12 Eylül 2012

Schalke 04!


Doksanlı yılların başlarında Schalke ikinci ile birinci Bundesliga arasında mekik dokuyan ligin asansör takımlarından birisiydi. Mavi Beyazlılar 1980-1990 yılları arasındaki on sezonun dördünü ikinci Bundesligada geçirdi. Hollandalı teknik adam Huub Stevens ’in gelişiyle beraber Schalke şampiyonluğu son saniyede kaçıran, UEFA Kupasını kaldıran zirve takımına dönüşüverdi. Bu başarılarda en az Huub Stevens kadar katkısı olan menajer Rudi Assauer’in gidişiyle beraber başarılı teknik adam Mirko Slomka’nın gönderilişinden Hamit Altıntop’ların Mesut Özil’lerin elden kaçırılışına kadar çeşitli hatalar üst üste yapılınca kulüp ağır bir bunalıma girdi. Maddi krizin de tetiklediği bu süreçte kurtarıcı olarak başkan Clemens Tönnies Wolfsburg’da inanılmazı başarıp çalıştırdığı takımı tarihinde ilk kez şampiyon yapan Felix Magath’a sarılınca taraftarların manen zarar göreceği farklı bir dönem başladı. Magath’ın kulübün anahtarını istemesi anlamını taşıyan yetkileri şart koşması üzerine ayaklanan taraftarlar Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçı öncesi başarılı Alman teknik adamı gönderecek şekilde protesto gösterilerine başladı. Kaosun bitmediği, maddi krizin kapıda
olduğu bu dönemde gönderilen Magath yerine Almanya’nın en saygın teknik direktörlerinden
olan Ralf Rangnick’in sezon ortası takımın başına geçip İnter’i Şampiyonlar Liginde gösterişli bir şekilde elemesiyle geçici de olsa bir huzur sağlandı. Geçen sezonun henüz başlarında tükenmişlik sendromu nedeniyle Bundesligada ilk defa bir teknik direktörün mesleğinden ayrılmasıyla kaosun yaşam biçimi haline geldiği Schalke’de Magath öncesi zamana geri dönüldü. Tam bu noktada taraftarların “geçtiğimiz yüzyılın en iyi Schalke teknik direktörü” olarak etiketlediği Huub Stevens göreve getirildi.



Hollandalı teknik adam geçtiğimiz sezonu üçüncü bitirerek huzuru sağladı. Savunma konusunda istikrar sağlanamamış olsa da Stevens’la beraber Schalke ligin en iyi hücum eden takımları arasına girdi. Öyle ki geçen yıl atılan 74 gol 1977’den bu yana kulüp tarihinin en iyisi. Evinde oynadığı 17 maçın 11’inde rakip ağlara en az 3 gol atmayı başarması takdire şayan. Sürekli değişen savunma dörtlüsü ise onları sıklıkla erken gollerle tanıştırdı belki ama 1-0 geriden gelip kazanarak Werder Bremen ile beraber ligin en fazla geri dönüş gerçekleştiren takımı olmayı başardı zira ortalama 6.4 şuta bir gol düşecek şekilde etkili hücum eden Schalke bu açıdan bakıldığında geçen sezon ligin en efektif takımı oldu. Şampiyon Dortmund’un 25 ikinci Bayern Münih’in24 ve dördüncü Gladbach’ın 24 gol yediği yerde üçüncü Schalke’nin 44 gol yemesi var olan sorunun altını yeterince iyi çiziyor. Kendi oluşturmadığı bir takıma sezon ortası gelen Stevens’in başarısı gelecek sezona yetecek kadar taraftarlara umut taşımayı başardı.



Evinde oynadığı son 144 lig maçında sadece bir kez 60 bin seyirci barajının altına düştü. Ligin
15.haftasında oynanılan Augsburg maçında gelen 58.641 seyirci son 144 haftanın istisnasıydı. Bu sezona da girişinden anlıyoruz ki sezonun sürpriz şampiyon adayı Schalke!

Ligin ofansif karakteri belki de en oturmuş takımların başında geliyor. Huntelaar'ın yanına iliştirilen santraforun dışında kenarların ofansif gücüne Holtby'nin hücum gücü de katıldığında golsüz maçı olmayacaktır bu sezon. Eğer savunmada istikrarı yakalarsa bu sezonun sürprizini rahatlıkla gerçekleştirebilir bu takım..

Hiç yorum yok: