Bir kulüpte öncelikli olarak “transfer politikası”
belirlemeniz gerekir. Dışarıdan görüldüğü üzere Beşiktaş öncelikli olarak bu
politika konusunda akılcı bir içerik üretmiş. Alman Ligi’nin orta sıra
takımlarının istikrarlı oyuncularının “son iyi sözleşme” zamanlarını kollayarak
onları takıma kazandırmak. Bunu biraz daha açalım. Andreas Beck ve Marcelo’nun
en önemli ortak paydası iki oyuncunu da takımlarının yıllar yılı değişmez
oyuncusu olmalarıdır. Hele ki bu oyuncular savunma dörtlüsü ve onların önündeki
iki oyuncudan oluşan “savunma bloğundansa”
çok daha anlamlı. Zira stoper, bek ve defansif orta saha mevkilerinde
oynayan oyuncuların “oyun bilgisi” “deneyimi”
yeteneğinden çok daha önemlidir. Beck ve yeni transfer Marcelo bu açıdan çok
doğru ve isabetli hamleler.. İki oyuncu da artık bir yukarı seviyenin mümkün
olmadığı “son iyi kontrat” zamanında değişiklikler yaparak transferi istediler.
Soran olduğunda verdiğim örnekler hep benzer oyunculardır. Köln’den Risse, Vogt gibi.. Bayern-Dortmund
harici takımların özellikle ŞL iddiası bulunmayanların arasında nice güzel
yeteneklerin Almanya’da eline geçen net rakam 300-400 bin eurodur zira brütün
yüzde 45’i vergiye gider. Üç büyük kulüp milyon euro verse hemen hepsi buraya
gelir. Gidip de Almanya’nın
ikinci-üçüncü liginde kendilerini ispat edememişlere garanti para 1.5 net
vermek yerine bu hamleler hem nitelikli hem de ucuz olur.
Öte yandan Marcelo’nun Beck’den farkı; uzun zamandır düşme
potasında olan bir takımın oyuncusu olması. En nihayetinde Hannover bugün ligin
son sırasındaki takım ve yedikleri gol sayısı 34. Şöyle bir bakınca bu gollerin
14’ünde öyle veya böyle Marcelo hatası görmek mümkün. Bunu da Beşiktaş’ın
analiz departmanının iyi bir şekilde incelediğini varsayıyoruz zira önemli olan
hata sayısı değil lig yapısına göre değerlendirilerek artısı ve eksisinin değerlendirilmesi. Bir örnek vereyim sadece. Ligin 30 metre üzeri savunmadan ileriye en fazla pas atan ikinci oyuncusu Marcelo idi.(75 pas). (Birincisi Boateng idi). Gelin görün ki bu 30 metre üzeri pas atan on oyuncudan isabet oranı en düşük oyuncusu da Marcelo idi. (Yüzde 32). (En başarılısı Naldo'ydu, yüzde 68) Öte yandan uzun pas isabet oranının düşük olması Beşiktaş oyun sistemi içerisinde önemi az olan bir veridir gibi.. Hataları ve zayıflıklarını bu lige göre ölçüp biçerek bakmak gerekir.
İsabetli pas oranı yüzde 78.5 Ligin iyi savunmacılarında bu oran yüzde 85'in üzerindedir mesela. İkili mücadele kazanma oranı yüzde 63.8. Bu oran ise onu ligin en iyi beş savunmacı arasına sokuyor gibi.
İsabetli pas oranı yüzde 78.5 Ligin iyi savunmacılarında bu oran yüzde 85'in üzerindedir mesela. İkili mücadele kazanma oranı yüzde 63.8. Bu oran ise onu ligin en iyi beş savunmacı arasına sokuyor gibi.
Marcelo’nun en önemli özelliği kafa hakimiyeti. Havada rakibiyle
girdiği ikili mücadeleyi çok az kaybeder. Öte yandan kazandığı kafa toplarını
öyle bir yere atıyor ki bazen takım oradan yediği atakla golü yiyor. Örnek vermek
gerekirse Mertesacker vardı kafaya çıktığı zaman topu nereye savuşturacağını da
önceden bilirdi gibi. (O da eski Hannoverli neticede). Sürekli akın yiyen bir
takım için ideal bir stoper olduğu kaçınılmazdır.
İlk geldiği sezon Hoffenheim maçında bir kırmızı kartı var 3
maçlık ceza aldığı. Bu onun oynadığı 77 Bundesliga maçında gördüğü ilk ve
son kırmızı kart oldu. Geçtiğimiz sezonu
dakika kaçırmadan oynadığını düşünürsek kartlarla arasının olmadığı da
anlaşılır. Tayfun Korkut zamanında iyi olduğunu söyleyebiliriz. Eğer ona birisi
Tayfun hoca gibi ne yapması gerektiğini net bir şekilde söylediği vakit Marcelo bu işi
kotarır. Söz dinler, kendini geliştirir ve çabalar. İlk geldiği sezon Hoffman
biraz da Marcelo’yu hedef alarak “savunma dörtlüsünden kimse birbirini
anlamıyor çünkü herkes başka bir dil
konuşuyor” dediği zaman “dil problemini” algılamış ve bugün kusursuza yakın
almanca konuşuyor. Ya da kafa topu becerisi olmasına rağmen diğer stoperler
gibi bunu hücumda gösteremediğini fark ederek ekstra çalışmalara da başladığı
gibi.
Hannover taraftarları
dahil pek çok insanın merak ettiği soru takımın kritik döneminde sürekli forma
giymiş oyuncunun neden gönderildiği?
Sportbild redaktörü Lennard Wermke’nin ortaya attığı iddia
odur ki geçtiğimiz sezon Marcelo elinde
delici aletle(Makas) takım arkadaşı Sane’nin
üzerine yürümesi ve devre arası Belek’teki kampın soyunma odasında yine takımın
ikinci kaptanı milli kaleci Ron-Robert Zieler ve Schmiedbach’a saldırması,
yumruklarını konuşturması. İkinci olayın iki önemli ayrıntısı mevcut.
Marcelo ikinci kez bir kavganın içerisinde olması bir yana takımdan iki önemli
karakteri karşısına alması önünde sonunda bir tarafın aradan çekilmesiyle ancak
sonuçlanacak olayı başlatmış olabilir.
Milosevic’i Hannover’in istemesi de aslında oyuncunun başka
başka nedenlerden dolayı gönderilmek zorunda kaldığını gösteriyor gibi. Plansız
bir şekilde gönderilişinin çıktısıdır Milosevic’i fazla tartmadan yerine ikame
edilişi. Futbol dışı sorunlar nedeniyle gönderildiği ağır basıyor. Nihayetinde
performansı tartışılsa da gerçek o ki
Hannover’in bir numaralı stoperi olduğu.
Hannover başkanı Bader “Burada ruhu ve azmiyle olmayanın işi
yok” tadında bir açıklama yaptı. Bu da Marcelo’nun Beşiktaş’a gitmek için
kapıyı zorladığı anlamını taşıyor. Nihayetinde Hannover küme düşme mücadelesi
verecek ve burada tam anlamıyla kader birliği yapmış oyunculara ihtiyacı
olacak.
Sebebi ne olursa olsun, Marcelo’nun su an performansı
nedeniyle gönderilmediği aşikar. İyi bir savunmacı gelse dahi rekabette gelenin
motivasyonunu arttırması için dahi tutulmalıydı. Takımın içerisinde sorun
yaratan problemin olması ya da Marcelo’nun gitmek için çok istekli davranması
sonucu Hannover’i çaresiz bırakmış gibi.
Üçüncü bir seçenek Thomas Schaaf. Evet, onu oynattı ama
istediği bir stoper değil. Tayfun Korkut mesela severdi Marcelo’yu. “Aynı anda
ve zamanda aynı şeyleri düşünüyoruz onunla” gibi bir övgüsü de vardı. Öte yandan
takımın bu sene öne çıkan ismi Salif Sane’yi geçtiğimiz sezon Tayfun Korkut’un
ikinci takıma gönderişi de enteresan gelmişti.
Mesela Bild’in şu haberinde Sane ile Marcelo’nun bir yatak yüzünden yine
kavga ettiği haberi. İki gün önce Sportbild redaktörünün twitter üzerinden
geçtiği son kavga olayı..
Takım içi problemli oyuncu. Yine de Beşiktaş “yedek stoper”
niyetine böylesine bir oyuncu alıyorsa bu çok büyük bir başarıdır. Nihayetinde
gerçek şu ki Milosevic yerine Marcelo oynayacak. Benim anlamlandıramadığım detay hücumu seven
bir teknik direktörün böyle bir seçim yapmış olması. Bunu da Türkiye’deki
stoperlerin büyük bir kesiminin oyun bilgisi konusunda sorunlu olduğuna
bağlııyorum. Önce o altyapısı olacak mevzu bahis konu savunmaysa. Marcelo üst düzey bir ligin tecrübesini alarak buraya geliyor. antrenörü daha az yoracaktır diğerlerine oranla. Duracağı yeri bilecek, çıkacağı zamanı kestirecek ve savunmayı da toplayacak..
Kusursuza yakın fiziği ve atletik yapısı, ikili mücadele kazanma oranı yüksek, 80'e yakın maçta ilk 11 çıkmışlığı nedeniyle üst düzey lig deneyimi ve kartsız oyunuyla "oynayan, takımın vazgeçilmezi olmuş" oyuncuyu "yedek stoper" niyetine alıyorsanız bu büyük başarıdır.. Tebrikler..