoksa polis çağırmak zorunda kalacağım".
Kapının gözünden de bakıyorum ve sanırım o da ne yapacağını bilmez bir şekilde sağa sola bakınıyor. Elimde adamın tutuşturduğu mektup vardı ve içeriği ise bana az önce söylediği cümleden ibaret ve sadece kendisi hakkında bir kaç bilgi da var. Adam Düsseldorf'dan geliyormuş v.svs..
Lah korkuyor biraz da.. Bu olay bir daha tekrarlanmasa da taşınmak durumunda kalıyor oradan...
Gece gece bir adamın Lahm'a bakıp "Philipppppp seni seviyorum" deyişini filan hayal ettim ki oy anam oy..
28 Ağustos 2011
4-3-2-1'e doğru gidiyoruz..
Sportbild'in en çok sevilen spor yorumcusu seçtiği Mehmet Scholl'a sorusu şuydu.
Bugünlerde herkes Barça'nın kısa pas oyununu konuşuyor. Bıktıracak düzeyde gündemde bu var. Sizce yeni trend ne olacaktır ?
Oyun 4-3-2-1'e doğru kayıyor. Bu ancak buna göre oyuncularınız olduğunda işe yarar. Şu demektir: Stratejist bir orta saha, kesici, ortalığı toplayıcı bir orta saha ve çok net bir on numara. İleride net bir merkez forvet ve iki kenar oyuncusu. Pek çok takım bunu uyguluyor ama oyuncuları değil. Bundan sonraki atılım yine iki forvetli baklava orta saha olacaktır..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)