26 Ocak 2010
Mondragon Karakteri.!
Mondragon iyi bir kaleciydi.. Ben hep sevmisimdir ya da kalede olmasi bana güven vermistir. Hatalari olmustur filan ama tek basina kurtardigi maclari da bir hayli fazladir. Ve fakat her takimin icerisinde minumum bir Mondragon karakteri barindirmasi gerekiyor büyük basarilar kazanmasi adina.. Zira her türlü basari biraz zorlamayi icerisinde barindirir ve Mondragon gibi karakterlerin de cabasiyla olusur.
Röportajini okuduk.. Türkiye-Almanya farkini ortaya koyar iken ikinci Bundesligada da oynamis olmasindan dolayi iki ülke ikinci liglerinin kiyasina girisiyor.. Biz Fürth karsisinda 40 bin seyirci ile oynar iken Türkiyede bir kez gittigi ikinci lig macinin cok baska oldugundan bahsediyor. Unutamadigi yillarin icerisinde Galatasarayla gecirdigi zamani da ekleyen Mondragon, kariyerinin cikisi olarak Galatasaray dönemini baz aliyor kendisine.. Ben aslinda gecmisimde cok büyük maclar da oynadim der iken Sampiyonlar Liginde Galatasarayla ceyrek final oynamisligi da altini cize cize belirtiyor sevgili Mondragonumuz..
Türkiye-Almanya farkini ortaya koyar iken ikinci lig farkinin disinda futbola verilen deger ve futbol icin alinan risklerin fazlaliginda bahsediyor. Almanlar daha disiplinli ve organize olur iken Türkler futbola Arjantinde oldugu gibi inanilmaz önem verip bunun adina cok fazla riskleri alabiliyorlar.. Ve iste bu yüzden cok fazla risk alip cok fazla önem verip ekstrem bir güc elde edildiginin de üzerine duruyor. Ben de bu düsünce üzerinden Mondragon gibi karakterlerin Türkiye gibi diger Avrupanin bes ligine oranla daha düsük kalitede oynanmasina ragmen ekstrem basarilarin siradisi yeteneklerin yani sira Mondragon karakterleri nedeniyle gerceklesebileceginin altini ciziyorum.. Bu yüzden bizim ülkemizde motivasyon faktörü, Terim gibi modellerin önemi Anelka gibi yeteneklerin üzerindedir.. Zira bir zorlama, olurundan fazlasini gerceklestirme ancak bu sekilde mümkündür..
Profesyonellestikce bir bakima gerileme de olabiliyor zira amatör ruhun ya da futbola din gibi sarilinmasinin kazandirdigi ekstrem mücadelenin eksikligi doguyor.. Karisim önemlidir. Yeteneklerinizin ortalamasi size bir Avrupa Kupasini getirebilecek düzeyde degilse yarismaya farkli acidan yaklasip öne gecebileceginiz alanlari yaratmak da mümkün.. Galatasaray'a UEFA kuapsini getiren nedenler coktur ama bunlardan bir tanesi ya da rakibine göre avantaji yari profesyonel-yari amatör ruhun karisimi olmasidir.. Baska türlü belki o kadar da kosamazdiniz ya da Hagi'yi verimli kilacak o kendisinden yukarida gördügüne kosulsuz itaat kültürünün yarattigi kosullar da olmazdi.. Misal Hagi, Bugünkü Galatasaray takimina gelse altinci ayinda geri de gönderilebilir performans göstermesi cok da ucuk bir ihtimal olmasa gerek..
Velhasil, yeterince organize olup tam anlamiyla profesyonel bir sekilde yönetilmediginiz bir ortamin icerisinde rakibinize amatör ruhunuzla ancak üstünlük saglayabilirsiniz ve bunun icin Mondragon karakteri de oldukca önemlidir.. Tek bir yenilgi ya da galibiyet dahi gözünüzden yaslar getirebiliyorsa her türlü basari her zaman her yerde mümkündür ..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Mondragon'un kaleciğini tartışamayız herhalde. Ama karakter derken duygusallık ve amatör ruh ise kastettiğin acaba Olympiakos maçında rakibe kafa atıp kendini yere atması vb birkaç çirkefliği de buna sokabilir miyiz?
Hani bazıları söylemeden ben söyliyim dedim:))
Hata yapmis olabilir lakin bunu bir aliskanlik haline getirmedigini biliyoruz en azindan.. Olympiakos maci gibi örnek verebilecegimiz baska bir maci var midir ki ?
bu adam almanya da yetişmiş bir türk gibi:)
Televizyon ekranında değil de, tribünden şahit olduğum iki Mondragon profili çizeyim size.
Birincisi bir Kadıköy akşamı. Mondragon kurtardığı her pozisyonun arından tribündeki bizlere el kol hareketi çekmişti. O ana kadar kimse onu rahatsız etmemişti ama ondan sonra sahaya maddeler yağdı.
İkincisi, Manisaspor-Galatasaray maçında tribündeydim. Bir anda Manisasporlu Meduna yere yığıldı gözümün önünde. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Mondragon kalesinden koştu geldi. Hemen sağlık ekibini çağırdı. Acil bir durum olduğunu belirtti. Daha sonra Meduna'nın dili içeri kaçmış mı diye kontrol ettikten sonra, oyuncuyu uygun konuma getirerek yanlamasına uzanmasını sağladı. O an paniğe kapılmayan tek topçuydu belki sahada. Daha sonra da bir kenara geçti ve tv'dekilerin de gördüğü sahnede ağlamaya başladı.
İki farklı Mondragon... İlkine küfrettim, ikincisini görünce tuhaf oldum. Küfürlerimi geri aldım. Hala onu çok sevdiğimi söyleyemem, ama imkanım olsa helallik isterdim doğrusu.
Ortega: Aslinda bilgiler güzel. Yani bilmedigimiz (en azindan benim) ayrintilar lakin bu konunun basligi "Tuncay Sanli Karakteri" de olabilirdi ya da sahada tam bir pislik olan "Maik Franz Karakteri" de keza.. Her seye ragmen biraz amatör ruh, biraz kazanmayi her seyin önünde tutmak vesaire.
Mondragon bu röportajinda da gecmisinde cok fazla hata yaptigindan bahsediyor.. Ama hatalarindan da ders aldigini. Umarim Olympiakos ya da yukarida alintiladigin gibi olaylari da "hata" olarak görüyordur..
Modragon Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynamadı. Lucescu'nun ilk senesinde GS çeyrek final oynadı ve kalede Taffarel vardı. O sezon GS ve Strum Graz aleni şekilde şike yapmışlardır ama nedense kimsenin umrunda olmadı. Lucescu'nun ikinci senesinde GS tur atladı. İkinci grup maçlarının ilk beşi berabere bitti. Son maç Ali Sami Yen'de Barcelona karşısındaydı. 19 Mart 2002'deki maçı Luis Enrique'nin golleriyle Barcelona kazandı. O sezon Mondi'nin ilk sezonuydu. GS adına o eski güzel günler de bir daha gelmedi maalesef.
Marc vivien foe öldüğünde, Meduna ve Ümit Özat sahada yığıldığında sahada hep bu adam vardı ve gözlerinde yaş.
2006da o son 16 dk.daki görüntülerini hatırladıkça sevgim artar kendisine.Futbolda kazanmak adına bazen insan hatalar yapabiliyor ama içindeki insanlığı tartışmak manasız.
Yorum Gönder