Olayın kahramanları Fatih Terim, Gökhan Töre, Ömer Toprak ve
Hakan Çalhanoğlu. Bu dört isim hakkında ben sayısız övgü yazdım. Aysal’ın Terim’in
görevine son verdiği zaman yazılan uzun uzun yazıları bilenler bilir. Hala da
derim ki Türk Futbolu’na en fazla katkı veren isimdir Fatih Terim. Yanına bir
başka isim yaklaşamaz bu açıdan.. Keza olayın diğer kahramanları gurbetçi.
Kimse adını anmazken yine burada sayısız kez övgüyle söz ettiğim, 15 yaşlarından itibaren an ve an izleyip
yorumladığım, sevdiğim insanlar.. Takım
fanatizmi ise hayatım boyunca yapmadım.
Olayın birden fazla boyutu var. En yukarısından başlayalım.
Pragmatist yaklaşım sonucu..
Milli takımın bu önemli maçı öncesi bu fırtınanın
koparılmasının yegane sorumlusu Fatih Terim’dir.
Gökhan x suçunu işlemiş. Hakan ve Ömer haklı olarak tepkili. 19 Kasım’dan
bu yana da Terim oyuncusunu "ceza olarak" milli takıma almamış. Sadece ve sadece üçünü bu olay sonrası ilk
defa biraraya geleceğini düşünerek telefon açıp taraflarla konuşarak var olan sıkıntının boyutunu öğrenmesi yeterli olmaz mıydı? Egosu mudır bunu yapmasının önüne geçen? Bunu yapmayan
Terim tartışmanın doğmasını, Gökhan'ın yeniden gündem olmasını doğurmamış mıdır? Çünkü verilen ceza sonucu Ömer ve Hakan ikna olmamış ve dahası Terim bu kontrolü yapmayı gereksiz bulmuştur.. Ceza yeterli mi? Cezayı bir kenara bırakın, iki gurbetçininin korkuları var mıdır? Olayın tekrarı ve ya daha üst aşamada gerçekleşmesini(üst aşaması nedir?) düşünerek huzursuz oluyorlar mı? Ne gibi psikolojik etkiler söz konusu?
Başka bir ifadeyle.. Gökhan arkadaşları Ömer ve Hakan'a karşı suç işlemiş. Terim cezayı kesmiş. Meseleyi gündeme taşıyan ise Ömer ve Hakan'ın bu cezayı yeterli bulmamasıdır. Terim'in bu ceza sonrası Ömer ve Hakan'ın durumlarını kontrol etmeyişi olayı kaçınılmaz olarak basına yansımasına neden oldu. TFF'nin olayı küçümsemesi nedeniyle bugün bu tartışmalar yaşanıyor, basının durduk yere üzerine gitmesi nedeniyle değil!
Başka bir ifadeyle.. Gökhan arkadaşları Ömer ve Hakan'a karşı suç işlemiş. Terim cezayı kesmiş. Meseleyi gündeme taşıyan ise Ömer ve Hakan'ın bu cezayı yeterli bulmamasıdır. Terim'in bu ceza sonrası Ömer ve Hakan'ın durumlarını kontrol etmeyişi olayı kaçınılmaz olarak basına yansımasına neden oldu. TFF'nin olayı küçümsemesi nedeniyle bugün bu tartışmalar yaşanıyor, basının durduk yere üzerine gitmesi nedeniyle değil!
Fatih Terim ilk kez bir araya gelecek üç oyuncu ile bu seçimler öncesi konuşup bir "garanti" verseydi ya da Melo ve Riera'da olduğu gibi anlaşma taraflar arasında birlik sağlasaydı belki her şey başka olmaz mıydı? Babası bunu demiyor mu? İşin özünde Terim'in silahlı tehditi zamanında Arda ile Caner'in Galatasaray günlerinde yumruklaşması ile bir tutması var. Küçümsemesi.. Başka yerde büyüyen, başka koşullarda yaşam süren insanların bu olayı nasıl yaşadığını algılayamadı.
Gökhan bu olay yüzünden "kiminlerin iddia ettiği gibi" üç değil de beş kere cezalandırılıyorsa burada suç yine TFF ve Terim'indir.
Gökhan bu olay yüzünden "kiminlerin iddia ettiği gibi" üç değil de beş kere cezalandırılıyorsa burada suç yine TFF ve Terim'indir.
İnsanlar ölüm ile burun buruna gelince psikolojileri alt üst
olur. Her insanda farklı bir etkisi olabilir. Bu konu önemsenmedi. Asıl suç ve
tüm bu tartışma biraz da buradan doğmuştur.
Basın: X yapmazsa
Z haber yapar. Muhteşem bir başarı Ali Naci Küçük’ün röportajı. Eğer yapmasaydı
muhtemelen konuşmaya karar vermiş baba başka bir basın kuruluşuna konuşurdu.
Olmadı en kötü Almanya’ya konuşurdu. Mesele zaten o baba ile bu olay sonrası ve
bu seçimler öncesi iletişime geçmenin öneminin algılanmayışıdır. Alman basınına mı kızılacaktı?
Hakan ve Ömer:
Silah çekilmiş, ağızlarına ve dizlerine dayanmış. Siz Gökhan’ı algılayabilir ve
affedebilirsiniz. Bu olaylar bu memlekette olağan da olabilir ve fakat evine
hırsız girdi diye Almanya’yı terk eden, psikolojisi bozulan Rakitic’i de
hatırda tutarak ağızlarına-dizlerine silah dayanmış, bir an için dahi olsa ölüme
yaklaşmış, hissetmiş bir oyuncunun o
psikolojiyi atlatması kolay olmayabilir.
Haliyle bu şekilde milli takıma giremediği an bu durumun oluşması kaçınılmazdır. Bu insanlar
konuşmamış, demeç vermemiş ve sadece son gelinen durumda kaçınılmaz olanı -milli takıma gitmemek- yaşadıkları için olay bugünlere gelmiştir.
Basın ne zaman suçlanır? Terim olayın üzerine gider, tarafları barıştırır, Hakan ve Ömer milli takıma gelir ve buna rağmen basın iki ay öncesinin gündemini yeniden yazar, çizer.. O zaman dersiniz ki bu basın altımızı oynuyor, bir kişi eksiltiyor. Ve fakat.. siz üzerine düşen sorumluluğu yapmamış, taraflar arasında köprü kurmamış, birinin özrünü diğerine iletememiş, öbürünün korkusunu ve endişelerini gidermemişseniz.. Bunların sonucu milli takıma herhangi bir nedenden dolayı gelmiyorlarsa bu Fransa'da Almanya'da orda burda haber olur, tartışma yaratır. Ve nedeni de sizin sorumlulukları yerine getirmeyişinizdir.
Basın ne zaman suçlanır? Terim olayın üzerine gider, tarafları barıştırır, Hakan ve Ömer milli takıma gelir ve buna rağmen basın iki ay öncesinin gündemini yeniden yazar, çizer.. O zaman dersiniz ki bu basın altımızı oynuyor, bir kişi eksiltiyor. Ve fakat.. siz üzerine düşen sorumluluğu yapmamış, taraflar arasında köprü kurmamış, birinin özrünü diğerine iletememiş, öbürünün korkusunu ve endişelerini gidermemişseniz.. Bunların sonucu milli takıma herhangi bir nedenden dolayı gelmiyorlarsa bu Fransa'da Almanya'da orda burda haber olur, tartışma yaratır. Ve nedeni de sizin sorumlulukları yerine getirmeyişinizdir.
Lütfen şunu söyler misiniz..
Gökhan Töre’nin -veyahut arkadaşının, silahı tutan insanın- daha ileri gitmeyeceğinin garantisi var mıdır? Kim bu
garantiyi veriyor? En azından buna Ömer ve Hakan ikna olmuş olabilir mi?
O yaşanılan olay anında tetik çekilseydi? Bugün çekilebilir mi başka bir tartışma konusu olduğunda? Bunun korkusunu yaşamak insani değil midir?
O yaşanılan olay anında tetik çekilseydi? Bugün çekilebilir mi başka bir tartışma konusu olduğunda? Bunun korkusunu yaşamak insani değil midir?
Bakın bu süreç içerisinde etik değerlerden yoksun son derece
pragmatist bir şekilde olayın değerlendirilmesidir.
Öte yandan..
Öncelikli olarak silahla gezen ve silahlı iki olayın nesnesi
olan bir oyuncuyu milli takıma alınması tartışılabilir. Öte yandan o silahı
yanındaki insanın ağzına sokan çok başka bir şekilde değerlendirilir.
Diyor ki: Gökhan Töre çok kötü olmuş.
1-
Peki ağzına silah dayatılan insanlar nasıldır?
2-
Silahla gezip arkadaşlarını tehdit eden,
korkutan, psikolojisini alt üst eden insanın kendisini kötü hissetmesi çok mu
büyük haksızlık? Böyle bir suçu üç beş maç
milli takıma alınmayarak mı geçiştirilmeli?
3-
Bu olayı küçümseyerek, seçimler öncesi olayın üç
tarafıyla da iletişim kurup sağlıklı bir şekilde olayı çözümlemeyen Fatih Terim
suçlu değil midir Gökhan’ın bugün kötü olmasında?
Özetle:
1-Etik değerlerden yoksun pragmatist tutum içerisinde
değerlendirirsek üç oyuncunun ilk kez biraradalığını önemsemeyerek seçimler
öncesi iletişime geçip olayın içeriğini kavrayamayıp çok önemli maç öncesi
gündem oluşması Fatih Terim’in eksikliği ve suçudur. İki insanın gelmemesi
onların hakkıdır. Basın da homojen bir yapı değil. Çok parçalı ve en önemlisi
yurt dışı basını dahi bu olayı gündeme getirmeye yeter. O zaman kimi
suçlayacaktık? Bild’i mi? 74 Dünya Kupası öncesi kendi milli takımdaki bütün
ahlaksızlıkları sermekten kaçınmayan kuruluşu mu?
2- Gökhan Töre’nin sadece minik bir el hareketi kadar dahi ileri gitmeyeceğine gerçekten kimler nasıl inanç getirdi? Getirdiyse bunu Ömer ve Hakan’a kimler nasıl anlattı? Anlatmadıysa belki de en olağan sonuç olan milli takıma sakatım diyerek gelmeyen Ömer ve Hakan suçlu mudur?
Fatih Terim büyük bir teknik direktördür.. Değerlidir. Gökhan Töre de en
az Hakan ve Ömer kadar yetenekli ve Türk Futbolu için değerlidir. Ben yetenekli
oyuncuların her ne şartta olursa olsun bir şekilde kazandırılması taraftarıyım.
Lakin bu olay içerisinde Hakan ve Ömer “hak” iddia ettiği andan itibaren mesele
sadece Gökhan Töre’nin suçunun affedilir olup olmaması değil diğer iki şahsın
yüzde yüz haklı oldukları mağduriyetleri de söz konusu olur. Yoksa Emre’yi de
Melo’yu da X’i de savunmuşumdur ama birilerinin ağzına silah sokmakla maçlarda
küfürleşmeler, Arda’nın Caner’in dudağını patlatması bir değildir. Örnek olması açısından Melo-Riera olayında eğer Riera başka taleplerde bulunup sahaya çıkmayı reddetseydi sonuna kadar "haklı" olurdu. Bu gerçekleşmediği için burada tartışma yaşanmadı. Aradaki fark burada taraflardan birisinin olayı sonlandırmamış olmasıdır. BU da basının suçu değildir yine.
21 yaşındaki bir oyuncuya sahip çıkan Terim güzel adamdır
belki ama ağzına silah dayanmış, tehdit edimiş, ölümle burun buruna gelmiş iki
insanın “bir ya da üç özürle” düzeleceğini, her şeyi bir yılda unutacağını düşünmesi
maalesef tüm bu yaşanılanların sebebi ve Fatih Terim'in eksikliğidir..
Bir daha sorayım ben..
Bir ayrıntıya kızıp silahı ağzına dayayan Gökhan Töre’nin(ya da arkadaşının) geçen süreçte bu olayı basına sızdırdığı için daha da hırslanıp o silahı
ateşlemeyeceğinin garantisini bana değil Ömer ve Hakan’a anlatıp ikna ettiniz
mi? Sakın tüm bu tartışma bu küçük ayrıntıyı unutup olayı küçümsediğiniz için gerçekleşmiş olmasın?
Etmediyseniz bu olaylar zincirleme reaksiyon şeklinde gelişir ve asıl suçlu
o reaksiyon içerisinde yer alan basını suçlar..
Olan budur.