13 Ocak 2009
Es.. Es.. Enfes.!
Nasil yenildik ama
yil bindokuzyüzeylül
dak'ka bir gol bir
o golden beri
Ankaragücü düzyazidir
Eskisehirspor siir.!
...
Ankaragücü tepeden inme
Trabzonspor büyüklenme
Eskisehirspor diklenmedir.!
(Haydar Ergülen)
Sessizligin Genareli: Hitzfeld.!
Herkesin vardir bir sevdigi, en iyisi, en güzeli.. Moruinho'dur kimisinde ya da Capello'dur ya da cok baska bir isim.. Bizimkisi de bu: Ottmar Hitzfeld.. Sahsen ben dünya üzerinde daha iyisini bilmiyorum, kariyer olarak da daha iyisi yok zaten.. Sadece onun isminin altinda Sampiyonlar Ligini iki farkli takimla kazanan teknik adam apoleti vardir.. Hani bu takimlar da belki birisi Bayerndir, büyüktür ama digeri de Milan, Barca, Man U degil de Borussia Dortmund.. Yer yer kucumsenen iki Bundesligist takimla basarmistir bunu.. Kariyeri asagidadir merak edenler olursa eger..
Onunla tam bes yil boyunca Bayern catisi altinda beraber calismis Tarnat der ki ben Hitzfeld'i bir kez olsun futbolculara ya da herhangi birisine bagirirken görmedim.. Pek cok özelligi vardir ama en önemlisi belki de insanligidir, adaletidir diye devam eder.. Bu yüzden herkes tarafindan bilinen sorunlu yildizlarla en iyi anlasan teknik adam apoletini almistir belki de..
Yasami boyunca Man U'sunden Real Madrid'ine her türlü takimdan teklif alip gitmeyendir.. 2006 öncesi Klinsmann'dan önce tüm almanyanin basa getirmek icin cirpindigi bir adam idi o.. Ve fakat vedalarda da görülebilecegi üzere duygusaldir ve özgürlük anlayisi daha cok istedigini, yapabilecek imkana sahip olmasina ragmen yapmama eylemi olarak tanimlar..
Kariyeri ve basarilari degil genel tavri da sizin gönlünüzü alacak sekildedir.. Ki ben kariyerli olan basta Capello olmak üzere pek cok adami sevmem, ifrit olurum hatta.. Keza Mourinho sacmaligi da beni etkilemez, bunun yaninda Schaaf ya da Wenger gibi cok baska teknik adamlar gözdemizdir.. Ama Hitzfeld baskadir, bir yandan mütevaziligi diger yandan basarilari inanilmazdir..
TuS Stetten ve amatör takim olan FV Lörrach'la oynadiktan sonra Basel'e gecer 1971 yilinda.. Akabinde Almanya adina olimpiyatlarda forma giyer.. bes kez ilkonbir basladigi bu turnuvada mac basina bir golü vardir Hitzfeld'in.. Ayni zamanda burada Uli Hoeness ile beraber oynar ve iliski bu sekilde baslar.. Siz de bilirsiniz ki Hoeness'in arkadasi olan bir ömür sürer, düsmanliginin da bir ömür sürüp Daum'u en iyi zamanda yakmasi gibi..
1971'den 75'e kadar Basel formasini giyer General.. 1972 ve 73 yillarinda isvicre sampiyonluguna ulasir.. 73'de ayni zamanda gol krali da olur orada...
1975 yilinda Stuttgart'a transfer olur ki Stuttgart o dönem ikinci ligdedir.. oynadigi 55 macta 33 gol atar.. Bir yil sadece birinci Bundesligada oynar ve 22 macta 5 gol..
Akabinde bes yil daha devam eder futbolcu olarak yasamina.. Isvicre'ye döner ve iki yil Lugano'da üc yil Luzern takiminda oynar ve bitirir aktif futbol hayatini ve antrenör olur.. Bakin siz saymaya baslayin, ben yazmaya.. Aarau ve Grassophers'da teknik adamlik yapar ve iki Sampiyonluk üc kupa alarak 1991 yilinda Dortmund takimina dogru yol alir..
Bugün Köln'ün basinda olan ve fakat o dönem Dortmund menajeri olan Michael Meier ile birlikte.. Muthesem basarilardan hemen önce.. Ilk yilinda (1991/92) Dortmund sampiyonlugu son macta kacirir.. Stuttgart ipi gögüsler..
Ilk büyük kupasini Dortmund ile 1995'de alir.. Bundesliga Sampiyonudur, bremenin bir puan önünde bitirir ligi..
Özel yasamina iliskin foto yok denecek kadar azdir Hitzfeld'in.. Keyif adamidir ama.. bu keyifi icin bir kac kez birakmistir zaten antrenörlügü.. Kirmizi sarap olacak, muhtesem manzarali yerde sevdikleri ile felsefe ve dünya üzerine laflayacaktir o..
1996 da yine Sampiyon.. Bayern'in tam 6 puan önünde bitirir ligi..
Dortmund tarihinin en büyük basarisidir bu.. 1997 yilinda Sampiyonlar Ligi finalinde Juventus'u 3-1 yenerek tarihe hem kendisi hem klubu geciyordu..
E artik adam neyi kaldirsin, ne icin teknik adamlik yapsin.. ? Yerini ömrü cok da uzun olmayip bizim Skibbe'nin devralacagi Scala'ya birakir.. Kendisi de spor direktörü olarak yukari cikar, yetmistir ona artik. En azindan o cok sevdigi futboldan ayri kalabilecegini düsünür..
Hoeness onu 1998 yilinda tekrardan ikna eder.. Uli Hoeness, bir daha tekrar etmekte fayda var, Bugün Bayern Münih efsanesinin yaraticisidir.. O bir seyi isterse alir... Olimpiyatlardan gelen dostlugu iyi kullandi Hoeness ve onu cok sevdigi klubunün basina getirdi. Hitzfeld der ki Bayern ile bir yil calismak, diger kluplerle on yil calismisliga bedeldir.. Klup olarak sevdalisi Bayerndir rakip olarak tutkusu da Real Madrid'dir..
Siz sayiyor musunuz bilmiyorum ama ben devam ediyorum. 1999 yilinda Sampiyonlugu alir iken.. Yanindaki adam Thomas Helmer.. Ah bir de o teknik direktör olsaydi dedik hep ama aynen H
Hitzfeld gibi o baskidan her daim kacti, Ridvan gibi televizyona atti kendisini.. Arkada da belalisi Lothar Matthäus.. Bu kavgalarin arasindan Sampiyonlugun cikmasi Hitzfeld'in teknik becerisinden ziyade insan iliskilerinden kaynaklandigini belirtmem gerek..
1999'daki o müthüs trajedi diyelim.. Sampiyonlar Ligi Sampiyonlugu ikinci kez gelmesine dakika kala Manctester United 1-0'dan 2-1'e getiriyor durumu.. O maci bilmeyen burada olmasin zaten.. Müthis bir acidir Bayern icin o anlar ve elbette Hitzfeld icin de..
O duruyor mu peki ? O aci son onu durdurabilir mi ? Bir yil sonra yine Sampiyon.. sene 2000..
Bremeni de kupada devirin double-double yapiyor, kaptani ve her seyi Effenberg ile..
Siz anladiniz onu.. Ücüncü Sampiyonlugunu aliyor üst üste.. Kupa Manyagi Hitzfeld..
Peki bu sefer affediyor mu Sampiyonlar Ligini ? 2001'de Valencia'yi penaltilarla eleyerek iki farkli takimda Sampiyonlar ligini alan dünyanin faal tek teknik adami oluyor..
Hazir buraya kadar gelmis iken kitalar arasi Sampiyonlugu da ekliyiveriyor müzeye.. Kahn ve O durdurulmaz bicimde idi..
2002 yili kupasiz geciyor.. 2003'de karisi beatrix ile yine double double'nini kutlar iken...
Akabinde 2004 sorunlu geciyor baskanla, takimla.. ve 2005'e kadar sözlesmesi olmasina ragmen istifa ediyor, birinci Hitzfeld vedasi ise o kadar da sicak gecmiyor son dönem olagelen olaylardan dolayi.. Ki Rummenige ile hicbir daim cok iyi anlasmamistir da zaten..
Tam bu noktada dünyada ne kadar buyuk klup varsa hepsinden teklif aliyor ama o yorulmustur, daha neyi alsin ? Mourinho'nun misal bir hedefi var, iki farkli takimla Sampiyonlar Ligini almak.. ya da digerlerinin de.. Hitzfeld icin önemli olan artik o stresin, baskinin olmamasidir.. Basta da belirttigimiz gibi hayati boyunca oyunculara bir kez olsun bagirmamistir.. Premiere yorumculugu yapiyor ve ardili olan magath ile kanal adina mac yorumlarken..
20007 ocagi.. Bayern zor günler geciyor ligde.. Magath'in görevine son verilmis ve ligde durum cok kötü, sampiyonlar Liginde de umutsuz.. Bayern nadiren sezon arasi teknik adamini kovar.. Hoeness yine her zamanki gibi dostlugunu kullaniyor ve Sampiyonlar Liginde rakibin Real Madrid olmasi da aslinda en büyük kozu onun.. Tam 12 kez Real ile mac yapiyor Hitzfeld, 7'sini kazaniyor 5'ini kaybediyor..
O sezon ligde fazla bir sey yapamazdi ama en azindan tutkuyla bagimli oldugunu söyledigi, cocuklugunun takimi Real Madrid'i eleyip bir sonraki sezona da saglam hazirlik yapiyor.. Kahn ve o ayni zamanda veda ederken iki kupa birden yine müzesine koyuyor.. Toplamda pek cogu sampiyonluk olmak üzere 25 kupasi oluyor Hitzfeld'in.. Sampiyonlar Ligi kupasindan Lig sampiyonluklarindan gol kralliklarina kadar..
Ikinci Bayern Vedasi.. Aglatan Vedalarda da islenmisti burada.. Hoeness cok fazla insanla vedalasmistir öyle ki artik kendi vedasina hazirlaniyor en azindan menajerlik olarak.. Birakin almanyayi bu dünyada ondan iyisi yoktur derim ben.. Ve bu iki ucuk kacik tutkuyla dolu adamin vedasi gözyaslari icerisinde oluyor.. Hitzfeld hala hoeness ile görüsmeye devam ediyor, en son dubai kampindan bir hafta önce telefonlasmislar, sik sik görüsmüsler ve Hoeness'e göre Hitzfeld diledigi gibi yasamini sürüyor.. O diyor, kirmizi sarabi ile en güzel manzara önünde dünyayi konusuyor, felsefe üzerine muhabbet ediyor arkadaslariyla..
Simdi Isvicre'nin basinda ve ikinci grupta 7 puanla ücüncü sirada.. Bir diger alman Rehhagel ile yarista.. 2010 Afrika tek hedef.. Ve gecenlerde 60 yasina basmis olan efsanenin dünya üzerindeki son görevi.. Isvicre'ye baska türlü bagim var diyor hep.. Oranin liginde oynamis, Sampiyonluklar tatmis, gol krali olmus adam Almanyayi reddedip Isvicre'nin basina gecti.. Aynen onca klubu reddedip sadece Bayern icin geri dönmesi gibi.. Son vedasindaki göz yaslari secimlerinde hangi kriterlerin rol oynadigini cok iyi gösterir.. Isvicre gibi basarisizlik ihtimalinin cok fazla oldugu bir ülkeye ancak böyle bir efsane kucak acar.. Daum gibi her daim kendisine güvenen ve her zaman basarili olmus bir adamdir, bana göre su yasima kadar gördügüklerimin icerisinde en iyisi olandir..
Aslinda daha ayrintilari coktur.. Bu karizmatik adamin uzak dogu kacamagi vardir sunu bunu cok seyi de.. Simdilik bu kadarisi yeter.. Biraz daha fazlasini isteyenleri suraya alalim:
Kisa Kisa Hitzfeld #1
Kisa kisa Hitzfeld #2
Kisa Kisa Hitzfeld #3
12 Ocak 2009
Giyim Kusam Futbolu.!
Ulli Stielike
Aslinda ben bile sikildim ama serinin sonunu getirmek gerek.. Baska acidan blog yazarligi eskisi gibi keyif vermiyor, tadim mi kacti denir ne denir bilinmez.. Bu yüzden yazi olmadigi vakit lütfen "neden" demeyin, mutlaka ki bir nedeni vardir en kötü yazmak istemiyorumdur.. Konuya gelirsek Stielike,
..oyuncu olarak Gladbach'in bugünün "bayern munih'i" oldugu yillarda parladi akabinde Real Madrid'e dogru gitti ve son oynadigi xamax olmak üzere hepsinde sampiyonluklar filan yasadi.. Alman milli takimi antrenörlügü filan felan da bu nasil bir ceket-kravat-gömlek kombinasyonu arkadas ? Yemin ediyorum bu almanlarin yüzde doksan besi igrenc giyiniyor..
Pele - Uwe Seeler
Bu iki arkadas 4 dünya kupasinda da oynayanlar olarak bir araya getirilmistir muhtemelen.. De benim sözüm peleye:
Abi yakismis mi o ceket simdi ? Ayip yahu..
Johann Cruyff
Yanindaki da hatunu Danny Coster. Sene 1968.. O ikisinin o renklerine o yatak nasil gitmis ? Su resmin yarattigi korku rüyama girer valla.. Rengarenk ve bir o kadar uyumsuz.. Coraplara bak sen..
"biz o gün dannycimle gökkusagi yaratmak istemistik borgessss"
Tek tek ugrasilacak gibi degil, topluca bakin siz..
Sol bastan sayalim: Kargus, Vogts, Held, Pirrung, Körbel, Bonhof ve Beckenbauer.. 1976 yilinda Kicker'in ödüllendirikleri..
Sigi amcam da orda.. Beckenbauer filan da siz Körbel'a bakin biraz.. Ceket ile gömlek aslinda bugün bile iyi bir kombinasyon olabilecek iken o aciga verdigi kareli kahverengi kravati.. Oduncu gömlekleri vardi, onlardan kesip kravat yapmis, ucunu da kisa baglamis ki saglam olsun her sey.. keza Beckenbauer.. Simdi masallahi var, imparator gibi de is kendisine birakildiginda cok baska oluyormus demek ki... Berti Vogts'un kiyafetinden baska durusu özürlü gibi.. Ki sevmem kendisini hic.. Arjantin, 78'de biraz da pisliklerini örtmek icin dünya kupasini düzenlediginde herkes o maclarin oynandigi statlarin icerisinde nelerin yasandigini bilirken Vogts en güzel aciklamayi yapiyordu: "ben baktim statlara hicbir iskence, ölü su bu göremedim.. "
Bakisindan bile anlasilir malligi..
Jean-Marie Pfaff
Pfaff'in ilk yili Bayernde... Görmemisligi anlayin diye yaziyorum bu notu. Cift kürk olayini biraz abartmis.. Bayernde parayi görünce görgüsüzlüge vurmus isi.. Ölü hayvanlar geliyor aklima su resme bakinca, baska bir sey degil.
Toni Schumacher
Sene 1984.. Bravo Sport ödül veriyor.. Schumacher'in giyim sacmaligi degil nezaketsizligi söz konusu burada.. Ödül aliyorsun sonucta insan pijamalari ile mi karsilar misafirini ?
Bir zamanlar Fransa..
Fransa Avrupa Sampiyonasi, 1984 yine. Daha önceden de su yürüyüsden cesitli fotolari koymustum buraya ben.. Orada da bahsetmistim igrenclikten burada da eksik etmeyeyim.. BU salakligi birisi organize etmis besbelli.. Topluca oldugu vakit daha az komik oluyor sanrisi ile ancak grup olarak sokaklara cikmaya karar vermisler.. tek görülenler dövülüyormus, Fransanin ruhuna hakaretmis bu kombinasyon..
Rummenige
Rummenige'ye bakin.. üc dakika bakin. Neden Maradona'nin o sekilde baktigini anlarsiniz.. Muhtesem sapka.!
Franz Beckenbauer
Cok hos bir pantalon.. kesimi, rengi her seyi.. 1986 Meksiko.. Arkadaki Köpel'i kacirmasin gözler.. En azindan birisi corapla terligi ayni anda tercih etmeyerek ilerleme kaydetmis..
Pierre Littbarski
Italya 90 günleri.. Hanimi, cocugu ve köpegi ile. haniminin güzelliginden mi dem vursam beline kadar cektigi pantolon mu dersin o muthesem mavi renk kombinasyonu mu ne diyim ben sana Littiiii.. ?
Andreas Möller & Uwe Bein
Sortlar muhtesem.. Sort-tisört desen ayni güzel uyumlulukta..
Thomas Hassler
Roma'dayken o deplasmanda Hakan Sükür'ün attigi ilk golün ardindan 3-1 yenildigimiz macin rövansinda 3-2'yi yapan o muhtesem frikik golünü attigin icin degil valla.. O ayakkabilar.. Her sey o yüzden bücürüm..
Thon, Strunz ve Sternkopf
90'li yillarin basi ve Bayernliler golf oynuyor.. Thon abimizi yüzmeye gidiyoruz diye kandirmislar anlasilan.. Slip giyip gelseymis.. Sag kosedeki sortun muhtesemliginin üzerine o ceket oturmus.. Sekiz bucugu haketti bunlar..
Hans-Dieter Flick
Simdi milli takim yardimci koclugu yapiyor.. Hanimi ile uyum icerisinde olmasina sasirmiyorum.. Bu ikisi muhtemelen muhtesem uyum olacagindan böyle maviler bürünmüsler.. Allah sizi bildigi gibi yapsin..
Guido Buchwald
Simdi benim bu muhtesem 90 almanya kadrosunun alti numarasidir, severdim kendisini.. taaa ki su fotoyu göresiye kadar..
Stefan Effenberg
Aslinda bu fotoyu koymayacaktim.. Gördügüm en karizmatik liderlerden idi. O kendisine yazik etmekten kacinmamis ben neden cekineyim.. Hayir kendilerine acimiyorlar, cocuklarina bari..
Dustin Hoffman "rain man"
yok daha neler.. Herbert Waas. 1860'li aslinda.. Sonrasinda Leverkusenden italyalara gidip geldi ama vaziyet bu..
Ludwig Kögl
nedir abi bu igrenc mavi manyakligi.. Bir de durusa bak ? Sonra alaman türkleri hava atiyor oluyor.. En azindan bizimkiler BMW, Mercedes ile filan foto cektirip msn'e koyuyorlar, bu ne lan ?
Son olarak da Brezilyali Jairzinho ve Muhtesem mayosu. Renk uyumu digerlerine nazaran cok cok iyi..
Siyaset Meydani ve Michel Friedman.!
Michel Friedman, Hüsnü Mahalli ve Faik Bulut'un oldugu Gazze'deki vahsetin tartisildigi siyaset meydanini izledim..
Izlemez olaydim.
Taraflar vardi. Israil tarafinin da icerisinde bulundugu bir tartisma nerden baksan ilgi cekiciydi aslinda.. Sonucta ben korktum adami orada linc ederler diye, her sey cok baska gelisti. Gerci Friedman'in ünü az cok burada bilinir, kavgaci tutumu ve rakibin sinirlerine oynamasi ile sevilmeyen ve fakat tutulan bir televizyoncu kimligine sahip.. Ödül alir ama en cok da nefret edilen tiploji olarak bilinir.. Dikkatli bir sekilde incelediginiz vakit karsida duran Solcu ve eski Yeni Safak/aksam yazari ve arap olmasindan mütevellit dinci olarak addedecegi iki rakibi vardi.. Hem Sol'a hem de arap dünyasina yüklenerek inatla karsi tarafin sinirlerine, kendisini kaybedecegini düsündügü konularin üzerine yürüdü..
"Arap dünyasi celiskili, araplar bidi bidi bidi"
"dünyada baris daha cok rusya devriminin sona ermesi ile olagelmistir herkesin egitim seviyesi bidi bidi"
Bunlarin konu ile ilgisi olmadigini o da cok iyi biliyor ama karsidaki muhattaplarinin kimligini önceden arastirmis olan Friedman, onlari cileden cikarmak konuyu saptirmak üzere bilincli olarak bu tutumu sergilemistir ve fakat benim dahi beklemedigim kararlilkla olgun tavirlarindan bu iki adam da vazgecmemis, islerin o kadar da kolay olmadigini göstermistir bu sinema cahili adama.. ona birazdan gelecegim..
Medeniyet ile türklerin iliskisinden, tartisma kültüründen filan bahsederler hep.. Alman vatandasi Polanyali yahudi kongresi baskani Michael Friedman'in uslupsuzlugundan saygisizligina kadar olan bu absürd tavri hic kimse beklememistir.. Programin ilk bölümünde delirdim resmen, bir ara kalkip gitmeyi de düsündü.. Kimseyi konusturmayan ve ayni zamanda konusurken de inatla konuyu cok baska yere kaydirmak icin vargücünle calisan, tartisma kültüründen ve etiginden bihaber seklinde cikmis oraya.. Israili savunuyor..
Acikca söylemek gerekirse ben daha cok bizimkilerin biraz da olayin hassasiyetinden de kaynakli ölcüsüz davranabilecegini düsünürken özellikle israil'den öyle veya böyle bes kursun yemis Faik Bulut'un olgun ve bariscil tavrina hayran kaldim.. Bu kürt arastirmaci-gazeteci yazar inanilmaz güzel ve olgun tavri ile cok hos bir ders vermistir aslinda.. Buradaki insanlara ceviri yaparaktan izlettirmeyi düsünüyorum..
Baska acidan adama zaten gicik kapmisim monitörun karsisinda.. her bakimdan sinirlerimi oynatmis gecenin bir vakti bir de üzerine sinema konusundaki densizligi eklenince cileden ciktik..
Friedman, ben diyor, gencligimde okudugum ve hatta daha sonra filmi de cekilmis olan bir kitaptan cok etkilenmistim adi da 7 Samuray.. Yedi farkli insan tarafindan yedi farkli gercegin anlatildigi film diye gidiyor..
Böyle bir film vardir ve sinema tarihinin cok önemli eserlerindendir..Akira Kurosawa'nin 1954 yapimli Shichinin No Samurai (7 Samuray) filmi ile Michel benikalptengötürecek Friedman adli arkadasin bahsettigi icerik birbirleri ile örtüsmez, o daha cok yine Kurosawa'nin bir filmi olan ve ormanda gecen bir olayin dört farkli insan tarafindan inandirici bir sekilde anlatildigi,yine bir hikayeden sinemaya uyarlanan gercegin göreceliligine iliskin diger filmi Rashomon'dan bahsediyor.. 7 Samuray daha basit bir ifade ile Antonio Banderas'in oynadigi 13.savasci ile benzerlik gösterilir.. 7 farkli hikaye filan geyiktir, bir insanoglu da düzeltmedi ya ona yanarim.. Bahsedilen filmler de "film" yani, kilometretaslaridir sinemanin..
Velhasil neresinden tutsaniz elinizde kalacak olan bir adamin her zaman oynadigi oyun tutmamistir.. Ben size sinema konusunda sacmaladigi bölümün linkini vereyim, siz ordan birinci ve ücüncü bölümlere gecebilirsiniz..
http://www.fulldizi.com/?p=11593
*Michel Friedman kokainden sahtekarliga onca davasi bulunan pek de güvenilir olmayan bir adamdir ve Israil konusu icin baska bir konusmaci cok daha hayirli olabilirdi tartismaya.. Kirca'yi kiniyoruz konuk secimi adina..
11 Ocak 2009
Savas.!
"yedi yasinda bir kizim
buyumez olu cocuklar" Ama onlarin acisinda büyür yeni savasin tohumlari ve bunlar artik umutkiran gercekler olarak kapimizda, yüz yil sonra yine ayni acilari, ayni üzüntüleri paylasacagimiz paranoyasini yayiyor..
Her gün militarizme,onlarin cocuklarina,silahlara, füzelere karsi onca para akitacaksin, bunlarla gurur duyup milletleri,askerleri,cocuklari yoketme katsayisiyla övüneceksin ama bugün bunlarin dogurdugu sonuca da isyan edeceksin. Bir füzenin dokunamayacagi herhangi bir cocugun olabilecegi hayaliyle yasayacaksin..
Senin ordunun askeri acidan sürekli isbirligi icerisinde oldugu cesitli anlasmalarin yani sira agir silah sanayisinde degis tokusa kadar yakin iliskide bulundugu devlet o degisiminden tokustuduklari ile can almaya basladigi zaman üzüleceksin, buna ortak olanlara ise sesin cikmayacak.. Sen yine hep insanliktan bahsedeceksin, en isbirlikci halinde en masumu oynayacaksin bu savasta oturdugun yerden..
"Ben elime silah almak istemiyorum" diyen insanlari vatan haini ilan edeceksin, her gün gelen ölüm haberlerinin bir kismina üzülüp bir kismina sevineceksin ve sen bugün insanliktan bahsedeceksin.. ölülere, ölümlere üzüleceksin..
Bir israilli Hamasin saldirilarindan, canli bombalarindan ve Filistine oranla kiyaslandiginda devede kulak kalsa da ölen kendi sivillerinden bahsederek mesruiyet kazandiracaktir katliamlarina, aynaya bakip sen yine kendini göremeyeceksin.
Anti-Emperyalist cizgi cekip orduyu serefle anarken emperyal güclerle ordu arasindaki anlasmalardan, iliskilerden hic bahsetmeyeceksin.. Ve tüm bunlarin sonucuna da bugün yine sen ne gariptir ki üzüleceksin.. Ordumuz askerimiz sarkisi türküsüyle füzelerin yakip yiktigi yerlerde gözyasi dökeceksin..
Hirosima-Nagazaki Atom bombasi yapildigi gün kaybetti cocuklarini.. Filistin, Türkiyenin de icerisinde bulundugu Israil'in cesitli silahlari aldigi gün kaybetti kundaktaki bebekleri..
Bugün kayip giden cocuklarin acisinda büyütecekler yeni savaslari.. Mesruiyetini acinizdan alacaklar.. Refleksiniz olacak savas, kan.. Aci refleksi. Bugün Israil kendi sivilleri üzerine atilan bombalarin acisina yürüyor, yarin Filistin halki.. Bizler de ölen askerlerin acisinin üzerinden göndermedik mi füzeleri dogunun köylerine ? Bunlarin hicbirisinin önemi yok.. Füze varsa patlatilacaktir ama öyle ama böyle.. gerekirse birileri size o bahaneyi vermek icin patlativerir bir yerlerde herhangi bir bomba.. O saatten sonra aci dogar ve onun üzerinden savaslar, kanlar.. Mesruiyet kazandirmak icin 11 Eylüller her sekilde peydah olacaktir, hic önemli degil. Ve siz hep yanlis hedefe kan kusarak aslinda bir sonraki eylemin baslatici rolünde insanliktan bahsedeceksiniz..
Tarihe bakin.. Yahudilerin ugradigi katliamlara ve bugün bizzat kendilerinin yaptigi katliamlara.. Ortadogunun öksüz birakilmis cocugu filistine kapiyi kapatan diger yana bakin.. Aspirini cok gören arap ülkelerine, komsularinin tavrina..
Savasin dini yok. Savasin kimligi de yok. Nihayetinde ekonomik atilimdir. hareket ettirici öge olarak siyasidir, etniktir, dinidir ya da acidir. Acidir cunku;
Halkim, ailem, sülalem, insanim, milletim ne kadar aci cekmis olursa olsun dogunun herhangi bir karakoluna zorla getirilmis olan yirmi kusur yaslarindaki bir askeri öldürme gücünü bana vermez.. Bilmedigim bir ailenin tanimadigim cocugunu bombalama yetkisini de bana vermez eger aci olmazsa.. Yoksa sonucta savas dedigimiz sey,anlamadiginiz ne varsa odur Tüm bunlari söyleyen beni dahi o noktaya getirecek olan bir aci muhakak ki vardir.. Bu yüzden 11 Eylül, bu yüzden televizyonlarda kare kare sivillerin ölümü.. Bombalarin getirileri.. Bir sonraki savasa hazirlik.. Aci size her türlü kani reva gördürür.. O aciya sahip olmayanlar da disaridan bakip "katiller" der.. Aslinda militarizme her daim verdikleri destekle acinin olusumunda önemli rol oynadiklarinin farkina dahi varamadan..
Her zaman birilerine kazandiran ve bir parcasinin da sizden olustugu hic bitmeyecek gibi duran kanli bir oyun..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)