Bundesliganın futbola bakışını farklılaştıran isimlerin başındadır Ralf Rangnick. Bir teknik adam olarak kazandığı başarılarının dışında bir değerden bahsediyoruz. Tam anlamıyla futbol devrimcisidir. Mentoru Helmut Gross ile beraber Löw,Tuchel,Dutt gibi isimlerin yetişeceği farklı bir anlayışı Stuttgart bölgesine yerleştirerek Alman futbolunda bir devrim gerçekleştirmiştir. Schalke’de görev yaptığı sırada asistanı olan Slomka bugün Bayern’in önünde bütçesi son derece kısıtlı olan Hannover takımı ile Şampiyonlar Ligi mücadelesi veriyor. Sakatlığını atlattıktan sonra yeniden futbola dönmek için kapısını çalan Tuchel’i genç yaşında teknik adamlığa yönlendirdikten sonra bugün öğrencisi Mainz ile kulup tarihinin puan rekorunu kırıyor.. O bölgeden yetişen Freiburg antrenörü Dutt seneye şampiyonlar ligi mücadelesi verecek olan Leverkusen’in başına geçecek iken Löw ise Alman milli takımında başarılı bir performans gösteriyor.
Aslında onun başarısı dünya futboluna çoktan girmiş olan pek çok kavramı oldukça muhafazakar olan Alman futbolunun içerisine sokmaktır. 1998 yılında canlı yayında Aktuelle Sport Studio’da liberosuz dörtlü defans ve alan savunmasını ayrıntılarıyla tahtada gösterip futbol profesörü ünvanını almasını sağlayan içerik Almanya için oldukça yeni iken İngiltere,İspanya,İtalya ve hatta İsviçre için dahi sıkıcılaşmaya başlayacak ölçüde bilindik idi.
BirGün’deki yazıların içerisinde Alman teknik adamlarının düne kadar Türkiye’de başarılı olmasının nedenlerinden birisinin de iki futbol ülkesinin en azından on beş yıl öncesine kadar birbirlerine benzer mentaliteye sahip oluşu olarak belirtmiştim. Almanlarda da sanılanın aksine Taktik kelimesi en azından düne kadar küfür gibi algılanıyordu. Rangnick’in de üzerinde durduğu gibi 1974 dünya kupası finali tam anlamıyla birbirlerine zıt iki futbol açılımının çarpışmasıydı aslında. Kazanma isteği ve Taktiksel anlayış.. Rangnick’e göre düne kadar Almanya Sepp Herberger ayrıntısına rağmen hiçbir maçı ve hatta turnuvayı akıllı bir taktik ile kazanmamıştır. Geçtiğimiz yüz yılın en büyük antrenörü olarak ödüllendirilen taktik dehası Rinus Michels’in iki kez ziyaret ettiği Bundesligada başarısız olması bu yüzden çok da sürpriz olarak addedilmemelidir. Bizden en önemli farkları kazanma isteklerini disipline edip başarıyı sağlayacak ekolün istikrar sonucu oluşturulmasıdır. Temelde her iki ligde de başarı kazanmış olan Kalli Feldkamp tarzında bir ortak payda bulabilirsiniz ve fakat artık burada Feldkamp devri sona ermiştir.
Tam bu noktada belirtmek isterim ki Türk Futbolunun da bir Rangnick’e ihtiyacı vardır. Teknik adam olarak bireysel başarının ötesinde taktikler üzerine kitapların dahi bulunmadığı zaman diliminde video analizleri ile Sacchi’nin Milan’ı ve diğer takımları ayrıntılı bir şekilde ele alıp Stuttgart okuluna dokümasyonlarının dahi kendilerinin hazırladığı bir sistemi oturtmasıdır onu özel kılan.. Bu yüzden bu bölgeden çıkan teknik adamlar temelde benzeşirler. Hannover, Mainz, Freiburg başarılarının ortak noktası teknik adamlarının takıma farklı etkisidir. Gazın bittiği yerdir buraları. 'Çık oyna' değil daha çok her oyuncunun her hareketinin önceden belirlendiği ve belirli bir konsept içerisinde futbolun işlendiği..
Futbolcu olarak üçüncü ligin yukarısına çıkamayan Rangnick 24 yaşında başlamıştır antrenörlüğe. Öncesinde Stuttgart’da sport bilimi ve ingilizce eğitimi görmüş ve ingilizce için İngiltere’ye giderek bir anlamda ingiliz futboluna da ilgi alaka göstererek bakışını zenginleştirmiştir. İlk etapta çocuğunun futbol eğitimi esnasında ‘Sen geride oynayacaksın’ komutunun çocuğun algısında yarattığı belirsizlik üzerinden yola çıkıp futbolu daha bilimsel bir şekilde erken yaşta ele alınması gerektiğini algılamasıyla bakışı farklılaşmıştır. Geride nerede, nasıl ve ne şekilde ? Çocukların ve hatta ileride profesyonel arenada dahi futbolcuların bu belirsizlik içerisinde başarısızlığının biraz da eğitim biçiminde olduğu itirazını ilk kez burada gerçekleştirir.
1984 yılında Viktoria Backnang’da hem oyuncu ve aynı zamanda antrenörü iken aynı yerde hazırlık kampı yapılmasının sonucu Labanovski’nin Dinamo Kiev’i ile yapılan bir hazırlık karşılaşması ise teknik adamlık mesleğinde onun kırılma noktasıdır. Daha maçın onuncu dakikasında oyuncuları saymaya başladım diyor dönemin genç teknik adamı. Her sayışımda rakip takımın da on bir oyuncusu olduğunu görünce inanamadım ve bana göre en az iki oyuncu fazlasına sahip olmaları gerekiyordu diyor. Her rakip oyuncuya karşılık bir adam ile karşılık vermek yerine topun olduğu bölgede adam fazlalığına ulaşacak bir alan savunması karşısında şaşkınlığı ve sonrasında gelen hayranlığı bugünlerin temelini atmıştır bir bakıma. Arkasından yakın takibe aldığı Dinamo Kiev’in antrenmanlarını izlemek için sıklıkla Ukrayna’ya gidecektir.. 1983-85 yılları arasında çalıştırdığı takımı Bezirksliga’dan Verbandsliga’ya çıkarır ve Köln’deki akedemiye 22 yaşında antrenör olmak için gider.. 1,2 ortalama ile antrenörlük lisansını alır ki Tuchel dahi mezun olduğu sene en iyisi olmasına rağmen bu ortalamaya ulaşamamıştır (1,4)
İlk büyük başarısı ise Güney Bölgesel Ligindeki SSV Ulm 1846 ile gerçekleştirir. Diğerlerinden farkını oluşturan dörtlü alan savunması içerisinde yeri sabit olan oyunculardan birisi de bugün Mainz’in başındaki başarılı teknik adam olan dönemin genç oyuncusu Thomas Tuchel’dir. Üç yıl boyunca Rangnick’in yönetimi altında oyuncu olarak çalışmıştır ve takım Bölgesel ligden İkinci Bundesliganın en azından ilk devrenin sonunda zirvesine oturur iken Tuchel de onu futboldan koparacak sakatlık ile karşılaşıyordu. Yıllar sonra Tuchel tekrardan futbola dönmek için Ulm sonrası birinci Bundesliga takımlarından Stuttgart’ın başına geçen Rangnick’e gittiğinde hocası onu antrenörlüğe yönlendirilecektir.
Stuttgart, Hannover ve Schalke ile çalışıp çeşitli başarışar kazanıp birinci Bundesliganın saygı değer antrenörleri arasına yerini sağlamlaştırtıktan sonra ise çok farklı bir yola girip Bölgesel ligdeki Hoffenheim’ın başına geçer. Bu seçiminin temelinde Rangnick’in futbolun getirisi olan para, ün v.s.’den öte futbolun kendisine aşık olması, futbol kaçkını kimliği yatar.
Önce ikinci sonra da birinci Bundesligaya çıkar iken daha ilk sezonunun ilk devresinde Bundesliganın da lideri olur, sadece Almanya değil artık Avrupa onu ve Hoffenheim’i konuşmaktadır. Bu başarının içerisinde çokca kez Hopp’ın parası konuşulsa da futbolcu yatırımı olarak en pahalı transferi 7 milyon avroluk Carlos Eduardo’dur. Tüm bu başarılarının asli içeriği özene bözene seçtiği bir milyonluk oyuncularla uygulanılan bir teknik adam projesidir.
Karısının tüm itirazlarına rağmen tatile gittiği yerde her gün dağları aşıp Zeman’ın Foggia’sı izlemeye gidişi ya da Stuttgart okulunu kurar iken Sacchi’nin Milan’ının her oyununu kare kare kesip bilimsel şekilde işleyerek Almanya’ya yeni bir nefes getiren eylemlerinin dışında onu tanımak için Hoffenheim’e gidişi ve Hoffenheim’dan ayrılışına bakabiliriz. Bir yanda kafasında teorileştirdiği futbol doğrularını pratize etmek için Bölgesel ligde çalışmaktan dahi geri durmayan futbol hevesi var iken diğer yanda futbol başarısını ikinci plana atan Hoffenheim’dan ayrılışı ve geçmiş başarılarından dolayı Red Bull Leipzig’in verdiği onca paraya rağmen hedefinin doğrultusunda adım atışı.. Bir Bundesliga kulubü(Hoffenheim) belki de ilk defa ‘çok fazla azimli’ diyerek bir teknik adamı ile anlaşmazlık yaşamıştır.
Alman teknik adamlar olarak kabaca listelediğinizde Rehhagel’i de diğerlerinden Rangnick gibi ayırabilirsiniz. Taktik üzerine doğru işler yapan Csernai ve benzeri hocaları görmüştür Bundesliga ve fakat kendisinin dışında diğerlerini de etkileyecek bir çalışma içerisine sadece Ralf Rangnick girmiştir. Teknik adam olarak başarısı olmadığı halde bir ekolü derinden etkileyecek atılımları gerçekleştirmiş, isimsiz bir teknik adam iken tüm ülkenin önünde canlı yayında pek çok teknik adamı rahatsız edecek şekilde taktiksel analize girişip bir dönüşümü başlatmıştır.
1998 yılında karısının dahi ‘Ben bile anladım’ diyebileceği şekilde analiz ettiği liberosuz dörtlü defans ve alan savunmasını o gün ve hatta bugün kimi Bundesliga teknik adamları dahi algılayamadığının üzerinde duruyor. Almanyada taktik denilince akla gelen ilk isimdir. Klinsmann 2006 Dünya Kupası öncesi Löw’den önce teklifi Rangnick’e yapmıştır. Zira o bu işin burada bilirkişisidir. Bugün kendisinin dışında asistanı, öğrencisi ve kurduğu okullardan yetişmiş hocaları birinci Bundesliganın zirvesindedir. Alman futbolunun taktiksel tarihinin devrimcisi ve dönüştürücüsüdür. Saygınlığı kazandığı kupalardan değil modern futbolu buraya yerleştiren isimlerin başında olmasından dolayıdır.
Türkiye Süper Ligi sıklıkla değindiğimiz gibi bir anlamda Alman futboluyla benzeşiyordu. En azından aynı sorundan muzdarip bir şekilde ilerler iken burada dönüşümler sergilendi. Rangnick Alman futbolunun kırılma noktasıdır ve o bulunduğu noktayı kırıp farklı yöne doğru gitmesini sağlayan hocadır. Bu lig Hitzfeld gibi nice başarılı, bol kupalı teknik adam görse de Rangnick etkisi bunların dışındadır. Türkiye Süper Ligi de aynı şekilde Fatih Terim gibi kupaları, başarılı olan isim çıkarsa da dönüşümü sağlayacak, sistem kurup gelecek nesilleri etkileyecek bir Rangnick’den yoksundur. Bazen tek bir ismin çabası dahi yetiştirme yani eğitim sorununu çözebilir. Yakın zamanda benzer bir yol göstericinin bizim ligimizi de etki etmesi dileğiyle..
4 yorum:
Matbaayı bulan kişiden çok matbaayı Almanya'ya getiren kişiye benziyor. Problem ise, şu anda Almanya'da tüm antrenörler matbaa kullanıyor. Ragnick'in zamanında dışarıdan getirdikleri onu farklılaştırdı ama zirveye çıkabilmek adına farklılaşmaya devam edebilecek mi ?
Okunası bir yazı olduğunu en başta belirtip, yazının son paragrafında, Türkiye futbolunda bir Rangnick olmadığından dem vurmak, Metin Türel gibi bir "hocaların hocasını" ıskalamak demektir ki,yenilir yutulur bir şey değildir benim gözümde...
Sportstudio programını bulma imkanımız var mı ?
minyaturkale: Çok aradım onu ama bulmamadım maalasef
Yorum Gönder