Fiorentina ve İtalya milli takımı ile başarılı olmuş bu güzel adam henüz istediğini sahaya yansıtamadığı bir gerçek. Peki saha içerisinde ne yapmaya çalışıyor? Tarık, Dzemailli ve Pandev transferleri neden yapıldı? Hangi sistemin parçası olan dizilimin peşinde? Bu sorulara tahmin üzerinden bazı cevaplar verebiliriz.
Cesare Prandelli kariyeri boyunca pek çok sistemi denedi. Hellas Verona'da zaman zaman üçlü ya da 4-5-1 denemeleri olsa da takım sezonun genelinde 4-4-2 ile sahaya çıkmış. Parma'da ilk sezonunda 4-3-3 ile giriş yaptı ama sezonu 4-4-2 ile bitirdi. İkinci sezonunda ise(2003-04) 2010 Dünya Kupası sonrası neredeyse her üç kulüpten ikisinin oynatacağı 4-2-3-1'i standart dizilimi olarak belirledi. Bu öngörüsü nedeniyle İtalya'da devrimci olarak anılıyor.
Dizilimler bağımlı bulunduğu stratejinden kopuk bir şekilde işlenemez. Önemli olan Cesare Prandelli'nin saha içi stratejisi. Öyle ki benzer stratejiyi İtalyan teknik adam üçlü savunmayı içeren dizilimle de sahaya koyabilir dörtlü savunmayla da. Aslında strateji büyük ölçüde değişmiyor, üçlü savunmada net iki santrfor kadroya alıyor, dörtlü savunmada santrfor ve orta sahaya özellikleri fazla olan yarım forvet. Nihayetinde hedefe giden yolda dörtlü savunmanın tercih edileceği sezon başı deklare edildiğini bilerek bir öngörüde bulunabiliriz.
Cesare Prandelli geçmişinde pek çok farklı taktiği denemiş olsa da son dönemlerinde kanatsız, dört merkez orta sahanın olduğu 4-3-1-2 diziliminin içerdiği felsefeyi benimseyen bir teknik adam. Lakin sezon başı eldeki kadro ile bunu başarması mümkün olmadığı için 4-2-3-1 ile takımı oynatmayı düşünüyordu. Bu yüzden de mutsuzdu. Özellikle merkez orta saha sayısındaki eksiklik, ileri uçtaki oyuncu kalitesinin ve niteliğinin yetersizliği ile çeşitliliğin azlığı sezon boyunca üçlü orta saha ve iki forvet ile gitmesinin önünde engel teşkil ediyordu. Dzemailli ve Pandev ile istediği sistemi oynatma şansına sahip oldu. Kanatsız orta sahasında beklerin bir hayli önemli olduğu noktada Tarık da bu sistemin önemli bir parçasıdır
(Galatasaray'ın Anderlecht karşısındaki dizilimi)
4-3-1-2
Prandeli sisteminin fark yaratan ayrıntısı "on numara" ile beraber üç orta sahanın merkez oyuncusu olmasıdır. Rıdvan Dilmen "Birbirlerine benzeyen üç orta saha olur mu" derken Fiorentina ve 2012'de final oynama başarısı göstermiş İtalya Milli Takımı'na bakmasında fayda var. Eğer bekleriniz ultra hücumcu ve üç orta sahanız hızlı bir şekilde yer değiştirebiliyorsa bu sistem muazzam bir şekilde işleyebiliyor. Öyle ki çift yönlü üç orta sahanın da savunma yetileri olmasından dolayı dörtlü savunmanın hemen önünde belirerek takım yedili blok halinde savunmaya geçebiliyor. Aynı takım herhangi bir oyuncu değiştirmeden iki forvete yakınlaşan üç merkez orta sahası ve ileriye çıkan iki kanat bekiyle beraber 7 oyuncuyla da hücum da gerçekleştirebiliyor. Kısaca "çift yönlü 3 orta saha" ve "ileri geri" çalışan iki beki ile beraber yedili savunma ve yedili hücum setleri mümkün. Çok hızlı yer değiştirme özelliğine sahip olmanız yeterli.
(İtalya'nın Euro 2012 yarı final maçındaki dizilimi)
Neden Tarık Çamdal? (Aşırı hücumcu kanat bekleri)
Bu sistem içerisinde eğer kanat bekleri ileriye çıkıp oyunu genişletmezse hücumların çeşitliliği azalır ve kısırlaşır. Hali hazırda on numara ile beraber 4 merkez oyuncunun orta sahada yer aldığı yerde kenarları çalıştıracak ve hücuma çeşitlilik katacak yegane unsur beklerin ileriye çıkıp hücumda rol almasıdır. Tarık Çamdal transferinin zorunluluğu ve Veysel Sarı'dan vazgeçilip Yasin Öztekin'in kadroya girmesinin nedeni budur. Prandelli sisteminde on numara dahil dört orta saha da merkez özellikleri olan oyunculardır. Kenarları çalıştıracak olan ise beklerdir. Bu yüzden istediği ölçüde ileriye doğru sürekli bindirecek bekin varlığı sistem adına fazlasıyla önemlidir. Tarık Çamdal ısrarı biraz da bundandır. Oysa bence Sabri bu işi pek ala kotarabilirdi.
Neden Dzemailli ?
Sezon başı Selçuk-Melo ve Yekta dışında Cesare Prandelli'nin merkez orta sahada sezon boyu performans alacağı başka bir futbolcu bulunmuyordu. Eğer sisteminizde 3 orta saha varsa yedekleriyle beraber kadronuzda 6 merkez orta saha bulundurmak zorundasınız. Daha da ayrıntılı bir şekilde incelersek eğer bunlardan 4'ü A sınıfında olması gerekiyor. Emre Çolak ve diğer gençlerin katkısı elbette olacaktır ama ana katkıyı sağlayacak olan Melo-Yekta-Selçuk'un dışında sık sık forma giymesi beklenen bir orta sahaya daha ihtiyaç vardı. Dzemailli nihayetinde Prandelli'ye istediği dizilimi ve stratejiyi saha içerisinde uygulama şansı verdi. Dördüncü orta saha sakatlıklar, cezalılar ve yabancı kuralı nedeniyle en az diğer üçü kadar sezon boyunca forma giyecek ve bu yüzden A sınıfı olması gerekiyordu. Kadroda bulunmadığı için transfer şarttı!
Neden Pandev?
Adam Ljajic'in 2012'de verdiği röportajdan bir alıntı yapayım.
"Mesela Cesare Prandelli yönetmindeki Fiorentina'da iki forvet ile oynarsınız. Birisi Santrfor diğeri ise biraz geriye çekilip merkezden dikine içeriye doğru kat edecek şekilde konumlanmış yarım forvet. Hücumda bu ikiliyi kenardan hızlı oyuncular ile beraber arkadaki yaratıcı on numara besler. Bizde bu Montolivo'ydu"
Yarım forvete en uygun isim Goran Pandev'dir. Tam olarak görev sahası en uçtaki santrfor ile arkadaki on numara arasındaki bölgedir. Hücumun dengesini bozar, forvete kanal açar ve on numaranın paslarını değerlendirir. Prandelli Umut Bulut ile Burak'ı aynı sınıfa koyuyor. Şahsi fikrimi soracak olursanız ben merkez santrfor olarak Umut Bulut'u sisteme adapte ederek santrfor ve on numara arasındaki bölgeye ise Burak Yılmaz'ı koyardım. Bu da bir seçenektir.
Goran Pandev'in iki önemli özelliği mevcut. Burak'ı tamamlayan yarım forvet rolü ile beraber olası Sneijder sakatlığında on numara oynayabilecek takımdaki diğer ikinci seçenek. Transfer edilmiş olmasına rağmen yedek kalması bu açıdan çok da anlamsız değil. Sezon uzun. Teknik direktör sezon boyunca Umut ya da Sneijder'ın sakatlık, kart cezaları ve formsuz olması durumlarında ikinci bir seçeneği yaratmak durumunda. Türkiye futbolcu cenneti en azından bugünlerde değil ve bu sistemi rahatlatacak çok yönlü oyuncuyu da İtalya'dan bulup getirmesi olağan.
Transferlerle sistem değişti
Tarık Çamdal, Dzemailli ve Pandev transferleri öncesi tipik bir 4-2-3-1 dizilimi ve felsefesi üzerinde duran Prandelli istediği oyuncular alınınca 4-3-1-2'sini hazırlığa koyuldu. Henüz daha Prandelli takımı olamadı Galatasaray... Özellikle bek pozisyonlarında oynayacak oyuncuların belirsizliği, takımın hücumdan savunmaya ve savunmadan hücuma geçen orta üçlünün oldukça yavaş olması sorunların en önemli kısmı.
Sistem savunması:
Dörtlü savunma sabit bir şekilde kaleyi savunurken bu sistemin belki de en avantajlı kısmı üçlü orta sahanın topun olduğu bölgeye doğru yerleşim alarak rakibe(topa sahio olan oyuncuya) muazzam bir baskı kurması. Ceza sahasının önünde topa sahip olan oyuncuya doğru kayan üç orta saha. Bu kurguyla hareket eden takım tehlikeli kanat oyuncularını hızlı bir şekilde alan değiştirerek ikileme şansına sahip oluyor. Dörtlü savunmanın hareketsizliği kadar üçlü orta sahanın hareketliliği söz konusu. Euro 2012 İtalya maçlarını yeniden izlerseniz bu savunma şeklini daha iyi algılayabilirsiniz.
Sistem hücumu:
Savunma dörtlüsü ve üçlü orta saha ile yedili bir hat kurarak katenaçyo görüntüsüne sahip olsanız da "çift yönlü" üç orta sahanın varlığı ile beraber aşırı hücumcu beklerin hareketliliği sizi aynı sayıda futbolcu ile hücum yaptırma şansını veriyor. Sistem dört merkez orta saha ile kanatsız akın imajını verse de sürekli ileri kat eden bek oyuncuların varlığıyla çok sayıda kenar aksiyonu gerçekleştirilmesine izin veriyor. Bu sistem merkezde yer alan oyun kurucuya çok fazla seçenek sunması açısından da önemli. Üç orta saha hızlı bir şekilde on numara seviyesine gelip hücuma destek verirken bekler de ileri atılım yaparak oyunu genişletiyor. Nihayetinde iki forvet on numara üç orta saha ve iki bek ile beraber 8 oyuncu ile hücum yapabiliyorsunuz. Burada Melo ya da savunma önü oyuncusu 7 oyuncunun arkasında oyunu geriden kuruyor, sıklıkla demarke vaziyette akın sürekliliğini sağlıyor. Beklerin çizgisi on numara ile aynı seviyeye geliyor. Pandev-Cassano ikilisi ise aradaki önemli bağlantı.
Pek çok takım savunma önüne iki orta saha yerleştirdiği için üçlü orta saha ile rakip alanda (İki orta saha + 10 numaa) adam fazlalığına ulaşılıyor. Bu sistem aynı zamanda iki forvete izin verdiği için rakip stoplerinin ileriye destek vererek orta sahadaki bu üstünlüğü sona erdirmesinin önüne geçiyor,
Tehlike nerede?
Bu sistemle Cesare Prandelli fazlasıyla başarılı oldu. Elemelerde 8 galibiyet 2 beraberlik elde ederken 20 gol attı ve kalesinde 2 gol gördü. Lakin hazırlık maçlarında tam da aynı nedenden goller yiyerek iki de mağlubiyet aldı. Temel sorun ise ileriye çıkan beklerin bıraktığı boşluk. Eğer akın bitirilemezse geriye gelemeyen bekin açığını sıklıkla merkezden kaçan stoper kapatmak zorunda kalıyor. Bu da savumanın dengesini bozuyor, gol yediriyor. Anderlecht bu açığı fazlasıyla kullanmıştı.
Özet:
Birbirine benzeyen üç orta sahalı bir sistem olur mu? Olur. Eğer ki bekler ileri doğru atılım yapma konusunda başarılı olursa dört merkezli orta sahalı takım ultra kenar aksiyonları dahi gerçekleştirebilir. Daha fazla "boş alana" sahio olabilirler. Öte yandan Galatasaray'daki sorun ise "hız". Bu sistemin en önemli özelliği üçlü orta saha ve iki kanat bekinin hızlı bir şekilde ileri-geri çalışmasıdır.