13 Haziran 2011

Höness Röportajı.!



Takdir ederim ben Höness'i. Sportif direktörlük mesleğinin bana göre en tepesinde yer bulan adam. Zamanında bu mesleğin çıkışı olan İngiltereden dahi buraya tecrübe kazanması adına futbolcu eskileri gelirdi. 30 yıldır muazzam başarılar,kupalar aldığı için değil sadece.. Bir kulubü ekonomik açıdan da olabilecek en iyi seviyeye getirmesidir. Bugün aşağıda da belirttiği gibi söz konusu Financial Fairplay devreye sokulsa dünyadaki belki en iyi konumda olan ve bu kriterlere en uygun kuluptür onun sevgili Bayern'i. Hali hazırda Barça'dan Real'den Man U'dan en önemli farkı TV geliri bu devlere kıyasla neredeyse olmadan bunu başarmasıdır. Kulubün her kademesinde efsane futbolcular bulunduğundan yanlış çok uzun süre yaşamıyor ve sportif başarıda süreklilik yakaladılar..

Aynı zamanda dünya futbolu üzerine söylemlerini ciddiye aldığım yegane insandır. Zira o ne dese üç ya da beş ay olmadı bir sene sonra gerçekleşiyor. 30 yıl sayısız teknik adamla çalıştı ve tecrübe ki bu futbolunun her alanında inanılmaz.. Doğuştan bu mesleğe göre yatkınlığı var. öyle olmasa çok sevdiği Breitner'i Braunschweig'dan almak için henüz daha futbolcu iken kulubüne memleketinden sponsor bulup transferi bitirebilir miydi?

Mourinho hakkında söylemleri kızdıracaktır birilerini ama Höness bu. Hayatı boyunca birilerini kızdıracak açıklamaların üzerine basa basa buraya yürüdü. Güzel bir röportajın hepsini çevirmek isterdim ama çok zahmetli bir iş.. Şu kadayıla yetinmenizi..



Manuel Neuer transferi üzerine..

Küçük bir taraftar grubunun tartışmalı söylemleri nedeniyle harika bir oyuncu olan Manuel Neuer'i geri çeviremezdik. O karakter ve yetenek açısından Bayern'e son derece uygun ve bu olmasaydı belki de Bayern'in çöküşünün başlangıcı olabilirdi.

Benim için önemli olan takımın gövdesinin tartışılmaz isimlerden oluşmasıdır. Kaleci-Stoper-Orta saha- Forvet. Neuer transferi başarı adına önemliydi. Bu zincir başarının temelidir. Dolayısla kaçınılmaz olarak bir stoper transfer edilecektir. Boateng için beklemedeyiz.
...
Rafinha üzerinden konu sert oyunculara gelince geçen sene neredeyse sarı kart ve sert faul yapmadan ligi bitirdiğini söyler iken Barcelona gibi oynanılmaya çalışıldığının belirtilmesi üzerine..

'Barça'yı kopya etmenin bir getirisi yok. Biz kendimize ait olan başarı yolumuzu çizmeliyiz. Bizim Messi'miz Xavi ya da İniesta'mız yok ve onlar bu tarzı çok uzun yıllar çalışarak oluşturdular. İkinci bir Barça olma çabası bizim geçtiğimiz yıllarda yaptığımız en büyük hatalardan birisiydi. Onlara bakıp örnek almamız gereken tek şey yetenekler konusunda sabır göstermek olabilir. Mats Hummels Dortmund'da neden böyle iyi oynuyor? Dönem dönem kötü performansları olmasına rağmen sürekli oynayarak tecrübe ve deneyim kazandı.



Tüm Dünya Barça'nın oynuna hayranlık duyar iken benzer oyunu oynamaya çalışan Bayern futboluyla neden sıkıcılaşıyordu ?

Bunun için çok iyi olmalısınız. Sürekli dripling yapmaya muktedir olmalı oyuncularınız. Bu Van Gaal'in programında yoktu. Onun için varsa yoksa pas pas pas taa ki yanlış pas gelesiye kadar. Bu geçtiğimiz yıllarda bizimle Barça arasındaki en temek farklılıktı. Barçalı oyuncuların yüzde yetmişinin dripling yeteneği var ve bu takımın topa sahip olmaktan sonra en büyük silahıydı.

Bunun için Bayern'de Ribery ve Robben var ama..

Doğru ama merkezden de bu atılımlara ihtiyacınız var. Barça'da Xavi ve İniesta var iken bizde sadece Schweinsteiger o da geçen sene vardı sadece.


Mark Van Bommel'in gidişi takımın orta sahasını zayıflattı mı ?

Bizim gerçekte rakibin canını yakacak oyunculara ihtiyacımız var. Ben Mark'ın kalsaydı ikinci devrede yararlı olurdu diye düşünüyorum. Özellikle İnter maçında 2-1 iken ilk yarıyı sonlandırdığımızda sert durmamız gereken yerde.. Eğer antrenörünüz bu noktada daha ofansif bir oyuncu oyuna sokmak isterse..

Van Gaal'den şu durumda dahi çok bir ses çıkmıyor?

30 haziran 2012'ye kadar bizimle geçerli olan bir sözleşmesi mevcut ve bunun içerisinde kulubün çalışanının kulup hakkında olumsuz şeyler söylemesinin yasak olduğu maddesi de var. Bu konuda akıllı hareket ediyor.

Özellikle satmak istediği oyuncu olan Mario Gomez'in gol kralı olması ?

Van Gaal sürekli olarak Gomez ile başlayamayacağını söylüyordu ve diğerleriyle de aynı şekilde. Gomez en başından beri ısınamamıştı. Ribery de aynı şekilde gitmek istiyordu. Bunlar bir gün sorun olarak karşımıza öyle veya böyle çıkacaktı.




Peki onun varoluşu Bayern'in sürekli yıldız alma felsefesine engel mi teşkil ediyordu?

Rafinha mesela. İki yıl önce ona gümüş tepside bu oyuncuyu sunduk ve aldığımız cevap? Cesedimi çignemeniz gerekir.. neyse ki benim için Van Gaal konusu kapanmıştır ve ben yeni sezonun başlamasından dolayı mutluyum. Heynckes ile başarılı olacağımıza inanıyorum.

Bir başka uzman yorumu da Kahn'dan geldi. 66 yaşındaki Heynckes ile kalıcı bir başarının/ilişkinin olamayacağını ve burada hata yapıldığından bahsetti.

Burada Kahn'ın kalıcı(nachhaltig) olarak neyi kast ettiğini bilmemiz gerekir. Misal Jose Mourinho doğru bir adım mı olurdu?

Neden olmasın ?

Jose Mourinho çok çok iyi bir antrenör ama aynı zamanda egoist zira onun için kulubün geleceğinin çok bir önemi yok. Antrenör pozisyonunda da aslında bir takım oyuncusuna ihtiyacınız var. Kulubü birbirine katıp benden sonrası tufan diye düşünecek birisine değil.. Porto, Chelsea ve İnter'de arkasında bıraktığı verimsiz toprak (verbrannte Erde)

..ama bu iki kulup ile Şampiyonlar Ligini kazandı

ama ne karşılığında? Mourinho kulupleri limon gibi sıkıyor ve sıkılamayacak noktaya geldiğinde de bir başkasına doğru yol alıyor. Kim Şampiyonlar ligini kazandığı gece takımla beraber Milan'a gidip sevinmek var iken Madrid'e gidip pazarlığa oturur? Ben böyle bir şeyi asla kabul edemezdim..



Mourinho Van Gaal öğrencisi. Benzerlikleri var mı sizce ?

Van Gaal'dan öğrendiğim şudur ki bir insan mesleğinde uzman dahi olsa onunla çalışmak keyifli değilse ben onu istemiyorum. Ben futboldan ve getirisi olan günlük hayat içerisindeki işimden de keyif almak istiyorum. Bundan dolayı acı çekmemeliyim. Eğer keyif alamazsak başarılı da olamayız.

Jürgen Klopp ileride Heynckes'in devamı olabilir mi ya da alınsaydı neler olurdu sorularına istinaden şöyle devam ediyor.

Jürgen Klopp bize gelseydi ne olurdu bilemeyiz zira ilk senesinde bizde altıncı olursa kariyeri çok farklı şekilde olurdu ya da şampiyon olur uzun süreli bir sözleşme de yapılabilirdi gibi..
İki yıl sonra ise bugünden neler olacağını kestirmek güç ve fakat böyle bir şey gerçekleşirse ben değil yönetim bunu yapacaktır.

Bu sene ilk hedefi ligde şampiyonluk. Şampiyonlar Ligi sonra gelir diyor.

Elemeyi geçersek yine de Münih'deki final için 12 maçımız var ve hepsi bu..

Barça'nın ise bugün normal koşullarda durdurulamaz olduğunu söylüyor ama belli mi olur? Hocası gider en önemli oyuncuları sakat olur filan.. tam o noktada biz doğru bir şekilde karşısında olmalıyız derken önemli konu Financial Fairplay'e geliyor..

Artık takımlar futboldan kazandıkları kadar harcama yapabilecekler ?

Elbette bu söz konusu olduğunda Bayern en iyi durumda olan kulup.Yine de ben UEFA'nın bunu tam anlamıyla gerçekleştirebileceğinden kuşkuluyum. Şu anki konumuyla katılımcıların yüzde altmışı bu kritere uygun konumdan yoksunlar. Bunların arasına Barça'yı da sayabiliriz zira geçen sene 70 milyon zararla kapattılar. Asıl soru UEFA başkanı Platini bu konuda yeterince ciddi mi ?



Konu FİFA 'ya geldiğinde de Blatter'e geçirmeye devam ediyor. Blatter'in Hoeness'in söylemlerinden dolayı duyduğu üzüntüyü de sorduğunda pek sallamıyor. Sistem şu an için fazlasıyla sorunlu diyor. FİFA'da her şey yeni baştan düzenlenmeli ve yeni bir yapılandırmaya gidilmeli diyor. Bu olmazsa eğer futbolda tamir edilmez yaraların açılacağını belirtiyor. Biraz daha açar mısınız sorusuna istinaden devam ediyor.. Bugünkü sorular buzdağının görünen kısmıdır diyor. FİFA yetkilileri Jack Werner,Chuck Blazer,Bin Hammam v.s. gibi isimler de dahil olduğunda yapacağı açıklamaların içeriğini bugün tahmin bile edemezsiniz.

Blatter konusunda ise çok iddialı konuşuyor. Böyle olduğunda ona kesinlikle kulak verilmelidir.

Ben onun dört yılı asla ve asla bitiremeyeceğini çok iyi biliyorum. Benim için onun gidişi değil ne zaman gideceği ancak belirsizdir. Çanlar onun ve ekibi için çalmaya başladı bile..

Yerine aday olarak da Platini'yi görüyor ve burada seçime girmediyse bu daha çok şu konumda kazanamayacağı için.. Yakında koşullar değişir ve o da koltuğa oturur diye bitiriyor.

(Sportbild dergisinden alıntıdır. İnternet sitesinde bunun çok azı bulunmaktadır)

5 yorum:

burakcelik dedi ki...

Öncelikle Borges bu güzel röportajı çevirdiğin için çok teşekkür ederim. Ben çok alakasız bir soru soracagım müsaadenle. Deloitte kayıtlarını inceledigim zaman Bayern'in ticari gelirler kaleminde Avrupa'nın tepesinde yer aldığını görüyorum.(172.9 M Euro) Bunun bu kadar yüksek olmasının sebebini biliyor musun? Bildigim kadarıyla Bayern'in sponsor gelirleri oldukça yüksek fakat sadece bu sponsorluk anlaşmaları diğer Alman klülerinin ticari gelirleriin bu kadar yüksek olmasını açıklamıyor bence. Misal Schalke ve Hamburg ve Dortmund sadece ticari gelirleri baz alarak yapılan sıralamada sırasıyla 5 9 ve 10. sıradalar. Anladıgım kadarıyla Almanya'ya özgü bir durum var burada. Lakin ne yaparsam yapayım Schalke'nin misal Liverpool'dan daha fazla ticari geliri olmasını açıklayamıyorum :) Sanırım Futbol dışı gelirler söz konusu ama tam bilemedigim için sana sorayım dedim :)

alperensaylar dedi ki...

mourinho konusunda katılmıyorum. tamam bu kulüpler ondan sonraki sezonlarda hep tökezlediler de burada sorun mourinho'da mı yoksa o kulüplerin yönetimlerinde mi? misal porto...eğer mourinho sonrası del negri'yi getirirsen porto'ya, deco giderse, carvalho giderse, carlos alberto giderse ve yerine -o dönem bence bencilliğin üst seviyesinde olan- quaresma gelirse tabi tökezlersin. chelsea'nin avram grant değil de scolari tercihinin ne kadar kötü olduğunu da hiddink gösterdi. inter için de aynı şey geçerli. mourinho sonrası onun en büyük rakibini ve kendisine en zıt adamı getirirsen tabi tökezlersin. egoistlik konusunda ise gidip patrick barclay'ın kitabını okusun bence. tabi sadece saha içini kastetmiyorsa bu konuda, yoksa saha içinde kendisi de kabul ediyordur bence egoist olduğunu.

Borges dedi ki...

burakcelik: Bunun başlangıcı Höness'in USA ziyareti ve oradan buraya aktardığı yöntemlerden başlar aslında ve fakat kabaca Bundesliga kulupleri haddini bilerek para harcıyor ve fedarasyonun katı tutumu da söz konusu.

Düşünebiliyor musun Bundesliga şampiyonu dokuz yldır beş milyonun üzerine çıkmıyor futbolcu alımında. Bremen Hamburg ve Bayern harici kuluplerin futbolcu yatırımı toplasan misal bir Tottenham etmez.. Man City hepsinin toplamından faza para harcar..gibi. Gelirler konusunda ise sadece TV gelirleri söz konusu olduğunda Premiere takımları ve Barça Real'e göre çok düşük.. Valencia ile böyle bir fark da yok ama Valencia harcaması yapmaz hiçbirisi. Onlara göre stadyumları doludur gelirleri de daha iyidir

Bayern'in özel durumu ise Almanya'nın en büyüğü olması ve bunun ekmeğini çok iyi bir şekilde yemesi. Ribery Toni'ye kadar aynı şekilde futbolcuya fazla yatırım yapmıyordu. Bunu ben özel bir şekilde farklı bir postta inceleyeceğim zira ekonomik farklı ve özel atılımlar da söz konusu.

Bu kısıtlı harcama aynı şekilde Bundesliganın üst düzey bir lig olmasına rağmen diğerleriyle arasında yıldız farkı doğurdu. La Liga ve Premiere ve Serie A'ya göre kendi yarattıklarının dışında yıldızı en az lig. Kalitesini de bir ölçüde etkilemiştir.

burakcelik dedi ki...

"Bunu ben özel bir şekilde farklı bir postta inceleyeceğim zira ekonomik farklı ve özel atılımlar da söz konusu." Böyle bir post gerçekten çok güzel ve bilgilendirici olurdu... Almanya Futboluyla Avrupa'nın diğer büyük ligleri kadar (b)ilgili değilim ve bu blog bu bilgi eksikligini gidermede çok yardımcı oluyor bunu belirtmeden geçmeyeyim. Benim bir sorum daha olacak ; Noat Samisa blog'daki Jorge Mendez yazısını ve altındaki yorumları okumuşsundur. orada Hebenneka şöyle bir şey demişti Schalke hakkında "Schalke gibi aynı anda çok farklı dallarda faaliyet gösteren pek çok şirketle göbek bağı olan kulüpler var" bu konuda bir bilgin var mı ? Deloitte'nin listesinde ticari geliri en yüksek 5. kulüp Schalke, bu kadar yüksek sırada olmasının bundan kaynaklandıgını düşünüyorum. Çünkü sıralamada en azından ticari gelirler açısından geçtiği klupler (liverpool,chelsea,milan,inter,arsenal) kendi kalibresinin çok üstünde ... Neyse benim buradaki çıkarımımın doğru olup olmadıgını sormaya çalışıyorum ama çok uzattım sanırsam :)

Bu arada Bayern Münih her bakımdan örnek alınacak bir klüp yahu, yönetiminde futbolun içinden gelen kişilerin olmasından tut da , TV gelirlerinin görece düşük olmasına rağmen ekonomik olarak bu kadar sağlam durumda olmasına kadar. Genelde nefret ediliyor diğer alman klüplerinde sivrilmiş adamları toplaması yüzünden ama ben sadece takdir edebiliyorum adamları... Sence 3 büyüklerin Türkiye'de Bayern'in uyguladıgı ekonomik modeli uygulama veya başarıyla uygulayabilme şansı var mıdır? Ülkenin en büyük taraftar kitlesine ve korkunç derecede reklam potansiyeline sahip bana göre 3 büyükler ve ellerindeki ekonomik potansiyeli doğru kullanmaları durumunda ekonomik olarak çok büyüyebileceklerini düşünüyorum. Bu bağlamda ülkemde çok kişinin istediği Porto modeli değil de Bayern modeline sahip olmayı isterim kendi takımım adına :)

Borges dedi ki...

Burakçelik: Schalke şu an itibari ile Bundesliganın en borçlu kulubü. 2009 da ağır kriz geçirdiler ve GEW Stadyum haklarının bir kısmını alıp çok önemli 25 milyon nakit girdisini sağladı. bu da uzun bir konu..Fedarasyondan lisans alması ya da lisansının geçersiz kılınması söz konusuydu filan..

Pek çok dalda derken masa tenisine kadar faaliyetleri takımları var. İşte GEw gibi zorunnlu olarak içeriye aldıkları var. Hebenneka bu işi daha iyi bilir. Bir gün o daha detaylı açıklamayı yapar zaten..